Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 ARALIK 1990 EKONOMİ CUMHURÎYET/13
SERBEST HYASADA DÖVtZ
ABODolan
Bat Alman MaıVı
bviçre Frangı
Holanfe Honni
ingfc Stafci
Fransa Frangı
lOOItatyarLiret)
SARiyali
Avusturya Şihnı
Ahş
2875
1940
2260
1715
5570
570
256
752
275
Sattş
1945
2265
1720
5620
575
260
760
280
Mviz İnt. ($) 2871
ALTIN SÜMÛŞ
Cumhunyet
fte$at
24 ayjf artın
22 ayar Nleak
900 ayar gûmuş
Vakrftar* Ntnn
Ziraat Artmı
HalkAltm
M.Batos 1 Ons S
Al.ş
230 000
270 000
34 850
31400
427
192.000
192.000
190.000
37290
httrtanta Ort Fara (%)
Satış
233 000
280 000
34 950
34 500
455
197.000
197.000
1940»
375 55
64 97
Çaybank'a
genel müdtir
• İSTANBUL (AA) —
Çaybank'ın 1990 yılı
olağanüstü genel kurulunda
bankaya genel müdür
atanması, bankanın
geliştirilmesi için de belli
başh merkezlerde şube
açılması kararlaştırıldı.
Çaybank Yönetim Kurulu
üyesi Derviş Temel,
bankanın olağanüstü genel
kurulunun 14 aralık cuma
günü yapıldığını, Kamu
Ortakhğı Idaresi (KOt)
temsilcisinin muhalefetine
rağmen tlhan Güntürk'ün
genel müdürlüğe atandığını
söyledi. Derviş Temel,
olağanüstü genel kurulda,
KOI temsilcisinin Türk
Ticaret Kanunu'na (TTK)
göre "genel müdürii atama
yetkisinin yönetim kuruluna
ait olduğunu" ileri
sürdüğünü kaydetti.
Hissedarları temsil eden
Aykut Bascıl ise
"Bankanın en yüksek karar
organının genel kurul
olduğunu" bildirdi.
Yönetim kuruluna seçilen
llhan Göktürk'ün,
hissedarlar adına genel
4 müdür olarak ismen
belirlenmesini önerdiğini
belirten Temel, önergenin
yüzde 51 oyla kabul
edildiğini de ifade etti.
Ozakatlar
borsada
• ANKARA (ANKA) —
Izmir'in ünlü
işadamlarından özakat
ailesi de borsanın
cazibesine kapıldı. Melih ve
Tevfik özakat, aralarına
Kaynak Mümessillik
Müşavirlik Ticaret AŞ ile
Osman Akın ve Ayşe
Aslıgül Akın'ı da alarak
menkul kıymetler
piyasasında aracıhk yapmak
üzere şirket kurdu. 'Kapital
Menkul Değerler Anonim
Şirketi' adıyla kurulan 1
milyar lira sennayeli
şirketin borsada ikinci el
piyasada araCılık yapacağı
belirtildi. Şirketin bu
faaliyetine sermaye piyasası
kurulundan borsa
bankerliği belgesi aldıktan
ve YKB'ye üye olduktan
sonra başlayacağı
kaydedildi.
Dıracat
şampiyonlan
• Ekonomi Servisi — Bu
yıhn ocak-eylül döneminde
en fazla ihracatı, 321
mîlyon dolarla GSD Dış
Ticaret AŞ gerceklestirdi.
ikinci sırada, 318 milyon
dolarla Koç Grubu'na bağlı
olan Ram Dış Ticaret,
üçüncü sırada ise 255
milyon dolarla Çukurova
Dış Ticaret yer aldı.
Bu dönemde dış ticaret
sermaye şirketlerinin
toplam ihracatı 3 milyar
119 milyon dolara ulaşıyor.
Kadro
degişikligi
• ANKARA (ANKA) —
DPT Müsteşarhğı ile
Türkiye Ortadoğu Amme
tdaresi Enstitüsü (TODAİE)
Genel Müdürlüğü'ne ait
toplam 170 kadronun
derecesi değiştirildi. Resmi
Gazete'de yayımlanan
Bakanlar Kurulu karanna
göre DPT Müsteşarhğı'na
ait 89 dolu kadronun
derecesi bir puan
yükseltildi, 66 boş kadroda
ise çeşitli unvan ve derece
değişikliklerine gjdildi.
TODAİE Genel
Müdürlüğü'ne ait toplam
15 dolu kadronun ise
derecesi 1-2 yükseltildi.
Türk işadamları
Iran'da
• ERZURUM (AA) —
Erzurum Vali Yardımcısı
Mustafa Tamer, Erzurumlu
30 sanayici ve tüccarın,
İran'ın Batı Azerbaycan
eyaletinde açılacak fuara
katılarak Türk ürunlerini
tanıtacaklarını bildirdi. Vali
yardımcısı Tamer, Jranlı
tüccar ve sanayicilerin,
Erzurum'daki Doğu
Fuan'na geçen yıl
kaüldıklarını ve pavyonlar
açarak ürunlerini teşhir
ettiklerini, çeşitli bağlantılar
yaptıklarını belirtti.
Tiıriznıde yenî slogan: Sat-kıırtıılGirdiği yatırım yüzünden borçlanan ve ödemekte
zorlananyatınmcılar, sorunu kendi kaynaklanyla
çözmeye çahşıyorlar. Parası olan sermaye aktanmına
gidiyor.Olmayan ise en uygun çözümü tesisi
devretmekte buluyor.
Dedeman Turizm A.Ş. madencilikten kazandığını
r turizmeaktanyor. tsviçre-Tüfk ortakhğıyla yapılan
'Kiriş-World\ sermaye arttırırnına gitti. Camel
Holding Salima-Beldibi tesisini Vakıflar Bankası'na
devretti. Kimse yeni yatınma hevesli değil.
Turiamdeki finansman sistemini sağlıksız
r
bulan Yılmaz Ulusoy'a göre "Türkiye'de
bufaizoranlarıyla turizmtesisi yapmak yanlış.
Rantabiliteyi bulmak mümkün değil. 1983-87
arasında slogan 'yap-kazan'dı, şimdisat-kurtul."
CEM HAMULOĞLU
"Türkiye'de bu şartlarda bir ko-
naklama yaünraına girmek akılcı de-
ğildir." Bu sözler, girdiği konaklama
yatınmı yüzünden biriken kredi bor-
cunu ödeyemediği için darboğaza gi-
ren ve Salima-Beldibi'ndeki tesisini
ortağı olan Vakıflar Bankası'na dev-
reden Camel Holding'in Yönetim Ku-
rulu Başkanı Ergun Güvenç'e ait.
Belki Güvenç'in yargısı biraz ağır.
Ama yatuımalar arasında esen hava-
mn pek sıcak olduğu söylenemez.
Çünkü yapılan tesisler ne kadar nite-
likli olursa olsun, işletme aşamasmda,
birikmiş faiz ve ana para borçlan yü-
zünden çeşitli sorunlar yaşanıyor. Bu
plguya en iyi örneği ise Antajya - Ke-
mer'de bu yıl açılan "Kiriş-World"
adlı konaklama tesisi oluşturuyor.
120 milyon lsviçre Frangı'na mal
olan mimarisi ve kullanılan teknoloji
ile beğeni toplayan Kiriş, açümasının
ardından dolulukta bir sorunla karşı-
laşmamasına karşın darboğazda bu-
lunuyor. lsvicre-Türk ortakhğı ile ger-
çekleştirilen Kiriş'in Genel Koordina-
törü Turgut Şeyhun, darboğazı aşmak
için "sermaye arttırunına" gittikleri-
ni söylüyor. Kiriş'in yapımında, lüks
olmanın getirdiği maliyet artışı kadar
özel bankalardan alınan kredilerin
yüksek faizinin projeyi zorladığını
vurgulayan Şeyhun, fsviçreliler adına
şunları söylüyor:
"Isviçrelileri en çok sıkıntıya sokan
şey. Türidye'deki finansman sistemi.
Yüksek faizler, kısa vadeii krediler yü-
züoden sermayenin dışında ek para
koymak zorunda kalddar. Türkiye'-
de turizmle ilgili artık başka bir yatı-
nra yapacaklannı sanmıyorum."
Girdiği yatırım yüzünden borçlanan
ve ödemekte zorlanan yatınmcılar, so-
runu kendi kaynaklanyla çözmeye ça-
lışıyorlar. Parası olan sermaye akta-
nmına gidiyor. Olmayan ise en uygun
çözümü, tesisini devretmekte buluyor.
25 yıldır turizmin içinde olan Dede-
man Turizm A.Ş., madencilikten ka-
zandıkJanm zorunlu olarak turizme
aktaranlardan birisi. Yönetim Kuru-
lu Başkan Yardımcısı Nfurat Dede-
man, yatırım sırasında ve sonrasında
yaşadıklannı şöyle özetliyor:
"Biz yalnızca turizmk uğraşıyor ol-
saydık, başka gelirimiz olmasaydı,
kendi özkaynağımızı koyup bakiyesini
de devletten aiacağımızı varsaymış ol-
saydık, ber yatınmı kendi başına ay-
n bir işletme olarak düşünerek diğer
kaynaklanmızdan oraya transfer yap-
masaydık, o yatınmlan gerçekieştir-
memiz imkânsızdı. Belki çok borçla-
narak yapüacaktı ve neticede de bu-
gün Türk turizm isletmelerinin içine
düştüğü dunıma düşecektik."
1966'da Ankara-Dedeman olarak
ilk işletmesini açan, 1982 yılında aç-
tığı Istanbul-Dedeman'ın ardından
1989 yılında hizmete soktuğu Antalya-
Dedeman ve Nevşehir-Dedeman ile
yatak sayısıru 3 bin 150'ye çıkartan
Dedeman Turizm A.Ş., "Yeni bir ya-
tınma girmeyi düşünüyor mu?" Bu
soruyu Murat Dedeman yanıtlıyor:
"Şu anda turizmde yeni bir yatın-
ma girmeyi düşünmüyonız. Mevcut
yatınmlanmınn biraz daha oturma-
sını bekliyoruz. Turizmin içinde bu-
lunduğu soranJar malum. Sonra bn-
günkü teşviklerte, turizm yatırunlan-
nın geri dönüş oranını dikkate alarak
yatınm yapmayı şu anda düşünmüyo-
ruz."
Peki, bir yatınma olarak Murat
Dedeman'ı bu karan almaya zorlayan
nedenler neydi? Dedeman, "teşvik
politikasını" şöyle cleştiriyor:
"Hep 'teşvik ediyoruz' diyorlar.
Ama neyi teşvik ettiklerini kendileri
de fazla bilmiyorlar. Teşvik eğer ve-
rilen sözler yerine getirilirse güzel bir
şeydir. 'Teşvik vereceğiz' diyoriar. Siz
de bir yatınmcı olarak bu sözlere gü-
venerek besapiannızı yapıyorsunuz.
Kendi özkaynaklarınızı zorlayarak
üzerinize düşen vazifeyi yerine getiri-
yorsunuz. Devletten alacaklanıuza s-
ra geldiğinde ise bir sürü bahaneyle
geciktiriliyorsuauz. Bizim çeşitli baha-
nelerle 6 ay, 1 sene bekleyen alacak-
hvunız bulunuyor. Bizim Antalya'da-
ki otelimiz 1989 yıhnda açıldı. Ama
hâlâ devletten bir sürii kaynak kulla-
nımını destekleme primi alacagımız
var. Tabü bu tutum yaptıgınız bütün
besaplan altüst ediyor. Bugünün enf-
lasyonist ortamında «laragınm bir se-
ne-geç tahsil ederseniz, degeri yan ya-
nya azalıyor. O zaraan siz de özkay-
Tdfl" katkıda bulunmak zorun-
g
da kalıyorsunuz."
Bu arada turizm yatınmlanna yö-
nelik finansman sistemini başından
beri "sağhklı" bulmayarak yatınmla-
nnı kendi özkaynağı ile yapan yatı-
nmcüar da bulunuyor. Ulusoy Turizm
A.Ş. yöneticisi Yılmaz Ulusoy, yatı-
nmlannı özkaynakları ile yaptıklan
için finansman sorunlarmdan etkilen-
mediklerini söylüyor:
"Türkiye'de bu faiz oranlanyla tu-
rizm tesisi yapmak yanlışür. Bu şart-
larla rantabiliteyi bulmak da mümkün
değildir. Hadise budur. Biz de bu yüz-
den tesisierimizin tümünü kendi öz-
kaynaüımızla yapük. 1983-1987 «ra-
sınd* turizmde slogan 'yap-kazan'dı,
şimdi ise tam tersi, 'sat-kurtul'.".
Turizm sektönınün çeşitli atauuann-
da hizmet veren Net Holding'in Yö-
netim Kurulu Başkanı Besim Tibuk,
"Bu ortamda yeni bir yatınm akılcı
degil" diyerek tavırlarını şöyle
özetliyor:
"Bu ortamda faaliyette olan şirket-
lerimizin mali yapılannı güclendlnnek
ve berhangi tatsu bir gelişmeye karşı
hazırlıklı olmak için biz 1991 senesi-
ni işler iyi gitmeyecekmiş gibi planla-
dık. Tedbirlerimizi öyle aldık."
Türkiye'nin enflasyonist ortamında
turizme yeni bir şirket olarak girenler
için "teşvik" olmadığım vurgulayan
Tibuk, "Turizmin teşvik gönnemesi-
nin bir nedeni de kftğıtta kalmasıdır"
diyor. Ama turizm sektöründen umu-
dunu kesmiyor:
"Yerini doğnı secmek kaydıyla tu-
rizm krize rağmen iyi bir yatmmdır.
Türkiye'nin gerçek anlamda başanlı
oiduğu tek sektör turizmdir. Ötekik-
rin hepsi palavradır."
Çiftçilerin acıklıraporu Özal'daHAKAN KARA
tZMİR — Türkiye Ziraat
Odalan Birliği'ne göre bu yıl ta-
nmsal ürün fiyatlanndaki artış
ortalama yüzde 40 düzeyinde
gerçekleşirken maliyet artışları
yüzde 82'ye ulaştı. Geçen hafta
Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile
görüşen TZOB yöneticileri dün
de Özal'a görüşme sırasında
yansıtılan sorunları detaylı ola-
rak ele alan bir raporu ilettiler.
TZOB Başkanı Orhan Öz-
bek, 1980 yılında Türkiye'de 22
ürün destekleme kapsamınday-
ken bu yıl desteklenen ürün sa-
yısının 9'a düştüğünü açıkladı.
Tüm dünya ülkelerinde üretici
kesime sübvansiyonlar uygula-
nırken Türkiye'de sübvansiyon-
ların giderek kaldınldığını dile
getiren özbek, tarım kesiminin
darboğaza girdiğini belirtti. Öz-
bek, "Bu yıl var yüı olmasına
karşın buğday dışında, üretici
hiçbir üründe para kazanama-
dı. Maliyetlerdeki artışla fiyat
artışlan karşılaştınldığında üre-
ticinin içinde bulunduğu ekono-
mik güçlük açıkça ortaya
çıkmaktadır" diyerek şunları
söyledi:
"Uygulanan tanm politikası
köyden kente goçe davet çıka-
nyor. Çiftçilikle geçimini sagla-
yamayanlar kentlere gelmeye
başlıyoriar. Doğu illerinde beş
yıl önceki nüfus yok. Bu arada
kenllerde sorunlar giderek artı-
yor. Dünyada tanm kesimine
önemli sübvansiyonlar uygulan-
maktadır, başta da Avnıpa ül-
kelerinde. Bu hem lanmsal üre-
timin arttınlmasını sağlamak
amacıyla hem de istihdam ko-
nusu göz önüne alınarak yapı-
lıyor. Dünyadaki durum buy-
ken bizde çok hazırlıksız olan,
sermayesi dıişük, yüksek faiz ve
enflasyonla mücadele ederek
üretim çabasında olan çiftçile-
re yöneiik destekler azaltılıyor.
Oysa tam aksi yapümalı, destek
arttınlmalıdır."
Cumhurbaşkanı Turgut özal
için Türkiye'de tanm kesimin-
de sübvansiyon uygulanan alan-
ların ve destekleme kapsamın-
daki ürünlerin listesini de hazır-
ladıklarını belirten Özbek,
"Halen sütte, ette, gübrede, to-
humda ve ilaçla sübvansiyonlar
uygulanmakta. Ancak bunlar
ÇOK yetersiz düzeyde" dedi.
TZOB Yönetim Kurulu üye-
si Ahmet Çayırlı da Türkiye'de
giderek artan tanmsal ürün it-
halatına dikkat çekerek "Türki-
ye'nin tanmsal üretim açısından
kendi kendine yeten ülke olma
özelligini >itirdiğini" dile getir-
di.
Türkiye'de artık sadece buğ-
day, arpa, yulaf, çavdar, mısır,
şekerpancan, tiftik, haşhaş kap-
sülü ve tü'ünün destekleme kap-
samında kaldığını vurgulayan
TZOB yöneticileri çözüm bek-
leyen tanmsal sorunlara ilişkin
olarak şu önerileri getirdiler:
• Destekleme kapsamındaki
ürün sayısı arttırılmalıdır.
• Tanm satış kooperatifleri-
nin ve Çay-Kur'un toplam 800
milyar lirayı aşan borcunun üre-
ticiye ödenmesi sağUnraahdır.
• Sübvansiyonlar yükseltil-
meli, tanm ürünlerinde ithalat
politikası yeniden gözden geçi-
rilmelidir. Düşük fiyallı, haksız
rekabete neden olan dampingli
ithalatın önüne geçilmelidir.
• Türkiye'de tanmsal urünle-
rin pazarianmasında bord siste-
mi kurulmalıdır."
Bankaeıhkta
'ckşfaktör'korkusu
Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri
Üstün Sanver, bankacılara verdiği
konferansta, dünyadaki ekonomik ve siyasal
gelişmelerin para piyasalarına olumsuz etki
yaptığını anlattı.
Ekonomi Servisi — Türkiye
Bankalar Birliği Genel Sekrete-
ri Üstün Sanver, dış faktörle-
rin de etkisiyle 1991'in 'çok
kritik' geçeceğini, bunun için
'çok dikkatli' davranılması ge-
rektiğini bildirdi.
Üstün Sanver, tstanbul'da
bankacılara, "Uluslararası
Mali Piyasalardaki Gelişmele-
rin Işığında 1991e Girerken
Türk Bankacılık Sektöriınde
Beklentiler" konulu bir konfe-
rans verdi. Dünyada gözlenen
ekonomik ve siyasal gelişmele-
rin, Körfez krizinin de etkisiy-
le para ve sermaye piyasaları
üzerinde olumsuz etki yaptığı-
na dikkat çeken Üstün Sanver,
"sıkınblı bir dönemden geçildi-
ğini' ve Türkiye'ye yöneiik kre-
di portföylerinde sınırlama ol-
duğunu söyledi. 1991 yılında
bütçe açığımn daetkisiyle içeri-
de kaynak rekabetinin artaca-
ğına dikkat çeken Üstün San-
ver, parasal büyükluklerde
önümüzdeki yıl daha fazla ar-
tış olmayacağinı beUrterek şun-
ları söyledi:
"Hep Körfez krizine bağlı
kalıyoruz. Körfez'de barışçıl
bir çözüm olsa da bunun 8-10
ay olumsuz etkilerini yaşanz.
Ondan sonra da işimize baka-
nz diye düşünüyorum. Burada
1991 için 'coker', hibe şeklin-
de olacak dış yardımdır. Bu dış
yardım gerçekleşmezse o za-
tnan bazı sorunlarla karşı kar-
kalınz. 1990da mevduat•şıya Kaıınz. vrrv aa mevauaı Kuru
KONUK YAZAR
kasmı itibanyla yüzde 36 büyü-
tlü. Buna karşılık kredi büyü-
mesi yüzde 54 oldu. Yani ban-
kacılık sektöriı kaynağından
fazlasını kredi olarak vermiş.
Son birkaç ayda kredilerdeki
büytime durdu.Çönkü kredinin
mevduatla biriikte gitmesi ge-
rekir. 1991, TL için sıkışık ve
zor bir yıl olacak. Çok dikkat-
li >e yönlendirilmesi gereken
bir dönemden geçeceğiz. Çizdi-
ğim bu tablo karanlık bir tab-
lo değil. Dış etken de olmasay-
dı bu olumsuzluklar da göze
batmayacaktı. Ama çok dik-
katli olraamız gereken bir yıla
giriyoruz. Çok ciddi bir hesap
kitap yapıp dengelemeye giüne-
miz lazım."
Bankalar Birliği Genel Sek-
reteri Üstün Sanver, bu uyarı-
sından sonra bankalann
1991'de otomosyanda, bilgi
bankası kuruünasında ve kamu
yönetimi ile sağlıklı bir diyalog
kurulması konusunda ortak
hareket etmeleri ve işbirliği
yapmalannın zorunlu olduğu-
na işaret etti. Sanver, bankala-
nn kendi aralannda bilgi ban-
kası kurulması konusunda cid-
di bir çahşmaya girdiklerini ve
bu konuda önümüzdeki aylar-
da sotnut gelişmeler bekledik-
lerini söyledi. Sanver, bilgi
bankası kurulması konusunda
Merkez Bankası'nın da yar-
dımcı olacağım belirterek
"1991 veya 1992de bu merkez
kurulacak" dedi.
DlŞ TİCARET
-40.660
394.035
147.375
474.766
-155.925
1.094.731
Islamülkeleriyle balayı bittiSon beş yılda îslam ülkelerine ihracatımız
yüzde 41'den yüzde 19'a indi. îslam
ülkelerinden yapılan ithalat ise yüzde 29'dan
yüzde 17'ye geriledi.
ANKARA (UBA) — Islam
ülkeleriyle ticaret dengesinin,
son beş yılda sürekli aleyhimi-
ze geliştiği, ihracat ve ithalatı-
mızda İslam ülkelerinin payının
devamlı azaldığı ortaya çıktı.
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri
Derneği Türktrade'in araştır-
masmda, İslam ülkelerinin ihra-
catımız içindeki payının
1985-1990 döneminde yüzde
41'den yüzde 19'a, ithalatımız
içindeki payının da yüzde
29'dan yüzde 17'ye düştüğü be-
lirlendi. Aynı araştırmaya göre
OECD ve AT ülkelerinin aynı
süre içinde ihracatımız içindeki
payı yüzde 44'ten yuzde 67'ye,
ithalatımız içindeki payı ise yüz-
de*53'ten yüzde 64'e çıktı.
Türkiye'nin İslam ülkeleriyle
ticareti 1985 yılında 6 milyar 706
milyon dolarhk dış ticaret hac-
miyle en yüksek düzeye erişir-
ken Türktrade araştırmasına
göre ihracatçılanmızın Iran-
lrak savaşımn son yıllarındaki
yanlış davranışlan ve İran-Irak
savaşımn bitmesiyle biriikte ti-
caret hacmi, 1 milyar dolarhk
bir gerilemeyle 5 milyar 627 mil-
yon dolara ve 1990 yıhnın ilk on
aylık döneminde de 5 milyar 34
milyon dolara geriledi.
Dış Ticaret Sermaye Şirketleri
Derneği Türktrade'in araştır-
ması, Türkiye'nin dış ticaretin-
de, Islam ülkelerinin payının sü-
rekli azaldığı gerçeğini ortaya
koyarken OECD ve AT ülkele-
rinin dış ticaretimizdeki payla-
n sürekli artıyor. Bu arada,
Türkiye nın ihracatı için en bü-
yük pazar durumundaki İslam
ülkelerine ihracatımız sürekli
gerilerken Türkiye'yi bu pazar-
dan ABD, Ingiltere, Fransa,
Italya, Almanya ve Japonya'mn
kovduğu ortaya çıkıyor.
Islam ülkelerinin toplam 176
milyar dolarhk ithalatlan için-
de Türkiye'nin payı 3 milyar do-
lann üzerine bir türlü çıkmaz-
ken, İslam ülkelerinin kendi
aralanndaki ithalatlan 21 mil-
yar dolar, AT, Amerika, OECD
ve Uzakdoğu ülkelerinden itha-
latları da 155 milyar doları
buluyor.
Yoğunlaşan içve dışdengesizlikler
Bu yılın ilk dokuz ayında dış ticaret ve cari işlemler.açığı büyürken, bir yandan da
brüt döviz rezervleri 12.5 milyar dolan aşmış, TL'nin dış reel efektif kuru
yükselmiş, ihracat duraklarken ithalat gerçek anlamda patlamıştır. Bu tablonun
gerisinde yatan devalüasyon oranı-iç faiz haddi farkımn yarattığı kısa vadeii
sermaye girişidir. Yarattığı önemli bir sonuç da kısa vadeii borçların 1.5 milyar
dolar civarında artış göstermesidir.
Prof.Dr. GULTEN KAZGAN
İÜ Iktisat Faküitesi Öğretim Üyesi
Turk ekonomisi 1989 yıhmn ilk ya-
rısından itibaren dış \e iç dengesizlik-
lerinin giderek yoğunlaştığı bir sürece
girmiştir. 1990 yılı ocak-eylül verileri-
ne göre bir yandan dış ticaret açığı 6
mil>ar dolara, cari işlemler açığı da 2
mıl>ar dolara yaklaşırken, bir >andan
da brut döviz rezervleri 12.5 uıihar do-
lan aşmıştır. TL'nin dış rei^eı^Ktiı" kuru
yükselmiş, ihracat dolann değer kay-
bının yarattığı artış görüntusü bir ya-
na, duraklarken ithalat eercek anlam-
da patlamıştır. Bu tablonun gerisinde
yatay olay, devalüasyon oranı-iç faiz
haddi farkının yarattığı kısa vadeii ser-
maye girişidir; yarattığı önemli bir so-
nuç da 1988 ve 1989'da duraklamaya gi-
ren kısa vadeii borçların 1.5 milyar do-
lar civannda artış göstermesidir. TL'nin
konvertibilitesine geçilirken sermaye
hareketleri iyk-e serbestleştirilmiştir. Bu
nedenle, iç piyasa için dışandan borç-
lanma, dış piyasa için de burada plas-
man yapma cazibesini sürdükdükçe
(tıpkı 1975-78 arasında DÇM olayında
olduğu gibi) bu ithalata dayalı furya da
surmektedir.
Sermaye hareketlerindeki serbestleş-
me ile biriikte gelen faiz-devaluas>on
makası, iç dengesizlikleri de arttırmak-
tadır. TC Merkez Bankası neredeyse
emisyonu sadece döviz alımına inhisar
ettırmektedir; nitekim 1990'da en
önemli emisyon kaynağı dış varlıklar
kalemindeki artıştır. TC Merkez
Bankasf ndan kredi alamayan KİTler
ve bankalar da dış dünyadan borçlaş-
maya başlamış, kısa vadeii sermaye gi-
rişleri "banka sistemine kredi hacmini
genişletme olanağı vermiştir. Sermaya
girişleri ÎL'nin reel değerini yükseltir-
ken, açığı büyüyen dev let bütçesinin ya-
rattığı ek fon talebi de faiz hadlerini
yukseltmektedir. Görünüşe göre dışa-
rıdan sermaye girişi TL'nin dış reel de-
ğerini yüksek tutmaya devam ederken,
faiz hadlerini o ölçüde düşürememiş,
son bir ay içinde faiz hadleri yeniden
artışa geçmiş, böylece kur-faiz maka-
sının yarattığı cazibe güçlenmiştir.
Dışarıdan önemli boyuttaki kısa va-
deii sermaye girişi dış dengeyi bozup
enflasyonu denetlenemez hale getirir-
ken, bir yandan da tüketimi arttırma
ve tasarrufu düşürme yolunda bir baskı
yaTatmaktadır. Bankalar ellerindeki
fonları iş âlemine kredi olarak vereme-
yince, bu kez tüketim kredilerini pom-
palamaya başlamıştır. Artan ithal
mallan sunumunun cazibesi bir yandan
luks tüketime üst sıralarda yer veren
görmemişliğin değer yargılan, diğer
yandan orta ve üst gelirli kesime böyle
tiiketim furyası yaşama olanağı ver-
mektedir.
Tüketim furyası, bankalar için oldu-
ğu kadar sanayi için de gereklidir. Ta-
lebin kısıldığı bir ortamda ithal malla-
rına pazarını kaybedip, daralmaya gi-
rebilecek olan sana>i dalları -başta da-
yanıklı tüketim mallan sanayileri- ban-
kalann tüketim kredileri sayesinde ar-
tan ithalattan pek fazla etkilenmemiş,
üretimine pazar bulabilmiştir. Buna
karşıhk, başta dokuma-iplik sanayii,
birçok sanayi dallan, "damping" fiyat-
ları ıle giren ithal mallan karşısında işçi
çıkarmaya başlamıştır. Son haberlere
göre tekstil sanayii 11 bin ışçi çıkarmış
ve uretimi duşürmuştur. Yani, iç den-
ge bir yandan enflasyonun denetlene-
memesi, bir yandan birçok sanayi da-
lında üretim duşüşu ve işsizlik, bir yan-
dan tasarruf oranının düşmesi biçimin-
de bir tehlikeli açmaza düşmuş bulun-
maktadır. Kısa vadeii sermaye girişle-
rinin dengeleri bozuşuna Türk ekono-
misi DÇM olayında tanık olmuştur.
Benzer bir durumu bugünün "ağır
borçlu" durumundaki Brezilya, Mek-
sika, Arjantin gibi ülkeler yaşamıştır.
Bunun sonucu her ülke için "hüsran"
olmuştur.
Kanımızca, TL'nin konvertibilitesine
geçilirken, sermaye hareketleri IMFnin
şart koştuğunun ötesinde serbestleşti-
rilmiştir. IMFnin desteklediği şartlar,
temelde cari işlemler kalemlerinde ül-
ke sakinlerine sınırsız ödeme ve trans-
fer hakkı tanınmasıyla ilgilidir; sermaye
hareketlerinde serbestieşme borç tak-
sitlerinin ödenmesinde, yabancı serma-
ye yatırımlarının >ıırtdışına transferin-
de ve benzer birkaç kalemde söz konu-
sudur (Anlaşma maddeleri no. 8). Ni-
tekim birçok yarı sanayileşmiş ülke
IMF tanımı çevresinde konvertibilite-
ye geçmeye çalışmaktadır. Buna karşı-
lık OECD uyeleri 1993, yani A\rupa
Tek Pazan'nın kurulacağı tarihe kadar,
tüm sermaye hareketlerini serbestleştir-
me karan almış bulunmaktadır. Türki-
ye'nin de bu yeni aşamaya hazırlandı-
ğı anlaşılıyor. Ancak bunun ciddi so-
runlar yaratabıleceğini de bılmek gere-
kir.
SİKMFK
Tekel'e
genel
müdür
bulundutZMtR-ANKARA (AA)
— Uzun bir süredir boş bu-
lunan Tekel Genel Müdürlü-
ğü'ne Yaşar Holding Yöne-
tim Kurulu başkan yardımcı-
lanndan Mustafa Güçlü ge-
tirildi. Atama>'a ilişkin karar-
name Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal tarafından
imzalandı.
Eski Genel Müdür Sürey-
ya Yücel Özden'in ayrılma-
sından bu yana aylardır boş
bulunan Tekel Genel Müdür-
lüğü görevine getirilen Mus-
tafa Güçlü, 1985'ten bu yana
özel sektörde Yaşar Holding
bünyesinde çalışmaktaydı.
Mustafa Güçlü, yeni göre-
vine atandıktan sonra şunlan
söyledi:
"Tekel Genel Mudüriüğü'-
nün çok zor bir görev oldu-
gu mubakkak. Ancak, ben
bu köklü kuruluşumuzun
önemli birikimlere sahip ol-
duğunu bUiyorum. Bu kunı-
luşumuzu, daha ileriye götü-
rebilmek için tüm cauşanlar-
la biriikte elimden geleni va-
pacağım. Tekd mensuplan-
nın katkılanyla, onlann bil-
gi ve tecrübeleriyle, bu
kuruluşumuzu daha da ileri
noktalara götürmek çabası
içinde olacagız" dedi.
A.Ü. SBF mezunu olan
Mustafa Güçlü, 10 yıl sürey-
le Maliye Bakanlığı'nda he-
sap uzmanı olarak görev yap-
tı. 1985 yılında özel sektöre
geçen Güçlü, Yaşar Dış Tica-
ret Şirketi'nde genel müdür
muavinliği ve genel müdür-
lük görevlerinde bulundu.
Mustafa Güçlü, 1989 yılında,
Yaşar Holding'de dış ticaret
ve fınansmandan sorumlu
yönetim kurulu başkan yar-
dımcılığına getirildi.
Evli ve 1 çocuklu olan
Mustafa Güçlü, tngilizce
biliyor.
Adana
Belediyesi
eğlence
sektöründe
ANKARA (ANKA) —
Adana Büyükşehir Belediye-
si, Ankara'da özel bir yatı-
nma gnıbuyla eğlence sektö-
rüne girdi.
Adana Büyükşehir Beledi-
yesi'nin yüzde 17.6 oranında
4 milyar 482 milyon 100 bin
liralık payla katıldığı''Ana-
kent Turizm Yatınmcılığı
Anonim Şirketi" adıyla mer-
kezi Ankara'da olan bir şir-
ket kuruldu.
25 milyar 397 milyon 900
bin lira sermayeli şirketin di-
ğer ortaklan arasında Sunma
Turizm Yatırımcılığı A.Ş.,
Mahmut E. Varol, Mustafa
Aslan, Ahmet Aslan, Mete
Bora, Selim Bora ve Osman
Özkan bulunuyor. Summa
A.Ş.'nin şirketteki sermaye-
si 5 milyar 130 milyon, Mus-
tafa Aslan'ın 9 milyar 355
milyon 600 bin, Mete Bora'-
nın 7 milyar 751 milyon ve
Osman Özkan'ın 3 milyar
151 milyon lira düzeyinde
bulunuyor. Şirketin diğer üç
ortağı ise sermayeye lOO'er
bin lira ile katıldı. Adana
Büyükşehir Belediyesi şirke-
te koyduğu sermayeyi Ada-
na'nm Seyhan ilçesindeki 44
bin 821 metrekarelik arsay-
la karşıladı.
Sirketin yurticinde ve dışın-
da sinema, tiyatro, çok mak-
sath salon, hipermarket, acık
otopark, aqua park ve eğlen-
ce merkezleri kurarak işlete-
ceği belirtildi.