25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 HABERLER 6 ŞUBAT 1990 Kaçak kazılar denetlenemiyor • ANAMUR (Cumhuriyel Gıiney İlleri Biirosu) — Klikya uygarlığının önemli yerleşim birimleri arasında bulunan Anamur yöresinde denetımsiziik nedeniyle kaçak kazıların arttığı bildirildi. Klikya uygarlığına ait tarihi kalıntılarıyla tanınan Içel'ın Anamur ilçesi çevresinde, define arayıcılarınm yolu bulunmayan antik kent, kale ve tarihi eserlerin bulunduğu bölgede kaçak kazılar yaptıklan belirtilerek bu durumun onlenmesi istendL Özellikle Softa KaJesi ve Anamur Kalınören Köyü yakınındaki antik kentlerın personel yetersizliği nedeniyle korunamadığını söyleyen yetkililer, bolgede yol bulunmamasının da denetim sıkıntısına neden olduğunu söylediler. Göcekli başkana tahliye • tZMİR (Cumhuriyet Ege Biirosu) — Fethiye Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan Gocek Belediye Başkanı Behzat Akdol'un davasıyla ilgili olarak gorevsizlik karan verdi. Kararda, söz konusu olay sırasında Akdol'un gorev başında olması ve memur sayılması nedeniyle Cumhuriyet Şavcılığı'nca iddianame ile dava açılamayacağı bildirildi. Sanık hakkında Memurin Muhakematı hakkındaki kanun hükumlerine gore Idare Kurulu'nca soruşturma yapılması sonrasında kamu davası açılması gerektiği belirtildi. Mahkeme kararından sonra serbest bırakılan Behzat Akdol yaptığı açıklamada, olavın "siyasi komplo" olduğu yolundakı sözlerini tekrarladı. Alman sosyolog dava açıyor • MÜNİH (AA) — Şanhurfa'nın Birecik ilçesinde Kela>nak Üretım İstasyonu defterine bolucu nitelikte yazılar yazdığı gerekçesiyle tutuklanan ve daha sonra yargılandığı mahkeme tarafından suçsuz görülen Hella Schlumberger, Turkiye'de tutuklandığı ve tutuklu kaldığı sürenin tazmini için dava açacağını bildirdi. Turkiye'de serbest bırakıldıktan sonra önceki gun Federal Almanya'ya donen Hella Schlumberger, Federal Alman Haber Ajansı DPA'ya yaptığı açıklamada, "Açacağım davayla, Turkiye'de tabu olan bazı sözlerin konuşulmaya başlanmasını sağlamayı amaçlıyorum" dedi. Schlumberger, gerekirse Avrupa Adalet Divanı'na başvuracağını da bildirdi. Adımlar Dergisi yöneticileri • ANKARA (AA) — tstanbul'da gozaltına alman Adımlar Dergisi yöneticilerinin Ankara'ya getirildikleri öğrenildi. Ankara DGM Savcısı Ülku Coşkun, geçen hafta Istanbul'da gozaltına alınan Adımlar Dergisi Yazı Kurulu uyesi Umur Coşkun ile Yazı İşleri Muduru Semih Gümüş'un Ankara Emniyet MüdurluğO'nde gözaltında tutulduklarını soyledi. Ülkü Coşkun ve Semih Gümuş ile ilgili soruşturmanm surdürulduğünu belirterek, soruşturma tamamlandığında DGM'ye çıkarılacaklanru belirtti. Öte yandan, Coşkun ve Gümüş'un avukatı Nezahat Gundoğmuş'un gözaltında göruşme isteğinin reddedildiği öğrenildi. Açlık grevi • İZMİR (Cumhuri>et Ege Burosu) — Devlet Guvenlik Mahkemesi'nde Dev-Yol örgutune üye olmak ve örgüt adına silahlı eylemlerde bulunmak iddiasıyla yargılanan 8 samktan S'inin başlattıkları açlık grevi 5. gününü doldurdu. Geçen yıl ağustos ayının sonunda Buca'da giriştikleri silahlı çatışma sonucunda polis memuru Iskender Coşkun'un öldürulmesi ve bir polis memurunun da yaralanmasıyla sonuçlanan olaya karıştıkları savıyla DGM'de yargılanan 8 samktan 5'i işkence olaylarına duyarsız kalındığım one surerek işkenceciler hakkında soruşturma açılıncaya dek suresiz açlık grevine başladıklarıru açıklamışlardı. Bursa Cezaevi'nde topludayak • BURSA (Cumhurijet) — Azerbaycan olaylarının sağ göruşlu oğrenciler tarafından kınanması sonrasında gelişen olaylarda tutuklanan ve Bursa E Tipi Cezaevi'ne konan Uludağ Ünıversitesı'nden 91 öğrencinin açlık grevi yaptıklan öğrenildi. Tutuklu oğrencilerin, açlık grevine geçen cuma gunu başladıklan ve aynı gun eli sopalı gardiyanlar tarafından toplu olarak dovuldükleri öne surüldu. Toplu dayak olayında oğrencilerin birçoğunun yaralandığı bir dğrencınin ise iç kanama geçirdiği iddia edildı. Dayak olayı sonrasında rahatsızlanan 10 öğrencinin açlık grevini bıraktıkları belirtildi. DÜZELTME • Gazetemizın dünku sayısmın 6. sayfasındaki Prof. Dr. Bahri Savcı'nın yazısında sondan bir önceki satırdaki "dil" sözcuğu "dilhun" olacaktır. Duzeltıriz. Hukukçu, Bilim adomı, demokrasinin kararlı savunucusu Prof. MUAMMER AKSOY'u iğrenç bir cinayet sonucu yitirdik. Ülkemizi karanlık serüvenlere sürüklemek isteyenler bizleri her zaman karşılarında bulacaklardır. 8 ERDOĞAN, CSÖĞÜT, E SÖĞÛT. A E KÖYMEN, E. KÖYMEN, N.DOĞAŞAN, Û.GÛLER, S.SARICAY1R, F BASBOĞA N KIZILAY, ÛA5AN. İÛMEÜOĞLU, M B4ŞKIN. I BAYRAK, N.YIl- MAZ. A IHSANI, BE8MN A R CIRIK, Ş ASAN, M SEVIN, S KARA, N ÖZYURT, A BIK1M, DMEVLEVIOĞLU, OUZUN, A.A ÖZYURT, H.GÛtSEN, K.KÜRŞATIAR, M.BILİ», M.G0R, N BILGIÇ, H DIIER, H.GÜIYAŞAIİ, I HAYA, A ER, B BARUN, L 8INICI, A BARAZ. S Kltl- ÇOĞIU, H POIAI, IGONÜllÜ, B KARA. M ARSLAN, H ÛNER, A.YUROUSEVEN, D.ÜN- LÛ, T.ÇELIK, A U DENI2. R ASIAN, G BATUR, Ş^CAR, ICATIAY, S DENİZ, H BINAY, S.IS11- DAR, A BUYRUK. R.ALKAS, 0 ARAS E M KARABULUT Değerli bilim adamı, Prof. Dr. MUAMMER AKSOY'un insanJıktan uzak, çağdışı karanlığa öziem duyan, ınsanlık duşmanları tarafından katledilmesini şiddetle kınıyor, değerli anısı önünde saygı ile eğiliyorum. Bilim dunyası içindeki bu değerli evladın düşünceleri tüm dünya insanlarına meşale olacaktır. BESER ŞAHÎN Rand Corporation, ABD yönetimi için "Türkiye'de Islam" üzerine rapor hazırladı 'ABD, Islamla tatışmamalTAmerika'da bir özel istihbarat servisi gibi çalışan Rand Corporation'un, ABD yönetimi için hazırladığı raporda, ABD'nin Türkiye'deki olumlu İslamcılarla gayri resmi temas kurması öneriliyor. UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON — ABD'de, bir tür özel istihbarat servisi gibi çalışan Rand Corporation, "Tür- kiye'de İslam" konusunda hazır- ladığı raporda, ABD yönetimine, Islamı hareketin "Uımlı uydcri ile ibtiyatlı ve gayri resmi temaslar yapmasını" önerdi. Raporda, yö- netimin, "Türkiye'de laik raodeli desteklerken. diğer yandan da Is- lami guçlerie acık bir çaöşmadan" kaçınacak bir politika formılle et- mesi de tavsiye edildi. Rapor, Rand Corporation'un "kuzey kuşagı ulkeierdeki tslami harekeder" dızisi çerçevesinde ha- zırlandı. Bu dizinin eşgüdumünü Turkiye'de CIA görevlisi olarak çalıştıktan sonra CIA'da önemli görevlere yükselen ve daha sonra Rand Corporation'a katıian Gra- ham Fnller yurülüyor. Rand şirketi, ABD yönetimin- den siparişler alan, gizli doku- manlara erışimi olan ve ciddi ça- lışmalar yapmakla tanınan bir özel şirket. Söz konusu dizi, Sov- yetler'i giıneyinden çevreleyen Musluman ulkeler kuşağındaki İs- lami hareketlerı ıncelıyor. Cumhuriyet'in edindıği bilgiye göre Fuller'a bu çerçevede bir araş- tırma fonu saglandı. O da bu ku- şaktaki ülkeleri, uzmanlara böluş- turdü. Bu dizi çerçevesindeki Türkiye raporunu ise halen Rand Corporation bünyesinde görev ya- pan, eski Boğaziçi Üniversitesi öğ- retim üyelerinden Sabri Sayan ha- zırladı. Rapor, henüz incelenme aşamasında. ABD yönetimi, CIA ve üniversite çevrelerindeki tanın- mış Türkiye uzmanlanndan gelen eleştiriler ışığında kesin tavrını alacak. 79 sayfadan oluşan Türkiye ra- poru, Amerikan yönetiminin Türkiye'de tslami kanadın ılımlı- lan ile temas etmesinin yararlı ola- cağını, belki de kamuoyu önunde ilk kez dile getifmcsi bakımından önem taşıyor. Raporun giriş bölümunde, Ata- turk'un radikal devrimlerinın elit Turklerle kitlelerin arasmdaki me- safeyi daha da açtığına değinerek halkın çoğunluğu için hlamın, "bireysel ve toplumsal sosyal kim- ligin tek kaynagı" olmaya devam ettiği vurgulanıyor. Zaman içinde Türkiye'de tek parti sisteminden çoğulcu parla- menter rejime geçilmesinin halkı bir "guç" haline getirmesıyle bir- likte, "halkın dininin" de doğal olarak gucünü daha hissettirir ha- le geldiği anlatılıyor. Bu çerçevede lslami hareketin yenı entelektüeller ortaya çıkar- mava başladığı, bunlardan Ismet Özel, Ali Bulaç, Rasira Özdeno- ren ve Abdurrahman Dilipak gi- bi isimlerin "felsefeden, Dogu- Batı ilişkilerine kadar" her alan- da ürun vermeye başladığına dik- kat çekıliyor. Bu yükselmenın siyaset ve bu- rokrasi bakımından da geçerli ol- duğuna atıfla, "Bugun Türkiye1 nin yönetim kademelerinde, Dışis- leri Bakanlıgı hariç, tslami bir ag oluştu" denıyor "3aflannda ts- lam aktivistleriıü banadıran bir si- yasi partinin" Turk siyasi yaşa- mında ilk kez altı yıldan uzun bir süre Turkiye'yi yönettiği vurgula- narak, "Tiirk ekonomisinde de Sabana, Koç gibi oligopol aiie şir- ketlerine meydan okuyan dinamik bir Islam sektonı sivrildigi" ileri süruluyor. "Ekonomide İslam sektöriı- niin" siyasi ve ekonomik gücünün artmasının tslamın Türkiye üze- rindeki etkisinı genışlettiği belir- tilerek Nakşıbendi olduğu vurgu- lanan "tslama tşadamlannın on- de gelenlerinden Korkut Özal, ts- lam hayır kurumlanna ve ogren- dlerine finans destegi veren vakıf- lann kunıluşnna önayak oldu" deniyor. Batının ekonomide çok arzula- dığı liberalizasyonun, devletin ts- lami kurumları kontrolünde do- ğal bir gevşeme getirdiği vurgula- narak gelecekte, "devlet ve din arasıoda yeni bir ilişki doaemine girilecegin ileri surülüyor. Raporda, Islam entelektüelleri- nin özellikle dış politika konula- rında sol ile flörtune dikkat çekıl- dikten sonra, "Anıa etnik Kürtler, tslami hareketin geleceginde aşı- n sol veya aşın sağdan daha önemli bir unsur oluşturabilir" deniyor. Radikal Kürt orgutlerinin bugune kadar bölge halkından ge- niş destek toplayamamasının bir nedeninı, halkın muhafazakâr di- ni inançlarmı gözden kaçırmala- nna bağlayan rapor, "Ancak de- iişen şardar azııüık topluluklar ile Islam ilişkilerinin dinamigini et- kileyebUir. Eger militan Kürt grupları Marksizm jerine tslami ideolojik ba>rak yaparlarsa Kürl- leri devlete karşı mobilize etme şanslan yukselir" deniyor. Raporun son bölumünde, şu öneriler ortaya atılıyor: "Bu bakımdan. Turkiye'de tsla- mın yukselmesi olgusuna dikkal- U ve secici bir şekilde yaklasılma- lıdır. Ancak, ihtiyatlı ve alcak per- dede kalarak Amerikan çıkarlan- na en iyi hizmet mümkıindür. ts- lamın rolunu etkileme konusun- da en ufak bir açık Amerikan gi- risimi, ABD'nin cıkarlanna hiz- met etmez. Yönetim konııya dö- nuk politikalannı formule eder- ken hem Türkive'de laik modeli destekleyen, nem de tslami guçler- ie açık bir çaUşmadan kaçınan na- zik bir denge yakalamak duro- mundadır. Ote yandan, Türkiye! deki irticanın başlıca dış politika amacı, Turkiye'nin Batı ile ilişki- lerinin gerginlesmesidir. O halde ABD bu olasılığı en azına indir- raeye çalışmalıdır. Turkiye'ye NA- TO çerçevesinde daha fazla yi- kutnlulnkler veıümeU, NATO stralejOeri konusunda Turk resmi makamlanna daha fazla danışıl- malıdır. tkincisi, ABD laik devlet şeklini desteklerken Türkiye'deki tslam aktivistlerinin amaçlannı, durtulerini ve ideolojisini ogren- mek için daha yogun ve kararlı ça- ba gostermelidir. Bu bilgi ve an- layış olraadan Türkiye'deki Ame- rikan menfaatlerine daha iyi hiz- met edecek politikalar geliştinne olanağı guçtur. Buna ek ola- rak tslami hareketin ılımlı uyele- ri ile ihtiyatlı ve gayri resmi temas- lar kunılması ogrenme sored için yararlı olabilir." Adresleri 'Halen Cizre Belediye Sebze Hali'nde oturur ve yerleşen halkınız' Ed köy halkı hale sığındıÇukurca'dan göçenlerle Beytülşebap'tan göçenler Cizre ilçesindeki sebze halinde buluşuvermişlerdi. Göç nedenleri, tüm Güneydoğu insanları için geçerli olan "iki ateş arasında kalmak"tı. CELAL BAŞLANGIÇ ~ CtZRE — Ankara'ya gönder- dikleri dilekcede "adres'ieri "Ha- len Cizre Belediye Sebze Hali'nde oturur ve yerleşen halkınız" yazı- yordu. Umutlan "biıyükleriıııiz n deydi. Belediye başkanı, kaymakam, va- li, Olağanüstu Hal Bölge Valisi, milletvekili... On üç satırlık dört imzalı dilekçelerinde^ yöre insanı- nın son yıllarda yaşadığı çıkmazı anlatmışlardı bir çırpıda: "Çukurca ilcesinin Andaç Ko- yü Aslan MahaHemizi terk edertk 16 haneden ibaret olan bizler Ciz- re'ye gelmişiz. Aynca Bey tulşebap ilçesine bagiı Toptepe Koyu'nden Ali Işık, akrabası olan sekkiz ha- neden ibaret efradi aileleri de ge- lip bulundugumuz ve iskân ettigi- miz belediye sebze halinde birlik- te kalmaktayız. Malum olduğu üzere geldiğimizde bir kısım ha>- vanlanmızı saltık. Bir kısmı da ay- nı yerde terk ederek gelmisiz, an- cak yerieştigimiz belediye halinde kısmen pencere olmayışı ve odun koraur almaya muktedir olmadı- gımızdan ailece çoluk çocukla so- vuktan kıvranmaktayız. Bu yıiz- den çocuklanmız kısmen hasta- lanmakta ve kısmen de hastalık- la baş başa kalmaktadıriar. Bu husnsta durumumuzu bolge vali- ligine intikal etmişiz, sizce de du- nımlanmız yakınen ilgilenerek ya- kacak. yiyecek ve butun zaruri ih- tiyaç ve imkânlanmız için bu bu- sasta bizlere yardım yapılmasına gayretlericiz ve ilgilenmenizi bu- tıin aile fertlerimiz namına saygı- larımızla arz ederiz." Hacı Acer, Ali Işık, Fahri öl- mez, Bekir Ediş'in imzaları vardı dilekçenin altında. "Adres:" de bildiğiniz gibi: "Halen Cizre Be- lediye Sebze Hali'nde oturur ve yerleşen halkınız..." Dilekçe hem her şeyi anlatıyor- du hem de hiçbir şey anlatmıyor- du. Her şeyi anlatıyordu, çunkü Güneydoğu'nun yasanan gerçeği- ne koşut olarak insanlar hayvau- larını satıp, köylerini bir bilinmeze doğru terk etmışler, gelip yapımı tamamlanmak* uzere olan Cizre Toptan Sebze Hali'ne yerlesmişler- di. Yörede yüzlercesi, binlercesi yasanan goç olaylanndan biriydi... Hiçbir şey anlatmıyordu dilekçe; çunku neden insanlar yuzlerce yıl- dır yaşadıkları köylerini, tarlala- İki juz koylu, hal binasında susuz, tuvaletsiz, cmnsız yaşıyor. Lç çocuk soğuktan olmuş. Kalanların bu>uk bolumu de hasta. (Fotoğraf: Celal Başlangıç) nnı terk eder, "16 haneden ibaret" olarak Cizre'nin sebze haline yer- leşir, "bir kısım hayvamnı terk ederek", pencerelerinde cam ouna- van bir yapıda yakacak da olma- dığı için "çoluk çocukla sovuktan kıvranır"dı? Bu sorunun yanıtı, Cizre'deki kale içinde otobüs terminalinin ar- kasında, yapımı bıtmek üzere olan "Cizre Belediyesi Toptan Sebze HalT'ndeydı. Oraya ulaşmak için de neredeyse tek kuruş geüri olma- yan, geçmişteki borçlarından do- layı tüm alacaklarına el konan, iş- çilerine iki yıla yakın süredir ma- aş -îdeyemeyen Cizre Belediyesi- nin bir türlü yaptıramadığı çamur- lu yollarını aşmak gerekiyordu. "Sebze halinin insanlan" artık kendilerine konut edındikleri bi- nanın önune iki aracın yaklaştığını görunce, yapının ana ginşindeki dev demir kapıları ardına dek aç- tılar. ilk bakışta goze çarpan, or- tadaki "pazar yerTnin dört bir ya- nını çevreleyen elliye yakın dükkâ- nın sundurma direklerine asıh ça- maşırlar, yıkanmış çocuk bezleri- nin aitında üç biriketi bir araya ge- tirerek ocak yapan kadmlaıın ye- mek pişirme telaşı, çıktıklan so- nucu belirsiz yolculuktan haber- siz çocuklann koşuşturmalanydı. Kadınlann yuzlerinde gızli bir en- dişe vardı. Erkekler durgun ve dü- şunceliydiler. Toptan sebze satışı için yapılmış dukkânlara doluşan iki yuze yakın kadın-erkek, çocuk- yaşlı yeni yaşam alanlanna yaban- cı gözlerle bakıyorlardı. Halde iki köy halkı Hacı Acar, Ismail ölmez, Fah- ri ölmez, Halil ölmez, Bekir Ediş, tsmail Ediş, Şaban Ölmez, Bekir Ölmez, Selam Ölmez, Hamit Yi- ğit, Hüseyin Öunez aileleri, Hak- kâri'nin Çukurca ılçesi Andaç Ko- yu'nden goçmuşlerdi. Aynı kentin Beytulşebap ilçesi Toptepe Köyü- nden göçenler de Süleyman Işık, Ah' Işık, Musa Işık, Nun Işık, Sa- lih Işık, Nazmi Işık, Hasan Işık, Yusuf Işık'm aileleriydı. Çukurca- dan göçenleıle, Beytülşebap'tan göçenler, Mardin'in Cizre ilçesin- deki sebze halinde buluşuvermiş- lerdi. Goç nedenleri, tüm Güney- doğu insanlan ıçın geçerli olan •iki ateş arasında kalmak"tı. Hat- ta sınır köyu olursa arada kalınan ateş sayısı uçe de çıkıyordu. Andaç Köyu, Çukurca'ya altmış kilometre uzaklıîcta. Irak sının bir kilometre ötelerinde Köylüler, "Bir yanda Apocular, bir yanda bizim asker, aşağımızda Irak as- kerleri... sıkişıp kalmışız. Geçimi- miz hayvancılıktır. Biraz da yon- ca, mısır, buğday ve pirinç eker- dik. Ama yaylalara yasak geldi. Hayvanlanmızı otlatamaz olduk. Her gece çatışma var. Çocuklan- mız silah sesinden deliye döndu- ler. Geceleri çığlık çığlığa uyanı- yoriardı. Baktık ki başka yolumoz yok, biz de buraya geldik" diye anlatıyorlar goç nedenlerinı. Çifti iki yüz elli bin lira olan ko- yunlarını yuz bine satmışlar. Tüc- car bulamadıklan için satamadık- ları koyunlarla kimsenin almadı- ğı buyukba^ hayvanlarını da köy- de bırakıp, Van'dan altı yüz bine tuttuklan bir kamyona yüklemiş- ler taşıyabildikleri eşyalannı. Hep- si de doluşmuş kamyonun uzeri- ne. Duşmesin diye çocukları ayak- lanndan bağlamışlar kamyon ka- sasına. Çukurca'ya ınip Uludere- Şırnak uzerinden 10 saatte Cizre1 ye gelmişler. En çok yakındıkları, yerleştik- leri toptan sebze halinde tuvalet ve banyo olmayışı, odun komür ala- mamaları, kullandıkları suyu bir kilometre öteden taşımalan, pen- ceresinde cam olmayan yapıların dondurucu soğuğunda, çocukla- rının hasta olması, hatta biri bir, ikisi de iki yaşlannda üç çocuk- larırun soğuktan olmesı... Konu- ta dönuşen hal dükkânlannın her birinde birkaç hasta yatıyor. Beytulşebap'a otuz kilometre uzakhktaki Toptepe Koyu'nden göçenlerin de ne nedenleri ne de sorunları farklı. "Konıcu olsak Apocular bizi öldünir, olmasak asker var..." ıkilemini anlatıyorlar. Köyden getirdikleri unlan, bulgur- ları da artık bitmek üzere. Sun- durma altındaki üç biriketten ocaklannda lahana kaynatıyorlar, hal binasının ortasına yaptıklan tandırda son unlarından ekmek pişiriyorlar. "Cizre Toptan Sebze Hali" as- lında yaklaşık on aydan bu yana "geçici göçmen konaklama yeri" olarak kullanılıyor. Hal binasının önemli bir bölümü bitip, ilçe es- nafından kiralar toplandıktan sonra Hakkâri'nin, Mardin'in, Si- irt'in koylerinden terör nedeniyle göçen koyluler, ilk konaklanm bu "toptan sebze hali"nde yapmışlar. Dükkân başına uç yüzer bin lira- dan esnaf kirasını ödemiş. Dük- kâna yerleşmek istiyor. Ama bir- kaçı dışında kımse Refah Partili Belediye Başkanı Haşim Haşiıni- ye "Hemen onlan at dukkân- lannuzdan" diye baskı yapamıyor, bazı "büyukleriraiz"in hiç hesaba kamadığı "insani neden"lerden el- bette. Belediye Başkanı Haşim Haşi- mi, zaten tek kuruş geliri olmayan b»lediyenin hal binasında yaşa- yanlara mart ayı başına kadar süre tanıdıklarını anlatıyor. Ancak ka- lanları da eğer devlet çözüm bul- mazsa o tarihte bınadan çıkarta- cak gibi görünmuyor. Hatta yiye- cek ve ilaç için bir yardım kam- panyası bile açmayı düsünüyor. Köylüler, içinde bulundukları durumu "Buradan bir metre öle- ye gidecek guciunuz yok" diye be- lirtiyorlar. "Devletimiz göçlüdiır, Irak'tan gelen peşmergelere, Afga- nistan'dan. Buigaristan'dan geien- lere el uzattılar. Elbet bize de bir el verir, ortada bırakmaz bizi" dı- yorlar. Ulaşabıldiklerı her yere başvurmuşlar. Ancak küçuk bir ricaları var: "Daha fazla telafat olmadan devlet bizim imdadımı- za gelsin..." "AdreK'Meri mi? BeUi... "Halen Cizre Belediye Sebze Hali'nde oturur ve yerleşen halkınız..." Onurlu insan, değerli hukukçu ve demokrasi savunucusu MUAMMER AKSOY'un öldürülüşünü camiamız adına nefretle kınıyoruz. tKTİSAT FAKÜLTESİ MEZUNLARI CEMÎYETİ Prof. Dr. MUAMMER AKSOY'un kişiliğinde yurdumuzun aydınbk geleceğine sıkılan kurşunları şiddetle kınıyor, tum demokrasi güçlerini el ele kenetlenmeye çağırıyoruz. RUHİ SU DOSTLAR KOROSU Butün dunyanın barış ve aydınlığa yöneldiği bir dönemde demokrasi duşmanları tarafından haince katledilen değerli duşunce ve bilim adamı, demokrasinin buyük savunucusu Prof. Dr. MUAMMER AKSOY'un öldurulmesini demokrasiye yönelik ciddi bir tehdit sayıyor, nefretle kınıyoruz. AKAY ŞENEL Manavgat Beledive Başkanı ve çalışanları Demokrasi, hukuk, insan hakları ve laiklik mücadelesinin yiğit ve yılmaz savaşçısı, Prof. Dr. MUAMMER AKSOTa kurşun sıkan demokrasi düşmanı karanlık guçleri nefretle kınıyoruz. Mücadelesi surdürulecek ve anısı sonsuza dek yaşatılacaktır. MAÜ MÜŞAVİRLER MUHASEBECtLER BİRLtĞt İZMtR ŞUBESİ DUYURU Demokrasi, insan hakları ve laikliğin yılmaz savunucusu Prof.Dr. MUAMMER AKSOY'un demokrasi düşmanlarınca öldürülüşünü şiddetle kınıyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. ODTÜ MEZUNLAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ Muhasebe Finans Müciürü • Konusu ile ilgili bir yüksekokul mezunu, • Sorumluluk almayı biien, • Tercihen deneyimli, llgililerin "P.K. 47 Mecidiyeköy-îstanbul" adresine bir fotoğraf ve kısa özgeçmişleri ile başvurmaları rica olunur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear