23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahibı: Cumhuriveı Maıbaacıhk ve Gazetecilik Turk Ananim Şırkeli adına \»dir .Nadi # ) Gene] Yayjn Mudüru. Hssan Cemai. Muessese Muduru: EmiiM Lşaklıgil. Yazı Ijlerı Muduru: Ok»> Gontnsin. 0 Haber Merkezı Muduru: talçın Ba>er, Sa>fa Duzenı Yönetmeni: Ali Acsr. 0 TemsUcüer ANKARA: Alunrt Tm, IZMİR Hikmrt Çrtinkı». ADANA: Çtdn Yigcmıglıj Iv PoIİLka: Cd«l Ba^ugif. D>> Haberler: KnflM Btta, Ekonomr I m p / Turtun. l> Sendika Nukmn knrocı. Kjlrur (ttal İ'srr. Eğıtım G«ci) !j«jl»n, Haber Arajlırma. f a M Bcft»n. Yun Habcrlm: NtcdM Dofaa. Spor Dam>manı: Abdulkadır Yacriman. û a VazıUr: kfmtı (,'jdışkııı, Ara$tınna ŞAjttn Alpas Duzeltmç: AbduAslı Yuc^ 0 koordınaıor ,Vhnc1 konıkaji, % Malı tşicr Erol Eriuc. # Muhasrte: Balml Vntr # But«-Planiama. 5c»gi OsnMiıhestogtaı 0 Rtllam \»y Tonıs, # E. >avınor Hüyı Akvol 0 Idare: Husc?in Clincr. 0 Işlarnr ÖMhr Çdik, 0 Bügı-lskm Sail İnl. 0 Pnsonri Soff Bosunaoglu. Basun ,r Yayun. Cumhunvn Ma!öa*.ılık vc GasuolU TA> Turk Oca* Od. 39,'41 H3-M >u PK 246-lsunbul Td: 512 05 05 120 naıı, Tdec 222-46 Fa*. II) 526 60 72 0 Bun-l»- Aalun: Zjva Gokaip Bh. Inküap S. No: 19/4, Td: 133 1] 41-17. Ttia. 42344 fitı (4) 133 05 65 0 bmir H Zıya Blv 1352 SJ/3, Td: 13 12 J0. Tdra; 52359 F»; (51) 19 53 60 Inonu Cad. 119 S. No: I Kal I. Td: 19 37 52 (4 haıj. Tdot 62155, F»x: (711 19 3"1 52 TAKVİM: 17 NİSAN 1990 Imsak: 4.43 Güneş. 6.16 Ögle: 13.09 îkindi: 16.52 Akşam: 19.52 Yatsı: 21.18 Beyazperdenin tanrıçası Greta Garbo, 84yaşında öldü Efsanenin ölümsüz güzelliğiGreta Garbo, Hollyuood'un yapay ışıklarına, gösterişine, hızlı yaşamına katılmaktan nefret ediyor, hep yakın dostları olan bir avuç İsveçliyle veya tümüyle yalnız olmayı yeğliyordu. ATİLLÂ DORSAY "Doşleri» en iyi yoldaşı", "Is- kandiaav kayısı", "Fyordlann Sfenksf", "Akv aJev yanan buz", "GörVemli Mçhnde kadınsı. ştşır- tıcı biçimde frkf ksi", "Jnsanlann çelişki ve isteklerini bnldnga ber- rak ayna", "Tragedyanınfamnüs- tii simgesi", "Şiir. şafak rt mö- rik", "Tannsal kadın", "Ateşli ve saldırgan", "Günahkftr Mkire", "Knzcytt m pcrisi", "Sofiuktan gc- len Sfenks", 'Karizmatik yiiaız- 14ın evrensel siragesi", "Yalnız gü- zel", "Kuzeyli safhk", "Baltak'ın atangaç gözeli", "Hollywood'an ilk hanımefendisi", "1 müyoo do- iariık azize", "Buz mcşalesi1 ', "Kn- zey küre gizemi'1 , "IsOrabı bilme- yen mermer". Ve daha neler ne- ler!.. Yiizyılımızda hiçbir oyuncu- ya, hiçbir kadına bu denli çok ad ve sıfat yakıştınlmadı. Hiçbir oyuncu onun kadar efsane kalına yUksdmedi, gizemk sarmalanma- dı, seyirciyi bu denli büytlleyerae- di. O, tek ve benzersu Greta Gar- bo'ydu. Bclkı Marienc Dietricfc: le birlikte, 20 yüzyılı en iyi temsil eden kadın... Yüzyıl başının hemen tüm bü- ytlk oyunculan gibi onun da ya- şamı bir Dkkens romanını anım- satan bir yoksulluk içinde bişla- dı. Gündelik ışçi babası ve evler- de dikiş diken anasuun 3 çocugun- dan biri olan Greta Lovissa Gus- taffson. 18 Eylül 1905'te dogdu, Sonradan söylediği gibi "20 yaşı- na dek hiç bebegi olmadı."Sıra- dan, sönük, pırüusız bir çocukluk, 14 yaşında girdiği mankenlik işi, şapka tanıtmak için verdiği poz- lar ve her kadın oyuncunun yaşa- mında mutlaka var olan bir Pygmalion, ona ilk ünunün kapı- lannı açacak olan büyfik Isveç yö- netmeni Mauritz Stilter. Taruştık- larında, Finlandiya'da doğrnuj bu Rus Yahudisi 40 yaşındaydı, Gre- ta ise 17. Yıl 1923 yılıydı. "A«el nin Haandcri", "Erodkon" gibi nimlerin yaratıcısı Stiller, ilk de- neme fllminden sonra şöyle diyor- du: "Hiçbir şey yapmasını bilmi- yor. Bu çok iyi, böylece ona her- şe>i bcn öğretebilecegim." Birlik- te yaptıklan "Gosta Beriing Efsa- nesi"nden sonra ise Stiller, soya- dını Garbo olarak dcğiştirdiği genç kız için şöyle diyordu: "Bn adı unutmayın, bu, yannın ea bd- yük aktristinin adı." Stiller Garbo ikilisi, daha son- ra o yıllarda Avrupa'nın en geliş- miş sinemasına sahip olan Alman- ya'ya uzandılar. Ve Türkiye'de çe- kilecek bir Alman filminin ön ha- zırlıklan için Istanbul'a geldiler, Pera Palas'a yerleştiler. Stiller, bu- rada bir amatör gibi küçiik maki- nesiyle filmler çekti. Ama firma- nm iflası nedeniyle fîlm gerçekleş- medi. Ve Greta Garbo, efsanevi yüzünü minarelerin silüetine yan- sıtacak bu filmi asla yapamadı. Bizim için ne yaak! Onun yerine, Almanya'da Pabst'la "Neşesiz So- kak"ı çekti. Ama "kader ağlannı önıyordu." Stüler'in umutlanru da a?an biçimde, Avrupa'da "yüdız avı"na çıkmış olan efsanevi ya- pımcı Louis B.Mayer, "Gösta Ber- h'og"de izledigı küçük kızı, yönet- meniyle birlikte Hollywood'a ça- ğırdı. Ve gerçek Garbo masalı, böylece basladı. Yıl, 1925'ti. Garbo, Hollywood'da iist üste film çekmeye ba$ladı: "The Tor- renr", "The Temptress", "Flesh and the Devil", "Love", "The Di- viue VVoman." Her fılmi bir olay yaratıyor, seyirci üzerinde inanıl- maz bir etki oluşturuyordu. Da- ha ikinci filminde, yazar Robert Shenvood, ona "sessiz dramlann GRKTA GARBO — Hiçbir oyuncu onun kadar efsane katına yııkselmedi. gizemle sarmalanmadı. seyirciyi bu denli büyülemedi. O, tek ve benzersiz Greta Garbo'ydu. 50yıl boyuncayalnızyaşadıKültür Servisi — "Tannça". "sinemanın Sarah Bernhardt'ı", "sonsuzluğun düşler prensesi" gibi tanımlarla anılan Grela Garbo öneeki gün New York'ta 84 yaşında öldü. Yaklaşık 50 yıldır yalnız yaşayan efsane yıldızın ölümü de yaşamı gibi esrarengiz oldu. Esinin yakınlarındaki Ne\v York Hastanesi yetkilileri Garbo'nun ölum nedenini ve ne zamandan beri hastanede olduğunu açıklamadılar. Garbo'nun cenaze töreninin aile arasında yapıiacağı belirtildi. Isveç asıllı sinema oyuncusunun asıl adı Greta Louisa Gustaffson'du. Reklam filmleri ve tiyatro oyunlarında rol alırken ünlü yönetmen Mauritz Stiller larafından keşfedilen Greıa Garbo, Stiller'ın yönettiği "Gösta Berling Efsanesi" filmiyle sinemaya ilk adımını atmış oldu. "Garbo efsanesi" sanatçının Sıillcr'la birlikte Hollywood'a giderek MGM'nin büyiik bir reklam kampanyasının tanıtımını yapıığı "The Torrent" (Şelale) filmini çevirmesiyle doğdu. Yaratılan "Garbo" miıine uygun olarak özel yaşamını basından ve izleyicilerden saklı tutan, hiçbir erkekle uzun süreli ilişkiye girmeyen ve hiç evlenmeyen Garbo'nun ilk sesli filmi "Anna Christie", "Garbo konuşuyor" slogam ile lanıtıldı. İlk güldürü filmi *'.\inolchka"nın (Gülmeyen Kadın) reklam sloganı ise "Garbo giilüyor" olmuştu. 1935'teki "Anna Karenina"daki, 1937'de "Camille"deki (Kamelyalı Kadın) roluyle New York eleştirmenleri tarafından en iyi oyuncu seçifen Garbo, 1941'de çevirdiği "İki Yüzlii Kadın"dan sonra sinemadan çekildi. 1951'de ABD uyru|una eeçıi. resmi diiş prensesi" unvanmı ya- kıştınyordu. Yine o dönemde ken- disiyle bir konuşma yapan bir ka- dın gazeteci, şu kehanette bulunu- yordu: "Garbo yığınlan büyüleye- cek ama bana öyle geli>or ki O. her zaman herkes için az çok bir gizem olarak kalacak." Ancak filmlerinin hiçbiri, yara- tıcısı Stiller tarafından yönetilme- di. Stiller, Hollywood'da başanlı olamadı, büyiik aşkının, belki de yaşamının anlamı olan kadının yükselişini, ama kendi çöküşünü tanıdı. Ülkesi Isveç'e ddndü ve orada, 1928 yılında öldü. Henüz 45 yaşındaydı. Garbo ise Hollywood'da kalı- yordu. Ama bu kentin yapay ışık- larına, gösterişine, hızlı sosyal ya- şamına katılmaktan nefret ediyor hep yakın dostları olan bir avuç İsveçliyle veya tümüyle yalnız ol- mayı yeğliyordu. Gary Cooper'ın, Lubitsch veya Von Strobeim'ın filmlerini izlemek veya yağmurda dolaşmak için yakaları kalkık bir pardösüyle kılıksız bir halde so- kağa fırlıyor, "şöhretin" getirdiği her şeyden olabildiğince uzak kal- mak istiyordu. Sesli film geldiğin- de özelükle yabancı kökenli yıldız- ların çoğu işsiz kalırken Garbo, tam tersine, "derin, bogazdan ge- ien, kışlurtıcı kontralto sesi" sa- yesinde ününü daha da antıracak, "Garbo konuşuyor" sloganı, ses- li sinemanın en büyük reklam cümlelerinden birine dönüşecek- ti. Filmler birbirini üdiyordu: "An- na Christie", "Mata Hari", "Grand Hotel", "Kraliçe Kristin", "Boya- lı Ptçe", "Anna Karenina"... Ara- da Garbo, Hollywood'un impara- toru sayılan Louis BJVfayer'e ka- fa tutuyor, "canı sıluldıfı" veya "vatanııu özledigı" için kalkıp is- veç"e giderek ailesiyle birkaç haf- ta geçiriyor, özel yajamını ise bü- yiik bir özenle kamuoyundan sak- lıyordu; "Garbo, özel hayatım de- diği şeyi aşın bir luskançlıkla ko- ruyor, kendisini ssnki dış dünya- dan soyutluyor" diyordu bir ga- zeteci... Mayer'e kafa tuttuğu için "siz arük ökhiniiz" dıyen bir stüd- yo görevlisine ise şöyle diyordu: "Ölü mu? Ben zaten yıllardır 6lü- yiim." Böylece yavaş yavaş "Gar- bo efsanesi" denen şey oluşuyor, biçimleniyordu. Unünün donı- ğunda, filmleri tüm dünyayı aya- ğa kaldıran, yüzünün çizgileri ve oranları, filrnleri, oyun gücü üze- rine incelemeler, kitaplar yazılan sanatçı, sanki tüm bunları önem- semiyordu. Bir yamyla bir düş ve gizem simgesi idi O... Ama öbür yanıyla, çevresinde yaratılan tüm bu mitos havasından sanki nefret eden, dürüst ve temiz bir Kuzeyli köylü kızıydı: Az konuşan, inanıl- maz kaderiyle sanki dalga geçen, ayaklan "güzei kokulann ve ses- sizliklerin kaynağı" toprağa ba- san, gözleri belki kökenJerinden gelen çözümlenemez bir özlemle dolu bir genç kadın. Hangisi ger- çek Garbo'ydu? Bu, hiçbir zaman yanıtlanamadı. Garbo, kendisinden ve duru- mundan beklenebilecek 2 temel şeyi hiç yapmadı: Hiç evienmedi ve tum başanlarına (ve 3 adaylı- ğına) karşın, hiç Oscar almadı. İkincisine omuz silkıi|i kesindi. Ama ya aşk? Adı, sessiz film dö- neminde ideal bir çift oluşturdu- ğu John Gilbert'le, Clark Gable- la, yönetmen Rouben Mamouli- an'la anıldı. Oscar'a aday olduğu ve New York Eleştirmenler Birli- gi Ödülu'nü aldığı "Kamelyalı Kadın" döneminde (1936) ünlü or- kestra şefi Leopold Siokowsky'yle taruştı. Stokowsky ona şöyle de- di: "SizinJe karşılaşmamız, kader- de vardı, yıldızlarda yazılıydı. Tıp- lu Wagner'le Cosima gibi." Gar- bo, gülmekten kırıldı. (Ertesi yıl çe\ireceği ilk güldürü filmi olan "Gülmeyen Kadın- Ninotchka"da "Garbo giilüyor" reklamıyla Ian- se edilecekti). Ama bu onun Sto- kowsky ile aylarca gözlerden uzak kapanmasına engel olmadı. Peş- lerindeki gazetecilere şöyle diyor- du: "Yalnızcs yalnız kalmak isle- yen insanlan böylesine rahatsız et- meniz korkunç bir şey." Ne var ki Garbo'nun yaşamı, bundan sonra hep bu "korkunç" şeyle sürecekti. "Gülmeyen Ka- dın"dan 2 yıl sonra yaptığı son fil- mi "tki Yüztü Kadın", George Cu- kor'un yönettiği düzeyli, sevimli bir güldürüydü. Ama iş yapmadı. Belki değişen zevkler, belki de Garbo'yu "hafir 1 gizeminden sıy- rılmış kadın rollerinde görmeyi kabul etmeyen seyirci tepkisi yü- zünden... Bu Garbo'yu sinemadan kopardı. Sanatçı, 1941'de, henüz 36 yaşındayken sinemayı bıraktı. Ve zaman zaman basına açıklanan çeşitli ^rojelere, onun adına veri- len beyanatlara, parlak "come- back" tasarılanna karşın hiçbir zaman geri dönmedi. Ve yaşadı. Garbo, geri kalan ha- yatım, sadece sıradan bir kadın gi- bi yaşamakla geçirdi. Ona çeşitli ilişkiler, aşklar, kararlar, tasarılar yakıştırıldı. Çeşitli söylentiler çı- karıldı. Dünyanın dört bir yanın- dan gelme muhabirler, peşini as- la bırakmadılar. Yanm yüzyıl bo- yunca, Hollywood'dan, ünden, pı- nltılı bir yasamdan kaçmış bu ka- dın inatla, ısrarla izlendi. Yıldan yıia yaşlanan, kılıksızlaşan, New York'ta yaşadığı geniş daireden yalnızca alışveriş için sokağa çı- kan, zaman zaman en parlak gün- lerindekine benzer biçimde sıra- dan, giderek zevksiz giysilerle, ya- kaları kalkık bir pardösü veya upuzun bir hırkayla dünya baş- kentlerinde boy gösteren Garbo, hiç yalnız, "rahat" bırakılmadı, hep o "korkunç" diye nitelediği kovalamacının hedefı oldu. Zalim fotoğrafçılar, bir zamanlar her özelliğiyle bilinen, tapılan yüzü- nün, güzelliğinin yıldan yıla göçü- şünü, yok oluşunu kameralarıyla saptamaktan çekinmediler. Genç kuşaklar için O, garip ve yarı- kaçık bir yaşlı kadın, ismi şöyle- böyle bilinen, ama kendisi pek ta- nınmayan bir tozlu efsane olarak kaldı. Ama O birbirinden güzel filmleri, sinemanın duygu ve ro- mans demek olduğu zamanlardan kalrna, tarihin ve edebiyatın en ünlü en gizemli kadın kahraman- larını birbiri ardına canlandırdı- ğı o ünlü yapıtları var olduğu sü- rece (ki onlar, umanz hep var ola- cak), Garbo efsanesi, yüzyılımızı oluşturan ve eğer varsa bir "20. yüzyıl mltolojisi"ni yaratan öğe- İerden biri olarak hep ayakta ka- lacak. Uluslararası çevre ödtilti • SAN FRANC1SCO (AA) — Richard ve Rhoda Goldman adlı ABD'ii iki yardımsever tarafından kunılan Goldman Çevre Vakfı'nca verilen 360 bin dolarhk uluslararası çevre ödülünü, altı kişi paylastı. ödül sahipleri önde gelen 15 uluslararası çevre grubunca oelirlendi. ^Çevremizi Koruyalımw • tSTANBUL (AA) — BP, Türkiye çapında "Çevremizi Koruyalım" kampanyası baslattı. BP'nin, çevre temizligiyle ilgili kampanya için lstanbul, lzmir ve Mersin ilierini pilot bölge seçtiği bildirildi. Kampanya için özel çöp torbaJan hazırlandığı, üzerinde "Çevrimizi koruyaiım, temuz tutalım" slogam bulunan bu torbaJann, motorlu araçlann kapı içlerine yapıştınlabilecek şekilde yapıldığı belirtildi. Ifeşiller toplantısı • İZMİR (Cumhuriyet Ege Biirosu) — Aliağa'da yapımı tasarlanan termik santrala kaışı 6 mayısta gerçekleştirilecek 60 kilometrelik "insan zinciri" eylemi için Türkiye çapında propaganda başlatan yeşiller, Konya'da NATO Alçak Uçuş ve Atış Eğitimi Projesi'ne karşı gerçekleştirilecek eylemlere katılma kararı aldılar. İtalva ile işbirli^i • ANKARA (ANKA) — Türkiye ile Jtalya arasında 18 Ocak 1990 tarihinde imzalanan "İkinci Dönem Turizm Karma Komisyonu Toplantısı Protokolü" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye adına Turizm Bakanlığı Turizm Genel Müdür Yardırncısı Necdet Sönmez, İtalya adına da Turizm Genel Müdür Yardımcısı Dr. VValter Franco'nun imzaladığı protokolde taraflann karşılıklı ortak yatırım olanaklannı araştırıp teşvik etmeleri gibi konular yer aldı. Heinrich Hertz ÖdiÜÜ • Haber Merkezi — îsviçre'de iki yılda bir verilen Heinrich Hertz Bilim Ödülü bu yıl biri Türk iki bilim adamına verildi. Dr. Muzaffer Canay, H. Hertz 1989 Bilim Ödülu'nü senkron elektrik makine modellerinin yapımındaki başarısından dolayı aldı. Muzaffer Canay, 1962'den beri Îsviçre'de Brown Boveri Corporation'da bilimsel çalışmalar yapıyor. Izmir Fuan tardşması • IZMıR (Cunıhuriyet F n g Biirosu) — Uluslararası lzmir Fuan, KüJtürpark çevre düzenlemesi ve fuar kompleksi yapımına iliskin mimari proje yarışması açılmasının ardından tartışmalar da sürüyor. Söz konusu projeye yöneltilen eleştirileri yanıtlamak üzere bir basın toplantısı düzenleyen Anakent Belediye Başkanı Yüksel Çakmur, konuyu jürinin çözüme götüreceğini ve müdahale etmesinin söz konusu olmadığını bildirdi. 'Greta Garbo, her erkeğin düşsel metresiydi' Yönetmen Peter Brook, "Günahın erişemeyeceği, Meryemvari, erişilmez bir yaratık" olarak tanımlamıştı Greta Garbo'yu. Yazar Kenneth Tynan ise "Sarhoşken başka kadınlarda gördüğünüzü, ayıkken Garbo'da görürsünüz" demişti. Grela Garbo filmleri: (TV'degosterilenlerin >anına(TV) işaretı konmuş- lur). 1922'den başlayarak "Peter the Tramp", "Gösta Berling Efsanoi", "Ve>.es« Sokak", (ABD'de) "The Torrenl". "The Templress", "Flesh and the De\il", "Love", "The Mysterious Lady", "The Di*ine Woman", "The Kiss", "A Woman of Af- fairs", "\\ ild Orchids", "The Single Slandard": 1930'lar ve sesli olarak "Anna Chrısiie" (TV), '•Romanct". Inspiration", "Susan Lenno\", Maıa " — Sarhoşken başka kadmlarda görduğLinuzü, ayıkken Garbo'da görürsünüz" , Kenneltı T>nan (yazar) " — İnsanlık tarihinin en yaygın mitosunun eri- şilmez tanrıçası" / Alistair Cooke (ya/ar) " — Günahın erişemeyeceği, Meryemvari. hâ- leli bir yaratık" / Peler Brook (yönetmenI " — Garbo mu? Aslına bakarsanız. koeaman ayaklı, can sıkıcı bir İsveç köylüsü" / Dun Herold (gazeteci) " — Her erkeğin zararsız, düşsel melresi. Ve si- Hari (T\ ). "(,rand Hotel" (TV). "As Vou Desire ze öyle bir duygu verir ki, eğer hayal gücünüz gü- Greta Garbo, 1936 yılında çevirdiği "Kamelyalı Kadın" filminde, Robert Taylor ife birlikte. Me". "krulivf Krislin" (TV). "Boyalı Peçe". "Anna Karenina" (TV), "Kamelyalı kadın- Camille" (> v ). "Gülmeyen Kadın-Mnolchka" (TV), "İki Yuzlu Kadın-2 Faced \V'oman". Hakkında » l e r Demi*lerdi? " — Bir kadın kılığjnda birceylan... Hoflyvsood denen hayvanat bahçesinde kaderinc rıza göstermiş, yaşıyor" / Clarie Boolhe I.uce (Buyükelçi) " — Şahanc bir âlct Rouben Mamoulian (yö- netmen) " — Garbo'nun kişiliği, uzun ve karanlık İsveç gecelerinin yağmurunu ve hüznunü yansıtıyor" / Lillian Gish (aktris) naha (eslim olmaya hazırsa, en azından seçimi için kutlanmaya değer" / Alislair Cooke (yazar) " — Seyircileri, yüzyılın en efsanevi yüzünü yo- rulmadan izlemekle yetinmeyip, onu, kendi kendi- lerini büyüleyen, Garbo'yu ise kuşkusuz bunaltan sıfatlarla donattılar" / Bainbridge (yazar) " — Kimse ondan daha soylu biçimde acı vekmemiştir" / Diamond (vazar) " — Hiçbir zaman yalnız olmak istiyorum deme- dim. Sadece rahat bırakılmak istiyorum dedim" • " — Yeteneklerim sınırlıdır. Ve her role uyan bir oyuncu değilim" / " — Ben, milyonlarca erkeğe ve- fasızlık eden bir kadınım" / Greta Garbo.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear