14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 19 MART 1990 GENÇ MUSLUMANLAR VE ISLAMCI HAREKET Ortadoğııkökenli örgütler T,ürkiye'de faaliyet gösteren Ortadoğu kökenli Islamcı örgütler "resmi kaynaklar"a göre şöyle sıralaruyor: Hizbullah, İslami Cihat, Hizb-Ül Dava, Hizb-Ül Tahrir, Rabıtatül Âlem-i İslamin Rabıta adıyla da bilinen son örgütün gençlik dergisinde şöyle deniyor: "Türkiye'de İslami akım kuvvetle gelişmektedir. Bunlar memleket idaresini er geç ele geçirmeye azimlidir!' —2— CÜNEYT ARCAYÜREK Resmi kaynaklara göre "Türkiye'de fa- aliyetleri gorulen Ortadoğu kökenli İslami örguüer" şöyle sıralanıyor: Hizbuilah Örgutü Israıl'ın 1982 Lubnan harekâtından son- ra, îran Devrinı MuhafızJan'na ait bir gö- nüllü birliğin Bekaa Vadisi'nde yerleşmesiy- le oluştu Şii tandanslı bir örgut. Bu örgut, dın adamlannın dolaylı lider- liğini kabul eden ve askerı bakımdan bun- ların sözlerini yasa sayan Şiilik ılkesi üzeri- ne kuruldu. Hizbullah örgütü'nun lideri Şeyh Suphi Tufeyli, Şeyh Abbas Musavi, Şeyh tbrahim Amir ve Şeyh Hasan Nasral- lah'tır. Askeri alandaki faaliyetlerini genelde te- rör eylemleri biçiminde yüruten örgüt, siya- sal alanda da Iran lslam Devrimı'nin pro- pagandasını yoğun bir biçimde surdur- mektedir. Tnrkiye'deki faaliyetleri ıse Istanbul'un çeşitli yerlennde silahlı soygun eylemleri ger- çekleştirme biçiminde oldu. 1983 yılında 'deşifre' edildikleri 1 Kasım 1984 gunune ka- dar silahlı olarak gıristiklerı 12 gasp ve 6 oto çalma olayını gerçeklestirdiler ve kuyumcu soygununda kuyumcuyu tabanca ile yara- layarak kaçtılar. Aynı tarihlerde dört adet tabanca ıle bir adet Sten otomatık tabanca yakalandı Örgut mensubu olarak yakalanan 14 kişi tutuklandı, yargılanmaları sonucu çeşitli ce- zaJara çarptırıldtlar. İran'ın bu örgüte mad- di destek sağladığı bıliniyor. Görünurde aynı örgütun tekrar 'yapılanma' içensinde oiduğu, ancak yeterlı ru olarak görev yapan Abdurrahman Ah- met El Şirevi'nin otomobilıne bomba koya- rak ıkı bacağının kopması eylemlerinj de üstlendi." Hizb-Ül Dava Örgiitü (tslama Çağn Partisi) "Bu örgut, Şiılerin Irak'taki kutsal keo- ti Necefte Şiilerce kurulmuş ve Sünni Mus- lüman Kardeşler örgutu'nun Şiı karşılı- ğı olarak faaliyetlerini sürdurmuş bir dıni örgüt. islami Dava Partisi veya kısaca El-Dava olarak da anılan örgıit, 'Irak tslam De\rim Yuksek Konseyi' çatısı altında bulunrnakla beraber, özerkliğini ve hareket özgürlüğü- nu koruyor. örgütün bugunkü stratejısi devrımcı ka- rakterli olup ana hedef Irak Baas Rejımi'- ni devirerek yerine bir 'tslami Yonetiro' ge- tirmek. Örgüt, faaliyetlerini Iran üzermden yürütmekle birlikte kurulacak 'tslami Yö- netim'de Irak karakler ve ozelliklennin sür- dürulmesinden yana. örgut, Aralık 1983'te İstanbul, Ankara ve İzmır illerinde bombaiı saldırı olaylarım gerçekleştirdi. Türkiye'de buiunan Irak, Fransa ve ABD'ye ait kuruluşlara bombaiı saldınlar yaptı. Olaydan sorumlu kışiler ya- kalanarak tutuklandı. Hizb-Ül Tahrir Örgütü Türkiye'de faaliyet gösteren Islamcı ör- gutlerin önde gidenlerinden olan Hizb-Ul Tahrir'in Türkiye'de uzun bir geçmışı var. 1953 yılında Kudus'te kurulan, ideoloji- si tslam olan ve illegal faaliyet gösteren si- yasal örgut, Turkıye'de 1962 yılından ıtiba- ren faaliyet göstermeye başladı. "İslsm Devleti AnayasasT'nı Turkiyc'ye ilk getiren bu orgultur. Anayasayı, aslen Fi- listinh olan Ahmel Salata el AJi adında bir lıfeliğe bağlamaktır. Kurulacak tslam dev- letinın tum hayatına şer'i hukumler hâkim olacaktır Bir memlekette şeriât fikri ordu- ya yayılmamtşsa oradan fikirierimiz yöniın- de neüce abunayız. fhtilalı, parti merkezı dı- rekt yapmaz. Yapamaz. İhtilal, partınin prensıplenni kabul etmış olan elemanlara yaptırıhr. Parti merkezi kendisini gizli lu- tar. Ihtilali yapacaklara hilâfeti benımseti- nz. Basarı gosterirlerse ıktıdan bıze devre- derler. Yakalandıklan zaman da her şeyi iti- raf etseler bile parti merkezını söyleyemez- ler. Çunkü bilmezler ki" (1968 tutuklama- larından sonra açılıp karara bağlanan dava dosyasından). Uçüncu bir kez "1969 levkifab" oldu. Ele geçenler suç delillerıyle adaJete verıldi. Hizb-ul Tahrir'in tslam De>leti Anayasa Tasansı, 182. nıadde. Özeüer: tslam akidesi esasına bağlanmak >e ittihaz edilen ahkarn, şer'i hukumler olmak şartıyla idarecilerden besap sormak veya ummet yoluyla devlet ik- tidannı elde etmek için siyasi parl/ler kur- mak hakkııu muslumanlara vermektedir. Hâkimiyet milletin degîl. şeriatındır. tdare >e icra hakkı ummedndir. Devlet reisını nas- betmek musiumânlara farzdır. Seçimle te- şekkül eden meclis, şüra rneclisidır. Buna kadın, erkek, baliğ ve âkil olunca her rnüs- luman girebilir. Devlet reisini seçmek âkil ve baliğ erkek veya kadın her muslumamn hakkıdır. tslam akidesi devletin esasını tes- kıl eder. tslam akıdesınin varlığım esas kıl- maktan başka hıçbir şeyin varlığı devletin bunyesmde, teşlcılat ve muhasebesınde ve- yahutta devlete taaluk eden diğer butun sey- lerde muteber olamaz. Devlet reisi muayyen şer'i hükümlen kabul edip onlan anayasa ve kanunlar haline getirir. Kaza hakkını kadılar kullanır. Kadın ge- nel yaşamda valnız el ve yuzu görünmek sar- tıyla kadmlarla, mahrem erkeklerle, yabancı erkeklerle bir arada bulunabilir Özel yaşa- mında ise sadece kadmlarla veya mahrem- leriyle göruşebilır, mahrem olmayanlarla halvet yasaktır." Hizb-Ül Tahrir, 1980'lerden sonra da fa- aliyetlerini surdürdü. 19*5 Eylu'l ayı içerisınde Ankara ve tstan- bul'da, 1986 Şubai ayında Çorura-Sungurlu ilçelerinde camilerde bildiri dagıttı. Bu ta- rihlerde Hızb-Ul Tahrir Anayasası bıldirı- lerinı da|ıtmak suçundan yakalanan 42 ki- şi yargılandıktan sonra tutuklandı. Rabıtatül Âlem-i İslamin Hızb-Ul Tahnr, Ürdun tahtımn himaye- lslamcı gösteri sırasında yakalanan bir "kışkırtıcı militan." tabanı bulamaması nedeniyle örgutlenme aşamasına -1989- gelemediği söylenıyor." İslami Cihat "Kutsal lslam Savaşı anlamına gelen Is- lami Cihat Örgutu admı 1982 yılından ıti- baren duyurmaya başladı. Yapısı çozümle- nememekle bırlikte gunumuze kadar ustlen- miş oiduğu çeşitli teror eylemleri ve bu ko- nuda elde edilen bılgiler, resmi kaynakları, bu ismın ozellıkle Lubnan'daki çeşitli radi- kal Şıı kuruluşlarmca kullanılan ortak slo- gan oiduğu fikrıne göturüyor. Lubnan'daki Şiiler siyasal guç kazanmak ve dinı kımiiklenni kanıtlamak için Iran ts- lam Devrimi örneğı ile harekete gecip ve bu nedenle teror eyletnlerıyle bağlantılı çeşitli milis grupları olan tslami AmaJ, Lubnan Dava Partisi, Hizbullah ve îmam Huseyin tntihar Komandolan muhtemelen İslami Ci- hat adı altında sorumluluk ustlenen 'munferit' bır orgut değil. Gıriştığı şıddet eylemleriyle dunyada adını duyuran bu örgat; 1986 yılında yayımladı- ğı lngilizce bır bildınde, Türk hükumetini Irak'ın yanında yer almakla suçladı ve bu tutumundan vazgeçmemesi halınde Turki- ye'nin yurtdışındaki misyonlanna karşı ey- lem konacağım bıldırdı. 25 Ekım 1988'de Suudı Arabistan'ın An- Jcara Büyukelciliğı'nde ıkinci sekreter ola- rak görev yapan Abdulgani Bedevi'nın ölü- rulmesi, 16 Ekım 1989'da Suudi Arabistan Ankara Büyukelciliğı'nde muhasebe müdü- Hizb-ÜI Tahrir temsilcisi getirdi. Daha önce orgutlenen Hızb-Ul Tahrir, 1967 ilkbaharında su ustûne çıkarıldı. O ta- rıhte örgutun yöneticileri ve uyelen mahke- meye venldi. Bir yıl ile beş yıl arasmda de- ğişen hapis cezalarına mahkûm edildıler. Hızb-Ül Tahrir, Urdun kaynaklı. Rakıbi ise Suudı Arabistan kaynaklı Rabitatul Âlem- i tslamin. Rabıta, Suudi tahtımn himayesın- de. Hızb-Ul Tahrir'in Ürdun tahtı ile ilgisi yok. 1967 tutuklamalarından sonra Türkiye'- deki örgıitu canlandırmak için Ahmel Sa- lab el Ali gonderildi. Yeniden örgutlenme başladı. Konya'da, Aksaray'da, Ankara'- da yeni halkalar kuruldu. El Ali, beraberin- de bazı kitaplar getırmiştı. Hizb-Ül Tahrir yayınlarından olan bu kitaplar arasında "Müslumanların Ölum Kalım Meselesi - ts- lami Nizam - Hızb-Ül Tahrir Mefhumları" vardı Ama önemlisı "tslam Devleti Ana- yasası Tasarısı" idi. Toplantılarda burüardan paragraflar oku- nuyordu. Daha geniş propagandanın nasıl yapılacağı planlanıyor, tartışılıyordu. 12 Temmuz 1968'de yeni bir baskın yapıldı, beş kişınin evi basıldı ve adliyeye verıldiler. 1986'da "şerial duzeninin" nasıl olacağı boylece oğrenıldi. Bu tutuklamalardan son- ra Ürdun'den bu kez ikıncı bir temsılci gön- derildi: Edip Kemai Mahmut... Bu, parti nı- teliğındeki Hızb-Ul Tahrır'i şöyle anla- tıyordu: "Benim dahıl olduğum partinın amacı, bıitûn müslüman ulkeleri birlestinp bir ha- izbullah örgütü 1983-84 yıllarında İstanbul'da çeşitli silahlı soygun eylemleri gerçekleştirdi. 12 gasp ve 6 oto çalma olayına adı karışan örgütün mensubu olarak 14 kişi tutuklandı ve çeşitli cezalara çarptınldı. İran'ın bu örgüte maddi destek sağladığı bıliniyor. Son zamanlarda universitelerde yapılan türban eylemleri. İslamcı radikal gençligin kendini gosterdigi hareketlere donuştu. Radikal Muslumanlaragöredemokrasiİslami esaslarla bağdaşmıyor: Islaıııda özgürlük^ Allah'a teslini€İîr— 2 — GENCAY ŞAYLAN izb-Ül Tahrir, Türkiye'de İslam Devleti Anayasası'nı basıp dağıtan ilk İslamcı örgüt. 1986 şubat ayında Çorum- Sungurlu ilçelerinde, camilerde bildiriler dağıttığı biliniyor. • J.slami Dava Partisi "ElDava", faaliyetlerini İran üzerinden yürüten ve Irak BAAS rejimini devirmeyi amaçlayan bir örgüt. sinde değıldı, ancak Rabıtatül Alem-ı tsla- min Suudı tahtımn desteğine sahip. 19 Ma- yıs 1962'de Mekke'de Kral Suud tarafından Nasır'ın Arap mılliyetçiliğıne karşı duyulan kaygıyla kuruldu. Örgutun Mekke'de huku- met konağı ıçındekı merkezjnde dört dil ge- çerli. Arapça, Urduca, Farsça ve Turkçe. Yırmi bir kişıden oluşan kurucu meclis var. Mechse -1960 ve 70'lerde- ıki Turk uye ıdi. 15 Ağustos 1962'de yayımlanan "tslam Birliği Misakı"nda, Rabıtatül Âlem-ı isla- min amaçları resmen açıklandı. Turkçesı Dünya tslam Birliği olan derneğın yeminin- de, tslam yolundakı her turlu engele karşı savasmak yer alıyor. Cemiyetin gençlik kolu dunımunda olan ve merkezi Londra'dakı "Musluman Talebeler Federas>onu"nun yayın organı The Muslim, Türkiye'de genel tabloyu şoyle çiziyordu: "Bugun Türkiye'de hersınıf halk arasm- da ve memleket olçusunde bir tslami akım kuvvetle gelişmektedir. Kız, oğlan, genç, ih- tiyar. isçi. ogrenei. tahsilli, cahil, zengin, fa- kir herkes bu akıma katılmaktadır. Genç ve yaslı kuşaklardan muslumanlar arasmda fevkalade kuvvetli bir işbirligi mevcuttur. Bunlar imanlannda saraimi ve memleket idaresini er geç ele almaya azimlidirler." Federasyon, zaman zaman Turkıye'ye gozlemciler, temsilcıler gönderıyor Buniar sağcı gençlik örgutlerinde, Diyanet tşlen ör- gutlerinde, DPT'de "kendi kafalarındaki kımselerle surekli ılişki kuruyor." SURECEK Yükselen İslamcı akımlar toplumun farklı kesimlerinde endişelere ve kaygılara neden olmaktadır. Sözü edilen kaygı ve endlşeler esas olarak siyasal bir icerik taşımakta; ts- lamcı duzenlemenin demokrasi ve bireysel özgürlukleri ortadan kaldıracağı duşuncesin- den kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan is- lamcı gençienn demokrasi konusundakı go- rüş ve değerlendirmeleri iizerinde durmak gerekmektedir. MiUi Göruş çizgisine sempati ile bakan hukuk öğrencisi tslamin demokrasi ile bağ- daşıp bagdaimayacağı sorusunu şöyle ce- vaplandırmı^tır: "Şu demokrasi d«dik)eri şey Türkiye'de bir turlu çocukiuk çagmdan çıkmadı. Hep buyuyup gelişmesi beklenivor, anıa bu bir* turlu olmuyor, çocuk habire itilip kakılıyor. Sizlerin demokrasi dediğiniz şey acaba Turki- ye'deki Muslumanlar için geçerli mi? Bu so- ru>a ce>ap alaraıyoruz. Demokrasi ile tsla- nun bağdaşması meselesine gelince şunu soy- lemek mumkun: tslam, insanlar için en ideal sistemi getiriyor. Insanlann hur olması, ba- dan ogula geçmeyen bir devlet sistemi ile yo- netilmesi, bir monarkın kesin olarak egemen olmayışı gibi ozellikler demokrasi ise bun- lar zaten fslamda var. Ama İslamin demok- rasi.'hurriy eder gibi kavramlara ihtiyacı yok. Bugun dunyaya baktığımızda y önelimle- rin mazlumlan, mustezatlan rezil hale ge- tirdiğini goruyoruz. Ben insan haklan ev- renscl beyannamesine inanmıyonım, çunku bu beyannamenin çıkmasından soara dun- yada 1 milyara yakın insan katledildi. Af- rika somuruldü, susuz bırakıldı, lopragı i>e yaramaz hale getirildi. Şimdi bu işleri ya- panlar, Amerikalılar, Ingilizler kalkıp Turki- ye'ye 'demokral değilsiniz' diyorlar. De- mokrasi bakımından tngiltere dunyanın en ileri ülkesi sayılıyor, herkes her istediğini söyluyor, yazryor. Ama İngütere'de bugun işçi hareketleri yoksa bunun sebebi sosyal adalefjn sağlanmış olraası, demokrasinin i> i işlenıesı değildir. İngiltere'nin somurduğu Cçuncu Dunya ulkelerindeki insanlann, bo- ğazından alıp goturduğu lokmalar sayesin- de sistem ayakta durmaktadır. " Basın-yaym okulu öğrencisi de demokrasi konusunda benzer bir yaklasım izlemekte ve konuyu şoyle değerlendırmektedir: "Demokrasi, Batı toplumlanna ozgu bir sislemdir, Hırisüyanlık anlayışının insanlara yaptığı zulme bir tepkidir. İnsanlar, "biz si- zin anlattiğımz Tannya inanmıyoruz, ken- di yolumuzu kendimiz bulacağız' demişler. Boylece tapma olayını insanlar kendilerine yansıtnuşlardır. İslam, demokrasi ile bag- daşmaz, çunku vaat ettiği nizam, demokra- sinin vaat ettiğinden çok farklıdır. Demok- raside insan, 'toplumu ben yoneteceğim, her şeye ben karar vereceğim' dijor. Halbuki İs- lamda işin kaynağı AHahu Teala'dır, hep o ön plana çıkar, Allah'ın kelamı ile toplum yöneölir. Onun için demokrasi ile tslami bağdastırmaya gerek yoktur. lsiamın bir ha- yat ni/amı vardır >e inanan insan buna sı- ğınmıştır." Hukuk fakültesi öğrencisi genç de lslam ile demokrasinin bağdasmadı&nı şoyle ıfa- de etmektedir: "Demokrasi sozcugu çetrefilli bir yapıya sahip; bır kapilalisl, bir sosyalıst demokra- siyi kendine gore lanımlıy or. Halbuki ne ise öyle lanımlanmalı. Bu sozcuğun anlamı hal- kın kendi kendini yonetmesi. Şimdi buna ba- karak baaları tslamda zaten demokrasi >ar diyorlar. Ben buna şiddelle karşıyıra. lslam' la demokrasi arasmda hiçbir bağıntı, ilinti yok. tslamda da devlet başkanının 5*çımle is başına geldiği, buna gore demokrasinin bir unsunı vardır denebilir ama İslamin de- mokrasiyi barındırdıgı soylenerae/. Çunku böylc bir şey yoktur. Demokraside topinmu duzenjeyip yonlen- diren beseri iradedir. Oysa İslamda Allah'- ın kanunlan dışına çıkılmaz. Bizim biidigi- miz anlamı ile demokrasi ile lslam bagdaş- maz, ama tslamda demokratik unsurlar >ar- dır. Bazı İslaracılar, tıpkı Marksistler gibi demokrasıyi kullanmak istiyorlar, yani 'biz de demokrasi istiyoruz' diyorlar. Aslında Marksistler demokrasi isterken Marksizme ozgurluk istiyorlar. İslamcı kesimdede böyle yapanlar bence yanılıyorlar." islami esaslara göre düzenlenmiş bir si- yasal sıstemde yönetıcılenn seçimle iş başı- na gelmesi genel olarak kabul gören bir dü- şüncedir. Ancak bu seçimin nasıl yapılaca- ğı, kimlerin seçime katılaLağı konusunda farklı göruşlerin ortaya atıldığı dikkat çek- mektedir. Örneğin ekonomı bölümü öğren- cisi genç, seçım konusuna şöyle yakJaşmak- tadır: GENÇ İSLAMCILAR NE DÜŞÜNÜYOR? Demokraside insan, 'toplumu ben yoneteceğim' diyor. Halbuki lslam'da işin kaynağı Allahü Teala'dır. Bazı İslamcılar, tıpkı Marksistler jgibi demokrasiyı kullanmak istiyorlar ve bence çok yanılıyorlar. Çoğu yerde özgürlük namussuzluklara yol açar. Oysa gerçek özgürlük İsTamdadır. "tslama gore butiın insanlar Allah katın- da esitü'r. Ancak bir de takva vardır. tslam devletinde ydnetici olmak buyuk bir mesu- liyet demektir, çunku adaleti sağlayacaktır. Secim Hz. Peygamber sonrası gelen dort ha- life doneminde kolay bir işti, çunku ashab sralanndan takvası en yuksek olanı halife olarak seciyorlardı. Bugun için bu kolay de- ğil. tslam devletinde yonetim babadan ogula gecmez, ama herkes de seçimde oy >eremez. Belki yerel yoneticiler içm butun Muslûman- lann oylanna basvunıJabilir. ama esas ada- leti sağJayacak halife için herkes oy teremez. Ancak tslami çok iyi ogrenmiş kisiler hali- fe seciminde söz sahibi olabilir." Hukuk oğrenasi olan genç ıse secim sis- temıni daha katüımcı bir çerçevede değer- lendirmektedir: "Halife secimine butun Müslumanların katılması gerekir. Ancak bötun halk katıl- mayıp sadece belli bir şûra ehli tarafından da devlet başkanı secilebilir. Seçime katıl- mak. yani halife için oy vermek ancak Mus- lumanlara ait bir baktır. Musluman olma- yan ve tslam devleti sınırlan icinde yasayan- lar halife seciminde göruş beyan edemezler. Çiinku bu seçimi, şimdiye kadar ahşageldı- ğiraiz secimler gibi dusunmemek gerekir. Musluraanlıkta biat olayı vardır, seçikn dev- let baskanına biat edilecektir." islamcı anlayışa göre seçılen ve Müslu- manların biat ettiği yonetıcınin esas görev i adaleti sağlamaktır. Ancak biat edilen yö- netıcı eğer tslamin ölçulerı içinde adaletli davranmazsa o zaman, onu seçenlerın, go- revden uzaklaştırma yetkisi olup olmadığı sorusunu tarih bölümü öğrencisi şöyle ele almıştır: "Once şunu belirteyim ki halife seçimi için bnfiin Mnslümanlann oy vermesi yani goruş bildirmesi bana ters gelmiyor. Bunua için bırkaç kademeli seçim yapılabilir. Ya- ni once Muslumanlar kendi aralanndan di- ni bilgileri kurvetli kisUeri seçerier, onlar A toplanıp halifeyi belirler. Seçenlerin halife- yi gorevden almalan diye bir şey olamaz. Çunku halife. tslami en iyi bilenler iarafın- dan seçilmiştir, bu nedenle adaletsiz bir yö- netim mumkun olmaz. Aynca tslamiyetle kendisine adaletsiz davranıldıiını duşünen berkesin şikâyet hakkı vardır. lslam bukuk- çuları şikâyet merciidır ve gayrimuslum bile kendisine adaietsiz davranıldığını dıişü- nerek halife akyhine kadıya başvurabilir. ts- lam tarihinde bunun çeşitli ornekleri var- dır. " Bir siyasal sistem ya da rejimle ilgili tar- tışmalarda ön plana çıkan temel sorunlardan biri de "hak ve ozguriuklerdir." Bugun dün- yada temel eğilim hak ve özgurluklerin bi- reysel bir temele oturtulmaM; yani bir baş- ka deyişle insan olma ile hak ve özgurlukler arasmda organik bir bağ kurulmasıdır. Bu- na göre dinı, sosyal statusü, uiusal kimliği ne olursa olsun her insan temel hak ve öz- gürlüklere sahiptir. Buna ek olarak temel hak ve özgurlukler dinamık bir çerçevede yo- rumlanmakta, zaman boyutu içinde surekli olarak gelişeceklerı kabul edilmektedir. tn- sanoğlunun gelişmesi ile temel hak ve özgür- luklerın de koşut olarak gelişeceğı, yepyeni türlerinin ortaya çıkacağı kabul edilmektedir. İslamcı gençler de genel olarak özgurluk- lerden yana bir tutum almakta ve lslamiye- tin, hiçbir sıstemde olmadığı kadar özgür- lük sağladığından söz etmektedirler. örne- ğin ekonomı bolumu öğrencisi hak ve özgur- lukler konusunda şu değerlendirmeyi yap- maktadır: "Bugun butun dunyada hak ve özgurluk- lerden söz edilmektedir. Ama bu sozler hep kâğıt uzerinde kalır, hiçbir yerde gercekleş- mez. Çoğu yerde de ozgurluk namussuzluk- lara yol açar, insanın etini satması olarak ta- rif edilir. lslamda ise gerçek ozgurluk var- dır. kimsenin hakkının çignenmesine izin ve- rilmez. Ancak Musluman olanlarla olma- yanlann durumu aynı olamaz. Bu. inanma- yanlann baskı allında tutulması anlamına gelmez, onlar kendi inançlanm serbestce ye- rine getirirler, ama Muslumanlara propagan- da yapamazlar. Yani tslama uygun olmayan inançlanm ve duşuncelerini baskı ya da ya- yın yolu ile ya>amazlar." Hukuk öğrencisi olan radikal genç ise ls- lamda hak ve özgurlukler sorununa daha çok felsefi açıdan yaklaşmakta ve şöyle de- mektedır: "tslamda temel hak ve özgürlûkler soru- nu cevabı karmaşık bir sorudur. tman etme- den. -Vllah'a >e ahirete inanmadan tslamda özguriuğu duşunmek mumkun değildir. Ba- na gore lslamda ozgurluk anlayısı şudtır tn- san kendini Allah'a teslim edince uzerinden her turlu tahakkumun kalkmış oldugunu, kurtulmuş oldugunu hisseder. tsle gerçek öz- giırluk budur. Aynca tslam batun insanla- nn can, mal, nesil, akıl ve din emniyetleri- nin sağlanmasını lemel koşul kabul eden bir sislemdir. lslamda inanmayanlann da ozgnr- lugu vardır. Hz. Peygamber donemine ba- kalım, ne yapılmış? Once tslam tebliğ edil- mis, soara cihat yapılmış. Cihat, İslam bukukuna gore "insanlaria tslam arasındaki engelleri kaldırma mucadelesi" olarak tanımlanıyor. İslamin daveline icabet etmeyenlere cizye denen bas vergisi konuyor, inanmayanlar bu mukelle- fiyet altında yasaraaya devam ediyoıiar, iş- lerini yapmayı surdunıyorlar. Hukuk siste- mi açısından eşittirler, kıssas aynen uygula- nır, ancak siyasi bakları aynı değildir. SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear