Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 MART 1990 + *** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
İktidarın Tutumu, Bunalımı Derinleştirecek..
(Baştarafı 1. Sayfada)
mucadele konusunda bir araya gelebılmış ol-
maları, bır yerde kendı başına olumlu bır ge-
lışme sayılamaz mı?
Fazla abartmamak koşuluyla olabılir.
Ancak uzerınde asıl durulması gereken
önemli nokta, bu toplantının gerçekleşmesin-
den çok, toplantıda muhalefetle ıktıdarın yak-
laşımiarı arasında ortaya çıkan farklılıktır.
Şöyle kı:
ikı muhaiefet liderı, sıyasal geçmişimizde
pek ömeğıne rastlanmayan olumlu bir tutum
sergılemışler ve terörle mücadeleyı ulusal bır
dava saydıklarını ve onun içın bu konuda ık-
tıdara -ınsan haklarına ters duşmeyen- her
türlü desteğı vermeye hazır olduklarım be-
lirtmişlerdır. Ne var ki, muhaiefet llderlerinin
bu olumlu yaklaşımı, Başbakan Akbulut'tan
somut önerılere dayalı bir karşılık görmemış-
tır Hatta Sayın Akbulut, 'Muhalefetten iste-
yeceğımiz pek muhım bır şey yok' dıyebıl-
mıştır.
Bu arada bır noktaya da dıkkat çekmek ıs-
terız: Sayın Erdem'ın TBMM Başkanı olarak
bu toplantıyı duzenlemesı, kuşkusuz yararlı
olmuştur Muhalefetın de desteğiyle bu gö-
reve seçilmiş olması, Kaya Erdem'ın böyle
bir rol oynamasmı kolaylaştırmıştır. Ayrıca,
Turgut Ozal'ın cumhurbaşkanlığını tartışmalı
görerek onu muhatap almayan muhaiefet,
ılerıde de Meclıs Başkanı'nın bu türden gırı-
şimlenne kapalı olmayabilir...
Bu, ışin bir başka boyutudur.
Öte yandan tarafların tutumunda genel
olarak bir değişıklik olmamıştır'
Başbakan Akbulut, toplantıda, daha önce
öngorüldüğü gıbı, ulkede bır yönetim boşlu-
ğu olduğunu reddetmış; terorle mücadeley-
le seçime gıtmenin bırbırıyle ilgilı olamaya-
cağını savunmuş ve bir erken seçime karsı
çıkmıştır.
Muhaiefet liderleri Sayın İnönü'yle Sayın
Demirel ıse Türkiye'de gittikçe buyüyen ik-
tidar boşluğunu vurgulamışlar ve erken se-
çimın önemıne ışaret etmışlerdir.
Bir kez daha vurgulamak isteriz: Muhaie-
fet haklıdır, ıktıdarın uzlasmayı ve seçım san-
dığını dışlayan tutumu ulkemızde sıyasal bu-
nalımı gün geçtikçe derinleştirecek, istıkrar-
sızlığı büyütecektir.
Ne yazık kı öyle.
Türkiye
(Baftaruft 1. Sayfada)
tı kapsayan 158, parlamento, hü-
kumet ve orduya hakareti yasak-
layan 159 ve Tûrkıye'nin adını
yurtdışında zedeleyenlerle ilgili
140. maddelerinin "ifade ozgür-
lagane karsı" konulmuş huküm-
ler olduğu savunuldu.
Basın bıldırisınde tnart
1989'dan bu yana geçen bir yıl
içinde Türkiye'de gazete ve der-
gilerdeki yazılar, kitap, senaryo,
film ve şarkı ile ilgili olarak açı-
lan 183 ceza davasında 400 gaze-
tecinin yargılandığı behrtilerek
bunun bır 'rekor' olduğu kayde-
dildi.
"Helsinki Watch", Amenkalı
aydınlardan, Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'a, Başbakan Yıldı-
nm Akbuiat'a, bildiri hazırlandı-
ğı dönemde Dışişleri Bakanı olan
Mesnl Ytlmaz'a, protesto mek-
tuplan göndermelen çağrısında
bulundu.
Dr. Ismail
Beşikçi
tutuklandı
Devletlerarası Sömürge
Kürdistan adh kitabı
nedeniyle yargılanan
Beşikçi'nin TCK'mn
142/3-6 maddesine aykın
propaganda yaptığı ileri
sürüldu.
Istanbul Haber Servisi — Yaz-
dığı kitaplar nedeniyle daha ön-
ce 10 yılı aşkın bir sure cezaevin-
de kalan sosyolog Dr. İsmail Be-
şikçi dün de "Devletlerarası So-
mıirge Kurdistan" adlı son kıta-
bı nedeniyle sorgulandığı tstanbul
DGM'ce tutuklanarak cezaevine
konuldu. Beşikçi'nin tutuklanma
gerekçesinde TCK'ıun 142/3-6.
maddesine aykırı olarak 'bölucü'
propaganda yaptığı ileri siıruldü.
Beşikçi'nin toplatılan "Devlet-
lerarası Sömürge Kürdistan" ad-
lı kitabı nedeniyle kendisi ve Alan
Yayıncılık'ın sahibi Ayşe Zara-
koglu hakkında savalık soruştur-
ması başlatılınıştı. Avukatlarıyla
bırlikte dün DGM Savcüığı'na ge-
len tsmail Beşıkçı, savcı Selahat-
tin Çetin tarafmdan sorgulandı.
Ardından tutuklanması ıstemiyie
mahkemeye sevk edilen Beşıkçı
kitabında "rnilli duygulan zayıf-
lada propaganda yapügj" gerek-
çesiyle tutuklandı. Gerekli işlenı-
leri tamamlandıktan sonra Bayra-
mpaşa Cezaevi'ne konulan Beşik-
çi'nin hakkında açılacak davada
7.5 Ue 15 yıl arasında hapis iste-
mıyle yargılanacağı belirtildi.
tsmail Beşikçi 1971 yıhnda tu-
tuklanmış ve 3 yıl cezaevinde kal-
dıktan sonra 1974 yılı sonlarmda
yıne tutuklanmış, 1981-1987 yıl-
ları arasında da 6 yıl cezaevinde
yatmıştı.
Beşikçi'nin tekrar tutuklanma-
sına neden olan "Devletlerarası
Sömürge Kürdistan" adlı kitabı
geçen şubat ayında Alan Yayın-
cılık tarafmdan yayımlanmıştı.
BAŞKENTTEN \HMETTAN
Ulusal Uzlaşma
ANKARA — Dunkü toplantı-
nın çok çarpıcı bır yanı var.
Toplantıya katılanlar üç saat 10
dakika boyunca bir kerecik bıle
olsa Ozal'ın adını anmadılar,
"cumhurbaşkanı" dı\e bır sözcuk
kullanmadılar.
Devletm geleceğinin tartışıldjğı
bu toplantının tutanaklarına ile-
ride bakanlar, devletin geleceğinin
görüşuldüğu boylesine onemli bır
toplantıda Cumhurbaşkanı'nın
"esamesini" okuyamayacaklar.
Ozal'ı 4 aydır devre d»şı bırak-
mak için çabalayan muhalefetın
başarı hanesine bu da yazılacak.
Bu toplantı ile guncel siyaset
bakımından bazı önemli unsurlar
da ortaya çıktı:
— Böyle bir toplantının yapıl-
mış olması ile son karanlık cina-
yetlere ragmen, toplumun 10 yıl
onceki yerinde olmadıgının ka-
nıtıdır.
— Artık. teror can alsa bile si-
yasal bir sonuç alamayacağını gö-
recektir.
— 10 yıl önce, partiler böylesi-
ne büinç ve siyasal sorumlulnk ice-
risinde degildiler. Işlenen her ci-
nayeti birbirini karalamak için bir
koz olarak kullanılması anlayışı-
nın terk edildigi ortaya çıktı.
— Demirel, eski goruntüsunden
uzak olduğunu gosterirken, daha
bu yasama yıhnın başında sergi-
lediği "sert muhaiefet" taktigini
bile bırakmış, en kuçıik bir siya-
sal zaafı iktidan koşeye sıkıstır-
mak için kullanmayı terk etmistir.
— lnonu ise adeta toplantıda,
loplumsal sağduyuyu seslendir-
mek görevini ustlenmiş, çozumler-
den en onemlisinin, en kalıcısının
secim olduğunu bdirtmekle yetin-
miş, ancak devleti terör karşısın-
da sahipsiz bırakmayacaklannı
kesinlikie ifade etmiştir.
Tescil edilen başarı, teronzme
gönderilen mesajin altında ikti-
darla butunleşen muhaiefet par-
tilerinın ortak imzasının olması.
Bunu hem Demirel hem de tnö-
nu "kırk yıldan beri ilk kez ger-
çekleşen olay" diye toplantı sıra-
sında bırbırlerine, toplantıdan
sonra da gazetecilere açıklayıp
durdular.
Dünku toplantı gerçekten de te-
rorizm karşısındakı i!k somut ba-
şarıyı sımgelıyor.
Çunku terorızmin asıl hedefı,
kurşun sıktığı değerlı yurttaşlann
canlan değıl, bu yol ile sıyası par-
tıler ve ıktidar arasında kargaşa
yaratmak.
Toplantı terorun bu hedefi tut-
turamavacağını ortaya çıkardı.
çok şastığını ortaya çıkardı.
Cumhunyet'in elde ettiği top-
lantının ham tutanakları Başba-
kan Akbulut'un terorun polis on-
lemlenyle önlenebileceğine ınan-
dığını gosteriyor.
înonu \e Demirel ıse belirttiğı-
miz gibi terorun polisıye yanından
çok siyasal ve toplumsal boyutla-
rını dile getirdiler. Ama ikisi de
hem toplantı sırasında hem top-
lantıdan sonra iktidar içın son de-
rece ölçulu ve özenli bir üslup kul-
landılar.
Bunda iktidarın bu toplantıya,
üzerine "Ozal'ın gölgesi" duşme-
den katılmış olmasının etkisi var.
Muhalefetin Özal'dan "alerji"
kaptığı bilinıyor. Bu alerji ozal'-
ın devlet sısteminde etkinlik kaza-
nırsa demokratık parlamenter re-
jımın başkaJaşacağı endışesinden
kaynaklanıyor.
Akbulut dün, Çankaya'nın
devredışı bırakılmaktan duyduğu
belirtilen sıkıntıyı çok dolaylı ola-
rak ifade etti. Basının Emeç'in öl-
dürulmesi nedeniyle verdiği bildin
konusunda şoyle dedi:
"Basın hukumete gelmeli, hiç
kimse başka yollan seçmemeli
idi."Başbakanın>ansıttığı sıkın-
tının gereksız olduğunu bızzat
Meclis Başkanı "Basın Meclis'i
muhatap alnuşür" diye yanıtladı.
Dunku toplantı terore karşı
iktidar-muhalefet uyumu konu-
sunda gerçek bir başan oldu.
Bu arada ıkı ayrı guncel sıya-
sal gerçeği de netleştirdr
" — Özal'sız platformda poli-
tik uyum daha kolaydır.
— Parlamento içinde siyasal di-
yalog mumkundur."
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
Halef-Selef-Ozal, E\ren'i kabul etti.Beraber ofcle >eme£i yediler
Evren, Ozal ve Torumtay
(Baştarafı 1. Sayfada)
nın, bır kez daha el sıkışmalarını
ıstemeleri uzerine Evren, "Ne ya-
palım, çekseydiniz" karşıuğım
verdi. Ancak daha sonra yeniden
el sıkıştılar. Özal ve Evren daha
sonra çalışma odasına geçerek bu-
rada başbaşa goruştüler.
Gönişme sonrasında Evren ile
kızı Miray Göksu ve damadı
Maksut Göksu, Cumhurbaşkanı
ozal'ın eşı Semra Özal, Cumhur-
başkanhğı Genel Sekreteri Kemal
Yamak ve Cumhurbaşkanlığı
Özel Kalem Muduru Nabi Şensoy
bırlikte oğle yemeğı yediler.
Kenan Evren, Koşk'e çıkma-
dan önce kaldığı Gazı Orduevi'-
ndeGenelkuımay Başkanı Orge-
neral Necıp Torumtay ile göruş-
tu.
Torumtay, n>aret sonrasında,
"Eski komutanımızı ziyaret
ettik" dedı. Torumtay, "Nezaket
ziyareti mi?" sorusuna. "Tabii ki
nezaket ziyareti. Başka ne olabi-
lir?" karşılığını verdi.
Evren, yemekten sonra eşi Se-
kine Evren'in Cebeci Asri Mezar-
lığı'ndaki kabrini ziyaret etti.
Evren, Cumhurbaşkanlığı göre-
vini devrettikten 4 ay sonra ilk kez
geldiğı Ankara'da, eşı Sekine Ev-
ren'in mezarı başında dua etti ve
getırdiğı san, pembe ve beyaz ka-
ranfilleri eşinin mezannın üzeri-
ne yerleştirdı. Evren'in kabristan
ziyaretıne kızı Mıray Göksu da
katıldı.
Evren, daha sonra Gulhane As-
keri Tıp Akedeınisı'nde sağlık
kontrolunden geçti. Akademi
Başkanı Tabip Tumgeneral Prof
Dr. Omer Şarlak, Evren'ın sağlık
durumunun son derece tyi oldu-
ğunu soyledi.
Nufus cuzdanımı >itırdım.
Geçersızdır.
FATMA ARTUNKAL
Ne Çıktı...
ANKARA — Üç parti lıderi,
Meclıs Başkanı Erdem'ın baş-
kanlığında toplandı. Kuşkusuz
kamuoyunda belırgin soru şu
olacak Ne çıktı bu toplantıdan?
Soru, geçmiş anımsanırsa
haklı. Geçmiş yıllarda da lıderler
çoğu kez bır araya getmışler, ne
çare kamuoyunda anlaşamadık-
larını içeren yargılar pekışmıştı
Bu kez kamuoyunun bekledığı
ortak bir amaç gerçekleşıyor.
1980 öncesıne oranla bu kez,
parti lıderteri teröre karşı bırleş-
miş oluyorlar. Hükümete değil,
ama "devlete" tam destek ver-
dıklerinı açık seçık ortaya koyu-
yortar. Demokratık yasamımızda
bır yeni aşama.
Aşama dryoruz, çünkü 1980-
den önce somut önlemler bır ya-
na, ana fikirde de partılerm uz-
laştığını görmeyen kamuoyu sü-
reklı dûş kırıklığına uğramıştı.
Dün muhaiefet partileri "devle-
tin bûtünlüğûnü ve demokratik
yaşamın geleceğini tehdit eden
teröre karşı" bır ve beraber ol-
duklannı duyurdular.
Bu toplantıdan -özel deyımıy-
le- moral desteğın dışında somut
başka sonuçlar çıkmasını bekle-
mek de doğru değıldı Devleti yö-
neten bır hıikumet vardı Bu hü-
kümet teröre karşı hangı önlern-
lerı almak gerekiyorsa almalıydı.
Nitekim muhaiefet partileri açık
yüreklilikle, yasaysa yasa, paray-
sa para, istihbarat bırımlerının
gûçlendirılmesıyse ona da des-
tek olacaklannı Akbulut'a açıkça
bıldırdıler. Ama hükümet, bu
aşamada ne yasa istıyor ne de
başka yönlu önlemlerde muha-
iefet desteğı. Elınde her türden
gerekii önlem olduğunu bıldirı-
yor. Tabii o zaman muhalefetın
yapacağı fazla bır şey kalmıyor
ve doğal sorun doğal ıstek he-
men ortaya çıkıyor' Terörü önle-
menin başlıcaçaresi, cinayetle-
rı ışleyenlen bulmak, kişilerse
onları yakalamak, hangı örgüt
ise bunu ortaya çıkarmak!
Ne yasa ne de maddi başka
destek ıstemeyen hükümet, ıki
muhalefetten gelen istek karşı-
sında ne diyebıhrdi kı? Susuyor,
kuşkusuz karşı çıkamıyor Muha-
iefet üzerine düşen görevı yap-
mış oluyor, tam sorumluluk artık
hükümetin, çaresiz ve tabansız
iktidarın üstünde kalıyor.
Akbulut, toplantıdakı ınce po-
lıtıkayı sezemıyor. Muhaiefet
günlerle sabredebılir. ama gun
gelır onca destekten sonra cına-
yetleri ışleyenleri hükümet hâlâ
bulamamışsa, artık sorumluluk
ötekı partılerm değıl, tumüyle ık-
tıdarın, ıcrayı yürüten hükümetin
olacak.
Fakat hükümet bır amaca var-
mış sayılabılır. Moral destek bu-
luyor Partiler, terör konusunu
ulusal bır sorun olarak ele alıyor.
Ne var kı elinde her tür yasa ve
maddı olanak olduğunu söyleye-
rek yenı önlemler getıremeyen
hükümet, sorumlulukla başbaşa
kalıyor
Toplantının ilk bölümü bu an-
layış ve incelikJerle geçıyor. So-
nunda ülkenin ıçınde bulunduğu
koşulların ayrıntısına geçilme-
den, teröre güç ve destek veren
"asıl etken" ortaya gelıyor: Ikti-
dar boşluğu! Bu noktada, Akbu-
lut, TÖ'den aldığı dersı yineliyor
"Ulus. beş yıl için bize görev
vermıştir" dıyerek ıktidar boşlu-
ğundan kurtuluşu, hıç değılse
yenı bır umut kapısını elinın ter-
sıyle itiyor
Muhaiefet, böylece erken se-
çım olanağına ıktıdarın asla ya-
naşmamakta dıreneceğinı öğre-
nıyor Teröre karşı sorumluluğu
tek başına üstlenen ıktidar, bu
asamayla iktidar boşluğunun ül-
keyı daha hangı olaylara gebe
bırakacağı yolundaki sorumlulu-
ğu da ınatla, ısrarla üstlenıyor
Seçim, toplantının ana mad-
desi değıl Akbulut, buna sarılı-
yor Toplantıya seçimi değıl te-
rörü konuşmak içın katıldıklarını
öne sürerek, "bılınen ve bekle-
diğımız gerekçeyı" buluyor Oy-
sa terörle iktidar boşluğu arasın-
dakı ilıntıyı sokaktakı cocuklar bi-
le bıliyor Teröru, iktidarın çöp
kaldırmaktan yoksun güçsüzlü-
ğünün körükledığını ıktidar yıne
gözardı ediyor.
Dünkü toplantıda "tavırlar"
kesın çizgilerıyle belıriyor. Yakın
günlerin polrtikalanna önemli da-
yanaklar belıriyor. Terörü ıktidar
boşluğundan soyutlama hastalı-
ğı, rejımı rahatlatacak gerekli ila-
cın bulunmasını önlüyor.
Açıkça söylenmıyor toplantı-
da, ama terörden rejime doğru
uzanan hemen her sorunda, mu-
haiefet, ıktıdarın katı tutumunu
sürdürdüğünü Akbulut'a duyum-
satmryor. Sözcüğün tam anla-
mıyla şunu vurguluyor' "Bugün
de yarın da olacaklardan sorum-
lu sensin."
İşte meydan. ışte her türlü
maddı-manevi destek. "Buyrun,
ışın ıçınden çıkınız" dıyor Akbu-
lut'a. Muhaiefet daha ne yapa-
bılir? Destekse destek, elbırliğı
ve güc bıriıği ıse verıldı.
Yenı günler, yenı olasılıkları
akla getırıyor
GOZLEM
UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Bunlar neyın belırtısiydı9
Bunlar. Iran yanlısı lalamcı terör örgütlen ile ayrımcı Kürt te-
rörıstlerinın yenı eylemler içın hazırlandıklarını gösterıyordu
İspanya muhabırımız Mine G Saulnier, "El Pais" gazetesı-
nin haberıne dayanarak, Avrupa'da ele geçen uyuşturucu mad-
denın yüzde 65'ının Türkıye'den çıktığının belırlendığinı bil-
dirıyor
Yakalanan Türk kaçakçılarının buyuk bölümü de Kurt kö-
kenlidır.
ispanyol polisı, Türkıye'den gönderilen uyuşturucu madde-
nın bır kısmının Suriye'nin kontrolündekı Lubnan'dakı Bekaa
vadısınde uretildığıni, iran'da, Afganistan'da ve Hindıstan'da
üretılen uyuşturucu maddenin Iranlılar, Türkler ve Kürtler ta-
rafmdan İspanya'ya sokulduğunu ileri sürüyor.
Uyuşturucu madde, sılah kaçakçılığı ve terör ilışkısı hıçbır
yorumu gerektırmeyecek kadar açıktır.
Ikıncı belırtı, son günlerde şıklaşan kuyumcu soygunları ve
silahlı gasp olaylarıydı.
12 Eylül öncesinde teröristler banka soyarlar; bu soygun-
dan elde ettıkleri paralarla sılah sağlarlardı.
Terör ile banka soygunları ve silahlı gasp olayları arasında
kesın bir ılişki vardır.
Bu ilişki dün de vardı bugün de var.
Örneğin; 12 Eylül 1979 ile 12 Eylül 1980 tarıhlerı arasında
2202 gasp ve soygun olayı yaşanmıştır Aynı dönemde 7.010
silahlı saldırı olayı olmuş; bu saldırılarda 6 784 kişi yaralan-
mış 2.812 kışı öldürülmüştür
12 Eylül öncesinde bankalar korumasızdı; şımdı bankalar
kendi güvenliklennı kendilerı sağlıyorlar. Banka soygunları artık
güçleştı
Bu yıizden artık banka soyulrnuyor; kuyumcu soyuluyor, çün-
kü bankalar korunuyor; kuyumcular ıse ıster ıstemez ko-
rumasız
Bu ortamda her kuyumcu soygunu ve her silahlı gasp olayı
bır terör eyleminın ışareti olabılir.
Gerçekten de son aylarda Istanbul'da üst üste kuyumcu soy-
gunları ve silahlı gasp olayları olmuş; daha sonra da terör ey-
lemlerı yaşanmıştır
Çetın Emeç ve Sınan Ercan'ı öldürenler, bır gece önce Etı-
ler'de avukat Erdoğan Tuncer'ın aracını sılah yoluyla gasp et-
mıslerdı Pazar günu yakalanan teröristler de bir aracı silahla
gasp ettıkten sonra kuyumcu soygununa hazırtantrlarken po-
lısle karşılaştılar
Karşılaştılar; çatıştılar ve yakalandılar
Polısın açıklamalarına göre Bakırköy'de ve Atakoy'dekı olay-
da ele geçen teröristler, "Devnmcı Komunıst Partısı Silahlı Hal-
kın Bırliklerı" adına eyleme geçtiklerını ve Dr Habbaş'tn Lub-
nan'dakı kamplarında eğıtım gordüklerını söylemışler.
Bu*örgut, TSİP'ten kopan "Suryani" kokenlı Ibrahım Seven
tarafmdan 1975 yılında "TKP-R" adıyla kuruldu 'TKP-R" 1978
yılında adını "TKP-B" olarak değıştırdı. "TKP-S"den ayrılan
bır grup "Devnmcı Komunıst Partısı • Silahlı Halkın Birlıklerı"
adlı orgutu kurdu
Ibrahım Seven adı ilk kez 1969 yılında ODTU'de Amerıkan
Büyükelçısı Commer'ın aracının yakılması olayında duyuldu.
Teror, yapısı gereğı hem yerel hem de uluslararası ilişkileri
gerektırır
Dr George Habbaş, 1966-67 yılları arasında "Fılistın Kurtu-
lus Orgütü"nöen ayrılarak "Fılistın Halk Kurtuluş Cephesı"n\
kurdu. Hıristiyan kokenli Dr. Habbaş, 1987 yılında da öldü.
Orgüt, 1968 yılı 22 temmuzunda ilk eylemını yaptı
İlk eylem, Fılistın örgütlerınm ilk uçak kaçırma eylemıydi.
Roma-Tel Aviv seferi yapan "Elal" uçağının Cezayir'e kaçırıl-
masıydı.
Bu eylemı başka uçak kaçırma eylemlerı ve sabotajlar ızledı.
Dr Habbaş ın en buyuk eylemlerınden bırı 21 Şubat 1968
gunu Tel-Avıve gıtmek uzere havalanan Svvıssaır uçağına du-
zenledığı sabotajdı Bu sabotaj sonunda çoğu Musevı 47 kışı
ölmüştü.
Dr Habbaş 'ın Lenınist ıdeolojili terör örgütü, 6 Eylül 1969
gunu de Ürdun'den kaçırdığı "Elal" uçağındakı yolcularla Is-
vıçre, Amerıka ve Batı Almanya'da tutuklu bulunan örgut mılı-
tanlarını takas etmıştı.
' FHKC" 31 Mayıs 1972 günü Japon "KızılOrdu" örgütü ile
bırlikte Tel Avıv'de "Lot" Havaalanı baskınını düzenledı. Bu
baskında 26 kışı oldü; 76 kışı de yaralandı.
Orgütün Lıbya, Cezayır, Guney-Yemen. Iran, Japonya, Ku-
zey Kore, Fransa Batı Almanya. Ingıltere, Hollanda ve Türki-
ye'de bağlantıları olduğu ılerı sürüluyor
"FHKC", ünlu terörıst "Cartos" veAlman "Baader Mainhoff"
Japon "Krzıl Ordu" ile Ebu Nıdal'm "Kara Hazıran" adlı terör
örgutlenyle ortak eylemler yaptıklarına da ınanılıyor
Terönstlerin örgut evınde eie geçen "Akrep Skorpton vz 61"
marka Çek yapısı sılahlar da terör eylemlerınde kullanılan sı-
lah turlerındendır.
Bu örgüt sılahlarıyla bırlikte ele geçtı. Ya ele geçmeyenler? .
Butün bu belırtı ve olaylar terorun daha da tırmandınlacağı-
nı gosteriyor Buna karşı ne yapıyoruz?
"Dostlar alışverışte görsün" gıbısınden lıder toplantılarıyla
havanda su dövüyoruz
1
.
KomalsuİsMakinalanTöıMyeâede üretiliyor!
Komatsu.bu önemli üretim anlaşmasını dünyada yalnızca Temsa ile yaptı...
TEM
PC200 5 WA 3201
HıdıollkEltskctvatör L.T.Yükleyicı
A & Br Haa Ömer © O B A N O Hokjıng A.S kurulusucfc*
WA420 1 FD25T10 FD30T10 FD40ZT 4
•HKOMATSU
G Ü Ç V E G Ü V E N D O L U
LTYûkleyicl DizelForklift DtzelForklift DizelForUılt