25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 SUBAT 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5 'Muhteşem Süleyman' Paris'te • ANKARA (AA) — Kanuni Sultan Süleyman dönemini çeşitli yönleriyle tanıtan "Muhteşem Süleyman" sergisi, 13 şubatta Paris'te açılacak. Daha önce ABD, lngiltere, Almanya ve Japonya'da açılan ve büyük ilgi gören sergi, Kültur Bakanlığı ve Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın işbirliğiyle 13 şubat-14 mayıs günleri arasında Paris Grande Palais salonlannda izlenebilecek. Topkapı Sarayı Islam Eserleri Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bulunan toplam 122 değerli eserin yer alaçağı Muhteşem Süleyman sergisinde, dönemin özelliğini yansıtan kaftanlar, fermanlar, kıhç, zırh gibi savaş giysileri ile çeşitli saray eşyalan sergilenecek. Sergide ayrıca değerli mücevherler, elyazmaları, Kuran, çini ve porselen eşya da yer alacak. Bakanlık yetkililerinin verdiği bilgiye göre sergi çerçevesinde Türkiye'yi tanıtan sempozyumlar düzenlenecek, film ve video gösterileri gerçekleştirilecek. 151ın yapımcısı İstanbul'da • Kiiltıir Servisi — Sahibi olduğu Argos Film aracıhğıyla Fransız film endüstrisine yaptığı katkılardan ötürü bu yıl Avrupa'da yılın yapımcısı seçilen Anatole Dauman onuruna 9. İstanbul Uluslararası Film Festivali programında bir böliim ayrıldı. Resnais, Godard, Bresson, Schlindorff, Tarkovski ve VVenders gibi ünlii yönetmenlerle çaJışan Dauman, 1949'dan bu yana sinema tarihinde başyapıt sayılan pek çok filmin yapımcılığını üstlendi. Festivalde Dauman'a ayrılan bölümde 3 film yer alıyor: Alain Resnais'nin 1955 yapımı "Gece ve Siyah" ve 1959 yapımı "Hiroşima Sevgilim" adlı filmleri ile Chris Marker'ın 1%2 yapımı "Mendirek" adlı filmi. Yönetmen Wim VVenders'in "Sinema dediğimiz eşsiz tat için gerekli olan düşünce, imge ve parasal olanakları bir araya getiren nesli tükenmiş şövalye" olarak tanımladığı Dauman, festivalin konuğu olarak Istanbul'a gelecek. SSCB'de AIDS konserleri • Kiiltür S«rvisi — Ünlü orkestra şefi ve çellist Matislav Rostropoviç, bu ay Sovyetler Birliği'nde AIDS'lilere yardım kuruluşları yaranna konserler verecek. 1974 yılında Sovyet yurttaşhğından çıkarılan, geçen ay yurttaşlık hakkı geri verilen Rostropoviç, 13 ve 14 şubatta Moskova'da, 15 ve 16 şubatta da Leningrad'da Ulusal Senfoni Orkestrası'nı yonetecek. Rostropoviç'in ilk konserinin programında, 1974'te Moskova'da son olarak yönettiği Çaykovski'nin Altıncı Senfonisi yer alıyor. Viking savaşçısı Erik • Kültür Servisi — tngiliz yönetmen - oyuncu Terry Jones'un, Monty Python grubundan ayrıldıktan sonra gerçekleştirdiği ilk bağımsız filmi "Erik the Viking", Beyoğlu Dünya ve Harbiye As sinemalarında gösterime girdi. Yönetmenin, 80'lerin başında 7 yaşındaki oğlu Bill için yazdığı küçük bir öykünün geliştirilmesiyle oluşan film, 12 milyon dolarlık bir bütçeyle, Malta Adası'nda, "Absolute Beginners", "Brazil", "Günaha Son Çağrı" gibi pahalı yapımların sanat yönetmenliğini üstlenen John Beard'ın olu$turduğu Viking kenti dekorlannda gerçekleştirildi. Bir viking savaşçısının seks ve kahramanlık öykülerini anlatan filmde, "Wanda Adındaki Bir Balık" adlı komedide izlediğimiz John Cleese'in yanı sıra Erik'in büyükbabaşı rolünde Mickey Rooney gibi önemli bir oyuncuyu da izleme olanağı buluyoruz. Terry Jones'un 15 yılhk bir ortaklığı sürdürdüğü Monty Python'lann yapımcısı ve Iskandinav Film Enstitüsü tarafından prodüksiyonu desteklenen filmde tüm özel efekt teknikleri de cömertçe kullanıhyor. 'Balaban' kitabı • ANKARA (ANKA) — Resim eleştirmeni Ahmet . Köksal'ın hazırladığı "Balaban" adlı kitap Bilim Kitabevi'nce yayımlandı. Ressam Ibrahim Balaban'ın yasamj ve sanatının anlatıldığı kitapta, Balaban'ın anılanna ve yapıtlarıyla ilgili yankılara da yer veriliyor. "Kitapta ayrıca Nazım Hikmet'in hapishanede oda arkadaşı olan Balaban'ın "Bahar Tablosu", "Mahpusane Kapısı" ve "Harman" tablosu üzerine yazdığı şiirlerle, Hasan Hüseyin'in "Acılara Tutunmak" ve "Ağlasun Ayşafağı" adlı kitaplarındaki Balaban ile ilgili bölümlere de yer vehldi. Kitabın kapağında ise ressamın son sergisinde 40 milyon liraya satılan "Göç" adlı tablosu yer alıyor. De Palma'dan Vietnanı şoku • Kiiltür Servisi — Korku turünün en ilginç örneklerini gerçekleştiren yönetmen Brian de Palma'nın ulkemizde de geçen sezon gösterilen "Scarface" ve "Untouchables"tan (Dokunulmazlar) sonra gerçekleştirdiği "Casualties of War" adlı bol kanlı Vietnam filmi gösterime girdiği ABD ve Vietnam'da büyük tepkiye yol açıyor. Bir sanat harikası mı, yoksa yönetmenin patolojik durumunun bir yansıması mı olduğu konusunda yorumlara yol açan filmin, içerdiği şiddet sahneleri ve ahlaksal yaklaşımının basitliği nedeniyle eleştirmelerin yoğun tepkisine hedef olduğu belirtiliyor. "Casualties of War"un aralannda Coppola, Scorsese, Kubrick gibi adların da yer aldığı birçok Amerikalı yönetmen tarafından ela ahnarl Vietnam Savaşı üzerine bugüne kadar yapılan en dehşet verici film olduğu ileri sürülüyor. Filmde başlıca rolleri Michael J. Fox ve Sean Penn paylaşıyorlar. Afiş yanşması • ANKARA (AA) — Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından iki ayrı konuda afiş yarışması düzenlendi. GSG Müdürlüğü yetkililerinin verdiği bilgiye göre, "çevre kirliliği ve çevrenin korunması" konulu yanşmaya, 12-17 yaş grubundaki ortaöğrenim gören öğrenciler ile 18-24 yaş grubundaki yükseköğrenim goren öğrenciler katılabileeek. 15-24 yaş grubundaki öğrencilerin katılabilecekleri afiş yarışmasınm konusu ise "alkol ve zararlan." Yetkililer, 50 x 70 boyutunda hazırlanacak afişlerin, tüm illerdeki Gençlik ve Spor îl Müdürluklerine 15 şubat tarihine kadar verilebileceğini, afişlerin hazırlanmasında her türlü tekniğin kullanımının serbest olduğunu belirttiler. Yarışmada 1. olan öğrencilere kol saati, 2. olanlara hesap makinesi ve 3. olanlara da dolmakalem takımı ödul olarak verilecek. Ayrıca bu öğrencilere gençlik kamplarında bir devre ücretsiz tatil yapma olanağı sağlanacak. Üç yeni sahne • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Devlet Tiyatrolarının önümüzdeki yıldan itibaren üç yeni yerleşik sahne açılması için çalışmalara başladığı öğrenildi. Erzurum, Antalya ve Sıvas'ta tiyatro müdürlükleri oluşturulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararından sonra Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı'ndan kadro istedi. Genel Müdür Bozkurt Kuruç, bu üç ilin tiyatro kurulacak binalarının bulunup bulunmadığını araştırdıklannı kaydederek "Sahne kurmaya elverişli yerlerin donanımını . sağlayacağız. Eğer uygun bina bulunamazsa kiralama yoluna gideceğiz" dedi. Ali Taygun yorumuyla YaşarKemaVin Ağrıdağı Efsanesi' Tutkıılar, aşk ve îktidar Agrı Dagı Efsanesi / Eser: Yaşar Kemal / Oyunlaştıran ve yöneten: Ali Taygun / Dekor: Atıl Yalkut / Kostüm: Nilgün Gürkan / Danslar: Kemal Tufan / Istanbu] Belediye Şehir Tiyatroları. DİKMEN GÜRÜN UÇARER Yaşar KemaJ'in kâh sakin akan bir ırmağı, kâh coşup taşan bir çağlayanı arumsatan dili "Agn Dağı Efsanesi"ndeki şiirin özu. Böylesine görkemli, zengin bir di- lin oluşturduğu yapıtı, büyüsünü bozmadan oyunlaştırmak zor. Ali Taygun bu zorluğu öncelikle Ya- şar Kemal'in metnine müdahale etmeyerek aşmış ve yer yer üçün- cü şahıs uslubunu da bu nedenle kullanmış. Kişilerin kendilerinden üçüncü şahıs olarak söz etmeleri oyuna estetik bir uzaklık getiriyor. Taygun, akılcı bir saptamayla Yunan tragedyalanndan yola çıka- rak romamn destansılığı içindeki gerçekçi anlatımlan için korodan yararlanmış. Koro, oyunda salt bir gözlemci ve yorumcu değil, "dag- dan, ovalardan kopup gelen kalabalıgın" öfkesinj yansıtan. olaylann akışını değiştiren bir güç. Bu açıdan bakıldığında, Mahmut Han'ı ürkıiten "şu konuşmavan, kıpırdamayan öfke"yi kucaklayan koronun daha güçlü, daha etkile- yici olması gerekmez miydi diye düşünüyor insan. Bu eksiklik, ka- nımca yorumdan değil koro ele- manlannın hayli genç olmasından kaynaklanıyor. Seslerdeki körpe- lik, amaçlanan çarpıcılığı pek ko- AHMET VE GÜLBAHAR — Erhan Yazıcıoğlu'nun ekonomik yorumundan izlediğimiz Ahmet, töre- lerin v» halkın yarattıgı bir kahramaa. Aliye Uzanalağan'ın dengeli yorumuyla seyredilen Gülbahar ise "Ağndagı Efsanesi'ndeki aşk ve iktidar öykusünun en güçlü kişisi. (Fotograf: Özcan Yaman) lay yakalayamryor. Hele bir de ko- ronun tragedyalardaki derin bü- yüsünü düşunecek olursak. Ali Taygun'un üzerinde durdu- ğu bir başka önemli nokta da söz- deki müzikalite. Bu nedenle de yer yer çoksesli anlatım biçimini yeğ- lemiş. "Agn Dagı Efsanesi", halkın baskı yönetimine direnışini şiırsel bir dille anlatırken insan ilişkile- rindeki celişkileri de aynı ince ger- çekçilikle işliyor. Taygun'un bir yorumcu olarak bu çalışmasında dikkati çeken özellik, olaya tek yönlü yaklaşmaması ve kişileri Ya- şar Kemal'in romanında olduğu gibi değişik boyutlarıyla işlemeye özen göstermesi. Gülbahar'ın, oyunun başında Memo'nun ağzından anlatılması ikisi arasındaki trajik bağın belir- tisi. Memo, hem bir zindancıba- $ı, hem de onurlu bir sevdalı. San- ki onun Gülbahar'a tutkusu Ah- met'inkinden daha anlamlı. Mns- tafa Alabora'nın abartısız yoru- munda bu nüans yakalanıyor. Ah- met ise öncelikle törelerin ve So- fi'nin, sonra da Mahmut Han'ın, Gülbahar'ın ve halkın yarattıgı bir kahraman. Ağn'yı için için kayna- tan bir yiğit, ama Gülbahar kadar gözü pek mi, Ağn'ya tırmanışın dışında? Bir "halk kaJıramanı" ol- duktan sonra daha da çekimser. Erhan Yaztcioğlu'nun ekonomik oyunculuğunda Ahmet'in bu çe- lişkisi öne çıkar. Gülbahar, bu aşk ve iktidar öy- küsünün en güçlü kişisi. Duygu- lanyla, lutkularıyla, çelişkileriyle güçlü. Yumuşaklığı içinde karar- h, kadınlığı içinde erkeksi. Yürek- li. Aliye Lzunatagan'ın dengeli yorumunda Gülbahar'ın sevdalı bir genç kızdan babasının düzeni- ne başkaldıran kararb bir genç ka- dına geçişini izliyoruz. Ahmet ta- rafından sorgulanan Gülbahar'ın çaresizliğini ve giderek direncini, ofkesini, yenilgisini ikinci bölüm- de yaşıyor izleyici. Gülbahar- Ahmet-Memo üçgenindeki trajik yön, üçünün de saplantılarında kararlılıkları. Mahmut Han'da vurgulanma- sı gereken, Ali Taygun'un da be- lirtmiş olduğu gibi "bey'Tikle "pa- şa"hk arasındaki çelişki. Mahmut Han için artık Ağn'nın töreleri de- ğil Osmanlı'nın yasaları önemli. At bir simgedir gücünü kanıtla- mak için. Erdogan Gemicioğlu- nun yorumunda bu çelişkiyi yaka- lamak zor. Mertliği yabana atıl- mayacak acımasız bir yöneticiden çok, öfkesinde boğulan bir "padjşah" kişiliğini yansıtıyor. Ay- nı şekilde Ismail Ağa'da da (Sal- tuk Kaplangı) güngörm'üş, akıllı, kurnaz bir kişilik yerine şablon bir "vezir" figurü dikkat çekiyor. Bu arada, Avni YaJcıa'ın Yusuf rolünde çizdiği hastalıklı, urkek ti- pin dikkat çekiciliğine değinmek gerek. Sofi, Ağrı Dağı'nın simge- si. Ağrı kadar güçlü, Ağrı kadar onurlu. Gelenekleri, görenekleri başlatan kişi. Sanınm Aytaç Yö- riikaslan'ın yorumunda Sofi'nin yaş/ılığından çok, yaşlıfığı içinde bu güçlü yanının vurgulanması ge- rekirdi. Adl Yalkulunstüizedekonı Ali Taygun'un olumlu çalışmasına katkıda bulunan unsurlardan. Kostümler renkli, göz alıcı. San- ki biraz daha yalın olabilirlerdi. "Agn Dagı Efsanesi" şiırsel ya- pısı, zengin dili ve konuyu işleme- deki inceliğiyle evrensel boyutlar- da bir iktidar, tutku, hırs, onur, sevgi ve aşk öyküsü. Marlen'in kolajlan Tîyatro başarı ödülleri Kültür Servisi — Kiiltür Ba- kanlığı Tiyatro Başarı Ödülleri, bugün İstanbul'da Atatürk Kul- tür Merkezi Oda Tiyatrosu'nda saat 19.00'da yapılacak biı tö- renle Kultur Bakanı Namık Ke- mal Zeybek tarafından sahiple- rine verilecek. 1987 yılından itibaren verilme- ye başlanan tiyatro başarı ödül- leri bu yıl 5 ayrı dalda dağıtıl- mıştı. Jüri, 1989 yılının en ba- şanlı tiyatro topluluğu ödülünü Nisa Sezerli-Tolga Askıner Ti- yatrosu'na, en iyi tiyatro yazarı ödulünü Recep Bilginer'e, en iyi yönetmen ödülunu Kenan Işık ve Miige Giirman'a, en iyi kadın oyuncu ödulünu Maral Üoer'e. en iyi erkek oyuncu ödülunu Baykal Saran'a vermeyi kararlaş- tırmıştı. Aynca tiyatro alanındaki gay- retleri, katkılan ve bir tiyatro bi- nası kazandırmasındaki çabala- rından dolayı Ortaoyuncular Topluluğu bir jüri özel ödülune, Sabahattin Kudret Aksal ise jü- ri onur odulüne değer bulun- muşlardı. Yılmaz Karakoyunlu, Murat Karasn, Defne Halman, Arif Akkaya ve AÇOK, kendi dalla- rında teşvik ödülüyle değerlen- dirilirken, Diyarbakır Devlet Ti- yatrosu ve Trabzon Devlet Tiyat- rosu çalışanlan, Ordu Belediye- si Karadeniz Tiyatrosu ve Denizli Tiyatrosu da takdire değer bu- lundular. Sinema oyuncuları, TBMM üyelerine çağrıda bulundu Sinema yasasına açıklıkSO-DERyöneticileri, Türk sinemasının yok oluşuna göz yumacak bir yönetimin varhğını bile düşünmek istemediklerini söylediler. Dernek yönetimi, yaşayabilmek için her türlü yasal çareye başvurmakta kararh olduklarını biJdirdi. Kullür Servisi — SO-DER'in (Sinema Oyunculan Derneği), 27 ocakta yapılan secim sonucu oluş- turulan yeni yönetim kurulu bir açıklama yaparak, Türk Sinema Yasası'nın bir an önce acıklığa ka- vuşmasım istedi. Baskanlığını Türkân Şoray'ın, başkan yardımcılıklannı Fikrct Hakan ve Serdar Gökhaa'ın yap- tığı SO-DER Yönetim Kurulu'nun kaleme aldığı bildiride, "Kendi ül- kemizde kendi filmlerimizi oyna- yacak sinema bulamayarak sine- ma haftalannın yüzde 25'ini bile Türk filmJerine çok göhip yok olusumuza göz yumacak bir yö- netimin varlığını bile düşünmek istemiyonız. Çıkanlacak Türk Si- nema Yasası'nda, Amerikalının tekstil kotalanna karşın tavizler verilerek fermanımız imzalamrsa bizler de yaşayabilmek için yasal her çareye başvurmakta karariıyız. TBMM'nin onurlu üyelerinin, si- nemamız aleyhine çıkacak böyle bir yasaya asla evet demeyecekle- rine bütiın kalbiraizk inamyoruz" denildi. SO-DER Yönetim Kurulu'ndan EKONOMİK DAY AMŞMA — SO-DER Yönetim Kurulu ü.veleri (soldan sağa) Engin İnal, TanjuGörsa, Türkân Şora>, Fikret Hakan, Perihan Savaş ve Bulent Bilgiç dün bir basın topiantısı duzenlediler. Top- lantıda ekonomik da>anışma amacıyla bir yardımlaşma sandıgının kurulacagı da açıklandı. Türkân Şoray, Tanju Gürsu, Ser- dar Gökhan. Fikret Hakan, Peri- han Savaş, Engin İnal ve Bulent Bilgiç'in katıldığı basın toplantı- sında çalışmalanyla ilgili bilgi ve- ren Sinema Oyunculan Derneği Yönetim Kurulu üyeleri, ekono- mik dayanışma sağlamak için üye- lerin katkılarıyla bir yardımlaşma sandığınm "adlen" kurulmasına karar verdiklerini bildirdiler.bu arada yardımlaşma sandığına kat- kıda bulunmak amacıyla bir SO- DER şöleni düzenleneceği de be- lirtildi. "Düşünce yeipazesinin hangi diliminde olursa okun tüm üyele- ritnizın eşit olarak sosval, ja«al, ekonomik ve özlük haklannı ko- rumak amacıyla görevde bulunu- yoruz" diyen sanatçılar, derneğin amacına uygun açıkoturum, senıi- ner, konferans, panel gibi etkin- liklerin düzenlenmesi amacıyla bir kültür komisyonu oluşturmaya karar verdiklerini de açıkladılar. Üyeler arasındaki üeüşimi ger- çekleştirmek, bilgi vermek ama- cıyla SO-DER aylık bültenini bu aydan başlayarak yenidenrçıkarta- caklarını bildiren ypnetim kurulu üyeleri, Türk sinemasının saygın- lığını ve haklarını korumak için her türlü girişimi sürdürecekleri- ni açıkladılar. Başkan Türkân Şoray'ın oku- duğu metinde şu maddeler de yer aldı: "Demokratik ortamlarda so- nıniann kesinlikJe diyaloglarla çö- zümleneceğine inanıyonız. Han- gi yönden gelirse gekin tüm anar- şik olaylann, terörist eylemlerin, özgürlükleri kısıtlayan şiddet ha- reketlerinin karşısındayız ve onlan kınıyoruz. 20. yüzyılda dünya uluslan uy- dular aracılıgıyla kültürel ilişkile- rini sağlarken, sanat eserlerinin sansüriinü, yasaldanmasını veya yakılmasıaı şiddetfe reddediyo- nız." Stimeyra Çakır öl Kültür Servisi — Yakalandığı hastalıktan kurtulamayan ses sa- natçısı Sümeyra Çakır, dün sabah Federal Almanya'nın Frankfurt kentinde öldu. Güney Kıbrıs'ta bir dinletiye katıldığı ve Nâzım Hik- met'in şürlerinden oluşan bir din- letiyi gerçekleştirdiği için yurttaş- lıktan çıkanlmış olan Sümeyra Çakır 44 yaşındaydı. Sümeyra Çakır'ın cenazesi bu sabah saat 09.30 sıralarında Frankfurt'tan uçakla İstanbul Atatürk Havalimaru'na getirilecek ve persembe günu Şişli Camisi'nde kılınacak oğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda topra- ğa verilecek. 25 Mayıs 1946'da Tekirdağ'da dünyaya gelen Sümeyra Çakır, il- köğrenimini Ankara'da Çankaya İlkokulu'nda yaptı. Ortaöğrenimi- ni İstanbul'da Beşiktaş Kız Lise- si'nde tamamlayan Çaktr, 1969 yı- lında İstanbul Teknik Üniversite- si Mimarlık Fakültesi'ni bitirdi. 1969-71 yılları arasında İstanbul Belediye Konservatuvan'nda oku- yan Sümeyra Çakır, 1971 yılında Ruhi Su'yla birlikte çalışmaya Insanlarm en güzeli FİLİZ ALt Somejra Çakır 1 ] Ruoi Ss'yla birlikte turkülerimize can verdiği bir Dostlar Korosu konserinden sonra tarunııştırrr. İyi huylu ve iradeli kişiüği, kadife gibi yumuşak, ama gür, dolgun sesiyle doğuşîan müzikalitesiyle beni kendisine çekmişti. Sümeyra ile o ük tanışüğımızdan sonra sık sık göruştdk. Salacak'taki bahçemizde ZeUha Berkso>'un da katıldığı cay partiterıraizde, gelecekteki projelerimizi planiayıp dururduk. Sümeyra'yı 12 Eylül'den sonra göremez olduk. Almanya'ya gittiğini duymuştum, ama onunla temas kurmam mümkün olmadı. 1985-1986 yıUannda Londra'da yaşarken bir gün telefon çaldı. Sümeyra, Frankfurt'tan anyordu. Tekfonumu nasıisa bulmuştu. "Seni Türkiye'deyken aramak, saoa zarar venaek istemedim" diyecek kadar ince düsünceliydi Sümeyra. Kanser olduğunu, ama tedaviyle iyileşeceğine inandığım, benimle birlikte konser vermek istediğini, çahşma olanağı yaratacağını söyledi. Ne yazik ki, birlikte konserler venne projtmız Sümeyra'nın sağlığmiR yeniden bozulması nedeniyle gerçekleşemedi. Londrâ'da oturduğum sürece Sümeyra'yia sık sık telefonda • konnştum. Ama ben Türkiye'ye dönünce bağlarunrz yine koptu. Bu kez suç onun değil, benirodi. thmal ettim Sümeyra'yt, oysa <f beni hep hatırladı, h^> selam yolladı. Huzur içinde yat insanların en güzeli. başladı. Dostlar Korosu'nda yer alan sanatçının Ruhi Su'yla çalışmaları 1980 yılına kadar sürdü. 1977 yılında Fransa.lsveç ve Ingiltere'de konserler vermiş olan Sümeyra Çakır, aynı yıl Batı Berlin'de Nâzım Hikmet Haftası'na katılmış,1978 yılında Küba'nın başkenti Havana'da Dünya Gençlik Festivali'nde yer almış, aynı yıl Atina'da Akdeniz Ülkeleri Barış Şenliği'ne katılmıştı. 1981 yılında Federal Almanya- ya giden Süıneyra Çakır, çeşitli uluslararası şenliklere ve haftala- ra katıldı. 1979 yıhnda Maden-lş Sendika- sı'nın korosunu yöneten Çakır, Maden-lş Kongresi'nde koronun "Entemasyonal"i söylediği gerek- çesiyle 7.5 yıl hapis cezasına çarp- tırılmıştı. 1981 yılında ülkeden ayrıla- rak Federal Almanya'ya giden Sü- meyra Çakır, 12 Eylül'den kısa bir süre sonra Batı Berlin Türk tşçi Korosu'yla birlikte "Banş ve Gur- bet Türküleri" adlı plağını gerçek- leştirmişti. 27 Mayıs 1985'te Gü- ney Kıbns'ta bir konsere katıldı- ğı ve Nâzım Hikmet şiirlerinin ses- lendiriMiği bir dinletide yer aldı- ğı gerekçesiyle yurttaşlıktan çıka- rıldığı günlerde kanser teşhisi ko- nulan Sümeyra Çakır, bir yandan kanserle mücadele ederken bir yandan da müzik çalışmalannı surdürmuştu. Sümeyra Çakıı'ın Ruhi Su'yla gerçekleştirdiği "El Kapılan" ve "Kadınlanmızın YüzJeri" ve "Al- lı Turnam" adlı plaklan da bulu- nuyordu. • Kültür Servisi — Marlen Tekirdağhcan'ın resim sergisi persembe gününe değin Çemberlitaş Basın Müzesi'nde yer alıyor. Sergide sanatçının kolajlan ve siyah-beyaz resimleri sunuluyor. MSÜ Prof. Devrim Erbil Atölyesi'nde misafir öğrenci olan, daha sonra Mehmet Güleryüz'den ders alan ve F. Almanya'da Klaus Kiel'in kurslanna katılan sanatçı, doğa izlenimlerini yapıtlarına yansıtıyor. Tekirdağlıcan, kolajlarında derinliği ön plana çıkararak üçüncü boyutu yakalamayı amaçlıyor. İsmet Oçi'nin yeni kitabı • Kültür Servisi — Federal Almanya Içişleri Bakanlığı'nın geçen yıl sinema teşvik ödülü verdiği Berlin'de yaşayan Türk yönetmen lsmet Elçi'nin ikinci kitabı "Suskunluğun Yasası" yayımlandı. Kitap Doğu Anadolu'da bir köye tayin olan Türkân öğretmenin öyküsUnü anlatıyor. Elçi'nin ilk kitabı "Vatansız Sinan" Alman televizyonlan ikinci kanaünda 3 bolümlük dizi halinde yayımlanmış ve birinci kanal ARD'nin ödülune değer bulunmuştu. Dormen'de 300. oyun • Kültür Servisi — Dormen Tiyatrosu bu akşam "Kaç Baba Kaç" adlı oyunun 300. gösterisini kutlayacak. Geçen yıl sergilenmeye başlanan, Ray Cooney'in yazdığı, Haldun Dormen ile Kemal Uzun'un dilimize kazandırdıkları oyun Çetin Akcan tarafından sahneye konulmuştu. "Kaç Baba Kaç";lkkezTürkiye > de sahnelenmiş, daha sonra da Oslo'da izleyici önüne çıkmıştı. Oyun önümüzdeki tiyatro mevsiminde de Londrâ'da sahneye konulacak ve başrolleri Donald Sinden ile Cooney'in kendisi tarafından paylaşılacak. Batman-2 • Kültür Servisi — Ulkemizde geçen yıl gösterime giren ve oldukça yüksek bir hasılat getiren Batman filminin 2. bölümünün çekilmesi planlanıyor. İlk "Batman"ın yönetmeni Tim Burton tarafından gerçekleştirilmesi beklenen "Batman-2"nin, Joker rolünü üstlenen Jack Nicholson'un yapımcı şirketten 24 nrüyon dolar (yaklaşık 56 milyar 8 yüz 80 bin lira) talep etmesi sonucu ertelenmesi veya yeni bir oyuncu bulumnası bekleniyor. Halil Kocagöz Şiir Odülti • İZMİR (Cumhariyet Ege Bürosu) — Halil Kocagöz Şiir ödülü bu yıl da 1989 içinde yayımlanan kitaplara verilecek. Bu arada ödülün 1.5 milyon liraya yükseltildiği büdirildi. Geçen yıl Metin Altıok ve Veysel Çolak'ın paylaştığı ödülün ilki 1986 yılında verilmişti. Bu yıl jürisinde Nazife öztok, Prof. Gertrude Dunısoy, Berrin Taşan, Prof. Ahmet Necdet ve M.Mümtaz Tbzcu bulunan ödül, 1989 yılı içinde yayımlanmış şiir kitaplanna verilecek. Halil Kocagöz Şiir Yanşması'na katılacak eserlerin 28 şubat tarihine dek tzmir BlLAR'a gönderilmiş olması gerekiyor. BüGÜN • Şükran Kurdakul'la sohbet Türkiye Yazarlar Sendikası'nın Tünel'deki adresinde saat IS.Offde Şukran Kurdakul'un sohbet topiantısı gerçekleşecek. • Türk evi Yüksek Münar Nazan Güçlü'nün vereceği "Türk Evi" konulu konferans saat 14.00'te Yıldız Sarayı Kültürve Sanat Vakfı Konferans Salonu'nda izlenebilir. YURTTAŞLIKTAN ÇIKARILMIŞTI — Ses sanatçısı Sümeyra Çakır. 1985'te Günev Kıbns'ta bir konsere katıldığı »e Nâam Hikmet şiirleri- nin seslendiriidjği bir dinletide yer aldığı gerekçesijle vıırttaşlıklan çıka- nlmıtı. (Fotojraf: Sıdıka Sa arşivinden) BİLSAK'TA BUGÜN 6 Şubat Salı: 19.00 BİLİM DİZİSİ III.: Kara Oelikier. Rahmi GUVEN. Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon llhan GÜNGÖREN'le Her Salı. 10.00-01.00 arası. CAFE- FOYER-BAR BİLSAK Herkese Açıktır. BİLSAK Sıraselviler, Soğancı Sk. No: 7 CİHANGİR 143 28 79-143 28 99
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear