23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
. 3 ARALIK 1990 * * * * SOVYET MANKENLER GÜNEY KORE'DE — Son aylarda Sovyetler Biriiği'nde giyim sanayii ve modaya büyiik önem veriliyor*. Bu sektörün gelişmesiyle paraJel olarak da ülkede bir manken furyası başladığı gözleniyor. Sovyet mankenler geçen gunlerde Gttney Kore'de düzenlenen bir kiirk defilesine katılarak büyiik ilgi topladılar. (Fotoğraf: AFP) CUMHURİYET/17 A v r u p a G ü z e l i - Tayvan'da vapılan Avnıpa Güzellik Yarışmasını 21 yaşındaki tsviçreli giızel Daniela Messmer kazandı. tlk defa Avrupa dtşında vapılan Avnıpa Güzellik Varışması'n- da birinci gelen, mavi gozlu, kahverengi saçlı, 1.73 cm. boyunda ve 53 kilo agırlığındaki İsviç- reli Messmer'in bir anaokulunda ogretmenlik yaptığı bildirildi. Messmer'e 10 bin dolar lutarın- da para ödulünün yanı sıra başka odüller de verildi. Avrupa Güzellik Varışması'na 29 Avrupa ulkesinden gelen guzeller katıldı. Alternatif anayasa tstanbul Haber Servisi — Mülkiyeliler Birliği Istanbul Şu- besi'nce duzenlenen ve uç gün silren "Yönetimin Yeniden Yapı- lanması ve Demokratik Katılim Sempozyumu" sonrası, çeşitli kesirnlerden oluşan 150 kişilik bir meclisin a'ternatif anayasa taslağı hazırlayacağı belirtildi. Şube Başkanı Hüseyin Ergün, izleyicilerin demokrasi ve laiklik konusuna önem verdiklerini be- lirterek "Gazeteci, sendikacı, işadamı, bilim adamı, gençlik temsilcisi ve politikacüann ka- tılacağı 150 kişilik bir meclis oluşturacağız. Bu meclis bir haf- ta süreyle çalışacak ve sonuçta ortaya tüm bu kesimlerin üze- rinde uzlaştığı bir anayasa tas- lağı çıkacak" dedi. BURT LANCASTER AĞLR HASTA — Amerikalı ünlü sinema oyuncusu Burt Lancaster önceki gün bir arkadaşını hastaneye ziyarete gittigi sırada oldugu yere yığılarak yoğun bakıma alındı. Burt Lancaster'ın ani bir beyin kanaması geçirdigi ve durnmunun ciddi olduğu bildirildi. 77 yaşında olan Lancaster 70'ten fazia filmde oynadı ve Oscar ödttlü de aldı. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERİN DE\AM Tehlike Geçti mi? (Baştarafi 1. Sayfada) açıktı. Nitekim ABD Başkanı Yardımcısı Dan Quayle önceki gece Bağdat'ın açıklamasın- dan kısa süre sonra CNN televizyonuna ver- diği demeçte, "Filistin görüşme masasına yatınlmamıştır" diyerek. Amerikan yönetimi- nin iki sorunu birbırine bağlamayı baştan berı reddettiğini anımsattı. Gerçekte Başkan Bush'un Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz'i VVashington'a davet et- mesi ve James Baker'ı da Bağdat'a gönder- meye hazır olduğunu açıklaması, Beyaz Sa- ray'ın politikasmda, en azından taktik açısın- dan önemli bir değışıklığe ışaret etmektedir. Bush'un şımdiye dek Saddam'ı Hitler'e ben- zettiği, hatta Hitler'den bile kötü olarak ni- telendirdîği anımsanırsa, tutumundaki değı- şikliğin boyutları daha iyi anlaşılabilir. ABD Başkanı'nın aklından geçenleri oku- yacak durumda değiliz kuşkusuz. Ama, tu- tumunu yumuşatmasında en önemli rol oy- nayan etken, nerhalde gerek Amerikan ka- muoyunda, gerekse Kongre'de son zaman- larda Bush'un Körfez politikasına karşı yö- neltilen eleştirilerin yoğunlaşmasıdır. Kong- re ve Amerikan halkı, Bush'un krize bir dip- lomatik çözüm bulabilmek içın yeterli çaba harcadığından kuşku duymaktadır. Bush, Saddam'a görüşme çağrısı yaparak Ameri- kan halkına "Günah benden gitti" mesajını da vermiştir. Nitekim VVashington muhabi- rimiz Ufuk Güldemir, Bush'un yaptığı çıkış- tan sonra, desteğınin arttığını bildirmiştır. Özetle, Bush'un kendi kamuoyunda duru- mu eskiye oranla daha sağlamlaşmıştır. Ya Saddam Hüseyin? Irak liderinin görüşmelere Filistin sorunu- nun da dahil edilmesini istemesi, gerçi Bush'un çağrısının ardından esen iyimser- lik havasına gölge düşürmüştü. Ancak "Di- yalog umutlan suya düştü" diye düşünmek için de sanırız henüz erkendır. Saddam Hü- seyin çok zor durumda olduğunun bilincin- dedir. Ayrıca Başkan Bush, dıyaiog çağrısın- da 15 ocaktan sonra kuvvet kullanma kara- nndan vazgeçmediğini de açıkça belirtmiştir. ABD Başkanı sadece, "Bu işi 15 ocağa ka- dar tatlıya bağiayahm" diyor. Saddam Hü- seyin, bu mesajı anlayacak kadar zeki bir li- derdir. Ancak olabıldiğince az prestij kaybı- na uğramak istediğı ve kumarı son aşama- ya dek sürdürmek niyetinde okluğu düşünü- lebilir. Bush'la görüşmeyi koşula bağlama- sı da bu taktiğin bir parçası olarak görülebi- lir. Bu bakımdan biz Saddam'ın ABD ile diyaloğu şu ya da bu biçimde sürdürmek için çaba harcayacağını sanıyoruz. Sonuç olarak, Körfez'de tehlikeli satranç devam ediyor. Maden kaynıyor Enflasyon kontrolden G.Saray Diyaloğatiçptirüz (Boştarafı 16. Sayfada) İa G.Saray oldu. Lütfi Kırdar Salonu'nun alt bölümlerinin kısmen dolduğu maçta İTÜ takırrunda disiplin- siz davranışlan nedeniyle kadro dan çıkanlan ABD'li Foster yoktu. Bunun üzerine G.Saray, Omer Kart, Lütfi, Cem gibi et- kili oyuncuİann yanına genç Ba- nş ve Burçin'i takviye yaparak maça başladı. flk dakikalarda İTÜ ve G.Saray adam adama oynadılar. 5. dakika 11-8 Gala- tasaray'ın üstünlüğü ile geçildik- ten sonra İTÜ'nün savunma yapmasıyla maçın temposu yük- seldi. Yüksek tempo beraberin- de çok top kaybını getirince ma- çın görsel keyfi de bozuldu. İTÜ, 10. dakikada Recep ve Mu- min'in sayılan ile 19-17 öne geç- tikten sonra G.Saray yavaş yavaş as oyunculannı ısıtıp oyuna sür- dü ve ideal beşine döndu. Sarı- Kırmızılı ekip bununla beraber rakip takım guardlanna baskı uygulayıp agresif savunma ya- pınca ilk yarıyı 44-41 önde kapadı. 2. yarıdaki görüntü de ilk ya- ndan farklı değildi. İTÜ'nün gücü 5 dakika daha yetebildi. G.Saray'ın baskın karşısında bunalan İTÜ M.Ali'yi de kısa bir sure oynatıp kenarda unu- tunca Galatasaray farkı açmaya başladı. 2. devrede Sarı- Kırmızılı ekip ÎTÜ'nün tek uzu- nu (Zülfü) olan, o da pota di- binden uzak oynamayı sevdiği için rakibe alan savunmasını ba- şan ile uyguladı. Baskıya karşı top getirmekte zorlanan İTÜ, hücumda da alan savunmasına karşın iyi hücum edemeyip be- raberinde çok top kaybedince skorda geri düştü ve G.Saray bü- tün ribauntlan toplayıp Massop ve Hakan ile farklı galibiyeti buldu. Ö (Baştarafi 1. Sayfada) Araplar FKÖ'den başka temsil- ci tanımıyor. Amerika ise hiçbir şekilde Filistinlilerin tek ve meş- ru temsilcisinin FKÖ olduğunu tam anlamıyla kabul etmiş değil. ABD ile FKÖ arasında diploma- tik temaslar olduğu dönemde bile Washington, FKÖ'yü tek ve meşru temsilci olarak kabul et- miyordu. Şimdi divalog yok. FKÖ'nün tutumu Üstelik FKÖ'nün Körfez krizi sı- rasında aldığı tutum ortada. Araplar FKÖ yönetimine artık kuşkulu gözlerle bakıyor. Ayn- ca FKÖ şu anda Irak ile ittifak halinde. Bu yuzden Kuveyt kri- zi ile Arap-lsrail çatışmasmı ir- tibatlamak VVashington açısın- dan, en azından yakın bir süre için "Non issue" Yani, "Böyle bir konu bile yok." Bu irtibat- lamaya Arap koalisyonu ile bir- likte Moskova'nın da karşı ol- ması altı çizilecek başka bir ol- gu- Suudi Arabistan ve Mısır'ın da bu konuda ABD ile görüş birliğinde olması şu açıdan da önem taşıyor: Eğer ABD Başka- nı Bush, Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz ile göruşürse, bu gö- ruşmede Washington nezdinde- ki Suudi ve Mısır büyükelçileri- nin de bulunacağı bildiriliyor. Türkiye açısından Alınan duyumlara göre Türk Büyükelçisi Nüzbet Kandemir'e şu ana kadar bir davet gitmedi, ama diğer yandan da bu görüş- mede bulunmuş olmak zaten Türkiye açısından pek fazla yalist Amerika'ya karşı." ABD- nin iki sorunun irtibatlanması- na yanaşmasının beklenmeme- sinin bir başka nedeni de bu. Ancak Irak'tan hâlâ resmi bir yanıt gelmediği için toplantının Amerika tarafındaki kompozis- yonu ortaya çıkmış değil. ABD Başkanı George Bush, önceki gün Camp David'de yakın. sivil ve askeri daruşmanları ile top- lanarak bu konuda izlenecek stratejiyi gözden geçirdi. Bu top- lantıya katılanlardan Beyaz Sa- ray Genel Sekreteri John Sunu- nu, Bush'un son önerisinin ni- teliği konusunda ipucu veren il- ginç bir açıklama yaptı. Sunu- nu, Bush'un Irak'a diplomatik temas önerisinin, başkanın elin- de bulunan bir "yapılacak işkr ustesinde" sıra bu öneriye geldi- ği için yapıldığjnı açıkladı. Baş- kanın ulusal güvenlik danışman yardıması Robert Gates ise ke- sin bir dille "Başkanın önerisi hiçbir şekilde muzakereyi kapsa- mıyor" diye konuştu. Bush'a ga- yet yakın olarak mesai yapan bu iki danışmanın sözlerindeki ton, ABD'nin, eğer başka çıkış bu- lunmazsa tünelin sonunda savaş gördüğü izlenimini uyandınyor. özetle, tüm bu unsur ve açık- lamalara bakıldığmda ABD'nin Filistin sorununun da ele alın- dığını çağnşüracak bir müzake- reye oturması beklenmiyor. Bu durumda Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz'in VVashington'a ge- lip gelmeyecegi de tam olarak kestirilemiyor. Danıştay'da seçim (Baştarafi 1. Sayfada) yapsınlar" karşılığını verirken, işçilerin Ankara'ya yürüme eği- limleri için de, "Yüriirlerse hiç- bir şey olmaz" diye konuştu. Genel Maden-lş Başkanı Şemsi Denizer dün sendika merkezi önunde toplanan kalabahğa yaptığı konuşmasında "memur, esnaf, köylü ve diger işkollann- daki işçilerin sonınlarına ve Özal'ın izledigi politikalar ile tüm çalışanlann ezilmesine, Özal iktidanna karşı ortak mü- cadeleye agırlık verdi. 'Özal, TtSK, MESS, Odalar Birtigi, bütün patronlar aynı şeyleri soy- liiyorlar. Savaşı bahane edip, olağanüstü hale sıgınıp, toplu- sözleşme bekleyen butun işçile- ri, tekstil, metal, kâgıt, hava iş- çilerini hepsini birden vakmak istiyoriar. Maden işçisi oyunu bozdu. Maden işçisi grev kararı alan tekstil işçisinin, grev kara- rı alacak metal işçisinin, bütün işçilerin yanındadır" dedi. Maden işçilerinin grevıne si- yasal partilerden, meslek örgüt- lerinden, demokratik örgutlen- melerden destek ziyaretleri, telg- raflar, mektuplar dün büyük çapta gelişti. Grevci işçilere ya- pılacak somut destek eylemleri yardımlar ile ilgili öneriler ve ça- lışmalar yoğunlaştı. Hafta için- de gündeme girecek çeşitli des- tek kampanyalannın ve eylem- lerinin hazırhkları başlatıldı. Dunkü yüriiyuş ve mitingde çok daha aktif ve katılımla yer alan kadınlar, madenci eşleri Genel Maden-lş yönetiminde grevde kadınlara sürekli görev verilmesini istediler. 'Ocaklar babamızın kapattırmayız. tnsan olmak, oknmak istiyoruz', 'ba- bamız nerede biz oradayız' slo- ganları ile yürüyen çocuklar ise hafta başında okullara gitmeme eğilimindeler. Işçiler dün sabah çahştıklan ocak ağızlannda saat 9 sıralann- da toplanmaya başladılar. Bu- lunduklan bölgeye göre en az 3.5-7 kilometrelik uzaklığı he- saplayarak kollar halinde yürü- yüşe geçtiler. İşçi dayamşması, genel grevi işleyen, Çankaya ve hükümeti hedef alan coşkulu sloganlar, alkış ve ıslık tempo- ları ile Zonguldak'a yürüdüler. Şehre değişik yol ağızlanndan gelen ve yollarda birbirine kavu- şan kollara birbirlerini alkış ve coşku ile karşıladılar. Kollar ANAP merkezinden geçerken yuhalama ve protesto yanında, 'Bal arısı değil, eşek arısı', 'zam zulum işkence, işte iktidar', 'iş- çiler birleşin, iktidara yerleşin' sloganları ağır basıyordu. Saat 12'den sonra Genel Maden-lş önüne yığılmaya baş- layan coşkulu kalabalıklar diğer gelecekleri, gösteri ve sloganlar- İa beklerken söz alan bir maden- ci eşi, bugüne kadar çocukları- tu aç bırakmamak, evlerini ge- çindirebilmek için çektikleri sı- kıntıyı anlattı. İnsanca yaşaya- bilmek, çocuklannı aç bırakma- mak, okutabilmek için kocala- rının yanında mücadele etmeye kararlı olduklannı söyledi. Zonguldak'a birkaç saatte yü- rünebilen ocak ağızlanndan ge- len işçilerin tümünün toplanma- sından sonra söz alan Genel Maden-lş Başkanı Şemsi Deni- zer, dün TV'de özal'ı aradığmı ancak bulamadığım, ormanlık bir yere kaçtığını öğrendiklerini belirtti. Denizer, "Sizin sesiniz giir gelince, madencinin sesi giir çıkınca korkmuş olmaiı. Hep birlikte Ankara'ya gittigimizde, kaçacaklar, kaçacak yer araya- caklar" dedi. Denizer işçinin "Kahrolsun TRT bugün nerede" sloganı ara- sında, Ozal'a yönelik eleştirisi- ni işçi ile diyaloglu konuşma bi- çiminde şöyle sürdürdü: "Kalemi gözümnze soka so- ka, tcraatın tçinden de bir he- sap adamı gibi konuştu. Enflas* yonu düşürecegim dedi. Enflas- yonu hoplattı. Ortadirek dedi ortadireği yok etti. Biz yanlış an- lamışız, megerse ortadiregi or- tadan kaldıracagını söylüyor- mnş. 'Koy kaseti Semra, şöyle neşeli olsun' dedi. Seçimde to- kat yiyince, soluğu Houston'da aldı. Şimdi işçi yaşamak için üc- ret istiyor. 'Çok' diyor. Kendisi günde 100 milyon harcıyor. Ne üretiyor?" Şemsi Denizer daha sonra memur, esnaf, köylü Zonguldak dayanışmasından işçilerle geniş cephe ve dayanışma içinde yapı- lacak mücadele üzerinde durdu. Gelen destek ve dayanışmayı, kendilerinin de onlann yanında olduğunu anlattı. Siyasi partiler- den de çok yoğun destek aldık- larını anlatarak "Destek veren bütün muhalefet partilerine te- şekkür ediyonım. İşçi sınıfı yan- daşlanmıza, işçi kardesJerimize, sendikalara leşekkür ediyonım. Daha aktif katılımla destek bek- Hyoruz. Yaşanası bir Türkiye için buna hepimizin ihtiyacı var. Onun için istiyoruz" dedi. SHP'den 73 il başkanı dün ortak imzalı bir telgrafla grev yapan maden işçileri ve greyle karşı karşıya olan bütün işçile- rin yanında olduklannı bildirdi- ler. Lokavt karannı şiddetle kı- nadıklan belirterek işçilerin mü- cadelelerinden başarı ile çıkma- ları için sağlamak üzere üzerle- rine düşen görevi yapmaya ha- zır olduklannı bildirdiler. SHP Zonguldak il ve merkez ilçe başkanlıklan adına dün ya- zılı bir açıklama yapan SHP Parti Meclisi üyesi önay AJpa- go, maden işçilerinin çok haklı mucadelesinde sonuna kadar yanında olduklannı belirtti. Si- yasi iktidar için yapılabilecek en doğru iştn madenleri kapatma, işçiyi ezme politikasından vaz- geçip, işçilerin haklılığını kabul etmek, grevin sona ermesi için çaba göstermek olduğunu söy- ledi. Dün aynca, sendika yönetici- lerinin katıldığı çok sayıda mi- ting niteliği kazanan ocak ağzı ziyaret ve toplantılan yapıldı. 15 bin maden işçisi üyenin ka- tılımı ile kurulan Zonguldak Madenciler Kooperatifi, grev yerlerinde görevli işçilere yiyecek ve içecek dağıtımına dün başla- dı. Ayrıca, greve katılan işçilere ayda 100 bin lira karşılığı gıda yardımı kararı aldı. Abant'ta "Karadeniz Ekono- mik tşbirliği Bolgesi" oluştunıl- ması için yapılan hazırlık top- lantısma katılan Cumhurbaşka- nı Turgut özal, Ankara'ya dö- nerken, gazetecilerin, Zongul- dak'taki greve ilişkin sorulanna yanıt vermekten kaçındı. Cumhurbaşkanı Özal, greve ilişkin daha önce belirttiği gö- rüşlerine maden işçilerinin sert biçimde karşı çıktıldanmn hatır- latılması üzerine, "tşte grev ya- pıyoriar. Buyursunlar, yapsınlar Ne diyelim?" diye konuştu. özal, "Ankara'ya yürürlürse ne dersiniz?" şeklindeki bir soruya da "Hiçbir şey olmaz" karşılığı- nı verdi. (Baştarafi 1. Sayfada) yılında ise en iyimser tahminle ma programında da kamu açık- bile 2.4 milyar dolar civannda larının en az 33.2 trilyon lira ile bir açıkla karşı karşıya olduğu milli gelirin yüzde 7.5'i düzeyin- de bir büyüklüğe ulaşacağı ön- Inönü SHP'li 82 mmetvekili yarın Zoııgıddak'ta (Baştarafi 1. Sayfada) halen, memurin muhakemat ka- -. «- , de 16 Danıştay üyesinin tasfiye rarlannın incelendiği 2. Daire^ avantaj taşırnıyor. Öte yandan e d i l d i g i n i ardmdan da Kenan de görev yapıyor. Bu dairede, es- Irak, bu ıkı ulkenın ABD Baş- E v r e n > i n curnhurbaşkanlığı do- ki Milli Savunma Bakam ve ftll , n ı kanı ile olan görüşmedetemsü n e m i n d e ^p ı l a n a t amalaranım- ANAP yöneticisi Ercan Vural- Oteki sonuçlar Beslen: 95 - edılmesıne karşı Çunku bu du- sat ,larak Danıştay Genel Kuru- han hakkmdaki dosyanm yanı ^•rnva- 101 I^nhnUnorr S7 rum 'Irak tnm dnnvava karsı" l u - n u n ü y e d a ğ l h m l i l e ö n e m l i s ı r a Cumhurbaşkam'na hakaret savunuldu. ç Çukurova: 101, İstanbulspor: 57 - Darüşşafaka: 54, Eczacıbaşı: 99 - Ortaköy: 74, Yıldırımspor: 65 - S.Beykoz: 46. rum "Irak tüm dünyaya karşı izlenimine katkıda bulunacak. kak'ın arzuladığı izlenim ise "Anti-emperyalist Irak, emper- Önemlî galibiyet (Baştarafi 16. Sayfada) siz kondisyonu ikinci devre ken- dini gösterdi ve maçın bitimine 12 dakika kala Galatasaray far- kı açtı. Böylece belkı Galatasa- ray muharebeyi kaybetti, ancak savaşı kazandı. tkinci devre Galatasaray'a ga- libiyeti getiren diğer faktörler uyguladığı alan savunması ve ilk devre kullanamadığı Massop'u ikinci devre kullanabilmesiydi. Buna bir de İTÜ'nün çok kotu fseri koşması ve yorgunluktan sadece uçlük atışlara bel bağla- ması eklenince Amerikalısız ÎTÜ daha fazla direnemedi. Cım Bom için bu belki küçük bir galibiyetti ancak önemi bü- yuktu. ölçüde oynandığı Ardından, Cumhurbaşkanı Özal'ın da iki üyeyi seçerek bu yeni oluşuma katkıda bulundu- ğu öne süruldü. Özal'ın, anayasanın kendisine tanıdığı yetkiyi kullanarak ön- ce merkez valisi Nur Dogan To- paloglu'nu, ardından da Başba- kanlık Müsteşar Yardıması Mu- ammer Oytan'ı Danıştay üyelik- lerine seçtiği kaydedildi. Oytan ettikleri gerekçesiyle görevlerin- den alınan belediye başkanlan hakkmdaki luzum-u muhakeme kararları da inceleniyor. Özal'ın Damştay'a önümüz- deki iki yıl içinde, doğrudan dört üye daha atayacağı kayde- dildi. özal'ın gosterilecek üçer aday arasından seçim tercihini kullanarak Damştay'a aynca 12 üyenin atanmasında da etkin olacağı bildirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP Genel Başkanı Er- dal Inönü, grubundaki 82 mil- letvekili ve genel merkez yöne- ticileri ile birlikte, maden işçile- rinin grevini desteklemek üzere yarın Zonguldak'a gidecek. SHP'nin 1. parti içi eğitim se- minerinin tamamlamasından sonra dün bir araya gelen Mer- kez Yürütme Kurulu üyeleri, Türkiye Taşkömürü Işletmele- ri'ne bağlı 48 bin maden işçisi- nin gerçekleştirdiği greve destek önerilerini tartıştılar. Yaklaşık iki saat süren toplantıdan son- ra bir açıklama yapan genel sek- reter yardımcısı Güneş Gürseler, SHP grubunu oluşturan 82 mil- letvekili ile genel merkez yöne- ticilerinin tnönu başkanhğında Zonguldak'a gitmelerinin ka- rarlaştınldığını bildirdi. SHP'nin TBMM'de salı günu yapılması gereken olağan grup toplantısı da bu nedenle bugü- ne alındı. Gürseler, SHP grubu- nun yarın sabah yola çıkacağı- nı ve Zonguldak'ta grevi sürdü- ren işçilerle göruşmeler yapıla- cağ^nı kaydetti. Öte yandan dün sabah parti içi seminerin değerlendirilmesi sırasında söz alan Parti Meclisi üyesi ve Içel Milletvekili tstemi- han Talay, grup toplantısının salı günü Zonguldak'ta yapıl- masını, toplantının ardından Genel Başkan Erdal Inönü ve milletvekillerinin grevci maden işçileri ve aileleriyle birlikte An- kara'ya yürümelerini önerdi. Talay, bu önerinin kabul edil- mesi halinde "SHP'nin halkın içinde eylem koyarak aktif po- litika yapmasını saglayacagını. eylcmin Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'a, her istedigini yapama- yacağını göstereceğini" belirtti. Atalay, Ingiltere eski Başbaka- nı Margaret Thatcher'ın istifa- sına yol açan gelişmelerin, lngil- tere'deki maden grevi karşısın- da aldığı katı tutumla başladığı görüşünu savunarak, bu eyle- min Zonguldak ile sınırlı kalma- yacağını butün Türkiye'de "Özal ve ANAP iktidanna uya- n amacını taşıyacağını" söyle- di. Bir MYK üyesi de, Zongul- dak'a gnıbun gitmesi konusu- nun birkaç gündür gündemde olduğunu belirterek, Talay'ın önerisinin de toplantıda tartışıl- dığını, ancak, gnıbun Zongul- dak'ta toplanmasınm ve işçilerle Ankara'ya yürüme önerisinin "fantezi" olarak değerlendirdi- ğini, benimsenmediğini bildirdi. Nüfus Cüzdanımı, Pasaportumu, Sigorta Kartımı, Eti Etiket Serigrafl San. ve Tic. Ltd. ve Moment Elektronik Pazarlama ve Üretim Tic. Ltd. Şti'ye ait kaşeler. Ticaret Sicil Gazeteleri ve imza sirkülerleri ile 34 EBN 95 plakalı otonun ruhsat, sigorta poliçesi ve tüm evraklan çalınmak suretiyle yitirilmiştir. Hükumsuzdür. tBRAHtM SURHAN DEMÎR görülüyor. Aynca öngörülen 14.1 milyar dolarlık ihracat he- görülüyor. Ekonomi kurmayla- defıne ulaşılamaması durumun- n, başlangıçta bu kadar yüksek da, dış ticaret ve cari işlemler hedeflenen bir kamu açığı ile açığı daha da yükselecek. enflasyonu kontrol altına alma- DÖVJZ açığımn büyümesi ve nın olanaksız olacağını belirti- Körfez krizi nedeniyle ülke ris- yorlar. özellikle bütçe açığının fi- nansmanı için Hazine*nin yap- mak zorunda olduğu 34.2 tril- yon lira tutanndaki borçlanma- nın da para ve sermaye piyasa- lannda yeni dengesizliklere yol açabileceği ifade ediliyor. Ayn- ca 20.2 trilyon lira öngörülen bütçe açığının yıl içinde 25-28 trilyona çıkabileceği, bu duru- mun iç borçlanmayı daha da güçleştireceği öne sürülüyor. Hazine'nin iç borçlanma ge- reğindeki artış oranının banka kinin de bir ölçüde artması so- nucu, Türkiye*nin dış piyasalar- daki borçlanmasının da güçleş- tiği gözleniyor. Son dönemde Hazine uluslararası piyasalarda- ki borçlanmasını büyük ölçüde durdururken özel sektörün dış borçlanmalanndaki faizlerin de 0.5 puan arttığı öğrenildi. Bu durumun 1991 yılında da süre- ceği tahmin ediliyor. Bu neden- le de döviz sorununun çözü- münde ağırlıklı olarak Körfez yardımlarına ve Dünya Banka- sı'ndan sağlanacak uygun koşul- mevduatlanndaki artışın üzeri- lu kredilere umut bağlaruyor. ne çıkmasırun faiz oranlannı da- ha da yükseltici yönde baskı ya- ratacağı kaydediliyor. 2. Kalkınma hızı: Bu yıl yuz- de 9 civannda gerçekleşeceği beklenen büyüme hızının (gayri safı milli hasıla reel artış oranı) 4. Enflasyon: Bu yıl toptan fı- yatlara göre yüzde 53-55, tüke- tici fiyatlanna göre de yüzde 60 civannda gerçekleşmesi bekle- nen ortalama enflasyon hızının 1991 yıhnda yüzde 45 düzeyin- de tutulması hedef alındı. An- 1991 yılında da yüzde 5.9 olma- cak, özellikle kamu kesimi ge- sı öngörüldü. Ancak Körfez kri- zinin etkileri, kamu gelirlerinin yetersizliği nedeniyle kamu ya- tınmlan ve özel kesime yönelik teşvik ödemelerinin k sılmasının gündeme gelebileceği belirtili- yor. Bunun sonucunda da Mer- kez Bankası'nın parasal genişle- tneyi düşük tutması halinde yüz- de 5.9'luk büyüme hedefine ula- şılamayacağı bildirildi. 3. Ödemder dengesi: Bu yıl 2 milyaf dolara yakın bir açıkta sonuçlanacağı tahmin edilen ca- ri işlemler döviz hesabının 1991 lir tahminleri ile harcama hedef- lerinin yüzde 45'lik enflasyon hedefı ile çeliştiği öne sürülüyor. Bazı ekonomi kurmaylan, söz konusu yüksek kamu açıklan- nın enflasyonu daha da azdıra- bileceğini savunuyor. Bu arada bu yıl ithalattaki yüksek artış ve tanmsal üretimdeki gelişmenin genel fiyat düzeyi üzerinde bazı olumlu etkileri olduğu, önu- müzdeki yıl ise ithalattaki bu yüksek artışm sürdürulememe- si halinde fiyat artışlannın hız- lanabileceği kaydediliyor. Kohl'tin zaferi (Baştarafi 1. Sayfada) ti de Birleşik Alman Parlamen- tosu'na girdi. Bunlar Doğu Al- manya'daki eski Komünist Par- ti'nin devamı olan "Demokra- tik Sosyalizm Partisi" PDS ve reform hareketinin uzantısı olan "90 Ittifakı/Yeşil Parti." Alman parlamentosundaki 656 koltuk şöyle deniyor: CDU/CSU—316, SPD—241, FDP (Liberaller)—78, 90 Ittifaki—7, PDS—14. Helmut Kohl'un partisi Hıris- tiyan Demokratlar, Doğu ve Batı Almanya'da eşit oranda oy kazandılar. Böylece her iki ta- rafta seçmen Helmut Kohl'ü "biıieşmenin miman" olarak ödüllendirmiş oldu. Almanya'- da yine birleşmeye büyük kat- kısı bulunan ve büyük popüla- riteye sahip olan Dışişleri Baka- nı Hans-Dietrich Genscher'in partisi liberaller uzun yıllardır görülmedik bir başan sağlaya- rak oylarını yüzde 11 'e yükselt- tiler. Liberaller böylece muha- fazakârlarla kuracaklan koalis- yon içinde daha güçlü bir konu- ma yerleştiler. Sosyal Demokratlar 1987 se- çimlerindeki yüzde 37'lik oy oranının çok altına düştüler. SPD Doğu Almanya'da yüzde 25'ten az oy aldı. Sosyal De- mokrat başbakan adayı Oskar Lafontaine'in yürüttüğü seçim kampanyası bir bakıma geri tep- miş oldu. Lafontaine, geçen haftalarda Kohl'ü suçlaya- rak,"birleşmenin maliyetini" ön plana çıkartmış; birleşmeye karşı "göniilsnz" ve "deşiiren" bir tavır içine girmişti. Oysa genel seçim sonuçlan, Alman seçmeninin Doğu'da ol- duğu kadar, Batı'da da birleş- meyi savunan ve gerçekleştiren partileri onayladığını ortaya koydu. Başbakan Kohl'ün söz- leriyle "Birleşme, Almanya'da halkoylamasında kesin olarak onaylandı." Birleşmeye karşı tavir alan bir diğer parti Yeşiller, seçimlerde olağanüstü büyük yenilgiye uğ- radılar ve meclise firemediler. Bunda Yeşiller'in birleşmeye karşı ikircikli tutumunun yanı sıra, seçmene dağmık ve bölün- müş bir göruntu sunması büyük rol oynadı. Kendi içinde çeşitli kanatlara aynlan Yeşiller. 10 yıllık siyasi geçmişinde hiç bu kadar düşük bir noktaya gelme- mişlerdi. Partinin geleceği bun- dan sonra silkinip toparlanma- sına bağlı. Başbakan Helmut Kohl, so- nuçlan öğrendikten sonra seç- mene teşekkür etti ve üstlendik- leri ağır sorumluluğun bilincin- de olduğunu söyledi. "Alman- ya'yı zor yıllar bekliyor" diyen Kohl, "Seçmenin gövenini al- dıktan sonra bu zor j ıllan da al- nımızın akıyla ardımızda bırakacağız" dedi. SPD'nin başbakan adayı Os- kar Lafontaine, "Seçim sonuç- lan, sosyal demokrasi için acı bir yenilgidir" dedi ve "Şansın baştan beri Kohl'den yana olduguna" söyledi. "Son ayla- nn senaryosunda başrol hükü- metteydi ve hükümet sahneyi tek başına kullandı" diyen La- fontaine, genç kuşağın SPD'den yana olduğunu iddia etti. 47 ya- şındaki Oskar Lafontaine'in 4 yıl sonraki genel seçimlerde ye- niden başbakanlık için mücade- le etme olasılığı yüksek. 1932'den sonra ilk Birleşik Alman Parlamentosu 20 aralık- ta başkent Berlin'deki eski Re- ichstag binasında toplanarak göreve başlayacak. Medeni (Baştarafi 1. Sayfada) aydan uç seneye kadar hapis ce- zası hükmolunur" diyor. Buna göre bir başkası ile bir kez bile zina suçunu işleyen kadın hapis cezasına çarptınlırken erkek için ise birlikte yaşama koşulu geti- riliyor. Medeni Kanun'un ise genel olarak "Aile birliğinin reisi ko- cadır. Kan, kocanın aile ismini taşır. Kadm. ailenin saadeti için gtieü yettiğince kocaya yardım- a ve dantsman olur. Serbcst Oca- met seçme hakkı olmayan kadı- nı, aile birliğinde erkek temsil eder" esprisi üzerine kurulu ol- duğu belirtildi Bunu somut ola- rak ifade eden yasa maddeleri ise şunlar: Madde 154: Evliliği koca tem- sil eder. Mallannı idare husu- sunda kan koca hangi usulü ka- bul etmiş olursa olsun, koca, ta- sarruflanndan mesul olur. Madde 156: Kan, kanunen haiz olduğu temsil selahiyetini suıistimal eder, yahut kullan- maktan aciz olursa koca, bu se- lahiyeti kendisinden tamamen ya da kısmen alabilir. Madde 200: Kadın, bir mira- sı ancak kocasımn nzası ile red- dedebilir. Koca razı olmazsa ka- n sulh mahkemesine başvu- rabilir. Madde 263: Evlilik, mevcut iken ana ve baba velayeti bera- berce icra ederler. Anlaşamaz- larsa babanın reyi muteberdir. Medeni Kanun aynca boşan- ma halinde, kadın eğer çalışıyor- sa, katkısı oranında ailenin ınal- varlığından pay alabileceğini de hukme bağlıyor. Çalışmayan ka- dının ise böyle bir hakkı bulun- muyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear