Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER / MART 1990
Azerbaycan, Batı, Sovyet
Rusya ve Türkiye
Bugün, Sovyetler Birliği'nin Azerbaycan'a askeri müdahalesi, Batı
tarafından "anlayışla" karşılanabilir. Ancak yeni gelişmeler, yeni
çıkarlar, bu anlayışın biçimini, özünü değiştirebilir. ABD, Sovyetler
Birliği'nin önemli petrol bölgesi Kafkaslar'ı, Sovyetler'in sıcak
denizlere açılma politikasının en önemli bir sıçrama tahtası olarak
değerlendirmeyi sürdürmektedir. Bu nedenle bu "anlayış" zamanla
"anlayışsızlığa" dönüşebilir.
Prof. Dr. SUNA KİLİ, Boğaziçi Üniversitesi
Azerbaycan'daki olaylan "fanatik Islamcı
güçler" ya da railliyetçilik duygulannın yarattığj
bir olgu olarak görraek ya da Azeri-Ermeni çatış-
masına bağlamak eksik birer değerlendirmedir. Bu
olayın kökeninde Sovyetler Birliği'nin başından beri
sürdürdüğu milliyetler politikasındaki dengesizlikler
vardır. Bu dengesizliklerden en fazla zarar gören
Müslüman cumhuriyetlerdir (*). Özellikle Batı ba-
sını ve hatta Gorbaçov'un, olaylan Azerbaycan'-
daki "fanatik güçlere" bağlaması çok dar bir go-
rüşün ürünü olarak ortadadır. Gerek okuduklanm,
gerekse Azerbaycan'daki gözlemlerim Azerilerin,
genelde bağnazkktan uzak, hoşgörulü, dost insanlar
oldukları doğrultusundadır.
Azerbaycan ve Batı
Sovyetler Birliği'nin Azerbaycan'daki askeri mü-
dahalesine Batı'dan ilginç ve anlamlı tepkiler gel-
di. Bu tepkiler, genelde olumluydu. Örneğin, Bush
yönetimi müdahaleyi "anlayışla" karşıladığını be-
lirtti: Jacques Delors gibi bir AT yetkilisi ise "Pe-
restroyka kan dökülmeden uygulanamaz" dedi.
Çeşitli Avrupalı yazarlardan gelen tepkiler ise Ba-
tı'nın tutumuna ve bu tutumun gerekçelerine da-
ha da açıklık getirdi. Örneğin 21 Ocak 1990 tari-
hinde ve onu izleyen günlerde CNN haberlerinde
iki Avrupalı gazetecinin Azerbaycan'la ilgili bir söy-
leşisi pek çok kez ekrana getirildi. Bu gazeteciler
Slern dergisinden Maria Dederichs ve Trybuna Lu-
dk'ten Polonyalı Z. Borianarak'tı. Dederichs, 1.
Dünya Savaşı öncesi ve süresinde Ermenilerin Türk-
ler tarafından katledildiğini söyledı, Azerbaycan ol-
gusunu bir Türk - Ermeni çatışması olarak değer-
iendirdi ve Azerileri suçladı. Polonyalı gazetecinin
sözleri aynen şöyleydi: "Azeriler öyle bir yaratılı-
şa sahiptirler ki orada barışı sağlamak için güç (as-
ker) kullanmak gereklidir. Gorbaçov Batı'da silah
kullanamaz. Ancak Azeriler öyle insanlar ki Gor-
baçov'un güç kullanmaktan başka bir çaresi yok-
tu." tnsanlar kendi ülkelerinin başına gelenleri ne
cabuk unutuyorlar! Önemli bir gazetenin editörü
Bay Borianarak, Azerbaycan olayını değerlendirir-
ken insan, ulus, din sınıflandırması gibi bağnaz bir
tutum içindeydi. Tutarsız, gerçek dışı, bilimsellik-
ten uzak sözler sarf etrnek artık bazı Avrupalıla-
nn "hobisi" haline geldi. (Jacques Delors'un AT
bir Hıristiyan topluluğudur değerlendirmesini
anımsayalım.)
Bay Borianarak'a söylenecek, anımsatılacak pek
çok konu var. örneğin, 1938'de Çekoslovakya'yı
bölen Münih Anlaşması'nı fırsat bilerek bazı top-
rakların kendilerine ait olduğu savı içinde, Polon-
ya ordulannın Çekoslovakya'nın bir bölümünü iş-
galine nedemeli! Yoksa 2. Dünya Savaşı öncesi Po-
lonya'da kurulan Prometheus adlı örgütü mü anım-
satayım! Bu örgütün araacı Rusya'daki Türkleri
destekleyerek onları bir "destabilizasyon" öğesi
olarak kullanmayı amaçlıyordu.
Batı'run çeşitli bilim kuruluşlannda, örgütlerin-
de, Sovyetler Birliği'ndeki Müslümanlar - Türkler
uzun yıIİar*dan beri ve gıtükçe artan bir oranda araş-
tırılmaktadır. Bu araştırmaların bir bölümünün bi-
limsel amaçlı olmalanna karşın, göze görünür bir
bölümü de siyasal amaçlıdır. Bugün, Sovyetler Bir-
liği'nin Azerbaycan'a askeri müdahalesi, Batı ta-
rafından "anlayışla" karşılanabilir. Ancak yeni ge-
lişmeler, yeni çıkarlar, bu arüayışın biçimini, özü-
nü değiştirebilir. ABD, Sovyetler Birliği'nin önemli
petrol bölgesi Kafkaslar'ı, Sovyetler'in sıcak deniz-
lere açılma politikasının en önemli bir sıçrama tah-
tası olarak değerlendirmeyi sürdürmektedir. Bu ne-
denle bu "anlayış" zamanla "anlayışsızlığa" dö-
nüşebilir
Azerbaycan ve Sovyet Rusya
Gorbaçov'un glasnot ve perestroyka politikala-
rı, onu Batı'ya en çok yaklaştıran nedenler olarak
değerlendiriliyor. Gorbaçov, ülkesinde demokra-
tikleşme sürecini daha hızlandırmak, hantal eko-
nomiyi Batüı yöntemlerle canlandırmak istiyor. Za-
ten Sovyet Rusya Batılı değil mi? Batılı bir kültü-
re sahip değil mi? Tolstoy, Dosteyevski, Çaykovs-
ki Batılı değil mi? Üstelik Ruslar Hıristiyan. lşte
bu öğeler dolaylı, dolaysız son yıllarda sürekli kul-;
lanıldı, kullanılıyor. Malta zirvesi öncesi Gorba-
çov'un Papa'yı ziyareti, bu ilişkilere daha da ağır-
lıklı bir Hıristiyanlık öğesi getirdi. Bazılanna göre
senaryo hazırdı: Büyük tehlikeye karşı, Doğu'da
üreyen, gelişen Müslüman ve öbür halklara karşı
Sovyetler Birliği'nin katıldığı bir Batılı Hıristiyan
ittifakı mı gerekiyordu? Yıllar önce "Britanya Stra-
tejik Çalışmalar Enstitüsü"nce verilen bilgiye gö-
re 9O'lı yıllann ortalarında Sovyet Ordusu'nun
<rç>57'sinin Müslüman kökenli olacağı vurgulanıyor-
du. Azerbaycan olaylarırun tüm şiddeti ile sürdü-
ğü bir tarihte, 21 Ocak 1990 tarihinde, genelde Aze-
rileri haksız bulan bir haber silsilesinden sonra ge-
ne CNN, birdenbire ekranda bir istatistik verdi:
"2020 yılında dünyada 2 milyar Müslüman ola-
:ak." Müslümanhk tehlikesi varmış gibi çağrışım
yapan bu istatistik, Batı'nın en azından bir kesi-
minin anlayışım yansıtıyor.
Kızılordu üniforması giymiş resmi ideoloji, Rus-
ya'daki halklar üzerinde Rus şovenizminin amaç-
ları doğrultusunda kullanılmıştır. Gorbaçov bun-
dan uzaklaşmak istediğini çeşitli kereler belinti.
Glasnot, perestroyka politikalanyla sosyalizmde öz-
gürlükçü ve demokratik çözümler arayan Gorba-
çov, Azerbaycan'da olağanüstü hal ilan etmek ve
askeri müdahaleyle kendi üretmek istediği politi-
kalara ters düştü. Çifte ölçü (standart) uyguladı.
Batılı cumhuriyetlere, hatta Ermenistan'a Batı'nın
tepkisini dikkate alarak müdahaleden kapndı: Faz-
la tepki görmeyeceğini sandığı Azerbaycan'da, bir
ölçüde ülkesindeki öbür Müslüman cumhuriyetlerle
ilgili politikası için de (deneyün kazanmak amacıyla
da) güç kullanmayı yeğledi.
Sovyetler Birliği'nin Azerbaycan politikası ha-
talarla doludur. Öncelikle ekonomisini düzelteme-
yen bir Rusya, milliyetçilik duygulannın tırman-
masına yol açtı. Üstelik Sovyetler Birliği, Ermenis-
tan'ın toprak taleplerini, güttüğü kışkırtıcı politi-
kayı zamanında tutarlı bir politikayla önleyemedi.
Ayrıca Sovyetler Birliği Müslüman-Türk cumhu-
riyetlerine güttüğü, Batıh cumhuriyetlere göre ikinci
sınıf cumhuriyetler politikasından uzaklaşmadı. Ba-
tı'nın Azerbaycan'a destek vermeyeceğine güvene-
rek askeri müdahalesini yaptı. Bu, yanlış bir poli-
tikadır. tnsan hakları, gerçekçi bir dış politika \i
Sovyetler Birliği'nin iç dinamizmi açılanndan yan-
lıştır.
Sovyetler Birliği coğrafi konumu, toplumsal ya-
pısıyla hem Batılıdır ve hem de Doğulu. Kendi top-
raklannda, komşu ülkelerinde gelişmekte olan bü-
yük Müslüman topluluklar, uluslar vardır. Azer-
baycan'a uygulayacağı insancıl, anlayışlı ve akılcı
bir politika, Sovyetler Birliği'ne çok şey kazandı-
racaktır. Sayın Gorbaçov güttüğü politikaların ger-
çekçiliği ve tutarlıhğmı yanJızca Batı'nın 'aferin'i-
ne dayatmamalıdır.
Azerbaycan, Sovyetler Birliği ve
Türkiye
Türkiye'nin kendisiyle aynı dili, aynı kultürü
paylaşan Azerileri kardeş görmesi doğaldır. Ancak
akılcı ve gerçekçi bir Türk dış politikası, Azeriler
ve benzer ortak özellikleri paylaştığımız öbür ulus-
lar, topluluklarla ekonomik, kültürel ilişkilerin ge-
lişmesine, çoğalmasına önem verir. Yayılmacılık,
Türk dış politikasının özünde yoktur. Maceraa po-
litikalar Türkiye'nin çıkarlarına ters düşer.
Sayın Gorbaçov karar vermelidir: Birliğini fede-
ral sözcüğü altında üniter, baskıcı bir devlet siste-
minin özelliklerini taşıyarak mı yürütecek, yoksa
esneklik, özgürlük tanıyarak çeşitliliğe olanak ve-
rerek, halklann, uluslann eşitliğini benimseyerek
birliği demokratik bir çözüm içinde mi arayacak?
Sovyet yönetimi unutmamalıdır ki konu Azeri-
Ermeni, Azeri-Rus sürtüşmesi, Hıristiyanlık - Müs-
lümanhk çerçevesi içinde değerlendirildiğinde, bu
sürtüşmeler Orta Asya'daki öbür cumhuriyetlerde
de ortaya çıkacak ve çoğalacaktır. öte yandan bu
çerçeve içindeki sürtüşmeler, gerek Türkiye gerek-
se öbür Müslüman ülkelerde de Islamcı grupları
güçlendirecek, ılımlı, laik politikalar üretmek en-
gellerle karşılaşacaktır. Sorumlu bir Sovyet dış po-
litikası, kendi topraklannda yaşayan halklan, ulus-
ları dinsel farklılıklar, dış ülkelerden, özellikle Ba-
tı'dan gelecek tepkilere göre ayarlamamalıdır. Ha-
tadan dönmek erdemdir. Yeter ki o hatalann yeri-
ni akılcı, gerçekçi politikalar alsm. Türkiye ile Sov-
yetler Birliği gerek tarihsel, gerekse coğrafi konum-
lan itibarıyla birbirlerine ilgisiz kalamazlar. Birbir-
leriyle iyi ilişkiler içinde olmak, ikisinin de
çıkarınadır. Sayın Gorbaçov ve Sovyet yönetimi-
nin, Azerbaycan sorununu akılcı, gerçekçi ve uy-
gar bir biçimde çözeceğini umuyor ve bekliyoruz.
C) Ergun Balcı Azerbaycan ve Otesi". Cumhuriyet, 22
Ocak 1990.
EVET/HAYIR
OKTflYAKBAL
İletişim Devrimi
Artık hepimiz bir dünya yurttaşıyız. Daha doğrusu olacağız, ol-
mak üzereyiz. Bundan kaçınmak yok Kımsenın engellemesine ola-
nak da yok. Dünya günden güne küçülüyor. Avuç içi kadar oldu yer-
yüzü. Bindiğiniz uçak bir iki saatte sizi en uzak bir kente götürüyor.
Açtığınız zaman radyoyu ta Hındistan'dan, Seylan'dan haberler alı-
yorsunuz. Çanak antenler Avrupa'yı, Amerika'y
1
. Asya'yı bir anda oda-
nıza konuk edıyor. iletişim olanakları büyük güç kazandı. Olaylar,
gerçekler bir ayna gibi gozünüzun önurtde...
Anadolu kasabaları ilk adımı attı. Beledıyeler bütün kenti kapsa-
yan büyük bir canak takdılar mı meydanın tepesıne, TV'si olan her
yurttaş Almanya'yı, Fransa'yı, Italya'yı izleyebıliyor, dakikası dakika-
sına en uzak haberleri hem de görüntüleriyle alabilıyor, görebiliyor.
Bu, büyük bir devrimdir. Belki 20 yüzyılın en son, belki de en bü-
yük uygarlrk atılımıdır İletişim, karşılıklı anlaşma, barış olanakları
böylelikle güç kazanmış oluyor.
Bazı kasabalarda tutucu çevrelerden tepkiler geldi. Efendim, ya-
bancı TV yayınlarında açık saçık filmler gösteriliyormuş, halkımızın
manevi duyguları incinirmış, ahlâksızlık eğilimleri artarmış! Hatta bu
çanaklan soküp attırmak ısteyenler de çıktı. Sankı köy kahvelerin-
de video filmleri seyredilmıyormuş gibi
1
Ama boşa çıktı böyle giri-
şimler. Kimse ilerlemeye, çağdaşlaşmaya karşı gelemez. Bu gerçe-
gi yadsımanın olanağı yoktur Atatürk ne demişti- "Medeniyet öyle
bir ışıktır ki ona kayıtsız olanları yakar kül eder."
1950 yılında DP'li bir milletvekıli hem de bilirn adamı sayılan bir
kişi şöyle demişti bana "Babanız opera gördü mü? Ne diye Batılıla-
raözgü opera. bale gibi şeyleri alalım. Bızım kendi sanatlarımız var,
onları geliştirmek daha iyi olmaz mı
9
"
Şaşırmıştım, bilim adamı mılletvekilinın bu sözlerine... Yanıt ola-
rak "Babamız, dedemız opera görmedi. ama uçağı da buzdolabını
da, radyoyu da, daha nıce şeyı de bilmedi, görmedi. Uygarlık geliş-
tikçe biz de ona uymak zorundayız, başka yolu var mı?" demiştim.
Demiştim de, o günlerde görev yaptığım yerden bırkaç gün sonra
uzaklaştırılmıştım!
Şimdi sıra büyük kentlerde... Ankara'nın, izmir'in, İstanbul'un ve
bu büyük kentlerdeki belediyelerin de çanak antenler kurarak hal-
kımızı dünyaya açmalarını beklememeli miyiz? Ne bileyim örneğin
Bakırköy, Şişli, Pendik vb belediyelerı böyle bir girişimi başlatsa ya-
rarlı bir iş yapmış olmaz mı? Kasaba halkı, bütün dünyayı izlemeye
başladı bile... Bu açılımın kültur gelişmemıze ne denli yarar sağla-
yacağını göreceğiz. Belli bir çevrenin insanı olmaktan çıkıp kendini
bir dünya yurttaşı olarak görmek, böyle bir bılince kavuşmak neden
ulusal nitelıklerimızi bozsun? Kendi koşullarımızla, kendi yaşama ola-
naklarımızla Batınınkıleri daha iyi ölçmek, dolayısıyle kendi ulusal
kimliğimizi 21. yüzyıla yaklaşan bir nıteliğe kavuşturmak olgusunu
yaşamak...
30'lu yıllarda radyo yeni yeni giriyordu İstanbul mahallelerine. Şeh-
zadebaşı'nda ılk radyolardan birinı komşumuz kabzımal Ziya Bey
almıştı. Ses yükselticisini akşam üstlerı balkona takar.incesaz kon-
serlerini tüm mahalleli dinlerdi Sonra babam da bir Philips aldı. Gerçi
parazitten geçilmezdi. ama bir parmak dokunuşuyla yabancı ülke-
lerin seslenni duymak garıp duygular uyandırırdı. O günlerde TV'ler
yeni yeni ortaya çıkıyordu. Babam Almanca dergide haberleri okur,
resimlere bakar Âh bizde de TV olsa neyim -varsa satar bir tane alırım'
derdi.
Her şey değiştı. Her şey gelışti. Her şey yepyeni bir anlam kazan-
dı. Ulusalcılık, dünyanın öteki jiuslarıyla uygarlık alanında yarışmak,
onlara yetişmek, onları geride bırakmak anlamı kazandı. Ne var ki
uygar ülkelerin yarattığı araçları alıp kullanmak yetmez. Bizi onlar
gibi uygar kılmaz. Ama onların ulaştığı aşamaları, teknik gelişme-
leri görüp anlamak, çağdaşlaşma bilincıne erişmek de önemli bir
atılımın başlangıcı sayılır.
Çanak antenler çoğaldıkça, insanlığımızı, uygar dünyanın birey-
leri olduğumuzu daha iyi duyacağız, ulusallığımızı yeni boyutlara
ulaştıracağız. iletişim devrimi. bızı yeni devrimci atılımlara götüre-
cek...
1990 BlLGI VILI
KÜLTÜR BAKANLIĞI
"BİLGİ TOPLUMU"
KONULU ARAŞTIRMA ESER YARIŞMASI
Kültür Bakanlığı'nca. 1990 "BİLGİ m./"nda "Bilgi Toplumu"
Konulu Araşlırma Eser Yarışması düzenlenmiştir.
AMAÇ :
Günumuzdeki hı/.lı ilmî ve teknolojik gelişmelere ayak uydura-
bilmek için insan ve toplumumuza "BİLGİ TOPLUMU"o\ma yolunda
yon vermek, bilgilendirmek ve bu kunuda telif eser meydana getir-
meyi teşvik etmek; k^zanan eserlerin yavımı yoluyla daha geniş
kitle lerin faydalanmasını sağlamak amacıyla bu yarısma düzenlen-
ÖUCLLEk r ~~
l
^ ^
"UlLGl TOPLLML" KONL'LL ARAŞTIRMA ESER YARIŞMASI'nda
BİR1NCILIK ODÜLÜ : 7.5O0 00OTL.
IKINCILİKÖDÜLO : 3.500 000 TL
ÜÇUNCÜLLKÖDÜLÜ- : 1.750 0OOTL
M.^NSİYONLAR • 1.250 000 + 1 250 000 + 1.250 000 TL.
olmak uzere toplam 16.500 000 TL. odul \erilecektir.
DEĞERLENDİRME :
Yarışmaya katılacak eserleri, bu konuda uzman kişilerden
oluşan, "SEÇİCİLER KVRL'LV" inceleyecek ve ödüle lâyık olan
eserleri belirleyecektir.
MÜRACAAT :
Konuyu disiplinlerarası yaklaşımla ele alan telif eserler, en geç
30 Kylul 1990 tarihinde Bakanlıkta olacak şekllde teslim edilecek
veya gonderilecektir.
Muracaatlar eserin sahibi veya yetkili kıldığı bir kişi tarafından
yapılabilir.
Yarısma ile ilgili daha geniş bilgi almak isteyenler; yarışma
o/.el şartnamesini, Kültür Bakanlığt, Yayımlar Dairesi Bafkanlığı
(Ataturk Bulvarı No :29/2 Oda No : 34 Llus - ANKARA
Tel : 309 08 50 / 275)'ndan temin edebilirler.
AaKAYBIMIZ
Vakfımız kuruculanndan, tstanbul Teknik Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı ve Kimya-Metaiurji
Fakültesi öğretim üyesi değerli bilim adamı,
Prof. Dr.
FUAT YWUZ BOR'u
zamansız yitirdik. Merhum için 2 Mart 1990 Cuma günü saat 10'da İTÜ Taşkışla binasmda bir
tören yapılacak ve 3 Mart 1990 Cumartesi günü Ankara'da Hacıbayram Camisi'nde kılınacak
öğle namazmı takiben Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
Değerli bilim adamımıza Tann'dan rahmet, kederli ailesine ve camiamıza başsağlığı dileriz.
ÎTİJ VAKFI YÖNETİM KURULU
T.C.
DİGOR SULH
CEZA MAHKEMESt
30.12.1988 Tarih ve 1984-8
Esas, 1988-197
Karar Sayılı Karanna Ek Karar
Yt. Hâkim: Nurullah AYDIN
27646
Y. Işleri Müdürü: tsa UMUR-
BEK 556
Müessir fiil suçundan sanık
Kars ili Digor ilçesi Alem kö-
yünde nüfusa kayıtlı, Seyfettin
oğlu, Necife'den olma. 1966
doğ. Ali Yakışır'ın raahkûmiye-
tine dair mahkememizce sanığın
gıyabmda verilen 30.12.1988 ta-
rih ve 1984-8 esas, 1988-197 ka-
rar, sanığa bütün aramalara
rağmen bulunup tebliğat yapüa-
madığı gibi tebligata yarar açık
adresi de tespit edilmemiştir.
Dava dosyası tetkik edildı.
G. Düşunüldü:
Yukanda suçu ve açık kimlı-
ği yazılı sanık Ali Yakışır'ın fül
ve hareketine uyan TCK.'nun
456/4, 457/1,2 55/3 maddeleri
gereğince dokuz bin lira ağır pa-
ra cezasına dair mahkûmiyetine
ilişkin verilen karar, sanığa bü-
tün aramalara rağmen buluna-
madığj, tebliğat yapılamadığı
gibi tebligata yarar açık adresi
de tespit edilemediğinden 7201
sayılı tebliğat kanununun 28,29,
31 ve 35 maddeleri gereğince iş
bu hüküm fıkrasınuı gazetede
ilan edilmek süreti ile tLANEN
TEBLİCİNE,
İlan yapıldığı tarihten 15 gun
sonra tebligatın yapılmış sayıl-
masına, tebliğat masrafının sa-
nıktan tahsiline, dosya üzerinde
yapılan inceleme sonunda karar
verüdi. 01.02.1990
Basın: 17956
DOLGUN
ÜCRETLE
MUHASEBECİ
ARANIYOR
İnşaat şırketi ve yapı
kooperatifi muhasebesinde
tecriibeli, Avcılar'a yakın
oturan elemanlar.
591 11 60
You vvill fınd the tru life,
freedom and peace vvithin
yourself. Your fate lies in
your hands. Free information:
Universelles Leben, Abt.
9/12, P.O.Box 56 43, D-87OO
Wuerzburg, West-Germany
Askerlik cüzdanımı
kaybettim, hükümsüzdür.
ZEKİ SA Vİ
PENCERE
Erken Sosyalizm ile
Geç Milliyetçilik...
1987...
27 Mayıs'ın 27'nci yıldönümü...
Gazeteciler eylemin başını çekenlerden E. General Cemal Ma-
danoğlu'na sordular:
— "27 yıl sonra ne düşünüyorsunuz?"
Madanoğlu:
'— 27 Mayıs'ı 27 yıl erken yapnvşız."
Acı bir gerçek gizlidir bu yanıtta; çünkü 27 Mayıs'ın Türkiye^
ye getirdiği çogu kavram, aradan ancak uzun yıllar geçtikten son-
ra benimsenebildi. En başta sosyaldevlet'.. 1960'a kadar Türki-
ye'de "sosyal deviefm S'si duyulmuyordu. Oysa İkinci Dünya
Savaşı'ndan sonra bu kavram çoğu Batı Avrupa ülkesinde bir
dünya görüşü, bir devlet düzeni, bir yaşam bicimine dönDşmüştü.
1961 Anayasası sosyal devlet ilkesini benimsediğinde toplumun
çoğunluğu bu kavramın değerini bilecek bilinç düzeyinde de-
gıldi; ama bugün iş değişmiştir; "sosyal devlef'i komünistlik sa-
yan kişiye bugün herkes güler; toplum değiştı ve gelişti.
"Devrim" erkencidir.
"Evrim" daha ağır yürür; ama eninde sonunda devrimin ulaş-
tığı yere erişır.
Laikliğin değerini altmış yıl sonra daha iyi anlamaya başla-
madık mı? Laiklikten uzak yaşayan bir toplumda demokrasinin
olanaksızlığı, yarın öbür gün daha çarpıcı biçimde ortaya çıka-
cak.
*
19'uncu yüzyılda kâğıt üzerinde bilimsel bir açıklamaya kavu-
şabilen sosyalizm, hiç beklenmedik bir ülkede devrime dönüş-
tü. Bir erken doğumdu bu; Lenin, devrimcinin bir mühendis gi-
bi toplumu değiştirebileceğini sezmişti. Doğayı değiştirir gibi top-
lumu yenıden "inşa" etmek; baraj, köprü, yol yapar gibi çalış-
mak çekiciydi. Sosyalizmin müteahhidi devrimci aydınlar, emek-
çisi işçiler miydi? Proje (tasarım) gerçekleştirildi. 1917, Rusya'da
patladı; ama Kuzey Asya ve Doğu Avrupa'daki halklar zorlana-
rak bu yeni düzene itildiler.
"Erken sosyaliznfîn etkileri bütün dünyaya yansıdı, fikirleri her
ülkeye saçıldı.
Elbet tepkilen de güçlenecekti.
Ancak sosyalizmin kitaplarda yazılı kuramlarıyla yaşamdaki
uygulamaları arasında her zaman bir yakınlık kurmak olanak-
sızdır. Siyasetin binbir yüzü, binbir rengi var; bilimsellik, kimi yer-
de iktidar hırsının kılıfına dönüşebilir; doktor hastasını öldürebi-
lir, mühendisin yaptığı köprü çökebilir.
Kapitalizmin böyle bir derdi yoktur.
Çünkü kapitalizm insanın kafasında bir kuram ya da tasanm
biçiminde doğmadı. Ûnce gercekleşti ve yaşandı; sonra ınce-
lendi, bilimsel yaklaşımla kuralları ve koşulları saptandı, elesti-
rildi. Bu işi de en yetkin biçimde yapan Karl Marksiu.
Kapitalizmin insanlık yaşamında "ebedi" bir toplum düzeni ol-
duğunu savunmak kuşkusuz akıl dışı olur.
*
Milliyetçiliğin geçmişi, sanıldığınca uzun değildir. Eskiden in-
sanoğlu kendisini bir milletin değil, ümmetin üyesi sayardı; şu-
nun şurasında ulusal devletlerin oluşması üç yüzyıllık bir süreç
içindedir.
Türkiye'de ulusal devlet 1923'te kuruldu. Türk milliyetçiliğinın
başlangıcı çok yakındır. 1910'da "Harbiye talebesi"ne "Sen ne-
sin?" diye sorulduğunda "Osmanlıyım" diye yanıt alınıyordu.
Milliyetçilik bilinci Batı'da kapitalizm-sanayileşme-demokrasi-
akılcılık gibi sözcüklerle eşzamanlıdır.
Sömürgelerdeki uyanış çok daha geriden Batı'yı izledi.
1917 Devrimi, Çarlık Rusyası'nın sömürgelerinde, milliyetçilik
daha beşikteyken (ya da doğmamışken) sosyalizmin temellerı-
ni atmaya çalışmıştır.
Ne var ki bu zorlamaların toplumlarda yarattığı birikımle oluş-
turduğu tepkileri hesaplamak kolay olmuyor. Doğu Avrupa'da,
Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Moskova'dan düzenlenen uzaktan
kumandalı sosyalizme karşı gecikmiş milliyetçilik akımlannın yûk-
selmesi, 21"!nci yüzyıla yaklaşan dünyamızda ilginç bir karma-
şa yaratıyor.
Olayları izlerken herkesin içine düştüğü şaşkınlık, her bir olay-
da iç içe geçmiş çeşitli etkenlerin eşzamanda yaşanmasından
doğmaktadır.
Sovyetler'de erken sosyalizmle geç milliyetçiliğin çelişkili ça-
tışması ağır basıyor.
700
7000
IZMIR
BUVUKSEHIH BELEDIYESI
IC VE DIS TICABET A S
saatte
büyük
küçük
İzmirlilere
müjde
Tcmeli atacak...
Yıllann özlemi
18 avda bitecck.
CAĞALOĞLU'NDA
VİDEO KULÜP'te çalışacak
bayan eleman aranıyor.
Tel: 527 84 76
SAĞLIK VE GÜZELÜK REHBERİ ÇANAJANS 151 41 55 151 00 44
0ZEL8AKIRK0Y
IMÜR HASTANES]
• 24 saat, seçkin eğitilmiş personel ile
gerel sağlık hizmetleri
• Profesör Doçent ve Uzman
He<lmler Yönetlmlnde Poliklinlk
hizmetleri: Dogum ve Kadın Hastalıkları • Gerel
Cenahi - Çocuk Cerrahisi - Dahilıye - Çocuk - Göz -
K3E • Ortopedi • Üro(o)i - Nöfopskıyatri - Cildiye
• "Üm ameliyatlar - Dogum - Gebelik Kontrolü
- Katliotokografi ile gebelik takıbı NST tayinı - Kısırlık
T»<Svısi
• 3llglsayarlı aletler ile laboratuvar
tllznetlerl: Rönıgen - Ultrasonografi - Mamografi -
Tarografi - BioKimya - Hematoloji - Bakteriyoioji -
homon - Sitapaıobji ve Endoskopik tetk kler
Ömür Hastanesi
Sağlığmıza Yardımcıdır.
tnçlerCad. No: 24 Tren istasyonu, Belediye
iıbe Müdüriüğü ve Evlendirme Dairesi yanı
Tel: 542 99 20-21-22-26
S1ZDEBCEKATIUN KIRU SU İÇMEYIN
COŞKUNSU
KİREÇÜ, KLORLU, PASU ve PlS
KOKULARA PAYDOS
Flttre değiştirm© özelliğl olan
Coşkun Su Filtreleri ile
BERRAK, MİS GİBİ
KAYNAK SUYU İÇİNİZ
Mlnl akttf karbon filtresi sudaki
KOKU, PAS, TORTU ve
ORGANİK MADDELERİ TEMİZLER.
60.000 TL
feier j^efin, istertaksitle eveieslim
Bayilikler verilecektir:
M«rk«z :COŞKUNhh.lr».Ud.Ş«. Tat 336 32 74 - 347 54 77
BOY» :lşAnc.Ud.Ştl.Tet 371 30 35
Ankara: 1276626 Burea :230462 Aydn 27782
Izmlr :242524 204956 ZongukK* : 36627
ArtoJya 153324 Van : 15989 Babkettr :49842
Geto«: 12447 Adapa2Ol:212 49 tm» : 124392
r. 116 800 Denlzl :21350 Adand : 117260
ONUR
LABORATUARI
Dr. NÛgün Ekicl
CHECK - UP
ELİZA TESTİ
HORMON TESTLERİ
VE
KISIRLIK TESTLERİ
SONUÇ
valıkonağı Cad. Pamuk Palas Apt. 133/7
Nişantası - İstanbul Tel: 130 59 85
HÖZLERİNİZ IŞILDASIN
UZMAN DOKTORIAR TARAFINDAN UYGUIANIR
YENİ KESİN KONTAKT LENS
ŞİŞll : Halaskargc» Cd Baştımar Ap Ho 297CP«ava
Psj ile Toprak Pv oras-nda) T»l: 1Î0 5S 95
IEYOÖIU : istildol Cd. (Frtaş Sia kaı>ıs) Emgen Han. 6S/3
T*t 1468021-149 «671
20 AYRI MODEL
297.000.-TL ile 8Ö9.000.-TL
araa
GIRTLAK KONUŞMA ALETİ
g 990.000.-TL.
Aıkeri mensuplar. Emekf SandOı. SSK, devtet m«murtan.
bonkalar ve Sosyal Vafdım Vakıflon İle anloşmakye.
Emekli Sandığı 400 OOO.-TL sını ödemektedir
DUYSEL Tic. Ud. Şti. Sağlık Sk. Opera Han 43/24
(Elap MarmaıaCMeli Yanı) Taksim-İST. T e l : 1 4 3 5 1 1 9
Doç. Dr.
Ataman
Tangör
Psikiyatrist
Pslkoteraplst
Muayene saatleri:
Cumartesi-Pazar hariç
14.00-19.00
Tel:146 36 36
Poyraak Sok. No.1 D.3
Teşvikiye-istanbul
ÜMÜT
0PTİK
Her tür çerçeveye
• Varilüx ve bifocal
• Organik. sert organik
ve colormatic
• Zelss ve rodenstoc
camlar takılır.
Kayışdağı C. No. 228-3
(Benzinci yanı)
Göztepe
3680391
FLORYA ÇOCUK
PSİKOLOJİK
DANIŞMA MERKEZİ
PSİKOLOG
OYA DEMİREL
Gefmeyan Sk. No. 11
FLORYA
Tel: 574 75 22
MIGREN
STRES
KİREÇLENME
ZAY1FLAMA
DİNLENME
Sonjnlannıza
kMlntedavl
Diplomalı T;bbı MASÖR
UĞUR DALAYU
SihM ParmcA Mataj M*nt«zi
Randevu: Te): 1402296
ValkonaaıC No. 31/1
NJŞANTAŞl