Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTC 13 MART 1990
O R H A V H l R S A L IBILGISAYARLAŞANYAŞAM
Bilgisayarla gelen yeni mesleklerAğ mühendisi,
teknik yazıcı, para
işlemci, üretim
sistem danışmanı,
eğitici, videoteks
grafikçisi, bilişim
aracısı, bilgi
grafikçisi, şifreleme
uzmanı,
bilgisayarm
Türkiye'de gençlere
sunduğu yeni
mesleklerden
bazıları.
Siz bugün "bügi toplumu"-
nun, "bilgisayar toplumıTnun,
"bir teknoloji toplumo"nun bir
üyesisiniz artık. lsteseniz de is-
temeseniz de. Çünkü, bu devrimi
gerçekleştirenlerden biri de sizsi-
niz. En azından, ödediğiniz ver-
güerinizle, kuilanıcı insan veya
hizmet verilecek insan konumu-
nuzla, "bilgi toplumu" devrimi-
ne katkıda bulundunuz, bulunu-
yorsunuz. Peki, topluzndaki dö-
nüşümün farkında mısınız?
Şimdi yaptığuuz işten, geldiği-
niz konumdan da pek emin olma-
yın. Çünkü yanınızda bulunan,
arkanızdan gelen, toplumun ve
çagın dinamizmini görerek davra-
nan, bugünü ve yannı izleyen,
okuyan, düşünen insanlar, çoğa-
larak geliyorlar.
Makineler beraberinde "ağ mü-
hendfei"ni, "para çlemd"sini,
"üretim sisteıiüeri damşmanla-
n"nı, "egiünenleri"ni vb. de bir-
likte getiriyor. Şimdi biz bu "bO-
gisayar profesyondleriai" tanı-
mayı sürdürelim:
Ağ mühendisi, ag nzraam: Bü-
yük işletmelerin donanımlan, çe-
şitli bölüm ve birimler arasında
veri ak;şını, alış verişini düzenli-
yor ve denetliyorlar. Bilgisayar
teknolojisinin, iletişim ve haber-
leşme tcknolojisiyle 'evlillgi'nin
ortaya çıkardığı sorunlann üste-
sinden, bu teknik adamları geli-
yor. Prof. Tosun, "Özeflikle ban-
kacıhk sektöründeki otomasyon
nedrniyle bilgisayar agları konu-
su önem kazandı. Bizden ag mii-
hendisj isnyoriar ' diyor ve Türki-
Bilgisayar alanındaki uzman racslckltrın »a>ılan gıderek artıyor. Bilgisayar sektöriinde işsizlik yok.
ye'de bu uzmanlara talebin baş-
ladığma işarel ediyor.
Bilgisayar, telefon, faks, tele-
işlera gibi değışik haberleşme tür-
lerinin ortaya çıkması ve bunla-
nn yaygınlasması sonucu, haber-
leşme ağlarının birbirine bağlan-
ması, bu dunımun sistem otomas-
yonunda yeni yazılımlan gerektir-
mesi, ağ uzmanlannın çaJışma
alanlarını giderek genişletiyor.
Ag mühendisi: Bir ağı ya da
farklı ağlar arasında iletişimi ve
bütünselligi kurarken 'ag unn^ııı'
da ağların bakımından ve çalış-
masından sorumlu olacak.
Teknik yazıa: Makinenin veya
bir programın ve program pake-
tinin nasıl çalıştığını, nasıl kulla-
mlacağını çok iyi anlatan kılavuz
ve kitapçıklan yazan teknik yazıa
kuilanıcı veya alıcı ile bilgisayar
yazılımı, hatta şirketi arasında
"dil ve düşünce" ortaklığını ku-
ran aracı durumunda.
Para-isleiDci: özellikle banka-
ların otomasyona geçmesi ve ağ
sistemlerini kurması, para işlem
konusunda uzmanlaşmış bir "ag
uzmanıııa" ihtiyaa giderek arttı-
nyor. "Parasai agın" işlevsel yö-
nü ile ilgili sorunlar, banka açisın-
dan, paranın çok hızlı dolaşımı-
nı sağlamak açısından ortaya çı-
kan sorunlara en iyi çözümü ge-
tirmesi, bekleniyor "para-işlem-
ci"den.
Üretim sistemleri danışmanla-
n: Üretim ortamlannda bilgisa-
yarların kullanılmasına yardıma
oluyor. Melsa YıMızdogaa, çok
büyük yazılun programlannın uy-
gulamaya konduğu işletmelerde
yeni ortama uyum sağlanmasını
kolaylaştırdıklarını belirtiyor:
Egiticilik: Bilgisayar iş aJanın-
da geçerli bir başka meslek. Bil-
gisayarlaşan işyerlerindeki ele-
manları makine ve program kul-
lanımı konusunda eğiten "bilgi-
sayar ögretınenleri" ayrıca çeşit-
li kursiarda da egiticilik yapıyor-
Videoteks grafikçisi: Amerika
ve bazı Avrupa ulkelerinde hızJa
gelisen videoteks kullanımı, ken-
di uzmanlarım da yarattı. Video-
teks grafikçisi, videoteks sayfala-
nnı oluştunıyor.
Bilişim araalan: Bu kişilerin
şirketlerdeki görevleri, kullanıcı-
lar ile bilişimciler arasında köp-
rü oluşturmak, kullanıcılara kim-
lerin gereksüümi olduğunu sapta-
mak. öte yandan "veri işletimi"
uzmanlan da baska bir bilgisayar
meslek sahipleri. Bu grup, biîgi-
sayarda işlenecek verileri akılcı
hale getiriyor, veri diızenleme ve
örgütleme kütükleri yazıyor.
Bilgi grafikpsi: Yeni yeni baş-
layan, Amerika'da filiz veren bir
bilgisayar mesleği. Bilgi grafikçi-
lere, grafîk yazılım ile mekânda
görüntülemeyi birleştinnek görevi
veriliyor. Verilerin ekranda gö-
rüntülenmesi, tasarlanmasının, re-
sim sentezini gerektireceği ve bilgi
grafıkçilerin uzmanlaşacağı belir-
tiliyor.
Şifreleme uzmanı: îşletmelerle
ilgili bütün bilgiler, gizli sırlar bil-
gisayar sistemine girdiğinde, sa-
nayi casusluğuna karsı önlemler
alınması zorunlu oluyor. Bilgi
"kütükleri" korunmalı, yabancı-
lann sisterae şu veya bu sekilde
girmeleri imkânsız kılınmalı.
tşte "şifreleme uzmanı" işlet-
me için bu yaşarnsal bilgilere dı-
şardan ulaşılmasını önlemek ama-
cıyla, programlan kodlayacak,
bilgilere ulaşabilmek için kişilere
özel, anahtar sozcükler yarata-
cak.
Veri işletmenleri, para ışlemcı-
ler, bilgi graflkçiler, videoteks
grafikçi, teknik yazıcı vb., bilgi-
sayann kendi çevresinde yarattı-
gı etkinliklerin yan ürunleri sayı-
lıyor. Pazarlamaalar da bu yan
ürün mesleklerden biri. Bunlar,
yazılımlar, sistemler, ara parça-
lar, vb. satıyorlar. Bilgisayar tek-
nolojisinin her alanında biraz de-
rinlernesine bilgi edinen herkes,
pazarlamacı olabilmekte ve "ma-
lını satabilmektedir".
Başka bır bılgisayaı mesleği
olarak "ergonom" veya "tasa-
nma"lardan sOz etmek mumkün.
Ergonomlar ve tasanmcüar, kul-
lanıcıya en uygun, en anatomik ve
yapılan ise en uyumlu klavyeleri,
ekranlan ve diger donarum birim-
lerini çiziyor ve yaratıyorlar.
Piyasadaki rekabet, bilgisayar
makine ve yan birimlerinin este-
tik ve kullarum kolaylığını ön pla-
na cıkartıyor.
Ergonomlara ve tasanmcılara
bu alanda her zaman bol iş var.
Çünkü bilgisayar teknolojisi dur-
madan gelişiyor. Klavyeler orta-
dan kalkıyor, döner ekranlar ve
ekrana dokunularak emirler veril-
mesi düşünülüyor.
Bilgisayar alanında uzman
mesleklerin sayılan giderek çeşit-
leniyor. Farklı üretim yapan fab-
rikalarda bilgisayarlı uretimin do-
ğurduğu onlarca yeni meslek var.
Bilgisayarlarda seslerin kullanıl-
maya baslanması, "ses miihendis-
leri"ni, "ses uzmanlan"nı yara-
tıyor.
SCRECEK
Tiflis boğazlardan geçebilir mi?
Sovyetler'in beyanı:
Hava destekli kruvazör
YILMAZ USLUER /E. AMİRAL
Sovyetler'de insa edilen 'TifHs' savaş gemi-
sinin "ucak gemisi mi" yoksa "hava yetenekli
kruvazör mii?" olduğu konusunda tartışma
basında çeşitli yayınlarla sürüyor. Dünkü ya-
zımızda Tiflis'in teknik özelh'klerine değinmiş-
tik. Bugün Montrö Antlaşması'na göre ko-
nunun milli gttvenlik ilkesine ve hukuki yö-
nüne değineceğiz.
Sovyetler'in daha önce Karadeniz'de inşa et-
tiği dört adet Kiev sınıfı savaş gemisinden
(Sovyetler bunlara denizaJtı savunma harbi
kruvazörü demektedir) ilki olan Kiev isimli ge-
mi, Türk bogazlarıru 18 Temmuz 1976'da geç-
miştir.
Batılılar, Kiev'in geçişinde Montrö hüküm-
lerinin geniş çapta ihlal edildiğini bildirerek
itiraz etmişler, Sovyetler Birliği ise Kiev'in,
ucak gemisi olmayıp "denizaln savunma harbi
kmvazörö" olduğunu açıklamıştır.
Gerçekten de Kiev'in taşıdığı silahlar, tek-
ne dizaynı ve Sovyet açıklaması, onun özel-
likle uçak gemisi olarak inşa edilmediğini be-
lirtmektedir. Montrö'ye göre ise bir geminin
uçak gemisi olarak sınıflandırılmasında, özel-
likle uçak taşımak ve bunlan denizde harekete
geçinnek için inşa edilmiş olmak şartı var-
dır. Halbuki Kiev, denizaltılar ve suüstü ge-
mileri ile mücadele için inşa edilmiştir, ancak
uçak da taşımaktadır. Her nçak taşıyan gemi,
•çak gemisi degildir. Türkiye, Montrö'ye uy-
gun karar vererek geminin boğazlardan geçi-
şine izin vermiştir.
Bir diğer husus da dünyada bir savaş gemi-
sinin sınıfım/tipini saptayan herhangi bir yet-
kili kuruluş bulunmamaktadır. Teamullere gö-
re, gemiyi inşa eden ülkenin resmi açıklaması
doğru kabul edilmektedir. Ancak bu gemi/ge-
miler Türk boğazlanndan geçecek ise Mont-
rö Antlaşması'nın hükümlerine tabidir. Bu
antlaşmanın uygulaması ise Türkiye'nin so-
rumluluğundadır.
Kiev, yukarda belirtilen açıklamalann ışı-
ğında, Montrö'ye uygun olarak boğazlardan
geçebilmiştir.
Konunun milli güvenlikle ilgisi
Tiflis savaş gemisi Montrö hukumlerine uy-
gun ise boğazlardan geçebilir. Montrö,
SSCB'nin de dahil olduğu uluslararası bir ant-
laşmadır ve ahdi hukukumuzun en önemli bir
anllaşmasıdır. Ahdi hukukumuz ise milli gü-
venliğimiz bakımından korunması ve kollan-
ması gereken milli hedeflerimizden biridir.
Türkiye bu nedenle, Montrö Antlaşması hü-
kümlerini 54 yıldır titizlikle uygulamaktadır.
Bu konuda bir taviz vermesi, hoşgörülü dav-
ranması beklenemez. Bu nedenle "Tiflis"
Montrö hükümlerine uygun bir statüde ise
Türk boğazlanndan geçebilir.
Montrö'nün ana gayesi, antlaşmanın baş-
lığında da belirtildiği gibi, Türkiye ve Kara-
deniz'e sahildar olan diğer devletlerin emni-
yetinin sağlanmasıdır. Karadeniz'de bir uçak
gemisinin bulunmaması Türkiye'nin lehinedir.
Bu nedenle Türkiye, guvenliği bakımından
böyle bir geminin boğazlar yolu ile Karade-
niz'i terk etmesini arzu eder. Ancak Montrö
bu geçişe izin verirse.
Konunun hukuki yönti
Herhalde SSCB Montrö'nün uçak gemile-
ri ile ilgili esasları muvacehesinde Tiflis savaş
gemisini uçak gemisi olarak inşa etmemiş ve
sınıflandırmamış olraası gerekir. Aksi takdir-
de, bu gemiyi Karadeniz'in dar sularmda hap-
setmis olacaktır.
Sovyetler, basında da açıklandığı gibi, bu
gemiyi "hava yetenekli giiverteH, kniTazör" sı-
nıfına sokarak Montrö hükümlerine uygun ol-'
duğunu savunacaklardır. Ancak bu açıklama
yeterli degildir. Türkiye, bu geminin uçak ge-
misi olup olmadığına karar vermek zorunda-
dır. Bu karannı da antlaşmanın Lahika II
1
deki uçak gemisi tarifine göre verecektir.
Eğer Tiflis, başlıca (primarily) uçak taşımak
ve bunlan denizde harekete geçirmek için in-
şa edilmiş ise buna uçak gemisi diyerek gemi-
nin boğazlardan geçmesine izin vermeyecek-
tir.
Tiflis savaş gemisi bilinen
özellikleri ile "uçak
gemisi" tarifine uyuyor ise
de gemiyi inşa eden SSCB,
bu geminin esas gayesinin
uçak taşımak olmadığını,
"nava yetenekli güverteli
kruvazör" olduğunu
açıkladığında, Türkiye bu
resmi beyanı kabul etmek
zorunda kalabilecektir.
Tiflis'in inşa özellikleri dikkate almdığın-
da; tayyare taşımaya uygun, güverte ve han-
garların olması, bu tayyareleri denizde hava-
landırmaya ve iniş yapmaya uygun, eğik gü-
vertesi, ski rampası ve diğer kolaylıklara sa-
hip olması, 'Tifİis"in, uçak gemisi sınıfınâ da-
hil edilmesini gerektirebilir.
Ancak bu geminin başlıca (esasta) bu hiz-
metler için inşa edildiğinin de açıklanması ge-
rekir. Bu konuda, gemiyi inşa eden devletin
beyanı esas alınır. Eğer SSCB "Tiflis'i uçak
gemisi değil, kruvazör olarak kullanmak Uzere
inşa ettim ve gemiyi su ustünden-su ustüne ve
su üstünden - havaya füzelerle donattım ve/fa-
kat gemide hava vasıtaları (uçak, helikopter)
bulunduracağım" diyerek bunu dünyaya ilan
ederse, o zaman gemi, Montrö'ye göre muha-
rebe gemisi (hattı harp gemisi) sınıfınâ dahil
olarak boğazlardan' geçebilir. Türkiye'nin,
böyle bir resmi açıklamayı kabul etmemesi-
nin nedenini belirtmesi oldukça zordur.
Başkan Bush ve Sovyet lideri Gorbaçov,
TEKNOLOJİNİNBUGÜNÜ VE YARINI
Düşünen bilgisayar
Parayı en üretken, zamanı en
kısa, mekânı en dar, zekâ ve aklı
en yoğun ve üretici anlamda kul-
lanmak, bütün bunlar için de bil-
giye en hızlı ulaşabilmek, işlem-
leri en çabuk yapabilmek, sonuç-
lara hemen anında \arabilmek, gi-
derek üretim - tüketim - hizmet
faaliyetlerini rasyonelleştirmek
gerekiyordu.
Çünkü ürettiği bilgiler, ürete-
ceği bilgiler, insanoğlunun yolu
üzerinde "duvarlar" oluşturma-
ya başlamış ve bir "kaldıraca
gereksİBİm" büyümüştü. Bir dü-
şunürün, "dünyayı yerinden oy-
natmak için" Milat'tan önce ara-
dığı noktaydı belki de bilgisayar.
Ama bilgisayarm "bilgiyi, bilimi
yerinden oynatacak" bir kaldıraç
olduğu çok sonralan anlaşıldı.
tnsana, doğa olaylannın aynn-
tılanna inebilmek, en küçüğü ve
en büyüğü gözlemleyebilmek,
uzaya şöyle bir göz atabilmek vb.
için, "beyni, beileği, gözü, hesa-
bı kovvetli" makineler gerekliy-
di.
Bunlar bilgisayarlardı. Bu ma-
kinelerin içlerine, "ne var ne yok
hepsi", bütün bilgiler "dolduru-
rayonJu". Bir duzenek çerçevesin-
de yüklenen bu bilgilere çok hız-
lı ulaşıuyordu. Programlıyorsu-
nuz, yani bilgisayara neyi nasıl
yapacağını öğretiyorsunuz, bütün
hesaplama işlemlerini rekor za-
manda, saniyede çözümlüyordu.
Ne var ki insanoğlunun bu ma-
kinelerden istediği ve beklediği
sadece yıldınm hızlı bir ''depo
memuriugu" ve "işlem ustalıgı"
değildi. İnsan, makineye "oeyi,
nasıl" yapacağının yollannı öğ-
retmenin yollarını, olanaklanm
buldukça, makineden istediği ya-
nıtları aldıgını gördü. Bilgisayar,
öğreniyor ve veriyordu.
lnsanla bilgisayar arasındaki
bu sıcak ilişki, yülardır böyle sü-
rüyor. İnsan, kendisine ait bütün
özellikleri, bilgisayara kazandır-
maya çalışıyor. Bu "evliliğin", bu
birlikteliğin henüz başlarmda sa-
yılırlar. Fizyolojik ve karakter
olarak birbirinden çok farkh bir
çiftin, yaşlandıkça, genellikle bir-
birine her bakımdan benzemesi
gibi, insan ve bilgisayar da aynı
yolda ilerliyorlar.
Bu karşılıklı ilişki içinde,
deneme-yandma, öğrenme yönte-
miyle ikisi de birbirini giderek
daha iyi tanıyor. Bilgisayar mü-
hendisi ve programcısı, örneğin,
bilgisayarm bir "düdük
çalmasını" mı istiyor? Oturuyor-
lar, makineye kendi diliyle, düdü-
ğü tanımlayan bir "program" ya-
zıyorlar. Aynca "sesi" ögretiyor-
örneğin, üç gün önce gerçek-
leştirildiğini duyduğumuz "klav-
yesiz bilgisayar" gibi. Sadece bir
ekrandan ibaret. Yazı dizimizde
bu haberi "gelecegia
bilgisayartan" başlığı altında ya-
yıtnlamayı düşünürken, Japon-
lar, klavyesiz bilgisayan, gelece-
ğin değil, bugünun makineleri
arasına sokuverdiler.
Ünltt bilgisayar bilimcisi AJaa
Kay, daha geçen yıl "TBşlar,
klavyeler çok gereksiz. Nedir on-
lar da Allahaskına! Hepsi koca-
man, hantal makineler. Girdiler,
.nsanoğlu ile bilgisayarm 'evliliği' henüz
yeni. İnsanlar, bilgisayara, birinsanm
yapabildiği her şeyi yaptırmaya çalışıyorlar.
Bu gelişimin son aşaması ise "düşünen
bilgisayarlar" üretebilmek...
lar. Makine isterse bu bilgileri,
örneğin düdük tarifıni düdük res-
mi ne dönüştürüyor, düduk üfle-
yip ses de cıkartıyor. Hera de is-
tediğiniz notayı, besteyi bile
çalıyor...
Ünlü düşunurün, "Bana öyle
bir dayanak noktası verin ki dün-
yayı yerinden oynatayım" deyi-
şindeki mantığın, bilgisayar ve in-
san tlişkısıne uyarlanışı şöyle ola-
bilir: "Bana oyle bir malzeme ver
ki kendimİD kopyasını >-arata-
yım!" İnsan kendi projeksiyonu-
nu tam anlamıyla gerçekbştire-
bilmek için, bir yandan da bilgi-
sayarm ana ortamını,
"malzemeyi" iyileştiriyor. Acaba
bugun*kendisi gibi düşünen bir
makine yaratmarun hangi aşama-
sında?
komodar, özel bir kalemk, bil-
gisayann tanıyacağı bir el yanaı
biçiminde ya/ılırsa, biçbir sorun
yok. Bilgisayannız el yazuuzı
oknyacak ve emirleri yerine
getirecek" diyor ve klavyeleri kı-
rarken gazetecilere poz veriyoc
Bakalım Japonlar, Alan Kay'-
in isteklerine uygun bir bilgisa-
yar mı ürettiler!
Sırası gelmişken belinelioı:
Alan Kay bilgisayar ekranını bi-
le fazla görüyor: "Bir başlıga
monte edilecek bir gösterim ay-
gıtı olacak. Basın hareketlerini
biiyük bir kesinlikk ölcen bu ay-
gıtlar yardınuyla. ekranda istedi-
gimiz şekli ve istediğimiz yönle-
rini görecegiz."
StRECEK
Malta zirvesinde soğuk savaşın sonuçlandığını
açıklamışlardır. SSCB ve Doğu Avrupa'daki
reformlar ve demokratikleşme, uluslararası
ilişkilere yeni boyutlar kazandırmıştır. Paktla-
nn kaldınlması konusulmaktadır. Sovyetler'in
reformlarda başanlı olmasına ABD ve Batı
Avrupa yardım etmekte, desteklemektddir.
Her ne kadar Azerbaycan olaylan Türk-
Sovyet ilişkilerinde de havayı bulandırmış ise
de, bu üişkilerin geliştirilmesi her iki devlet için
yararlı olacaktır. Bu nedenle, Tiflis gemisinin
boğazlardan geçme konusunun bu ilişkileri ze-
delememesi, geriletmemesi gerekir.
Bu geminin boğazlardan geçişi bahane edi-
lerek bazı devletlerce "Montrö Antlaşması"nın
iptali ve/veya değiştirilmesi istekleri olabilir.
Türkiye, antlaşmanın bugunkü durumu ile
muhafaza edi'mesinin yararlannı ilgililere ge-
rektiğinde açiKİamalıdır.
54 yıldır hiçbir değişikliğe uğramadan ha:
yatiyetini sürdüren bu mükemmel antlaşma-
nın, dikkatle incelendiğinde, yorumlandığın-
da birçok sorunu çözümleyebilecek esaslara
sahip olduğu görulecektir.
Sonuçlar
• SSCB Global tip donanmalara (global
navy) sahip olmak için denizde üslenmiş ha-
va gücünün teşkiline, bünyesinde uçak/heli-
kopter bulunduran muharebe gemileri ile ulas-
maya çalışmaktadır. Bu hedefı, Moskova ve
Kiev sınıfı gemilerle ve inşa ettiği/edeceği Tif-
lis sınıfı gemilerle ele geçirmiş olacaktır.
• Muhtemelen "Tiflis" sınıfı gemiler Kiev,
Kirov ve kara sınıfı modern kruvazörler ve
Udaloy/Sovremenny sınıfı muhripler ve Bere-
zine sınıfı ikmal gemileri ile bir muharebe gry-
bu oluşturarak Pasifîk ve Baltık donanmala-
rında kullanüacaktır.
• SSCB'nin Karadeniz kıyısmdaki Nikola-
yev tersanesinde inşa edilen Tiflis gemisi, ha-
zırlıklarını tamamlayarak aktif göreve başla-
yacaktır. Bu geminin görev sahasına intikali
için Türk boğazlanndan geçip geçemeyeceği
Kiev gemisinde olduğu gibi bir tartışma ko-
nusu olabilecektir.
• Tiflis savaş gemisinin bugüne kadar bili-
nen özellikleri "uçak gemisi" tarifine uyuyor
ise de gemiyi inşa eden SSCB, bu geminin esas
gayesinin uçakları taşımak ve bunlan harekete
geçinnek olmadığını, bu geminin "hava yete-
nekli güverteli kruvazör" olduğunu açıkladı-
ğında, Türkiye bu resmi beyanı kabul etmek
zorunda kalabilecektir. Gemi, bu kabul ile
hattı harp gemisi (muharebe gemisi) sınıfınâ
dahil olabilecektir.
• Montrö Antlaşması, hiçbir devletin uçak
gemisinin Türk boğazlanndan geçemeyeceğini
hükme bağlarken, Karadeniz'e sahildar ülke-
lerin hattı harp gemilerinin (kruvazör gibi)
Türk boğazlanndan geçmelerine imkân tanı-
maktadır. Bu nedenle Tiflis'in bir hattı harp
gemisi (kruvazör gibi) olduğu kabul edildiğin-
de, Montrö'ye göre Turk boğazların
dan geçmesinde de bir sakınca olmayacaktır.
BİTTİ
İlancılık
Reklam Ajansı A.Ş.
Piyalepaşa Bulvarı
Kastel İş Merkezi
DBlok Kat: 5
80370 Piyalepaşa-tst.
Tel: 154 98 60 (6 Hat)
Fax: 15498 67
Seçkin bir ekonomi gazetesinin
• Satış servisinde part - time
çalışmak üzere kültürlü, insan
ilişkilerinde başanlı Üniversite
öğrencisi elemanlar arıyoruz!..
Eğer ilgilenivorsanız
526 10 50 - 519 29 55 (3 Hat)den Murat AKTAŞ'I arayınız
Mülkiyeliler Birliği
İsianbul Şubesi
S E K R E T E R
A R A N I Y O R
Muallim Naci Cad.
153/A Kuruçeşme
8O82O-ISTANBUL
Tel (1) 157 46 34-35
(1)157 67 87
ARABALI İŞ
ARIYORUM
Bulgaristan'dan zorunlu
sınırdışı edilen ve sadece
arabasını getirebilen
soydaşlardan biriyim.
Gece ve gündüz
çalışabileceğim arabalı iş
arıyorum. İlgi
gösterenlerin aşağıdaki
telefona bilgi vermeleri
rica.
TEL: 537 29 81 / ÖMER
Sıgorta kartım ve nufus
cüzdanım kaybolmuştur.
Hükümsüzdur.
DİLEK TATOĞLV