Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 KASIM 1990 PIŞ HABERLER CVMHURÎYET/3
Şamir tehlikeyi
atlattı
• KUDÜS (AA) —
Israil'de, Şamir hükümeti
hakkında sol kanattan dört
küçük parti tarafından
verilen güvensizlik önerisi
parlamentoda reddedildi.
Şamir'in, özellikle Sovyetler
Birliği'nden gelen
göçmenler hakkında
sarfettiği sözlerle iJgiii
olarak verilen güvensizlik
önergesi, 120 sandalyeli
parlamentoda dün yapılan
oylamada*48'e karşı 57 oyla
jeddedildi.
Milliyetçiler
önde
• BELGRAD (AA) —
Yugoslavya'nın 45 yıl süren
tek partili yönetimi
sonrasmda Slovenya ve
Hırvatistan'la birlikte ilk
serbest genel seçimlerin
gerçekleştirildiği üçüncü
federal cumhuriyet olan
Makedonya'da, seçimlerin
ikinci turunda "Makedonya
Birliği Demokrat
Partisi"nin öne geçtiği
bildirildi. Yugoslav Tanjug
ajansının, Makedonya
Cumhuriyeti'nin seçim
kurulundan aldığı bilgiye
göre "aşın milliyetçiu'ği" ile
tanınan Makedonya Birliği
Demokrat Partisi (VMRO),
şu ana kadar kesinleşen
sonuçlara göre tek meclisli
120 sandalyeli
parlamentoda 31
milletvekilliğini garantilemiş
bulunuyor.
HoUanda
'Gladio'sunu
dagıtmıyor
• LA HAYE (AA) —
Hollanda hükiimeti,
"Gladio" olarak anılan
denetim dışı NATO
örgütUnün dağıtılmaması
konusunda parlamentodan
destek aldı. örgütün
dağıtılması konusunda
"yeşil sol" grubu
tarafından parlamentoya
sunulan önerge, yalnızca
Yeşiller'den 6 oy aldı, kalan
150 milletvekili ise karşı oy
kuHandı. Yeşiller, doğu-batı
yumuşama süreci içerisinde
örgüte artık gerek
kalmadığım savunurlarken
Başbakan Ruud Lubbers,
örgütün devammı istedi,
ancak faaliyetlerinin
mümkün olan en asgari
duzeye düşürüleceğini
söyledi.
Kübada rüşvet
suçlan
• HAVANA (AA) — Küba
hükümeti, rüşvet ve diğer
suçlann üzerine sert bir
şekilde gidilmesi için
başlatılan kampanyanın
bütün ülke çapında
yaygınlaştınîdığını, geçen
ay, yasadışı işlerden zengin
olan 500'den fazla kişinin
tutuklandığını bildirdi.
Komünist Parti resmi yayın
organı Granma gazetesinde
yer alan bir bildiriye göre
son bir ay içinde başkent
Havana'da ve diğer 13
kentte, spekülasyon, rüşvet,
hırsızlık, sahtekârbk,
yasadışı döviz alım satımı
ve diğer suçlardan 500'den
fazla kişi tutuklandı.
Bangladeş'te
olağanüstü hal
• DAKKA (AA) —
Bangladeş'te Devlet Başkanı
Muhammed Erşad'ı
devirmek amacıyla
muhalefet tarafından
düzenlenen gösteriler
üzerine ülke çapında
olağanüstü hal ilan edildi.
Devlet Başkanı Erşad dün
radyo ve televizyonda
yaptığı konuşmada, üike
ekonomisinin bazı
mihraklarca yıkılmak
istendiğini savundu ve iç
güvenliğin sağlanması
amacıyla olağanüstü hal
ilan ettiğini söyledi.
G. Afrika'da
siyahlar çatıştı
• KATHELONG (AA) —
Güney Afrika'da
Johannesburg yakınlarında
Zulu ve Khosâ kabileleri
arasında yeniden tırmanan
çatışmalarda 15 kişinin
öldüğü, en az 30 kişinin de
yaralandığı bildirildi. Görgü
tanıkları, karşıt gruplann
birbirlerine tüfek, el
t>ombası, av bıçağı gibi
iilahlarla saldırdığmı
söyleyerek polisi gece
joyunca süren çatışmaya
nüdahale etmemekle
uçladılar.
Almanlar, sağcısı vesolcusu ile Sovyetler'eyardım için yanşıyor
Almanyada 'Gorbi aşkı'Mihail Gorbaçov, Almanya'da neredeyse bir kahraman
haline gelmiş durumda. Tutucu sağ basın bile Sovyetler
Birliği'ne yardım kampanyasını tüm gücüyle destekliyor.
DİLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLİN — Almanya'da "Rusya'ya
Yardım" adı altmda açılan kampanya
olanca hıayla sürüyor. Başbakan Hel-
mut Kohl haJka hitaben yaptığı konuş-
mada, "Sovyet vatandaşJannın bu kiş
açfak tehtfkesiyle karsı karşıya kaJdıgını"
söyledi ve Almanlan dayanışmaya çağır-
dı. Başbakanhk Darusmanı Horat Tels-
chik dün bir heyetle Moskova'ya hare-
ket etti. Alman heyeti, yardım kampan-
yasımn ülkede nasıl koordine edileceği-
ni inceliyor.
Almanlar şimdiden çeşitli yardım ku-
ruluşlannın açtıklan banka hesap numa-
ralarına para yatırmaya başladjlar.
Hamburg'dan Leningrad'a yola çıkan
bir gemi, özel bağışlardan oluşan 70 bin
paketi SSCB'ye taşıyor. Almanya'nın
hemen her yerinde işadamlan, belediye
başkanlan, kilise ve Kızıl Haç temsilci-
leri, vatandaşlardan topladıklan yüzbin-
lerce marklık bağıslan Moskova'ya ulaş-
tınyorlar.
Noel'in yaklaşağı haftalar, Almanya'-
da daima yardım duygularının alevlen-
diği dönem. "Gorbi'ye yardım", Alman
halkını şimdiye kadar görülmemiş bo-
yutta etkiliyor. Öteden beri ülkede en se-
vilen devlet adamı olan Gorbaçov, Al-
man birliğine yaktığı yeşil ışıkla neredey-
se bir "kahraman" haline geldi. Tutu-
cu ve sağ basın dahi "Gorbi aşkj"nı kö-
riiklüyor ve yardım kampanyasım olan-
ca gücüyle destekliyor. Nitekim Alman-
ya'nm en yüksek tirajlı gazetesi "BUd",
yıllardır izlediği "antikomünist" politi-
kayı bir yana bırakarak Gorbaçov'a
kahraman muamelesi yapmaya başladı.
"Bild" yardım kampanyasına, "GorbT-
nin ricası", "Bize yiyecek gönderin"
manşetiyle katıldı.
Almanya'daki "Gorbi wSovyetler'e
yardım" ateşini gören yabancı gözlem-
"Gorbi" sevgisini kendi seçim amacla-
n için kullandı. Ikincisi Kohl, şimdi
"kötü gön dostu" olarak Sovyet yöne-
timinin yardımına koşarken ileride ser-
best pazar ekonomisine geçildiğinde acı-
lacak pazarlann ve Alman yatınmlan-
cilçr şaşırmaktan kendini alamıyor. Hit- m n hesabım yapıyor. Bizce üçüncü ne-
ler ın Sovyetler'e saldırısmdan, ünlü d e n > K ohl'ün bütün bu yardımlan da-
birliği"Barbarossa HarekâtT'nın üzerinden
daha elli yıl geçmeden Almanlar, SSCB
halklanna büyük bir sempati gösterisi
içinde. Bazı tarihçiler, Almanlann her
zaman Rusya'ya karşı özel duygular bes-
iediğini, aralannda benzerlik, akrabalık
hissettiklerini vurguluyor. Fakat bu sem-
pati dalgasının en büyük etkeni Alman
haikırun kendisine birliğini armağan
eden Gorbaçov'a şükran duygulanyla
yaklaşıyor olması.
Kimi siyasi yorumcuya göre Başbakan
Kohl, yardım kampanyasıyla çeşitli
amaçlar güdüyor. Buna göre Kohl kam-
panyayı pazar günkü genei seçimlerden
önce başlatarak Alman halkının
ha Alman birliği sağlanmadan önce
"birliğin maliyeti" olarak zaten Gorba-
çov'a söz vermiş olması.
YeltsinMn konuşması
AFP ve Reuter'e göre dün olağanüs-
tü olarak bir araya gelen Rusya Cum-
huriyeti Parlamentosu Rusya Kongresi'-
nde konuşan Devlet Başkanı Boris Yelt-
sin, Sovyetler Birliği 'nin karşı karşıya
bulunduğu en önemli sorunun "açlık"
olduğunu belirtti. 7 aralık tarihine ka-
dar sürecek toplantının açılış konuşma-
sını yapan Yeltsin, "Raflar boş durur-
ken demokrasiden söz edcmeyiz" şek-
linde konuştu.
AliLYONLARCA İNSAN ZEHİRLENME TEHLİKESİİLEKARŞ1KARŞIYA
KUZEY DENİZİ
MOSKOVA^. | / ^
Ekoloıık knz ûöigelerı
Çok kirlı sular
i
Vukandakı haritı D»r Spiege<
dergnındeıı alınmışur
Bozulan ormanlar
Erozyon ve çölleşme
Ölü tuzJu sular
Asit yağmuru alan bölgeter
Radyasyon/u bölgeter
Petrol ve gaz sondaj
çabşpiaları nedeniyle çöUeşme
SovyetlerUe ekolojik felaketDış Haberier Servisi — Elbe nehrin-
den Pasifık Okyanusu'na, Karadeniz'den
Buz Denizi'ne kadar Baü Avrupa'mn yü-
zölçümü büyukluğünde bir alan, ekolo-
jik felaket bölgesine dönüşmüş durum-
da. Kentler zehiru' gazlann yarattığı "sis"
içinde boğulmak üzere, milyonlarca in-
san zehirenme tehlikesi ile karşı karşıya;
kaaser, kan hastalıklan, ölü ve sakat do-
ğumlarda önemli artış; işte 70 yıldan bu
yana Sovyetler Birliği'nde 'işçi suufı"
adına süregelen her ne pahasına olursa
olsun sanayüeşme girişimlerinin sonun-
da ortaya çıkardığı dehset verici tablo.
Alman haftalık "Der Spiegel" dergi-
sinin Sovyetler Birliği'ndeki çevre kirli-
liğini konu alan yazısında, ülkenin yü-
zü aşkın sanayi kentinde insanların, so-
luk aldıkları havaya karışrruş ağır metal
tozlan, kükürtdioksit ve kanser yapıcı
maddelerle birlikte yaşamak zorunda
kaJdıklanna dikkat çeküiyor. Bu zehirli
maddelerin havada oluşturduklan yo-
ğunluk Dünya Sağhk Örgütü'nün
"daj«ııılır" diye nitelendirdiği verilen on,
hatta bazı yerlerde yüz kat aşmış dunım-
da. Maden ocakları ve metal işleme
kompleksleri örneğin Ural'daki Magni-
togorsk, Güney Sibirya'daki Krasnojarsk
ve Kuzey Sibirya'daki Norilsk gibi kent-
leri yılda kişi başına 13 ton zehirli mad-
de ile son derece tehlikeli sanayi çölleri-
ne dönüştürüyorlar.
Göller ve nehirler ölüyor
Devasa barajlar ve tümüyle denetim
dışına çıkmış atık sular, Rusya ve Ukray-
na'mn can damarlan olan Wolga, Din-
yeper, Kuban, Dinyester ve Don nehir
sistemlerinin ekolojik-hidrolojik denge-
lerini bozdular. Kıyılardaki milyonluk,
kentlerin çok sınırh oranlarda temizlen-
miş ya da hiçbir işlemden geçmemiş auk
suları yapay göllerde birikiyor. 6000 ki-
lometre kareye dek büyüklüğe ulaşan bu
göller, balıklann ölmesine neden olduk-
lan gibi sulan da hastalık mikroplan için
tehlikeli bir kaynak meydana getiriyor-
lar.
Seyrek nüfuslu Sibirya'nm pek çok
nehri bile bugün, örneğin Avrupa'nın
Ren nehrinden daha kirli. Ve nehirlerle
birlikte denizler de ölüyor. Baltık Cum-
huriyetleri ve Leningrad çevresindeki sa-
nayi bölgelerinin kıyı suiannın büyük
bölümleri biyolojik olarak ölü. Güney-
deki denizlerin durumu ise daha da kö-
tü. Sovyetler Birliği'nin bir zamanlardaJci
'balık cenneti' Karadeniz'de balık avla-
mak hemen hemen olanaksız artık.
Güney Rusya ve Ukrayna'daki verim-
li topraklar yanlış tarun teknikleri ve aşı-
n gübre kullanımı sonucu büyük çapta
erozyona uğramış durumda. Insanoğlu-
nun övünç kaynağı sanayi ise bizzat en
büyük felaket potansiyelini oluşturuyor.
Denetim mekanizmalan işlemediğinden,
sanayide güvenlik önlemleri hemen he-
men tümüyle hiçe sayılıyor. Yalmzca ge-
çen yaz içinde Sovyetler Birliği ağır sa-
nayide pek çok insanın hayatını tehdit
eden bir dizi kazaya tamk oldu.
Bilimler Akademisi'ne bağlı bir uz-
manlar komisyonu, Sovyet toprakJannın
yaklaşık yüzde 16'sında (tüm AT ûlke-
lerinin yüzölçümünden daha büyük bir
alan) ekolojik 'olağanüstü durum' ilan
edilmesi gerektiğini tahmin ediyor. Bu-
na göre beş Sovyet vatandaşmdan biri ve
kent nüfusunun üçte biri sağlığa zararh
koşullarda yasıyor.
Çevre felaketi, Başkan Mihail Gorba-
çov tarafından da 'ülkenin en önemli
sorunu' olarak tarumlanıyor. Hemen he-
men tüm cumhuriyetlerde sanayi politi-
kasında değişiklik sağlamak ve yaşam
koşullanm sağlıklı kılmak için 40 bini-
aşkın çevre grubu kuruldu. Ancak Ba-
tıh sanayi ülkelerindeki benzerlerinden
farklı olarak bu çevre koruma örgütle-
rinin sorunu yeryüzü iklimi ya da gele-
cek kuşakların refahı değil. Bu örgütler
sanayi kazalanmn, hava kirliliğinin ve
sağlıksız yiyecek maddelerinin neden ol-
duğu acil tehlikelerin ortadan kaldınl-
masını istiyorlar. 'Çevre koruması' diyor
SSCB Yüksek Sovyeti'ndeki söz konu-
su komisyonun üyelerinden Prof. Alexej
Jablokov, "Bu ülkemizde pek çok insan
için bir ölüm kalım savaşı."
DUNYADA BUGUN
ALİSİRMEN
Körfez'de NefesPayı...Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yann yapması bek-
lenen toplantıda alınması olası karar, Saddam'a Kuveyt'ten
çekilmesi için yeni bir süre tanınmasi olacak gibi görünüyor.
Saddam, bu fırsatı değerlendirip Kuveyt'ten çekilerek, du-
rumu savaşa dönüşmeden kurtarabilir mi?
Saddam'ın bugüne kadarki tutumuna bakanlar haklı ola-
rak, böyle bir olasılığın zayrf olduğunu düşüneceklerdir. An-
cak Ortadoğu'da polrtik gelişmelerde olmaz diye bir kavram
bulunmadığını da düşünmek gerek.
Öyle görünüyor ki, önümüzdeki bir ay içinde, çok yönlü
girişimlerle Körfez'de tansiyonu düşürme çabaları yoğunlaş-
tınlacaktır.
Bu arada, Turgut Bey'in 'bir koy üç al' görüşünden yola
çıkan savaş yanlısı politikasında acaba bir değişiklik olacak
mı?
Bu değişikliğin kendisinden önce, acaba 'bir koy üç al' dû-
şüncesi geçerli midir, ona bakalım.
Her şeyden önce, bir koyup üç almak ancak oyunun kura-
lını belirleyenlere özgüdür. Belki kumarda böyle değildir, ama
politikada geçerli kural budur.
Ortadoğu'da kuralları Özal koymadığma göre, bu politika-
nın biraz hayal olduğu kolayca görülecektir. Turgut Bey'in po-
litikasının temelındeki asıl gerekçe, bir koy üç al'dan çok,
sanırız, kuralları koyanlara fazlasıyla bağımlı olması ve olası
gelişmelerde onlara karşı koymas/nm, zaten desteği olma-
yan kendi gibi politikacıların sonunu hazırtayacağına inan-
mış bulunmasıdır.
Döviz rezervlerini sağlam tutup ABD'nin sözünden çıkma-
dıkca bana bir şey olmaz diye düşünen bir politikacı için, Sad-
dam'sız çözüm de kaçınılmaz gibi görününce, böyle bir yol
tutmak belki kendi mantığı içinde haklı gibi görünebilir. Ne
var ki gerçek hiç de o yönde değil. Körfez'de Saddam'sız çö-
züm daha güçlü olmakla birlikte, yine de tüm savaşsız ola-
sılıkların tükenmediği görülmektedir.
Son gelişmelere ve yapılan açıklamalara göre ise bir sa-
vaş halinde bile Irak'ın sınıriarında herhangi bir değişiklik of-
mayacağı belli olmuş bulunuyor. Bu durumda, Körfez sava-
şıyJa yeni sınır düşünenlerin düşlerinin gerçekleşmeyeceği
daha bugünden belli olmustur.
Öte yandan, ABD'nin Türkiye'ye vaatlerinin hiçbiri bugü-
ne dek gerçekleşmiş değildir.
Tekstıl kotalarının arttırılması yolunda atılan adımın yeter-
sizliğinin yanı sıra, F-16 projesinin finansmanı alanındaki en-
gellerin kalkmaması, 10'a 7 oranının kalkacak gibi görünme-
mesi, Türkiye'nin, Körfez bunalımındaki amigo politikasından
pek bir şey kazanmadığını gösteren örneklerdif.
Arkadaşımız Ufuk Güldemir dünkü yazısında, 'ABD'ye kar-
şılıksız yapılan jestlerin karşılıksız kalmaya devam ettiği"nden
söz eden dıplomatik çevrelerin görüşlerini yansıtmaktaydı.
Bush'un hiçbir dediğinden çıkmayan Türkiye'ye gelmek ye-
rine, hâlâ ABD'nin düşmanı ülkelerden, terörü destekleyen
bir devlet olarak görülen Suriye'nin Başkanı Hafız Esad ile
göruşmeyi yeğlemesi, bu görüşün kanıtı olarak görülebilir.
Açıkça görülüyor ki, Türkiye'nin bu badirede 'bir koyup üç
alması' bir kumardı; politikjğerçek değil. Ve yine görülüyor
ki, kumar tutmamıştır.
Şimdi yapılacak olan, Körfez'deki nefes payını iyi değer-
lendirip Irak ile ilişkileri yumuşatırken, yeni gelişmeler için
olumlu rol.oynamaya yatkın bir tutumu benimsemektir.
Bunalımın sona ermesinden sonra da Irak'ın komşusu ola-
rak kalması kaçınılmaz oian Türkiye artık daha nüanslı, da-
ha soğukkanlı bir politika uygulamalıdır.
Bir politikanın başarısı ve sağlamlığı, her olasılığa açık ol-
ması, her türlü gelişmeyi hesaplaması ve bunların her biri-
ne yanıt getirecek bir yapıda olmasıdır.
Türkiye bugüne kadar Körfez bunalımında, kamuoyunun,
muhalefetin ve basının uyarılarına karşın böyle bir politikayı
izleyemedi. •, •
Olaylar, sanırız ki, uygulanan politikanın mimarlarının da-
hi tutumlanndan kuşkuya düşmelerini gerektirecek bir blçinv
de gelişti.
Şimdi nefes payı, yanlışı değiştirmek için olanaktır.
TÜRK-YUNAN IÜŞKtLERİ
Mitsotakis'ten
Kıbrıs ön koşulu
STELYO BERBERAKİS~
ATİNA — Yunanistan Baş-
bakanı Konstantin Mitsotakis,
dün gece Yunan parlamento-
sunda konuşurken Türk-Yu-
nan ilişkileri konusuna değin-
di ve hükümetin Türkiye ile
Kıbrıs öncelikli "özlü bir siya-
si diyalog kurmak" istediğini
söyledi.
Mitsotakis, Cumhurbaşkanı
Turgut Özal ile yaptığı görüş-
meleri "çok olumlu" olarak ni-
teledikten sonra iki ülke arasın-
daki sorunlann "yüksek dü-
zeyde görüşıilmesi" yolundaki
Özal'ın önerisini kabul ettiğini
belirtti. Türkiye ile Yunanistan
ALMANYA
Doğu'da ilk
büyük grev
Doğu Almanya'da 260 bin demiryolu işçisi
greve gidince Doğu Avrupa'nın Batı'yla
bağlantısı tamamen kesildi.
BERLtN (Cumhuriyet) —
Doğu Almanya'da birlesmeden
sonraki ilk büyük grev, demir-
yolu işçileri arasında patlak ver-
di. Yaklaşık 260 bin işçinin gre-
ve gitmesi üzerine Doğu Al-
manya'da demiryolu ulasımı ta-
mamen durdu. Doğu Avrupa-
nın Batı'yla bağlantısını kuran
ulaşım ağuun kesintiye uğrama-
sı üzerine yolcular Doğu Al-
manya'da beklemeye girdiler.
Ancak Demiryolu İşçileri
Sendikası'nın yetkilileri dün ge-
ce hükümetin iş güvencesi sağ-
layacağma ilişkin işaretler oldu-
ğunu belirterek grevi yumuşata-
caklannı açıkJadılar. Sendika-
nın bir açıklamasından sonra
uzak mesafelere yapılan tren se-
ferlerine yeniden başlandı. Sen-
dika yetkilileri bugün yapacak-
ları görüşmede işverenin iş gü-
vencesi konusundaki önerileri-
nin açıkliğa kavuşacağmı belirt-
tiler.
Doğu Alman tren yolu işçi-
leri, maaşlannın Batı'da öde-
nen maaşlann yüzde ellisine yük-
seltilmesini istiyor. Doğu Al-
manya'da da devlet memuru
statüsünde olan demiryolu işçi-
leri, Batı'dakinin dörtte biri ka-
dar maaş alıyorlar. Sendikanın
ikinci talebi ise yaşlılara işten
atılmama güvencesi verilmesi.
Doğu Alman demiryolu "Re-
ichsbahn"da gerçek kapasitenin
çok üzerinde işçi çalışıyor. Tren
raylarının, vagon ve lokomotif-
lerin, bütün teknik aksamın ye-
nilenmesi düşünülüyor. Daha
modern teknolojinin gelmesi,
işçilerin yarısından fazlasımn
işten atılmasıyla sonuçlanacak.
Bundan en çok görece yaşlı iş-
çiler zararlı çıkacak.
Doğu Almanya'da Batı'yla
birlesmeden sonra büyük bir
ekonomik bunalım başgöster-
di. Işsizlik oranı her geçen gün
artarken çalışanlar da Batı'da-
ki maaş ve ücretlerin üçte v>ya
dörtte birini kazanıyor. Geçim
sıkıntısının ve işsizliğin Doğu-
da zincirleme grevlere ve büyük
sosyal huzursuzluğa yol açma-
sı bekleniyor.
POLONYA
SÜRPRİZ RAKİP — Polonya seçimlerinin sürpriz ismi Tyminski, VVaJesa'yı nafk önünde tartışmaya çağırdı. (Fotograf: Reuter)
Tvıııiııski, Walesa'ya meydan okuduDış Haberier Servisi — Polonya Daya-
ruşma Sendikası lideri Lech Wa)esa, pazar
günü yapılan başkanük seçimlerinin ilk tu-
ru sonuçlarının Dayanışma hareketi için
"soğuk duş" yarattığını açıkladı, seçim-
lerde yenilgiye uğrayan Başbakan Tadeusz
Mazowiecki taraflannı "üçüncü tehlikeli
giicü yenmek üzere" 9 aralıkta kendisine
destek vermeye çağırdı. Walesa, Mazowi-
ecki'nin istifasını geri almasını istedi.
Seçimlerde büyük sürpriz yaparak Wa-
lesa'dan sonra ikinci sırayı alan işadamı
Stanislav Tyminski ise Dayanışma lideri-
ne meydan okuyarak halkın önünde açık
tartışmaya çağırdı. Peru ve Kanada'da bü-
yük servet kazanan, üç pasaport taşıyan
ve seçim kampanyası sırasında Polonya-
lılara "para demokrasisi" vaat eden
Tyminski, televizyonda bir konuşma yaptı.
Tyminski basının kendisini bir devlet ada-
mı gibi değil, bir 'dama oyuncusu' gibi
göstermesinden de yakındı. Polonya sana-
yisinin kalbi olan Silezya bölgesinde VVa-
lesa'dan daha fazla oy alan Tyminski, se-
çim kampanyası sırasında Mazowiecki'yi
devlet işletmelerini yabancılara satmakla
suçlamış, kanıt sunamadığı için de hakkın-
da koğuşturma açılmıştı.
Polonya'da pazar günü yapılan devlet
başkanlığı seçirnlerinde Dayanışma Sendi-
kası lideri Lech VValesa yüzde 40, 42 ya-
şındaki işadamı Stanislav Tyminski yüzde
38 ve Başbakan Mazowiecki yüzde 18 ora-
nında oy almışlardı. Adaylann hiçbirisinin
gereken çoğunluğu sağlayamaması üzeri-
ne 9 aralıktaki ikinci rurda, VValesa ile Tya-
niski'nin yanşacaklan apklanmıştı. Seçim-
lerde yeniigiye uğrayan Başbakan Mazo-
wiecki, pazartesi günü istifa etmiş, bu is-
tifa Dayamşma taraftarknnca "sonımsuz-
luk ve demokrasiye saygısızlık" olarak ni-
telendirilmişti.
Gdansk kentinde bir basın toplantısı dü-
zenleyen Walesa, Mazowiecki taraftarla-
nna zeytin dalı uzattı ve Dayanışma hare-
keti içindeki bölünmeye son verme zama-
nının geldiğini söyledi.
"Bu Polonya vagontınu birlikte çekme-
miz gerekir" şeklinde konuşan VValesa, ül-
kenin "alışılmadık bir iç tehdit" ile karşı
karşıya bulunduğunu söyledi. Başkan se-
çilmesi durumunda Mazowiecki hüküme-
ti bakanlarınjn izledikleri ekonomik poli-
tikayı sürdüreceğini de açıklayan VValesa,
eski başbakanı teiefonla arayacağını ve
aradaki gerginliği azaltma önerisi getire-
ceğini de sözlerine ekledi.
arasında birçok alanda işbirli-
ği yapılabileceğine değinen Yu-
nanistan Başbakanı bu çerçeve-
de "ortak bir bankanın açıla-
cağını", aynca iki ülke arasın-
daki kültürel faaliyetlerin yo-
ğunlaştınlmasından yana oldu-
ğunu söyledi.
Mitsotakis, Türkiye ile Yu-
nanistan arasında siyasi bir di-
yalog kurulmasıyla anlaşmaz-
lık noktalarının tespit edilme-
sine ve bunlann çözümlenme-
sine katkıda bulunacağını söy-
lerken "ancak böyle bir siyasi
diyaloğun başlaması için ilk
önce Türkiye'nin Kıbns soru-
nunda olumlu bir adım atması
gerektiğini" şart koştu.
"Körfez'deki kriz sürerken
Kıbrıs sonınunun derhai çö-
zümlenmesini beklemiyonız.
Ancak yabancı ülkelerin lider-
leriyte yaptığım görüşmelerde
Kıbns sorunu her zaman ilk
konu olarak gündeme getirili-
yor ve bu ülkelerin yardımian-
m istiyorum" şeklinde konuşan
Mitsotakis, "Türkiye'nin Av-
nıpa Topluluğu'na üyeliğinin
Kıbns sonınunun çözümünden
geçraesi gerektiği yolundaki
mesaj AT ülkeleri tarafından
Türkiye'ye yerilmiştir" dedi.
Mitsotakis'ten sonra söz
alan sosyalist PASOK lideri
Andreas Papandreu da Türk-
Yunan diyaloğundan yana ol-
duğunu dile getirdi. Ancak
'Kıbrıs sorununun Türkiye ile
Yunanistan arasında "ikili bir
sorun haline" getirileceğinden
endişe duyduğunu belirten Pa-
pandreu, "Kıbns sorunu uhıs-
lararası düzeydeki yerini
yitirmemelidir" görüşünü sa-
vundu. İki ülke arasındaki tu-.
rizm, ekonomik, kültür gibi iş-
birliği sahalanmn kurulmasını •
kendisinin de arzu ettiğini be--
lirtti, ancak kıta sahanlığının
belirlenmesinden başka iki Ul- *
ke arasında "müzakere edile-
cek hiçbir konunun bu-
lunmadıgı" görüşünü savundu.
Bu arada Yunanistan Dışiş- -
leri Bakanı Andonis Samaras,
Dışişleri Bakanı Ahmet Kurtce-
be Alptemoçin'in Ege'deki Yu-
nan adalarımn silahlanmalany-
la ilgilı açıklamalannı yanıtla-
dı. Samaras, Yunanistan'm Pa-
ris'te vanlan AGİK anlaşması
çerçevesinde elinde bulundur-
duğu asker, silah ve askeri tek-
nolojik olanaklannı bildjrdiği-
ni belirtti-