22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 MART 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 Şili'de gösteri ve çatışma • SANTİAGO (AA) — Şili'de, General Augusto Pinochet'nin askeri diktatörlüğünün tarihe kanştığı ve yeni Devlet Başkanı Patricio Aylwin'in göreve başladığı önceki gün Santiago'da çıkan olaylarda yaklaşık 100 kişi yaralandı. Aylwin, radyo ve TV'den halka hitaben ilk konuşmasını yaptığı sırada Başkanlık Sarayı çevresinde toplanan göstericiler, engelleri aşarak saraya ginnek isteyince, poüsin müdahalesiyle karşılaştılar. Bir saat kadar süren çatışmada, 50 sivil ile 46 polis yaralandı. Mandela Isveç'te • STOCKHOLM (AA) — Afrika Ulusal Kongresi Başkan Yardımcısı Nelson Mandela S günlük bir ziyaret için dün tsvec'in başkenti Stockholm'e geldi. Ülkeye gelişinde Arlanda Havaalanı'nda Dışişleri Bakanı Sten Andersson tarafından karşılanan Mandela gazetecilere bir açıklamada bulunmadı. Mandela'nın bu sabah Başbakan Ingvar Carlsson ve diğer hükümet yetkilileriyle görüsmesi bekleniyor. FılİHtinli mahkûm • KAHtRE (AA) — tsrail, önceki gün Necef çölündeki bir cezaevinden kaçtıktan sonra Mısır'a geçen bir Filistinli mahkûmun iade edümesini istedi. Israil Radyosu, Filistinli mahkûmun sının geçtikten sonra Sina'daki Banş Gücü'ne teslim olduğunu, daha sonra da Mısır makamlanna teslim edildiğini belirtti. Israil ayrıca Mısır'dan, cezaevinden kaçtıktan sonra bu ülkeye geçtikleri sanılan iki Filistinli mahkûmun da yakalanmasını istedi. BMGüvenlikKonseyi, Cuellar'ın iyi niyet misyonunusürdürmesini kararlaştırdı KJbrıs için yeni girişimBirleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, genel sekreterin iki topluma tartışmaların sonuç vermesi amacıyla yardımcı olmasını kararlaştırdı. Cuellar, 31 mayısa kadar yeni bir Kıbns raporu sunacak. NEW YORK / ANKARA (Cumhuriyet) — Birleşmiş Millet- ler Güvenlik Konseyi, dün Genel Sekreter Pcrez dc Cuellar'ın Kıb- ns görüşmelerinde iyi niyet mis- yonunun güçlendirilmesini amaç- layan bir karar aldı. Konsey ka- ran, "Genel sekreterin en lusa za- manda bir Uerleme saglanması amaayla iyi niyet raisyonunu siir- durmesi ve iki topluma tartışma- lann sonuç vermesi amacıyla yar- dıma olmasını" öngörüyor. Kon- sey, genel sekreterden 31 mayısa kadar yeni bir rapor sunmasını da istedi. Güvenlik Konseyi karan, taraf- ları "Bagımsıdıgı toprak bütiin- lüğü, baglantısızlıgı ve egemenli- ği garentilenen, aynca herhangi bir ulkeyle birieşmesi ya da ayrı- mı soz konusu olmayacak iki top- lumlu bir fedenü cumhuriyet" ku- rulması yolunda verdikleri sözü hatırlatan 367 sayılı karara atıfta bulundu. Kararda kurulacak fe- derasyonun, "Anayasal yönden iki tupluralu, toprak açısından iki kesirali" olması da vurgulandı. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, ka- rar öncesinde yaptığı açıklamada BM Güvenlik Konseyi'nin genel sekretere "öneri sunma" esnek- liği vermesine karşı olduğunu be- lirtti ve böyle bir karann "Kıbns"- ta sonınu giiçleştireceğini" söylc- di. Kıbns'ta çozümün iki tarafın li- derlerinin eşit statüde yapacakla- rı doğrudan müzakereler yoluyla bulunabileceğini kaydeden Bozer, şöyle dedi: "Miizakerc sürecine dışandan empoze edilmeye çalışılacak yön- tem ve tekliflerin, bedeflenen çö- züme hiçbir katkısı ounayacagı gi- bi çözumiı daha da güçleştirece- ginden endişe edcrim." Diplomatik çevrelerde, Bozer- in bu sözleriyle, BM Genel Sek- reteri'ne Kıbns müzakerelen süre- cinde belge sunma yetkisi sağla- yan bir karar taslagı üzerinde du- ran Güvenlik Konseyi'ni hedef al- dığı yorumu yapıldı. Anımsanacağı gibi Türkiye, BM Genel Sekreteri'nin iyiniyet misyonunun Kıbns Türk ve Rum taraflannın doğrudan müzakere- lerde bulunmalan için "gerekli ortamı" saglamaktan ibaret oldu- ğuna inamyor. Genel Sekreter'in bu anlamda müzakerelere taraf ol- madığını, sunacağı belge ve öne- rilerin ise "komplikasyonlara" yol açacağı savunuluyor. Dışişleri Bakarüığı çevreleri de Güvenlik Konseyi taslağının mev- cut haliyle "guçlüklere yol acacak nitelikle" olduğunu belirtiyorlar. Boyle bir taslağın genel sekreterin misyonu açısından çelişkilere yol açacağını betirten bu çevreler, Türk tutumunda ise bir değişik- lik beklenmemesi gerektiğini ifa- de ediyorlar. Gend Sekreter'in Türk tarafına, 367 sayıb 12 Man 1975 tarihli ka- rarda öngörülenin ötesinde bir yetki istemi bulunmadığını belirt- tiğini söyleyen bu çevreler, "Şim- di farklı bir durum çıkarsa orta- ya, o zaman bir güvea bunahmı- na yol açılacagı açjkor" dediler. Bu arada Ankara'daki Batılı diplomatik kulislerde son New York zirvesinin başarısızlıkla so- nuçlanmasımn Türk tarafına fa- tura edilmeye çalışıldığı göz- leniyor. Nitekim üst düzeyli bir Batılı diplomat, Denktaş'm, genel sek- reterin "manda"sı dışında olan bir şekilde "halk" ve "self- determinasyon" kavramlanm ge- tırerek görüşmeleri yokusa sjlıdû- ğünü iddia etti. Kıbns Rum lide- rinin gerek ABD Kongresi, gerek- se Avrupa başkentleri nezdinde "büyük puan" topladığuu kayde- den söz konusu diplomat, "Ba donımda Tnrk taıafı ve buna bafr- lantılı oiarmk Türkiye zor dw*m- da kalacakür" dedi. Dışişleri Bakarüığı çevreleri ise bu görüşleri reddederek genel sek- reterin bahsedildiği şekilde kesin bir "manda"sı olmadığıru kaydet- tiler. Bu konuda şunlan söylediter. "Gend sekreterin Türkiye ve Kıbns Türk tarafınca taaınan bir iyiniyet misyonu var. Bu çerçeve- de görevi göruşmeter için yanhma olmak. Bunna ötesinde bir göre- vi yok. Gerisi uVi tarafa kalmş. Ne üzerinde aoiaşırtarsa o geçerttmr." KKTC'DE HAREKETLİGÜNLER Denktaş'ın Lstifası bekleniyor LEFKOŞA (AA) — KKTC Cumhurbaşkam Ra- nf Denktaş'ın, haziranda yapıhnası gereken cum- hurbaşkanlığı seçiminin bir an önce gerçekleştiri- lebilmesi amacıyla istifa etmesi bekleniyor. New York zirvesinde Rum lideri Yeorgios Vasi- liu'nunî'Kıbns Türklerinin çoğunlugunu temsil etmiyorsunuz" iddiasına hedef olan, zirveden sonra da KKTC'deki muhalefetten eleştiriler alan Denk- taş, durumu açıklığa kavuşturmak için halkın gü- venine başvurmayı kararlaştırdı. Konuyla ilgili olarak kendisine yöneltilen soru- ları cevaplandınrken, istifa edeceği yolundaki söy- lentileri yalanlamayan Denktaş, "Halk, Denktaş'm siyasetini desteklemiyor" şeklinde duşunen dünyaya bir cevap verebilmek için cumhurbaşkanlığı seçim- lerinin bir an once yapılmasını gerek görüyor. Denktaş, Cumhuriyet Meclisi'nin dün sabah baş- layan olağanüstü toplantısında, New York göruş- meleriyle ilgili bilgi verdi. Toplantı, Başbakan Der- viş Eroğlu tarafından verilen bir önergenin kabu- lüyle kapalı olarak yapıldı. Ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi- nin Genel Başkanı Özker Özgiir, önerge üzerinde konuşurken, oturumun kapalı yapılmasına karşı çıktı. Cumhuriyet Meclisi'nin, "her olağanüstü toplan- üyı kapalı yapmak" gibi bir alışkanlık edindiğini söyleyen Özgür, New York görüşmelerinin gizlisi sakhsı kalmadığmı, her şeyin açıkça tartışılması ge- rektiğini bildirdi. Denktaş, istifasıru verdigi takdirde, anayasa uya- rınca 45 gün içinde başkanlık seçimlerinin yapıl- ması gerekiyor. Vasiliudan 'son söz' 'Self-determinasyonu kabul edemeyiz' Kıbns'ta self-determinasyon istemenin "tarihle alay etmek" olduğunu öne süren Rum yönetimi lideri Vasiliu,"Bu konuda tüm dünya bizimle " diye konuştu. LEFKOŞA (AA) — Kıbns Rum yönetimi lideri Yeorgios Va- siliu, Kıbns Türklerinin self- determinasyon hakkıru asla kabul etraeyeceklerini söyledi. Vasiliu, tngilizkr tarafından idam edilen bir EOKA'cı için dü- zenlenen anma töreninde yaptığı konuşmada, bu tür düşüncelerin "Ankara'dan kaynaklandıgını ve Ankara'mn yeni bir self-deterırü- nasyon teorisi yaratogını" iddia Avril Haiti'yî terk etti Dış Haberler Servisi — Haiti- nin, geçen cumartesi akşamı isti- fa eden Devlet Başkanı General Prosper Avril, muhalefetten gelen baskılar üzerine, ailesi ve yakın- lanyla birlikte ülkeyi terk etti. Bir Amenkan askeri uçağıyla dün sa- bah Haiti'den aynlan General Av- ril'in, ABD'nin Miami kentine git- tiğı, ancak daha sonra Belçika'ya geçmesinin beklendiği bildıriliyor. 1988.'de bir askeri darbeyle işba- şına gelen General Avril, yaklaşık on gün önce başlayan yoğun pro- testo gösterileri nedeniyle, cumar- tesi akşamı istifa etmek zorunda Haiti'nin başkenti Port Au Prince'de gösteriler devam ediyor. Bir gösterici, hukumet binalanndan yağ- kalmıştı. malanan eşyalan ateşe vererek öfkesini sergiliyor. (Fotoğraf: Reuter) etti. Vasiliu, şunları soyledi: "Kıbns Tirklerinin self- determinasyon hakkına sahip ol- mayan bir azınlık degil de bn hak- ka sahip bulunau bir halk oldu- ğu one sünilmekledir. Ankara'mn bu teorisi, oder duşuBdngii ve ne- ler amaçladıgı hakkında cok açık bir fikir vermektedir. Ne var ki bu teori, jnlnız bizim tarafımızdan degil, Elen halkı ve burun EJen- ler tarafından degil, aynı zaman- da bütnn dünya tarafından da red- dedilmektedir. Teorinin herkes ta- rafından rcddedildigi, son ulusla- rarası toplaatılarda ve ay^ı za- manda Ne» York görüşmelerinde açıkça belli olmuştur. Bu konuda dünya bizimle beraberdir. Onun içindir ki biz, Ankara'mn uzlaş- maz tavn yuzunden New York gö- rüşmelerinin başansızlıfa ağn- maması karşısında ümitsizUğe duşmuyoruz. Tersine bn maabk dışı ve uzlaşmaz talepleri karşıla- şıp aşmak ve hedefımize ulaşmak için şimdi kendimize daha çok gü- ^enmeliyiz. Denktaş'ın Kıbns Türkleri için self-determinasyon talep etmesi, tarihle alay etmek demektir. Bunu hiçbir zaman ka- bul etmeyecegiı." Rum halkını, "Kıbns'ın federal bir devlet halinde yeniden birleş- tirilmesi içta" mücadeleye çağıran Yeorgios Vasiliu, "Bu tarihimize karşı bir sonunluluktur" dedi. "6en kendiekibimle çahşırım." Başanlı birçok işadamı için, kendi ekibiyle çalışmak bir ilkedir. O zaman size bir PVV2 öneririz. Çünkü bir PVV2 , işyerinize sizin yöneteceğiniz ekibiyle birlikte gelir. İşyerinize getirdiği ekip, hem kendi üstün becerisi, hem hizmet yanşındaki yetkili satıcılan, hem de KOÇ-UNİSYS'in 71 ilimize, ilçelerimizden 646'sına hizmet götüren uzman kadrosudur. UNISYS PVV2 , hem üstün nitelikli bir kişisel iş bilgisayan, hem büyük sistemlerin başlangıç noktasıdır. Bugünkü bütün işlerinizi görür, yannki işlerinize göre büyür. ABD teknolojisidir. Türkiye'de de uygun fiyatlardaki değişik. modelleri, daima ve fi mutlaka KOÇ-UNİSYS güvencesiyle | kullanıhr. " KOÇ-UNİSYS'i ya da yetkili satıcılanmızdan birini arayınız. KOCUNİSYS "Bilgisayar Sistemleri" MkCROSET T« (1)175 72 75 YETKİLİ PVV2 SATICILARIMIZ. GtmOATA BK.OISAYAR TEKNIK BİLGİ IŞLEM Tel {4| 1IB30 01 M*ara T« (51|6323<«kMr lel {6211 13 180 C YONELİM BB.GİSAYAR LINKBİÜŞtM Tal 0)1X02 79 luwbul Tel (4)137 11 64 Ankara Teı I5l| 130809 t EBİ Tııi i) ıınnn'i HSSSİSTEİI T« 151.22 62 29T«ı (i)i7309 T« |4I 230 18 32 AYKOM BltGISAYAR GALAKSİ BILGiSAVAR ATVJM T« |1I 1731351 İHMbul Tel 33) 11 59 23 Kony* T« 136) 11 2796SMIIMI ItniŞİM BİLGİSAYAR Tel (24)20 81 01 Bıra Koç-Unisys Bilgisayar Sistemleri A.Ş. DUNYADA BUGUN AIİStRMEN Engel . Bir sorunun, bir güçlüğün üstesinden gelebilmenin ilk ko- şulu, onu gerçek boyutlarıyla kavramak, küçümsememek, önemiyte orantıh bir çerçeve içinde ele almaktır. Bu gerek yerine getirilemediğinde, yenilgi baştan kaçınılmazlaşır. Yukarıdaki gerçeği, terörün bir kez daha ülkemiz günde- minin baş sırasını aldığı dönemde anımsamakta sayısız ya- rarlar var. Bilmeliyiz ki terörün önüne geçmek ve onu yen- mek, yatnızca liderlerin bir araya gelmeleri veya tüm güçle- rin birlik beraberlik demeçleri vermeleriyle varılabilecek bir sonuç değil. Hatta erken seçim biie otomatık olarak teröre karşı bir önlem oluşturamaz. Terörün son kurbanı Çetin Emeç çok haklıydı, ülkemızin havası, suyu. toprağı terörü geliştir- mekte verimli. Burada bir gerçeği vurgulamak, yanılgıları giderebilmek için bir noktanın altını iyice çizmek de gerekli. Terör her ül- kede, her yerde görülen bir olgu, ama bu olgunun, tekil olup olmadığına bakmak gerek niteliğini saptayabılmek için. Ör- neğin, Isveç'te Olot Palme öldürülüyor, F. Almanya'da bir ban- ka müdürü sokak ortasında saldırıya uğruyor, ABD'de Baş- kan Reagan tabancalı bir saldırgan tarafından yaralanıyor. Bütün bu olguları yadsıyamayız. Ancak şu noktayı iyi sapta- mak gerek: Yukarıda saydığımız olaylar tekildirler ve sözü edP len ülkelerde terör eylemleri rejime ya da ülkenin bütününe yönelik bir eylemler zincirinin halkalarını oluşturan salgınm birer parçası değiilerdir. Sakın ola ki yetkililerimiz ile etkiliierimiz, bu önemli ayrılı- ğı görmezden gelerek, "Ne yapalım, terör her yerde var. Bu illa bir otorite boşluğu olduğu anlamını taşımaz" gibi bir ya- nılgtya düşmesinler. Ankara Temsilcimiz Ahmet Tan'ın Yıldınm Akbulut ile yap- tığı konuşmanın sonrasında yazdığt yazıdan anlaşıldığına gö- re ne yazık ki Başbakan böyte bir yanlış eğılimin içine düş- müş bulunuyor. Oysa artık hepimiz görmeliyiz ki terör Türkiye'deki iktidar boşluğundan yararlanarak amacına doğru yürümeyi planla- maktadır. İşte Sayın Akbulut'un bu gerçeği görmemesi veya görme- mekte direnmesidir liderler toplantısının istenen sonucu ver- mesini engelleyen etken. Nitekim, dün TBMM Başkanı Kaya Erdem'in çağrısı üzeri- ne yapılan toplantıdan sonra yayımlanan 12 Mart 1990 tarih- li sade suya tirit bildiriden de anlaşılacağı gibi, parlamento- da grubu bulunan partilerin önderlerinin bir araya gelmesi hiçbir sonuç doğurmamıştır. Açıkça söylemek gerekirse bil- diri, terörün önünde hiçbir engel olmadığını ve iktidar boş- luğunun daha da süreceğine göre daha bir süre de hiçbir engel konulamayacağını göstermektedir. - Toplantıdan çıkışında yaptığı açıklamada Sayın Akbulut, erken seçim konusunun gündeme geldiğini, (akat kendisi- nin bu sorunu konuyla ilgili görmediği için görüşmediğini açıklamıştır. Doğrusu Saytn Akbulut'un bu görüşüne katılmak olanak- sızdır. Çünkü Türkiye'de gerçekten bir iktidar boşluğu vardır ve bu boşluğu gidermenin yolu da kaçınılmaz olarak erken seçimdır. Terör ile ilgili liderler toplantısının bıçimi bile, ikti- dar boşluğunun kanıtı olarak duruyor karşımızda. Şimdiye dek hep Çankaya'daki kişinin başkanlığında yapılan bu tür topiantılar, bu kez TBMM Başkam'nın çağrısı ile onun baş- kanlığında yapılıyor. Bu değişikliğin nedeni de muhalefetin Çankaya'daki kişiyi Cumhurbaşkanı olarak tanımamasıdır. Bu tanımamanın nedeni de TÖ'nün ulusal istence karşı orada oturjnasıdır. Yaşamsal bir konuda yapılan toplantıdan TÖ'nün dışlan- mış olması, muhalefetin savının artık yaşama geçtiğinin ka- nıtıdır. Peki, Sayın TÖ bulunduğu koltukta ulusal istence karşı otu- ruyor da Sayın Akbulut, bulunduğu yerde ulusal ıstenci mi yansıtıyor? Yalmzca erken seçimin terörün köküne kibrit suyu ekece- ğini sananiar var ise yanıldıklarını bilmelidirler. Eğer olayla- ra boylesine yüzeysel yaklaşmakta direnenler var ise onlara 1977 yılında ekonomik, politik ve sosyal olaylann olduğu ka- dar terör olgusunun da boyutunu kavramadan alelacele ik- tidar olup da her şeyi iki günde çözeceğini sanan Bülent Ece- vit'in her şeyi nasıl yüzüne gözüne bulaştırdığını anımsatmak gerekir. Evet yalnız erken seçim, teröre karşı çözüm değil, ama bu- günkü terörün nedenlerinden biri de ANAP'ın sorumluluğun- dakı iktidar boşluğu olduğuna göre erken seçim, çözümün önündeki ilk engeli kaldıracak, yani zorunlu koşulu yerine ge- tirecekti. Zorunlu koşul oluşmadan yeterli koşul da yerine ge- tirılemeyeceğine göre bugün teröre karşı atılacak en somut adım erken seçimdi. Ne yazık ki bu olanak kaçmıştır ve dar görüşlülüğünden kurtulamayan, siyasal sorumluluktan yoksun ANAP ile onun eski ve yeni, gizli ve açık patronları terörü ortadan kaldıra- cak önlemleri uygulamaya koyma yolunun ortasında koca bir engel olarak durmaktadırlar. DIŞ BASIN ^İK UU\sUiuç|tcıu jJost Libya'dan yine zehırli gaz alarııu Libya'nın kimyasal silahlar üretti|ine dair yeni raporlar veri- liyor. ABD'de resmi yetkUifcr, Al- bay Muammer El Kaddafi'nin, Libya'mn Rabta kentinde zehirü gaz (hardalgazı) uretüğine ilişkin kanıtlar oiduğunu söylüyorlar. Ancak Kaddafî, söz konusu üre- timin ilaç elde etmek için yapıldı- |mı öne sürüyor. Hde edilen ka- nıtlar, üretilen kimyasal silahlann tüm dünyayı zehirleyecek kapasi- tede olduğunu gösteriyor. KaddaT fı'nin Rabta'daki tiretimin yanlış değerlendirildiğini ve söz konusu değerlendirmelerinde ısrarh oldu- ğunu belirtmesine karşın, zehirli gaz üretıldığine ilişkin raporlann sürpriz özelliği yok. Çünkü Lib- ya ordusunun 1987 >ilında Çad'- da kimyasal silah kullandığı bili- niyor. Kimyasal gazlar, birçok ülke- nin teknolojisi ve ulusal bütçesi içinde aldıkları yerle, 'çok tehli- keli silah' özelliği taşıyor. Ancak bu gazların, yararh kullanım ola- nakları bulduğu da bir gerçek. Birçok ülke, şirket evlüikleri ve bu işin uzmanlarınca belirlenmiş öl- çüler içinde kimyasal gazlar üre- tiyor. Federal Almanlar, daha ön- ce Libya'ya kimyasal gaz üreti- minde yardım etmişti. Ancak gaz- ların silah haline dönüştürülmesi ile birlikte Almanlar bu işi artık yapmayacaklanna söz verdiler. Şimdi, yeniden, Libya'nın var olan destekçilerinin kimler oldu- ğunu kontrol etmenin sırası değil mi? Kimyasal ürünlerin gelişmiş ül- kelerde giderek gözden düşmesi ile birlikte, kimyasal gazların üre- timine yardımcı olan çeşiüi firraa- lar gözlerini az gelişmiş ülkelere çevirdiler. Bu durum bazı ülkele- rin de işine geldi. Libya, Çad'da kimyasal gaz kullanarak Kadda- fi'nin koyduğu kurallann sürme- sini sağlamak istedi. Irak da hem tran'a hem de kendi topraklann- da yaşayan Kürtlere karşı kimya- sal gazlar kullanarak uluslarara- sı normlardan uzaklaşmak paha- sına, bölgesel karizmasını arttır- maya girişti. Bu nedenle, kimya- sal gaz üretiminde teknoloji taşı- yan ve az gelişmiş ülkelerde bu tûr uretim yapılmasına yardımcı olanlann disipline edilmesi kesin- likle gerekiyor. Kimyasal silahlann uluslararaa anlaşmalarla üretiminin ve geliş- tirilmesinin yasaklanması konu- sundakı görüşmeler sürüyor. Bu gerekli bir işlem. Ancak ilk ağız- da şu sorunun sorulması gereki- yor: Kimyasal silahlar ülkeler için büyük bir tehdit olduğunda mı harekete geçilecek?.. Kimyasal si- lahlar tehdit oluştursun veya oluş- turmasın, sürekli ihtiyath olmak şart gibi görünüyor. (9 mart}
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear