Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 KASIM 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Rocard az
farkla kazandı
• PARİS (AA) —
Fransa'da Başbakan Michel
Rocard hükümeti,
parlamentoda dün yapılan
güvenoylamasını az bir
farkla kazandı. Muhalefet,
577 sandalyeli
parlamentoda, hükümet
için güvensizlik anlamına
gelecek oy çokluğunun 5
eksiği ile 284 oy çıkarabildi.
Komünistlerin bu kez
sosyalistlere karşı oy
kullandıklan dikkat çeken
bu sınav, iki yaşındaki
Rocard hükümetinin
karşılaştığı dokuzurtcu
guvenoylaması oldu.
Komünistler,
güvenoylamalannda,
sosyalistlere karşı bir iyi
niyet gösterisi olarak daha
önce çekimser kahyorlardı.
Gözlemciler, komünistlerin
beklenmedik biçimde
muhafazakârlar ile birlikte
oy kullandıklarına dikkat
çekerek, "azınlık sosyalist
hükümetin, kurulduğundan
bu yana en büyük tehdit ile
karşı karşıya kaldığını ve
geleceğinden kaygı
duyulması gerektiğini"
savunuyorlar.
Moldavya'da
gerginlık
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin güneybatısındaki
Moldavya Cumhuriyeti'nde
yaşayan Rus kokenli
azınlığın, daha önce ilan
ettiği Dnyester Boyu
Cumhuriyeti Parlamentosu
için pazar gunü yapmayı
planladığı seçimlerden
vazgeçmemesi yüzünden
cumhuriyette gerginliğin
yeniden tırmanmaya
başladıSı bildirildi. TASS,
Moldavya
Parlamentosu'nun dun Rus
azınhğa çağrıda bulunarak,
seçimlerden vazğeçilmesini
ve sorunlara diyalog
yoluyla çözıim bulunmasını
istedi.
Bosna-Hersek
seçimleri
• BELGRAD (AA) —
Yugoslavya'nm Bosna-
Hersek Cumhuriyeti'nde
geçen pazar günü yapılan
ilk çok partili serbest
seçimlerde, milliyetçi
partilerin, yenilikçi
komünistlere ve
reformculara üstünlük
sağladığı bildirildi. 3
milyon kayıtlı seçmenin
katıldığı seçimlerde
kullanılan oyların 1.5
milyonunun sayılmasından
elde edilen kısmi sonuclara
göre, Demokratik Eylem
Partisi, Demokratik Sırp
Partisi ve Hırvat
Demokratik Topluluğu,
başkanhk kurulunu
oluşturan 7 üyeliği hemen
hemen kazanmış
durumdalar. Milliyetçi
partiler, parlamento
seçimlerinde de başta
gidiyorlar.
Jivkov'un
anıları
• SOFYA (AA) —
Bulgaristan'da yaşayan
Türk azınlığı
Bulgarlaştırma
kampanyasının baş mimarı
olarak bilinen eski Devlet
Başkanı Todor Jivkov,
anılannı yazmak istediğini,
' ancak geçmişe ilişkin söz
söylemenin kendisini
kaygılandırdığını söyledi.
Jivkov, Reuter ile yaptığı
söyleşide, "33 yıl boyunca
zirvedeydim, bu nedenle
anlatacak çok şeyim
olabilir. Ancak ne yazık ki
bunu yapamıyorum.
Herhangi bir açıklama
yapmam, hem benden hem
de yakınlanmdan
kaynaklanan bir baskı ile
karşılaşmama yol açıyor"
dedi.
Ziya Ül-Hak'ın
ölüııı dosyası
• İSLAMABAD (AA) —
Pakistan'ın yeni hükümeti,
eski Devlet Başkanı Ziya
Ül-Hak'ın ölümüne ilişkin
soruşturma dosyasını
yeniden açtı. Açıklamayı
yapan üst düzeyli bir polis
yetkilisi, soruşturmanın
oldukça dar kapsamfı
tutulması emri aldıklarını
söyledi, ancak ayrıntılı bilgi
vermedi. Ziya Ül-Hak, 17
Ağustos 1988'de, uçağının
düşmesi sonucu ölmüştü.
Irak Devlet Başkanı, Alman rehinelerin tümünün serbest bırakılmasını emretti
Saddaıridan yeniatakSaddam'ın kararında,
Almanya ile Arap dünyası
arasındaki tarihsel ilişkilerin
ve AJmanya Başbakanı
Kohl'ün savaş karşıtı
tutumunun, rehinelerin
serbest bırakılmasında rol
oynadığı belirtildi.
Dış Haberkr Servisi — Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin, ülkedeki tüm
Alman rehinelerin serbest bırakılması-
nı emretti. Saddam, dün Irak parlamen-
tosuna bir mektup gondererek, Alman-
ların serbest bırakılması yönünde karar
ahnmasını istedi. Saddam'ın, Alman re-
hinelerin serbest bırakılma kararına ge-
rekçe olarak, "Almanya ile Arap dün-
yası arasındaki tarihsel ilişkiler ve Al-
manya Başbakanı Helmut Kohl'ün Kör-
fez krizi sıresında izlediği savaş karşıtı
tulum" gösterildi. Irak'ın kararı, AI-
manya'da hükümet ve muhalefet yetki-
lilerince olumlu karşılandı.
Irak resmi haber ajansı INA ve Bağ-
dat radyosunun dun duyurduklan habe-
re göre, Irak Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin, Devrim Komuta Konseyi'nin
dün yapılan toplantısı sırasında Alman
rehinelerin serbest bırakılması yönünde-
ki kararını açıkladı. Devrim Komuta
Konseyi tarafından kabul edilen karar,
onaylanması için parlamentoya gönde-
rildi. Saddam Hüseyin, parlamentoya
Newsweek'in Körfez savaşı için nabız yoklaması
Suudi Arabistan'daki ve cıvarındaki Amerikan birliklerinin silahlı çatışmaya
girmesi olasıfığı ne kadardır?
Şu anda 18 Ekim
Çok büyüktur: r
«41 »»29
Olasıdır ««39 r
o43
Kimileri, Saddam Huseyin'i Adolf Hiıler ile karsılaştırdı. Bu benzetmeye
katılıyor musunuz?
J— ABD ve SSCB dışişleri bakanı James
Baker ve Eduard ŞevarSnadze de Kör-
fez krizinin çözümü için bugüne kadar
yapılanlan gözden geçirmek için BM
Güvenlik Konseyi'nin toplantıya çağrıl-
ması konusunda görüş birliği içinde ol-
duklarını açıkladılar.
Katılanlar: %53 Katılmayanlar: r
o41
Kimileri, Başkan Bu^h'un Irak'a karşı derhal askeri harekete başlaması,
kimileri de ekonomik yaptmmlann etkili olup oimayacağımn beklenmesi ge-
rektiği görüşünde Hangı görüş size daha yakın?
Harekete geçmelidir: <?o24 Beklemelidir:
gönderdiği mektupta, "Almanya'oın ta-
rih boyunca Arap dünyasıyla olumlu
ilişkiler içinde bulunduğunu ve Başba-
kan Helmut Kohl'ün tutumunun, Al-
manya ile Irak ve tüm Arap dünyası ara-
sındaki ilişkilerin bundan sonra da
olumlu yönde gelişeceğt umutlarını
arttırdığını" belinti.
Irak'ın karan, Almanya'da buyük se-
vinç yarattı. Dışişleri Bakanı Hans-
Dietrich Genscher, Alman televizyonu-
na yaptığı açıklamada. karardan büyük
mutluluk duyduğunu ve bunun, Irak'-
taki bütün rehinelerin bırakılması için ilk
adım olmasını dilediğini söyledi. Irak'-
taki Alman rehinelerin serbest bırakıl-
ması için iki hafta önce Bağdat'a gide-
rek Saddam Hüseyin ile görüşen Alman-
ya eski Başbakanı Will> Brandt da ka-
rarın sevindirici olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'-
nin 5 daimi üyesi, Irak'a karşı askeri güç
kullanımı konusunda görüşmelere baş-
ladı. Fransa Cumhurbaşkanı François
Mitterrand'ın sözcüsü tarafından dün
yapılan açıklamada, 5 daimi üye ülke
(ABD, Sovyetler Birliği, Fransa, lngil-
tere ve Çin) dışişleri bakanları, Irak'a
karşı guç kullanımı konusunda resmen
görüşmeye başladılar.
Gorbi: Bush'la mutabıkız
SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov, Kör-
fez krizinin analizinde ABD Başkanı Ge-
orge Bush'la hiçbir görüş ayrılığı olma-
dığını söyledi.
Fransız TF1 televizyonuna bir demeç
veren Mihail Gorbaçov, pazartesi günü
başkan Bush'la gerçekleştirdiği görüş-
menin, Körfez'deki durum hakkında bir
analiz yapma imkânı verdiğini belirtti ve
ortaklaşa yapılan bu analizde hiçbir gö-
rüş ayrılığı bulunmadığını kaydetti.
Gorbaçov, Fransa Cumhurbaşkanı,
Almanya Başbakanı, İngiltere Başbaka-
nı ve İtalya Başbakanı ile aynı analizle-
ri paylaştığını bildirerek, Irak'a karşı
güç kullanılması konusunda görüş be-
lirtmedi ve "Saddam Hüseyin'in ulus-
lararası topluma diz çöktürmesini boş
göremeyiz" dedi.
'Savaşa az zaman kaldı'
Bu arada SSCB Dışişleri Bakan Yar-
dımcısı Vtadimir Petrovsky, Irak'ın so-
rumluluklannı anlaması ve Kuveyt'ten
çekilerek siyasi cesaret gostermesi gerek-
tiğini, zira savaşa çok az zaman kaldı-
ğını köyledi.
Türkiye'nin ABD BüyükelçisiNüzhet Kandemir'den kriz değerlendirmesi
6
Sıı, silah olarak kııllanılmayacak'
Kandemir, Fırat ve Dicle'nin sularının Irak'a
karşı silah olarak kullamlmayacağını söyledi.
Büyükelçi Kandemir, Türkiye'deki üsler
konusunda da "Eğer bir NATO karan olur ve
bu, BM Güvenlik Konseyi karanyla uyum
gösterirse, değerlendirilebilir" dedi.
hitap eden Kandemir, ambargo-
nun uzun bir süre hatta bir yıl
daha etkili olmasını beklemedi-
ğini kaydettikten sonra, "Bu
vüzden en kötü hal senaryosu
sürpriz olmamalı" dedi. Bir so-
ru üzerine, Fırat ve Dicle sula-
rının ne geçmişte silah olarak
kuUanıldığmı ne de bundan son-
ra kullanılacağını sanmadığını
vurgulayan Kandemir, "Türki-
ye, bu göriişünü ABD'ye ilelti
mi?" sorusuna ise "Oncelikle,
sulan Irak'ı karşı kullanmamız
konusunda ABD'den bir talep
gelmediğini belirtmek isterim,
ikincisi de bu konudaki göriiş-
lerûniz biliniyor. Nitekim ben
WASHINGTON (Cumhuri-
yet) — Türkiye'nin Washington
Büyükelçisi Nüzhet Kandemir,
ABD başkentinde verdiği bir
konferansta, Türkiye'deki üsle-
rin kullanımı konusunda eğer
NATO karan olursa ve BM Gü-
venlik Konseyi karariarı ile
uyum arzederse Türkiye'nin bu
yönde talepleri olumlu olarak
değerlendirebileceğini söyledi.
Kandemir, Türkiye'nin, Fırat'-
m sularınt silah olarak kullan-
mayacağını da belirtti.
Amerikalı Kadın Gazeteciler
Derneği'nin konuğu olarak
VVashington'daki dernek mer-
kezinde çok sayıda gazeteciye
de bu konuşmamla görüşümü-
zö tekrar ifade efmiş
bulunuyorum" karşılığmı verdi.
Dicle'nin suyunun kesilmesi-
nin mümkün olmadığınj, Fırat'-
ın bir ölçüde kontrol edilebile-
ceğini anlatan Kandemir, üste-
lik Irak'a giden suyun Suriye'-
den gectiğini ve Irak ile birlikte
Suriye'nin de zarar göreceğini
hatırlattı.
Suyun bu biçimde kullanıl-
masının akılcı bir tutum olma-
yacağını kaydeden büyükelçi,
"Bu, Türk dış politikasının te-
mel ilkelerine aykırıdır" dedi.
Bir başka soru üzerine,
Türkiye'nin ABD ve diğer müt-
tefık kuvvetleri için 'demirleme
liraam' görevi yapabileceğini,
çünkü Türkiye'nin bölgedeki
tek istikrarlı banş adası olduğu-
nu söyleyen Kandemir, Türki-
ye'nin güneydeki müttefik kuv-
vetleri için 'bir tür destek
servisi" verebileceğini vurgula-
ROMANYA
dı.Kandemir, "Harekâta Türki-
ye'nin kattiması" sorusuna kar-
şılık, Türkiye'nin sınırdaki 100
bin askeri ile 8 Irak tümenini
tuttuğunu hatırlattı ve şöyle
konuştu:
"Türkiye'nin, ABD ve müt-
tefik birlikleri için harekât sıra-
sında güvenlikli bölge olabilece-
ğini düşünuyorum. Çünkü
Türkiye, bölgede isfikrar ve ba-
nş içinde olan ve operasyona
katılacak birliklerin ihtiyaç du-
yacagı destek hizmetleri verebi-
lecek tek ülkedir. Türkiye'nin
operasyona geriden destek vere-
ceği, ancak tümüyle operasyo-
na katılmak zonında olmayaca-
ğı ihtimaline agırlık veriyonım.
Türk askeri tesisleri Türkiye
ve Amerika tarafından NATO
amaçlan içinde ve savunma ve
ekonomik işbirliği anlaşması
çerçevesinde ortaklaşa kullanıl-
maktadır. Eğer hali hazırdaki
amaç dışında bir kullamm ihti-
AYAKTALAR— Komunhı Partisi'nin eski merkezi önünde toplanan halk yeni partiyi kınadı. (Fotoğraf: Reuter)
Ofkeli halk sokağa döküldüDış Haberler Servisi — Romanya'da haf-
ta sonunda eski komünist başbakanlardan
Ilie Verdet ile Romanya Komünist Partisi-
nin 1921'deki kuruculanndan Konstantin
Pirvulescu tarafından kurulan Sosyalist
Emek Partisi, binlerce Romanyalı'nın so-
kağa dökülerek gösteri yapmasına yol aç-
tı. Komünist Partisi'nin eski merkezi önün-
de gösteri yapan binlerce kişi, yeni partiyi
Devlet Başkanı Ion Iliescu'nun Ulusal Se-
lamet Cephesi'nin bir ucubesi olarak kına-
dı. Komünist Partisi'nin yeniden canlandı-
rılmak istenmesi üzerine üniversite meyda-
nında toplanan yaklaşık 8 bin kişi de diz
çokerek diktatör Çavuşesku tarafından
Aralık ayaklanması sırasında oldürtülen
540 kişi için dua eiti.
Hafta sonunda Demokratik Emek Par-
tisi ile Sosyalist Parti'nin birleşmesi sonu-
cu oluşan Sosyalist Emek Partisi adına bir
açıklama yapan eski başbakanlardan Ver
det, yeni kurulan partiyi eski komünist
partisjnin yeni bir temelde canlandırılma-
sı olarak nitelemişti.
DlŞBASIN ff
Romanya'da huzursuzhık artıyor
Romanya'da hazirandaki grev
dalgasından sonra yaz boyu sü-
ren sükûnet, yerini yeniden bir
kargaşa ortamı ve belirsizliğe bı-
rakmaya başladı. Kasım ortala-
rında büyük kentlerde patlak
veren gösteriler Ion Diescu reji-
mini tehdit ediyor. Gerçekten de
Çavuşesku rejimini deviren
"devrim"den beri ilk kez bu ka-
dar çok insan sokaklara dökü-
lerek Başkan Iliescu ve Başba-
kan Petra Roman'ın istifasını is-
tiyor.
"Tarihi"siyasal partiler bir kez
daha olayların gerisinde kalmış
görünüyorlar. Ülkeyi yöneten
Milli Selamet Cephesi, nisanda-
ki seçim başarısım bir siyasal et-
kinliğe, güven verici bir ideolo-
jik yonlendirmeye donüştüreme-
di. Giderek iki güç siyaset sah-
nesinde karşı karşıya geliyor.
Başbakan Petra Roman'ın etra-
fında toplanan ve liberal ekono-
miye geçişi hızlandırmaya çah-
san teknokratlar ve ayrıcalıkla-
rını korumaya çalışan ve bu ne-
denle her türlü değişikliğe karşı
çıkan eski rejim (Nomenklatu-
ra) kalıntılan. Bu çatışma, gide-
rek büyüyebilir. Ordunun başı
General Victor Stanculescu ise
farklı bir çizgi izlemeye özen
gösteriyor.
Gecmişte, öteki Doğu Avrupa
ülkelerindeki muhalif hareketle-
ri geriden izleyen Romanya mu-
halifleri, sonunda köklü deği-
şiklikler talep eden bütün unsur-
İarı bir araya getirmeye yatkın
"siviJ ittifakı" kunnayı basarrruş
görünüyorlar. Bu ittifak Cornea
gibi eski muhaliflerden, yaşam
koşullarının kötüleşmesinden
kaygılanan sendikacılara kadar
çeşitli grupları bünyesinde top-
lamaya yöneliyor. Bu hareket,
eski diktatörün devrilişinin bi-
rinci yıldönümünde, yani aralık
ayında büyük bir atılım yapabi-
lir. (17 Kasım 1990)
yacı dogup NATO bir karar
akrsa Birleşmiş Milletler Güven-
lik Konseyi kararlan kapsamın-
da olmak üzere Türk hüküme-
tinin bu yönde talepleri olumlu
olarak degerlendirecegine emi-
nim.
Başka ülkelerin egemenlik
ve toprak bütünlüklerine saygı,
Türk dış politikasının yol gös-
terici ilkesidir. Bu doğnıltuda
Türkiye, şimdiki sınrian içinde
kalkınma hedeflerine ulaşmak
istemektedir. Öte yandan Türki-
ye, bir santim lopragını, başka-
lannın tutku ve düşlerine bırak-
mamaya kararlıdır. Umodu-
muz, bunalım çözüldügünde,
önceki duruma geri dönülmesi
ve Irak'ın toprak bütünlüğü ile
egemenligine saygı gösterilmesi-
dir. Irak halkına karşı yalnızca
dostluk duyuyor ve bu talihsiz
dönem sona erdiklen sonra iyi
komşuluk ilişkileriraizi sürdür-
neyi diliyoruz."
YuNANÎSTAN
Bulgarlara
8iğınma
hakkı
verilmedi
Bulgaristan'da
Türklere tanınan
hakları protesto
amacıyla
Yunanistan'dan
sığınma hakkı isteyen
2 bin Bulgar'ın
başvuruları geri
çevrildi.
STELYO BERBERAKİS
ATtNA — Bulgaristan hükü-
metinin "Müslüman Türk azın-
lıgına tanıdığı haklan protesto
etmek" gerekçesiyle iki bine ya-
kın Hıristiyan Bulgar vatanda-
şı Yunanistan'a "sığınmak"
için Yunan makamlarma baş-
vurdu.
Yunanistan-Bulgaristan sınır
bölgesinde ellerindeki kara bay-
raklarla protesto gösterileri ya-
pan Bulgarların bu başvurusu
Yunan hüküme"ti tarafından
reddedildi. Yunan hükümet
sözcüsü Viron Polidoras, Bul-
garistan'ın özgür bir ülke oldu-
ğuna ve son değişikliklerden
sonra hiçbir kısıtlamanın kal-
madığına dikkat çekerek "Öz-
gür bir ülkenin vatandaşlanna
Yunanistan'a siyasi iltica izni
veremeyiz" açıklamasını yaptı.
Ancak Atina'da Yunanis-
tan'a iltica etmek isteyen Bul-
garların aslında ülkedeki siyasi
karışıklıklardan ve belirsizlik
sürecinden kurtulmak amaayla
Yunanistan'a " g ö ç etmek
istedikleri" görüşü yaygın. Ati-
na hükümeti, sınırdaki bu yığıl-
maların yoğunlaşması karşısın-
da, Bulgar vatandaşlarının Yu-
nan topraklarına "topluca
kaçmalannı" önlemek için sı-
nırdaki güvenlik önlemlerini iki
katına çıkarmış bulunuyor.
Öte yandan Batı Trakya
Müslüman Türk azınlığının iki
bağımsız milletvekilinden biri
olan Dr. Sadık Ahmet, kendi-
sine yöneltilen suçlamaları
dün reddetti. Sadık Ahmet'in,
geçen hafta içinde Atina Iktisat
Fakültesi'nde azınlık sorunla-
nyla ilgili olarak yaptığı konuş-
masmdan sonra öğrencilerin so-
rularını yanıtlarken "Türk-
Yunan savaşı olasüığında kimin
hangi tarafı tutacağını bilmek
zordur" dediği belirtimıişti.
DUNYADA BUGÜN
ALİSİRMEN
Bize Ne?
1968 ya da 69 yılıydı. Paris'te iki arkadaşımla birlikte onla-
rın öğrenci yurdunda laflıyorduk. Bir ara biri derin derin "of"
çekmeye başladı.
Öbürü sordu:
— Ne var? Birden ne oldu?
— Baksana duruma dedi bizimki, Türkiye'ye yakında sağ
darbe geliyor.
Beriki çok sinirlendi:
— Sana ne yahu kardeşim, dedi. Faşizm de gelse bizim
canımıza okuyacak. Sana bir şey olacağı yok. Bari bugünün
tadını kaçırma.
Gerçekten de öyle oldu. Türkiye'ye gelen darbeler, "sana
ne" diye çıkış yapan arkadaşa epey sıkıntı çektirdiği halde,
öbürünün kılına bile dokunmadı. "Of" çeken arkadaş o dö-
nemlerde de olağan yaşamını sürdürdü. Yalnızca o günün
keyfini kaçırmakla kaldı, hepsi o.
Paris'te, "yüzyılın antlaşması" olarak nitelenen AGİK ve
AKKA'nın ımzalanması üzerine aklıma takıldı bu geçmiş olay.
Antlaşma gerçekten 2000 li yılların dünyasına doğru giden
yolda çok, ama çok önemli bir adım. Bunu görmemek ola-
naksız. Yepyeni bir dünya, yepyeni bir Avrupa oluşabilir ve
bu yeni düzen insanlar için eskisinden daha olumlu olanak-
lar sunabilır.
İyi de bize ne?
Paris'e gidıp bu anlaşmaları çifte kavrulmuş gibi çifte im-
za ile imzalamamız, gerçekte formaliteden başka bir şey de-
ğii
Açıkça gormemız gerekir ki bu anlaşmalann getireceği yeni
düzen içinde yerimiz yok bizim. Çünkü yeni düzen, rönesan-
sını, aydınlanma çağını yaşamtş, demokrasilerini kurmuş, pe-
kiştirmiş, insan hakları konusunda evrensel tanımlarda bir-
leşmiş ya da birleşmeye başlamış ve bu birleşmenin gerek-
tırdiğı önlemleri almış ya da almakta olan toplumları içere-
cektır. Yeni düzenin ortak paydaları, insan hakları, demok-
rası, çoğulculuk ve onların "onsuz olmaz"ı laikliktir.
Türkiye'nin yönelişi ise tam tersi yöndedir.
Türkiye, yaşadığı gecikmış, kısa sürmuş rönesansı bile
unutturmak ısteyenlerin sultasında, çağdaş olan her şeye ka-
palı, felsefenin adını anmak istemeyen, toplumu dogmalara
dayamak çabasında olanların sultasında yaşamaktadır.
turkıye, insan hakları konusunda içtenlikle, dürüstlükle, ev-
rensel ölçütlere uymayı hiçbir zaman ıçine sindirememiş
olan. dışa başka konuşup içte başka türlü davranan, tüm te-
mel hak ve özgürlükleri ayaklar altına almakta inatla direnen-
lerin yonetimi altındadır.
Türkiye'de laiklik çoktan rafa kalkmış bulunmaktadır ve
günlük yaşamımızın, mahalle imamından başlayan bir hiye-
rarşinin denetimine sokulması yolunda her gün yeni adım-
lar atanların baskısı altında, toplum aydınlanma çağına de-
ğil, yeniden karanlıklaşma dönemine doğru itilmekte, "kurun-
u vusta"ya doğru hızla sürüklenmektedir.
Türkiye'de değil çoğulculuk, tek sesli, çok çalgılı parlamen-
tarizme bile dayanamayanların, sistemi daha da tek sesli kıl-
mak, tüm yetkileri bir kişinin iki dudağı arasına tıkmak için
yoğun ve sistemli çabaları birbirlerini izlemektedir.
Türkiye'de işkence hâlâ yürürlüktedir ve yurttaşların temel
haklan hiçe sayılmaktadır.
Türkiye'de talan düzeni ile sömürü düzeni birbirine karış^
tırılmakta, kendi içindeki gelişmesıyle açık kuralları oluşmuş
sömürü düzeni yerine talan düzeni sunulmaktadır.
Türkiye'de bırakın sosyal adaleti, henüz kutsal mülkiyef
hakkı bile sağlanmış değildir. Talanın doğurduğu büyük ge-
lir uçurumları ve umarsızlık, başka talanlar ve başka korsan-
lıklarla kapatılmak istenmektedir.
Belki de ülkemızdeki tek sosyal ada\et kurumu, talan sos-
yal adaleti olmaktadır.
Bu ortamda. gümrükleri indirerek dış ekonomHere açtlfp •
çağın tüm kurumlarına kapanmak ise çağ atlamak olarak ad-
landırılmaktadır.
Böyle bir dvırumda, Paris'te imzalanan antlaşmalaria baş-
layacak yeni dönemde Türkiye'nin yeri olmayacağı açık se-
çik ortadadır.
O zaman, Paris'te imzalanan antlaşmalardan bize ne Al-'
lahaskına?
A T/TURKIYE
Ankarada
yeni arayışlar
Türkiye, Brüksel'in göndermeye devam ettiği
'muğlak' sinyaller karşısında AT'ye yönelik
aktif politikasını yavaşlatma eğilimine girdi.
Bunda SSCB, Doğu Avrupa ve
Balkanlar'daki yeni arayışların da etkisi oldu.
SEMİH İDİZ
ANKARA — Türkiye'nin
üyeliği konusunda AT'nin sü-
rekli "ayak sürtmesi" nedeniy-
le kamuoyunda giderek artan
sabırsızlığın yavaş yavaş yetkiü
çevrelerde de hâkim olmaya
başladığı gözleniyor. Başvuru-
sunun üzerinden üç buçuk yıl
geçmesine rağmen Brüksel'in
göndermeye devam ettiği
"muğlak" sinyaller karşısında
Türkiye'nin, son dönemde,
Topluluğa yönelik aktif politi-
kasını yavaşlatması dikkat çe-
kiyo'r. Topluluk üyeliği beklen-
tisinden vazgeçmeyen Ankara
yine de Sovyetler Birliği, Doğu
Avrupa ve Balkanlar'da bir yıl-
dır meydana gelen gelişmeleri
de gözeterek uzun vadeli eko-
nomik çıkarlan konusunda ye-
ni arayışlara hız verdi.
Ankara'nın bu yönelişine
ilişkin en somut sinyal geçen
günlerde bizzat Dışişleri Bakanı
Abmet Kurtcebe Alptemoçin
tarafından verildi. Internatio-
nal Herald Tribune gazetesi ile
Ekonomi Bankası'nca İstan-
bul'da düzenlenen bir seminer-
de konuşan Alptemoçin, Avru-
palı olmasının yanı sıra Türki-
ye'nin Akdeniz, Balkan ve Or-
tadoğu ülkelerine de yakınlığı-
na işaret etti. Türkiye'nin bu
çerçevede AT dışı ekonomik
bağîannı geliştirmek açısından
çok boyutlu bir süreç içine gir-
diğini belirten Alptemoçin An-
kara'nın Topluluk üyeliğine
ilişkin "sonu gelmeyen
tarüşmalardan" yılmaya başla-
dığını satır aralannda hissettir-
di.
Alptemoçin resmi kanadın
görüşlerini bu şekilde dile ge-
tirirken-TÜSİAD Başkanı Cem
Boyner'in "özel sektör" adına
aynı seminerde yaptığı konuş-
mada, "AT üyeliğinden vaz-
geçmiyoruz. Ancak, nunun ya-
şamsal bir sorun haline getiril-
mesine de izin vermemeliyiz"
demesi ilgi çekti. Son olarak da
Devlet Bakanı Güneş Taner'in,
TÜSİAD tarafından önceki
gün düzenlenen "Uluslararası
Pazariamada Yeni Stratejiler"
konulu seminerde aynı doğnıl-
tuda görüşler bildirmesi Anka-
ra'da oluşan yeni yaklaşım açı-
sından anlamlı bulundu.
Parti liderliği
Thatcher
2. tura kaldı
EDİP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Jktidardaki
Muhafazakâr Parti liderliği için
yapılan seçim, lideri belirleye-
medi. 372 milletvekilinin oy
kullandığı seçimde, liderliğini
pekiştirmek için Başbakan
Margaret Thatcher 214 oya ge-
reksinim duyarken, 204 oy ala-
bildi. Rakibi Michael Heselti-
ne ise 152 oy alarak Thatcher
için gerçek bir güçlü rakip ol-
duğunu gösterdi. Oylamada sa-
dece 16 kişi çekimser kaldı. Ta-
raflann, liderlik için gerekli 214
rakamını tutturamaması nede-
niyle gelecek hafta salı günü
ikinci tura geçilecek.
Başbakan Thatcher, "Mil-
letvekili arkadaşlanmızın yan-
dan fazlası bana oy verdi. İkin-
ci tura katılıyorum" dedi.
Thatcher'ın, ilk turda gerekli
oyu alamaması durumunda
ikinci tura katılmayacağı, yeri-
ne Dışişleri Bakanı Douglas
Hurd ya da Maliye Bakanı
John Major gibi "Thatcher
yanlısı" olarak tanınan bakan-
lardan birinin yarışa gireceği
söyleniyordu. Thatcher, seçim
sonucunu Avrupa Güvenlik ve
Işbirliği Konferanss nedeniyle
bulunduğu Paris'te tngiltere
Büyükelçiliği'nde öğrendi.