29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 MART 1990+*** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Dövünüp Dövünüp Aynı Noktaya Gelmek... (Baştarafı 1. Sayfada) cağı gerekçesiyle erken seçim yolunu zor- lamaz. Bunalım derinleşir: Ordu, 12 Mart 1971'de muhtıra verir; Demirel devrilir ve partiler üs- tü bir hükümetle birlikte ara rejim dönemine girilir Türkıye'de. Bülent Eceyit'li yıllar: 1974, 1975... CHP lideri siyasal kariyerinin doruğunda- dır; çünkü Kıbrıs'a çıkma kararını almış bir başbakandır. Ama bu arada MSP'yle koalis- yon hükümetini yürütmenin güçlükleri iyıce belirginleşir. Aynı zamanda bir çekici fikir to- murcuklanır CHP yönetiminde: Kıbrıs'ı bir er- ken seçimle oya tahvil etmek... MSP ile koalisyon bozulur; ancak muha- lefet erken seçime yanaşmaz. AP lideri De- mirel'in başkanlığında Birinci Milliyetçi Cep- he hükümeti kurulur. Böylece, terörün oia- ğanüstü boyutlara tırmanacağı bir cepheleş- me sürecine ılk adımını atar Türkiye... Dehşet ortamının giderek koyulaştığı yıl- lardır 1976, 1977. iktidar ve muhalefet partılerinin liderleri Demirel'le Ecevit, kuliste bir erken seçim için anlaşırlar. Altı ay önceye alınan seçimler 1977 haziranında yapılır. Geçici de olsa si- yasal havanın rahatladığı görülür. Geçicidir; zira Türk politikasına uzlaşma değıl, cephe- leşme damgasını vurmaya devam eder. 1980 yılına ordunun uyarı mektubu ile gi- rilir. Ara seçimi kazanmış olan AP lideri De- mirel, azınlık hükümeti kurmuştur. Bir yan- dan cumhurbaşkanı seçilemez, öte yandan kanlı tırmanışını sürdürür terör. Siyasal bu- nalım gün geçtıkçe derinleşir. AP lideri er- ken seçimi zoriar, muhalefet karşı çıkar. Hat- ta, 1980 yazinda erken seçimi anayasaya ay- kırı ilan edebilecek kadar da ileri gider, da- ha doğrusu saçmalar muhalefet... Ve 12 Eylül 1980 sabahı: Tank sesleri... •k Bu satırlan bugün de öyle olacak diye ka- leme almadık. Böyiesi mekanik neden-sonuç ilişkilerinin inandırıcılığı olamaz. Bu örnekleri biraz basite indirgeyerek özetleyışimizin nedeni şu: Yakın siyasal ta- rihimizde buyük bunalımları bir türlü siste- min kendı mantığı tçinde aşamadık. Sürekli olarak sistem dışı askerı müdahalelerle kar- şılaştık. Bunun çok değişik nedenleri sayı- labilir. Ancak biri kesinlikle yadsınamaz: Si- vil siyaset güçlennin bir uzlaşma geleneğin- den yoksun olmaları... Çok partili sistemin, karşılaştığt bunalım- ları kendi içinde çözum üreterek aşabilmesi için, uzlaşmayı, konsensüsü öğrenmekten - ve tabii bunun mekanizmalarını da kurmak- tan- başka çare yoktur. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül... Bu tarihterin tümünde, uzlaşmadan ve se- çim sandığından kaçmanın kalın izlerı var- dır. • Politika sahnemızde 26 Mart 1989 yerel seçimleri ise yukarıda değındiğimiz açılar- dan bir başka dönüm noktasıdır. Bu seçimler iktidar partisi bakımından öy- lesine büyük bir yenilgiydi ki, Başbakan Özal'ın ıstifa edıp erken seçime gitmekten başka çaresi olmamak gerekirdi. Çünkü halk desteği ancak yüzde 20'yı bulan bir hükü- metle iktidar olunamazdı, ülke yönetilemez- di. Seçime yanaşmadı Sayın Özal. Bununla da yetinmedı, bir de Çankaya Köşkü'ne çıktı. Dahası var: Hiç inandıncılığı olmayan, cid- diye alınmayan bir kişiyi de kendi bilinçli ter- cihiyle, hükümetin ve ANAP'ın başına geti- rebildi. Peki, bugün ne durumda Türkiye? İşler yu- rüyor mu? Geçelim. Her seferınde bıraz daha çok dövünüp yi- ne aynı noktaya gelmek çok acı. Oysa tarih- ten ders almak diye bir şey vardır uygarlık- ta. Bugün ülkemizde kartopu gibi büyüyen bir siyasal boşluk var. Uzlaşarak seçime gıtmek, ilk adım olacaktır, bunalımı aşma yolunda. Erken seçimin alternatifine gelince: Belırlı aralıklarla dövünmeye devam etmek... Altı dakikahk 'operasyorf O İ İ P İ İ V l î l f Cfklf tstanbul Emniyet Müdürlügü'nün, dün ogleden sonra yaptığı g U l . U J U A 3 C I İ açıklamada. leröristlerin Lübnan'da eğitOdigi bildiradi. Açıklamayla birlikte leröristlerin silahları da basına gösterildi. Masada Kalesnikof, Akrep, 14'luk ve 32 kalibrelik silahlann yanısıra bu silahlara ait mermilerle Si>asi Şube operasyon timlerinden biri olan "TİM 7" yazıldığı ve altına ayyıldız işareti yapıldıgı dikkat çekti. Uzmanlar "Akrep" diye tanımlanan silahın "terör" için etkili olduğunu ve kısa dipçikli ile M-16 makineli di>e iki tipinin bulundugunu be- lirttiler. (Fotoğraf: Ugur Günyıiz) ANAP milletvekili Recep Ergun Istihbarat zayıfladı'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Türk Hukuk Kurumu Baş- kanı Prof. Dr. Muamraer Aksoy ve Hurriyet Gazetesi Yönetim Ku- rulu uyesi Çelin Emeç'in öldürul- meleriyle birlikte tırmanan teror olayları karşısında, güvenlik güç- lerinin yetersiz kaldığı tartışmaları yoğunlaştı. TBMM Milli Savun- ma Komisyonu Başkanı, ANAP Kayseri Milletvekili ve eski sıkı- yönetim komutanı emekli orgene- ral Recep Ergun, "Ben de istih- baratın zayıflıgından şikâyetçi- yim" dedi. Bir dönem MlT'te yöneticilik c*e yapan Ergun, bugün yaşanan terör olaylan ile 12 Eylül öncesin- de yaşananlan karşüaştınrken, 12 Eylül öncesinde olduğu gibi şim- di halka yayılmiş bir korku, en- dişe ve paniğin olmadığını bildir- di ve bugün yaşanan ögrenci olay- larını "basit olaylar" olarak gör- duğunu söyledi. Ergun, oldürme olaylannı gerçekleştirenlerin genç ınsanlar olduğunun hatırlatılma- Kolay kaçtık (Boştamfı 1. Sayfada) yaklaşmay\n, polısler sızı vururlar' dedi. Daha sonra bize, evdeki eşyayı kaptnın arkasına koymamızj söyledi. Omzundan yaralıydı. 07.30 da uyanıp ye- mek yemek için mutfağa gittim. Sonra teröristin ayumaya çalışn- ğını gorunce, geri dönüp mutfak penceresini açtım ve polisin yar- dımıyla havalandırma boşluğun- dan karşı taraftakj balkona atla- dım." Rehinelerden Nusret Koçin de silahlı militanın, dairenin kapıla- nru takarken geldiğini, daireye girdikten sonra da kimliğini yak- tığını anlattı. " Yiizünde cam kınğı, omzunda da kursun yara- sı vardı" diye anlatan genç raa- rangoz, "Bize yarasını sardırdı. Kurşunlan biten otomatik silahı- nı masaya bırakmışb. Sabah Mus- tafa kaçtıktan sonra ben de mnt- fağa gittim ve aynı yoldan kaçtım" diye konuştu. Şahin Süt ise iki rehinenin ka- çışından sonrasını şöyle anlattı: - "Yalnız kahnca çok korktura. Tilremeye başiadım. Bu ara yanı- ma gelip 'Korkmana gerek yok. Seni akşama bırakınm, acele etme' dedi. Polise teslim olmayı kabul etmiyordu. Operasyondan yanm saat önce rnutfağa gitraek istedim. Arkadaşların oradan kaçtıgını bilmesine karşın 'Peki git' dedi. Ben de aynı şekilde kur- tardım kendimi." sı ve bunlann yetiştirilmelerinden istihbarat örgütlerinin habersiz olup olrnadıkları yolundaki soru- ya şu karşılığı verdi: "Ben de istihbaraün zayıflıgın- dan şikâyetçiyim. İstihbarat, dev- leti yönetealere, devlete yönelik tehdidi, tedbir alacak kadar on- ceden duyurmaktır. Bunu once- den bildirmesi gerekir. Çetin Emeç'i kim öldürdü diye sonra- dan çeşitli açıkiamalar yapmaya- cak. Oldürme olayından önce, böyle bir olayın işlenebilecegine ilişkin saptamalsmnı ilgili birim- lere Uetecek. Bunun yapılması ge- rekir. Ama ben bunu göremiyo- rum. İstihbarat da kolay is degil. Ama hedef bu olmalı. Bu da teş- kilatlanma meselesi, bedefe yer- leşmeleri gerekir. Hedefte adam buiundurulması ve oradan haber alınması gerekir." Ergun, yaşanan terör olayları- nın birkaç dış mihrakın birden işi olduğunu, amacın Türkiye'yi Bal- kan ülkeleri gibi kuçük ve güçsüz bir ulke haline getirmek olduğu- nu savundu. Eski ernniyet müdürlerinden Muzaffer Özbayrak, son günler- de özellikle sağ terör örgütlerin- den kaynaklanan olaylar karşısın- da polisin zayıflığını vurguladı. özbayrak, "Polis sola karşı yetiş- tirilmiş, koşullandınlmış. Sag ör- göllere yöneük bilgi birikimi > ok" dedi. Özbayrak, "teröre gerekli teşhisi koyup, gerekli önlemleri alacak polis yöneticilerinin bulunmadıgını" da kaydetti. Eski emniyet müdürlerinden Mustafa Yiğit de, Istanbul'da meydana gelen öğrenri olaylann- da öğrencilere polisle birlikte, çember sakallı, tekkeli bazı geri- ci unsurların taş atmalanna işa- ret ederken, "Bu fotoğraf basın- da da yer aldı. İşte sorunun çö- zümüne bu gönıntüden hareket- le yaklaşmak gerek. Gözlerin po- lis içindeki kadrolaşmaya çekil- rnesi gerekir" diye konuştu. DKP / SHB NEDİR? îstanbul'da ilk eylem Devrimci Komünist Partisi (DKP) 1989 yıhnda, geçrnişi TlP'e kadar uzanan gelişmeler zinciri sonrası kuruldu. TtP içindeki ayrışmadan sonra legal olarak kurulan TSİP içinde de "Birlik" adıyla oluşan muhalif grup parti MK'sında legallik-iUegallik tartışmasında fikir a>Tilığına duştüler. Başını lbrabim Seven'in çektiği bu grup, 1975 tarihinde "halkımıza" başlıklı ve TKP-Reorganizasyon imzalı bir bildiri yayımlayarak kurulduğunu duyurdu. 1978 yıhnda bu örgüt Reorganizasyon tanımlamasının günün koşullarını karşılamadığını belirtip TKP-B adını aldı. 1989 tarihinde Atina'da yapılan Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Birlik (TDKP-B) ile TKP-B 3. kongresinde bir grup delege partiden koparak lbrahim Seven'in oluşturduğu Devrimci Komünist Partisi (DKP) saflarında yer aldılar. DKP'nin silahh vurucu gücu olarak yapılandırıian Silahlı Halkın BirliUeri (DKP-SHB) ilk kez Ataköy olayıyla ortaya çıktı. Ankara'da Sıkıyönetim Komutanı ve ANAP Milletvekili Recep Ergun'a suikast girişimi savıyla açılan davada adı duyulan TKP-B/SHB ile ilişkilerinin olmadığını açıklayan Ataköy olayında gözaltına alınıp sorgulanan militanlar, kendilerinin Filistin Kurtuluş Örgutu uyesi George Habbaş tarafmdan 1966 yıhnda kurulan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin LUbnan'daki kamplarında eğitildiklerini söylediler. FHKPC adını vurucu timlerle eylem yaparak duyurdu. Ve 1972 yıhnda Tel-Aviv'deki Lod Havaalanı baskınında 26 kişinin Japon Kızılordu militanlanyla ortaklaşa yapılan eylemde öldürulmesiyle unlendi. Suriye ve Libya'da da taraftarlan olan George Habbaş 1987 yıhnda öldü. Habbaş, Marksist eğilimli ve SSCB yanlısı olarak tanınıyordu. ERDOĞAN KÖSEOĞLL YALÇIN ÇAKIR FL'AT KOZLUKLU ESAT PALA UĞUR SANER BEHZAT ŞAHİN VEDAT YENERER tstanbul Haber Servisi — Ata- köy'de 16 saat süren gerilim sonu- cunda uç rehine kaçmayı başarır- ken, Ankara'dan gelen özel tim, "Savaş" adıyla kendini tanıtan DKP-SHB örgütü uyesi Talat Cos- kun'u (23) altı kurşunla ağır ya- ralayarak ele geçirdi. Ankara ta- rafından yonlendirilen operasyo- nun 6 dakika sürdüğü ve Terörle Mücadele Dairesi Başkanı Mete Altan'ın yonetimindeki "Rehine Kurtarma Birligi"nden bir timin ilk kez görev yaptığı açıklandı. Üç rehine kısa aralıklarla mutfak penceresinden merdiven sahanlı- ğına inerek kaçmayı başardılar. Kaldırıldıgı hastanede ameliyat edilerek yoğun bakıma alınan Ta- lat Coşkun'un, önceki günkü ça- tışmada yakalanan arkadaşlan Gültekin Erdal (Ozan Ozangil) ve Besey Saygıh ile birlikte Zeytin- burnu'nda olay günu bir kuyum- cuyu soymayı ve birkaç gün son- ra da Bakırköy Bahçelievler Kara- kolu'nu basmayı planladıklan po- lisçe açıklandı. Saygıh'nın polisteki sorgulama- sında, Devrimci Komünist Parti- si, Silahlı Halkın Birlikleri örgü- tü üyesi olan Yusuf kod adlı Gul- tekin Erdal'la birlikte Lübnan'da George Habbaş'ın Filistin Halk Cephesi kampında eğitim görduk- lerini ve geçen 18 şubat günü yur- da dönerek Talat Coşkun'la bûluş- tuklarını söylediği bildirildi. Ör- gütün Şirinevler'deki evinde yapı- lan aramada, bir kalaşnikof, çe- şitli çap ve markalarda 210 adet mermi, elbombası ile paüayıcı ya- pımında kullanılan fünye ele ge- çirildi. Bir örgüte ait hücrenin ortaya çıkmasına neden olan gelişmeler, önceki gün Topkapı Trakya Garajı civannda üç kişinin, Kadri Cemil Isçi'nin kullandığı 34 TCU 60 pla- kalı ticari otoya müşteri olarak bi- nip Güngören'de silah ve gözya- şartıcı spreyle gaspetmesiyle baş- ladı. Emniyet'in açıklamastna go- re gaspçılar, Zeytinburnu Adliye- si önünde "dur" ihtarında bulu- nan Asayiş Şubesi ekibine ateş açarak, polis memurları Dursun Ali Özlu ile Kenan Yamak'ı hafif yaraladılar. Bu kişilerin daha son- ra yaya olarak geldikleri Bakırköy Kartaltepe'de 34 TBZ 54 plakalı bir başka şoförü silahla tehdit edip taksiyi kaçırmak istedikleri ancak görevli ekiplere silahla ateş ederek bu otoyu da terk ettikleri ve üçüncü kez tncirli Caddesi'nde 34 TA 57 plakalı araca bindikleri anlaşıldı. Açıklamaya göre, ekipleriyle karşılaşmalan üzerine bu araba- dan aynlarak Bakırköy Akıl Has- tanesi civarında polisle çatışmaya girdiler ve bir el bombası attılar. Çatışmada, Sivas, Yıldızeli As- landoğmuş köyüne kayıth Gülte- kin Erdal Ergin (23) kasığından yaralı ele geçirildi. Ergin'in üzerin- deki aramada "Ozan Ozangil" adına düzenlenmiş bir kimlik çık- tı. Polisin kovaladığı üç kişiden bi- ri arkadaşlanndan aynlarak Ata- köy 4. kısım S-202 blok önünde- ki demir parmaklıklardan atladı. Bu sırada çatışmaya girdiği Asa- yiş Şubesi tnfaz Bürosu ekibinden Komiser Yardımcısı Mustafa Düz- gün'ü ağır yaraladı. Düzgün, da- ha sonra hastanede öldü. Bu sıra- da yaya olarak kaçmakta olan Af- şin dogumlu Besey Saygdı (24) po- lisler tarafmdan sağ omuzundan vuruldu ve Bakırköy Akıl Hasta- nesi'nde görevli bir jandarma ta- rafmdan yakalanarak sorgulama- ya alındı. Yine polisin açıklamasına göre, Al'.çam doğumlu parti kodu "Sa- vaş Can" ve eylemlerde "Yusuf" kod adını kullanan Talat Coşkun (23) Ataköy'deki bloka sığmdık- tan sonra THY'de yer hostesi ola- rak görev yapan Oya Tamur'a ait tadilat halindeki 11. kat 45 numa- ralı dairenin kapı kilidini onaran marangoz Şatun Siit ve kalfası Nnsret Koçin'ie Mustafa Özdemir adlı bakkal çırağmı rehin aldı. Kızın sorgusu Bu sırada hastaneye götü- rülmeden Siyasi Şube'ye goturu- lerek sorgula- nan Besey Say- gılı, Şirinevler M a h m u t b e y Köy Yolu, 9. so- kak, no 18/5 sa- yılı dairede, polis tarafmdan vu- rulan diğer militan Gültekin Er- dal Ergin ile yaşadıklarını soyle- di. Bu adrese baskın duzenleyen ekipler, 1 adeı kalaşnikof uzun namlulu silah, 210 adet değişik marka ve çapta mermi, bir adet savunma el bombası, patlayıcı madde yapımında kullanılan fün- yeler ve bol miktarda yazılı dokü- man ele geçLrıldı. Aynı operasyoıı- larda vurucu iimlerin dört ayn hücre evini basarak 8 kişiyi göz- altına aldığı öğrenildi. Emniyet'ten Talat Coşkun'un rehin alma olayıyla ilgili bilgi ve- rilirken, ağır yaralı olarak ele ge- çirilen militanm üzerinde bir adet 9 mm çaplı 14'lü tabir edilen ta- banca, bir adet LLAMA marka 32 kalibrelik tabanca, bir adet sey- yar dipçikli akrep diye bilinen ta- banca ve bu silahlara ait 3 adet şarjörle bol miktarda boş k6van ele geçirildi. Besey Saygüı'nın, yakalandık- TERÖRİST ÇIKART1LIYOR - 16 saat süren gerilim özel timin operasyonu ile yaralanan terörist hastaneye goturülerek ameliyata alındı. tan sonra polise verdiği bilgiler, polisin yazılı açıklamasına göre şöyle: "Besey SayguYıun 1989 yılı ara- lık ayında yurtdışında yapılan TDKP-Birlik / TKP-B adlı yasa- dışı örgutun 3. kongresinde mer- kez komite uyeleri arasında çıkan anlaşmazhk uzerine ayn bir dele- ge kadrosuyla kongre yaparak Devrimci Komünist Partisi'ni (DKP) kuran tbrahim Seven'in gö- riiş ve fikirieri doğrultusunda ha- reket ettikleri. bu partinin kurul- duğu sırada Lübnan'da bulunan George Habbaş'ın Filistin Halk Cephesi'ne bağlı kampında gayri- resmi eşi (Keskin) kod adlı Gülte- kin Erdal Ergin (1967) ile birlikte bulunduklanıu, bu sırada (Yasin) kod adlı Ali Bugün'ün kampa ge- lerek aynlık nedenlerini kendile- rine anlattıgını. bu nedenle DKFnin silahlı kanadı olan Silah- lı Halk Birlikleri'nde (SHB) kal- dıklannı, bu orgüt içerisinde ey- lem ve faaliyetlerde bulunmak iizere 1 Agustos 1989 tarihinde is- mini bilmediği ve tanımadığı or- güt mensubunun oncülüğunde gayriresmi eşijle birlikte Suriye yolu ile Lubnan'a gittiklerini, Lüb- nan'da bulunan Habbaş'ın Filis- tin Halk Cephesi'ne bağlı kampın- da çeşitli silahlaria ve patlayıcı maddelerle taktik ve spor egitirai yanı sıra araç kullamlması ve teo- rik eğitim de gorduklerini ve bu- nu altı ay boyunca sürdürdükle- rini. 18 Şubat 1990 günü gayrires- mi eşi ile birlikte Turkiye'ye done- rek Istanbul'a geldiklerini. bir söre aynı örgüt meosuplannın evlerin- de kaldıktan sonra Şirinevler'de bir ev tuttuklanru ve bu evde gayriresmi eşiyle yanında (Yusuf) kod adlı Talat Coşkun ile birlikte kaldıklannı, Coşkun'un sorumlu duzeyde olduğunu, soygun ve di- ğer eylem planlannı Coşkun'un yaptığını, gayriresmi eşiyle bu e>- lemlere pratik olarak işürak ettik- lerini, 10J.1990 günü Talat Coş- kun'un daba önceden istihbaraü- nı yaptığı Zeytinburnu Tebiz Ma- hallesi. 85 Sokak Dikilitaş Camii onunde bulunan Has Kuyumcu- su'nun soyulması eylemine pittik- lerini, ancak ortamın mıisait ol- maması nedeniyle bunu akşama ertelediklerini. gasp eylemlerinin gerçekleştirilmesinden birkaç gün sonra Bakırköy Bahçelievler Polis Karakolu'nun 'silahsızlandınlma- sı' eylemine iştirak edeceklerini beyan etmiştir." Gergin bekleyiş Emniyetin verdiği bu bilgüerden önce Ataköy'deki gergin bekleyiş şöyle gelişti: Talat Coşkun, üç kişiyi rehin al- dıktan sonra polisin 'tesiim ol' çağnsını reddetti. Kendisiyle yapı- lan telefon görüşmelerinde, 'Auıacımız halka zulüm yapanlan vurmakd" dedi. Düzgün bir Türk- çe ile konuşan Coşkun, yorgun ve yaralı olduğunu, rehinelere zarar vermek amacmda olmadığını, "operasyon olursa korkunç şeyler olacagını" söyledi. Çatışma öncesi ve sonrasında tstanbul polisi büyük bir gerilim yaşadı. tçişleri Bakanı Abdülka- dir Akso, tstanbul'daki gelişme- leri, oluşturulan bir merkez ara- cıhğıyla izledi ve Cumhurbaşka- nı özal'a çıkarak bilgi verdi. Da- ha sonra tstanbul polisine bir ope- rasyona girişmemesi ve Ankara 1 dan başkanlığjnı Mete Altan'ın yaptığı Terörle Mücadele Dairesi bünyesindeki "Rehinekri Kurtar- ma Birliği"nden bir timin gönde- rileceği bildirildi. Ataköy yöresin- de heyecanlı bekleyiş surerken, ge- ce yansı Mete Altan'ın başkanh- ğmdaki tim, ozel bir uçakla tstan- bul'a geldi. Mete Altan, yardımcılanyla bir- likte olay yerinde sık sık yaptığı in- celemelerde rehineleri kurt-rmak amacıyla yapılacak operasyonun biçimini planladı. Havanın aydınlanmasıyla bir- likte, <Jrgü maskeli çelik yelekli timler binaya girme hazırlığı için- deyken, bakkal cıragı Mustafa Öz- demir'in rehin kaldığı evin mutfak camını kırarak merdiven sahanh- ğına ve oradan da koridora çıktı- ğı haberi geldi. Özdemir'den mi- litanın sinirli olduğu ve kapının arkasına yığınak yaptığı öğrenil- di. Saat 09.00 sıralarında iki el si- lah sesi duyulunca operasyonun başladığı saruldı. Ancak bunun Bakırköy Akıl Hastanesi çevresin- de iki polis memurunun havaya ates etmesiyle ilgili olduğu öğre- nildi. Tim elemanlan, bu saatlerde militanı şaşırtmak için ust kat cam ve balkonlarından halatlar sarkıt- tılar, bulunduğu odarun pancuru- na taş attılar. Bu arada salona gözyaşartıcı bomba atıldığı öne sürüldü. Mete Altan, 09.05'te ga- zetecilere mılitanla göruşmelerin sürdüğünü, ancak teslim olmak niyetinde olmadığını söyledi. ts- tanbul Emniyet Müdürü Ardah- nın saat 09.30'da olay yerine gel- mesi dikkati çekti. Operasyon sa- at 09.35'te Mete Altan'ın "başla- yın" talimatıyla başladı ve 1-2 da- NOTLAR Ataköy'de 16 saatİstanbul Haber Servisi — Cumartesi akşamı 18.00"de başlayan, pazar sabahı 09.30'a kadar sü- ren gerilimde ilginç olaylar da yaşandı. En sıkıntıb anları yaşayanların başında ise İstanbul Emniyet Mudurü Hamdi Ardalı geliyordu. Ardah, sık sık operasyonun yapıldığı binanın önüne gidip geli- yor, sürekli Ankara'ya bilgi aktarıyordu. Arda- İı'nın eşi de merak içinde olay yerine gitmişti. Dairenin çevresinde, görevli polisler \e gaze- tecüerden çok "meraklı insanlar" vardı. Bloklar- dan durbunle olup biteni izleyenler, ağaçlan araç- ları kendilerine sirjer edip bekleyenler göze çarpı- yor, bölgeye giriş-çıkış yapan araçlar ve insanlar didik didik aranıyordu. Rehinelerin bulunduğu dairenin yanmdaki da- irelere polis yerleşmiş, dinleme cihazları koymuş- tu. Saatler ilerlerken ayazla birlikte yağmur çi- selemeye başladı. Tetikte bekleyen vurucu timler nöbetleşe olarak arabalara girip ısındılar. Polis- lerin eli tetikteydi, gazetecilerinki ise deklanşör- de. Operasyonun gece yapılması durumunda fo- toğraf çekmenin zorluğunu konuşuyorlardı. On- lar da zaman zaman değişmeli olarak görev oto- larında uyumaya çalıştılar. Gece 01.00 sıralannda, operasyonun sabaha bı- rakıldığı anlaşılıyordu. Ankara'dan talimat gel- mişti, Terörle Mücadele Dairesi Başkanı Mete Al- tan'ın yönetiminde özel bir tim de uçakla geli- yordu. Çevre bloklarda ışıklar tek tük sönerken ope- rasyona tanık olmak isteyen çoğunluk, polisin uyarısına karşın balkon ve pencerelerden çevreyi gözetliyorlardı. Polis. U numaralı daireye bakan tüm daireleri boşaltmıştı. Bu dairenin ışığı da ke- silmiştı. Gece, gazeteciler ve polisler için daha da zor- du. Çay, ekmek. sigara yoktu. Rehinelerin siga- ra istekleri yerine getirilmişti. Bir şarküteri sahi- bi dükkânını açarak polislere ekmek gönderdi. Semt sakinleri de gazetecilere büyük kolaylık gös- teriyorlardı. Telefonlannı kullanmalarına izin ve- rip, çay, kahve ve yiyecek ikram ettiler. Gazete- miz yazarı Oktay Akbal'ın evi de kuşatılan dai- renin bitişik bloğundaydı. Akbalların evi adeta "Basın Merkezi"ne dönuşmuştu. Eşi Ayla Akbal gazetecilere sürekli yiyecek getirip yardımcı ol- ınaya çalışıyordu. Saat 02.00 sıralarında sarışın, mini etekli bir kadının bloğun girişine doğnı yürümesi merak ve heyecan uyandırdı. Butün gazeteciler militanı unutup, flaşlanru bu yönde paüatmaya başladı- lar. Polis hemen müdahale ederek kadını gaze- tecilerin 'İlgisinden'" kurtanyordu. Olay yerinden uzaklaştınlan kadın, geldiği gibi, bir "giz" ola- rak gitmişti. Emniyet'in tüm birimleri Ataköy'ü "kolluyor- du". Çevik kuvvet, Mali Şube ve Ahlak Masası şefleri de gelişmelerin "izleykisi" oluyorlardı. Saat 03.00'ü buhnuştu. Göz kapaklan isyan et- meye sıgaralar tükenmeye başlamıştı. Emniyet ve basın görevlileri arabalannda bir-iki saatliğine uy- kuya çekihnişlerdi. 07.30'da sessizliği bir ses boz- du "Bakkal çırağı carndan baktı"; gün ışımıştı ama camdan bir şey gözükmüyordu. Az sonra "çocuk kaçnuş" anonsu duyuldu. Beklenen "operasyon" saati geliyordu. Özel ti- mi yöneten Mete Altan sık sık yukarı çıkıyor, ön hazırlıklan yurütüyordu. Az sonra bloğun önün- de perdeleri kapalı bir polis otobüsü durdu. El- lerinde uzun namlulu silahlar, yuzlerinde mas- kelerle özel kurtaıma birliği, sahaya çıkan fut- bolcular gibi yarı koşar adımlarla binaya doğru ilerledi. Siyasi Şube ve Istanbul'un özel timleri geri çekildi. "lş"i, Ankara'dan gelen tim biti- recekti. Mete Altan'ın bloğa girerken maskeli bir tim mensubuyla helallestiği görüldü. Gazeteciler, çev- redeki kalabalık merakla bekliyordu. 09.00'da içerden 2 el silah sesi duyuldu. Bekleyenlere 6 yıl gibi gelen 6 dakika geçti. Bloktan önce Mete Altan çıkıyor ve "Operas- yon başanyla sonuçtandı. Rehinekr kurtanldı. O öldü" diyordu. Emniyet MüdUru Ardalı ise, "Operasyonu tamamladık, rehineleri kurtardık. Militan ağır yarair diye açıklama yapıyordu. Ga- zeteciler birbirlerine soruyorlardı, "militan öldü mü, yaşıyor mu?" Operasyonun ardından, vurulan militan "mu- şamba bir poşetle" asağı indirilip ambülansla has- taneye gönderiliyordu. Geride "operasyon" ile il- gili bilinmeyenler ve her anı "gerilim yüklü" ola- rak yaşanmış 16 saat kalıyordu. Film bitmiş ve perde "kanla" inmişti. kika suren silah seslerinin ardın- dan kısa bir sessizlik oldu. Ve blo- kun kapısından ılk olarak çıkan Altan, gazetecilere "operasyonun başanyla tamamlandıgını ve icer- deki iki rehinenin sağ olarak kurtanldıgım" militanın ise olü olarak ele geçirildığinı açıkladı. Ardından vurucu tim elemanları hızla perdeleri kapatılmış otobü- se binip Ataköy'den ayrıldılar. Altan'ın "sağ olarak kurtardık" dediği rehineler Şahit Süt ile kal- fası Nurettin Koçin ile operas- yon öncesi kendi çabasıyla daire- den kaçan Mustafa Özdemir, blo- kun kapısında gözüktüler. Bu gelişmeler olurken operas- yonun duzenlendiği dairenin bal- konuna çıkan Emniyet Mudürü Ardalı, el ve kol işaretiyle gazete- cilere operasyonun başanyla ta- mamlandıgını ve diğer iki rehine- nin "kendi çabalanyla" mutfak camından çıktıklarını duyurdu. Ardalı aşağıya indiğinde, gazete- cilere "operasyon» 11 İstanbul siya- si polisi ile rehine kurtarma birli- ği tarafmdan ortaklaşa gerçek- leştirildiğini" belirıerek "Sanık ağır yaralı. Ameliyata alınacak. Operasyon sona erdi" dedi. Ardalı militanın üzerinde sadece 13 kur- şunun bulunduğunun anlaşıldığını söyledi. Saldırganın, operasyon- dan once kimliğini yaktığı anlaşıl- dı. Altan'ın ilk açıklamasıyla Ar- dalı'nın rehinelerin kurtuluşu ve Talat Coşkun'un sağlığı ile ilgili bilgiler farklı olunca gazeteciler, "hangisi doğru" tartışmasına gir- diler. Altan, gazetecilerin "Ope- rasyonu kim yönetiyor?" şeklin- deki sorularına, "Biz tçişleri Ba- kandğı'na bağlı bir teşkilatız. Ve buraya bakanlığın isteğiyle geldik. Bir ekip daha Ankara'da hazır bekliyor" yanıtını verdi. Rehinelerin ardından polisi ya- nm gun oyalayan militan genç, bir ambülansa konuldu ve Çapa Tıp Fakultesi'ne göturulerek ameliyata alındı. Bir saat ameliyatta kalan Coşkun'da sol omuzda bir, sol elinde iki, karın boşluğunda da uç mermi yarası olduğu, sol el par- mağınm birisinin de koptuğu be- lirtildi. Coşkun'un çatışma sırasın- da ateş edip etmedigi konusunda bir bilgi alınamadı. DKP'den açıklama Sabah saat 10.00 sıralarında ga- zetemizi arayan bir kişi "DKP Merkez Komitesi adına anyorum. Savaş DKP Merkez Komitesi uye- sidir. Kanlan yerde kalmayacak. Gencecik arkadaşımızı katleden faşist devletten ve onun uygulayı- cı kadrolanndan besap soracağız" dedi. Açıklamanın, operasyonun bittiği sıralarda yapılması dikka- ti çekti. Komiser Yardımcısı için tören Ataköy'deki "rehine krizi" öncesi polisten kaçan "Savaş" kod adlı Talat Coşkun'un oto- matik silahın- dan çıkan kur- şunla ölen Asa- yiş Şubesi İnfaz Masası görevlisi komiser yardım- cısı Mustafa Düzgün için bugün Îstanbul'da bir tören duzenlene- cek. Diızgün'ün Amasya'nın Taş- köpru ilçesinde toprağa verilmesi beklenıyor. Bir telefon Adı ilk kez duy ulan bir orgütün elemanı dün gazetemiz tzmir bü- rosuna telefon ederek Aksoy ve Emeç'i kendilerinin öldurdüklerini söyledi. Gazetemizi dün saat 14.40'ta arayan ve Arapça aksanla konu- şan kişinin kelimelerin sonunda- ki "n"leri söylemediği tespıt edil- di. Jetonla aradığı izlenimini ve- ren kişi, telefonda aynen şunlan söyledi: "Güney vilayetlerinde yer alan Adana, Iskenderun, Hatay ve Mersin Hlerinin asıl sahibi olan Arap-Alevi halkı adına konuşuyo- rum. Örgutümuzün adı Alevi Şam Islam Içtihadı. Muammer Aksoy sosval faşistini >e Çetin Emeç'i biz cezalandırdık. Hatklar arasında iletişimi bozmak suçundan."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear