Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı: Cumhuri>et Malbaacılık ıe Gazeıecilık Turk Anonim Şirkeli adına
N«lir Nidi # Genel Yayın Mudurü: Hasuı Crmıl, Müessese Mudurü:
Emint Işıklıgil. Yazı t;len Mudurü Oka> Gönensin, 0 Haber Merke/;
Mudurü: Yalfia Baycr, Sayfa Duzeni Yonetmeni: Ali Ac»r, 0 Temsılcıler:
ANKARA: Ahmet Tan. IZMİR: HOunel Çdmkjın, ADANA: Çtdıı Ygenogiu
I. Polmka: Cdal Başlarçıç. Dış HaberİCT: Erçn Bııicı, Ekonomi. Ctngiz Turtoın. 1, Sendıka: Şukrcn krlraci, kullur Cttal l sttr,
Eğitım: Geıtoç Şaytan. Haber Araştırma: Umet Bcrfcan. Yun Haberten Necdel Dogan. Spor Danışmam AbdoHtadîr Yucvbnan,
[>zi \azılar: Kerrm (T
4Üışkan. Ajaşnrma: Şaiıûı Alpo), DuzeUme Abduftfth \az>a. 0 koordınator Ahmet Konılsan. 0 Maii !>(er:
Erol Lrtul, # Muhasebe: Bulenl taırr 9 Butçs Planlama: Srvgj Osmuıbeseoglu # Reklam: A>şe Tonın. 0 Ek Yayuılar: Hulya
Akjrol 0 Icare, Hıısrçn (jurrr. 0 Ijktme Onder ÇjHik. 0 R[.2i-i;)em Sail Inal. 0 Personel. S*»» Bo-tınoofcta.
Basan ve hj«m Cumhımvn Malbaaabk w Ga»«üık TA4 TUrk Ocafc Cad. 39'41 m t
343M Ist. PK: 246-lsanbu]. Tei 512 0" 05 120 hall, Tctec 22U6 F»* (1) 526 60 72 0 .
Burvtar Ankm Z;ya &okalp Blv Injulap & So: I9'4. Td: 133 II 41-47. Tdnc 42344 FK; (4) 113
05 « 0 tım: H Ziya Blv. 1352 52/1. Td: 13 12 30. U K S2359 F»t (51) 19 53 60
0 Adum Inonu Cad ;19 S No: [ Kaı I. Td: 19 V 52 14 hjt). Tdec 62155, Fax (71) 1» 37 52
TAKVİM: 17 MART 1990 İmsak: 4.41 Güneş: 6.06 Öğle: 12.17 İkindi: 15.39 Akşam: 18.19 Yatsı: 19.38
U Z U N K Ö P R Ü ' D E YAŞAM — Edirne Uzunköpnı Çingeneler mahallesinde 40 binesmtı a, ,,,,,a, ...rur.Evin tek erkeği Yaşar Ue anası Hatice kadının (ortada beyaz hırkalı) öyküsü bunlardan >alnı/>.Tı hiri .ıFoiojjraf: kayıhan Güven)
Karadutıım^çatalkaram^çîngenenıNECATİ GÜNGÖR
EDİRNE — Kadının adı Hati-
ce'ydi; Edirne, Uzunköprülü. Es-
merliğine esmer, hera de inadına
esrner; şairin dediğı gibi, çatal ka-
ra, karadut! Yaşı kırk beşine ya
varmış ya da varmamış. Gözlerin-
de, o yaradıhştan gelme yaşama
sevincinin ışıttıları... Ama ne ya-
şamak, ne yaşamak!...
On üç yaşından beri, evlere, tüz-
metçiliğe gidiyor Hatice. Yalnızca
evlere mi? Ya çeltik tarlaları, ya
boya-badana işleri, ya Karadeniz
1
in fındık bahçeleri? Mevsimine,
ayına, haftasına göre işten işe ko-
şarak geceyi gündüze eklemiş Ha-
tice kadın. Bütün yaşaraı boyun-
ca, yelesini savurarak kaçıp giden
yavuz bir at olmuştu onun için ek-
mek!
Şimdilerde sağ yanına felç gel-
miş, kolu kanadı tutmaz olmuş
Hatice'nin. Yaşı kırk, bilemediniz
kırk beş. Biiyük oğlu, gelini, to-
runu, küçük oğlu, bir de kendisi;
üç metrekarelik odanın içinde ya-
şıyorlar... Oğlu Yaşar'ın bıyıkları
belli belirsiz. lnce, esmer, sırım gi-
bi bir deiikanlı! Gün oluyor ha-
mallık ediyoı, gün oluyor çeltik
tarlalarında... Gün doğumundan
gün batımına çalışıyor Yaşar'cık!
Anası hastadır, doktor, ilaç ister,
evde beş nüfus, ekmek ister, aş is-
ter...
Bu ailenin, bu çocuklann baba-
sı nerde? Yaşar'ın babası, Hatice
kadının kocası yok mu? Bunu so-
racaksınız, biliyorum... O konu,
ayrı bir hikâye, ayTi bir dram...
Evin erkeği, bundan iki yıl ön-
ce terk-i dünya eylemiş; ama evi-
ni ve çocuklarını çok daha once-
den... Hatice'yi bırakıp başka bir
H.atice kadın, kocası kaçtıktan sonra o derme
çatma, o hastalık yuvası, o sefalet abidesi evinin
beldireği olmuş. Yaşar'ı geçer akçe bir zanaat
edinsin diye tamirci çıraklığına vermiş. Kendisi
de evlerden tarlalara, Edirne'den Karadeniz'e
koşturup durmuş bir gün kocasının döneceğine
inancını yitirmeden. Bu arada ikinci darbeyi
kızından yemiş Hatice kadın: Kızının kocaya
kaçmasını dert edinmemiş, gelgelelim kaçtığı
adam30yaşındaymış...Yanmış ana yüreği...
Yaşar çocuk, tamirci çıraklığını yarı yolda
bırakmış. Evinin ekmek derdi çökmüş küçük
omuzlarına. Vurgunu felektenyemiş... Kâh
çeltik tarlalarına koşmuş anasımn yanında, kâh
Ordu'ya, Giresun'a yollanmış yaz aylarında. Ne
zaman çocukluğundan sıyrılmış Yaşar oğlan, ne
zaman bir kadının koynuna girmiş erkek olarak?
Şimdilerde tek başına çalışıyor Yaşar. Üç
metrekareden oluşan evinin tek umudu, tek
direği o.Çünkü anası Hatice kadına inme inmiş...
kadının peşi sıra Istanbullara git-
miş adam. Bir daha hiç dönme-
mek üzere, ardında dört çocuk ve
bir kadın bıraktığıru hiç düşünme-
den çekip gitmiş... tstanbul'da
yağlıboyacılık yapıyormuş...
Hatice, o derme çatma, o has-
talık yuvası, o sefalet abidesi evi-
nin beldireği olmuş. Yaşar'ı, geçer
akçe bir zanaat edinsin diye tamir-
ci çıraklığına vermiş. Kendisi de
evlerden tarlalara, Edirne'den Ka-
radeniz'e koşturup durmuş. Bir
gün, kocasınm döneceğine olan
inancını yitirmeden... Sabırla, te-
vekkülle, hem çalışmış ve çocuk-
larına sahiplik etmiş hem de yol
gözlemiş!
Bu arada ikinci darbeyi kızın-
dan yemiş Hatice kadın: Çingene
dostlar arasında değişmez bir âdet
var; bir kız on beşine vannca ko-
caya verilir! Değişmez bir kural
bu. Herkes için geçerli. Kız on al-
tısına geldi mi, kendi başının ça-
resine bakar artık. Inanmayacak-
sımz, onda kuşkum yok; on altı-
sındaki kızın tek korkusu, baba
kapısında kalmaktır!
Hatice kadın, kızınm kocaya
kaçmasını dert edinmemiş kendi-
sine; gelgelelim kaçtığı adam otuz
yaşındaymış! Kendinden yaşh
adama kaçtı diye yanmış ana yü-
reği bir zaman...
tnsan yüreği acılarla yoğrulur.
Hatice'ninki de öyle. Üst üste ge-
len katmerli acılar birikmiş, tor-
tulanmış... Kızının kaçmasından
sonra evini terk edip giden koca-
sının hastalığı ortaya çıkmış bu
kez. Doktorlar, kanser demişler,
ameliyat olması gerek! Yağlıboya
işlerinde çalışırken, zehirli hava-
yı soluya soluya tutulmuş bu ille-
te, adam. Zehir, ağız ve burun yo-
luyla ginp sidik torbasından dışan
atdırmış, ama burada birikmiş, dı-
şan atılmamış...
Erkekliğini yitireceğinden kor-
kan adam, doktorlan dinlememiş;
hastalık ilerlemis, üremiş... ölü-
mün eşiğindeyken gelip eski karı-
sının; o hep umutla kendisini bek-
leyen Hatice'nin kapısını çalmış.
Hatice bu, vefalı kadın kara gün
dostu! Ölümün eşiğindeki adamı
alıp yeniden baş tacı yapmış!
Doktor doktor gezdirmiş, eldeki
avuçtaki parayı bu uğurda harca-
mış. Ama ne çare? Kaçınılmaz
olarak, bir gün, ecel atını kapıda
kişner bulmuşlar...
Çocuklar yetim, Hatice de dul
kalmış kırkında bir kadın olarak.
Yaşar çocuk, tamirci çıraklığını
yan yolda bırakmış. Evinin ekmek
derdi çökmüş küçük omuzlarına.
Vurgunu felekten yemiş... Kâh çel-
tik tarlalarına koşmuş anasımn
yanında, kâh Ordu'ya, Giresun'a
yollanmış yaz aylannda... Ne za-
man çocukluğundan sıynlmış Ya-
şar oğlan, ne zaman bir kadının
koynuna girmiş erkek olarak?
Orası hiç belli değil. Belli olan bir
tek şey var: Edirne'de, Uzunköp-
rü'de "esmer vatandaş" olarak
dünyaya gözlerini açan öteki ço-
cuklann yazgısı, onun da yakasın-
dan duşmemiş...
Şimdilerde tek başına çalışıyor
Yaşar. Üç metrekareden oluşan
evinin tek umudu, tek direği o.
Çünkü anası Hatice kadın, üç ay
önce bir başka vurgun yemiş!
Yüksek tansiyon nedeniyle inme
inmiş sağ yanına; eli kolu tutmaz
olmuş... Işi yok, zanaatı yok, var-
sa yoksa hamallık! Sırtında, o
dünyanın yükü, pirinç çuvalları,
çeltikler... Eline geçen parayla
hem anasına ilaç alıyor hem evi-
ne ekmek taşıyor. Tanrı ona güç
verdiği sürece, bu işleri hep yapa-
cak Yaşar... Ama onun yazgısı
anasından ya da babasından fark-
lı rru olacak? Hiç değil... Ne sigor-
tası var ne yann güvencesi!
Belki şöyle diyeceksiniz: Uzun-
köprü'de hangi Çingenenin gü-
vencesi var? Hakhsımz ki yerden
göğe kadar.
Yaşar da anası Hatice kadın
da aynı koşullardaki o kırk bin
esmer vatandaşırnızdan yalnızca
biri... Ev diye barındıkları yerler-
de, —hele hele çağ atlamış günü-
müz Türkiyesi'nde!— insan olan
insan oturmaktan çekinir! Ne su
ne ayakyolu ne elektrik ne yol...
Tek odada dört-beş kişi yatıp kal-
kıyor. Çoğu çocuklar, ekmek kay-
gısından okul nedir bilmezler.
Yoksulluğun, sefaletin, işsizliğin,
binbir çeşit hastalığın kol gezdiği
Çingene mahallelerinde binlerce
secmen yaşıyor oysa... Uzunköp-
rü'nün sekiz mahallesi var; bu se-
kiz mahallenin beşinde onlar... Bu
beş mahallenin kırk bin insanı is-
terlerse, belediye başkanını da,
milletvekülerira de kendi aralann-
dan seçebilirler. Demokrasi bu ya,
isterlerse, bütün partilerin yöneti-
mini ellerinde tutabilirler...
tsterler istemesine de, ötekiler
verir mi bütün bunları onlara?
Kim bu ötekiler, diyeceksiniz...
Beyaz vatandaşlar... Çeltik tarla-
ları. fabrikalan, mandıralan, tica-
ret hayatını, işyerlerini ve de para
kasaJannı ellerinde tutanlar. Tıp-
kı Güney Afrika'daki gibi, evet...
Beyazlar azınlıktadır, ama yöne-
tirler, çalıştırırlar ve dünyadan,
hayattan kâm alırlar. Esmerlerse,
yönetilir, çalışır ve sürünürler...
Hayır, burası zenci-beyaz ayrımı-
nın yaşandığı denizaşın bir ülke
değil.
Beyazlar, yalnızca seçim za-
manlarında girer Çingene mahal-
lelerine Yolunuzu, yu\
r
anızı yapa-
cağız, derler. Onların kirli elleri-
ni sıkar, esmer güzeli yanaklarm-
dan öperler. Vaatlerin bini bir pa-
raya gider bu zamanda. Gelgele-
lim, seçimler bitip de sular durul-
duğunda, her şey yine eskiye dö-
ner... V'aat edilen hiçbir şey yeri-
ne getirilmez. Her şey buz üstüne
yazılmıştır sanki...
Bunları söyleyen de biz degilız.
Adı ve sesi bizde saklı bir yurttaş,
ustelik sağ bir paninin ileri gele-
ni. Aman ha, diyor bu yurttaş,
zinhar adımı yazmayın; siyasi ra-
kiplerim, "Aynmcdık yapıyor" di-
ye gözümü oyarlar!
Aynmcılık yapmak mı? Estağ-
furullah! Kimin, ne haddine! Biz,
sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir
kitle değil miyiz?
Biz yalnızca, Hatice kadınla oğ-
lu Yaşar'ın hikâyesini anlatmaya
çalıştık! Avrupa ile bütünleşmeye
çalışan, çağlan aşmış, dağları de-
virmiş, suları çevirmiş bir ülkede
biraz "aykın" bir tablo sunduk-
sa, ondan da "çelişkiler utansın!"
Özel Çevre Koruma Kurulu'nun sahipsizliği turizm beldelerinde sorun yaratıyor
Belediyeler
6
korunmaktarf dertliFethiye Belediye Başkanı Özer Olgun şöyle
diyor: 'Turizm sezonuna beş kala yat yanaşma
ve iskelenin işletme yetkisi şu anda elimizde
değil. Şimdi soruyorum: Ankara'da ufak bir
kadroyla Çevre Koruma buraları nasıl işletecek?'
SERDAR KIZIK
İZMİR — Özel çevre koruma
alanlanndaki belediye başkanla-
rı, yetkilerini ellerinden alan ka-
rarlann yeniden gözden geçirilme-
sini isterken "Yerel yönetimleri
dıslayan, onların yetkilerini alan
bir korumacılık, başarıya ulaşa-
maz. Hükümetten bağımsız,
özerk çevre kunıllan ülustunılma-
lı, yerel yönetimler de bu yapının
içinde olmalı" görüşünü vurgula-
dılar.
Fethiye Belediye Başkanı Özer
Olgun da özti ç^vre koruma alan-
larındaki iskele, ya; limanı gibi te-
sislerin işletme yetkisınin beledi-
yelerden alınıp çevre koruma ku-
rullarına verilmesine tepki göste-
rirken "Turizm sezonuna beş ka-
la, yat yanaşma ve iskelenin işlet-
me yetkisi şu anda elimizde değil.
Şimdi soruyorum, sadece Anka-
ra'da ufak bir kadroyla kurul, bu
yerleri nasıl işletecek?" dedi.
Olgun kamu tesislerinin işletme
yetkilerinin ellerinden alınması
nedeniyle, idari mahkemeye dava
açacaklarını söyledi.
Sahipsiz Çevre Koruma'da yet-
kileri ellerinden ahnan yerel yö-
netimler, korumacıhğın gerektiği-
ni vurgularken Özel Çevre Koru-
ma Kuruiu'nun bugünkü yapısıy-
la ve yasal düzenlemelerle amaca
ulaşılamayacağı görüşünü savu-
nuyorlar.
Koruma alanlanna giren bele-
diyelerden Fethiye Belediyesi Baş-
kanı Özer Olgun, Turizm Bakanı
tlhan Aküzıim'ün "Belediye Baş-
kanlan bize teşekkür ediyor, çün-
kü o bölgelerdeki bazı sorumlu-
lukları biz üzerimize almış
oluyoruz" biçimindeki sözlerinin
aksine bu alanlarda yerel yöne-
timlerin yetkisinin boşaltılmasının
son derecede yanlış olduğunu be-
lirtti.
Olgun, Fethiye'nin 2. etap imar
plammn Çevre Kurulu'nca ellerin-
den alındığını ve bugüne değin
herhangi bir çalışmanın yapılma-
dığını belirtirken şunları söyledi:
"5 temmuz kararnamesiyle
imar yetkisi elimizden alındı. Va-
tandaş tapulu arazisine inşaat ya-
pamıyor. Çünkü yapılacak denen
imar, bugüne kadar hazırlanma-
dı. Vatandaş orman alanlannda
hiç de bir plana bağlı olmadan şir-
ketlerin yaptığı inşaatlara bakıp
'biz niye yapamıyoruz' diyorlar ve
bize sonıyorlar haklı olarak. Bi-
zim imar planı yapma yetkisinin
elimizden alındığını bilmiyorlar.
Karşı karşıya geiiyoruz yurttaşlar-
la. Aynca yine koruma alanlann-
daki iskele, yat yanaşma gibi te-
sislerinin de işletmesi elimizden
alındı, kurula verildi. Bu son de-
rece yanlış. Ankara'da dar bir
kadroyla kurul. bu söz konusu
yerleri nasıl işletecek? Bu uygula-
raanın iptali için idari mahkeme-
ye dava açacagız."
Başkan Olgun, koruma kuru-
lunun hükümetten bağımsız,
özerk bir yapıda, çeşitli uzmanlar-
dan oluşmuş bir biçimde, yerel
yönetimleri de kapsayacak şekil-
de düzenlenmesi gerektiğini vur-
gularken "Beiediyenin yetkileri
elinden alınarak bu is olmaz. O
zaman halkla karşı karşıya geli-
yorsnnuz demektir. Koruma ku-
rulunda belediyeler de olmaiıdır"
diye konuştu.
Göcek Belediyesi Başkan Yar-
dımcısı Mehmel Demirel de koru-
ma alanındaki belediyelerin yet-
kisiz bırakılmasının anti-
demokratik olduğunu savundu.
Demirel, "İmar yelkimiz yok,
ama vatandaş bunu bilmiyor. Ni-
tekim geçen ay vatandaşla beledi-
ye arasında bazı sürtüşmeler ol-
du haksız yere. 'Niye imar
vermiyorsunuz?" diyor vatandaş,
halbuki planı vapan başkalan"
dedi.
Dalyan Belediye Başkanı Ali
Tezcan da yerel yönetimlerin yet-
kilerinin alınacağına, bu kuruluş-
lara kadro verilerek çevre koru-
macılıgjnın başanh bir anlamda
yapılması gerektiğini söyledi ve
"Her şeyden önce kurul özerk ol-
maiıdır. Belediyeler çevre koruma
konusunda devre dışı bırakılma-
malıdır. Biz insan sağlığını ilgilen-
diren bir konu için, veteriner kad-
rosu istedik, İçişleri Bakanlığı izin
vermedi. Sanıyorum insan sağlı-
ğını hafife alan yaklaşım. ben/er
tavrı çevre korumada da göstere-
cektir" diye konuştu.
Özel okul sınavı
3 haziranda
• Eğitim Servisi — Sınavla
öğrenci alacak özel okullara
giriş sınavı, 3 Haziran 1990
tarihinde, saat lO.OCda,
Ankara, Istanbul, Izmir,
Tarsus ve Zonguldak olmak
üzere 5 merkezde yapılacak.
11 Sınav Yürütme
Kurulu'nun açıklamasına
göre, sınav klavuzu ve
başvuru formlarınıh
dağıtımına, sınava katılan
okullar tarafından 9
nisanda başlanacak. Veliler,
başvuru formlaruu, sınava
girecek öğrencinin 5. sınıfu
okuduğuna dair onayb
resimli belge ve banka
dekontunu 20 nisana kadar
kendilerine en yakın özel
okul müdürlüğüne teslim
edecekler.
Kirliüğin
peşinde
• ANKARA (ANKA) —
Balıkesir'den Antalya'ya
kadar uzanan 1600
kilometrelik kıyı şeridinde
kirliliği saptamak için
çalışmalara başlandı.
Turizm Bakanlıgı'nın 1995
yılına kadar Ege ve
Akdeniz kıyılarının
temizlenmesi için
öngördüğü Güney ve Batı
Anadolu Çevre Projesi
devreye girdi. Projenin ilk
adımı olarak kirlilik
durumunu ortaya çıkaracak
araştırma çalışmalannı
yaptırmak amacıyla ihale
açıldı. İhaleyi 2 milyon
dolar bedelle Federal
Alman GKW/Consult ile
Türk Su-Yapı'nın
oluşturduğu konsorsiyum
aldı. Ortaklık, ekim ayında
tamamlanmak üzere gezici
bir laboratuvarla kirlilik
tespiti yapıyor.
Taksitle
hacca gidiş
• ERZURUM (AA) —
Erzurum'da özel bir
firmanın başlattığı "Hacca
taksitle gidebilirsiniz"
kampanyası büyük ilgi
görüyor. Erzurum ve
çe\Tesinde taksit ödeme
şekliyle hacı adayı kaydı
yapan özel fırma temsilcisi
Macit Yavuz, bu yıl
karayolu ile hacca
gidenlerden 2 milyon 100
bin lira ücret alındığını
belirterek şunları söyledi;
"Vatandaşa kolaybk olması
açısından bu miktarı dört
eşit taksite böldük. Bizim
firmamızla seyahat edecek
olan hacı adayları, hac
ayına kadar ayda 525'er bin
liralık taksitlerle ücretlerini
ödeyecekler.
Noel Baba'nın
kendi bacası
• KALE (AA) —
Antalya'nın Kale İlçesi'nde
bulunan Noel Baba (St
Nicholas) Kilisesi'nin çatı
kapatma çalışmaları
tamamlandı. Antalya Müze
Müdürlüğü yetkililerinin
verdiği bilgiye göre
Hıristiyan dünyasınm azizi
olan Noel Baba'nın mezan,
MS 8. yüzyılda yapıldı.
Doğa koşullarından tahrip
olan kilise 1862 yılında Rus
Prensi Anna Galiçya
tarafından Salzman adlı bir
mimara onantınldı.
•
Ingiliz anneye
Türk çiçeği
• ANTALYA (AA) —
İngiltere'de özel günlerin en
güzel hediyeleri arasında
Türk çiçekleri ilk sırayı
alıyor. Avrupa'da Noel,
anneler, babalar ve
sevgililer günleri gibi özel
günlerde Antalya
yöresinden yapılan çiçek
ihracatı artıyor. tngiltere'de
25 martta kutlanacak
anneler günü için
Antalya'dan 5 milyon adet
karanfil ihraç edilecek.
Avrupa'da bu tür özel
günlerin artması, Türk
çiçekçilerini sevindiriyor.
Mucider
dernek buldu
• ANKARA (AA) —
Türkiye'nin ilk "Mucitler ve
Araştırmacılar Derneğİ"
Ankara'da kuruldu.
Derneğin 50 üyesi
bulunuyor. Ankara'da bir
işhanının 5. katında tek
odalı bir büroda faaliyet
gösteren Mucitler
Derneği'ne üye olabilmek
için mucitlerin patent almış
bir buluşlan,
araştırmacılann da orijinal
araştırma projeleri ile
başvurmalan gerekiyor.
Mucitler ve Araştırmacılar
Derneği Başkanı Mustafa
Köksal, derneklerinin
araşiırmacılar ve mucitler
arasında koordinasyonu
sağlamak, mesleki
problemlerinin çözümüne
yardımcı olmak amacıyla
kurulduğunu söyledi.