25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURlYET/10 PAZAR YAZILARl 25 KASIM 1990 Stockhohri'den Hücredeki vatansızHaziran ayında bir mağazadan giysi çaldığı gerekçesiyle tutuklanan Alan, 1 ay ceza almasına rağmen o günden bu yana hücrede tutuluyor. Çünkü Alan, kimliğini ve geldiği ûlkeyi açıklamadığı için sınırdışı edilemiyor ve yine suç işler diye de serbest bırakılmıyor. Isveçliler şimdi bu hukuki sorunu tartışıyor. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM — Ülkelerin ideolojik kimlik degiştirdiği, ideolojilerin kendisine yeni kün- yeler aradığı Avrupa'nın kuze- yinde, Stockholm'ün ortasında- ki Kronoberg nezarethanesinde, altı aydır tek kişilik bir hücrede tutuluyor. Adı Alan, daha doğ- rusu öyle sanılıyor. Yaşı, tahmin- lere göre 24. Hepsi bu. Hiç kimse Alan'ın kim oldu- ğunu bilmiyor. Hangi ülkeden geldiğıni de. tsveç'te yasalara ay- kın olarak bulunduğu Saptandı- ğı için sınırdışı edilecek. Ama ül- kesi bilinmediği için polis hiçbir şey yapamıyor. Alan, kimliğini ve ülkesini açıklamamakta ısrar- lı. Bu yüzden de nezarethaneden çıkarılmıyor. Alan, bir büyük mağazadan yaklaşık 1 milyon TL değerinde giyim eşyası çalarken suçüstü yakalanmış. Olay 5 haziranda gerçekleşmiş. Aradan -ilk duruş- maya kadar- geçen zaman zar- fında kimliğini ve milliyetini açıklamayı reddetmiş Alan. Çı- karıldığı mahkemede suçundan ötürü 1 ay hapse mahkûm edil- miş. Mahkeme aynca Alan'ın suç işlemeye devam edeceği ka- naatinde olduğu için sınırdışı edilmesine de karar vermiş. Ka- rar daha sonra -23 temmuzda- ust mahkeme tarafından onay- lanmış. Geriye, cezasını çekmiş olan Alan'ın sınırdışı edilmesi kalmış. Ama nereye? Polis son dört aydır bu sorunun yanıtmın pe- şinde. Üzerinde hiçbir kimlik belgesi bulunmayan Alan, Gü- ney Afrikah olduğunu iddia et- miş. Ancak temasa geçilen Gü- ney Afrika temsilciliği Alan'ın bu ülkeden olmadığma yüzde yüz emin. Alan, 14 yaşından ber Afrika ve Avrupa'da oradan oraya gez- diğini anlatıyor. Ekmeğini taş- tan, kaldırım taşlarından çıkar- mış bu süre boyunca. Anlattığı- na göre Isveç'e Finlandiya'dan feribotla gehniş. Ebeveyni Gü- ney Afrika'da, ama nerede ken- disi de bilmiyor. Ashnda Alan sınırdışı edilme- sine karşı değil. Yalnız Güney Afrika temsilciliğinin kendisine bir seyahat belgesi vermesini is- tiyor. Bu isteğe de o tnakam kar- şı çıkıyor. Hukuksal sorun da bu nok- tada başlıyor. lsveç yabancılar yasasına göre polis, sınırdışı edi- lecek bir yabancıyı en fazla iki ay gözaltında tutma hakkına sa- hip. Alan'ın özgürlüğüne -cezası bittikten sonra- 23 temmuzdan itibaren el konmuş. Avukatının üst mahkemeye itirazı kabul edilmemiş. İki ayhk sürenin so- nunda, bu kez hükümetçe aJı- nan bir kararla -serbest bırakıl- dığı takdirde ortadan kaybola- cağı ya da suç işlemeye devam edeceği gerekçesiyle- süre iki ay daha uzatılmış. Alan'ın avukatı Tomas Roth- pfeffer, bu son iki ayhk sürenin dolmasma kısa bir süre kala Yargıtay'a başvurdu. Rothpfef- fer'e göre ortada hukuka ve mantığa aykın bir özgürlük kı- sıtlaması var. Alan'ın "içeride çektigT diyor Rothpfeffer, "iş- ledigi suçla kıyaslanmayacak boyutlara ulaştı." Yasaya göre Alan'ın bir mülteci kampına yerleştirilmesi ve düzenli olarak polise orada olduğuna dair im- za vermesi gerekiyor. Ancak Yargıtay, hukümetin öne sürdü- ğü gerekçeleri haklı buluyor. Alan'ın iki ayhk ikinci neza- rethane dönemi bugün doluyor. Zorunlu ikametinin surüp sur- meyeceği de bugün yeniden ele ahnacak. Uzmanlara göre süre- nin bir daha uzatılması kesin. Kimliksiz ve vatansız kalmak- ta ısrar etmenin şaşırtıcı bedeli böyle de ödenebiliyor. Peki, bu durum ne kadar devam edecek? Avukat Rothpfeffer, yakın bir gelecekte konuyu Avrupa tnsan Hakları Komisyonu'na götüre- cek. Avukat Isveç'in yabancılar yasasını tartışmak gerekebileceği inananda. Roma'dan Gladio'ya gol atan yargıç1982'den bu yana sabırlı bir çalışma ile NATO'ya bağlı gizli örgütü ortaya çıkaran genç yargıç Felice Casson, boş zamanlarında savcı ve avukatların takımı Juris Marca'da futbol oynamayı çok seviyor. Orta sahada ' oynayan Casson rakiplerine göz açtırmıyor. NEW YORK BERDLŞLARI — New York'ta evsfc yaşayan oa binlerce kişi parklarda, metroiarda yaşıyor. New York'tan Aûna'âan 17 Kasım vurdu, ama patlatamadı Yunanistan'ın ünlü terör örgütü 17 Kasım, bu ay içinde yürütülen bir dizi spekülasyondan sonra geçen hafta yine ortaya çıktı. Unlü bir armatörü hedef alan 17 Kasım, uzaktan kumandalı bomba ve roket kullandı, ancak bu kez hedefi imhada başarısız kaldı. STELYO BERBERAKİS ATİNA — Yunanistan'da adından en çok söz ettiren terör örgütü "17 Kasım devrimci örgütü" geçen hafta içinde ken- disini yine gösterdi. tş adamla- nnın, siyasetçilerin, Amerikah- lann ve bilumum karanık olay- lara kanşanlann korkulu riiya- sı haline gelen 17 Kasım terör örgütü, bu kez Yunanh ünlü ar- matör Vardis Vardinogiannls'i kendisine hedef seçti... Vardi- nogiannis, "17 Kasun"ın bu saldırısından kıl payı kurtuldu. örgütün her saldından sonra yaptığı gibi seçtiği "hedefiyle" ilgili yayımladığı bildirisinde, Vardinogiannis'in zırhlı otosu- nun "tank gibi" sağlam oluşun- dan söz konusu bomba ve ro- ketli saldırının başansızhğa uğ- radığı kabul edildi. Gerçekten de Vardinogiannis'in otosu, bomba dolu bir "ruzak" oto- nun şiddetli patlamasma ve fır- latılan roketlere "siper" olma- yı bilmişti... Çünkü bu oto, bu gibi saldırılara karşı özel olarak yaptınlmış ve 1 milyon dolara mal olmuştu... 17 Kasım terör örgütü bu kez annatörleri "cezalandınnak" istiyordu. Son zamanlarda üst üste yayımladığı bildirilerde "17 Kasım taraftarlanna merak et- memdcri için" mesaj ileten ör- güt "böyle bir eylem gerçekkştirecegini" duyunnuş- tu... Nitekim Vardinogiannis, geçen gün işyerine gitmek için bindiği özel yapım zırhlı Merce- desi'yle yol ahrken yolun kena- nnda park etmiş bir otonun içinden üç roket firlatılacak he- men sonra da aynı oto yine uzaktan kumandalı bir cihazla havaya uçurulacaktı.. Tüm bu hengâme içinde zrrhh Merce- des'e isabet eden iki roket pat- lamadı... Üçüncüsü ise yörede- ki bir evin balkonuna girdi ve orada patladı.. 2.36 inch'lik bu roketler, aynı örgüt tarafından geçen yıl askeri bir cephanelik- ten çalınmıştı. Patlamalardan sonra uzmanlann verdiği bilgi- lere göre Mercedes'e isabet eden roketlerin ikisi, ateşleme sırasın- da anzalandı. Zaten anzalan- masa, zrrhh Meroedes gibi Var- dinogiannis de havaya uçacak- tı... Ancak uzaktan kumandalı cihazla infilak eden otonun ya- rattığı bomba tesiri zırhlı Mer- cedes'i hiç etkUememişti bile... 1975'ten bu yana 26 eylem ile 14 siyasi cinayeti üstlenen "17 Kasım", bu saldından sonra yalmz 'Epikeroıita' gazetesine ulaştırdığı uzun bildirisine baş- lamadan önce "liitfen bu bildi- riyi tam metin olarak yayımla- yın. Aksi hakJe tahrip edin" ri- casında bulunmustu. Gazete, bu uzun metni iki tam boy sayfa üzerinden aynen yayımladı. 17 Kasrm örgütü bu kez armatör- lerin "kirti çamasıriannı" orta- ya çıkanyordu. Yunanlı arma- törlerin sigorta şirketlerinden yüklü tazminat alma uğruna, eskimiş gemilerini mürettebatıy- la birlikte batırmaktan sakın- madıklanndan, yüzlerce deniz işçisinin ölümüne yol açan ba- kımsız gemilerini kasıth olarak onarmadıklanndan ve gemile- rinde daha ucuza mal olan ya- bana işçi çalıştırmak için Yu- nan bayrağuu indirrp yabancı bayrak çektiklerinden söz eden örgüt, Vardinogiannis'i "bn pis dünyanın temsikrisi olarak ceza- landırraak istediğini" duyur- du... Bu arada 17 Kasım terör ör- gütünün "yüdız" şeklindeki damgasım taşıyan ve son za- manlarda basında yayımlanan son dört bildiriden ikisinin "sahte" olduğuna dikkat çeken örgüt, "bu sahtekâriıklan Ka- mn Duzeni Ralranlıgı kamaoyn- nu şaşırtmak için hazırlıyor" açıklamasım yaptı. Bir önceki bildiride 17 Kasım örgütünün içinde "ikiük" çıktığından söz ediliyor ve bu bölünmenin geçen yıl Başbakan Konstantin Mhtso- takis'in milletvekili damadı Pavlos Bakoyannis'in öldürül- mesinden kaynaklandığına dik- kat çekiliyordu. Oysa Vardino- giannis'ten sonra yayımlanan "haUs" bildiride örgüt içinde hiçbir bölünme olmadığı konu- sunda "17 Kasım taraftartanna güvenceler" veriliyor ve örgüt Uyelerinin "sagtıklı oMnfn" du- yııruluyor. Evsizler parkta ölür47 yaşındaki Thomas Gbbers, New York'un binlerce işsizinden biriydi. lyi bir aileden yetişmişti, içe dönük bir insandı. Zamanla 'evsizler' arasına karıştı ve onların sözcüsü oldu. Manhattan'da bir parkta bıçaklanmış olarak bulundu, elbisesi paramparça olmuştu. yardımcısıydı. Ebbers yedi yaşında iken an- nesi ile babası aynldılar. önce bir Cizvit okulu olan Campion Lisesi'nde burs kazandı. Ardın- dan Holy Cross Üniversitesi'ne başladı. Oradan Brown Üniver- sitesi'ne geçtl Daha sonra asker olarak Vi- etnam'a gitti. Caz ve fotoğrafm yanı sıra mimariye düşkündü. Daha 15 yaşında iken caz piya- nisti, besteci Thelonius Monk'- un az rastlanır bir koleksiyonu- na sahipti. Kendini eğlendirmek için sık sık Chicago sokaklann- da Frank Lloyd Wright'ın yap- tığı binaları gezerdi. 1%5'te Brown Universitesi Edebiyat Bölümu'nden diplo- masmı aldı. 1966'dan 1%9'a ka- dar Amerikan Hava Kuvvetleri'nde bulundu. Hava fotoğrafçılığmda özel eğitim gördü. Vietnam'a gönderildi. Bu süre içinde mali sorunu obnadı. Sıkıştığında her zaman babası yardıma koştu. Vietnam'dan döndüğünde Ebbers için Viet- ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — Yaz aylannm pazar günlerinden bırinde New York'ta bir sokak köşesinde, üs- tü başı pislik içinde-slinde boş bira tenekeleri dolu torbalany- la Thomas Ebbers'i evsizlik so- runları üzerine nutuk atarken gören, hatta dinleyen olmuştur. 47 yaşındaki Thomas Ebbers, New York'un binlerce evsizinden biriydi. tki ay önce Manhattan- ın güneyinde, Seward Parkı'nda vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklanmış vaziyette ölü bulun- du. Sahibi olduğu tek elbisesi parça parça olmuş, cuzdanı bo- şaltılmıştı. Ebbers, ashnda pek çok New Yorklu için "hariıangi biri". Ye- tenekli bir fotoğrafp, caz me- raklısı, "Ivy lıgı" olarak adlan- dınlan Amerika'nın altı büyük üniversitesinden birinin mezu- nu. Chicago'da büyudü. Zengin bir ailenin tek oğluydu. Babası ülke capında zincir bir yiyecek şirketi olan "Food Servfce"in sa- hibi, Cantine Corp-'un başkan nam "kapanmış bir konuydu." Kimseyle bir daha açıhnayacak, konuşulmayacak bir konu... Bu sırada annesini kaybetti. Annesinin ölümünden sonra ciddi bir bunahm geçiren Eb- bers, annesinin evihi satıp Rho- de Island'a taşındı. "Mnkemmelryetçi" bir insandı dostlarına göre Ebbers. Rhode Island'a taşındıktan sonra ken dini tümüyle fotoğrafa verdi. Ağu" filtrelerle çoğunlukla şehir- den görüntülerin fotoğraflannı çekti. 1980'lerin ortalarında Rhode Island'da bir galeri açtı. Bir süre sonra kirasını karşüaya- madığı için galeriyi kapattı. Gi- derek daha fazla içmeye başla- dı ve kabuğuna çekildi. Borçla- ruu ödeyemediği için evinden çı- kanldı. Tatillerde üvey annesine tebrik kartlan göndermez oldu. Bir yıl içinde bütün görüntüsü değişti. Sakal ve bıyık bıraktı. Kot pantolonlar, insaat botlan giyer oldu. Sokaklarda yaşamaya baş- ladı. New York'un evsizler dün- yasına katıldı. 1989'da belediye binası önünde belediyenin ko- nut politikasını eleştiren göste- rileri yönlendirdi. Altı ay önce St. John the Divine Katednüi- nce düzenlenen evsizler progra- mına başladı. Konuşma dersle- ri aldı. Program gereği her pa- zar çeşitli sokaklann köselerin- de evsizlik sorunu üzerine ko- nuşmalar yapar oldu. Bu arada Manhattan'm güneyinde St. Au- gustine Episcopal Kilisesi'nin bodrumunda bir grup başka ev- sizle birlikte yaşamaya başladı. Arkadaşlan St. John the Di- vine programında çahşmaya başladıktan sonra Ebbers'ın iç- kiyi azalttığını, etrafıyla daha fazla konuşmaya başladığını soytediler. Genelde içe dönük bi- ri olduğunu, sabırlı olduğunu, kızgmhğını hiç göstermediğini, "topiamdan bıkmış olduğunu" öne sürdüler. Ebbers, 20 eylül akşamı saat 9'da her zaman olduğu gibi St. Augustine Kilisesi'nin bodnı- mundaki arkadaşlanna ve ken- disine simit ahnak için dışan çıktı. Dönuşte simitini yemek, birasıru içmek üzere Seward Par- kı'ndaki sıralardan birine otur- du. Ve orada öldürüldü. Geçen hafta polis Ebbers'in katilinin yakaladığını açıkladı. Yakalanan, bundan önce tam 12 kez çeşitli suçlardan ötürü Ri- kers Adası'ndaki ûnlü hapisha- neye girip çıkan New York'un tehlikeli katillerinden 36 yaşın- daki Frank Jiggs idi. Ebbers'in dosyası kapatılıp yüzlerce ben- zeri dosyanın arasına kaldınldı. Jiggs ise uzunca bir süre kalmak üzere Rikers Hapishanesi'ne gönderildi. TESEKKUR VE DUYURU 14Etim-21 Kasım l99Ûtorifıleri orasında gerçekleşen "İS1E BEKLEMN AKCEIİK I I flHW aâ Sofış Kamponyomızo gösterilen çok bûyöt ilgiye teşekkür ederiz. Bu kampofiyo ile ilgiliSofış Sözleşmeleri iştirokçilerimize engeç ÜOArdık 1990türifıirıekodorgönderilmişolocoktır. Buîorihekodor Sotıs Sözlesmesioelmeyen isfirokcilerin en gec 31 Arolık 1990 torihine koh oşoğıdoki odresimize toohhütlü mektuplo boşvurmolannı nco ederiz. Bu konudoki yükümlülüğümüztin, kendiierine Sotıs Sözlesmesi oönderdioimiz istirokcilerimize karşı olduğunu cnemle duyururuz Saygılanmızla, 'IKA.Ö. Bvşvuru Adresi: Artelik "Satış" Karoağoç Coddesi, No: 2/6 80330 Siitlike I Istanbul NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — Savcılann ve avu- katların takımı "Juris Marca"- nın mavi-beyaz formasını giydi- ği anda, rakipleri korkulu düş- ler görüyor. "Yeşil sataaya ayak basar basmaz" diyor Felke Casson, "her şeyi unuruyo- rnm." Orta sahada hep defans oynayan genç yargıç, karşı ta- kımın oyuncularına göz açtırmı- yor. 1982'den bu yana "Gladio Operasyonu"nu ortaya çıkart- mak için gösterdiği sebatlı di- renci Casson en sevdiği "bobi"- si topun peşinde koşarken de hissettiriyor. Birkaç hafta içinde Italya'mn en "flaş" isimlerinden biri ha- üne gelen 37 yaşındaki Venedik- li bu genç yargıç, gerçek bir "demokrasi' kahramanına dö- nüştü. Şimdiye dek projektörle- ri üzerine çekmekten hep kaçı- nan, ciddiyeti, profesyoneUiği, bağımsızlığı ile tanman Cas- son'un "olay" olan başanlann- daki tek kilometre taşı "Gladio Operasyonu" değil. 26 yaşında yargıçhk cüppesini sırtına geçir- mesinden bu yana Casson'un el- lerinden geçen dosyaların he- men hemen türnü birbirinden yakıcı. 1972'de Venedik yakın- lanndaki "Peteano" köyünde havaya uçurulan 3 jandarmanm dosyasını 10 yıl sonra ele geçi- ren ve bu terör katliamından hareketle tüm NATO ülkeleri- ni sarsan "Gladio Operasyonu'- 'nu keşfeden yargıç, bundan önce de tran ve Irak'a yapılan silah kaçakçıhğının perdesini aralayarak Italya'nm en önem- li bankası "Banca Naaonale dei Lavoro"nun başına buyuk işler açmıştı. lran ve Irak'a giden si- lahların "Banca Nazionale del Lavoro" tarafından finanse edildiğini ortaya çıkaran "bdalı" yargıç bj "mini" skandalda da gene bir CIA bağ- lantısı bulmuştu. *Bu soruşturma için de pek çok Avrupa ülkesinin arşivleri- ne burnunu sokan Casson, bu işte de gizli servislerin parmağım bulmuş ve söz konusu silah ka- çakçılığı serûvenine karışan bir de büyükelçi tespit etmişti. Maf- ya babalanndan Bnscetta ve Conıomo'ya ilişkin olarak yap- tığı bir başka soruşturmada ise Venedik 'in unlü kumarhanesi "Casino di Venezia" kmpyele- rinin duzenbazhğını ortaya çı- kartmış; babaların "kirli parayı" bu kumarhanede nasıl yıkadıklannı açığa vunnustu. Yakından tanıyanlann. "kim- senin goziınun yaşına balunaz" diye tanımladıklan Casson'u târ gazete "komünist" diye damga- lamakta gecikmedi. Casson ga- zete hakkında hemen dava açtı ve bu davayı da kazandı. Hepsi birbirinden belah sonışturmala- n sırasında çeşitli defalar yerin- den sürülmek istenen yargıa her defasında yüksek hâkimler ku- rulu sonuna dek korudu. Ucu "Gladio Operasyona"na acılan "Peteano" soruşturması için te- ker teker önüne eski başbakan- lan, savunma bakanları, ordu istihbarat şefleri ve generalleri çağıran Casson, şimdi iktidar- daki Hıristiyan Demokratlar için gerçek bir "çıbanbaşı"na dönüştü. Venedikli bir bahkçı ailesinin oğlu olan, işi, genç kansı ve tek oğlundan başka bir şey düşün- meyen, öğrencilik yaşamrnı kış- lan okuyarak yazlan da bahk- çı lık yaparak geçiren ve hâlâ o yıllarda olduğu gibi boş zaman- larında basket ve futbol oyna- maktan haz duyan bu "köçök- böyük" yargıcın "Gladio" se- rüveninin nereye dek uzayaca- ğı merakla bekleniyor. 45 yıldır iktidarda olan Hıristiyan De- mokratların "StaHnist, provo- katör, mafyozi, reklam peşinde kosan teşbirci bir kendini bil- mez" olarak tanımladıklan Fe- lice Casson, şimdi yeşil sahada olduğu gibi güçlü bir "defans oyunu" çıkarmaya çalışıyor. "Gladio Operasyonu" için Cumhurbaşkanı Francesco Cos- siga'run şahitliğine müracaat et- mesi, iktidar partisince "görül- memiş bir skandal" olarak yo- rumlamyor. Ve Cossiga yargıca ifade vermeyi reddediyor. Şimdi Hıristiyan Demokrat- lar Casson'u "Gladio Operas- yonu"ndan uzaklaştırmak ama- cıyla yargıcın Venedik gazetele- rine yazdığı bir yazıyı kullan- mak istiyorlar. "Nııova Vene- zia", "Mattino 1 ve "Tribmuı" gazetelerine yazdığı bir yanda Casson, cumhurbaşkammn P-2 Mason Locası ile ilişkiterine dikkati çekiyor. "Gladio" ife pek çok noktada çakışan P-2 skandahna cumhurbaşkammn adını bulaştırmak ve bunu bir gazete makalesine dökmekle it- ham edilen Casson, cezai bir yaptınmla karşılaşabilecek. Bu durumda Avrupa'nın en ünlü yargıcı "Gladio" soruşturma- sından çekilmek zorunda kala- cak. Berlin'den Aşk çılgını SovyettankıDoğu Berlin'de üslenen Rus askerlerinden biri, memleketteki annesinden "Nişanlın başka erkeklerle fingirdeşiyor" mektubunu alınca çılgma döndü. Son model Sovyet tankına atlayan asker Vladimir Batı Berlin sokaklarını birbirine kattı. Kızgın Vladimir'i, başka bir Rus askeri, Çavuş Maksim, ceketini tankın göz deliğine tıkayarak durdurdu. DÎLEK Z A P T Ç I O C L U BERLİN — Geçen hafta ba- şında, pazartesi gunü işine git- mek için yola çıkan Batı Berlin- liler gözlerine inanamadı. 'So- ğuk savaş bitti Almanya bağım- sızhğına kavuştu' derken şehrin göbeğinde, Berlin'in Istiklal Caddesi Kudamm Bulvarı'nda dev bir Sovyet tankı olanca hı- zıyla cirit atıyordu. Görenler ön- ce bunu "fihn kabT zannettiler. Ama tankın önünden giden ve sirenleriyle kulak zarlannı pat- latan bir polis arabasından baş- ka dekor yoktu ortada. Ne ka- meralar ne reji ne oyuncu. Sovyet tankînın direksiyonun- da oturan genç Rus askeri Vla- dimir, cinnet geçiren İETT şo- förü misali tankı kaptığı gibi yo- la fırlamıştı. Buna sebep, mem- leketten gelen son mektuptu. Ukrayna'nın düz ovalannda buğday biçen anası, Vladimir'e yazdığı mektupta, "Bak ogtom", diyordu, "seo orada hâlâ Al- manbui emperyalistlerden konı- yacağım diye nöbet peşindeyken ntşanhn seni başka erkeklerle al- datıyor. Eli işte gözü oynaşta, fingirder durur, baberin ola!" Vladimir ne yapsın? Sadece kumandanlann emrine verilen, NATO arşivlerinde tek bir fo- toğrafı bulunmayan, Sovyet tek- nolojisinin son harikası bir ACRV-3 tankmı garnizonunun bahçesinden kaptığı gibi tarlala- ra daldı. 13 ton ağırlığındaki dev tankla saatte 55 kilometre yapa- rak önce Potsdam'ı geçti, şose- den Berlin otobamna çıktı, ver elini Batı Berlin, derken yine Potsdam yolu. Kara sevdayla bağn yanıp gözü kararan 20 yaşındaki Vla- dimir'i durdurmak Alman poli- sine nasip ohnadı. Polis tankın önüne, onu durduracak kuvvette bir barikat kuramadığı için es- kort edip hiç olmazsa birini ez- mesini önlemeye çalıştı. Derken bu rezaletten haber- dar edilen Sovyet askerleri ola- ya bir nihayet verdiler. Günün kahramam, son hızla giden tan- ka yanasarak bir kamyondan üs- tüne atlayan, ceketini çıkanp göz deliğine ükışûran ve boyle- ce görüşü kesilen Vladimir'i durmaya zorlayan Sovyet çavu- şu Maksim oldu. 27 yaşındaki Maksim Voronof, böylece adı- nı Alman basınına, kanayan burnunu gösteren türlü çeşitli fotoğraflarla "kahnunan çavnş" olarak yazdırdı. Vladimir ise Doğu Almanya- daki Sovyet Askeri Savahğı'na teslim edildi. Almanlar, Vladi- mir hakkında "trafigi tehlikeyc düşürmekten" beş yıla kadar hapis istemiyle dava açtılar. Sov- yet Askeri Savcısı ise Vladimir'i "firar" suçundan Divan-ı Harb'e verdi. Bunun cezası ölü- me kadar gidiyor. Berlinüler ise herhalde bizim- le aynı şeyi düşünduler: "Rus tankı Berlin sokaklannda eski- den zafer kazandıgı için kol ge- zer, madalya topiardı, şimdiyse kara sevda yuziinden dolasip poüsiye vaka oluyor." 199O'ı 1945'ten ayıran işte bu olsa gerek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear