Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 ŞUBAT1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
ErbiTin yeni çalışmaları
• Kiiltiir Servisi — Devrim Erbil'in resim sergisi,
Benadam Sanat Galerisi'nde (Moda Cad. 220/226 Moda)
açıldı. Sergi 18 mart tarihine dek görülebilecek. Halen
Yıldız Üniversitesi Güzel Sanatlar Böliim Başkanhğı
görevi ile MSÜ Sinema-TV Ana Sanat Dalı'nda öğretim
üyeliği görevlerini sürdüren ressam Devrim Erbil, sergide
1976-1990 yılları aıasmda yaptığı resimlerini sergiliyor.
Sergide daha çok 1989-1990 dönemi yapıtlan yer alıyor.
Yurtiçi ve yurtdışında 50'yi aşkm kişisel sergi açan
Devrim Erbil, 1955 yılında tstanbul Devlet Güzel
Sanatlar Akademisi Resim Bölümu'nu bitirdi. 1959'da
"Soyutçu 7'ler" grubuna katılan sanatçı, daha sonra
akademinin Yuksek Resim Bölumu'nu de bitirdi. 1965'te
Ispanya Hükumeti'nin bursuyla Madrid ve Barselona'da
araştırmalar yapan sanatçı, 1985-1988 yılları arasında
MSÜ Guzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümu Başkanlığı
yaptı. Prof. Erbil'in 1966-1982 yıllarında kazandığı çok
sayıda odiilü de bulunuyor.
Haluk Tarcan Beyaz Köşk'te
• Külıür Servisi —
Piyanist Haluk Tarcan
yarın Emirgan Beyaz
Köşk'te bir resital
verecek. Yaşamını Paris'te
sürdüren sanatçı, 1\ıring Kış
Konserleri kapsamında saat
15.00'te verecegi bu resitalde
Beethoven, Liszt, Chopin ve
Bülent Tarcan'ın yapıtlarını
seslendirecek. Son olarak Avustûrya Kültür Ofısi'nde bir
resital sunan Tarcan, piyano öğrenimini Istanbul
Konservatuvan'nda tamamladıktan sonra Roma ve
Paris'te de eğıtimini sürdurdü. Haluk Tarcan'ın piyano
tekniği üzerine kuramsal çalışmaları da bulunuyor.
Avusturya Kültür Ofısi'nde sunduğu resitalinde büyük
ilgi toplayan ve yapıtını seslendirdiği Bülent Tarcan
tarafından da kutlanan Haluk Tarcan, bu yıl üçüncü kez,
Varşova'da konserler vermekuzere davet aldı. Sanatçı
ülkemizdeki konserinden sonra da Kanada'ya geçecek.
'1940 Kuşagı Günümüzde'
• Küitür Servisi — Tem Sanat Galerisi 3-30 Mart 1990
tarihleri arasında "1940 Kuşağı Günümüzde" başlıklı bir
sergiyi sanatseverlere sunuyor. 194O'lı yıllarda etkinlik
gösteren sanatçıların yapıtlarının yer alacağı sergi,
belgesel olma niteliğini taşıyor. Figüratif, soyut ve
gerçekçi resim turünde ürünler veren sanatçılann
1040'larda ortaya koydukları resim anlayışlan, aynı
dönemlerde Avrupa'da görülen sanat akımlannı
yorumlamalarıyla büyük bir çeşitliliği içermekte.
Nişantaşı Tem Sanat Galerisi'nde düzenlenen sergide,
Fahir Aksoy, Avni Arbaş, Turgut Atalay, Ferruh Başağa,
Cihat Burak, Nejad Melih Devrim, Şükriye Dikmen,
Tiraje Dikmen, Abidin Dino, Leyla Gamsız, Neşet
Günal, Nedim Günsur, Nuri lyem, Mehmet Pesen, Selim
Turan, Adnan Vannca ve Mümtaz Yener'in yapıtlan
sunuluyor.
KJasik Türk müzigi Parig'te
• PARİS (Cumhuriyet) — Paris'te, "Grand Palais"ta üç
ay sürecek olan "Muhteşem Süleyman" (Soliman le
Magnifique) sergisinin Francois Mitterrand ile Turgut
özal tarafından resmen açılmasından sonra başlatılan bir
dizi kültürel etkinlik arasında klasik Türk müziği
konserleri de yer alıyor. Necdet Yaşar grubu tarafından
"Osmanlı Devri Müziği" başlığıyla 14, 15 ve 16 şubat
geceleri "Guimet" müzesinde sunulan üç konserde
değişik makamlarda parçalar seslendirildi.
UMUT
SINEMA
BeyOğlu DUNYA—149 93 61 • KadıkoyMODA—337 01 28
OrtakoyOKM—158 69 87 • Ankara TALIP—126 99 36
Ankara METROPOL—125 74 78 • İzmır KOŞK—311 628
Mersin KEMER—16723 • EFES FILMCILIK
IMZA GUNU VE SOYLESI
ERDAL ATABEK
KUŞATILMIŞ GENÇLİK
ve diğer kitaplarını
imzalıyor.
24 Şubat 1990 Cumarfesi,
12.00-U.30
Cumhuriyet Kitap Kulübü
Bakırköy Temsilciliği
Karya Kültür Merkezi
ö y I e ş i : Bakırköy Kadın Evi
Kadın-Erkek Sorunları
15.00-17.00
Hem Söyleşi
Hem Yemek
Dr. ERDAL ATABEK
anlatıyor.
24.2.1990 cumartesi günü saat 18.00'de Baromuzun
Bakırköy Ceza Adliyesı karşısındakı Lokali'nde "1990
Türkiyesi'nde Hukukçu Olmak" konulu bir söyleşi
yapılacaktır.
Katılıp yemekte beraber olalım önerısiyle duyurulur.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI
ATILLA DORSAY
40. Uluslararası Berlin Film FestivalVnin ardından
Ne duvar vardı ne de yasakŞenlik bu yıl ilk kez
Doğu Berlin'e de
taşmdı. Doğulular
Batı'ya, Batıblar
Doğu'ya gidip geldiler.
Sinema, tarihin bu
benzersiz dönüm
noktasını yaşadı. Ama
yine de "Doğu Batı'ya
karşı" imajını
yaratmaya çalışanlar
yok değildi.
ATtLLÂ DORSAY
BER1İN — Bu yıl Berlin Şen-
liği'ni izleyenler, gend ve çok kul-
lanılan bir sözcükle, "tarihi yasa-
dılar". Doğu - Batı arasındakı
ilişkilerin ve savaş sonrasmda
dünyaıun iki blok, iki ideolojı
arasmda paylaşımının en somut
göstergesi olan "dovaria bötan-
müs keat", duvarlanndan -hem
de tam şenlik öncesi- kurtuluyor,
festival ilk kez aynı anda Doğu
Berlin'e de taşınıyor. Doğu Al-
raanlarla kaynayan kentte, Ber-
lin'in geleneksd "bioklar arası çe-
ki»me"si bambaşka bir görünum
alıyor, Doğulular Batıya, Batılı-
lar Doğuya gidip geiirken, sinema
sanatı da, tanhin bu emsalsiz dö-
nüm noktasına böylesine yakın-
dan tanık olmaktan, onun gelişi-
mi, kolay kestınlemeyen yeni açı-
lımlan için sanatsal bir platform
oluşturmaktan sanki onur duyu-
yordu.
Bu arada, gözler tarihin yaşa-
nan gerçekleri kadar, beyazperde-
den bize yansıyan gerçeğin sanat-
sal yorumlanna da taküıyor, füm-
ler tartışıhyor, kafalardk hep po-
litika sanki sanatsal tartışmalara
ayrılmaz ve kaçınılmaz bir fon
oluşturuyordu.
Bu heyecan içinde, yine "Do-
g* Baü'ya karşı" imajı yaratüma-
dan edilemedi. Amerikan sinema-
sı, her zamanki gibi ağırlıkhydı.
Ama bu sinema da blok halinde
aynı kaygıları, yöntemleri, estetik
ve poliük değerleri kullanan bir si-
nema değildi ki!
tşte şenlığin son günlerinin 2
DOGUYLA BATI BEYAZPERDEDE BtRLEŞTİ — Şenlikte Amerikan sinemasını temsU eden Oliver
Stone'un Tom Cruise'lu "Doğum Tarihi 4 Temmuz" adlı yapıü Vietnam Savaşı'nı sorgulayan "yumruk"
gibi bir filmdi. Polonyalı yonetmen Maciej Dejczer'in "Cennete 300 Mil" adü filmi (ustte) ise geçen
yıl Genç Sinema dalında Avnıpa Oscar'ını almıştı.
"ftaş" fılmi. OMver Stoae'un
"DogMB Tarihi 4 Temmnz'u ve
VVoody AUen'ın "Saçiar ve Ka-
bmhader"i. Birbirlerinden ne denli
uzak, ne denli farklı fümler bun-
lar! Stone, gerçekten yaşanmış bir
olaydan, tüm saflığı, "vataa
sevgisi" ve yöneticilere inancı
içinde Vietnam cehennemine gi-
dip, orada ömür boyu sakat ka-
lacak biçimde yaralanan ve ülke-
sine döndüğünde, ne kadar kö\ü
yönetilmiş, üstelik haksız, yanlış
ve anlamsız bir savaşın kurbanı
olduğunu acıyla kavrayan bir
Amerikalının serüveninden yola
çıkarak yaptığı filme tüm ustaiı-
ğım koymuş. Bir tür smemanın
(buna ticari sinema da denebilir),
en usta bir örneği bu... Kamera,
bir eldiven gibi öykünun eınrıne
girmiş, sinemasal anlatımın yıl-
lanmış tum numaralan, incelikle-
ri, etki uyandırmaya yönelik yön-
temleri, hikâyeyi olabildiğince vu-
rucu kılmaya yöneltilmiş. "Yum-
rak gibi" bir sinema Stone'unki,
etkisine kapılmamak zor. Bu film
tstanbol Fttm Şenlifi'nden hemen
sonra bizde de gösterime girdiğin-
de, üzerinde daha uzun boylu ko-
nuşma fırsatınuz olacak.
Woody ADen'ın dünyası ise ne
denli farklı! Yonetmen, bizlere
her tür gösterişten, abartmadan,
yapaylıktan uzak biçimde kendi
dünyasının kişilerini getiriyor bir
kez daha... "Yaşama nevrozn"na
kapılmış bu New York orta-sınıf
insanlannın öyküsü, yine çok lez-
zetli bir dizi kişilik sunmakla kal-
mıyor, birbirinden ayrı, ama ko-
şut biçimde gelişen (ve ancak so-
nunda bir yerlerde buluşan) iki
öyküden biri boyunca Allen san-
ki Hitcbcock'a, öbürü boyunca
ise Bergmaa'a (veya diğer bir de-
yimle, ADen'a) göndermelerde de
bulunuyor.
Allea'ın öyküleri niye hep bize
böylesine sıcak ve yakın, kişileri
böylesine tanıdık geliyor? Olası-
lıkla yonetmen, kendısinin de çok
iyi tanıdığı kişileri (ve yalnız on-
lan) anlattığı için... Istanbul Fdm
Şenliği'nde izleyeceğimiz "Snçlar
•e Kabahatler", yönetmenin gö-
rülmesi gereken önemli bir fîlmi,
kendi kendini astığı, çağdaş sine-
mada bir doruk noktası.
Hemen hepsinden söz ettiğûniz
Amerikan filmleri yamnda, bu yıl
ortalarda pek gözükmeyen, gö-
zükse de bunu oldukça başarısız
fılmlerle yapan Fransız, İsviçre
Italyan, tngiliz sinemalarının ya-
mnda, senlığin diğer ağırlığını sos-
yalist blok sınemaları oluşturdu.
Sovyetler, yanşmadaki iki filmle-
Yılmaz Güney'in 'Umut'fılminin yirmiyıllıkserüveni
6
Umut'gençlere merhaba dediBaşına gelmedik kalmayan "Umut", şu sıralar
Istanbul'da Dünya ve Moda sinemaları ile Ortaköy
Kültür Merkezi'nde, Izmir Köşk, Ankara Metropol
ve Talip, Mersin Kemer sinemalarındagösteriliyor.
gibi büyümesiyle "Çirkin KnJ"
mitosu yaratıldı. Seyirciyi uzun
süre peşinden sürükleyen, bu, sı-
rasında silahlı, kavgacı kisıliğin
yerini, daha sonra "Ben Oldük-
çe Yaşanm", "Hudutlann Kana-
nu", "Kıalırmak - Karakoyu"
gibi ileri düzeydeki iyi, farklı
fümler aldı.
"Umnt" Türkiye'de toplumsal
çalkantılann yoğunlaşüğı 1970
yazında, Yılmaz Güney'in çok
sevdiğı yöresi Adana'da, ailesinin,
komşulannın, kendinden insan-
lann, emekçi halkın arasında çe-
kildi. "Umnt"un başkahramanı,
Adana tren istasyonunda ihtiyar,
yorgun bir atm çektiği külüstür
faytonuyla yolcu tasıyarak ana-
sı, kansı ve beş çocuğuna bakan
yoksul arabacı Cabbar, bir bakı-
ma Yılmaz Güney'in babasıydı.
Birinci olduğu "Alun Koza"da
dört ödül kazanan "Umut" fil-
minin sansür kurulunca tüm ola-
rak yasaklanması, geniş yankılar
uyandırdı. Olayı basm toplantı-
sında protesto eden filmin yapım-
cısı, yönetmeni, senaryo yazarı,
oyuncusu Yılmaz Güney, yasak
karannın kaldmlması için Danıs-
tay'a başvurdu. Sansüre karşı bi-
linçli bir savaş açtığını belirten
Yılmaz Güney şöyle diyordu:
"Senaryo sansür karalnndan
geçtigi balde, film Divnnet lşle-
ri'nden liç hocaya gösterilıniş,
sansnr knrulo da nocalann kan-
nna dayanarak ölke çıkarlanna
zararü gördagti kanısına kapılıp
Umot'u yasaklama yoluna git-
miştir. Anayasaya da aykın olan
bn karan veren sansüıün, peşin
yargılı, tntucu ve etki altında ol-
dngaau göstennektedir. Daha
önce 'Seyyit Han', 'Aç Kurtlar',
'Bir Çirkin Adam' filmlerimi de
yasaklayan sansunın, buna bir
ahşkankk haüae getirdigi aalaşıi-
maktadır. Danıştay da sansüriin
ret kanuinı onaylarsa sinemayı
bırakınm."
"Umnt" filmi daha sonra Da-
TURHAN GÜRKAN
Yılmaz Gdney "Umot" filmi
için yülar önceki bir söyleşimiz-
de şunları anlatmıştı: "BU
Umot'ta, var olan gerçekleri or-
taya koydnk. Faytoncu ailesinin
ysşaansı ve din adanunın batıl
UMnçlanııı gözler ononc serdik.
Bu yasam, benim babanun ye ar-
kadaşlanmn yaşamıdır. Öykn
kendi aile bünyemizden çıkmadır.
ÇekUen yer Adana'nıa kıyıcıgın-
dald kendi yoksul evimizdir.
Umat'U ynrt gerçeklerini yansıt-
mak istedik. Sanatçı olarak top-
lana hizmet ettik."
Sinemamızda "gerçekçüigin"
bir simgesi olan, Yümaz Güney'e
de yönetmenlik yolunda önder-
lik eden "UmuT fümi, acuar, ya-
saklamalar, saldınlar, sonra ba-
sanlar, övgüler, yengilerle dolu 20
yüı geride bıraktı. Çevrih'şindeıı,
ilk gösterilişinden, sansürle bo-
ğuşmasından, yurtdışına kaçırı-
lışından ve bir dünya serüvenin-
den 20 yıl sonra yeniden günde-
me geldi. Değerinden, görkerpin-
den hiçbir şey yıtirmemış, aym
coşku, aynı tazelikte bir "Unmt",
onu tammayan genç seyirci kuşa-
ğına "merhaba" dedi.
"Umut" doğmadan önce de
Yılmaz Güney sinemanın içindey-
di. "Star" sisteminin, yapmacık
salon filmlerinin egemen olduğu
dönemde kahır yüklü yılları
omuzlannda taşıyarak sinemada
tutunmaya çaüşıyordu. 1958'lerde
Aöf YUmaz'la önce yonetmen ve
senaryo yardımcısı, sonra oyun-
cu olarak çalısan Yümaz Güney'i,
o zamanın sinema koşulları
1963lerde "starTığa doğru itmis,
küçük kurumlann yaptığı vurdu
kırdılı "avaatür" fılmlerde oyna-
yarak halkın içinden çıkma, na-
muslu, yiğit, kabadayı tipiyle
kendi yasamından kesitler vere-
rek asama aşama ilerlemiş ve se-
yirci ile yakın bir ilişki kurmuş-
tu. Bu ilişlrinin yaygmlaşıp bir çığ
ARABACI CABBAR'IN ÖYKÜSÜ —Yılmaz Güney, yönetip oy-
nadıgı"Umut"ta Arabaa Cabbar'ın öyküsünu anlatıyordu. Cabbar
bir bakıma Yılmaz Güney'in babası\dı."Umut", umudun umntsnz-
luğa donuştuğu gerçekçi bir o)kuydü.
ruştay'da aklanmıs, Yümaz Gü-
ney de sinemayı bırakma düsün-
cesinden caymıştı. Ancak
"Umufun çileli serüveni sür-
mekteydi. "Umafun "halka gös-
terilmesi ve yurtdışına çıkanlma-
sf'nın, Merkez Film Kontrol Ko-
misyonu'nun (sansür) kararıyla
yasaklanmasından sonra Güney-
in başvurusu üzerine Danıştay,
dava sonuna dek yürütmeyi dur-
durma karan almıştı. Buna da-
yanılarak "Umat" Cannes Film
Şenliği'ne gönderilmek istendi.
Fransızca altyazüı hazırlanan fil-
min kopyası için çıkarılan çeşitli
"biirokratik" engeüerle, çıkış bel-
gesi alınamadığı için "Umnt"
Fransa yolculuğuna çıkamadı.
Gösterildiği her yerde buyük il-
gıyle izlenen, iç ve dış basmda sü-
rekli tartışılan ve övgü alan
"Unmt", sonunda parça parça
yurtdışına kaçuıldı. Bu olay, ya-
samımn buyük bölümünü hapis-
lerde geçiren Yümaz Güney'in
"toplu kaçakçdık" suçundan da
yargüanmasına neden oldu. Sıkı-
yönetimdeki tutukluluğunun bi-
rinci yılında Güney, "Umnt"u
kaçırmak suçundan beraat etti.
"Umnt" kaçınldıktan sonra ön-
ce Paris'te aylarca, sonra dünya-
mn çeşitli ülkelerinde sinemalar-
da ve televizyonlarda gösterildi ve
eşine rastlanmayan bir başarı el-
de etti. Birçok festivale katıldı,
ödüle değer görüldü. Kendi va-
tanında gosterilip tanınması için
de 20 yıl beklemesi gerekiyordu.
riyle en ayından ilgi uyandırmayı
bildi. Aleksander Rogoşlda'in
"Nöbelçl"si, Sovyet yönetim ka-
demelerine, tçişleri Bakanhğı'na
bağlı askeri nöbet birliklerine ve
onlann hiyerarşik düzen içindeki
sorunlarına eğUen, aşın biçimci
bir denemeydi. Kadın yonetmen
Kira Maratova ise, ödül alan
"Astenik Sendromn" fılmiyle
Sovyet sinemasmdaki yeniükçi to-
humları, bu sinemada Tarkovs-
Id'nin peşinden gıdeceklerin az ol-
madığım haberler gibiydi.
Doğu sinemalarında var oldu-
ğu sayüan kımi tabulan yürekli-
ce yıkan "Çıkış" ve 25 yılük bir
yasaklanmadan çıkıp gden "Ta$-
İann tzi", Doğu Aiman sinema-
sım, Jiri Menzei'in yine uzun yıl-
lar yasaklanmış fılmi "Tefc Kon-
mns Tariakuşian" ise Çek sine-
masıru basanyla temsil ettiler. Po-
lonya smemasından gelen ve ge-
çen yıl "genç sinema" dalında
Avnıpa Oscan'ru alan "Cenaete
300 Mil", Macar sinemasından
Jaaos Zsomboryai'nin 1950'lerin
baskıcı dönemlerine eğilen "öhî-
me Mahkfim" fılmleri Avnıpa
sosyalıst Ulkelerindeki sağlam si-
nema geleneğini bir kez daha
ammsatıyordu.
Bu sinemalar üzerindeki baskı-
lar bundan böyle azalacak gibi
gözüktüğüne göre, sosyalist ülke
sinemalanmn büyük bir atılım
yapmalan ve geleceğin Avrupa
(giderek dünya) kültür mozaiği
içindeki önemli yerlerini almala-
n beklenebilir.
Bu perspektif içinde, sinemasal
anlatımım gitgide geliştırmekte
olan ve kuşkusuz anlatacak çok
önemli şeyleri bulunan Kızıl Çin
sinemasının yüdan yüa yaptığı ge-
lişme de gözden kaçmıyor. Yanş-
ma dışı gösterilen oldukça
"gugır" Hong Kong fılmi "Top-
rak Askerier"in yanı sıra ve bu yıl
ortalarda olmayan Hint sinema-
sının yokluğunda, Kızıl Çın sine-
ması, gelecek yıllarda Uzakdoğu'-
da genelde yapılmakta olan çok
ticari bir sinemaya ciddi bir alter-
natif oluşturacak sorumlu, ger-
çekçi, yaşarndan fışkıran bir sine-
manın sahibi olabilir.
Şenliğe bitip tükenmek bilme-
yen uzun bir savaş fılmiyle katı-
lan Finlandiya, canlandırma sine-
masımn daha çok Vüçüklere yo-
nelik bir örneğiyle gelen Isveç,
canlı ve hareketli sinemasını son
yıllarda en çok Pedro Almodo-
var'ın olağanüstü kişiliğine bağ-
lamış gözüken Ispanya'nın yam
sıra Batı Almanya, Kanada ve bir
ölçüde Brezilya sınemalan Berlin
1990'a değişik renkler katabildi-
ler. Poliük çağnşımlı, insancıl Ka-
nada yapımı "Kagıt Uzeriade Ev-
HHk"ten daha önce söz etmiştik.
Bu filmin sonuçlarda hiçbir bi-
çimde yer almaması bizce yazık
oldu.
Batı Alman sineması, Michad
Verboeven ve Hark Bobm'un ya-
nsan, aynca Genç Alman sinema-
sı dizisinde yer alan genç yönet-
menlenn diğer fümleriyle, belli bir
canlıhk içinde olduğunu kanıtla-
dı. Bu ülkede (kimi zaman bizim
yönetmenlerimızin de yararlandı-
ğı ve kuşkusuz daha da iyi yarar-
lanabileceği) öylesine bir sinema-
ya yardun mekanizması geüştiril-
miş ki, bu canlıhk hiç de şaşııtıcı
değü.
Latin Amerika sinemasını ya-
rışmada tek başına temsil eden
Brezilya ise Carios Dfcgues'in
yaslanmakta olan bir TV ve ses-
lendinne sanatçjsının sorunlanm
oldukça esprili ve sıcak bir dille
anlattığı "Güzel Gnnler Gelecek':
le ilgi topladı. Yarışmada değil-
se bile yan bolümlerde izlediğimiz
kimi Arjantin fihnleri ise, bu ül-
kede demokrarjk rejüne dönüşten
sonra birden canlanan ve "Res-
mi Tarih" gibi örnekleri bize de
ulaşan bir sinemanın varhğuıın
yeni kanıtlanydı.
Şenlikte gerek yanşmada, gerek
Paaorama ve Fonnn bölumlerin-
de daha birçok ilginç film izledik.
Bu arada, sosyalist ulkelerin,
özellikle de Doğu Almanya'nın
yülar yüı yasaklanmış kimi fılm-
İerini topiuca izlemek de, yahuz-
ca kaliteli birkaç fdm görmenin
getirdiği tatmin duygusu dışında,
tüm yasaklann, yasaklamalann
ve sanatın önüne konan engelle-
rin ne denli yanlış olduğu ve bu-
nun en çok o ülkenin sanatına,
dolayısıyla kendi kendisine verdi-
ği bir zarar olduğu konusundaki
görüşlerimizi pekişürdi. Berlin
1990'daki bu "yasak ıîlmler"in
toplu panoraması, kuşkusuz üze-
rinde aynca durulması ve söz ko-
nusu edilmesi gereken bir alan
ohıştumyor.
Sümeyra'nın
yeni kaseti
• Kültür Servisi — Şubat
ayımn ilk haftasında
surgünde yaşadığı
Frankfurt'ta 44 yaşında
ölen sanatçı Sümeyra
Çakır'ın, "Kadınlanmızın
Yüzleri" isimli yeni kaseti,
Yeni Dünya Plakçılık
tarafından yayımlandı.
'AKM'de konser'
• Kiürttr Servisi — Ayangil
Türk Müziği Orkestra ve
Korosu, bugün saat
18.00'de AUtürk Kültür
Konser Salonu'nda bir
konser veriyor. Ruhi
Ayangil'in yöneteceği
konserin solisti soprano
Sevim Okay. İki bölümden
oluşan konser, doğumunun
350. yılında Itri ve yine
doğumunun 100. yılında
Muhlis Sabahattin'in
eserleri ile Sürelsan, Çağla,
Arel ve Torurfun
eserlerinden oluşuyor.
Ertel'in logosu
birinci
• ANKARA (AA) —
Ünlu grafık sanatçısı
Mengu Ertel'in hazırladığı
bir çahşma, Kültür
Bakanlığı'nın logosu olarak
seçildi. Kültür kavramınm
çok boyutlu yapısını ortaya
koymak, Kültür
Bakanlığı'nın tüm
teşkilatında tanıtıcı simge
olarak kullanılmak üzere
çeşitli sanatçüarın
hazırladığı çalışmalar
arasından Mengü Ertel'in
çalışması birinci seçildi.
BüGÜN
• 'Göçerler' İFSAK üyesi
sanatçıların "Göçerler" adb
fotoğraf sergisi bugün saat
19.00'da lnsan Hakları
Dernegi Istanbul Şubesi'nde
açılıyor. Adresi: Jurnal Sok.
4/4 Tünel.
• 'Kadın Kütüphanesl'
Şirin Tekeli, Jale Baysal,
Füsun Akatlı, Füsun Yaraş
ve Aslı Mardin'in
katılacaklan "Kadın Eserleri
Kutüphanesi ve Bilgi
Merkezi" konulu toplantı
BlLSAK'ta saat 19.00'da yer
alacak.
• Karikatür sergisi
Turkiye Felsefe Kurumu'nun
düzenlediği "tnsan ve
Geleceği" konulu yarışmanın
sergisi Sultanahmet
Karikaturcüler Derneği'nde
açılıyor.
• Belediye Mözeleri'
Füsun Kılıç'm "Belediye
Muzeleri" konulu konferansı
saat 16.00'da Atatürk
Kitaphğı'nda dinlenebilir.
• Blues-rock konseri
Serdar Çamiıca'mn blues-
rock konseri saat 17.00'de
Woodstock'ta
BtLSAK'TA
BUGÜN
23 Şubat Cuma:
19.00 Kadın Eseıieri
Kutüphanesi ve Bilgi
Merkeanin Açdısı Be Ugili
Sohbet.
Şirin TEKELİ, Jale
BAYSAL, Fûsun AKATLI,
Füsun YAR, Aslı MARDİN
19.00 TİYATRO: "tste Baş
tşte Gövde lşte Kanaüar
Yazan: Sevim BURAK,
Oynayan: BİLSAK
TİYATRO ATÖLYESt
GORSEL SANAT
ATÖLYELERİ
Mehmet GÜLERYÜZ'le
Resim Çalışmalan.
10.00-01 00 arası
CAFE-FOYER-BAR
BİLSAK Herkese Açıktır.
BİLSAK, Sıraselviler,
Soğana Sok. No: 7
CİHANGİR
143 28 79 - 143 28 99
TURSEM'İN
LONDRA., ÜKKM>, CAMBRID6B
B0URKEM0UTH,BÎUQHTOtT.
HASTlNQS^XETE»GHESra
Kısa Film Günleri'nde son gün2. Uluslararası Istanbul Kısa Film Günleri
bugünkü gösterimlerle sona eriyor. Ulusal
Kısa Film Yarışması'nın ödül töreni ise yarın
Fransız kültür Merkezi'nde. Törenden sonra
bir de "Kısa Film" paneli düzenlenecek.
Knltür Servisi — 2. Uluslararası
Istanbul Kısa Film Günleri bugun
sona eriyor. Kısa Film Günleri-
nin bir değerlendirmesini de kap-
sayan "Kısa Film" paneli ise ya-
rın gerçekleştirilecek.
Fransız Kültür Merkezi'nde saat
17.00'de başlayan ve saat 21.00'e
kadar sürecek olan Kısa Film
Günleri'nde bugün ttalyan, Fran-
sız, Alman ve Türk fılmlerine yer
verilecek. 150 kişilik salonda yer
alan ve her gün 200"e yakın seyir-
cinin izlediği günlerde, bugun ilk
olarak ltalyan yonetmen Frances-
co Bsriiü'nin belgesel sinema dun-
yasını konu alan "Ginecitta" adlı
fihni gösterilecek. Aym yönetme-
nin "L'ore di Arezzo" adlı belge-
sel filminin ardından Yavnzer Çe-
Önkaya'mn "4500 Efeadi", "Kö-
pek Evi", "Asla Unatmavacagız"
ve "Köpeklerin Sokaklan" adlı
filmleri sunulacak. Belgesel nite-
likteki bu fümler, Paris Uluslara-
rası Köpek Gösterisi ve Paris so-
kaklanndaki köpeklerden izle-
nimleri içeriyor.
Bugünkü gösterinin üçüncü bö-
lumünde ise Alman ve Fransız
filmleri yer alacak. Bir genç ada-
mın kuzenine duyduğu garip ılgi-
yi konu alan ve Georges Mouri-
er'nin yönettiği "Beıwıice"nin ar-
dından, Marc Serhan'ın "Le
Client" adlı fılmi oynatılacak. M.
Cbristine Perrodin'in 8 dakıkalık
"I* Porte-Plume" adlı animasyo-
nunu ise Alman yonetmen Ulricb
Web'in yaşlı bir çıfti ve yalnızhk
temasını ışleyen "Uu Lachsfı gös-
terilecek. Günlerde yer alan son
film ise Carolin Unk'ın 10 daki-
kalık "Bunte Blumen" adlı fümi
olacak.
Kısa Film Günleri'nde yann 11.
Ulusal Kısa Film Yanşması sonuç-
ları da açıklanacak. Ahmet Kır-
kavak'ın "Folograf", A. Murat
Gnven'in "Pasif Direnis", K. Sal-
ruk'un "Akan Zamaa tçude Dof-
ru Anı Yakalamak", Fethi Aslaa^
ın "Yerimi Anyornm" ve M. Ali
Esirgenç'in "Bibip" adlı filmleri-
nin katıldığı yarışmanın ödül tö-
reni, yann saat 16.00'da yapüacak.
ödül töreninden sonra Yavuzer
Çetinkaya'nın yöneteceği "Kısa
Film" paneli yer alacak. Panele
Fransa'dan Georges Mourier, Ital-
ya'dan Francesco BariIU, tspanya-
dan Peta Roca, Türkiye'den Meh-
met Eryümaz ve Federal Alman-
ya'dan Sinema-Türk'ün kurucusu
Thomas Balkenhol katüacaklar.
Bu yü Ahnan, Fransız, Hollan-
da, lspanyol, ttalyan ve Türk film-
lerinin yer aldığı 2. Uluslararası ts-
tanbul Kısa Film Günleri'nin kap-
samı gelecek yü genişletUecek.
Fransız Kültür Merkezi ve tF-
SAK'ın işbirliğiyle düzenlenen
Film Günleri'ne önümüzdeki yü
Yunanistan ve tran'ın da katüması
bekleniyor. Önümüzdeki yü
Ulusal Kısa Füm Yanşması'na vi-
deo filmleri de kaülabUecek. İF-
SAK yetkilileri, sinema fümini
desteklemek amacıyla bu yüki ya-
nşmaya video fümlerini kabul et-
mediklerini büdirdi.
DE SEÇKLN OIL OKUUAR1M0A YA2 VSi
>ADA BUTÜN VILINûlUZCE 06RENIU
12TAKSİTTE ÖD
KOLAYUG\
DEMAM
EDİVOR/
•6ENavEHIZLANDfR)LMIJ KUBSLAR
• TİCARİ İNG1L1ZCE
• TUR.IZM İNGIÜZCESI
• BANKACILIKINÛİLIZCESİ
•5INAV ÜURSURI: Cambrıdge
•Fırst Certrffcatc, Proficıencu ,
•TOEFL,AR.tL5(Soz\u)
tıırsem
İNGJLİZ LİSAN OKULLARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumhuriyet Cad '73/4-B Elmadağ
80230 Istanbul Hıltoo Otelı Karşısı
Tel 148 39 77 148 7943 148 28 49
Fax 132 97 29 Tlx 27498 tusm Ir