22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 MART 1990 HABERLER CUMHURİYET/11 Evren, Ersirfle görügtü • ANKARA (Cıunhuriyet Bürosu) — Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Ankara'daki temaslannı sürdürüyor. Evren, dün sabah Gazi Orduevi'nde ilk olarak Baükesir eski Milletvekili Ahmet Ihsan Kınmlı'yı kabnl etti. Kınmü, eski cumhurbaşkanıyla Balıkesir Lisesi'nden arkadaş olduklarım, liseye bir spor salonu yapılması için görüşmeye geldiğini söyledi. Evren, daha sonra da Cumhurbaşkanhğı eski Genel Sekreteri Sedat Güneral ile bir süre görilştü. Evren, öğMeden sonra Vakıflar Bankası'run Atatürk Bulvan üzerindeki genel müdürlüğüne gitti. Buradan bir takım özel eşyalannı alan Evren, daha sonra Gaziosmanpaşa Mahatma Gandi Caddesi'nde oturan kıa Miray Göksu'yu ziyaret etti. Evren, daha sonra saat 17.00'de Cumhurbaşkanhğı Konseyi eski üyesi Nurettin Ersin'i evinde ziyaret etti. Evren'in Ersin'e bir kutu çikolata götürdüğü ziyarette yine Cumhurbaşkanlığı Konseyi eski üyelerinden Sedat Celasun da bulundu. IPFdan kınama • tsunbul Haber Servlsi — Dr. tsmail Beşikçi'den sonra 2ÛWe Doğru Dergisi Yazı Işleri Müdürü Tlınca Arslan ve Emek Dergisi Yazı lşleri Müdürü Abuzer Kılıç'ın tstanbul DGM'ce tutuklanmalan tepkiyle karşılandı. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) direktörti Peter Galliner dün 2000'e Doğru Dergisi'ne bir mesaj göndererek Tlınca Arslan'ın tutuklanmasını kınadı. Ote yandan Adımlar Dergisi Yazı lşleri Müdürü Zeki Demirhisarlı dün yayın yoluyla bölücü propaganda yapmaktan yargılandığı tstanbul 1 nolu DGM'ce 6 yıl 3 ay hapis cezasını çarptınldı. Ceza daha sonra 11 milyon 400 bin lira paraya dönüştürüldü. Ozal'dan Basın Konseyi'ne çağrı • ANKARA (ANKA) — Cumhurbaşkanı 1\ırgut özal, basında yer alan "özal, Akbulut'u fena fırcaladı" haberinin gerçek dışı olduğunu savundu. özal, bu konuda Basın Konseyi'ni göreve çağırdı. Cumhurbaşkanhğı Sozcüsü Büyükelçi Kaya Toperi, önceki günkü Sabah Gazetesi'nde yeT alan haberle ilgili olarak bir açıklama yaptı. Toperi'nin açıklaması şöyle: "Bir gazetemizde, 'özal, Akbulut'u fena fırcaladı' başlığı ile yayımlanan haber-yorum tamamen hayal mahsulü ve gerçek dışıdır. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Basbakan hakkında söylemesi söz konusu olamayacak sözleri söylemiş gibi göstermeyi bu gazetenin amaç haline getirdiğini ve bu itibarla Basın Konseyi'ni göreve çağırdığını belirtmişlerdir!' Sakallı gençlerden protesto • H»ber Merkezi — tstanbul Üniversitesi Fakültesi binası önünde çoğunluğu öğrencilerden oluşan yaklaşık 600 sakallı genç, 17-18 Mart 1988 tarihlerinde Irak'ın, İran'daki Halepçe kentinde yaklaşık 5 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan kimyasal silahlı saldırısını protesto etti. Kendilerini "lslamcı Gençlik" olarak tarutan ve üzerlerinde askeri tipte haki renkli parkalar bulunan gençler "Halepçe'de katliam katil Saddam" başhklı bir bildiri okudular. Gazetecüerin fotoğraf çekmesini engelleyen protestocular, Halepçe katliamını gösteren fotoğraflan da hukuk fakültesi binasının duvarlanna astılar. DÜZELTME • 14.3.1990 tarihlı gazetemizin Ekonomi saytasında yer alan Ne, nerede, kaça köşesinde çift kişilik Yataş ikiz yatağın fiyatı 206.000-371.000 lira olarak çıkmıştır Doğrusu 715.000-1.018.000 lira olacaktır. SÖYLESİ VE IMZA GUNU 17 Mart 1990 Cumortesi • 14.00-17.00 REHA ÎSVAN Cumhuriyet Kilap Kulübü Adapazarı Temsilciliği Barış Kitobevi ve Kadın Kültür Evi Ticaret ve Sanayi Odası Konferons Salonu "Muzıktekı vırmı vılım.. 1970 1990 ANADOLU KONSERLERI • ChMtumdostum • Anayatto • Almanya acı mUr M e K « n • Sol kotum yarslı »Getıbagian • Çenn»erımde gul oy» ILAN Şirketimiz ihtiyacı; • 2 adet kendi yürür lastik tekerlekli ve max. çalışma ağırlığı 12-20 ton olan silindir \\e • 1 adet ısıtma tertibatlı devirdaim yapabilen, 6-10 ton bitüm kapasiteli, sathi kaplama yapımına uygun yeni asfalt distribitörü alınacaktır. • Tekliflerin en geç 23 Mart 1990 günü akşamına kadar P.K. 8 ÇAĞLAYAN-İSTANBUL adresine gönderilmesi. Irak, Iran ve Suriye'nin amacı Türkiye'yi rahatsız etmek Demirel: MIT sivilleştirilsinHAKKI ERDEM KASTAMONU — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, MtTin sivilleştirilmesini istedi. Demirel, MlT'in başındakı asker kişiler nedeniyle daha çok Genelkurmay'a bağlı olarak çahştığını ve darbeler- den hükümeti haberdar etmediğini vurgulayarak "Bugünkü ortamda ve çağda yapılması gereken şey, MİTi sivillestirmektir" dedi. 3 gürüilk bir gezi için dün Kastamonu'ya giden Demirel, yolda gazetecilerin sorulannı yanıtladı. De- mirel, terörle ilgili bir soru üzerine, tehlike arayıcı- sı olmadığını bildirerek, "Tehlike olmasın dive çır- pınıyonız. Terörün yararrığı panik, geçmişte olduğu gibi Tiirkiye'de iktidar değişikliğine varmasın. Bek- leyelim görelim. nereye vanr denemez. Canavann kârşısında bekkraenin anlamı yok ki" diye konuştu. Demirel, Kars Bağımsız Milletvekili Mahmut Alı- nak'ın TBMM Genel Kurulu'nda darbelere karşı ön- lem alırunası isteğinin anımsatılması üzerine, dar- belere karşı baş tedbirin'sivil toplumun rejime sa- hip çıkması olduğunu belirtti. Demirel şunları söyledi: "Eger sivil toplum kendi haklannı biliyorsa ve o haklanna sahipse bu şuur içinde demokrank tepki verebiliyorsa darbe için gerek kalmaz. Halk sesini yükseltmiyor, darbeyi alkışlıyorsa bu, darbeyi ibra etmektir. Sivil toplum en ufak bir şeyde endişeye düşüyorsa, darbe beklentisi içine giriyorsa, sonra da alkışlıyorsa o zaman darbeye karşı hiçbir çaresi yoktur." Demirel, Türkiye'nin darbeyi ibra etmeyen bir toplum olması için uğraşuklannı kaydederek vatan- daşın, hakkına sahip çıkmasını istedi. Demirel, dar- beleri önlemek için Milli Güvenlik Kurulu ve MlTin kaldırılması isteğine ise karşı çıktı. Demirel, istih- barat örgutlerinin her devlette olduğunu bildirerek "Darbeyi istememeyi, ona karşı olmayı takdirie kar- şılanm. Devletin birtakım organlannın dıizeltilme- DYP Genel Başkanı Demirel, MİT'in başında muvazzaf subaylar olduğunu belirterek, 'Bunların terfileri Genelkurmay'a aittir. Böyle olunca daha çok orayıgözeteceklerdir.MİT 1960darbesinden, 1971 muhtırasından ve 1980 el koymasından hükümeti haberdar etmemiştir. Hükümet genellikle Angola'da olan hareketi bilir de Ankara'da olanı bilmez. Türkiye'nin yeni bir MİT'e nasıl kavuşturahm diye bir sorunu vardır' dedi. sini de takdirie karşılanm. Ama 'Devletin elini ko- lunu kırın'a iştirak etmem" diye konuştu. Demirel, MtTin görevini yerine getirip getirme- diğine ilişkin bir soruyu yanıtlarken de bunun, MİT'in nasıl kullanıldığına bağlı olduğunu söyle- di. Demirel, MlTin başında üniformalı, muvazzaf subaylar olduğunu belirterek görüşlerini şöyle özetledi: "Bu asker kişiler Milli Güvenlik Kurulu tarafın- dan belirlenir. Bunların terfileri de Genelkurmay'a aittir. Böyle olunca hizmetlerini göriirken daha çok orayı gözeteceklerdir. Geçmişte MİT, 1960 darbe- sinden, 1971 muhtırasından ve 1980 el koymasın- dan hükümeti haberdar etmemiştir. Hükümet, ge- nellikle Angola'da olan hareketi bilir de Ankara'- da olanı bilmez. Bu, daha çok askeri kanadın et- kin olmasından gelijor. Bugünkü ortamda ve çağ- da yapılması gereken şey, bu işi siviUeştirmektir. Si- villeştirilmesi askerler üzerindeki eleştiriyi de teş- kilat üzerindeki eleştiriyi de kaJdırır. Türkiye'nin, yeni bir MtT'e nasıl kavuşturalım diye bir sorunu vardır." Demirel, Içişleri Bakanlığı'nda kurulan yeni is- tihbarat örgütü konusunda, değişen dünya koşul- larında Türkiye'nin devlet yapısında da pekçok de- ğişiklikler ve reformlar yapılrnası gerektiğini söy- ledi. Demirel, Türkiye'deki terörün Suriye, Irak ve Iran'dan desteklendiği yolundaki görüşleri anımsa- tılınca da şoyle dedi: "Benim bildigimden daha fazlasını devlet biliyor. Bunlar arük açık bilgilerdir. Bunlann Suriye'nin de- nelimindeki Bekaa Vadisi'ndeki kamplarda yetiş- tirilip Turkiye'ye salıverildiği biliniyor. Guneydoğu Anadolu'daki cinayetleri işleyenler Suriye'deki kamplarda yetişürili>or. Hafız Esad'ın kardeşi bun- lara diploma veriyor. İran'da da bn çeşit kamplar bulunuyor. Türkiye devlet olarak bunlara karşı bir tavır takınmaya mecburdur. Biz bu tavn takınraa- dıgından şikâyetçiyiz." Demirel, Güneydoğu'da çok vahim olaylar oldu- ğunu ve bunlann çeşitli kaynaklardan kendilerine bildirildiğini kaydederek Suriye, tran ve Irak'ın ama- cının Türkiye'yi rahatsız etmek olduğunu söyledi. Iran'ın rejim ihracı içinde olduğunu kaydeden De- mirel, lran'ın rejimini halkına savunmakta güçlük çekmemek için rejim ihraana çalıştığını, Türkiye'- nin laik, çağdaş bir devlet olarak Humeyni rejimi için tehlike oluşturduğunu anlattı. Demirel, bir baş- ka soru üzerine de Türkiye'de iktidar boşluğu ol- duğuna dikkati çekerek, "İktidar boşluğu uzun sü- re devam etmez. Birisi gelir doMnrur. Tiirkise'de te- rör veya başka olaylann iktidar boşluğnndkn mı, bu boşluğun doldurulrnası için mi yapıldığı rartış- malan yapılabilir" dedi. Demirel, Kenan Evren'in Ankara'da Özal ile görüşmesi ve çeşitli temaslar yap- masıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken "Eski Cumhur- başkam'nın Ankara'ya gelip birtakım gizli işler için- de olabileceğine. devleti sıkıntıya sokacak karanlık işler içinde olabileceğine ihtimal vermiyorum. Yap- üğı temaslann o istikamette olabileceğini de düşün- müyorum. Temaslannı merak etmedira. 9 sene dev- letin başında olduktan sonra, aradan 3 ay geçtik- ten sonra gelip de başka işlerin içinde olunabilece- ğine ihtimal vermiyorum" diye konuştu. Kastamonu'da kalabalık bir vatandaş topluluğu tarafmdan çiçeklerle karşılanan Demirel, burada- ki konuşmasında da özal'ın, Çankaya'yı huzure- vine çevirdiğini söyledi. Bugün iktidarın varhğı ile yokluğunun belli ol- madığını ve bunun iktidar boşluğu olduğunu kay- deden Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bürün sıkıntılann kökunde, sorunlann altından kalkacak hükümet olmaması vardır. Millet hür ol- madıgı için iktidan ehline verememiştir. Türkiye a n rejimdenkurtulamadı. Sen ve senin arzulann, 1e- mayüllerin yok o rejim içinde. Senden korkmuyor- lar. Senin oyunu da hiçe sayıyorlar. 1983 rejimi git- ti, onun yerine benzeri sivil sayılacak bir idare gel- di. Bunun adı larapon rejimdir." Demirel, Ankara'daki kombinezonlarla ik- tidar olmayı istemediklerini de bildirerek Basbakan Yıldırım Akbulut için şunlan söyledi: "Söylenen laflan 10 gün sonra anlayan insan- lardan Türkiye'yi siz kurtaracaksınız. Ozal kendi- sini Çankaya'ya attı. Yıldınm Akbulut'u da bas- bakan yaptı. Akbulut bizim eski Erzincan il baş- kanımız. Ben ne kadar değerli adamlar bulmuşum. Şitndi biri cumhurbaşkanı, biri basbakan. Ben bir şey demiyonım. Ama layıkıyla gelsinler." Türbanh öğrencilerin basın çıkarması İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerindç öğrenim gören türbanlı öğrenciler, eğitim haklarırun engdlendiğini öne sürerek başlattıklan eylemleri sürdürüyorlar. Geçen hafta Cumhurbaşkanı, Basbakan, Meclis Başkanı ve parti başkanlarına telgraf çeken öğrenciler grup halinde gazeteleri dolaşıyorlar. YÖK'ün türban yasağı konusunda karan üniversitelere bırakmasından sonra Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinde derslere, laboratuvarlara, poliklinik gibi kapalı mekânlara türbanla giren öğrenciler hakkında disiplin soruştuımalan açıhyor. Yönetmeüğin değişik maddelerine dayanılarak açılan soruşturmalarda türbanın laikliğe aykırı bir düşüncenin simgesi olduğundan hareket ediiiyor. Kınama cezalarının ardından 15 günlük okuldan uzaklaştırma cezaları veriliyor. Bu cezaların ardından öğrenim haklanrun engellendiğini savunan türbanh öğrenciler, okul yönetimi ve çevreden büyük bir baskıyla karşılaştıklanm, bu baskılann kendi ailelerinden bile geldiğini belirtiyorlar. (Fotoğraf: Ümit Otan) CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor B zirve gerçekleşti. MINTEX Disk Fren Balatalarını ERKA KURTKAYA A.Ş, ERKA A.Ş KURTKAYA HOLDİNG KURULUŞUDUR. ERKA" MINTEX Dünya Ka/itesi ERKA yaşamgüvencesi " Laf Çok, Ama... Bafvuru: KURTKAYA A.Ş. N6bethaneCad.No. 10 34420 Sirkecı - Istanbul ANKARA — Terör zirvesinin kesin tutanaklan, üç lider arasın- daki görüşmelerde ağırtık nokta- larından birinin güvenlik kuvvet- lerinin durumu olduğunu açıkça gösteriyor. Demirel, (tutanak, sayfa: 21): 'Türkiye'de demokrasiyi biz ken- dimiz ayakta tutacağız; ama ev- vela demokrasinın bir numaralı düşmanı olan terörü ortadan kal- dırarak tutacağız. Türkiye, terör- le yirmi senedir uğraşıyor. Yirmi sene içerisinde aldığımız tedbir- ler niye bu işin kökünü kazıma- dı? Yüzlerce beyanat verildi, bu işin kökü kazındı' diye. Bakıyorsunuz, ülkenin bir kö- şesinde bir savaş, bûyük şehir- lere sıorarnış terör. Bence siyasi iktidar olarak uykulannız kaçma- lıdır ve bugün tevkalade vahim olmasa bile, vahimdir bana göre. Şiran Kozağacı Karakolu'nda öldürülmüş olan askerleri kimin öldürdüğünü biliyor muyuz? Bil- miyoruz. Yedi kişi geldi, bir tane- si yakalandı, attısı kayıp. Buna benzer çok hadise olur Türkiye 1 de ve büyük şehiriere sıçraması fevkalade korkutucudur. Bu bir görüş. Bu adamlar nerede yetiştirili- yor? Bekaa'da mı, Suriyr'de mi, Alrnanya'da mı yetiştiriliyor? Ora- da yetiştirilen adamları devletin isim isim bilmesi gerekir. Bunla- rı bize soylemeyebılirsiniz, ama bize 'Biz bu işin altından kalka- cağız, endişe etmeyin' dersiniz." Inönü, (tutanak, sayfa: 22): "Bizim güvenlik güçlerini hare- ketsiz bırakmak gibi bir anlayışı- mız yok. Basının yazdığına da bu açıdan cesaret kıncı şekilde ba- kılmamalı. Her olayın sonunda, basının yazdığı, Polis vahşice davrandı' şeklindedir. Bu, bir kli- şedir. Birkaç sefer Amerika'da Kolombiya Üniversitesi'nde olay oldu. Polisin hayvanca davranı- şı' diye büyük yazılar çıktı, ama bunlara kimse aldırmıyor. Ama görüyorum ki Sayın Basbakan^ ın bize yaptığı açıklamalarda, son olaylar ûzerinde yeterli de- recede dikkatle durulduğu veya durmayanlann üzerine gidildiğı inancını bana verecek bir sözü yok. Şimdi Sayın Başbakan'dan şunu duymak ısterim: Böyle bir olay hakkında polis, olayın üze- rine gidiyor mu, veya gitmediği zaman 'Siz hata ettiniz' diye, on- ların üzerine gidilerek, görevini yapmayanları değıştiriyor, daha iyi yapacaklan getiriyor musu- SHP'li Atalay'ın dokunulmazhğı Gözler TBMM Genel Kurulu 9 nda ANKARA (AA) — TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komis- yon, SHP Diyarbakır Milletveki- li Fuat Atalay'ın dokunulmazlığı- run kaldınlmasını kararlaştırdı. Karann, sekize karşı 13 oylaalın- dığı, iki üyenin de çekimser kal- dığı bildirildi. Karma Komisyon'un dünkü toplantısında, Atalay'ın milli duy- gulan zayıflattığı gerekçesiyle TCK'nın 142/3. ınaddesi uyarııı- ca cezalandınlmasıru öngören dosya ele alındı. Komisyonda ilk olarak Atalay'ın gönderdiği yazı- lı savunması okundu. Atalay sa- vunmasında, milletvekillerinin ül- ke sorunlannı, demokrasi ve öz- gürlük anlayışlarını, kendilerine bir sınır koymadan ortaya atma- ları ve tartışmaları gerektiğini be- lirtti. nuz? Böyle bir güven veriyor mu bize? Böyle bir güveni henüz Sa- yın Başbakan'dan almış degi- lim." Yıldınm Akbulut (tutanak, say- fa: 24): "Şimdi efendim, tabii bu- rada güvenlik güçlerinin şu ha- disede, bu hadisede kusuru var veya şurada başanlı, burada ba- şarısız diye konuşmamız, toplan- tıdan beklenen sonucu vermez düşüncesindeyim. Şunu rahatJık- la söylüyorum ki gerek Güneydo- ğu'da olsun, gerek şimdi zuhur eden olaylarda olsun, emniyeti- miz, bu işlerin üstesinden gele- bilecek bilgi, tecrübe ve yetene- ğe sahiptir. Genel olarak bakmak lazım. Meseleye hâkim oluyorlar mı, olayiara vaziyet edebiliyorlar mı? Değerlendirmeyi buna göre yapmak lazım. Onun için Çetin Emeç olayında ne gibi mesafe- ler alındığı veya Muammer Aksoy olayın da ne gibi rnesafe alındığı gibi suallere cevap aramaktansa, genel olarak emniyet güçlerinin durumu nedir, buna bir cevap aramak lazımdır." İnönü (tutanak, sayfa: 27): "Bir konuya daha değinmek is- tivorum: Polis içinde herhangi bir aynlık olmadığı konusuna - Başbakan'ın sözlerinden sonra- memnunlukla teşekkür etmek ıs- tiyorum. Bu, bana başka bir şey hatırlattı: Halka, 'terör olaylan hangi siyasal görüşlere bağlı olursa olsun, üzerine aynı güç- le, aynı dikkatle gidiyoruz' konu- sunda bir anlayış, bir inanç, ta- mamen verilmiş değil Bazı ye- tersiz konuşmaiar yapılıyor, kapa- lı, açıkoturumlarda da yapıldı. Sanki aşın soldan gelenler üze- rine dikkatle gidiyoruz, sağdan gelen yok. Gelse gıderim. Böyle bir havanın yaratılması gayet yan- lıştır." Akbulut (tutanak, sayfa: 28): "Defaatle hangi taraftan gelirse gelsin, bunun karşısında olduğu- muzu söyledim ve söylemeye de devam ediyorum." Demirel (tutanak, sayfa: 34): "Türkiye'de faili meçhul cinayet- ler, 25-30 değii, daha fazla, pek çok kişi hapıshanelerden kaç- mıştır. Türkiye aslında anarşi be- lasının -anarşiyi bastırdık avunmasıyla- bir hesabını yapa- mamıştır, muhasebesini yapa- mamıştır." İnönü (tutanak, sayfa: 5): "Bu- na mukabil, başka değetiendir- melerimiz var. Bu yasal olanak- lar içinde güvenlik güçlerinin et- kinliginin son yillarda azaidığı ka- naatine vardım. Bu kanaatimin bir dayanağı, Meclisin kapalı otu- rumlannda, itiraf etmek gerekir ki güvenlik kuvvetierinin, Içişleri Bakanlığı mensuplarının bu ko- nuları yakından izledikleri ve kı- sa zamanda bir çare getirecek- leri izlenimini edinemiyoruz. Bi- ze verilen bilgiler, basında çıkan bilgilerden çok farklı değil. Bu ör- gütlerin yakında neler yapacak- lan hakkında bir istihbaratları ol- duğu izlenımini edinmiyoruz." Demirel (tutanak, sayfa: 11): "Yapılacak iş, iyi istihbarat al- mak, güvenlik kuvvetlerini cesa- retle bu işlerin üzerine gönder- mektir." Akbulut (tutanak, sayfa: 16): "Belki son olaylan kimlerin ger- çekleştirdiğini bilmiyor olabiliriz, ama mevcut terör örgütleri, em- niyet güçlen tarafmdan biliniyor, takip ediiiyor." Başbakan'ın "şunu rahatlıkla söylüyorum ki gerek Güneydo- ğu'da olsun, gerek şimdi zuhur eden olaylarda" bu işlerin üste- sinden gelecek bilgi, tecrübe ve yeteneğe sahip olunduğunu soy- lemesinin üzerinden üç gün geç- ti geçmedi. Nusaybin'de güven- lik güçleriyle çatışma. Yaralılar, yörede yeni bir huzursuzluk. Haberi geldi. Laf çok, ama...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear