25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23ŞUBAT1990 Gümülcine'de gerginlik • GÜMÜLCİNE (AA) — Gümülcine Devlet Hastanesi'nde 27 ocakta Hasan Ali adlı Batı Trakyalı Türkle kavgası şonucu ağır yaralanan ve Önceki gün ölen Yunanlı gümriik memuru Angelos Solakidis'in (51) cenazesi dün kaldırıldı. Hasan Ali, E>r. Sadık Ahjnet ve Ibrahim Şerifin hapsedilmelerinden bir gün sonra, Gümülcine Devlet Hastanesi'nde, kendisine iyi muamele edilmediğini söyleyince Solakidis ile önce münakaşa etmiş, iş kavgaya dökülünce de iskemleyle başına vurarak Yunanlı gümrük memurunu ağır yaralamıştı. Herhangi bir olay çıkmaması için polis geniş güvenlik tedbirleri aldı ve civar şehirlerden takviye kuvveti getirildi. Ancak cenaze olaysız geçti. LübnanVla çatıgma • TtRE (AA) — Lübnan'ın güneyinde BM Barış Gücü askerleri (UNIFIL) ile Şii milisler arasında çıkan çatışmada iki kişi öldü. UNIFIL tarafından yapılan açıklamada, Suriye yanlısı EMEL milislerinin Haddata kasabasında, Barış Gücü'ne bağlı üç asker üzerine ateş açtıklan ve birini ağır yaraladıklan bildirildi. Açıklamada, Israil tarafından tek yanb olarak ilan edilen güvenlik hattı yakınlarında meydana gelen olayda, BM askerlerinin ateşkese karşılık verdikleri ve iki EMEL milisini öldürdükleri kaydedildi. Thatcher'a Bush'tan övgü • WASHINGTON (AA) —•• ABD Başkanı George Bush, Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher'a, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde zencilerle beyazlar arasında görüşmeler yapılmasını cesaretlendiren "olumlu" bir mektup gönderdi. Beyaz Saray Sözcüsü Marlin Fitzwater tarafından yapılan açıklamada, Güney Afrika yönetimine uygulanan yaptırımlann kaldırılması konusunda bir yorurn getirilmedi. Körfez'de patlama • BAHREYN (AA) — Basra Körfezi'nde seyreden Amerikan bandıralı bir Kuveyt tankerinde dün bir patlama oldu. Körfez'deki denizcilik kaynaklan ve ABD donanması tarafından yapılan açıklamada, tankerin 25 mürettebatından 23'ünün gemiyi terk ettiği, iki kişinin ise kayıp olduğu bildirildi. Reagan'ın ifadesi • WASHINGTON (AA) — ABD'nin eski Başkanı Ronald Reagan, Nikaragua'daki Contra gerillalanna yardımın yasak olduğu dönemde bu gruplara para gönderildiğinden hiç haberdar olmadığmı söyledi. Reagan'ın geçen hafta sonu basına kapah olarak alınan, Irangate skandah davasına ilişkin ifadesi, dava yargıcı Harold Greene'in istemiyle dün açıklandı. DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Ermeni tasansının geçmesi halindeABD'ye karşı önlemler için hazırlıklar tartışılıyor \aptırım gücümüz sınırlıANKARA (Cumhuriyel Büro- su) — Türkiye-ABD ilişkilerinden Türkiye'nin toprak bütünlüğüne kadar birçok alanda "çok kritik" sonuçlar doğurabilecek olan Er- meni karar lasarısı karşısında Türkiye'nin yaptınmlan Ankara'- da tartışılıyor. Ancak gerek dip- lomatik gerekse askeri kaynaklar arasında yapılan nabız yoklama- ları, Türkiye'nin önlem alma gü- cünün "kısıtlı" olduğunu ortaya koydu. Dışişleri çevreleri, "Askeri önlem gücünün sınırlı" olduğunu belirtirken askeri çevreler "asıl görevin siyasetçilere düştügünü" ifade ettiler. Ankara ve VVashington'da ya- pılan siyasi değerlendirmelerde "Ortadoğu'da bağunsız bir Erme- ni devletine giden yokla bir adım" olduğu belirtilen karar tasarısı, Beyaz Saray'ın "Bu tasan Tüıki- ye'yi bedef afanıyor" yolundaki açıklamalannı "inandıncı" bul- mayan Türk yetkililerince, "Dev- letin guvenliginden toprak biitüo- liiğöne kadar çok yönlü sonu kaynagı" olabilecek şekilde de- ğerlendiriliyor. Washington'daki gelişmeieri üç gündür dakikası dakikasına izle- yen Dışisleri kaynaklan, tasan karşısında Türkiye'nin yaptınm olanakları konusunda yoğun bir tartışma yûrütüyor. Üst düzeylı Dışisleri yetkilileri, "Tarkiye'nin ilk kez bo kadar kritik bir Erme- ni tasansı karsısında daha çok tophunsal tepkiye yöDdmenıiz ge- rektiğfni gösteriyor. Türkiye, Kıb- ns ambargosu ddneminde bile iis- leri kapatmadı. Şimdi de kapata- mayacagı biliniyor." Dışisleri kaynaklan, "Ğörev bize düşüyor" yaklaşımıyla yap- tıklan çaüşrnalarda, Ermeni ka- rar tasansı karşısında, askeri san, Bush'un imzasına gidene ka- dar burada tutulması, — ABD yönetimine "noU", "muhüra", "devletten devlete mektnp" türti diplomatik uyarı mesajları verilmesi, — SElA'nın uzatılması için gö- rüşmelerin eylül ayında başlatıl- ması ve uzun süre geciktirilmesi, JLFışişleri: Askeri önlem gücümüz sınırlı. Görev bize düşüyor. Daha önce 'geçici' olarak alınan önlemlerin 'kalıcı' hale getirilmesi düşünülebilir. "Galatasaray- Neuchatel" olayı benzeri yaygın kamuoyu tepkisi örgütîenebilir. diplomatik öntemlere yöneiebile- ceğini" savunuyorlar. Bu görüş şu değerlendirmelere dayanıyor: "Askeri önlem gücü çok SBir- lı. F-16 gibi projclerie sistem açı- sından ABD'ye bafuyız. Bu aske- ri projderin durdurnlması, savun- ma işbiritgifiin tumüyle gözden p- kanlması mümkun defil. Gerçek- çi bir degerlendirme, askeri yap- tınmlardan çok, diplomatik ve alanda sadece daha önceden alı- nan "geçici" dört önlemin "kalıa" kılınabileceğini belirti- yorlar. Dışişleri'nin askeri ve si- yasal çevTelerle danışmalan çerçe-' vesinde gündeme getirmeyi dü- şündüğü yaptınmlar ise şöyle sı- ralanıyor: — VVashington BüyUkelçisi Nüzhet Kandemir'in "istişarekr" için Ankara'ya çağrılması ve ta- — ABD ile guncel diplomatik temaslann asgariye indirilmesi, bu çerçevede bölgesel konularda istişarelerin de kısıtlanması. Dışisleri, ayrıca Ermeni tasan- sı karşısında etkili bir tepkinin an- cak "Galalasaray-Neuchatel Xamax" maçı sonrasında yaşa- nan "canlı kamuoyu protestosu" benzeri bir hareketlenmeyle rnüm- kün olabileceğini savunuyor. Bu 'OLAY TASARFNIN TARİHÇESİ 20 yıllık Ermeni sancısıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Türkiye-ABD ilişkilerinde son yülarda sürekli bir "çıbanbaşı" oluşturan Ermeni tasanla- n, temelinde Osmanlı lmparatorluğu toprak- lannda yaşayan Ermenilerin 1915 yıündan iti- baren "sistematik bir soykınma" hedef ol- duklan iddiasına dayamyor. 1970'li yıllardan bu yana çeşitli biçimlerde gündeme getirilen tasarılar, ABD Kongresi'nde önemli etkisi olan Ermerri lobisinin girişimleriyle hazırla- nıyor ve hemen hepsi, 24 nisan gününün "Er- meni soykınmı yıldönümii" olarak kabul edilmesini öngörüyor. ABD'de özellikle Kaliforniya eyaletinde büyük bir nüfus ve siyasi etkinliğe sahip olan Ermeni topluluğu içinde, on dokuzuncu yüz- yüda Osmanlı topraklannda yaşarken burada kurulan Amerikan okul ve hastanelerinde eğitim ve bakım gördükten sonra ABD'ye gi- dip yerleşen aileler de önemli bir yer tutuyor. "Soykınm" iddiası daha çok 1915 yüında Osmanlı tmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı koşulları içinde uyguladığı zorla göç ettirme (tehcir) önleminin Batı kamuoyun- da "Hıristiyanlığa karşı bir hareket" olarak gösterilmesinden de destek buluyor. 28 Ocak 1975'te ABD Temsilciler Mecli- si'ne verilen ve 8 Nisan 1975'te Genel Kurul'- da 55'e karşı 332 oyla kabul edilen "insanın insana insanlık dısı davranışinı anma için ulu- sal gün" tasansı bu gerginlik çizgisinde önemli bir deneyimdi. O dönemde Senato'da göruşülmeyen tasa- n, "tesadüfen" yasalaşmadı. Sonraki yıllar- da da gündeme getirilen Ermeni tasanları- nın hiçbiri gerçi karara dönüşmedi, ama ikili ilişkilere ciddi zararlar verdi. Ermeni terör örgütü ASALA'nın 27 Ocak 1973 ile 19 Ka- sım 1984 tarihleri arasında aralannda çok sa- yıda diplomaumızın da bulunduğu 41 Türk yurttaşını katletmesi, Türkiye tarafından ta- sarılarla mücadelede sürekli gündeme geti- rildi. Ankara, ABD Kongresi'nin soykınm iddialannı kabulünün "teröre onay" anla- mına geleceğini, Türkiye'ye yönelik toprak isteklerini cesaretlendireceğini savundu. Ta- rihsd bir tartışma konusunun bilim adam- lanna bırakılması gerektiği vurgulandı. Ancak ABD'deki Ermeni seçmenler kar- şısında her zaman beürli ödünler vermek zo- runluluğunu hisseden Beyaz Saray yönetim- leri, konuya çoğunlukla "denged" bir tu- tumla yaklastılar. ABD Temsilciler Meclisi gündetnine 1987 yüında gelen bir tasan, iki ülke arasındaki Savunma ve Ekonomik İş- birlıği Anlaşması (SEİA) ek mektubunun Türkiye tarafından uzun süre onaylanmama- sının en büyük nedenini oluşturdu. Senato azınlık lideri ve Cumhuriyetçi Parti üyesi Robert Dole'un Ermeni halkına olan kişisel sempatisinden de etkilenerek hazırla- dığı son tasan ise öncekilerden hem içeriği hem sunuluş ve savunuluş biçimi hem de için- de bulunulan konjonktür nedeniyle ayrılıyor. Seoato'aun en yaslı üyelerinden Robert Do- le'un gündeme getirdiği tasan, 7 Aralık 1988'deki Ermenistan depreminin yarattı- ğı acıların "telafısi" olarak gösterildi. Aym tasan elliyi aşkın senatörtin desteğiyle Sena- to Adalet Komitesi'ne sunuldu. Komite'nin tasanyı kabulü sürpriz olmadı. Beyaz Saray, Türkiye'nin tepkisi üzerine tasanyı tümden engellemek yerine metnini yumuşatmayı denedi. Metindeki 1915-1923 tarihlerinin TBMM'nin kuruluşundan son- raki dönemi kapsamayacak biçimde değişti- rilmesini, Ermenilerle birlikte yöredeki baş- ka gruplann da kayıplar verdiğinın belirtil- mesini ve soykınm sözcüğu yerine "trajik öiümler" gibi daha "yumuşak" bir deyimin konulmasını istedi. Ancak geçen hafta için- de Kaliforniya Eyalet Valisi Dokmeciyan'la da bir araya gelen tasan sahibi Dole, bu öne- rileri reddetti. Metne, "Bu tasan hiçbir şe- Idlde TürViye Cumhuriyeü'nin toprak btitün- liiğünu bedef almamaktadır" ibaresinin ek- lenmesi önensi de geri çevrildi. Tasan karşısmdaki tutumunu Cumhurbaş- kanı, Başbakan, Dışisleri Bakanı başta olmak üzere devlet ve hükümet yetkilileri, siyasi par- ti liderleri, milletvekilleri, diplomatlar ara- cılığıyla çeşitli biçimlerde dile getiren Anka- ra, "sulandınlmış bir metne" ilk andaki bazı tereddütlerden sonra karşı çıktı. Bu konudaki yaygın görüş, tasarının kabul edilmesinin Türkiye'ye yonelik toprak istemlerini depe- şinden getireceği dogrultusunda. ABD İLE GERGEVLIK NîKARAGUA kapsamda, Ermeni iddialan ko- nusunda mitingler düzenlenmesi- nin "yarariı" olacağı düşu- nülüyor. Ancak tüm bu yaptınm önlem- lerinin "ne ötçiide gerçek bir yap- önm niteliği taşıyıp taşıma>aca- gı" da tartışılıyor. Türkiye'nin Avrupa Parlamentosu'nda birkaç yıl önce kabul edilen Ermeni ta-. sarısı konusunda olduğu gibi bu tasarının da "sineye çekilecegi" görüşü de yaygınhk taşıyor. Askerlerin göriişü Askeri çevreler ise gelişmeleri yakından ve kaygıyia izlemeleri- ne karşın, alınacak önlemlerin esas olarak sivil kanattan gelme- si gerektiğini ifade ediyorlar. Bu çevreler de Dışisleri gibi Türkiye'- nin ABD karşısında alacağı askeri yaptırımlann kısıtlı olduğunu be- lirtiyorlar. Tasannm Senato Ada- let Komitesi'nde kabulündcn son- ra yüriirlüğe konulan dört mad- deli askeri önlemler paketinin ger- çek amacına ulaşmadığını savu- nan bu çevrelerin görüşleri şöyle özetleniyor: "— Türkiye'nin dddi bir yap- ünm gücü olsaydı, ABD zaten bu tasanyı gündeme getinneye en ba- sından cesaret edemezdi, — ABD yasama organında çı- kan siyasi bir karara karşı askeri önlemlerin alınması geçerii degil- dir. Bu konuda, ancak başta TBMM olmak üzere siyasi organ- lar bir karar alırlarsa askeri yap- tınmlar devreye girebilir. — Alınacak kapsamb bir askeri ve siyasi önlemler paketi, Türk Si- lahlı Kuvvetleri'nin modenıizas- yonunu sekteye uğratacaktır." Ortak kanı Ancak gerek askeri, gerek sivil kanatta "sert" örüemlerden yana olanlann bulunduğu da dikkat çe- kiyor. Bu çevrelerden edinilen bil- gilere göre Türkiye'nin "gerçek- ten etkili olabilecek" yaptırunla- rı şöyle sıralanıyor: "— Tüm dünyanın silahsıdan- maya gittigi bir dönemae Türki- ye'de 4.1 milyar dolar yadnm ya- pan General Dynamics firması, ABD yöaetim ve kongresinin ta- vırian ne olursa olsun, Türkiye'- den çekilmeyi göze alamaz. An- kara'nın ABD'de de büyük etkin- ligi olan bu firmaya karşı alacagı önlem, Beyaz Saray'da da etkisi- ni gösterir. — ABD'nin Türkiye'de 'kritik önem atfettiğj' Diyarbakır'daki Pirinçlik iissü ve Sinop'taki din- leme tesislerinin kapanlması >a da dinleme etkinliklerine kısıtlama getirilmesi, ABD üzerinde caydı- ncı eıki yapabilir. Insan lıakları Ortega'nın seçim coşkusu raporıma tepki ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) _ ABD Dışisleri Bakanlığı- nın, Kongre'ye sunulmak üzere ha- zırladığı 1989 tnsan Haklan Ra- poru, Türkiye'de Kürt toplumu- nun yaşadığı ve bu Kürtlerin "asi- mile edilmeye çauşıMıklanna" yer veriyor. Raporda Kürtlerin Tür- kiye'de kültürel baskıya maruz kal- dıkları, PKK operasyonlan sıra- sında masum insanlann öldürül- düğü ve işkence gördükleri de ima ediliyor. Raporun, Türkiye'ye ay- nlan 19 sayfalık bölümünde Kürt sorununa bir sayfa içinde değini- lirken söz konusu gruptan Kürt- ler, Kürt kökenli Türkler ve etnik Kürt olarak söz ediliyor. llgili pa- ragrafta, aynca "Müslüman etnik ve mezhepsel azınlıklar" sözcuk- lerı kullamlırken Kürt azınlığı de- yişine ise hiç yer verilmiyor. Raporun "Irk, Cinsiyet, Din, Dil ve Sosyal Statüye Dayalı Aynlıkcüık" başhkh beşinci bölu- münde Kürt konusunun işlenişi konusunda Cumhuriyet'e görüşle- rini aktaran bir Dışisleri yetkilisi "bir dışisleri belgesi için tüyler ürpertici denebilecek sözlerden kaçınılmaraış" derken, askeri ve diplomatik çevrelerin rapordaki Kürt konusundaki paragraflan ay- nntıh bir incelemeye aldığı ve res- mi tepkinin bu inceleme sonuçla- n değerlendirilerek açıklanacağı ifade edildi. öte yandan VVashington'a yakın kaynaklar, Kürtlerle ilgili bölümü, üç temel unsuru öne sürerek sa- vundular: 1. Raporda böyle bir bölüme yer verilmiş olması ABD'nin Türkıye'nia toprak bitünlügüne önem vennedigi anlamına gdmez. 2. PKK, raporda bepteröristbir örgüt olarak tanımlanmıştır. 3. Raporun KurtJer konusunda- ki dil ve uslubu, esasen Türk ka- muoynnda, basınmda kullanılaa dil ve uslubun ayudır. Hükümet politikası ve dili ayn olsa da, ra- pordaki ifadeierin birçogu kamn- oyuna açık tartışmalarda bizzat Türkiyeli yetküüerce" de kullanıl- mıştır!' Raporun, "Irk, Cinsiyet, Din, Dil ve Sosyal Statüye Dayalı Aynukçılık'' başhkh beşinci bölü- münde, 13 ve 14'üncü sayfalarda yer alan Kürt sorunu konulu pa- ragraflar ise şöyle: "Türkiye'nin müttefikler tara- fından paylaşılmaa girişimi ve Bi- rinci Dünya Savaşı sırası ve son- rasında ülkenin dogusunda mey- dana gelen birtakım aşiret ayak- lanmalanndan bu yana Atatnrk- ten baslayarak Türk hükumetleri ülkenin çeşitli etnik gruplarını Türk toplumunun ana çizgisinde asûnile etme çabası gütmüşlerdir. Aynı bölumde milyonlarca "Türk Kürdünün" ülkenin batı- sındaki sanayileşmiş kentlere göç ettiği ve toplumsal yaşama her yö- nüyle nüfuz ettiği belirtilerek TBMM'deki Güneydoğulu mület- vekillerinin birçoğunun hangi par- tiden olurlarsa olsunlar "etnik Kürt" oldukları dile getiriliyor. lçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Devlet Bakanı Kâmran tnan- ın adları da bu kapsamda sayılır- ken Cumhurbaşkam Özal'ın baş- bakanlığı döneminde kendi Kürt kökenine değindiği hatırlatılıyor. JAGGER'Lİ KAMPANYA — Nikaragu'da önceki gün sona eren devlet başkanlığı seçim kampanyasına ilginç adlar da katıldı. Dani- el Ortega'nın kampanvasının son yurüyuşünıi Bianca Jagger da "ta- rafsız gözlemci" olarak izledi. Dıs Haberier Servisi — Nika- ragua Devlet Başkanı Daniei Or- tega, önümüzdeki pazar günü ya- pılacak seçimlerde "Sandinista Partisi"nin kazanması durumun- da ABD ile olan ilişkilerin daha iyiye gidebilecegini söyledi. Orte- -;a "Ne komünizm ne kapitahzm. izleyeceğimiz yol Sandinist modeldir" dedi. Ortega, önceki gün sona eren kampanyanın son saatlerinde yaklaşık 300 bin kişilik bir kala- balığa seslendi. Ortega, seçim kampanyasının son konuşmasm- da, seçimleri kazanarak yeniden devlet başkanı seçilmesi duru- munda "ABD ile karşdıklı saygı- ya dayalı ilişkilerin" daha da ge- lişeceğine inandığını söyledi. Or- tega, "Bu, kanla kazanılmış bir saygıdır" dedi. Seçim kampanyası için kullan- dığı kamyondan kendisini Mika- ragua ve Sandinista bayraklan ile selamlayan kalabalığa seslenen Daniei Ortega, Nikaragua'da "kana kan dişe diş" anlayışımn artık geride kaldığını belirterek, rakiplerinin seçimlerde fazla bir şansı ounadığmı söyledi. Daniei Ortega konuşmasında, özellikle "ne komünist ne de ka- pitaiist model" aradıklannı, yal- nızca "Sandinist modd" uygula- yacaklannı belirtti ve Ulusal Mu- halefet Birliği'ni "ABD destekli" olmakla suçladı. Nikaragua'da önümüzdeki pa- zar günü yapılacak devlet başkan- lığı seçimlerinde Daniei Ortega, ülkedeki 14 muhalefet panisinin oluşturduğu "Ulusal Muhalefet Biriiği'.' tarafından desteklenen muhafazakâr aday V ioleta Cha- morro ile yanşacak. TEŞEKKÜR Yavrumuzu yaşama döndürebilmek için gösterdikleri üstün çaba ve dostça yakınlıklarından dolayı; Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Çocuk Cerrahisi .Ajıabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç Dr. TOLGA DAGLI ile Dr GÜRSU KIYAN'a ve sıcak ilgilerini heran hissettiğimiz aynı bölümün tüm personeline, Şükranlanmız sonsuzdur. ŞEHRAZAD-TAYFUN BİLGİN Sayın Genel Başkanımız ERDAL İNÖNÜ Sosyal demokrasi ilkelerini hayata geçirmekteki inancınız ve parti tüzüğü doğrultusunda vermiş olduğunuz onurlu mücadele>'i desteklemeyi görev sayarak tüm inananları desteğe davet ediyor, Kırşehir zaferinizi kutluyoruz. Saygılarımızla. SAMSUNLU BİR GRUP SHP ÜYELERİ GOKŞEN SÜRÜCÜ KURSU ÇDEMEOE KOLAYLIK MillelCad No 20 AKSARAY Tel: 525 30 00 TATILE CIDERKEN KALBINIZI KONTROL ETTIRINIZ TÜRK KALP VAKFI 175 12 44/45-148 58 66 172 87 24 Kovcı Kadın ve Kova l-'.rkeğinin 12 hıırçla seks ve a$k ııyunuı aynntılan ile BURÇ Subat savısınıla. Tıikenmeden ubnız. DUNYADA BUGUN ALISIRMEN Savunmak Karşı Adaleti Demokrasilerde, hukukun ve adaletin kurumları ile birlikte gü- venceleri de getirilmiştir. Ama iş bir kez raydan çıkmayagorsün, o zaman hukukun üstünlüğünü sağlamak, adaleti gerçekleştir- mek durumunda olanlara karşı hukukun üstünlüğünü ve adale- ti savunmak zorunda kalabilirsiniz. 12 Eylül'de, bu olguyu yaşadık. Üniformalıların üstlerine birer cüppe giyip kürsüye oturdukları, 12 Eylül patentli, Atilla gibi ru- muzlar taşıyan askeri yargıya karşı, asgari hukuku ve asgari ada- leti savunmaya çalıştık. Çoğumuz biliyorduk, 12 Eylül'ün askeri yargısı ile asgari adaletin bağdaşmasındaki olanaksızlığı. Ama birılerinin o zaman dilimi içinde hukuku ve adaleti savunma» gerekliydi ki toplum tümüyle utanç çukurunun kpine düşmesin ve gelecekte insanlar "Evet emir alan güdümlü, ülküsünün tut- kusunda yargıç adım bile hak etmemiş sözde yargıçlar, gül diye sunulan deve dikenı bile olamaz savcılar vardı. Ama o dönem- de yiğitçe hukuku ve adaleti de savunanlar çıkmıştı" diyebilsin- ler 12 Eylül geçti. 12 Eylül'ün korkaklan kahramanları, buyurgan- ları "başüstüne"cileri, alçakları yiğitteri tarihteki yerlerini aldılar. Şimdi kuralları ve kuklaları 12 Eylül'de saptanmış olan 125 eylül döneminı yaşıyoruz. 12 Eylül döneminde olduğu gibi, 125 eylül döneminde de hukuku koruması, adaletin gerçekleşmesi- ni kolaylaştırması gerekenlere karşı hukuk ve adalet savaşımı veriliyor. 12 Eylül'de bu savaşımı veren İstanbul Barosu Başkanı Orhan Apaydın hapse atılmıştı. Apaydın orada hastalandı ve çıktıktan kısa bir süre sonra da öldü. Yanı Orhan Apaydın o savaşımı ca- nıyla ödemışti. 12.5 eylül döneminin İstanbul Barosu da hukuk ve adalet sa- vaşımı veriyor. 12.5 eylülün egemenlerine ve bu arada Adalet Ba- kanı Oltan Sungurlu'ya karşı. 12 Eylül'cüler, Baro Başkanı'nı içeri atıyorlardı, şimdi 125 ey- lülcüler de Baro Yönetim Kurulu'na görevden el çektirmeye ça- lışıyorlar, hukuka aykırı olarak. Olayın ayrıntılarına girmeden önce bir noktayı vurgulamakta yarar görüyoruz. Oltan Sungurlu'nun İstanbul Barosu'na savaş açmasındaki görünür neden, istanbul Barosu avukatlanndan Alp Selek'in 12 Eylüi askeri yargısı tarafından TİP davasından 8 yıla mahkûm edılmesidir. 141 ve 142. maddelere karşı olduğunu söyleyen, düşünce öz- gürlüğünü savunduğunu ileri süren (Acaba bu kandırmacaiarı yabancılar yutuyor mu çok merak ediyoruz? Çünkü biz yutmu- yoruz da) ANAP'ın Adalet Bakanı, şimdi TCK 141. maddesinden, adaleti çok şüphe götüren bir askeri mahkeme tarafından 8 yıla mahkûm ediimiş olup cezasını da çeken Alp Selek'e avukatlık yaptırmamak ıçın kollarını sıvamış bulunuyor. Sayın Oltan Sungurlu'ya bu gazasında başarılar dileriz. Ama acaba, müsteşarı Arif Yüksel ile ilgili, devletin belgeleri- ne dayanan suçiamaları yanıtlayamayan Oltan Sungurlu'nun is- tanbul Barosu'na, Baro Yönetim Kurulu'na ve Baro Başkanı Tur- gut Kazan'a duyduğu öfkenin ardında başka nedenler de yatmt- yor mu? Acaba Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, İstanbul Barosu Yöne- tim Kurulu ile Başkanı'nın temel yasaları bile kimseye sorma- dan ve tartışmaya açmadan değiştirme girişimlerine karşı çık- malarına mı kızıyor? Acaba Adalet Bakanı Sungurlu, İstanbul Barosu Başkanı Ka- zan'ın Aydın Cezaevı'nde olanlann gerçek yüzünü kendisine ol- duğu gibi basına da açıklamış olmasına mı kızıyor? Acaba bakanlığın gerilimi yükseltici ve kışkırtıcı konuşmaları- nın gerçekle bağdaşmadığının Kazan tarafından açıklanmış ol- ması mıdır öfkeye neden olan? AYoksa İstanbul Barosu nun ülkemiz için gerçek bir sorun olan yargı bağımsızlığı konusunda yeni ve tutarlı önlemler alınmadı- gı takdırde eyleme geçeceğini açıklamış olması mıdır Adalet Ba- kanı'nı kızdıran? Hakkında yıkim kararı bulunan kaçak yapıların kiralanıp adli- ye binası haline getirilmesi ve dolayısıyla adliyenin kanunsuz- luğa bulaştınimış olması karşısında Baro'nun tepki göstermiş ol- ması mıdır Sungurlu'yu İstanbul Barosu'na karşı tavır almaya iten? Yoksa DGM Savcısı Demiral ile ilgili şuç duyuruları ve Muam- mer Aksoy'un öldürülmesinden sonra İstanbul Barosu'nun ver- diği dılekçe midir Adalet Bakanlığı'nı İstanbul Barosu ile karşı karşıya getiren? Bütün bu sorular üzerinde uzun uzun ve ciddi biçimde dü- şünmek gerek. Olayın hukuki yönüne ise yarın değineceğiz. Bugünden söylenecek olan tek söz 9.500 üyeli İstanbul Baro- su'nun ulusal ıstence karşı orada oturan ANAP iktidarının Ada- let Bakanı Oltan Sungurlu'ya "hodri meydan" dediğidir. Ve Sungurlu'nun hiç kuşkusu olmasın ki kamuoyu İstanbul Barosu'nu desteklemektedir. Bu durumda Sayın Sungurlu, Arif Yüksefin yardımı, Sayın Sav- cı Demıral'ın hukuki katkılarıyla birlikte kolları sıvamalıdır. Hadi Sayın Sungurlu! Sizi izliyor ve bekliyoruz. BIRLIK TARTIŞMALARI Rl DEMOKRASİ VE SOSYALİZM SORUNLARI I. T O P L A N T I 25 Ş U B A T 1990 ENTERNASYONALİZM II. T O P L A N T I 1 7 - 1 8 M A R T 1990 1 . G Ü N TÜRKİYE'NÎN TOPLUMSAL VE SINIFSAL DİNAMİKLERİ 2 . G Ü N BİRLİK DÜZLEMLERİ VE PARTİ S A A T : 1 0 . 0 0 - 1 8 . 0 0 l\ (PTT USTLl TÜMÜ YABANCI ÖĞRETİM KADROSU İLE ALMAIMCA ENGUSH FAST Mecidıyeköy: 175 43 98 - 175 43 99 Kadıköy: 338 91 00 - 345 14 40 Bakırköy: 542 56 27 - 542 56 28 l.nmtı'a ve Dusseldorf denizcilik fuarlan renkli, nefes kesici tekne fotoğraflarıyla... 'ta Sıthut \avı\ı havilerde. Tıikenmeden ultnız-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear