23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MART 1990 CUMHURİYET/7 Î N S A N I A R ^ ^ 9 FÜSUN ÖZBİLGEN {%~^^J=(ş> G Ö R Ü Ş Tembel Tembel olduğum yazıldı. YMa en az 360 gun çalışıyorum. Ev işi yapmadığım içın tembel sanıyorfar. Oysa hındi bıle pişiririm. UltoyaJackson HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ DOĞALGAZ İSİNDE180 MİLYAR ÜRALIK 'OLAY' Dalan'ın imzaladığı sözleşmeHANİ şu butün gun tstan- bul'un caddelerini kazıp duran doğalgaz boru döşeme işi var ya, işte o ışın altında başka iş- ler boy gösteriyor. İhaleden sonra Dalan'ın imzası ile değiş- tirilen bir sözleşme. Bu sözleş- me ncdeniyle Viyana'da açılan bir mahkeme ve Fransız şirke- tince ekstra olarak istenen 178 milyon Fransız Frangı. Dahası, servis hatlan işindeki proje de- ğişikliği nedeniyle ufuku beli- ren 200 mılyon frank tutannda- ki bir anlaşmazlık daha. Doğalgaz sözleşmesindeki 180 mılyar lıralık "olay" şöyle: Sovyetler Birliği'nden gelen doğalgazın İstanbul'a dağıtıl- ması için 1987 yılında lstanbul Belediyesı İGDAŞ Şırketi'ni kuruyor, Temmuz 1987'de İG- DAŞ, doğalgaz dağıtım işinı bir şartname ıle ihaleye çıkarıyor. ihale Fransız SAE firması ıle yerlı Alarko fırmasının kurdu- ğu konsorsiyumda kalıyor. 17 Ağustos 1987 tarihinde ihale imzalanıyor. Altında İGDAŞ Yönetim Kurulu Başkanı ola- rak Bedrettin Dalan'ın imzası. thaleden sonra şirket sözleş- me yapmaya davet ediliyor ve 23 Aralık 1987'de 64 maddelik bir sözleşme imzalanıyor. Al- tında İGDAŞ Yönetim Kurulu Başkanı olarak Bedrettin Da- lan'ın imzası. thale ve sözleşmeden sonra her nedense, Ağustos 1988'de bu sozleşmenin 50 maddesini "belediye aleyhine degiştiren" biı ek sözleşme imzalanıyor. Bu ek sozleşmenin altında da yıne Dalan'ın imzası. Sonradan imzalanan bu ek sözleşmeye göre Fransız SAE Şirketi, kre- di anlaşmasımn gecikmesi ve iş- lerin geç başlaması nedeniyle İGDAŞ'tan 187 milyon Fransız Frangı ekstra para istıyor. 80 milyar lira civanndaki bu para için Viyana'da hakeme gıdili- yor. Şu anda süren davada İG- DAŞ'ı Prof. Aydın Aybay savu- nuyor. Kredi sözleşmesinin ve ışlenn gecıktirilmesinin belediyeye ve IGDAŞ'a verdiği zarar 1 milyar 6S9 milyon frankhk anlaşma- nın yuzde 10'u tutarında. Doğalgaz projesi ile ilgilı da- ha ilgınç bir gelişme de şöyle: Şu anda çelık borularla ana caddelere döşenmekte olan bo- ru hatlarının evlere ve işyerle- rıne plastik borularla ulaştınl- ması içın "Servis lines" denilen bır ikinci proje bulunuyor. Servis hatları projesi uzerin- de yapılan inceleme, bu proje- nin hatalı olduğunu ve yeniden yapılması gerektiğini ortaya koymuş. Servis hatları projesi- nın duzeltilmesi için de Fransız SAE şirketi ile Alarko ortaklı- ğı 2Ö0 milyon Fransız Frangı tutannda "ek odeme" istiyoT. Böylece 1987'de imzalanan sözleşme ve eklerinden doğan ekstra ödeme 180 milyar lira ci- FERHAN SENSOY GÜLDÜRÜYOR Ferban Şenso>, Derya Baykal ve Yavuz Özkan gala gecesinde birtikteydiler. Sezcn Aksu ise Anka- ra'da programı oldugundan gelemedi. (Fotograf: Muharrem Aydıa) Büyük yalnızlık BÜYÜK YALN1ZLJK" fil- minin Istanbui'daki galası pa- zar ğecesi Lale Sineması'nda yapıldı. Ankara'da programı ol- duğu için galaya gelemeyen Se- zen Aksu'nun başrol arkadaşı Ferhan Şenso> gostenme eşi ti- yatrö sanatçısı Derya Ba>kal ve filmin yönetmenı Yavuz Ozkan ile geldi. Ferhan Şensoy, Buyuk Yal- nızlık filmını Sezen Aksu ile "38 gunliık bir çalışma sonun- da bitirdiklerini. çok yogun olan tiyatro çalışmalanmn ya- Binda bu çekimlerde çok yorul- dugunu" belırttı. Şensoy film- dekı oyunu ile ilgilı soruları da şöyle yannladı: "Farkettiniz sa- nınm. Filmin ilk vartsı çok ağırdı. Sezen ile biriikle biraz tutuktuk. fakat ikinci yanda bu totuklugu aştık, film daha zevkli bir hate geldi." Filmdeki sesinin Alev Sezer'e ait olması hatırlatıhnca da Şen- soy, "Kendi sesim ile oynasam daha mı iyi olurdu bilemiyo- nun, ama boyle daha iyi olmuş. ÇunJid benfiJmdefcivurgulama ve tonlann seslendirme odası denilen kuçuk bir odanın için- de içtenlikle yapılabilecegine inanmıyonım. Doğallıgını yiti- riyor sozler." Ferhan Şensoy'un gösterim sırasında kızdığı olay, arkasın- daki seyircilerin kuruyemiş ye- mesi. "En azmdan ilk gun boy- le bir şe> yapmamalan gerekir- di" diyor ve ekliyor: "Bu tiple- re her yerde rastlanır. Tiyatro- ya da geliyorlar, ses çıkardıkla- rında oyunu durdunıyorum ve onlara kızıyorum..." Şensoy, Büyuk Yalnızlık fil- minin duygusal ve ağır bır film olduğunu behrtiyor, "Ama se- yirci benim mizahi kişiüğünden etkilenmiş olsa gerek birçok yerde guluyorlar. Herhalde bir koşullanma içindeler" dıyor. vannda bır sorun yaratıyor ve bu "sorun"la ilgili hukuki ge- lişmeler, toplantılar hararetli bir bıçimde İGDAŞ-Belediye- Alarko ve SAE arasında suru- yor. Belediye ve İGDAŞ, şu anda işlerin durdurulmaması ve ka- zılan lstanbul'un kazılmış bir halde kalmaması için ödemeleri sürdurüyor. İGDAŞ Genel Müdür Yar- dımcısı Cemal Kozacı, olayı şöyle anlatıyor: "Bir ihaleye girerken o iha- leye katılan tum şirketler, ida- renin vermiş oldugu koşullan kabul eder, ona gore girer ve sözleşme yapılır. Ama iş bu konsorsiyuma verildikten son- ra sözleşme değiştirilmiş, bir sunı madde İGDAŞ aleyhine olmuş..." Yapımcı firma Alarko'nun Doğalgaz Muessese Müdüru Ankan Ünliıtürk ise şunlan soylüyor: "thaleye çıkanldıgı zaman firmayla idari ve teknik konu- larda goruşulur, ona gore söz- leşme duzenlenir. Sonradan bir ek madde konursa bu da iki ta- rafın karşılıklt goruşmeleri so- nucu yapılır. Biz de karşılıklı gönişmeler sonucu ek madde- ler koymuştuk. Ek anlaşmalar Dalan zamamnda yapılmıştı. tdare biraz zayıf bir idare. Derleme ve topariama bir ku- ruluş. Bazı şeylerde toleranslı davranmıyorlar. Oysa boyle bü- yuk ve yararlı bir projenin bir an once bitirilmesi için ugraşü- ması gerekir." Ünluturk, İGDAŞ'tan iste- dikleri tazminat için de 1987 yı- lında imzaladıklan sozleşmenin bir maddesine dayandıklarını behrterek şöyle dıyor: "Yapılan bu mukavele belli bir tarihte yururluge girecekti. Kredi oluşması için sureç var- dı. Belediye bu sureci belirtedi. Biz de bu sureci geçerse bir fî- yat farkı talep edecegimizi söy- ledik. Öyle de oldu, zamanını geçirdi. Şimdi biz farkı istiyo- ruz, onlar da vermiyorlar. Ha- keme muracaat ettik, sonucu bekliyoruz. Biz sozleşmeyi ay- nen uyguluyoruz." TRT GENEL MÜDÜRU GÖCEKTE SORUNLAR BITMİYOR Şimdi de iskeleleri yıkıyorlarGÖCEK'te yine bır şeyler oluyor. Turgut Özal'ın başba- kanlığı döneminde yat gezılen- nin merkezi olan Göcek, bele- diye başkanlığını SHP'nin ka- zanması üzerine cezalandırma- larla uğraşıyor. Son olarak özel Çevre Koru- ma Kurulu tarafından bir imar planı hazırlandı. Göcekliler bu plana karşı çıktılar, hatta Bele- diye Başkam Behzat Akdohım da bu tartışmalar sırasında "Cnmhurbaşkanı'na hakaret ettigi" gerekçesiyle gözaltına ahnmıştı. İmar planının yanküan sürtl- yor. Yeni plana göre Gocek'te kıyının bir bölümunde 30, di- ğerinde ise 40 metrelik dolgu yapılacak. Fethiye Kaymakam- hğı da 21 şubatta belediye baş- kanlığıoa gönderdiği bir yazı ile kıyıdaki yazlık evlerın ve iske- lelerin bir ay içinde yıkılması- nı istedı. Aksı halde ilgililer hakkında 154 sayıb genelge hü- kümlerine göre işlem yapılaca- ğını da önemle nca etti. Göcekliler de hemen bir ım- za kampanyası başlatarak iske- lelennin yıkılmamasını istedik- leriru Fethiye Kaymakamlığı'na bildirdiler Tunstlerin ve yöre halkının teknelerini bagladıkla- n tahta iskelelerınin yıkılması halinde Gocek'te sadece beton- dan yapılı çirkin bir ıskele ka- lacak. O da ozel bir şirkete ait olduğu için yöre halkı teknele- rini burada banndırmanın ken- dilerine pahalı geleceğini söylu- yorlar. Zorla yıkım yapıldığı takdirde sahile bır "mezar laşı" koymayı planlıyorlar. "ÜsteUk" diyorlar, "Kıyının dolumu için Dalaman tuneli ya- püırken çıkacak molozlar kul- landacak. Bunun da ne zaman yapılacağı bile belli degii. Bu imar planı Gocek'te daha çok soran yaratacak." Kaymakamhğm Göceklilere tanıdığı bır aylık süre bugun doluyor. Bakalım bundan son- ra neler olacak? tskeieler yıkıhp tfeniz dolduruluyor. (Fotoğraf: Tolan Arlıhan) Hayati Bey'in değinmeleri Komet KOMET'i kim tanımaz? Yerinde durama- yan, surekli hareket halinde, Paris'le lstan- bul arasında mekik dokuyan, sözcüğun tam anlamıyla gerçek bir 'komet'. Her çevreden yığınla dostu vardır. Eski dostlannı asla unut- maz. Bu yuzden Komet'e, Be>oğlu'nun ba- sık meyhanelerindcya da sosyetenin uğrak yen şık restoran- larda rastlamak kimseyi saşırtmaz. Bıtip tukenmez bir ener- jiyle surekli yaşamı sorgular, ilgisini salt resımle sınırlamaz, ulke ve dunya sorunlarını irdeler bıkıp usanmadan. Gece bi- tip gunun ilk ışıklan atölyesini aydmlattığında. yaşamını rast- lantıların rüzgârına bırakmış görüntüsu veren bu gece ada- mı, resme durduğunda, ürkütucu bir disiplin ve tutkuyla ipek- boceği misali, kozalarına dünyayı sığdınr. Hüzunle çocuksu fantezilerin, şiirle duşun g'ızemli simyasmda devinen, ince- likli bir karamizahla, insancıl kaygıların yarattığı kuşkulu renk evreninde surekli ayrışıp birleşen resimlerinde, ağırbaş- lı bir klasizimle, çokluk alaya aldığı bir tür post-modernizm iç içe yol alır. Komet'le yaptığı söyleşide Doğan Hızlan'ın "küçük dev ustanın" lstanbul, Ankara, Izmir ve Çorum'da birbiri ardın- da açılan sergilerınden söz ederken bu mustesna sanat şöle- nine "Komet gunleri" adım vermesi boşuna değil. Gerçek- ten de belki de Türkiye'de ilk kez bir ressam, hemen hemen aynı anda dort kentte birden, Çorum hariç, ayrı yapıtlardan oluşan sergiler açıyor. Sergılerinin her birini, yitirdiğımiz şair arkadaşlanna ada- ması, ayrı bir ıncelik, özlenen bir kadirbılırlik. Sevgili Edip Cansever'ın belleğımizden hiç sılinmeyen anısı>!a şiirin re- sımlerinın yer aldığı bu mustesna sanat olayı mutlaka izlen- melı. Sergı açılışı, eski dostumuz Lıitfü Oflaz'ın Sanat Bar'ın- da Bay Vitali Hakko'nun Komet onuruna verdiği bir yemekle noktalandı. Neşe içinde geçen yemekte, Bay Hakko ve Ko- met'in alkışlarla kesılen esprıli konuşmalannı, Mehmel Gu- leryaz'un ressamı anlatan guzel ve anlamlı konuşması ızledi. Eski çevreci TRT'nın haber bultenlerın- de çevrecilerin eylemlerine faz- laca yer verilmiyor, ama TRT Genel Muduru Kerim Aydın Erdem, eski bir çevreci sayıhr. 11 Hazıran 1964 günu gazete- mıze yazdığı "Anadolu Notla- n"nda "Onnan Kesenler" baş- lığı altında şunları anlatıyor: "Ağacın yurt kalkınmasın- daki yerini bilmeyenimiz yok hemen hemen. önemi uzerine hepimiz iyi-kötu söz edebiliriz. Xutuphaneler dolusu kitaplar, broşürler yayımladık. Duvar- lar dolusu renkli afîşler bastır- dık. 'Yaş kesen baş keser' de- dik. 'Vatandaş ormanı koru' dedik. En okkalı sozleri orman için sıraladık. Ağaç üsnine şi- ır söyleyen ozanlarırruz yetişti. Öykuler kaleme aldık. Hep, ormanı tanıtmak, ormanı ko- rumak için. Ne var ki bu söz- lu çalışmalarımız fayda sağla- madı. Kaçakçı, baltayı ağacın sırtına vurmaktan çoban, ke- çıleri ağacın tepesine çıkar- maktan hiç geri durmadı ve durmamakta. Bir çıplak tepeyi daha aşıyo- ruz. Gurardıçlı Halil Efendi yeniden başhyor konuşmaya. — Aha buralar da orman- lıktı. Belim kalınhğında ve da- ha büyuk çamlar vardı. Çok mu desem çoktu. Içinden ko- laylıkla geçilmiyordu. — Uçtu mu ansınız. — Uçtu ya. Baltasını omuz- layan dağda aldı soluğu. Savaş ganimetiymiş gibi yağma edil- dı. Dağlar ağlamakh. Kımi yerde yanlmış, kimi yerde boylu boyunca dere ol- muş, kimi yerde de yamalık vurulmuşçasına tarlaya çevril- mış. Dağın eteğindeki tarlalar daha çok para edermiş satışa vurulsa. — Neden, diyorum. — Çunkü diyor, tarlayı bü- yütmek kolay. Gayri baltaya kuvvet. Ağaçları devirdin mi, kütukleri söktün mü senin bir yığınlık larlan, olur beş yığın- İık, olur on yığınlık. — Ya ağaçsızkğın zararlan. — Köylu kısrru anlar mı, ke- ser anca. KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK PİKNİK PtYALE MADRA . HIZLI GAZETECİ ISECDET AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS GÜRSES y?NHin*2A N0OU4CAK GARFIELD JM DAVIS TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAH 21 Mart IRK AYIRIMfNA KARS1 YURUYUŞ.. 1965'TE BUGuM, AM£&KALl Z£NCI LiDER Dr MAKrtN LUruee KIHJG, ALABAMA EYALETtN- D£ eı/S peortsro yueurafu BAŞLGT'MIŞ- TT IISK AYteiMINA /C4£Şf CHJZJENLENEN BU yuearuş, SELMA KeNT/ytE GUNEYPEKI ARASINPA YAPlUYOHOU(jO . VALIYE SUUULMAIC UZ£/S£ 81G B/L- D1R.1 PE 7XŞtYAM YuKUjruŞÇ.uL£j, VE 8EYAZLAIZDAN OLUŞAN BEŞBlN gULMAKrAYPI.AMAÇ,BEYAZLA8A T/\N<- NAN HAKAAIZlN AYNEN SIYAHLARA DA UY- GUUİNMASfNf ; OKUL, OTOSUS, TTJI/ALEr Vt. &18I AY(R.ltoLAR.tN KAt-OIIStLMASlhJI SA6LA- MAKT7.. Yanda, M Luther Kıng(çapka- y, bu yuruyuçun on safımla 9oruims/or
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear