Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 ARALIK 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
llevlet Meteoroloıı Işlen Genel Müdûr-
üjü'ncen alınan bılgıyç gore butün böl
geier parçalı buluttj Marmara, Ege. Ba-
tı Karatienız Iç Anadotu nun kuzeyöatıs. k- :.-
Doflu Karadenız ıte Doît Anadolu'nun KU- % f]
ZBJ«O§USU yajışiı geçecek Ya$ışlar ge-
nelde yajmur Bat Karadenız ıle Doğu
Anaûoiu nun kuzeyOojusunun yükseKle-
rmde karla kansık yajmur ve kar şeklin-
de olacak H«ASKAKUĞI Yurtlunku-
zey kesmlennde bıraz azalacak RÛZ-
GAR Güney ve bat yönlerden hafif ara
sıra orta kuvvette esecek Oenızlenmız-
de rtcgâf; Karadenız. Mantıara ve Kuzey
Ege'de gündojusu ve poyraz, Gûney Ege
ve Akdenc'de kıWe ve loöostan 3-5 Ka-
radenız de 6-7 kuvveOnde saatte 10-21.
Karadenız'de 27-33 demz mılı hızia ese-
cefc Dalga yûksekjı0ı 05-15. Karaderaz
:
Ankara
Ar.tafcya
Anatya
Artvın
Aydın
Balıkesr
Eleok
Bngöl
Bıtns
Botu
Bursa
Çanaktale
Çofum
Denalı
de 2-3 metre. görüş uzaklığı 10 km yajış anında 3 ıla 5 km rJolaym-
da olacak Van Gfllü'nde hava Parçalı bulutlu geçecek. rûzgir kuzey
ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Gö) kücük dalga-
lı olup görüş uzaklığı 10 km dolayında buhınacak
6° 1°
7°A° Tuncelı
9° 3°Uşak
9° 2»Van
*° 2°Ytagsıt
9° 5=Zonguldak
B 14» 5°
B 17° 9°
Y 14° 4°
B 7° 2°
Y O° 3°
Y 12° 8°
Y 13° 8°
B 11° 6°
Y 12° 7°
Y 10° P
Y 12° 8°
B 10° 3°
Y 12° 0°
B 8° 0°
B 7° 0°
Y 11» 6°
ı bututa "•vagmurtu A-açsk B-buluikı G-ouneşk K-tanı S-ssi Y-yıjn»rtı
fosio" (LSP^^
l~t ^IŞÇ9» Lemngrad
^Kopenhag n . - -
-,- J
, M®*' i Moskova
.^•Berıın
C^~ • Parıs
Katııre •
DÜNYA'DA BUGÜN
Aınstfirdâm
Aınnıan
tona
Ba'dat
Barcetooa
Basel
Be-çrad
Bertn
Bonn
BrOteei
Budapeşte
Cenevr»
Cezayır
ûdde
Ouba
Frartrfurt
Gıme
Heankı
Kalnre
Kopenhag
Köln
leikosa
B 4°
B 18°
Y 16°
A 20°
Y 13°
B 18°
A 26°
A 26°
B 6°
B 21°
B 2°
A 21°
B 4°
B 4°
B 22°
K 2°
Y 7°
Y 12°
Y 7°
Y 10°
B 0°
B 2°
Y 12°
B 6°
B 4°
K 1°
A 27°
Y 12°
K 2°
A 18°
A 26°
Y 19°
K 2°
Y 6°
K 2°
VVastvngton Y 8°
Lemngrad
Londra
Madnd
Mfanc
Montrea!
Mostova
Mür*
Ne* Ywk
Osto
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Sofya
Sam
TelAvrv
Tutvus
Varsova
Venedık
V-yana
Ziırth K 1°
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Çift katlı büyük
dalyan ağı. 2/ Vü-
cutta biriken azotlu
madde... Evrende ya
da düşüncede yer
alan. 3/ Kireç, zey-
tinyağı, pamuk ve
yumurta akının ka-
nştırılmasıyla elde
edilerek kınk ve çat-
lak çanak çömlekle-
ri ya da künkleri bir-
leştirmekte kullaıu-
lan macun... Üstü
kapalı olarak anlat-
ma. 4/ Güney Ame- 9
rika'da bir Olke. 5/ Hollanda'mn pla-
ka işareü... Büyük atardamaı. 6/ Bir
gezegen.. Müstahkem yer. 7/ Türki-
ye'nin plaka işareti... Bir dns iri at.
8/ Hararet... Bir rengin koyuluk ya
da açıklık derecesi. 9/ Antalya yakın-
larında ünlü bir antik kent.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Izgarada pişirilen kemiksiz et. 2/
Pulculukta hatalı basümış pullar için
tullarulan sözcük... Uzerine yapı ya-
pılmak için aynlmış yer.3/ Aşdması çok güç doğal engel... Sa-
hip. 4/ Topraktan yapılmış, kulpsuz, küçük çömlek. 5/ Fatih
Sultan Mehmet'in şürlerinde kullandığı mahlas... Türlü neden-
lerle başanlı olamayan kimse. 6/ Nazi partisinin hücum kıtası-
nı simgeleyen harfler... Dört tekerlekli bir binek arabası. 7/
'Üçlü' anlamında kullanılan müzik terimi... Güney Amerika-
dakidağsırası. 8/ Kestanerengi. 9/ Uzakhk anlatmakta kulla-
nılan söz... Medvumlann mhlarla temasta bulunduklan zaman
içine girdikleri değişik bilinç haü.
60 YIL ÖNCE CumhuhYet
Gazi'nin tetkikleri
18 ARALIK 1930
Büyük Münci, saat 15 i çeyrek geçe, refakatlerinde
Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, Kâtibi umumileri Tevfık,
Seryaverleri Rüsuhi, Kılıç Ali, Kütahya meb'usu Recep
ve yaver Celâl Beyler bulunduklan halde, otomobille
Saraydan müfareket etmişler ve Gümuşsuyu - Taksim -
Harbiye - Şişli - Hürriyeti
ebediye tepesi tarikile
Karaağaç Mezbahasını
ziyaret eylemişlerdir.
Mezbahadaki tesisatı ve
mevcut binaları gezerek
müessesenin faaliyeti
hakkında izahat alan Gazi
Hazretlerine, Mezbaha
müdürü yevmi zephiyat
miktan ile Alman sıhhi
KAYMAK KOPOCü ILE
ISTtHZAR OLUNAN
TOMLOH PULRASJNI
RiÇiN KULLANIYORUM?
Tokalo pudrıa
)ip«>ık kalır
tedabir etrafmda malûmat
vermiştir.
Reisicumhur Hazretleri
Mezbahadan sonra Şark deri
fabrikasmı ziyaret etmişler
ve fabrikanın her tarafuıı
gezerek izahat ahnışlar ve imalatı tetkik buyurmuşlardır.
Büyük Halâskâr, saat 16 da fabrikadan müfarekat
buyurmuşlar ve Sütlüce caddesinden meşatlık yoüle
Darülâcezeyi teşrif eylemişlerdir.
Darülâceze Müdürü Cemil Bey ve müesse memurini
tarafmdan kapıda istikbal olunan Gazi Hazretleri,
Darülâceze salonunda bir müddet istirahatten sonra
bütün pavyonlan, çocuk bakım yuvasım, ihtiyar
kadınlar dairesini ve hair imalâthanesini gezmişlerdir.
Bu esnada aceze ile görüşmüşler, hallerini sormuşlar ve
memnun olduklan ve kendilerine iyi bakıldığı cevabım
ahnışlardır.
Nihayet anlaştılar!
Futbol heyeti ile stadyom idaresi arasında çıkan ve
mUsabakalann Kadıköy sahasına naklini icap ettiren
ihtilaf, nihayet halledilmiş, stadyomla eski şerait
mucibince muvakkat bir konturat yapılarak lik
maçlanmn statyomda yapıhnası kararlaştınmıştır. Cuma
günü müsabakalara başlanacaktır.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Diyanet îşleri Kanımu^
18 ARALIK 1960
Devlet Bakanı Hayri Mumcuoğlu
bu sabah Başbakanlıkta yaptığı bir |
basın toplantısında Bakanhğına
bağlı Danıştay, Diyanet îşleri ve
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü
hakkında izahat vermiştir.
Bakan bu izahatı sırasında, imarn
hatip okullanmn ıslâh edileceğini,
tslâm Enstitüsünün yerine kaim n^yn
olmak üzere Istanbul Üniversitesine bağlı bir Ilâhiyat
Fakültesinin kurulacağını, bundan böylelikle
vatandaşların dini inançlannın pohtik sebeplerle
sömürülmesine mâni olunacağım beyan eylemiştir.
Bakan, daha sonra dini tedrisat konusunun esaslı bir
şekilde ele ahndığını, 10 yühk bir plân hazırlandığmı,
Kur'an-ı Kerim'in anlaşüır bir dille tercüme edümek
üzere bulunduğunu, 8 ay içinde de bitirileceğini, Kur'an
kurslannın iki safhada yapılacağım, hatiplerin cuma
günleri vaızlan sırasında aktüel meselelere temas etmeleri
için bir hutbeler dergisinin yaymlandığını, batıl itikat ve
hurafelerle mücadele için kampanya açılacağım, cami ve
mescitlerimizin turistik bakımdan da ihya edilmesi
• cihetine gidildiğini bildirmiştir.
Bakan, sorulan bazı sorulan da cevaplamış ve Diyanet
tşlerinin muhtar hale getirilmesinin düşünüldüğünü,
. fakat Fınansman işinin güç olacağmı, Diyanet îşleri
Teşkilât Kanununda Alevüerin temsiline de yer
verileceğini, aynca yeni teşkil edilecek Yüksek Müşavere
Heyetinde çeşitli mezheplerin de temsil edileceğini
bildirmiştir.
GEÇEN YIL BUGUN CumhuriYe(
Yılmaz yine başkan
18 ARALIK 1989
Türk-tş'te yönetim seçimlerini Şevket Yümaz'm
başkanlığındaki sağ kadro kazandı. Seçimleri alan sağ
kanatta, en düşük oyu Genel Başkan Şevket Yılmaz aldı.
Türk-tş Genel Kurulu'nda dün Şevket Yılmaz'm
başkanlığındaki sağ ve Orhan Balaban'ın
başkanhğındaki sol kanat listeler arasında yapılan
seçimleri sağ kadro tulum kazandı.
TÂKTISMA
4
Planla-ma'ya Halk Katdıyor
Sarıyer'in zümrütsırtlarıyla çam koruları, birbirleriyle "uyum
içinde" oluvermiş, piramitin doruğundaki kentteşlerce villa
tarlasına çevrilip, tarım alanında çağ atlanıyor!
"Dünya Şehircflik Günü" yurdumuzda
da coşkuyla kutlanıyor. Bofûiçi'nde çok
az kalmış doğa parçalanndan biri olan,
"amt»^aç"lann göğe ser çektigi Belgrat Or-
manı'ndaki BUezikçi Çiftligi'ni 20.000 ki-
şiyi sığdıracak sayıda yapıyla doldurarak
"panı"ya dönüştürmeyi "planJayan" bir
holdingimiz, bu kutlama dolayısıyla yapı-
lan kolokyumun -yani bilimsel
konuşmalann- ögrenci ödülleri ve koktey-
lini "fînanse" ediyor.
Biraz geriye bakaiım: On yıldır kentini
özlemiş bir öykücümuz, "planı kafasında
taşryan" eski bir Belediye Başkanı (B.D.)
için: "Onun yaptıklanna dinsel bir raantık-
la bakılabilir ancak" derken bir sinema ya-
zanmız, aynı başkanla ilişkili olarak "Ba-
zılannın Dalan kompleksi taşıdıgım" yazı-
yor! Beşiktaş Meydanı Tasan Yanşma-
sı'nda birincilik alan tasanda, Boğaz sula-
nna 10 metre uzaklıkta, çok katlı çarşı bi-
nası ile beş yıldızlı otel yer ahyor! tktidar
partisi üyesi vatandaşlar, yerel seçimlerde
basına verdikleri "Eü kolu kalın urganlar-
la bağlannuş belediye başkanlan" ilanlan-
na sadık kalma tasasıyla, kentte dilediği ar-
sayı 73 katlı "turizm merkezi" yapma ça-
balannı sürdürerek bu konudaki yetkilerin
gtln aşın pingpong topu gibi yerel yönetım-
lerle kendileri arasında gidip gelmesini
sağlıyor!
Ornegi az kalmış "tstanbalsever" bir
avukatımız, kentin Çamlıca Tepesi, Fener-
babce Bnrnn gibi benzeri olmayan, belir-
leyici noktalannı geçmiş yüzyıllann deko-
runa kavuşturmak kaygısıyla, buralarda
günümüz şehircilik ve mimarlarının yanna
kalıt bırakacağı çağdaş yonımlan için ta-
san yapma haklannın ortadan kalkmasına
-sanınm istemeyerek- yol açıyor!
Kunılduğu günden bu yana "diizeııleyi-
d planı" olmamış ve olmayacak bir kentte
dizi dizi köprüler* çevre ve transit yollan
yapılıyor! Taksim, Beşiktaş, Şişli, Maslak
çizgisinde 19 gökdelende 2.000.000 m2
ya-
pı hakkı, birkaç kentteşe annağan edilip -
gökten yağan- tatlı ve haksız paraya dönüş-
türiiyor! Bildiğimiz Buyükdere Caddesi,
'gökdelenler sokagı"na tahvil!.. Hiç açü-
mayacakmış gibi gözüken planlama büro-
su, kuşku yok yeryüzünde bir Belediye Baş-
kanı (BD) tarafmdan "kapatdmış" ilk
planlama bürosu olmak nammı da taşıyor!
Yerel belediyelerce yapılan "ıslah
planlan" gecekondu alanlanna 4-5 kat ve-
rerek gecekondu-apartman bölgeleri yara-
tıp sonmu keraikleşiriyor! Kent, içinde bu-
lunduğumuz ay, son damla suyunu tüket-
tikten sonra artık kent diye adjandmlamı-
yacak iken yetkili "profesörierimiz, vurgu-
lamaya ondan "20 milyonluk metropol"
diye söz ediyor ve hükümet üyesi vatandaş-
lar, bu dunımu hızlandırdıcı "pasif
aktiviteler" üretmeyi sürdürüyor!
Kentin tarihsel eğitim-kültür yuvalan
Taşkışla, Maçka Kışlası gibi değerlerin ka-
pışılmaya kalkılmasmda devletlilerce, "ha-
şin teşrik" görmüş, paracı holding ve pa-
racı borsamızın iştahlan gıdıklanıyor! Can-
kurtaran'da Kanuni'nin Kaptanı Derya'sı
Barbaros Hayrettin Paşa'nın leventlerine
ait evler, tarih boyuna ayakta kahnayı ba-
şanp ta tam sözünü ettiğimiz dönemde -eski
Belediye Başkam'mn (BD) döneminde- ay-
m "son"a uğrayan Haliç kıyısındaki Ve-
nedik elçiliği, Baba Cafer Zindanı'yla,
Azapkapı Arastası'na özenmiş olacak meş'-
un bir gece sonunda arsaya dönüşüveriyor!
Sanyer'in zümrüt sırtlarıyla çam korula-
n, birbirleriyle "uynm içinde" oluvermiş,
piramitin doruğundaki kentteşlerce villa
tarlasına çevrilip, tarım alanında çağ atla-
ruyor! Kentin ormanlan, konılan, yeşil
alanları, parkları, mesire yerleri, tepeleri,
vadiler, kıyılan, kumsallan, tarih köşele-
ri, nesi var nesi yoksa taş, çimento, tuğla
ve betona tahville, arabesk kasetler eşliğin-
de "toplu intihar" gerçekleştirüiyor! Ömer-
li baraj havzasında Sultançiftliği adlı -
Istanbul külturüne nazire- ortaçağ biçemin-
de yaşama "bilinci" göstermiş vatandaşla-
nn yarattıklan bir uydukent, "yeşilleni-
yor"(!) Eski buluşumuz "kokulu Haliç"m
yanında; Florya, Ataköy ömeği yenilikler,
kentteşlerimiz için değişiklik oluşturuken,
Avnıpa sokaklannda parfüm ve puro ko-
kulanndan bıkmış gezginler için de çekici
oluyor! Iktidara sahip vatandaşlar bugüne
dek sürdürdükleri kenti tahrip edici tutum-
Ianm, Meclis'teki imar yasa tasansıyla son
kertesine getirip^ bugün, seçilmış yerel yö-
netimlerde olan îmar planı yapma yetkisi-
ni atanmışlara -bakanlığa-, ruhsat verme
yetkisini de sonuçta vaülere veriyor; onla-
ra karşı duracak seçilmişlere ise "ceza"lar
tasarlıyor! Böylece bu kentte yüzyıllar bo-
yu uç kıtaya hükmetmiş, "divanı
Hümaynn'soz" hiç bir karar almayan, "de-
mokrat snltanlar, padişahlar, hakanlar"
mezarlarında ters dönüyorlar!
"Planla-ma" ya halk katıhyor...
MUSTAFA tZMERK
Y.Mimar/Istanbul
Öltim eezaa: Dkel eeza!
Devletin toplumsal görevi, topluma karşı suç işleyeni ortadan
kaldırarak sağlanmamalı. Devlet, toplum adına kan güdücü
duruma düşmernelidirrSuçIu cezasını yok olarak değil, var
olarak çekmelidir.
12 Eylül 1980 sonrası 6553 kişinin idamı
istenmiş, bunun 50 kişisi idam edilerek öl-
durülmüştür. 287 idamlığın dosyası ise
TBMM'nin gündeminde, on yıldan beri,
beklemekteydi. Ne var ki 1990'ın sonuna
yaklaşırken, terör olaylan artmış, faili meç-
hul cinayetler işlenmeye başlanmıştu-. Hü-
kümet bir ipucu bulamadığı gibi, cinayet-
lerin de Onünü alamamıştır.
Cüıayetin suçlusu bulunacağı yerde, çı-
kışı çıkmaz köşelerde aramaya koyulmuş-
lardır. Teröristi korkutmak, terörü durdur-
mak için, 287 idamlığı gündeme getinniş-
ler, "... siz dışanda adam öldüriirseniz, ben
de elimdeki arkadaşlannızı asanm..." ima-
jını vermeye cahşmıştır. Bu imaj, Türkiye
Cumhuriyeti'nin Bakanı Mehmet Keçecüer
tarafından şöyle dile getirilmiş: "Terörist-
lerin sahip olduklan çetelere ait idam ce-
zalannın tasdiki meselesi hükümetimizce
kararlaştınlmış ve en yakın zamanda
TBMM'ye götürülecektir."
Hiç uygarca olmayan bu sözleri, Keçe-
ciler kendi istencine dayanarak söyleme-
miş... Cumhurbaşkanlan göz kırpmış, o da
söylemişüı. Hemen ardmdan, lçişleri Ba-
kanı Abdülkadir Aksu, "tdamlar
caydıncıdır" diyerek, Keçeciler'e ve ölüm
cezasına arka çıkmıştır. Batı'nın tepkisiyle
şimdilik bu tutum buzdolabuıa ahnmışsa da
biz uyanmızı yapmayı bir insanhk görevi
sayıyoruz:
12 Eylül öncesi kargasasında canımızı
kurtanp, öldürulmeden, bugünümüzü ya-
şıyorsak bir rastlantıdır. Serseri bir kurşu-
na hedef olmamamız büyük bir şanstır.
Kahveler taramyor, otobüslere bombalar
atüıyor, her gün sekiz - on kişi öldürülü-
yor... öldürulmeden yaşamanın mucize ol-
duğu bir dönem. Hiçbir olaya kanşmayan
sade vatandaş öldürüldüğü gibi, kendini
korumak için silahlanan insanlar da olmuş-
tur. O günler devletin kaybolduğu, anarşi
ve terörun egemen olduğu gunlerdi. Bakan
Keçeciler'in ve emekli Turan Altuntaş'm
söyleyeceği söz, edeceği dua varsa, "O ka-
ra günler gitsin, bir daha gelmesin" olma-
hdır.
Terörün dua ile durmayacağmı herkes bi-
lir. Ya, ne yapahm? Suçluyu asarak, el âle-
me ibret olsun mu diyelim? 12 Eylül
1980'den sonra 50 kişiyi astık, kim ibret al-
dı? Kim caydı? Terör yine hortladı. Gün-
düz gözü, kent merkezlerinde insanlar yi-
ne öldürülüyor. Suçluyu bulup, cezasını
çektirmeden başka çıkar yol yoktur.
Devletin görevi, yaşama hakkını güven-
Şevket Gedikoğlu'na
Köyde doğan Şevket Gedikoğlu, bir köy âşığıdır. Köy
Enstitülerinin rnimarlanndandır. Pazarören Köy
Enstitüsü'ndeki hizmeti ne denli güç olmuşsa, o denli de
başanlı olmuştur.
Kocamüdür, taş taşırdı sırtmda / Alaba-
har yaz aylan kışmda / Ak tebeşir kara tah-
ta başında / Beri gel ha, Pazarören beri
gel!..
Köy Enstitülerinin temel taşlanndan bi-
ri daha, aramızdan sessiz sedasız aynldı.
Babamız Şevket, değerli müdürümüzden
söz etmek istiyorum.
Gedikoğlu, Bulgaristan'ın Eğridere ilçe-
si Solaklar Köyü'nde doğmuş. Rüştiye'yi
bitirdikten sonra iki yd köy öğretmenligi
yapmış. 1928'de Türkiye'ye gelen bu büyük
insan, Diyarbakır ve sonra Konya öğret-
men Okulu'ndan 1934'te mezun olmuş. Ga-
zi Eğitim Enstitüsü'ne girerek 1936'da or-
taöğretim ordusuna katüdı.
Köy Enstitüsü Müdürlüğü, Milli Eğitim
Müdürlüğü, özel Okullar Şube Müdürlü-
ğü, Halk Eğitim Genel Müdürlüğü, Akşam
Kız Sanat Okulu öğretmenligi yaptı.
Köyde doğan Şevket Gedikoğlu, bir köy
âşığıdır. Köy enstitülerinin mimarlanndan-
dır. Pazarören Köy Enstitüsü'ndeki hizmeti
ne denli güç olmuşsa, o denli de başanlı ol-
muştur.
Iç Toros... Dağlann eteklerinde yolsuz,
susuz mağaramsı köyler. Sıvas, Kayseri,
Yozgat, Niğde köylerinden; atlı, eşekli,
kağmb, yaya, cılga yollardan geldik Paza-
rören Köy Enstitüsü'ne!..
Yollara döküldü, Ayşeler, Fatmalar,
Meyrolar / Omuzlannda gıl heybe ayakla-
nnda gılh çank / Horana kalktık kocamü-
dürle halka halka / Pazarören'de, Yıldıze-
li'nde, Beşikdüzü'nde, Düziçi'nde!..
Kayseıi'ye 81 kilometre uzakta bulunan,
Pazarören yöresinin Avşarlannı, bir yapı-
tında şöyle anlatır:
— Avşarlar yaylaya çıkmazsa bunalu-.
Genç kızlar, genç gelinler yaylalann çiçek-
lerini takınmazlarsa üzülürler.
ceye almaktır. Yaşayan insan suçlu da ol-
sa, bu hakkı ölüm cezasıyla devletin orta-
dan kaldırması, suçlunun yaşamına son ver-
mesi, devletin kendi göreviyle çelişkiye düş-
mesi demektir. Devletin toplumsal görevi,
topluma karşı suç işleyeni ortadan kaldıra-
rak sağlanmamalı. Devlet, toplum adına
kan güdücü dunıma düşmemelidir. Suçlu
cezasını yok olarak değU, var olarak çek-
melidir.
Devlet, insanına nesnel davranmalıdır.
Kin güder duruma düşmemelidir. Birileri-
nin öcünü almak için, bir başkasma kin gü-
düp, ölüm cezasıyla öldürmemelidir. Kin,
devletin büyüklüğüne yakışmaz. Büyüklü-
gün başka yöntemleri olsa gerek. t damla
sonuçlanan ölümler kini, kırgınlığı, kötü-
lüğü doğurur. Astığımız insanın annesi, ba-
bası, kardeşleri kendi devletine düşman
olur, topluma aykın düşerler. Böylece top-
lumsal banş da bozulur.
Devlet güçsüzü korumah, suçluyu eğite-
rek topluma kazandırmahdır. Eline teslim
edileni güvenceye almalı, güçsüzün, suçlu-
nun doğal yaşama hakkını, darağacına çe-
kerek, ortadan kaldırması, devletin adale-
tine yakışmaz.
İnsan haklanna saygıh devlet olmak is-
tiyorsak, ölüm cezasını kaldırmahyız. Ya-
şama hakkını ortadan kaldıran ceza, ceza-
landırma olarak kabul edilemez. Uygar
devletin defterinde, ölüm cezası yazmama-
lıdır.
TURAN ALTUNTAŞ
Emekli ögrttmen-Adana
— Biz yaylainsanıyız. Müftümüz çam,
kadımız ardıç, camiyi imamı ne edeceğiz
derler.
Kalkın ayağa, beyler, paşalar / Karanlı-
ğı bir yaran var!
Ağla gözüm, ağla gardaşlanm, bir eği-
timci daha ayrrldı aramızdan. Şevket Ge-
dikoğlu! Kalanlar sağ ohun!
Felek çarkını nice canlardan sonra; Köy
Enstitüsü müdürlerimize döndürdü. Ve
Edip Balkır, Sabri Kolçak, Osman Ülkö-
men, Serif Tekben, Fehim Akıncı, Şinasi
Tamer, Halit Aganoğlu. tbsan Kalabay,
Halil Öztürk, Osman Yalcın, İ.Safa Göner,
Hfirrem Annan, Şevket Gedikoğlu!
Toprakları gül, gül olsun...
Yücel'nen, Tonguç'nan / Karanlık ışıdı
birden...
Yapıtlan:
"Niçin Köy Enstitüleri, Eğitmen Kurs-
lan, İlk öğretim Çalışmalanmızda Prob-
lemler, Pratik Tedbirler, Halk Egitiminde
örgütlenme ve Sonuçlar, Evreleri, Getir-
dikleri ve Yankılanyla Köy Enstitüleri.
Kemaüst Eğitim llkeleri, Uygulamalar.
Çağdaş Yayınlan...
NEBİ DADALOGLU
İZMİR 4. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞÎ'NDEN
1990/1275 Esas
Davaa Zehra Yardıma ve vekili Av. Yavuz Turan tarafından dava-
lılar Fikriye Filoğlu ve aleyhine açılan izale-i şuyu davası sırasında
verilen ara kararı gereğince,
Izmir Merkez Buca ilçesi Kocatepe Mahallesi Yıkık Kemer tnevkil
tapunun 65 pasta, 6014 ada, 23 parselde kayıtlı taşınmazın tapu ma-
liklerine Cafer Ensari'nin tüm arama ve araştırnıalata rağmen adı ge-
çenin bulunamamış ve adresi meçhul kalmış bulunduğundan davalı-
ya davetiyenin ilanen tebliğine karar verilmiş bulunmaktadır.
Bu sebeple duruşmanın 29.1.1991 günü saat lO.OCda davalı Cafer
Ensari duruşmaya gelmediği veya kendisini bir vekille temsil etraedi-
ği lakdirde temsilen kayyum marifetiyle gıyabında karar verilecegi hu-
susu ilan olunur. 5.12.1990.
Basın: 41892
T.C.
İZMİR
5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Esas 1989/1166
Davacı Muhsin Özgörencik tarafından davalı Nevzat Demir aley-
hine açılan tazminat davasmda alınan karar gereğince;
Davalı Nevzat Demir'ın Gazi Bul. Tarakçıoğlu Işhanı No: 206, Bas-
mane lzmir adresinden önemle araştırılmış olup yapılan adres tah-
kiklerinin de bila tebliğ iade edilmiş olması nedeniyle adına ilanen
tebligat yaptınlmasına karar verilmiş olmakla davalının duruşma gunu
olan 24.12.1990 günu saat 10.00'da lzmir Asliye 5. Hukuk Mahke-
mesi'nin duruşma salonunda hazır bulunması veya kendini bir vekıl
ile temsil ettirmesi aksi takdırde yargılamanın yokluğunda yapılaca-
ğı ve hüküm verilecegi davetiye makamına kaim olmak uzere ilan olu-
n u r -
Basın: 42990
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Karakuşin Öykisi...
Taşlama ustası Hasan Çelebi'nin sesi çıkmryordu coktan-
dır; "Ankara Notlan"nı izleyenler, onun taşlamalanndan yok-
sun kalmışlardı. Hasan Çelebi'nin bir "Karakuş Öyküsü" var,
bugün onu vermek istiyorum. Sozcükler Karadeniz deyişiy-
le, kimi de Lazca yazılmıştır söyiendiği gibi... Taşlamanın so-
nunda kimi sözcüklerin açıklamalarını, anlamlarını
vereceğim. Taşlama şöyle:
"Kar gene kitsa kitsa başladi savurmağa/ Alarnet bi kara
kuş kondu bizim hurmaya.
Kuş ki kondi, dal bi kaç arşun aşağa endi, / Kuşun kondu-
gi daiun artinde kar da dindi.
Haman kaptum tofeği ve girdum metereze, / Bi gözümi uy-
durup arpacık ile geze,
Nişan aldum, aldum da bi koyverdum ki sorma / Zerzele
oldi sanki sallandı koca hurma.
Karakuş szivili da szivili duşti kara / Bi saat can vermedi,
değil imiş mudara.
Mahalleli birleşup kuşi eve taşiduk; / Kan ter içinde kal-
duk sanki deve taşiduk.
Kuşun tuyi yolindi ve yuzuldi derisi... / Üç lengeri doldurdi
tam otesi berisi.
Millet şaşurdi kuşten çikince iki yurek, / Dort tane karaci-
ğer sekiz tane bumburek.
Bi taşşağı varidi ki sanilurdi buğa; / Göninden çıkardı beş
çift kalaman, beş szuğa.
Ola uşaklar, bu Et-Baluk mağazasi mi? / Yeğise bi yone-
tim kuruli egzasi mi?
Kuşi gören çocuklar korkti, boyukler güldi / Düzköy, Baş-
köy, Mamanat, Hamduzi'ne tokuidi.
Szusze Refik: — Ülkeyi baturan bu kuş idi, / Tormani: —
Başumuze saran oni Bush idi.
Enver Şişman dedi ki — Bu gümruk kolcisidur, / Toşi Os-
man dedi: — Yok, sosyete solcisidur.
Kasimi Mevlut: — Bunun dişisi de var İmiş, / Tibuki mu-
ho: — Oda erkeği kadar imiş.
Lumani Saffet kuşi benzetince keşişe, / İskenderoğlu Ri-
fet, çok uzuldi bu işe.
Kabeyli Hakki: — Şimdi soner Körfez krizi, / Mehmet Emin:
—Az daha savaşa sokti bizi.
Simsar Dursun kemençe elde durdi horona, / Coşti İdris
Güneş da ayak uydurdi ona.
— Halka halka oldi halk boyuk şenlik patladi, / Köy, o ka-
natlı (ilden kurtuluşu kutladi...
Ne ise, lafi daha fazla şişurmeyelum, / Yüzde yüz hakika-
te kölge duşurmeyelum.
Hayvanın yarisini koni konkşi bolusti, / Kellesi da Kurhuse
Tevfik Ağaye duşti.
Yarum gövdesi kaldi bize de kala kala... / Dort parmak ya-
ği çikti ekole mundi kala.
Kaldurup dörtkoşenun darabesine astuk, / Tuyinden yaptı
bizum kari beş alti yastuk.
Pilavi sağan sağan çorbasi kazan kazan... / Yedi nufus ida-
re ertuk bitum remezan."
Gelelim açıklamalara: Kitsa kitsa: kar yağarken çıkan ses,
kar sesi; Keterez: Mevzi; Szivili da szivili: Ciyak ciyak; Mu-
dara: Madara, güçsüz, Kalaman: Çank; Szuğa Çapula, pos-
tal; Ekole mundi kala: Poposunun kıyısından; Bumburek:
Böbrek; Daraba: Duvar; dörtkoşe: Mutfak.
Taşlamada geçen kimi adlara gelince; bunlar Artvin'in De-
mirciler köyünden kişiler; Toşi Osman bunlardan, Hasan Çe-
lebi'nin kardeşi. Toşi Lazca "kırağı" demek. Szusze Refik:
(Szusse suse okunur, Suse Refik) Artvinli tecimerlerden, To-
raman Halit'in dayısı. Toraman'lar Ankara'da da tanınmış ki-
şiler. Toramani: Toraman Halit'in babası. Kabeyli Hakkı:
(Kaboğlu, Hasan Çelebi'nin dünürü); Kurhuse Tevfik: Çok ko-
mik bir kişi, köyün Nasrettin Hocası, Tibuki Muho "Kafası bü-
yük Muhammet" demek, Toşi Osman'ın kayınçosu.
Karakuş: Kapkara bir kuş. Eti çok güzelmiş. Hasan Çele-
bi, "Hayvanlann en lezzetlisidir" dtyor. Tavuğun dörtte biri,
piliç kadar. Kısacık boyu, yirmi santim var yok; tıknazca, uzun-
ca kuyruğu var.
Karakuş, ayakları havada; yere basmaz. Havalarda, dal-
larda gezer. İşj hep ağaçlarda, tepelerde. Çulluk gibi topra-
ğa basıp, oturmaz. Tırmandığı yerden inmez...
Hasan Çelebi'nin taşlamasındaki karakuş, ansiklopediler-
de geçmiyor. 'Ana Britanica"da. "Sakallıbalıkbaba" denilen
karakuş var da bu yok. Bizım karakuş et yemez. "Hurma"
yer, aynca kara sarmaşığa bayılır. Karakuşi "yasa dinlemez"
demek.
Hurma Arabistan kökenli hurmaya benzemez. Anladığım,
bunun yalnızca adı hurma! Kızılcığa benzer bir yemiş, dağ
yemişi. Dışı önce kahverengi, kuruyunca koyu bir renk ah-
yor. Dağlarda, Artvin dağlannda bol yetişir; hevenkler biçi-
minde asilırmış. Köyiüler, bu hurmayı cevizle karıştınp
yerlermiş. Kalorisi çok yüksek; yiyenleri, felaket yellendirir-
miş!
Anadolu'dan gelen haberter, ANAP'ın giderek bitip tüken-
mekte olduğunu gösteriyor. ANAP'lılar, DYP'ye kaymanın yol-
larını mı arıyorlar ne? DYP'nin tırmanışı buradan mı geliyor?
Ne yanından baksanız Hacı TÖ'nün işi bitik. Ne zaman ya-
pılırsa yapılsın, ilk seçimde!
ÇAUSANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Bağ-Kur Saglık Sigortası
SORU: Bag-Kur'a bağlı 16 yıllık mahalle muhtanyım. Eşi-
min SSK emeklisi olması nedeniyle SSK sağhk kar-
nesiyle yıllardan beri saglık hizmetlerim SSK'ca kar-
şılanıyor. Bu durumda:
1) Eşimin SSK'lı oluşu ve benim de SSK saglık kar-
nesi ile saglık hizmeti görmeme karşın, Bağ-Kur'dan
hiçbir saglık hizmeti gönneden her ay saglık primi
ödemem doğru mudur?
2) Ben kendiligimden saglık sigortası priraini kesip
diğer primleri ödersem ileride eksik ödeme yaptığım
için cezai duruma duşer miyim?
L.I.
YANIT: 1) Bağ-Kur Saglık Yardımlan Yönetmeliği'nin 5. mad-
desinde, "diğer sosyal güvenlik kunıluş kanunlanna ve özel ka-
nunlara göre saglık yardımlanndan faydalanan Bağ-Kur
sigortalılanndan bu durumlarını belgelemeleri halinde sağhk
sigortası primi alınmayacak ve bunlara sağhk yardımı da
verilmeyecektir" denilmektedir.
Bağ-Kur tsteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliği'nin 9. madde-
sinde yapılan değişiklik 31.1.1990 günlü Resmi Gazete'de yayım-
lanmıştır. Maddenin yeni şekline göre:
"Diğer Sosyal Güvenlik Kanunlanna ve Özel Kanunlara gö-
re sağhk yardımlanndan faydalananlar, 1479 sayıh kanunda ön-
görülen sağhk yardımlanndan yararlanamazlar. Bu durumda
olduklannı bir dilekçe ile kuruma bildirenlerden, dilekçeleri-
nin kurum kayıtlanna intikal ettiği tarihi takip eden aybaşın-
dan itibaren sağhk sigortası primi alınmayacağı gibi sağhk
yardımı da verilmeyecektir;'
Aynca Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 23.12.1988 tarih,
1988/3386 esas ve 1988/7797 kararı da konuyla ilgilidir.
"ÖZET: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşhhk ayhğı ahnak-
ta olan kocasından dolayı sağhk yardımından yararlanan iste-
ğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı kadından saglık sigortası primi
kesilemez"
Kısaca, yargı karanna göre isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı
kadınlardan, SSK sigortalısı ya da emeklisi eşlerinden dolayı
sağhk >ardımından yararlananlar, Bağ-Kur saglık sigortası kap-
samı dışındadır. Bu nedenle bu konumda olanlardan sağbk pri-
mi kesilmeyecek ve Bağ-Kur'ca sağhk yardımı da
yapılmayacaktır. Yönetmeliğe göre de gerek zorunlu, gerek is-
teğe bağlı Bağ-Kur sigortahları, Bağ-Kur dışında bir başka sos-
yal güvenlik kurumunun sağhk yardımlanndan yararlanıyorsa,
bunlardan Bağ-Kur sağhk sigortası primi alınmayacaktır.
2) Bağ-Kur'a başvurmadan kendiliğinizden sağhk sigortası
primıni kesmeniz eksik ödeme yaptığınız anlamına gelir ve ce-
zai duruma düşersiniz.