Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 ARALIK 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKİYEDE BUGÜN
DevtetlMeteorotofi Işlen Genel MC-
dürtûOü'nden alınan btlgıye göre yur-
dun kuzeybab Vesimten parçalı bulut-
lu. Mekı yerter az tuhJtu « açık, Mar-
mara ile yurdun ıç kesmler sabarı sa-
attennde yoğun olmak üzere y«f yer
sisli geçecek. H * t t SICAKLIĞI, Bıraz
artacak. RÜZGÂR: Batı MlgelerirrM-
de gûney ve 4oQu. «fler yerterde ku-
2ey ve doğu yöriertien hafit, ara sıra
orta kuvvette esecek. OenizlerimıaJe
rûzgâr Bütün denizleıimiaJe kıble ve
teaşlemeden 3 Ha 5 kuvvetirtde, sa-
atte 10 ila 21 denz mıli hızJa esecek
Daiga yûkseklıgı 0.5 ıla 1. BaD Kara-
demz ve Ege'de 15 metre, görüş uzak-
lığı 10 km , Marmara'da sts anında
500 ıla 1000 metre dolayında olacak
KA^ş
Van Gâlâ'nde luna: Az buludu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey
ve batı yönlerden orta kuvvette esecek. göl kûcûk dalgalı olacak
Mana
Adapazan
Aûryaman
Atyon
Ajr,
Aıtaa
Antafcya
Anatya
Artvın
Aydın
Balıkesır
Bıiec*
Bıngol
BMis
Bokı
Burea
CanakteHe
Çorum
Oentzlı
A 21° 8°0ıyartakır
S 15° 7°Edıme
A 16° 4°Erancan
B 1*> i°£mmım
A 8°-5° EsKoet»
S 13° 2° Güiantep
A 22° 13° öresıın
15° 1° Mamsa
16° 3°KMaraş
10° -6° Metsn
6° -8° Muğla
11°
A 19° 8° Gûmüşhane S
A 11° 3°Hal*ân
B 17° 7°lsparta S
S 16° 3° Istantul S
S 10° 2°İ2HW B
A 12° T°Kars S
A 10° 5°Kastamonu S
12° T»Ka»sen
S 16° 5° Kırklarel'
S 16° 7°Kon»a
S 14° -1° KüMıya
A 16° 6°Malatya
14° e»Ordu
8° 2°Has
10°
12° 3°S*1
16" VSMOÇ
W T°&ws
5» -7» letatdaj
7° 0°Trabzon
12° 3°luncelı
13° 2 ° U 5 *
12» 2°van
12° 1°\taQ»
10° 0°ZongUd*
B 17° 5°
A W° 5°
A 21° 12°
A 1<° 3°
A 11°-1°
A 12° -1°
A 15° 8°
A 14° 6°
A 10° 7°
A 15° 6°
S 17» T>
S 10° 1°
S 15° 5°
A 14° 6»
A 11° V
S 13° 1°
A 9° 0»
S 12°-1°
B 17° 8°
A-»çık B-t>ulu»u G-(june* K-ttrt S-ssb Y-yagmıriu
Helsınkı Ü
Lenıngrad
Moskova
<
Kahıre •
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Sesli ya da yazılı
bir biçimle, kavram-
sal bir içeriğin birle-
şiminden oluşan dil-
sel birim. 2/ Sıkıntı
venne, üzme... De-
ğersiz. 3/ Asya'da
bir ırmak... Sürül-
dükten sonra bir yıl
dinlendirilen tarla.
4/ Genellikle ladvert
ya da gri kumaştan
yapılmış spor ce-
ket... Iskambilde bir-
li. 5/ Kısa kır şiiri..
tspanya'da Bask böl-
gesinin bağımsızJığı için savaşım ve-
ren gizli örgüt. 6/ Bir nota... Gövde
heykeli. 7/ Yardım amacıyla topla-
nan para. 8/ Kaba bir komedi tüni...
Kurnaz, açıkgöz. 9/ Özellikle Rize
yöresinde dokunan çamaşırlık ince
bez.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Biiyük ocaklardan aıeşi dışarı
çektnek için kullanılan uzun saplı de-
mir araç. 2/ Bir kimsenin sahip ol-
duğu gayri menkul mal... Demirin simgesi. 3/ Negatif bir sayı
üzerinde alınan ve ikinci kuvvetten bir kök taşıyan cebirsel an-
latım... Halk müziğine özgü telli bir çalgı. 4/ Havada beşte dört
oranında bulunan element... Renyumun simgesi. 5/ Bir gıda
maddesi... Bencil. 6/ Almanya'da bir sanayi bölgesi... Eski Mı-
sır'da güneş tanrısı. 7/ Kumtaşı... Hayvanların ısırmaması için
burunlarına takılan demir halka. 8/ Bireyler... Yankı. 9/ Türk
müziğinde oldukça kıvrak bir usul.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Şehitler abidesi
ÇİFÇİLERE
NOVO kim>e%igfibreier
Satı, mahaUİ: ve Şld
10 ARALIK 1930
Çanakkale Şüheda abidesinin
bu sene her halde temini
inşası için tstanbul
meb'uslannın Meclıste
muşterek bir-takrir verecekleri
yazümıştı. Meb'uslanmız, bu
mühim
mes'eleyi her halde intaca çahşmayı kararlaştırmışlardır.
Diğer taraftan Şehitlikleri imar cemiyeti de, Güzel San'atler
Akademisi'ne müracaatla Çanakkale'de yapılacak abidenin
jekli ve buna müteferri hususat hakkında mütalea istemişti.
30 YIL ÖNCE CumhuriYel
Meclisi Halka Sevdirmek
10 ARALIK 1960
Kurucu Meclise girecek olan
temsilcilerin önümüzdeki ilk genel
seçimlere aday gösterilmemeleri
şartım-Kurucu Meclisin prestiji
yönünden-doğru bulduğumu
yazmıştım. Fikir benim değildi. Onu
ilk olarak, zannedersem, Vatan
gazetesi yazarlanndan Oktay Akbal
ortaya atmıştı. Ben fikri beğenmiş ve
desteklemiştim. Yine Vatan Gazetesi
yazarlanndan Sayın özcan Ergüder, Nadir Nadi
kendi gazetesinde sütun komşusuna karşı cephe almamak
kaygusu ile olacak, fikri bana mal ederek bunun ciddi bir
şey sayılamayacağını söylüyor ve zıt düşünceyi savunuyor.
Sayın Ergüder'e göre, Kurucu Meclis üyelerinden böyle bir
feragat beklemek 'seçim müessesesinin millet hayrına
yetersiz, hatta zararlı bir müessese olduğunu kabul'
anlamına gelirmiş. Yazımdan bir kez bu anlarnı çıkardıktan
sonra artık üst yam çorap söküğü gibi yürür gider, seçimsiz
rejimlere basret duymaya kadar vanr.
Oysa, ne Oktay Akbal'in, ne de benim böyle bir tezi
benimseyemeyeceğimizi Sayın Ergüder, elbette yakından
bilmek gerekir.
—Seçimsiz demokrasi olur mu? Olmaz. O halde Kurucu
Meclis üyelerinden önümüzdeki genel seçimlere
girmemelerini istemek, demokrasiye sırt çevirmek demektir.
Günün şartlannı bir kenaıa ittiği için bu mantık zinciri
yanhştır. Seçimsiz demokrasi olmaz, ama demokrasiler
zamanla soysuzlaşabilirler. Bizim demokrasimiz de henuz
oluş çağında soysuzlaşmış, dumura uğramış ve 1950'de
millet oyu ile iş başına getirilen bir iktidar, 1960 yılında
süngü gücü ile yerinden atılmıştır. Milli iradeyi hiçe
saymanın bir sonucu olan bu hareketi halk doğru bulmuş ve
seçimle ilgisi olmadığı halde, yeni idareyi candan
benimsemiş, bağnna basmıştır.
Yolunu şaşıran bir demokrasiyi yola getirmek için halka
başvurmak, yani en kısa zamanda seçimlere gitmek,
şüphesiz en akla yatkm tedbirlerden biri sayümak gerekirdi.
Nitekim 27 mayıstan birkaç gün sonra, burada bu noktayı
belirtmiş, "ilk hedef seçimler olmalıdır" demiştirn.
Aradan aylar geçti, milletçe bir hayli vakit yitirdik. Bu süre
içinde ortaya çeşit çeşit fikirler atıldı. Milletin henüz
demokrasiye layık olmadığı, güdümlü bir idare altında
birçok reformlar yapılmak gerektiği, demokratik bir ortam
yaratılmadıkça, seçimlere gidilemeyeceği, memleketin
partilerden ve partizanlardan çok çektiği, daha neler ve
neler söylendi. Nihayet, çok şükür Kurucu Meclis fikri galip
gelerek bir intikal rejimine geçilmeye karar verildi. Sayın
Ergüder'in mantığına göre, seçimle iş başına gelmeyeceği
için Kurucu Meclisin kuruluş şekli de antidemokratik
sayümak gerekir. Fakat biz, yaşadığımız realiteyi gözonünde
tutarak bunun ileriye doğru güçlü bir adım olduğuna
inanıyoruz. Millet, kendi seçmediği bu kurula güvensin, onu
benimsesin istiyoruz. Bu nasıl olur? Şüphesiz halkın
beğeneceği bir anayasa ve seçim kanunu tasanları
hazırlamakla. Son on yüın politika çatışmalan yazık ki,
vatandaşı kuşkular içinde bırakmıştır. Millet Meclisine
girmek isteyen adaylara halk süphe ile bakar olmuştur.
Kurucu Mecliste görev yüklenecek adamlann önümüzdeki
genel seçimlenle adaylıklannı koymayacaklan bilinirse, bu
geçici yasama organına karşı vatandaşın olumlu ilgisini
arttırmaya yardım edecek, kötü propagandalann etkisini
azaltacaktır.
Sayın Ergüder, bu takdirde ya Kurucu Meclise aday
bulunamayacağını ya da gelecek Meclisin düşük kaliteli
olacağını söylüyor. Ben bu konuda o değin kötümser
değilim. Düşüncemde yalnız olmadığıma da eminim.
NADİR NADİ
GEÇEN YIL BUGÜN CumhurİYeT
Güvenlik soruşturması
10 ARALIK 1989
Danıştay, bir antidemokratik uygulamaya daha dur dedi.
Idari Dava Daireleri Genel Kunılu, Güvenlik Soruşturması
Yönetmeligi'nin Resmi Gazete'de yayımlanmasını biçim
yönünden sakat olarak niteledi ve uygulamanın hukuka
aykırı olduğu gerekçesiyle yönetmeliği iptal etti.
DÜNYA'DA BUGÛNı
Amslerdam
Amman
Afina
Bajdal
B l
Bom
Brûkstl
Budapeşıe
Cenmre
Cezayır
CiJde
Oubai
Frankfurt
ûme
Kahrı
Kopentıag
Ntln
Lefkosa
Y 2°
A 26°
B 16°
A 2*°
Y* 8°
K 0°
2»
0»
3»
3°
1°
1°
19°
A 31°
A 30°
K 0°
A 23°
B 3°
A 26°
B 3°
Y 3°
A 24°
Lenıngrad B 2°
Londra Y 8°
Madnd K 3°
Mıano
Montreal
Moskma
Uûnıh
N m Yofk
Oslo
K 1°
Y 6°
B -1°
K -2°
Y 7»
B -4°
Y 3"
K -5°
A 29°
Y 13°
B 1°
A 24°
A 28°
A 26°
K 3°
K 2°
K 2°
VtotııngtonB 5°
Zûntı K -1°
Pjns
Prag
Rıyad
Roma
So«ya
Sam
Td Anv
Tunus
Varşoıra
Vened*
Vtyana
1ARTISMA
*Avrubefsii' Gençlik Üzerîne
Kendi kültüründe varabildiği en ileri aşama arabesk
düzeyinde kalır. Ayrıca okuma oranı da eğitim düzeyinin
yükselmesiyle ters bir grafik izler.
Kültür çatışmalarının kişilik üzerinde
kendini duyumsatmasma somut bir örnek
olarak göstereceğimiz ve ikinci kuşak ola-
rak tanımlanan ilginç bir genç potansiyel
bugün karşımızda önemli bir somn olarak
kendini dayatıyor. Başlıktaki tanımdan da
anlaşılacağı gibi garip alışkanlıkları ve
olumsuzlukları içinde banndıran bu genç
nüfusumuz, iki toplumlu, iki kültürlü bir
dünyanın çarpık insanlan olarak gelişmek-
teler.
Birinci kuşak olarak tanımlanan insan-
lanmız Almanya'ya gelirken, birkaç sene
çalışıp yurduna geri dönme ereğini içinde
taşıyordu. Bu teselli uzun yıllar varlığını
sürdürdü. Uzun yülannı buralarda geçirmiş
birçok insan hâlâ bu düşünceleri taşımak-
tadır. Fakat hesaba katmadıklan, sorun
olarak görmedikleri, görmek istemedikleri
bir konu vardı: Burada doğan veya küçük-
lüğünden beri burada yaşayan çocukları.
İlk kuşak birçok alışkanhğmı gurbette de
sürdürdü. Hatta kimisi bunu içinde yaşa-
dığı topluma karşı katı bir tepki olarak sap-
lantı boyutuna vardırdı. Fakat burada ye-
tişen çocuğun durumu daha çok farklıydı.
Onlar, arkadaşlık ilişkilerini Almanlarla
kuruyor, Alman okullarında eğitim görü-
yor, o kültürün yayınlarıyla yoğun bir iliş-
ki içinde bulunuyordu. Yemek alışkanhk-
larından giyimlerine kadar ailesiyle farklı
çizgilerde bulunan bu çocuklar bulunduk-
ları ikilem arasında kirnlik sorununa da sağ-
lıklı bir çözüm getirmekten yoksunlar.
"Ben neyim", "Ben kimim" sorularına
sağlıklı bir yanıt veremiyorlar.
Sözünü ettiğımız gençleri hangi katego-
riye sokacağımız konusunda net bir çözüm
yoktur. Ne bu toplumun ne de kendi top-
lumunun bir parçası olamayan bu genç in-
san ileriye dönük tasardarında çaresiz ve
bunalımİıdır. Evet, son moda giysileri titiz-
likle izler, saçlarını günün modasına göre
kestirir, her türlü ilginç takıyı zevkle kul-
lanır, diskoya gider. Fakat arabesk yıldız-
lanndan başkasının filmlerini izlemez ya da
kasetlerini dinlemez. Kendi kültüründe va-
rabildiği en ileri aşama arabesk düzeyinde
kalır. Ayrıca okuma oranı da eğitim düze-
yinin yükselmesiyle ters bir grafik izler. Ya-
ni ilk ve ortaöğrenime giden gençlerin ora-
nı yüksekokul bazında çok çok düşmekte-
dir. Avrupa külturünün biçimselliğiyle ara-
besk kültürün özselliğını kışiliğinde sentez-
lemiş olan ikinci kuşak gençlerini
"Avmbesk" bir kişilik olarak tarumlamak
sanınm haksızlık olmaz.
Peki yapılması gereken nedir? Kuşkusuz
bunun yanıtını kapsamı ölçülü olan bu ya-
zımızda veremeyiz. Konu, uzmanlannca ele
ahnmalı, bu insanlann sorunlanna eğüecek
sağlıkb kurumlar oluşturulmalıdır. Çağdaş
anlamda bireyler yetiştirebilmek için; için-
de bulunduklan çok kültürlü şartları bu-
günkü dezavantajlanndan arındınp tutar-
h bir yöntemle ve en verimli şekliyle onla-
nn kişiliğine kanalize etmek olanaklı. Hem
kendi külturünün, hem içinde bulunduğu
toplumun külturünün olumlu yanlannı
özümseyip evrensel boyutta bireyler olabi-
lecek bu dinamik nüfusun ülkemiz ve top-
lumumuz açısından da yararları sayılama-
yacak kadar çok. Bir toplumun geleceği
gençlikse, Avrupa ülkelerinde küçümsene-
meyecek bir genç nüfusumuz var.
ALt CEBELOĞLU
Üniversite öğrencisi
Giessen/Almanya
Kültür Mirası ve Kaybolan Zanaat ler
Mimari zenginliklerin korunması ülkelerin kültürel dayanışma
içerisinde olmaları ile gerçekleşir. Bütünlüğü korumak için
ülkelerarası ortak koruma politikası geliştirilmelidir.
"Mimari Variıklann Korunması tçin Olnş-
turulmuş Zanaatkâr Topluluğu Avrupa
Merkeri" ile 1985 yıhndan itibaren diğer ül-
ke mimar ve zanaatkârlarının yanında
Türkiye'den de çok sayıda katılımcı bilgi,
görgü ve kültürel alışverişe girmiştir.
Avrupa Merkezi'nin eğitim programı rni-
mari mirasın korunması konusunda; araş-
tırılmış, irdelenmiş, olumlu sonuçları alın-
mış geleneksel ve modern restorasyon ko-
nusunda eğitimi 1975 yıhndan beri vermek-
tedir. Mimarlarımızın ve zanaatkârlanmı-
zın mirasımızın anlamakta ve koruma ko-
nusunda yaptıkları çahşmalarda sahip ol-
dukları bilgiler bu eğitimler sonucunda
genişlemiştir.
Kültür mirasımızı korumak ve kaybolan
zanaat dallarıriı gelecek kuşaklara aktara-
bilmek için:
• Zanaatkârların yetişmesinin teşvik
edilmesi,
• Zanaatkârların dilini anlayan restora-
tör mimarlann ve restoratörlerin yetişme-
si.
• Elemanların mesleki tecrübe alışverişi
sağlamaları.
Doğal ve kültürel varhklanmızın korun-
ması, bakımı, onarımı, fonksiyonlarınm
uygun kullanımlara açılması ve sonraki ne-
sillere geçişini sağlamak, geçmişe verdiği-
miz değerin en etkin belirtisi olacaktır. Asır-
lar boyunca niteliklerinde manevi bilgileri,
zenginlikleri saklayan halk eserleri, bugün
ve yann, geleneklerimizin tek canlı örnek-
leri olacaktır.
Küllür mirasımızı koruma konusunda
hazırlanmış en eski kültürel antlaşma 1931
Atina Antlaşmasfdır. 1964 yılında Vene-
dik'te düzenlenen "Uluslararası Koruma
Yöntenüeri" hakkındaki toplantı sonucun-
da yayımlanan Venedik tüzüğu günümüze
kadar gelen en etkin antlaşmadır. Mimari
zenginliklerin korunması ülkelerin kültürel
dayanışma içerisinde olmalan ile gerçekle-
şir. Bütünlüğü korumak için ülkelerarası
ortak koruma politikası geliştirilmelidir.
Böyle bir siyasetin uygulanabilmesi çok
kuvvetli idari organizasyonlar, ekonomik
ve teknik dayanışmalarla olabilir.
. Avrupa Konseyi'ne bağh olan ve ttalya'-
nın Venedik kentinde faaliyet gösteren
Haraç-Mezat...
Kültür ürünlerimizi en yetkili makam olarak Kültür
Bakanhğı'nın ilgili komisyonlan pekâlâ değerlendirebilir ve
koleksiyonculara yardımcı olabilir.
Hemen hemen her gün gazetelerdeki ilan-
lardan ve evlere gönderilen davetiyelerden
kıymetli eşyalar ve eski eserler müzayede-
leri yapılacağını öğreniyoruz. Ertesi günler-
de de boy boy fotoğraflarla, dizi dizi yazı-
larla bu müzayedelerin yankıları sürdürü-
lüyor... TV yayınlannda ilginç görüntüle-
re yer veriliyor.
Yağhboya, suluboya tablolar, heykeller,
fildişi altın ve gümüş eşyalar, eski yazılar,
beratlar, vazolar, kupalar, tabaklar, halı-
lar, kilimler ve aklınıza gelebilecek gelenek-
lerimizin ve kültürümüzün içinden kopup
gelen tanıklan sayılan bu çok değerli tari-
hi belgelerimiz, haraç-mezat kapanın elin-
de kaüyor... Tabii bu arada on para etmez,
değersiz şcyler de kendine göre alıasım bu-
luyor.
Kârlı işlere girişmek "moda" olmaya
başladı. Bilen bilmeyen bu akımın icine gi-
riyor. Böylece bu iş kollannda aşın birikim-
ler oluştu. Sonucunda da normal kazanç-
lar bölündüğü için ister istemez sapmala-
ra, gerçek dışı cabalara yönelinmeye baş-
landı.
Bugün eski eserler satılacaksa, daha doğ-
rusu el değiştirecekse, bu güzellikleri "mal"
ya da "paçah" olarak adkndıran birkaç ki-
şinin tekelinden geçileceğini bilmek gere-
kir...
Herkesin önünde, acıkta yapılan müza-
yedelerin bir de perde arkası vardır:
• Değerli bir esere "Sahte olma ihtimali
var" dedikodusu yaydınlıp değer düşürme
yolları aranır.
• Ya da tersi işlenip yapay olarak değeri
yükseltilir.
• önceden alıcısı belirlenen eserlerin art-
tırmasında "piyonlar" kullanılır. Gerçek
alıcı eğer ünlü bir kişi ise kendini belli et-
mez, fiyau yükseltmeden bu kişilere aldır-
tır. Yanlış ahmlara da sebep olur bilme-
den...
• Talibi az olabilecek eserler yine bazı
kimselerce fıyatı arttınlrp, başkasının üstü-
ne yıkılır... Ve daha nice yöntemler...
Geçenlerde TV'de yetkili bir satıcı, içten-
likle bazı açıklamalar yaptı. Arttınna sıra-
sında alıcı ile satıcı arasındaki gizli işaret-
leşmeleri, parolalan açıkladı. Hayretler
içinde izledim.
Genellikle yapıcılan hayatta olmayan bu
değerli ürünleri haraç-mezat, birtakım yön-
• Meslek okulu öğıencüerinin zanaatkâr-
lar tarafindan yetiştirilmesi,
• Ulusal ve uluslararası boyutta eğitim
yapılması,
• Mimarlann kaynak olacak belgeler, fo-
toğraflar araştınp eserlerimizih günümüz-
deki durumlannı iyileştirme için restoras-
yon ve restitüsyon projeleri yapmadan, uy-
gulamaya geçmemesi,
• Anıtlarımızın; tipolojik araştırmasımn
mimari elemanlanmn konstrüksiyonlannın
strüktürlerinin, analizlerinin yapılıp değer-
lendirmeye geçilmesi,
• Tarihi binalarımıza yeni fonksiyonlar
verirken karakterlerini zorlamadan uygu-
lama yapılması,
• Ülkelerarası koruma politikası çerçe- ,
vesinde uzman, mimar ve zanaatkârlar bUgi
değişimi ve mesleki tecrübe alışverişi için
karşılıklı burslar alınması,
• Kamu kuruluşlanna bağh tarihi bina-
ların restorasyonu uygulamalanndan mü-
teahhit hizmeti yerine, bu kuruluşlarda ye-
tişmiş mimar ve zanaatkârlara görev veril-
mesi,
• Uzmanlardan zanaatkârlara kadar uza-
nan korumacılar yelpazesinin diğer ucun-
da, yasal ve yönetsel çerçeveyi etkileyen ida-
ri görevlilerin katkılan bulunmaktadır.
ERDAL EREN
V. Mimar/tstanbul
temlerle parça başı mal gibi satmak, esere,
el emeği göz nuru dökenlere ve hem de va-
rislerine ters düşüyor.
Bir elinde numaralı sopalar, bir elinde
ağızlıklara takılmış sigaralar, bir elinde te-
lefon, bir elinde not defteri, hesap maki-
neleri ile bazı akcı adaylan da bu arada bir
tür gövde gösterisi yaparlar. Ama çoğun-
lukta değillerdir. Gelenlerin çoğunluğu oy-
nanan komediyi, çevresini ve fırsat bulur-
sa güzelim eserleri seyreder. Artürmaya pek
istirak edemezler. Sonunda eserler birkaç
kişi arasmda paylaşılır gider. Müzayedeyi
takip eden günlerde "Bilmem kaç parça
mal şu kadar milyara satılmışür" diye so-
nuç bildirisi yayımlanır.
Bir ahm-satım işinin çok çeşitli, sağhklı
yöntenüeri vardır. Herkes tesir altında kal-
madan arzu ettiğine, parası oramnda sahip
ohnayollannı hür olarak kullanabilmelidir.
Kültür ürünlerimizi en yetkili makam
olarak Kültür Bakanhğı'nın ilgili komisyon-
lan pekâlâ değerlendirebilir ve koleksiyon-
culara yardımcı olabilir. Bu gibi konular
bakanlığın çabalan alanına girmelidir. Yok-
sa geniş bir sanatsever ve koleksiyoncu top-
luluğu sürekli olarak bu tip organizatörle-
rin etkisi altında kalmaya devam edecektir.
BÜLENT ÇETİNOR
Y.MJmar / İSTANBUL
T.C.
NİZİP SULH CEZA MAHKEMESİ
Esas No: 1989/234
Karar No: 1990/62
Hâkim: A.HiImi Sökmen 24662
Kâtip: İbrahim Çapan
Davacı: K.H.
Sanık: HASAN KARAKUŞ: Bilal ve Turkân'dan olma 1967 do-
ğumlu, Nizip Tahtani Mah. nüf. kayıtlı, halen Fevzıpaşa Mah. Çiçek
Sok. No: 37'de oturur.
Suç: Cıda maddeleri tüzüğüne aykmlık.
Suç tarihi: 31.8.1989
Karar tarihi: 11.4.1990
Yukarıda açık kimliği yazılı bulunan sanık hakkında mahkememi-
ze açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda.
Sanığın sahibi bulunduğu Karakuş Pastanesi'nde sağlığa az veya
çok zarar verecek derecede dondurma imal ederek satmasından eyle-
mine uyan TCK. 396, 3506 sayılı yasa, TCK. 19, 647 sayılı yasanın
4/1, TCK, 72. maddeleri gereğince 470.000 TL. ağır para cezası ile
cezalandırılmasına,
TCK. 402. maddesi uyannca sanığın cürme vasıta kıldığı meslek
ve sanatın verilen hapıs cezasına eş 3 ay süreyle tatiline, takdiren 7
gün sureyle işyerinin kapatılmasına, karar kesinleştikten sonra sanık
hakkında verilen hukum özetinın büyuk harflerle yazılmak suretiyle
kapatma süresi kadar kalmak üzere kapatılan işyerinin göze çarpan
bir yerine yapıştırılmasına, ayrıca hukiım özetinin sonradan masrafı
sanıktan tahsil edilmek uzere tirajı 100 binden fazla olan Istanbul,An-
kara ve Izmir'de yayımlanan gazetede ilanına, ayrıca Nizip'te yayam-
lanan mahalli gazetede ilanına karar venlmiştir.
İlan olunur.
Basın: 41417
BEYPAZARI İÇRA VE tFLAS DAİRESİ
MÜDÜRLÜĞÜ
1990/831 Es.
İFLASA DAİR İLAN
Müflisin adı, soyadı ve ikameıgâhı: Sadık Ceylan Vek. Sanayi
Çarşısı No: 44 Beypazarı. Av. A. Muammer Şahin Ankara
Barosu Avukatlanndan.
Yukarıda adresi yazılı Sadık Ceylan hakkında Beypazarı Asliye
Hukuk Mahkemesi'nin 8.11.1990 tarih ve 1990/212 sayılı karan
ile iflasına karar verilmiş olup, iflas aynı gün saat 15.00'te
açılmış bulunduğundan İİK'nın 166. maddesi gereğince tebliğ ve
ilan olunur 21.11.1990.
Basın: 41255
İLAN
ANKARA tFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
1971/18
S.S. özana Kenet Pazarlama Yapı ve lşletme Koofieratifi'nin yapı-
lan iflas tasfıyesinde alacaklüann alacaklannın tamamı ödenmiş ba-
kiye kasada kalan miktar, Koop. Ana SözJeşmesinin 49. maddesi ge-
reğince ortaklara dağıtımına karar verilmiş, Ankara Ticaret Sicil Me-
murluğu'nun 15340 nolu sicil dosyasındaki kayıtlı ortaklar arasmda
dağıtımı yapılmış, UgUilerin tetkiki için daırede hazır bulundurul-
muştur.
tlgililere ilan ve tebliğ olunur. 3.12.1990
Basın 41Öİ4
POLİTtKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Ne Kuyular Kazılmış...
Ahmet Emin Yalman'ın (1888-1972) Nfetan'ına 1960'tan son-
ra girdim; Ankara temsilcisi oldum. Birkaç kez gazetesi ka-
patılan, gazete çıkarması yasaklanan Ahmet Emin, mesle-
ğine candan baglıydı. Bunca yaşına karşın genç bir muha-
birmişçesine haber peşinde koşardı. Gürsel'den bir demeç
almak için o yıllarda nasıl çırpındığını bilirim. Cemal Gürsel'in
yanına yaklaşamayınca doktoru aracıhğıyla konuşabilmişti.
Ben Vatan'ın bir atılım yapma girişiminde gazeteye girmiş-
tim. Gazetenin hem sermayesi arttırılıyor hem de kadrosu ye-
nileniyordu. Ahmet Emin'den sonra Ozcan Ergüder ve arka-
daşları geldiler. Gökşin Sipahi yazı işleri müdürlüğüne geti-
rildi. Köşe yazıları ve yazarları yenilendi.
Sermaye arttırılırken yeni ortaklar edebiyatçı, şair ve ya-
zarlardan seçildi. Üstat, başka tür sermaye istemiyordu.
Genç Gökşin Sipahioğlu 35 bin tirajlı Vatan'ı bir aya var-
madan 90 bine çıkardı. Bir süre sonra da tiraj 150-160 bini
buldu. Gökşin'in bu artışta becerisi neydi? Haberleri elinden
geldiğince degerlendiriyor, birinci saytada çok resim kulla-
nryordu. Tiraj artıyordu ama masraflar da çoğalıyordu. Ga-
zeteden ilk agızda kâr bekleyenler artan masraflar karşısın-
da mırın kırın etmeye başladılar. Ahmet Emin için bunun hiç
önemi yoktu, gazete tiraj alsın yeterdi.
Gazeteden kâr bekleyenlerle tirajın artmasını isteyenler ilk
genel kurulda karşı karşıya geldiler. Uzun sürmedi. Edebi-
yatçılar, şairler grubu ile basın dışı sermayeciler çoğunluğu
elde ederek Ahmet Emin'den Vatan'ı aldılar. Bu durumda üs-
tat ayrılmak zorunda kaldı; kadrosuyla birlikte gazeteden ay-
nldı. "Hür Vatan" gazetesini kurdu. Kırk yılın Vfetan'ı bir kar-
puz gibi ortadan ikiye bölünmüştü. Bunu gören okurlar ne
yapacaklarını şaşırmışlardı. Vatanlardan birinin tirajı ivediy-
le düşerken öteki de yerinde sayıyordu. Bu durum Ahmet
Emin'i 'Vatan"sız kodu; Hür Vatan kapandı. Öteki Vatan dur-
madan el değiştirerek ne idüğü belirsiz bir hale geldi.
Emin Bey (yakınları oyle derdi), uzun uzun makaleler ya-
zar, sonra da bunların kimini kitap yapardı. Geçen gün oğlu
Tunç Yalman'dan "Bir Yalman Yadigân" diye yazılmış bir ki-
tap aldım. "Yarının Türkjyesi'ne Seyahat" adını taşıyordu.
"Yeni Türk Akıncılarının Âleminden Notlar" derken Köy Ens-
titülerini anlatıyordu. 1944 yılında türlü Köy Enstitülerinı gez-
miş, gördüklerini büyük bir hayranlıkla yazıyordu. Doğrusu
Emin Bey'in böyle bir kitap yazdığını unutmuşum. Aradan
geçen zaman içinde de kimse hatırlamamıştı. Cem Yayınla-
rı arasmda çıkan kitapta, "Yarının Türkiyesi'ne giden yollan
iyice kavramamız için; her Türkün, Köy Enstitülerinde nasıt
çalışıldığmı, köyden alınan Türk gencinin ne şartlar altında
yetiştiğini, yann için neler yapmaga hazırlandığını öğrenmesi
lazımdı." deniyordu. Üstat şu kanıya varmıştı ki her yıl Köy
Enstitülerinden çıkacak öğrenciler arasmda memleketin en
değerli şair, edıp, yazarları görülecekti. 1944'lerde bunlar düş-
lenirken 1950'lerde örneklerini görmedik mi?
Emin Bey yazısının kimi bölümlerinde öyle coşuyor ki "Eğer
gazeteciliği çok sevmesem ve bu mesleğe sımsıkı bağlı bu-
lunmasam, seve seve tercih edeceğim meslek Köy Enstitü-
sü hocalığıdır" diyordu.
Ahmet Emin Yalman türlü Köy Enstitülerini gezer, gördük-
lerini hayranlıkla yazarken bir süre sonra bunları kapatmak
için ne kuyular kazılıyordu! Köy Enstitülerini kuran partinin
bir bakanı Reşat Şemsettin Sirer kapatılması için elinden ge-
leni ardına komuyordu. İş, Mareşal Fevzi Çakmak'a kadar var-
dırılmış, buralann bir komünist yuvası olduğu yansıtılmıştı.
Ahmet Emin'in amaçladığı yarınki Türkiye'ye neden ulaşa-
madık? Yollan kımler kesti, yeni yetişen fidanları köküyle kim-
ler kazıdı? Geriye dönünce anlaşılıyor.
Buralann ayakta kalmasına üstadın da gücü yetmemiş.
Bağnaz güçler bu yuvaları kapatmıştır.
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZŞİPAL
"Denizde çahşan, gemi adamıdır"
SORU: "Gemi Adamı Olarak Çahşryonım" başlıklı yazı-
nızda yıpranma zammı yönünden SSK uygnlamasın-
da "gemi adamlan, gemi ateşçileri, kömiircüler ve
dalgıçlar" deyimi geçerken uygulamanın Emekli San-
dığı'nca yatnız "gemi ateşçi ve kömürcüleriyJe dal-
giçlar"a uygulandıgından söz edilmektedir.
Görevi ne olursa olsun, denizde çalışan herkes bir
gemi adamıdır. Ticaret gemilerindeki mürettebattan
sayılan kamara ve mutfak personeli de gemi
adamıdır.
Ben 1950 yılında Yüksek Denizdlik Okulu'ndan
mezun olduktan sonra Dedek Kuvvetleri'nde yedek-
suba> olarak ve seyir subayı görevinde bulundum. Bu
görevin bitimindc Denizcilik Bankası TAO gemile-
rinde 1951'den 1953'e kadar giiverte subayı olarak de-
nizlerde hizmet ettim.
Karada çeşitli görevlerde bulunduktan sonra, 1980
ydında Emekli Sandığı'dan emekli oldum.
Emekli olduktan sonra sürekli Almanya'da bulun-
maktaydım. Emekli Sandığı denizde geçen hizmetim
için 2 ay "fıili hizmet zammı" eklemiş. Oysa ki yine
Emekli Sandığı kapsamında ve denizde gemi zabiti
olarak geçen her tam yıla karşılık 6 ay 180 gün ekle-
mesi gerekmez miydi?
Bu konuda fiili hizmet zammının tüm denizde ça-
lışan gemi adamlannı ilgilendirdiği hakkında Danış-
tay ya da Yargıtay karan var mıdır?
A.D.
Türk Ticaret Yasası'nda, "Gemi adamlan" şöyle ta-
nımlanmaktadır: "Madde 821- Gemi adamları; kaptan, gemi
zabitleri, tayfalar ve gemide istihdam edilen kimselerdir;'
Gemi adamının tarumı 854 sayılı Deniz tş Yasası'nın 2. mad-
desinde ise şöyle yapılmıştır: " B) Bir hizmet aktine dayanarak
gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimselere "ge-
mi adamı" denir.
Her iki yasadaki tanımdan, bir gemide görevli olan herke-
sin gemi adamı olduğu anlaşılmaktadır.
5434 sayüı TC Emekli Sandığı Yasası'nın 32. maddesinde hiz-
metin denizde geçmesi koşulu ile "gemi ateşçi ve kömürcüle-
riyle dalgıçlann" her tam fiili çalışma yılına karşılık 6 ay (180
gün ) fiili hizmet zammı almaları öngörülmüştür.
Emekli Sandığı Yasası "fiili hizmet zammı" uygulanmasıru
gemi adamlanndan yanlızca yukanda sayılan görevlerde çalı-
şanlara tanımıştır. Bu görevler dışında kalan gemi adamlanna
fiili hizmet zammı uygulanacağma iliskin bir yargı karanna rast-
layamadık.
Sosyal Sigortalar Yasası'nın Ek Madde 5 'ine göre ise "Ge-
mi adamlan, gemi ateşçileri, kömürcüler, dalgıçlar"a her tam
çalışma yıh için aynca 90 gün "itiban hizmet günü" eklene-
cektir. Yasalardaki "gemi adamı" tammına göre bu uygulama
gemilerde çalışan her sigortalıyı kapsamaktadır.
İLAN
ANKARA, ASLİYE 2. TİCARET
MAHKEMESİ BAŞKANLlCl'NDAN
Dosya No: 1990/1596
Davacı Türkıye Öğretmenler Bankası T.A.Ş. vekili tarafindan Me-
nekşe Sokak 32'10 Ankara adresinde faaliyet gösteren borçlu, ÇA-
ĞIL İNŞAAT ELEKTRİK TESİSAT TAAHHÜT SANAYİ VE Tİ-
CARET LİMİTED ŞİRKETÎ aleyhine, Ankara 6. lcra Müdürlüğü-
nün 1990/3917 sayılı dosyasında kesinlesen iflas takibine dayalı ola-
rak iflas davası açılmış olmakla;
İlK'nun hukumleri uvarınca iflas talebine itiraz veya müdahale ta-
lebi bulunanların iıirazlannı işbu ilanın yayımı tarihinden itibaren 15
gün içinde yazılı olarak mahkememiz dosyasına bildirmeleri ilan olu-
nur.
Basın: 41481