Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MART 1990 EKONOMİ CUMHURÎYET/13
Paraarzı
• ANKARA (ANKA) —
Para arzında 9-16 şubat
günleri arasındaki artış 337
milyar lira düzeyinde
gerçekleşti. 9 şubat
tarihinde 53 trilyon 551
milyar lira olan para arzı
16 şubatta 53 trilyon 888
milyar lira düzayine çıktı.
Merkez Bankası geçici
verilerine göre para
arzuıdaki bu yükselme
bttyük ölçüde dolaşımdaki
para miktannın
artmasmdan kâynaklandı.
Dolaşımdaki para miktan
9-16 şubat günleri arasında
kalan bir haftalık dönemde
1 trilyon 107 milyar lira
artarak 8 trilyon 469 milyar
liraya ulaştı. Adı geçen bir
haftalık dönemde Merkez
Bankası'nda bulunan
toplam mevduat miktan 2
trilyon 220 milyar liralık
düzeyini korudu.
Elektrik
kullanımı
• ANKARA (ANKA) —
Sanayide elektrik
kullanımının ocak ayı sonu
itibanyla bir ytllık dönemde
yüzde 10.4 arttığı belirlendi.
Sanayi dalları arasında
elektrik kullanımında en
büyük anış ise yüzde 64.4
ile kâğıt sanayiinde
gerçekleşti. Türkiye Elektrik
Kurumu (TEK) verilerine
göre, 31 Ocak 1989-31 Ocak
1990 döneminde elektrik
kullanımı bakır-çinko
sanayiinde yüzde 46.9,
organize sanayiinde yüzde
22.6, makine teçhizat
sanayiinde yüzde 19.5 ve
cam sanayiinde yüzde 18.1
oranında artış gösterdi.
Leasing'te
yabancılar
• ANKARA (AA) —
Türkiye'deki fınansal
kiralama (Leasing)
işlemlerinde yabancı
fırmalar daha etkin rol
oynuyor. AA muhabirinin
Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşaruğı'nın verilerine
dayanarak yaptığı
hesaplamaya göre geçen yıl
10 ayda toplam 573.4
milyar lira tutannda
fınansal kiralama işlemi
yapıldı. Buna göre ocak-
ekim dönemindeki kiralama
işleminin 266.3 milyar
liralık bölumünü yerli
firmalar, 307 milyar liralık
bölümünti de yabancı
fîrmalar gerçekleştirdi.
Ziraat
mühendisleri
• ANKARA (ANKA) —
TMMOB Ziraat
Mühendisleri Odası
Baskanlığı'na Mahir
Gürbilz yeniden seçildi.
Ziraat Mühendisleri Odası
Baskanı Mahir Gürbüz
yaptığı açıklamada, "Uzun
zamandır uygulanan
ekonomik sosyal ve siyasal
politikalara karşı halkımızın
hoşnutsuzluğu da her geçen
gün artmaktadır" dedi.
Gürbüz, tanmla ilgili kamu
yönetim bürokrasisinin ülke
tanmının sorunlarını
giderek arttırdığıru ileri
sürdü.
•
Dıracatta prim
• ANKARA (AA) —
Hazine ve Dış Ticaret
MüsteşarhğYnın (HDTM)
daha önce yılbk ihracatları
10 milyon doları asan
şirketlere de ihracatlannın
yüzde l'i oranında
pazarlama primi
ödenmesini öngören önerisi,
yıllık ihracatları 5 milyon
doları aşan şirketleri de
kapsayacak biçimde
genişletildi. HDTM İhracat
Genel Müdürü Yaşar
Yazıcıoğlu, 1989 ve 1990
yıllannda, yıllık ihracatları
5 milyon doları aşan
firmalara da ihracatlarının
yüzde l'i Oranında prim
verilmesi amacıyla
hazırlanan önerinin para ve
kredi kuruluna sevk
edildiğini bildirdi.
Şişe-Caırfın
yeni şirketleri
• ANKARA (ANKA) —
Şişe-Cam gnıbu, cam ve
cam eşya üretimi ve
pazarlaması konusunda
faaliyet göstermek üzere
"Camtaş Düzcam ve Cam
Ambalaj Pazarlama
Anonim Şirketi" ve
"Camsar Sanayi Ara
Mallan Pazarlama Anonim
Şirketi" adıyla iki yeni
şirket daha kurdu. l'er
milyar lira sermaye ile
kurulan her iki şirketin de
sermayesinde en büytik pay
980 milyon lira ile T.Şişe ve
Cam Fabrikaları A.Ş'ye ait
bulunuyor. Topkapı Şişe
Sanayi, Trakya Cam Sanayi
ve Çayırova Cam Sanayi
her iki şirkette 5'er milyon
lira ile ortak olurken
Anadolu Cam Sanayi
Camtaş'a, Soda Sanayi AŞ
de Camsar'a yine 5'er
milyon liralık payla
katıldılar.
IMF'nin Türkiye Ekonomisi "Gözlem Raporu"nun tam metniniyayımlıyoruz
Taner, IMF'yi ikna edemediIMF heyeti, en önemli sorunun yüzde 70'lerde seyreden
yıllık enflasyon olduğunu belirtti. Para politikasında daha
sıkı ve daralücı bir uygulama benimsenmesini önerdi.
Para politikasının kurlar üzerindeki etkisi nedeniyle
ihracatın rekabet gücünü azaltıcı bir ikilem yarattığının
belirtildiği raporda, kısa vadede önceliğin enflasyonun
düşürülmesine verilmesi gerektiği belirtildi.
IMF heyeti, Devlet Bakanı Güneş Taner'in enflasyonun yıl
sonunda yüzde 30'a düşeceği iddiasını inandırıcı bulmadı.
IMF Türkiye sorumlusu Manuel Guitian, bu hede.fi
gerçekçi bulmadığını belirterek "Yıllık ortalama bazda
yüzde 54'lük program hedefiniz daha makul gözüküyor.
Yılsonu çıkış hızı da en iyimser tahminle bile, ancak
yüzde 45 düzeyinde olur" dedi.
BtLAL ÇETİN
ANKARA — Türk ekonomisi
ile ilgili iki hafta süren inceleme-
lerini tamamlayan Uluslararast
Para Fonu (IMF) heyeti, ekonomi
kurmaylanna 4 sayfalık bir göz-
lem raporu bıraktı. "Türkiye eko-
nomisinin en önemJi sorununun
>iizde 70'ler düzeyinde seyreden
yıllık eaflasyoR otdugu" belirtilen
raporda, •'Türkiye'nin bem katı ve
sıkı bem de tavizsiz ekonomi po-
litikalan ujgularaası gerekü|i"
vurgulandı. Merkez Bankası'run
uygulamaya koyduğu 1990 yılı pa-
ra programından övgüyle söz edi-
len raporda, parasal önlemlerin
alınacak vergi ve diğer mali ön-
lemlerle de desteklenmesi gerek-
tiği belirtildi.
Heyetin', Türkiye sorumlusu
Mannel Guitian baskanlığında
Devlet Bakanı Güneş Taner'le
yaptığı görüşmede de enflasyon '
konusunun tartışıldığı öğrenildi.
Görüşmede Guneş Taner, enflas-
yonun bu yıl yüzde 30'a düşeceği
iddiasını yineledi. Tanertn Guiti-
an'a, "1990a yıizde 701ik bir enl-
lasyon hızryla girdik, yıl sonunda
yüzde 301uk bir hızla çıkanz" de-
diğj belirtüdi. Edinilen bilgiye göre
Guitian ise bu hedefi gerçekçi bul-
madıgını belirterek, "Yıllık orta-
Uma bazda yüzde 54'lük program
hedefiniz daba makul görünüyor,
yıl sonu çıkış hızı da en iyimser
tahminle bile ancak yüzde 45 dü-
zeyinde olur" dedi.
Egilmez'in açıklaması
Hazine ve Dış Ticaret Musteşar
Yardımcısı Mahfi Egilmez, IMF
heyeti ile yapılan görüşmeleri de-
ğerlendirirken ekonomideki sorun
ve dengesizlikler konusunda eko-
nomiden sorumlu bürokratlarla
IMF uzmanlannın genelde aynı
görüşleri paylastığını söyledi. Egil-
mez, IMF'nin en önemli sorun
olarak enflasyonu gorduğunu be-
lirterek, "Merkez Bankası'nın pa-
ra programını çok olumlu buldu-
lar. Enflasyonun onlenmesi için
ahnan en iyi tedbir diye söz
ettfler" dedi. Eğilmez, IMFyle ya-
pılan görüşmelerle ilgili olarak
şunlan söyledi:
— Para programıuda mümkün
olursa bedeflerin alt sınırlannda
kahnsın, ihracatınız artık stabili-
ze oldu, fazla bir sıçraraa göste-
receğini beklemeyin dediler. Biz
ise 1989'da yaşanan kuraklık, leş-
viklerin azalhlması ve IraVla iliş-
kiler nedeniyle bir duralclama ol-
duğunu belirtlik ve bu yıl daha iyi
olabileceğini söyledik. Yine onlar,
Turkiye'nin odemeler dengesinin
temelini ihracatın oluşturdugunu
beUrterek bu konuda dikkatli
olanması gerektigini söylediler."
Eğilmez'in verdiğî bilgiye göre
IMFnin görüs ve önerileri de şoy-
le oldu:
— Para programı mali politika-
larla desteklenmedikçe enflasyo-
nu düşüremezsiniz. Karau harca-
matan mumkün olduğunca kısıl-
sa da artık kısabileceginiz fazla
bir şey yok bu alanda. Onun için
özellikle vergi ve bütçenin diger
gelir yönlerine agırtık verilmesi la-
zımdır.
— Ekonomiııin yumuşak kar-
nı kamu açıkiandır. Öngörülen
vergüer geregi gibi toplanmaz.
harcamalar da artarsa kamu açı-
gı daha da arbr. En iyi koşullar-
da bile kamu kesimi borçlanma
gereginin GSMH'ye oranı yözde
6'yı bulur.
— Bütce açığı 10.5 degil, 12-13
trilyon lira olur. Arsa saüşlann-
dan beklenen geliri saglayabilme-
niz zor. 2.5 trilyon öngördüğünüz
arsa satışı geliri en fazla 1 trilyon
civannda olur.
— Gelirleriniz zayıfladıği süre-
ce iç borçlanmayı çok arttınyor-
sunuz.
— Enflasyon her an yeniden
kontrolden çıkabilir.
Bu arada, IMF'ye arsa satışla-
rından beklenen gelir sağlanma-
sa bile özelleştirmeden bu yıl için-
de yaklasık 2 trilyon liralık bir ge-
lir beklendiği, bunun da 1.5 tril-
yon lirasının PETKlM'in satışın-
dan elde edilebileceği bildirildi.
— Konvertibilileyi IMF açıkla-
yacak
Mahfi Eğilmez, konvertibilite-
ye geçişle ilgili olarak ahnan ön-
lemlerin IMF heyetince de yeterli
bulunduğunu söyledi. Eğilmez,
konvertibilite ile ilgili olarak bu
hafta Devlet Bakanı Güneş Ta-
ner'in IMF'ye yapılan kambiyo
düzenlemeleri ve Turkiye'nin IMF
anlaşmasının 8. maddesine alın-
ması ile ilgili olarak bir taahhüt
mektubu göndereceğini söyledi.
Heyetin Ankara'daki inceleme-
lerine ilişkin değerlendirrnesi ve
Taner'in mektubunun önümüzde-
lirtmek istediğimiz önemli husus,
halen içinde bulunduğumuz yıl
içinde ytlrütülen ve gelecekte uy-
gulanacak ekonomi politikalarını
enflasyon üzerinde kayda değer
etkili ve kalıcı bir darbe yaratma-
ya yetip yetmeyeceği ve sizin diğer
hedefiniz olan sağlıklı ve güçlü bir
dış denge zemininde yüksek büyu-
me hızlarına ulaşma amaanıza ye-
terli olup olmayacağıdır. Bunlar
iddialı hedeflerdir, onun için hem
katı ve sıkı hem de tavizsiz bir bi-
çimde yürütülecek ekonomi poli-
tikalanru gerektirir. Biz gozlemle-
rimizi, politikaların yürütülmesi
ve katılığı bağlammda sizlerle pay-
laşmak istiyoruz. Kamu finans-
manı cephesinde -ki biz bunu
Türkiye'deki ekonomi politikala-
rının en zayıf halkası olarak
algılıyoruz- en iyi koşullar altın-
da bile kamu finansman gereğınin
(kamu açığı) 1990"da GSMH'nin
yüzde 6-6.5'u civannda olacağını
tespit ettik. Bu görüntü bu alan-
da hiçbir gelişmeyi (iyileşmeyi)
göstermemekte ve hatta muhteme-
len 1989'a göre daha da bir kötü-
leşmeyi göstermektedir. Bu kötü-
leşme, gerekli olan katı politika
yaldaşımlannın bir göstergesi ola-
maz. Fakat bu politika alanında-
çi çalışmayı büyük ılgıyel incele-
dik. Çalışmanın politika oluştur-
mada sunduğu iki temel gücü vur-
gulayacağız; bunlardan biri çalış-
manın Merkez Bankası'mn açık
deneümi altındaki MeTkez Banka-
sı parası üzerinde yoğunlaşması ve
diğeri bankanın aktif-pasif port-
föyünün önemli bileşenleri aracı-
lığıyla bilançonun orta vadede dü-
zeltilmesi yönündeki vurgusudur.
Bununla birlikte, Merkez Ban-
kası parasmın genişlemesi üzerin-
deki denetimin diğer parasal bü-
yüklükler ve genelde ekonomide-
ki likidite üzerindeki daraltıcı ön-
lemlerle birlikte yürütülmesi ge-
rektiğini düşünüyoruz. Bu çerçe-
vede, Merkez Bankası parasında-
ki genişleme için 1990'da hedefle-
nen genişliğin rczerv para ve ms
gi-
bi diğer büyüklüklerde daha bü-
yük genişleme oranlarına yol aç-
masından kaygı duyuyoruz. Kuş-
kusuz böylesine geniş sınırlarla ça-
lısıldığında açıklanan programda
gerçekleşme ve uyum sağlanraası
kolayiaşacak ve dolayısıyla bu da
programın inandıncüığına katkı-
da bulunacaktır. Fakat bilinmeli-
dir ki böyle bir yaklaşun, aynı za-
manda büyük ölçüde fîyat sapma-
ş Taner
Yüzde 30'luk
enfîasyon
hedefine
IMF heyetini
inandıramadı.
Rüşdü Saracogle
Hazırladığı
para programı
heyeî tarafuıdan
övgüyle
karşılandı.
AH Tigr*I
1990 makro
hedeflerinin
gerçekçiliğini
aniatırken
ter döktü.
Mahfi EgUmez
Bürokratlarla
IMF heyetinin
genelde aynı
görüşlerde
olduklarmı söyledi.
ki ay içinde IMF Yönetim Kuru-
lu'nda (BOARD) ela almması ve
itiraz gelmemesi halinde de bir
deklarasyonla Turkiye'nin konver-
tibiliteye gectiğinin dünyaya duyu-
rulması bekleniyor.
Bu arada Eğilmez, konvertibi-
lite ile ilgili olarak "IMF anlaşma-
sının 8. maddesi kapsamına gir-
miş olmak. gelişmiş ülke olmak
demek değildir" değerlendirmesi-
ni yaptı.
— Daha sıkı önlemler ve poii-
tikalar uygulayın
Son tur görüşmelerde Türkiye
sorumlusu Guitian'ın başkanlık
ettiği IMF heyeti Ankara'dan ay-
nlmadan önce ekonomiden so-
rumlu bakan ve üst düzey bürok-
ratlara 4 sayfalık bir gözlem ve de-
ğeTİendirme raporu bıraktı. Rapo-
run bu hafta başında da Washing-
ton'da IMF Başkanı'na sunulacağı
belirtüdi.
9 Mart 1990 tarihini taşıyan
"IMF Tnrkey - 1990 Staft Visit,
CoDCİuding Remarks" başlıklı ra-
por şöyle:
"Son iki yıldır fîyat artışları,
yüzde 70"e yakın bir yıllık oranda
devam ediyor. Türkiye'deki eko-
nomi politikalannda enflasyonun
en önemli sorun haline geldiğin-
den kuşku duyulamaz. Burada be-
BlRMESLEK: TRAFİK SORUMLUSU
ki kaygılanmız, hassas olması
beklenen alanlara yöneldiğinıizde
daha da artmaktadır. Örneğin,
harcama cephesinde, ücret ve fa-
iz ödemelerinde ortaya çıkan po-
tansiyel kaymalar görüyoruz. Ge-
lirlere gelince; -GSMH'deki artı-
şa göre artacağı tahmin edilen-
dolaylı ve dolaysız vergi gelirleri
muhtemelen güçlükle gerçekleşe-
bilecektir ve Hazine arazilerinin
saüşından beklenen gelirler konu-
sunda da kuşkular bulunmakta-
dır. Sonuç olarak bu yıla kamu
borçlanma gereğinin (kamu açığı)
GSMH'nin yuzde 7 ile 7.5'i dola-
yında seyredeceği bir yıl olarak ra-
haüıkla bakabiliriz. Bu da 1988
yılında başlayan kamu kesimi
dengesizlikleTindeki azalma tren-
dini tersine çevirebilecek bir so-
nuçtur. Bu durumu değiştirebil-
mek için politika uygulamalarının
gerçekten de katı olması gereke-
cektir.
Kamu fınansmanındaki bu du-
rum ile enflasyon oranında hedef-
lenen düşuşu gerçekleştirebilmek
için para politikasında daraltıcı
bir tutum benimsemek gerekebi-
lecektir. Bu da toparlanmayı, eko-
nomideki canlanmayı bloke ede-
bilecektir. Merkez Bankası'nın kı-
sa. bir sure önce açıkladığı yenilik-
larına yol açar ve dolayisıyla bek-
lentilerin doğru yönde oluşturul-
masında katkıda bulunmayabilir.
Bu nedenlerle, enflasyonun bu yı-
lın sonu için hedeflenen düzeye in-
dirilebihnesi için para politikasın-
da uygun çözümün Merkez Ban-
kası parası ile birlikte diğer para-
sal büyuklükleri de açıklanan sı-
nırlann en altında tutmak gerek-
tiğine inanıyoruz. Bu tavsiye bizi,
ekonomi politikasuun 1990 yılın-
da karşı karşıya kalmaya devam
edeceği bir ikileme getirmektedir.
Bu ikilem, bir yandan enflasyonu
kontrol altında tutmak için veril-
mesi gereken göreli ağırlıklar, di-
ğer yandan da ekonominin reka-
bet gücünün korunabilmesi etra-
fmda dönmektedir. Açıktır ki bu
ikilemin çözülmesi önemli ölçüde
diğer politika hedeflerine de yani
büyüme hızı ve odemeler denge-
sine de dayanacaktır.
Parasal genişlemenin esas kay-
nağı, cari işlemlerde ve ödemeler
dengesinin genelindeki fazlalarm
bir yansıması olarak Merkez Ban-
kası'mn net döviz alımları oldu.
Fakat yakm zamana kadar ekono-
miye döviz akımı öyle büyük bir
ölçekte olmuştur ki eldeki araçla-
rın sımrlılığı da düşunülduğunde
parasal genişlemeyi belli bir ölçü-
de denetim altında tutmak için
döviz kurlannın red olarak önem-
li oranda değer kazanmasına ızin
vermek zonınlu hale gehniştir. Ta-
bii ki bu trendin sürmesi -Merkez
Bankası parasındaki genişlemenin
en alt sınırda tutulması tavsiyemiz
çerçevesinde- TL'nin daha fazla
değer kazanması sonucunu vere-
bilecektir. Bu da rekabet gücünün
zayıflayacağı biçiminde bir haklı
kaygımn doğmasına neden olabi-
lir. Böyle bir görünüm hem büyü-
me hem de ödemeler dengesi açı-
sından iyi olmayabilir.
Enflasyonun denetimi, büyüme
ve dış denge için de hayati oldu-
ğuna göre çizilmesi gereken risk-
ler dengesi ne olmalıdır? Bizim
görüşümüze göre öncelik enflas-
yonun indirilmesinde olmalıdır.
Döviz fazlası bu amacı tehdit et-
se bile rekabet cephesinde hesap-
lanmış bir riske girilebilir. Bunun-
la birlikte hemen eklemeliyiz ki bu
ikilem fazla sureceğe benzeme-
mektedir. Çünkü şündiye kadar
oluşan reel kur değerlenmesi verı
alındığında cari işlemler dengesi
fazlalığı muhtemelen azalan bir
trendle seyredecektir. Eğer döviz
girişleri mevcut beklentileri aşar-
sa, kur farklan hesabı güvence al-
tına alınarak yapılabilir hale ge-
len Merkez Bankası para çekme
operasyonlan ile desteklenebilecek
biçimde ekonominin daha da can-
landırılması bu çelişkiye karşı iz-
lenebilecek uygun bir politika ola-
caktır.
Mali politikalar
Kamu açığınm geçen yılki dü-
zeyinin önemli ölçüde altında tu-
tulmasım sağlayacak mali politi-
kalann yürutulmesinin, tavs:ye et-
uğimiz paTa politikasının önemli
bir tamamlayıcısı olacağını öne
sürebiliyoruz. Kamu kesiminin
global finansmdn ihtıyacının azal-
tılması, iç kaynak baskılarını ra-
hatlatacak ve ekonominin topar-
lanmasına destek olacaktır. 1990
sonrasında -Merkez Bankası'nın
portföyle bileşimi için iyi tanım-
İanmış ve şeffaif hedeflere dayanan
açık ve tutarlı bir politika öneren-
parasal çerçevenin, orta dönemli
mali planlar oluşturulmasmda ya-
rarlı bir zemin sağlayabileceğini
düşünüyoruz. Böyle bir yakiaşım,
para ve malıye politikalarını bir-
birlerini karşılıklı destekler hale
getirecek ve politika şeffaflığını
arttıracaktır. Bunlann her biri gü-
venilirliği ve kredibiliteyi arttıra-
cak ve böylece beklentileri ölum-
lu yönde etkileyecektir.
özetle atlanması gereken önem-
li engel, yakın dönem için enflas-
yonun uygun bir orana çekilme-
si, orta dönemde de düşük bir dü-
zeyde tutulmasıdır. Sıkı bir para
politikası, ekonomideki talep dü-
zeyini azalan enflasyonla uyum-
lu bir düzeyde tutmak için gerek-
li olacaktır. Fakat enflasyonun dü-
şük bir düzeyde kalabilmesi için
sadece talebin kısılması yeterli de-
ğildir. Aynı zamanda talebin bile-
şimi yani, özel-kamu, iç-dış,
tüketim-yatınm bileşenleri de den-
gelenmelidir.
Bildiğiniz gibi biz para politika-
larıyla fazla oynanıp bunun ver-
gisel çarpıklıkları düzeltmek veya
çok fazla hedefi birden değiştir-
meye yönelinmesine karşıyız. Pa-
ra politikaları mali disiplinin des-
teği ile fiyatlann stabiüteye ulaş-
masına yarayabilir. Para politika-
ları ayrıca bağımsız olursa ekono-
mi yönetiminin dengelenmesinde
işe yarayabilir!'
Unutmayı affetmeyen meslek
ESER ATtLLÂ
Güllü Topaloğlu Emre, ünifor-
masız bir trafık polisi. Yaklaşık 15
yıl önce Turkiye'ye giren ve Man-
ajans'ın "Trafiker aranıyor" baş-
lıklı gazete ilanıyla Türk reklam
jargonuna yerleşen "trankeriik"
uğraşını şimdilerde Merkez
Ajans'ta sürdürüyor. Emre ile bu
heyecan dolu mesleğin incelikleri
ve zorluklan üzerine konuşuyo-
ruz.
"Trafık bir iş planlama ve izle-
me siirecidir. Bir reklara kurulu-
şunda trafik sonımlusunun göre-
vi, bu surecin işleyişini, sonuçlan-
masını, iş akışının verimli biçim-
de gercekleşmesini sağlamak yo-
lunda hizmet vermektir."
Güllü Topaloğlu Emre, mesle-
ğini böyle tanımlıyor. Liseden rae-
zun olduktan sonra 1977 yılında
Manajans'ta muhasebeci olarak
iş yaşamına başlayan Emre, 1979
yılmda aynı ajansta "trafîgın'' içi-
ne atıldı. Son 2.5 yıldır Merkez
Ajans'ta trafık sorumlusu olarak
görev yapan Emre, burada tek ba-
şına trafıği düzenliyor.
Emre'ye göre bir trafiği düzen-
lemede en önemli olay zamanla-
ma.
"Muşterinin istekleri ve neler
yapdacağı önce bana geliyor. Ben
elimdeki lüm vçrileri kontrol ede-
rek bu işin ne kadar bir süre için-
de yapabileceğine karar veriyor,
bunları bilgisayara yüklüyorum.
Daha sonra metin \azanndan gra-
fikerlere, reklamın filminden ori-
jinaline kadar kimin işini ne ka-
dar zamanda yapacagını belirliyo-
rum ve bir trafık polisi gibi sürekli
EMRE: "Trafik .,..
ve izleme sıirecidir.
.7 planlama
ajans içinde dolaşarak işi takip
ediyor, denettiyor ve sürekli peşin-
de koşuşturuyonım. Âdeta başın-
dan sonuna dek işin bekçiligini ya-
pıyorum."
Trafik denince ilk akla gelen
stres oluyor. Hele hele her gün ts-
tanbul'un yoğun trafığinden çıkıp
yeniden bir başka yoğun trafiğe
soyunan ve sürekli bu trafiği dü-
zenlemeye çalışan Emre'ye
"stres?" diye soruyoruz.
"Bizim mesleğin temel görevi
hiçbir şeyi unutmamak. Her şeyi
bilraek, aklında tutmak. Çünkü
bir unuttun mu. faturaya dek bir-
çok kötü sonuçlar doğabilir. Her-
kes bana güveniyor. Bundan bü-
yük stres olabilir mi?"
Unutmayı, yorgunluğu hiçbir
şekilde affetmeyen, çok sıkı bir di-
siplin isteyen bu mesleğe Güllü
Emre her gün "iyi bir uykn ala-
rak" hazırlandığmı belirtiyor.
Hiçbir arkadaşıyla görüşemediği-
ni, evine hırsız girdiği anda bile
işini bırakıp gidemediğini, biricik
oğlunu dahi doya doya sevemedi-
ğini itiraf ediyor. "Neden bu mes-
legi yapıyorsnnnz"a ise Emre'nin
yarutı sadece iki kelime: "Çok
zevkli!"
Bu meslekte olan kişilerin ha-
fızası güçlü, disiplinü, soğukkanlı,
dinç ve dinamik olması gerektigini
belirten Emre, bilgi birikiminin de
şart olduğunu vurguluyor. Bu işin
okulu olmadığına, beceri ve tec-
rübeye dayandığma dikkat çeken
Emre'ye göre bu meslekte iş ile
özel arkadaşlığı kesinlikle birbi-
rinden ayırt etmek gerekiyor.
EKONOMİ NOTLARI
OSMANULAGAY
Dempkratik-Laik Türkiye
İçin İş Âlemine Düşen Görev
Türkiye önemli bir yol ayrımında. Bunu tekrar tekrar vurgula-
makta yarar var. Dünyanın yeniden biçimlendiği bir dönemde
Türkiyenin kendisine iyi bir yeryapması için inisiyatif alması zo-
runlu. Öte yandan Turkiye'nin laik ve demokratik bir düzeni yer-
leştirmek açısındaın da bir dönüm noktasında olduğu görülüyor.
Bu kritik noktada, Türkiye'yi demokratik rejimden uzaktaştır-
ma heveslilerı olduğu gibi laik bir düzenden uzaklaştırma heve-
sinde olanların bulunduğu da bir gerçek herhalde. Bu iki ama-
cın peşindekilerin hiç değilse taktik olarak bırbirlerinin çabala-
rına yardımcı olabileceklerini düşünmek de olası. Terör eylem-
leri, karanlık cinayetler, bu gibi amaçlara varmak isteyenlerin ve
bunların Türkiye dışındaki destekçilerinin başlıca hedefe gitme
yöntemlerinden biri. Önce terörle ve karanlık cinayetlerle yılgın-
lık yaratılacak ve "destabılizasyon" sağlanacak, sonra da siyasi
rejim ve "düzen" değişikliğine gidilecek.
Bu hevesleri boşa çıkarmanın bir yolu var: Demokratik ve laik
bir Türkiye'yi korumak isteyenlerin kararlı bir tavır içine girerek
ağırlıklarını koymaları ve tam anlamıyla bir gövde gösterisinde
bulunmaları.
istanbul Sanayi Odası Başkanı Memduh Hacıoglu, geçen gün
arkadaşımız Meral Tamer'le konuşurken bu deyimi kullanmış,
"Artık çeşitli kesimler demokrasiye sahip çıkmak için gövde gös-
terisi yapmak zorundadir" demiş.
Evet, bu doğru; ancak iş âleminin bu konuda özel bir ağırlık
taşıması gerekiyor. Beğeneiim ya da beğenmeyelim bir gerçeği
kabul etmek zorundayız. Bugün Türkiye'de iş âleminin büyük
bir ağırlığı var. Ekonomide ve toplum yaşamında, kamuoyunun
öluşturulması sürecinde iş âleminin açık ya da örtülü ağırlığını
hissetmemek olanaksız. Bu öyle bir ağırlık ki Türkiye'yi yönet-
meye heves edecek hiçbir kimsenin bu ağırlığı hesaba katma-
ması olanaksız. İş âleminin bir bütünlük içinde tercihini demok-
ratik ve laik bir düzenden yana yaptığını açıkça ortaya koyabil-
mesi halinde bunun alternatif rejım ve düzen arayışında olanlar
için caydırıcı bir etki yapması büyük olasılık.
İş âleminin bu konudaki geçmiş performansı ise ne yazık ki
pek parlak degil. 12 Mart ve özellikle 12 Eylül deneyimi, iş âle-
minin askerı yonetimle uyum içine girmek konusunda gösterdi-
ği esnekliğın ömekleriyle dolu.
Umarız bugün farklı bir noktaya gelinmiştir. Umarız iş âlemi-
de bugün gelinen noktada tehdidin yalnızca siyasal rejimin ge-
çici olarak değiştirilmesi, demokrasinin geçici olarak askıya alın-
masından ıbaret olmadığını; Türkiye'yi siyasi rejimiyle ve toplum-
sal düzenıyle tamamen farklı bir yöne götürme heveslerinin hayli
mesaie kazanmış olduğunu ıdrak etme rvoktasına gelmıştir. İş
âlemi büyük çoğunluğuyla demokratik ve laik bir Türkiye'nin ko-
runması ilkesine inanıyorsa bu idrak noktasına gelmek ve gere-
ğini de yapmak zorundadır.
Diyelim ki iş âlemı samimiyetle Türkiye'nin laik ve demokratik
bir ülke olarak kalmasını istıyor ve bu konuda elinden geleni yap-
mak istiyor. O zaman neler yapabilir?
Hemen akla geliveren olanakları sıralayalım:
• Bugünkû iktidar boşluğunun, terörü araç olarak kullanan
ve Türkiye üzerinde karanlık planlar yapanların ekmeğıne yağ
sürdüğünü görmemek olanaksız. iş âlemi bu boşluğu ortadan
kaldıracak ortamın yaratılması ve bir erken seçimin gündeme
getirılmesi için her türlü etkiyı, hatta baskıyı yapmalıdır.
• İş âlemi, başta Odalar Birliği olmak üzere kendi sözcülüğü-
nü üstlenen kuruluşların başında iş âlemindeki hakim görüşü
temsil eden, laik ve demokratik düzene bağlılığı konusunda hiçbir
kuşkuya yer bırakmayan ve ağırlığı olan insanların bulunmasını
sağlamalt, bu insanların sozü iş âleminin toplu görüşünü yan-
sıtmalıdır.
• İş âlemi, örgütleri vasıtasıyla etkili ve yaygın kampanyalar
yapa/ak Türkiye'de demokratik ve laik düzene inandığını açık-
lamalı; daha da ileri giderek demokratik ve laik oimayan hiçbir
düzeni kabul etmeyeceğini, böyle bir düzenin kurulmaya kalkı-
şılması halinde üretımini durduracağını, sermayesini dışa kaçı-
racağını ve ekonomiyi butünüyle sabote edeceğini ilan etmeli-
dir. .
• İş âlemi, demokratik ve laik düzeni savunmaya kararlı diğer
kuruluşlaıia ve toplum kesimlenyle yakın ilişkiler gelistirmeli, da-
yanışma içinde olmalıdır.
Bunlar yapılabilirse kuşkusuz çok etkili olur, ama eğn oturup
doğru konuşalım: Türk iş âleminden bütün bu davranışian, böy-
lesine etkili olacak bir gövde gösterisini bekleyebilir miyiz? Ateş
bacayı iyice sarmadan iş âleminin böyle bir davranış çızgisine
gelmesini bekleyebilir miyiz? iş âleminin bir kesıminden bunla-
ra benzer öneriler gelmesi halinde bunlann büyük çoğunlukça
benimsenmesini bekleyebilir miyiz?
Bu sorulara "evet" diye yanıt verebilmek ne yazık ki pek ko-
lay değil. Umudumuz, iş âlemı içinde biraz uzak görüşlü olan
ve Türkiye'nin demokrasi içinde laik bir ülke olarak kalmasını
isteyenlerin böyle bir çıkışın öncülüğünü yapmaları. Bu sayede
hiç olmazsa iş âleminin kendi içindeki havayı daha iyi anlayabi-
lir, demokrat ve laik Türkiye'nin geleceği için bu kesime ne ka-
dar güvenilebileceğini daha iyi değerlendirebiliriz.
Robotlar 9.5 mil>on marka mal oldu.
Piston üretiminde
robot kullanımıEkonomi Servisi — Türk pis-
ton sanayiinde bilgisayar denetinı-
li robotlar kullanılmaya başlandı.
İstanbul Motor Piston ve Pim Sa-
nayü'nin (İMP) bir Alman firma-
sıyla gerçekleştirdiği ve özel ola-
rak dizayn edilen robot piston iş-
Borsadaki şirketlerin 1989 yılı bilançoları
ECZACIBAŞI YATIRIM HOLOİNG ORTAKUĞI A.Ş.
BUaaça (Rdlyan TL)
Dönen varlıklar
Duran varlıklar (net)
Akttf toplamı
Kısa vadeli borçlar
Orta ve uzun vadeli borçlar
Borçlar topiamı
Ödenmış sermaye
Emısyon primi
Yedek akçsler
Yentden değerlame fonu
Dönem k&rı veya zararı
ÛzvarlıK toplamı
Pasif toplamı
31.12.89
316
16188
16 504
1022
11
1033
2 400
—
1 114
9 914
2043
15 471
16 504
feür taMosa |m»»on TL)
Net satıslar
Satışların malıyeti
Faaliyet gıderlerı
Diğer gelirler ve kâriar
Diğer gıderler ve zararlar
Finansman gıderten
Faaliyet kârı veya zaran
Olağanûstû gelırler
Olağanüstû gıderler
Döneın kârı veya zararı
Ödenecek ve dığ yasal yûk
Net dönem kârı
31.12.89
_
—
329
2164
—
—
1835
208
_
2043
—
2.043
BA6FAŞ BAMDIRMA GÜBRE FABRİKALARI
Bilanço (mttym Tl)
Dönen varlıklar
Duran varlıklar (net)
Aktrf toplamı
Kısa vadeli borçlar
Orta ve uzun vadeli borçlar
Borçlar toplamı
Ödenmış sermaye
Emısyon bırimi
Yedek akçeler
Yeniden değerleme lonu
Dönem kârı veya zararı
Ozvarltk toplamı
Pasıt toplamı
31.12.89 Gelk tahtosi (milyon Tl)
100 471 Net satıslar
39 742 Satışlann malıyeti
140 213 Faaliyet gıderlerı
22 166 Otğer getırler ve kârtar
1 059 Dtğer gıderler ve zararlar
23 225 Finansman gıderlerı
40.000 Faaliyet kan ve zararı
— Olağanûstû gelirler
15 037 Olağanûstû gıderler
24 348 Dönem kârı veya zararı
37 603
116 988
140.213
A.Ş.
31.12.89
328110
260.553
19.651
1 347
5 466
6 184
37 603
—
—
37.603
DÖVİZ KURLARI
Dövızın
Cınsi
1 ABO Doları
1 B.Alman Markı
1 Avustralya Doları
1 Avusturya Şilinı
1 Belçıka Frangı
1 Danimarka Kronu
1 Fın Markkası
1 Fransız Frangı
1 Hollanda Florini
1 Isveç Kronu
1 Isviçre Frangı
100 Italyan Liretı
1 Japon Yeni
1 Kuveyt Dinarı
1 Sterlin
1 S Arabistan Riyali
Döviz
Alış
2441.11
1435.52
1855.48
203.64
6910
374.81
608.76
424.95
1275.73
396.22
1619.84
194.43
1615
8338.54
3960.21
650 97
Döviz
Satış
2446.00
1438 40
1859 20
204.05
69.24
375 56
609.98
425 80
1278.29
397 01
1623.09
194 82
16.18
8355 25
3968 15
652 27
12 MART 1990
Efektit
Alış
2438 67
1434 08
1823 94
203 44
67 93
371.06
598.41
424 53
1274 45
392 26
1618.22
191 12
15.99
8196 78
3956 25
639.90
Efektif
Satış
2453 34
1442.72
1864 78
204 66
69.45
376 69
611.81
427.08
1282 12
398.20
1627.96
195.40
16.23
8380.32
3980.05
654.23
leme ünitesi işletmeye sokuldu.
Yeni sistemi basın mensupları-
na tanıtmak amacıyla bir gezi dü-
zenleyen İMP Genel Müdür Yar-
dımcısı Sinan Dereii, yaklaşık 9.5
milyon Alman Markı'na mal olan
sistemin bugün için dünyada bir
eşi daha bulunmayan çok yeni bir
teknolojiyle donatılmış olduğuna
dikkat çekti.
1969 yılında Alman Mahle fır-
ması lisansıyla kurulan lMP'nin
yüzde 100'üne şu anda Muammer
Dereli'nin Dereii Holding'i sahip
bulunuyor. Yılda yaklaşık I mil-
yon 750 bin adet 280 ayn tipte pis-
ton üretıminin yapıldığı fabrika,
16 bin tnetrekaresi kapalı, toplam
64 bin metrekarelik bir alanda fa-
aliyet gösteriyor. Sinan Dereii,
yaptığı açıklamada ilerde fırma-
yı halka açmayı dUşündüklerini
belirtti. Buna göre firmanın yüz-
de 20'si yabancı bir işletmeye ve-
rilirken, yüzde 20'si Dereii Hol-
ding tarafından korunacak. Geri
kalan yüzde 6O'ı ise mayıs ayın-
dan itibaren kademeli olarak hal-
ka açılacak.