23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 ARALIK 1990**** CUMHURtYET/17 Araba vapuru yandl — Fransa'nınSt Nazaire ter- sanesindeinşaat halindeolan biraraba vapuru, gövdesinde çı- kan yangın sonucu cayır cayır yandı. Olayla ilgili soruşturma açan yetkilikr yangmın çıkışnedeninin henuzsaptanamadıgmı söylediler. (Fotograf: AFP) Muammer Aksoy'a laikliködülü ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Rüştü Koray laiklik ödülü, laiklik komısundaki tu- tum ve davraruşlanyla, yapıtları ve yaşamı boynnca laiklik konu- sundaki savaşımı nedeniyk Prof. Dr. Muammer Aksoy'a verildi. Aksoy'un ödülünü, Mülkiyeliler Birliği tarafından SBF'nin kuruluşunun 131. yıl- dönümü nedeniyle düzenlenen törende eşi Ülkü Aksoy, Prof. Dr. BaJui Savsıldan aJdı. Seçıcı Kurul Başkanı Anaya- sa Mahkemesi Başkanvekili Yek- ta Gnngör Özden törende yap- tığı kısa konuşmada, "Laiklik fl- kesinden ödönler verilerek kaza- ndmak istenen sonuçlar, asun- ds ulnsal kayıplardır" dedi. AC Milan. Olimpia maçına hazır — haiyan AC Milan takımı, Dünya Super Kupası futbo) karşüaşmasını Paraguay'ın Olimpiatakımı ile Tokyo'da oynayacak. Maç için Tokyo'ya gelen MÛan takımının aslan Baresi (solda), Van Bas- ten (ortada) ve Gullit (sagda) kendilerine güvendiklerini ve maçı alacaklannainandıklannısöylediler. Gullitbir süre öncesakat- lanan diziyle de hiçbir sorunu oimadıgını belirtti. (Fotoğraf: Reuter) Uçak ve gemide her ttirlü nıal satışı ANKARA (AA) — Yurtdışı- na sefer yapan uçak ve gemiler- de içki, sigara, parfümeri mal- zemeleri ve müzik aletlerinden elektronik eşyaya kadar her tür- lü mal satılabilecek. Daha Önce uçak ve gemüerde sadece içki ve sigara satışı yapılabiliyordu. Devlet Bakanlığı'ndan yapı- lan açıklamada, bu tür satışla- rın hava ve denizyolları şirket- lerinin önemli gelir kaynaklann- dan biri olduğu vurgulandı. Av- rupa Topluluğu ülkelerinde uçak ve gemiyle yapılan yolcu- luklarda, kişi başına 60 dolar- lık satış tutarına ulaşıldığına dikkat çekilen açıklamada. THY'de ise bu rakamın 2 dola- nn alnnda olduğu belirtildi. ÇEVRE KORUMAC1 STÎNG — Rock şarkıcı Sting aynı zamanda hızlı bir çevre korumacı. Son olarak Sting Brezilya'daki Uluslararası Tropik Ormanlan Komma Vakfı'nın kurulmasında öncülük etti. Sting aynı zamanda tropik ormanlan korumanın Brezilya Anayasası çerçevesinde oldugunu da anayasadan maddeler oknyarak kanıtladı. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERIN DEVAMI Özal'ın "Kural Dışılığı (Baştarafi 1. Sayfada) sevk ederek, onun yerine Orgeneral Torum- tay'ı başkanlığa atamıştı. Sivil ıktidarların orduya yönelik yetki kul- lanımı, demokratik hukuk devletinde olağan- dır. Çağdaş devlette temel kurallardan biri şudur: Silahlı kuvvetler sivil ikiidarın emrin- dedir. O yüzden, siyasat iktidarta görüş ayrılığı- na düşen en üst düzeydeki komutanın istifa yolunu seçmesi, normal bir davranıştır. Torumtay'ın istifasına bu açıdan da yak- laşan DYP lideri Demirel'in aşağıdaki söz- leri yerindedir: "Orgeneral Torumtay, 'Hükümet, Mec/ı's gitsin' diyecoğine, 'Ben gidiyotvm' demek fa- ziletini göstermiştir. Evren gibi, 'Hükümet ça- lışmryor', 'Meclisçalışmıyor', 'Öyteyse b&n öe ça/ışmam', 'Bir Haydar Komitesi kuranm', 'Bu Haydar Komitesi ile darbe hazırlarım'a gitmiyor. Buna dikkat edin, çok önemli bir şey. Dürüst bir harekettir. Herkesin kulağına küpe olacak bir harekettir." Istifanın bir boyutu budur. Ama yalnızca bir boyutu... • Orgeneral Torumtay'ın istifasının anlamıy- la nedenlerinin üstünde durmak da gerekii- dir; ayrıca "sMlliğe" de ters düşmez... Çünkü bir genelkurmay başkanının siya- sal nedenlerte, üstelik Körfez krizi koşulla- nnda görevinden istifa etmiş olması, geçiş- tirilmesi olanaksız, son derece ciddi bir olay- dır. Her şeyden önce ANAP iktidarı, bu konu- da kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmelidir. Torumtay'ın îstifasıyla ilgili olarak bir nokta daha var vurgulanması gereken: Turgut Özal'ın yıllardır sürdürdüğü tek adam yö- netimi... Tek adamlık ya da başkan babalık demok- rasilerde yoktur. Turgut Özal'ın anayasayı da elinin tersiyle iterek tüm dizginleri Çankaya Köşkü'nde toplamaya çalışması, siyasal re- jimi kilitleyerek, sakıncalı bir yörüngeye iti- yor. Kural dışı siyaset adamı olmakla övünen Sayın Özal, kural tanımazlığın sınııiannı yıl- lardır çiğnemektedir. Buna herkes alışmak zorunda degildir. Cumhurbaşkam'nın yönetim üslubuna tep- ki duyan iki dışişleri bakanıyla bir savunma bakanı son bir yıl içinde istifa etmişlerdir. Şimdi bunlara bir de Genelkurmay Başkanı eklenmiş bulunuyor. • Bu son uyarı, Turgut Özal'ın kendisini frenlemesine yarayabilir mi? Pek umutlu degiliz; ama bu soruyu yine de soruyoruz. Çünkü çevremizde savaş rüz- gârtan gitgide şiddetleniyor. Türkiye'yi ABD'- nin dümen suyunda bir savaş macerasına sürükleyebilecek eğilimleri sürekli sergileyen Özal'ın tek adam yönetimi bu açıdan da son derece tehlikelidir. Üstelik Sayın özal'ın gün gectikçe kimi öl- çülerini yitirmeye başladığı dikkati çekiyor. Hafta sonu Abant'ta gazetecilerle konuşur- ken söyledikleri çok çarpıcı: "Mesela önceki gün Say/n Bush'un basın toplantısını izledim. Bizim basın bûrosu CNN'den kayıt etmiş. Daha sonra yeniden seyrettim. Kendisi de bana 'Bir seyret de, ben sana transkript yollayacağım, fikrini söyle' de- di. Bazı konularda fikrimizi alryor. Dün akşam kendisine çok güzel bir konuşma oiduğunu söyledim." Ruh hali işte böyie. Allah korusun! SHP'den madenciye ÖzaTa sert protesto (Baştarafi J. Sayfada) tışmalar dün yeni boyutlar ka- zandı. " 1 . VerimUlik Şûrasfn- da Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın konuşmasına başladığı sırada Türk-tş Genel Başkanı Şevket Yılmaz ve 30 dolayında sendikacı salonu terk etti. Yıl- maz, salondan çıktıktan sonra gazetecilere şu açıklamayı yaptı: "Böyle bir vesile ile Cumhur- başkanı'nı en güzel protesto et- menin yolu buydu. Bunu değer- lendirdik. MESS Başkanı gibi konuşan ve davranan, MESS Başkanı gibi sendikaları halka şikâyet eden Cumhurbaşkanı, Zonguldak grevinin çıkınaza girmesinden ve diğer toplusöz- leşmelerin çıkmaza sokulmasın- dan sorumludur. Bu nedenle kendisini protesto amacıyla dı- şanya çıktım." Olaydan sonra Türk-İş'ten yapılan yazılı açıklamada, Şev- ket Yılmaz'ın protestosunun ge- rekçesi şöyle özetlendi: "Şu anda Zonguidak'ta grev- de bulunan 40 bini aşkın işçimi- zin durumu, peşpeşe gelen top- lusözleşme göruşmelerindeki nynşmaznklar, Cumhurbaşkanı Özal'ın sendikaları sonımsuz- lukla suçlayan demeçleriyle baş- lamışnr. Bu grev ve uyuşmazhk- lann sebebi olan bir Cumhur- başkanı'nı dinleyemezdik." Türk-lş yöneticilerinin salon- dan ayrümasından sonîa konuş- masında "uzlaşma" temasını iş- leyen Özal, Batılı toplumların uzlaşma ve anlaşmalara daha yatkin oiduğunu söyledi. Özal, Türk insanının ise çocukluktan itibaren kavgaya teşvik edildiği- ni vurgulayarak "Hızla gelişen bu diinyada uzlaşma, tolerans ADANA HtPODROMU^NDAN 1. Koşu: F: Belde I (3), P: Şan- hhan (5), S: Alihan I (1). 2. Koşu: F: Taşbatur (4), P: Sırdaş (3), S: Hakbatur (2). 3. Koşn: F: Yeniay (1), P: Ma- radona I (4), P: Korsan (6), S: Scahidehan (7). 4. Koşu: F: Hazar (6), P: Eser VI (3), P: Kayra (8), S: Enter (5). 5. Koşu: F: Dalga (5), P: Bu- lut (6), P: Hatıralar (2), S: Se- muş (3). 6. Koşu: F: Özcanbey (4), P: Cihangir 8 (2), P: Akansel (1), S: Seyhan 3 (7). 7. Koşu: F: Kılıçhan (8), P: Akçay 2 (1), P: Adlan (5), S: llkgenç (3). gösteremezsek gelişmemiz birta- kım sıkıntılara dönüşecektir" dedi. Cumhurbaşkanı özal, Şevket Yılmaz'ın protestosuyla ilgili olarak konuşmasında sinirli bir ifadeyle şunlan ifade etti: "Demin burada bazı işçi ar- kadaşlanmız salondan çıktılar. Ben demokrat bir insanun. Tiirkiye'de de demokrasi var demek ki Cumhurbaşkanı ko- nuşurken protesto edip salon- dan çıkabiliyorlar. Neden diye dttşündüm? Çünkü ben çirkin politika yapmadım. Devtet iste- diğinizi verir, verecektir deme- dim, demem de. Bunu devlet için diyemem, Allah için diye- mem. Bunun sebebi önümüzde- ki günlerde yapılacak toplusöz- leşmelerdir. Bir işte uzun süre greve gidi- lirse o iş zarara uğrar. Geçen se- ne demir-çelik grevinden sonra demir-çelik zorda kaldı. Demir- çelik, o grev ve sonra da dünya piyasasındaki çarklann degiş- mesiyle büyük sallantı halinde- dir. Biz devlet olarak acaba yar- dun yapmaya ne kadar devam edecegiz, bu milletin parasını oraya sıvamaya ne kadar devam edecegiz diye düşünmeye de mecburuz. Çünkü, siz aldığınız paranın karşılıgım en haklı bir şekilde ortaya koymalısınız. Bu yapdamadığı takdirde bu mües- seseler birer birer aşağı giderler- se emin olunuz, tekrar eski kö- tü gunlere çok rahatlıkla döne- riz. Ben Cumhurbaşkanı olarak bütün millele bunu ikaz etme- ye mecburum. 1980 senesinde bn ülkenln ne halde olduğnnu biliyorum. Aynı konuma bu ül- kenin bir kere daha gelmemesi lazım. Gelmemesi için de şuna buna kızmak bir tarafa, gelip meseleteri insanca müzakere et- mek lazım." özal, kendisinin yüksek ücre- te değil, anormal ücretin karşı- smda oiduğunu da ifade ettik- ten sonra Türkiye'nin etrafında- ki ülkelerden daha gelişmiş du- rumda bulunduğunu söyleyerek "Ama müsaade edin de bunu böyle tutmaya devam edelim" şeklinde konuştu. Özal kokteyle katılmadı Protesto olayından sonra, programlannda olmasına karşın Cumhurbaşkanı Özal ve Başba- kan Akbulut dün akşam Devlet Konukevi'nde düzenlenen kok- teyle katümadüar. Türk-lş Baş- kanı Yılmaz, burada gazetecilerle sohbet ederken Drotestosunu "Cumhurbaşkanı konuşmaya başlayınca kulakla- nm kötü şeyler duymasın diye ayaklanmı açtım" diyerek an- lattı. Özal'ın sabahki protesto- ları için "demokrasi olmasa yapamazlardı" yorumunda bu- lunduğu anlatılınca Yılmaz, "Şimdi Avrupa'ya bunu mu sa- tacağız? Biz burada ev sahibi- yiz, ama gelen misafir mutfağı işgal etti. Biz de evi terk ettik" dedi. Daha sonra kokteyle gelen tek bakan olan Mehmet Yazar, Şevket Yılmaz'a "Ev sahibi evi terk etmez" diye takıldı. Yılmaz da benzer durumlarda aynı şe- yi tekrarlayacağını söyledi. Ya- zar bu sözlere "demokraside dinlememek olmaz" karşıhğını verdi. (Baştarafi 1. Sayfada) rafmdan alınan lokavt kararı dün yürürlüğe girdi. Kentte grevciler ve binlerce yurttaşın katıldığı gösteriler sırasında ANAP iktidannı protesto eden sloganlar atılırken coşku ve ka- rarlıhğın daha da arttığı gözlen- di. Esnaf, dün de kepenk kapa- ma eylemi yaptı. Genel Maden-îş Sendikası Başkanı Şemsi Denizer, Anka- ra'dan yasalan çiğnedikleri yo- lunda tehdit aldıklanna işaret etti. Yasalann yasal grev hakla- nm kullanan işçiler, onlann ya- nında yer alan eşleri, Zongul- daklılar tarafından değil, cum- hurbaşkanımn kendisi tarafm- dan çiğnendiğini belirtti. "Cum- hurbaşkanhğı makamı tarafsız- dır. tşçinin ekmeğinde taraf olan Özal, gelsin bunun hesabı- nı versin" dedi. lnönü'nünişçi arutı önünde, Şemsi Denizer'in sendika bina- sında yaptıklan konuşmalar ve mitinglerden sonra, SHP Genel Başkanı, Genel Maden-lş Genel Merkezi'ni ziyaret etti. İki baş- karun SHP otobusünün üstune binmeleri, SHP'iilerin uğurlan- masında, coşkulu kalabahklar bütünleşti. İki başkan otobüsün üstünde, kadınlar, işçiler, Zon- guldaklılar, Zonguldak havalan ile hep birlikte halay çektiler, oyun oynadılar. Grevin 5. gü- nünde maden işçileri, eşlerinin, şehrin tam desteğini alrmş olma- nın rahathğı, güvenini yansıtan, yumuşak, keyifli bir havada, bir yandan sert protesto mesajlan- nı verirleıken diğer yandan da türküler oyunlarla Zonguldak sokaklarının hâkimi olmanın keyfıni çıkardüar. Sonlan göriindü Zonguldak maden işçileri dünkü ytirüyüş ve mitinglerini bir gün öncesini yinelemeyen bir üslupla gerçekleştirdiler. Saat 10.30 sıralanna kadar şehir ol- dukça sessiz ve yollar trafiğin- di. Esnafın işçileri desteklemek üzere dükkân kapatma eylemi bu sessizliği daha da boyutlan- dınyordu. Sadece şehrin her yö- nünden dağmık ve sessiz kala- balıklann şehir merkezine doğ- ru yürüdüğü, Genel Maden-lş ANAP'ta uyarı ç 1 2 S 4 % e T 1 A O2 |1_ 2 i S 6 1 Q 1 2 3 4 5 6 7 S GA 1 2 3 4 S 7 G5 2 3 4 S e 7 X Gi 1 2 3 4 S # 7 (Baştarafi 1. Sayfada) konuşmalarda, Özal'ın anayasa çizgisine çekilmesi yolundaki dl- leklerin gözardı edilmesi, ba- kanlann art arda istifa etmeleri ve Orgeneral Torumtay'ın istifa- sının da gelmesiyle olaylann da- ha da karmaşık bir durum aldı- ğı görüşleri üzerinde duruldu. Toplantılarda aynca hükümetin adeta fonksiyonsuz hale getiril- diği ifade edilerek Cumhurbaş- kanının son zamanlarda gün- demde tuttuğu başkanhk siste- mi tartışmalannın, Türkiye'nin koşullarına uymadığı görüşün- de birleşildi. Toplantıda dün sabahki ANAP grubunda, Başbakan Yddırım Akbulut'un "Cumhur- başkanı ile uyum içindeyiz. Cumhurbaşkanı hiçbir şeye ka- rışmıyor. Grupta Başbakan eleş- tiriliyor. Ulu orta ithamlar var. Ortaya somut bir şey koymuyorlar" sözlerinin de ger- çekleri yansıtmadığı dile ge- tirildi. Özal'ın bazı bakanhklara doğrudan müdahalesi de eleşti- rilerek bazı ömekler verildi. Bir milletvekili, Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın hâkimler ve sav- cılarla ilgili bir kararnameyi, Adalet Bakanı'ndan habersiz olarak müsteşara dikte ettirme- si vç Adalet Bakam'nın kararna- me Resmi Gazete'de yayımlan- dıktan sonra haberdar olması olayını gündeme getirdi. Bir başka örnekte de Maliye Bakan- lığı'ndan bir genel müdüre Özal'ın gene bir kararname yaz- dırarak Resmi Gazete'de yayım- latması ve Maliye Bakam'nın kararname yayımlandıktan son- ra konudan haberdar olarak ge- nel müdürü sert biçimde uyar- ması konusu üzerinde duruldu. Bu örneklerle, bakanlann bu tür davranışlara karşı çıkmayışları- nın da geleceğe yönelik kaygüan arttırdığı ifade edildi. Toplantıya katılan bazı millet- vekilleri hazırhksız olarak yapı- lan toplantıya katılanların gün içinde artarak 25'e ulaşmasına dikkat çekti. Sendikası merkezi ile işçi anıtı çevresinin dolmaya başladığı gözlemleniyordu. Saat 11'de ise tüm ana yollar işçiler tarafından alınmış, her tarafta birden coş- kulu sloganlar atılır olmuştu. Yine ağırlık özal ve hükümet, işçi dayanışması ve hak almada kararlıhk üzerinde idi. Her gün yeni yeni sloganlar üretiliyordu. Yüriiyüş kollarında kadın sa- yısının her gün arttığı gözleni- yordu. Ellerinde taşıdıklan afış- lerde 'Madencinin yasaması zor ölmesi kolay', dışardan kömür yerine makine getirin' yazılan dikkat çekiyordu. SHP Genel Başkaru Erdal Inönü'nün 60 milletvekili ile üç otobüsle gerçekleştirdiği Zon- guldak çıkarması, grevin 5. ve lokavt uygulamasının ilk günü- ne ayn bir hava verdi. Aslında Erdal Inönü'nün konuşması Genel Maden-tş Merkezi önün- deki toplantıdan sonra başlaya- caktı. Ancak SHP Genel Başka- nı Erdal tnönü, işçi kalabalığı- mn çoğunluğunun Genel Maden - İş binası çevresinde oiduğunu fark etmeyecek kadar bir ikinci büyük kalabahkla işçi amtınm önünde karşılaşınca aynı za- manda konuşmaya başlanuş ol- du. İşçi amtı etrafındaki meyda- nı, bütün çevreyi doldurmuş olan kalabalık, Inönü gelince geleneksel slog^üanna ekler ya- parak anlamlı bir biçimde 'Mec- lis istifa', 'saolmış TRT' türün- den sloganlara kayış yaptılar. tnönü'nün otobüsün üzerinden uzattığı çelenk, işçiler tarafın- dan elden ele taşınarak anıta ko- nuldu. Inönü işçi anıtının çevresinde- ki onbinlerce Zonguldaklıya hi- taben yaptığı konuşmada "Grev yaparak hakkını arayan emek- çi kardeşlerimizin parti olarak yanındayız" sözleriyle başladı. Zonguldaklüarın 160 yıldır ma- denlerde çalıştıklarını, kentin bir emek kenti oiduğunu vurgu- ladı. tnönü, "Maden işçileri yal- nız kendileri için tieğil, bütün Türkiye için çalışıyorlar. Bunun karşıhğında hayatlanndan sağ- lıklanndan oluyoriar. Ama ik- tidar emege saygı göstenniyor" dedi. tnönü özetle şöyle devam etti: "Zonguldak, tarihinde gör- medigi gümer ytşıyor. Bir sana- Istifanın 3 nedeni (Baştarafi 7. Sayfada) lan Torumtay, gerek asker gön- derilmesine, gerekse TBMM'nin hükümete devTettiği yetki çerçe- vesinde ABD birliklerinin Incir- lik Üssü'ne kabulüne kesin bir dille karşı çıktı. Torumtay, tn- cirlik'in bir NATO üssü oiduğu- nu ve onaylanmış NATO sa- vunma planlan çerçevesinde ABD'nin yalnızca pakta tahsisli birliklerinin NATO görevleri için gelebileceğini belinerek üs- sün ABD birlikleri tarafından bir Körfez operasyonunda kul- lanımı için ABD ile yeni bir an- laşma yapılması gerektiğini ifa- de etti. Cumhurbaşkanı Özal ile Dışişleri Bakanı Alptemoçin, üssün Körfez müdahalesinde kullanımı için hükümet kararı- nın yeterli oiduğunu savundu- lar. Bunun üzerine Torumtay ikna olmayarak Köşk'ten aynl- dı. Torumtay daha sonra görüş- tüğü yakın arkadaşlanna "son gelişmeler çerçevesinde istifa edeceğini" de aynı gün açıkladı. Antilaik hareketler: Torum- tay'ın istifasında yer alan "dev- let anlayışı" sözüyle ise özellik- le son dönemde hızla gelişen an- tilaik hareketleri, faaliyeüçri kastettiği yakın arkadaşları ta- rafından öne sürülüyor. Türban olaylanna ilişkin ANAP'm po- litikasından rahatsızlık duydu- ğunu yakın çevresine ifade eden Torumtay, geçen yıl Hava Kuv- vetleri Komutanlığı'ndaki irticai faaliyetler konusunda kapsam- h bir soruşturma başlatmış ve 300 civarında subay ve astsuba- yın ordu ile ilişiği kesilmişti. To- rumtay, aynca orduya irticai güçlerin nasıl sızdığı konusun- da da geniş çaplı bir soruşturma başlatmıştı. Torumtay'ın aynca Milli Sa- vunma Bakanlığı'na Hüsnü Do- gan'm atanmasından da mem- nun olmadığı bildirilmişti. To- rumtay, Bakan Doğan'ın görevi- ne atanmasından sonra kendisi- ne "Hoşgeldiniz" ziyaretine git- memiş, bunun üzerine Hüsnü Doğan geleneklere uygun olma- yan bir biçimde ilk ziyareti Ge- nelkurmay Başkanı'na yapmıştı. Savunma sanayii: Torumtay, savunma sanayii ihalelerinde or- taya cıkan söylentilerden duydu- ğu rahatsızlık sonucu, ihalelerin ekonomik bölümünde oy kul- lanmak istemediğini bildirdi. Torumtay'ın bu konudaki ısrarh talebi Bakanlar Kurulu kararı- na dönüştürülerek uygulamaya konuldu. Savunma Sanayii Musteşarlığı'na Vahit Erdem'in kendisinden habersiz olarak atanmasından da rahatsız olan Torumtay'ın, savunma sanayii ihalelerini Özal'ın Cumhurbaş- kanı olmasından sonra da ken- di denetimi altında tutmasının sakıncalı oiduğunu yakın çevre- sine sık sık ifade ettiği öğrenil- di. Torumtay, Doğu Bloku ülke- lerinden alınarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterine katıl- mak istenen silah sistemlerine de, NATO standartlannın yanı sıra, TSK'nın gereksinim ve standartları ile uyumlu olmadı- ğı gerekçesiyle karşı çıkıyordu. Akbulut tartışmayı doğruladı Başbakan Yıldınm Akbulut'- un, önceki gün SHP Genel Baş- kanı Erdal Inönü'nün isteği üze- rine gerçekleşen görüşmede, gö- revinden istifa eden eski Genel- kurmay Başkanı Orgeneral Ne- cip Torumtay ile Cumhurbaşka- nı Turgut Özal arasında Körfez krizi politikaları konusunda "görüş ayrılığı ve tartışma çıktığı" haberlerini dolaylı ola- rak doğruladığı bildirildi. SHP çevrelerinden alınan bil- gilere gore bir saat kadar süren görüşmede, İnönü ozellikle To- rumtay'ın istifa nedenleri üze- rinde durdu. Bu konuda soru- lar yoneltti. Akbulut İnönü'ye, bu toplan- tıda, Türkiye'nin güney sınırla- rında bazı önlemlerin alınması- nın gündeme getirildiğini, To- rumtay'ın ise "haberi olmadan" alınan bu karara kar- şı çıktığını anlattı. Öne surüldü- ğüne göre Akbulut, Torumtay'a "Siz razı olmasanız bile, diğer komutaniar buna karşı çıkma- dı" denildiğini, ancak Torum- tay'ın itirazının sürdüğünü de sözlerine ekledi. yi kenti olarak hayat mücadeiesi veriyor. Ama yalnız değilsiniz. Bütün Türkiye sizinle beraber. Siz bütün Türkiye'ye öncülük yapıyorsunuz. Ben de sizin ya- nınızdayım." Inönü Zonguidak'ta görül- memiş bir manzara yaşandığına işaret ederek "Siz Türkiye'ye öraek oluyorsunuz. Demokrasi- ye sahip çıktıgınızı gosteriyorsu- nuz. Bunu bütün Türkiye duy- malı. Zonguldak'ın bu mert davranışı karşısında Türkiye'de elbet bir şeyler değisecektir. Si- zin karşınızda hükümet var. Bir de hiç kanşmaması gereken anayasaya göre tarafsız olması gereken Özal var. Özal kalkıyor anlaşmazlıkta tarafmış gibi or- dan ahkâm kesiyor. Buna hiç hakkı yok. Hakkı olmadığını se- çimlerde halk gösterecek. Ama o zamana kadar hükümet bura- ya gelsin, hakkınız olan sözleş- meyi yapsın. Bu yapılmadıkça Türkiye'de banş ve huzur ol- maz" şeklinde konuştu. Köşk'te (Baştarafi I. Sayfada) Başkanı Kaya Erdem arasında- ki ilişkilerde aradılar. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Torumtay'ın istifasım öğrendiği- ne ilişkin ilk sinyali Şırnak ge- zisini iptal ederek verdi. Her ne kadar daha sonra Torumtay'ın istifasım önemsiz gösterme giri- şimlerinde bulunulduysa da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ka- ya Toperi'nin Şırnak gezisinin iptalini, espriye kaçar şekilde, "agu- hava koşullan"na bağla- ması Köşkün istifaya bakışının ipuçlarını verdi. Özal'ın, De- mokratlar Kulübü yöneticilerini kabul ederken sinirli bir şekilde "mezarların naklini içine sindiremeyenlerden" söz etmesi de ıstifanın öğrenilmesinden sonra "Acaba Özal, bu sözleriyle mezarlann nakli için düzenlenen törene katümayan askerleri mi kastetti" sorularına yol açtı. Torumtay'ın önce istifasım açıklayıp sonra da Başbakanlık konutunu ziyaret etmesi sırasın- da, Akbulut, ANAP'h bakanla- nn tavsiyelerine uyup Torum- tay'ın ağzını aradı: " Neden istifa ediyorsunuz? Şimdiye kadar aramızda her- hangi anlaşmazlık, bir olay ya- şanmadı ki..." Torumtay, istifasınm nedenle- rini uzun uzun anlatmak yerine, "Arnk yoruldum, bu görevi genç arkadaşlara devretmek istiyorum" diye konuştu. Akbu- lut'un "Öyleyse size bir süre izin veretim. Görevinize devam edin" yollu çabalan da Torumtay için ikna edici olmadı. Torumtay, Akbulut'tan sonra Cumhurbaşkanı Turgut özal'ı ziyaret etti. Burada yapılan baş- başa görüşmede de özal'ın da- ha sonra baa ANAP'h milletve- killerine anlattığına göre, "özal, Torumtay'ın Genelkurmay Baş- kanlığYna getirilişini anımsattı ve serzenişte bulundu. Özal, istifayı yorumlarken "Benim Genelkurmay Başkan- lığı'na getirdiğim Torumtay, bu- nu nasıl yapar? Beni nasıl yarı yolda bıralûr" dediği bildirildi. Özal ve Akbulut'un temasla- n sürerken ANAP'h milletvekil- ler de tanıdıklan yüksek rütbe- li subayları arayarak gelişmele- ri öğrenmeye çahştılar. Bu gö- rüşmelerden elde edilen bilgileı de gece boyunca Çankaya sırt- larına taşındi. Sonunda birçok soruya yann arayışı başladı. "Kenan Evren 15 gün boyun- ca Ankara'da kalarak > < aptığı te- maslar sırasında Torumtay'ın is- tifası için yeşil ışık yaktı mı? Ev- ren, neden Özal'dan rahatsızlı- ğını bu görüşmelerde ifade etti? TBMM Başkanı Kaya Erdem'- in istifa gerekçeleri ile Torum- tay'ın gerekçesi neden birbirine çok benziyor?" Evren, Torum- tay ve Erdem arasındaki ilişki- nin boyutu ne? Bu sorulara yanıt aramrken başkent kulislerinde söylentile- rin arkası kesilmiyordu... Yay- gın bir söylentiye göre birlik kaydırma ve kuzey cephesi açıl- ması konusunda Milli Güvenlik Kurulu'ndan tavsiye karan çı- karamayan Özal, cuma akşamı düzenlenen Bakanlar Kurulu'n- dan aynı konuda hazırlanan bir metni geçirdi. Torumtay, cu- martesi günü Çankaya Köşkü'nde Özal'ın bu emriva- kisi ile karşılaştı ve sessizce Köşk'ten ayrılırken Özal isteği- ni Torumtay'a kabul ettirdiğini sanıyordu. G O Z L E M UGUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) sı'na Ûç Numaralı Ek incirtik Tesisi Uygulama Antlaşması"- nın IV. maddesinde incirlik Üssü'nün kullanım amacı şöy- le tanımlanmıştır. — Birleşik Devletler hükümetinin, onaylanmış NAJOplan- lannı destekleyen 401 Taktik Av Grubu'ndan iki filonun ve bu- nunla ilgili destek elemanlarının rotasyon esasına göre İn- cirlik'e intikal etmesi, bu filolann uçuş personelinin eğitimi, burada görevlendirilen ve diğer destek uçaklannın bulundu- rulması... Açıkça görülüyor ki amaç "eğ/rım"dir. Bu eğitimin koşul- ları da anlaşmayla belirlenmıştir. Amerikan Hava Kuvvetleri'ne bağlı "F-111" ve "Stealth" stratejik savaş uçaklannın İncirlik Ussü'nden havalanma- ları ve Irak'ı bombalamaları anlaşmaya aykırı düşer. Eğitim amacı dışında bu üssü stratejik savaş uçaklarına açmak anlaşmaya aykırıdır. ABD, bu üssü stratejik uçakları için kullanmak arnacın- daysa bu statü ile bu amaç gerçekleşmez. İncirlik Üssü- nün ABD savaş uçakları için savaş amacıyla kuilanılmast yeni bir anlaşmayı gerektirir. Bu anlaşmanın da TBMM'den geçirilmesi gerekir. Sorun da budur. Bu konuda hiçbir sorumluluğu olmadan "fiili yetkiler" kul- lanan "tek adam" mı karar verecektir, yoksa TBMM mi? Konunun duyarlılığı işte bu noktadan kaynaklanıyor. Necip Torumtay, eğer "Amerikalılann bu üssü savaş ama- cıy/a kullanmaları için yeni bir anlaşma gerekir" diye göre- vinden ayrılmışsa yerden göğe kadar hakhdır. Kaldı ki, Birleşmiş Milletler Anayasası da böyle bir an- laşmayı gerektiriyor. Birleşmiş Milletler Anayasası'nın 43. maddesi, Güvenlik Konseyi'ntn "hava, deniz ve kara kuvvetlerinin" kullanılma- larına karar vermesi koşulunda bu kuvvetleri verecek otan devletler ile "özal anlaşma ya da anlaşmalar" yapmalarım öngörüyor. Madde şöyle, okuyalım: — Bu anlaşma ya da anlaşmalarda, söz konusu kuvvet- lerin sayısı, niteliği, hazırlık derecesi ve genel mevkileri ile sağlanacak kolaylıklar ve yardımın niteliği beiirlenecektir. Güvenlik Konseyi'nin son kararında kuvvet kullanımı ile ilgili açıklık yok, ancak 15 ocak gününden sonra yeni bir karar alınabilir. Türkiye, bir savaş olasıltğında ne gibi kolaylık sağlaya- caktır? Asker mi gönderecektir? Bunun için özel anlaşma gerekmektedir. incirtik Üssü'nü mü kullandıracaktır? Bunun için de özel anlaşma gerekecektir. Birleşmiş Milletler Anayasası'nın 43. maddesi bu özel an- laşmalann "Devietlerce, her birinin anayasası gereğince uygulanacaktır" kuralını da getiriyor. Anayasanın 90. maddesi uluslararası anlaşmalar ile ilgi- li şu kuralı içeriyor. — Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı davletlerie ve mil- letler arası kuruluşlarla yapılacak anlaşmaların onaylanma- sı TBMM'nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağ- lıdır. Anayasa sistemimize göre "Milletler arası bir anlaşmaya dayanan uygulama anlaşmalan"n\n TBMM'ce onanması zc- runluluğu yoktur. Böyle bir anlaşma "uygulama anlaşması" sayılamaz. Bu nedenle ülkemizi ve halkımızı bir savaşa sürükleyecek böyle bir "özel anlaşma" TBMM'ce onanmadan uygulanamaz. Sayın Torumtay, eğer bu ve benzer nedenlerle görevin- den ayrılma gereği duymuşsa yine yerden göğe kadar hak- lıdır. Demokrasi, açık rejimdir. Açık rejimin ana odağı da TBMM'dir. TBMM'yi, partileri ve kamuoyunu devre dışı bı- rakan bir "fiili yönetim" Türkiye'yi çok daha büyük sorum- luluklar içine sürükleyebilir. Bir "sivil darbe" ile karşı karşıyayız. Savaşın kapımızı çaldığı günlerde anayasaya aykırı bir "fiili rejim" ile "tek adam" yönetimi yaratılıyor. JBMM, temel yet- kilerini Akbulut hükümetine, dolayısıyla Özal'a devrediyor. Ülkemizin yazgısı Bush ile Özal arasındaki telefon görüş- melerine bağlanıyori Torumtay'ın istifa nedenlerini bilemiyoruz. istifa gerekçesi, istifa nedenlerinin bir değil, birçok nedene bağlı oiduğunu ğösteriyor. Yukarıda değindiğimiz olayiar ya da hiç bileme- diğimiz başka olayiar, Torumtay'da bir birikim yaratmış, bu olaylardan biri "bardağı taşıran son damla" olarak değer- lendirilmiş olabilir. Eğer "parlamenter rejim" ile yönetiliyorsak bu konuların TBMM'de tartışılması gerekmez mi? Özel TV Soğuk duş (Baştarafi 1. Sayfada) TRT ve ozel TV kuruluşlanna ilişkin temel hükümler ile özel TV istasyonlannın yayın ilkele- rini beUrliyor. Hazırlanacak bir özel TV yasasında, Yüksek Ku- rul raporunun "ana kaynak olacagı" belirtiliyor. Râporda, özeÛikle TRT'nin Özerk bir kuruluş olarak kalma- sı öngörülürken, özel radyo TV istasyonlannın ancak RTYK'nın izni ile kurulabüeceği ifadesi yer ahyor. Yabancı tekel- lere karşı önlemlerin de bulun- duğu raporda, özel TV işletme- leri sahiplerinin Türk olması zo- runluluğu getiriliyor. Radyo Te- levizyon Yüksek Kurulu'nun tüm radyo televizyon kuruluşla- nndan bağımsız bir "otorite" şeklinde yapılanmasımn öngö- rüldüğü raporda, anayasanın 133. maddesinin nasıl değiştiri- leceği ve yönetimin nasıl olaca- ğı da belirtiliyor. Bunun yanı sı- ra, özel TV işletmelerinin yayın alanımn ülkenin en az yarısını kapsayacak şekilde örgütlenme- si, yayın ilkelerinin ihlali duru- munda, RTYK'ya bu kuruluş- lann lisansını iptal etme yetkisi tamnması gibi koşullara da yer veriliyor. (Baştarafi 1. Sayfada) kadrolannda ilk adıyla hitap et- tiği birçok arkadaşı bulunuyor. Aynca, Amerikan aksanı ile ko- nuştuğu îngilizce, profesyonel- liği, NATO deneyimi ve Batılı yaklaşımlan, geçen yıllarda ABD'ye yaptığı ziyaretlerde Amerikalıları çok etkilemişti. Bu ziyaret sırasında ABD Sa- vunma Bakanlığı Pentagon'da yapılan en üst düzeyde bir aske- ri törenle Torumtay'a ABD li- yakat madalyası takıhnıştı. Bu yüzden teknisyen düzeyinde Türkiye'yi izleyen uzmanlann ilk tepki gösterdikleri üzüntü ol- du. 2) İkinci boyuttaki tepküer ise istifamn olası nedenlerine dö- nüktü. Yapılan yorumlar ara- sında en dikkat çekeni, Tonım- tay'm istifasının Cumhurbaşka- nı Özal'ın savunma konuların- daki tasarruflanna irtibatlan- masıydı. Bu konuda yorum ya- pan yetkililer, "tahminde bu- lunduldanm" vurgulayarak To- rumtay'ın, Milli Savunma Bakanhğı'na yapılan son ata- madan Körfez ile ilgili kararla- ra kadar geniş bir yelpazede ba- zı rahatsızlıkları bulunduğunuj ileri sürdüler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear