Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 ŞUBAT 1990
E
İNSANLAR
F Ü S U N Ö Z B İ L G E N
CUMHURİYET/7
G O R U Ş
Daha bön
Hayvanlann ruhu var mıdır? Neden
olmasın? Hayatta bir sürü adama ve
birkaç da kadına rastladım, kazlardan
daha az bön değillerdi. Bir sürü de
hayvan tanıdım, pek çok seçmenden
daha az budalaydılar. Alphonse Allais
DOĞAL HAYATIKORUYARAK KALKINMA
Okullara cevre dersi"TÜKETMEDEN kalkınma'
yeni bir kavram. Eğer kaynaklar
tiiketilerek kalkınma gerçekJeşti-
riliyorsa, bu eylem kalkınma sa-
yılmıyor. Diyeiim ki bir fabrika
iiretim yapıyor, bu arada yanın-
daki dereyi kirletiyor. O zaman
dereyi kirleten fabrikanm yaptı-
gı üretimle kalkınma olmuyor.
çünkü iiretilen hiçbir mal ya da
hizmet, kaybolan toprağın, su-
yun, havanın bedclini karşılaya-
maz."
Doğal Hayatı Koruma Derne-
ği Başkanı Nerjps Yazgan bu söz-
leri ile "sanayileşme mi", yoksa
"çevre ml" önemli diye okulla-
ra layık bir münazara konusuna
böyiece akılcı bir karşılık getiri-
yor. Sanayileşmeye ve üretime
evet, ama bu üretimi yaparken
doğal yaşamı yok etmemek ko-
şuluyla.
Dernek 1975 yüında kuş ressa-
mı Salih Acar tarafından kurul-
muş. Kurucular arasında sanat-
çılar, doğa severler, avcılar yer
alıyor. Şu anda 700'ü aşkın üye-
si bulunan derneğin başkanı Ner-
gis Yazgan, doğanın korunma-
sında en önemli girişimin
Nergis Yazgan
"egitim" olduğunu savunuyor.
Bu amaçla da okulların müfre-
dat programlarına "çevreyi ko-
rnma egitimi" konusunun alın-
masını istiyor.
Soykınm yapıyoruz
Nergis Yazgan, arkadaşımız
Ayşe Yıidınm'ın sorulanru yarut-
larken insanbğı da uyarıyor ve
eleştiriyor:
— Çevre kirlenmesinin boyut-
lannı nasıl lanımlıyorsunuz?
— Yabani, vahşi hayvan tür-
leri dayaruksızoluyor. Bildiğimiz
bazı hayvan ve bitkilerin türü tü-
keniyor. Neden? Bunlar daya-
nıksız olduğu için en önce onlar
gidiyorlar. Insan herhalde en son
gidecek olanı. Bunların yok ol-
ması büyük tehlike. çanları, ama
biz hâlâ tehlikeyi görmemekte ıs-
rar ediyoruz. Bir tür tükeniyor,
bir nesil yok oluyor. Bu doğal bir
evrim sonucu değil, bizler yok
ediyoruz. Yine kendimizden, do-
ğamızdan bir parça yok ediyo-
ruz. En büyük soykınmı aslında
bizler yapıyoruz.
— Dernek olarak sorunlannız
var mı?
—Burada yapılacak araştırma-
larda çalışacak biyolog anyoruz,
ama bulamıyoruz. Bilimsel araş-
tırmalar, yani üniversitelere çok
büyük işler düşüyor. Üniversite-
lerin yaptığı araştırma, bir dok-
tora tezi, bir doçentlik araştırma-
sı oluyor ve orada bitiyor. Dışa-
ndaki insan bilmez ki Apollo ke-
lebeğinin Bursa'da yaşadığım ve
yok olmakta olduğunu. Bunu
okuyan biliyor ve bu konuda ça-
lışma yapması, kampanya yap-
ması gerek. Bizim gibi kuruluş-
larla işbirliği yapmaları lazım.
41 YILIN FOTOĞRAFLARI
Ara Güler'den ilk ve son satış
TÜRKtYE'nin en usta
fotoğrafçılanndan Ara Güler,
41 yıllık çalışma yaşamından
seçtiği bir seri fotoğrafı yarın
Ortaköy'de, Ayşe Takı
Galerisi'nde sergilemeye
başlıyor. Serginin özelliği Ara
Güler'in bu fotoğrafları ilk ve
son kez satacak olması. Ara
Güler şöyle anlatıyor: "41
yıldır çektiğim, sergilenmeye
değer buldugum, imza
atmaklan utanmadıgım,
fotograf müzeierine
girebilecek nilelikteki 40-50
fotografımı sergiliyorum.
Şimdiye dek hiç satış
yapmadım, ilk defa
satıyorum. Tanıdıklanm gelip
fotoğraf istiyorlardı, ama
tanımadıklanm
isleyemiyorlardı. Bundan
böyle eşe dosta da eskisi gibi
dağıtmayacagım zaten. Bu ilk
ve son satışım olacak."
Fotoğrafın öncelikle iş
olduğuna, sanat olarak
değerlendirmenin ikinci
planda kaldığına inandığını
belirten Ara Güler, şimdiye
dek çektiği fotoğrafları nasıl
arşivlediğini de şöyle
anlatıyor: "Depoladım,
depoladım, ağzına kadar
doldu. Aslında Türkiye daha
fotoğrafı bilmiyor, diinyada
şimdi fotoğraf sanatı
keşfedilmiş, ama daha
bizimkiler keşfedememiş.
Zalen fotograf alanlann da
sanat için aldıklanna pek
inanmıyonım. Şimdi alınz,
seneye bilmem ne kadar
fazlasına satanz diye
düşüniiyorlar." Ara Güler
hayalindeki romantik
Türkiye'nin bitmek üzere
olduğunu, "suni, kopya ve
kendini inkâr eden bir dünya
knruldugunu" savunuyor ve
şimdılerde fotoğraf çekmek
için en çok Uzakdoğu'yu
sevdiğini anlatıyor. En son
görüntülediği ülke
Endonezya...
TAR1MIŞÇ1UEB1N1N SORUNU
Bize de bir kıyak emeklilik
TÜRKİYE'de tarım işçileri
ancak 1977 yüında sigorta kap-
samına alındı. Geç sigortalı ol-
duklan için gerekli olan 5000 iş
gününü doldurmadıklanndan
halen emekli olamıyorlar. Oy-
sa tarım sektöründe çahşanlar
'77'den önce de yıllarca çalış-
mışlardı.
İ978'de bir borçlanma yasası
çıkartılarak 1977'den önceki
hizmetlerini borçlanmalanna
olanak sağlandı. Ancak Tanm-
Iş Sendikası Genel Sekreteri
Mehmet Ceylan'ın söylediğine
göre o zaman tanm işçileri bu
konuları hiç bilmedileri ya da
gerekli olan parayı bulamadık-
ları için bu yasadan çok az kişi
yararlanabildi.
Şimdi ise sigortalı tanm işçi-
lerinin yaşı 60-70'e varmış du-
rumda. Artık çalışarnayacak
haldeler ve bir an önce emekli
olmak istiyorlar. Bunun için de
yeni bir borçlanma yasası çı-
kartılmasını istiyorlar.
Mehmet Ceylan sadece ken-
di sendika üyelerinden çok yaş-
h işçi sayısınm 5-6 bin olduğu-
nu, bir de orman kesiminde ay-
nı durumda çahşanlar olduğu-
nu söylüyor. Ceylan yeni bir
borçlanma yasası için verdikleri
uğraşları ise şöyle anlatıyor:
"2 yıl önce SHP'ye bu ko-
nuyla ilgili bir dosya vermiştik.
Cevdet Selvi'ye vermiştik. Iki
Hayati Beyın degmmelerı
Ankara şakası
r- - - — GENCAY Şaybm'm Ankara başına bela. Ne-
^"^4CT reye gitse, ne yapıp etse "kırsal kesim olarak
\ \ ^^_ Ankara" komısu peşini bırakmıyor. Alm işte ge-
/ \. >>S9 çenlerde bir dizi konferans, panel ve seminer için
Münih'e gitmişti. Yukan Bavyera Üniversitesi
bünyesinde gerçekleştirilen panel son derece ba-
şanlı geçti. Çoğu genç üniversite öğrencisinden oluşan kalaba-
Iık bir dinieyici kitlesi tarafından da ilgiyie izlendi. Kısaca her
şey yolunda gitmişti. Gencay da doğal olarak çok memmındu.
öyle ya hem panel ryi geçmiş hem de hiçbir Allahın kulu çıkıp
Ankara ile tstanbuPu karşılaştınp durduk yerde canını sıkma-
mıstı. Ama işte keyfı uzun sürmedi. Tam salondan çıkarken her
halinden Alman olduğu belli olan biri yolunu kesti. Ve arala-
nnda şu ilginç konuşma geçti.
— Her Şaylan, konuşmalarınızı ilgiyie izledim. Sizinle tanış-
mak istedim. Ben sosloyoji Profesörü Hans Müller. Yukan Bav-
yera'dan.
— Memnun oldum Her Profesör. Ben de Doçent Doktor Gen-
cay Şaylan. Aşağı Ayrancı'dan.
vüdır hiçbir ses çıkmadı. Gecen
yıl Çalışma Bakanlığına gittik.
Imren Aykut'la göriiştük. O
zaman sanatçılara bir borçlan-
ma yasası çıkmıştı. Biz de de-
dik ki 'Onlara çıkanyorsanız
bize de çıkarın'. tmren Hanım
bize şöyle dedi: 'Onlarm sayısı
az, 90 kişi civarında. Sizin sa-
yınız fazla. SSK'ya fazla yük
getirir'. Hatta biz o zaman 5-6
bin dememiştik. belki kabul
ederler diye düşuk söylemişük,
2-3 bin civannda demiştik. Ba-
kan Hanıma dedik ki 'Gelin
görün, çok yaşlı kadınlar var
bu durumda. Çahşmak zorun-
dalar.' O da bize 'Ay... Bana
göstermeyin onlan, acınm' de-
di. Sanatçılann sayısı az, fazla
yük getirmezlermiş, ama biz
fazla yük getirirmişiz. Bize de
bir kıyak emeklilik çıkarsıniar.
Yoksa bu insanlar ileıiemiş
yaşlanna rağmen çalışmak zo-
runda kalıyorlar. Her işyerini
ziyaretimizde bu sorunla karşı-
lıyoruz. Oysa bir borçlanma
yasası çıksa biz de bu insanlan
bilinçlendiririz, gerekli parayı
bulurlar da rahat rahat emekli
olurlar."
Ceylanpmar Tarım İşletme-
si'nde çalışan tanm işçilerinin
de aynı sorunları olduğunu an-
latan yerel Ceylan Gazetesi ya-
zan Hüseyin Deniz şöyle diyor:
"Kıyak emekli milletvekille-
rimizin, çilekeş tanm işcilerimi-
ze 'kıyaklık' yaparak kendile-
ri gibi borçlanarak bu yolla
emekli olmalannı sağlamalanm
bekliyoruz."
Bizim gibi çevreci örgütlere, hâ-
lâ 'bunlar kimdir, ne yapar' gibi
şüpheyle bakılıyor. Bunun kalk-
ması lazım. Bütün dünyada bi-
zim gibi gönüllü örgütler el ele
vermişler, mecburlar da. Çünkü
biz bir yerde kamuoyunu temsil
ediyoruz. Kamuoyuna bunu be-
nimsetmezsek, ne Tarım Köyiş-
leri ne Özel Çevre Koruma sevi-
yesinde işler ytirümez. Etki et-
mez.
Ortamı korumak
— Dtrne&inizin çalışmalan
hangi konularda yoğunlaşıyor?
—Bizim derneğimizin özelliği
şehirdeki doğadan daha çok vah-
şi, yabani doğanın korunması.
Buna daha çok önem veriyoruz.
Çünkü onlar giderse kaynak da
gitmiş olacak. Biz ve bizim gibi
çalışan kurumlar çahşmalanm
ikiye ayırır. Tür ve Alan Koru-
ma. Ama onlar zaten biraz el ele
yürüyor. Yani bir türü korudu-
ğunuz zaman onun yaşadıgı or-
tamı korumak zorundasınız. Me-
sela biz kaplumbağalan koruya-
lım diye bir anonsla ortaya çık-
tık. Neler geldi arkasından? Bir
Dalyan'dı, bir tztuzu kumsalıy-
dı. Bu kumsalı koruma çalışma-
tarından ne geldi? Turizm, çar-
pık yapılaşmanın durdurulma-
sı, deniz kirliliği. Düşünün deniz
anası plastik yiyor ve ölüyor. De-
nizlere plastik şişeler atılmış.
Böylece biz, bir uçtan başlayıp
geriye geliyoruz. Tabii sonuç in-
sana bağlanmış oluyor.
PEYNİR GEMİSİ
Yanıtı zor
sorular
HALEN Limon Dergisi'nde
"yönetici ve karbüratörcü" ola-
rak çalıştığını söyleyen Gani
Müjde. bugunlerde "Peyair
Gemisi" adtnı verdiği kitabını
yayımladı. Arabesk filminin se-
naryosunu yazarak yönetmen
Ertem Eğilmez'in ölümüne se-
bep olduğu için Uğur Yücel'in
sahne ve TV şovlanru da yazma-
ya başlayan Gani Müjde, yeni ki-
tabında "aklına Ukılan bazı
sorulan" soruyor. Sorulan biz
aktaralım, yanıtları siz
düşünün...
— Asansörde niye herkes yü-
zünu kapıya döner?
— Şu Arap destekli, yeşil kös-
tekli finans kurumlan gerçekten
faiz dağıtmıyojlar mı? Eğer da-
ğıttıklan kâr payı ise bu kâr pay-
larının banka faizleriyle atbaşı
gitmesi neden? Niçin bankalar
yüzde seksen faiz verirken bir
Allah'ın finans kurumu da çıkıp
yüzde iki yüz kâr payı da-
ğıtmıyor?
— Yıllardır filmlerde, çizgi ro-
manlarda katliam yaparken iz-
lediğimiz Kıalderililer, onca kat-
liam yapmalanna rağmen neden
on kişi kaldılar? Yoksa aile plan-
laması konusunda bizim bilme-
diğimiz çok gelişmiş bir yöntem
mi kullandılar ?
— Niye dünyanın en iyi sine-
macıları Yahudi anlamıyorunı.
Yoksa Tevrat'ın içinde sinema
üzerine notlar adh bir bölüm var
da bizim mi haberimiz yok?
— Tanju ile Hülya'nın arasın-
daki ilişkiye karşı çıkanların kaç
tanesi, Hülya kendileriyle çıksa
karılarını boşamazlar?
— Uzun atlama dalında bir
tek uluslararası madalyanın ol-
madığı ülkemizin insanlan ne-
de'ıi iskele verilmeden vapurdan
atlarlar?
— Kolombiya'daki kokain
mafyasına savaş açan Amerikan
senato ve temsilciler meclisinde
kaç kişi kokain kullanıyor
acaba?
20YILS0NRA
Pendik'e
denizden
ulaşım
Cl'MARTESt günü Pendik-
lileri sevindirici bir olay yaşana-
cak. Pendik iskelesi açılacak ve
Şehir Hatları vapurları ile Deniz
Otobüsü seferleri başlatılacak.
Yıllar önce de Pendik'te bir
iskele vardı ve vapur seferleri
yapüırdı. Ama heî nedense son-
radan seferler kesildi, iskele çay
bahçesi oldu.
Pendik Belediye Başkan Yar-
dımcısı Hasan Basri. "Vaklaşık
20 yıl önce vapur geliyordu. İs-
kele ise hâlâ duruyordu, ama
çay bahçesi olarak. Biz oraya el
attık. Sadece iskeletini tuttuk.
Kazıklar ilave ettik. Esletiğini
sağladık. Döküntü bir sahil ban-
dıraız vardı. Onu da yeşillikler-
le düzenledik. 350-400 milyona
sahil şeridi ve iskele yapnk. Şim-
di Şehir Hatları vapurları
Pendik-Eminönü, Deniz Oto-
büsleri de Pendik-Boslancı-
Yenikapı seferleri yapacak. An-
cak ilkin deneme seferleri yapa-
cağız. Sadece sabah ve akşam
olacak. Daha sonraki günlerde
potansiyele göre belirli sayıda ve
saatte ayarlamalar yapacagız"
diyor.
HAYVANLAR İSM4İL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK
qk ehcaama, by y p,s
ijtiuını olmauı H>rc*k eder"» *'"'• MAÇ
Amam canMn hangj 'njan. /j/tar'/f/*>/
fflZLI GAZETECİ \ECDETŞE,\
BU İLK <3ÜVÜWpe
rt İKİ ADM VAR••54Y/M ORHAN ARSlAÜ \K SY
P06AH ÖH9ER..HER JKİSİUS PB $AHS PİLS&Z.
DİLERİ/M BJFSHDlM
ÇİZGİLİK KÂMtL SL4SARACI
AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHA\ GÜRSES
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARJKAS 8ŞUBAT
UÇAN OAtRE MfPf
ISiO'rA SUGÛN, SİK UÇAN DA/KENtN PENENMEK-
TE OLPUĞu AMER.İICAN BASlMiNCA AÇdcLANMlÇTI'.
PG.INCETON ümVEesırESi'NPE, AMEI&ICAN oe-
PUSUNUN PA&I P-ESTEGİYLE YAPILAH SİK
UÇAN PA/£E BEN2E& ARAÇ, ALTIf^A MON-
TE EPtLEfJ 4-3 8EY&İ& GÛÇLÜ UELİ/COPrEG.
Pİ. /NS/fA/ Y/IP/Sf UÇAN DAtHE, NEW TEH -
SEYOe-ICİ PENEME ALANINDAN KALKAHAK,
SAATTE 15 KfLOMETZE HfZ/* UU4Ş/IBİLMİŞ,
Mffr/. 8UNUN NEPENİ PEj P/LOTUN &42f
PEN&E SOHLUNLAe.lNt SAPTHMlÇ OLMA-
SlYPl.