14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 12 KASIM 1990 Atatürk ve Atatürkçülük Sonsuza Dek Yaşayacak Atatürk ilkeleri, ülküleri, devrimleri ve Türkiye Cumhuriyeti'ni Türk gençliğine ve genç kuşaklara emanet etti. Endişe ile izlenen taktik sapmalara ve yozlaşmalara karşın inanıyoruz ki Türk devleti ve ulusu, onun ilkeleri ve devrimci çizgisinde bir gün geleceğin uygarlık çevreninde (ufkunda) bir güneş gibi doğacak. TANJU ERDEM Emekli Amiral Büyük Atatürk'ün 52. ölüm yıldönümünü ya- şıyoruz. Yakın zamanları etkileyen, dünyamızı sarsan liderler arasında fikir ve eylemleri ulusun yaşamında ye gönlünde giderek kök saiarak yer- leşen Ulu Önder'i ölüm yıldönümü dolayısıyla anarken; ulusal birliği, ulusal bilinç ve onuru, öz- gürlük ve bağımsızlık duygularımıa pekiştiriyor, insanhk ailesi içinde en uygar ve gönence kavuş- muş ulus olma ülkümüzü tazeliyoruz. Dcvrim eylemleri Uluslararası ya da ulusal boyutlarda büyük ha- reketlere önderlik etmiş bunca ulusal kahraman tarihin sayfalarında derinliklerde yer alır, hatta eserleri yok ya da inkâr edilirken Atatürk'ü Tür- kiye Cumhuriyeti sürdükçe sonsuza dek her an bir sevgi ve saygı halesi içinde gündemde bulun- duran, ölümsüz kılan öğeler nelerdir? Bu yazım- da bu öğeleri değerlendirmek suretiyle ülkemi- ziri güncel yaşamına, yönetimine, güzel gelecek- lerinin doğru yönlendirilmesine bir ölçüde yar- dımcı olmaya ışık tutmaya çahşacağım. Atatürk'ü Türk ulusu için kuşaklar boyu kal- binde ve kafasmda yaşatacak olan hıısus, Ata- türkçülük olarak tarumlayabileceğimiz ve bir diz- ge (sistem) olarak Turk toplumunun birliğini ve güçlenmesini sağlamada ortak fikir haline gelen ilkeleri, dinamik ülküleri ve ilkeleri doğrultusun- daki toplumun duyuncuna (vîcdanına) yerleşmiş eğilimleri harekete getiren devrimsel eylemlerdir. Atatürk ve Atatürkçülüğü yaratan fikir ve ey- lemleri üç ana bölümde değerlendirebiliriz. Bu bölümler, gençlik çağlarından olgunlaşmaya doğ,- ru Atatürkçü dizgenin gelişme ve bütünleşmesi- nin kilometre taşlarıdır. Yaşamının birinci bölümünü, Osmanlı İmpa- ratorluğu'nun İkinci Dünya Savaşı'nda yenilip ateşkes anlaşması imzalanmasına kadar geçen sü- re teşkil etmektedir. Bu yaşam evresinde koşul- lar Atatürk'ü yaratan karakter ve fikri altyapıyı oluşturmuşlardır. Makedonya'da Osmanlı İmpa- ratorluğu'nun yerel yabancı unsurlarla, milliyet- lerle mücadelesi, Abdülhamit'in istibdat idare- si, istibdada karşı özgürlükleri savunmak üzere gizli örgütsel hareketler, Meşrutiyet'in ilanı, 31 Mart irtica olayına karşı Harekât Ordusu kur- may başkanı olarak yer ahşı, Trablusgarp ve Bal- kan Harbi'nde imparatorluk topraklarının savu- nulması için özverili çabalar, Sofya'da ataşemi- literlik yılları, Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun bir süre sonra Almanya yanında savaşa girmesi; tümen, kolordu, ordu ve ordular grup komutanı olarak Çanakkale, Diyarbakır, Suriye'de görev alışı, Ça- nakkale savunması, Muş'un geri ahnması, Fiîis- tin cephesinde ordunun stratejik savunmasındaki başanları, generalliğe yükselişi gibi yaşamında- ki olaylar onda karakter yapısına da uygun ola- rak ulusu için iç ve dış istibdat ve hegemonyaya karşı özgürlük ve bağımsızlık istek ve özlemini, bilincini güçlendirmiş; dinin ve ordunun siyase- te alet edilişinin yıkıcı etkilerini gözlem olanağı vermiş, Almanlann Osmanlı genelkurmayını yö- netmesi ve ordunun bazı büyük birliklerine ko- muta etmelerinin ulusal savunma için sakınca- larını anlamış ve kendi ülkesinde Türk subaylar heyetinin ikinci sınıf insan muamelesi görmesi- ne, ulusal onuru yüreginde duyan biri olarak is- yan etmiş, giderek kurtuluşu imparatorluğun ulu- sal Türk devletine dönüşmesinde görmüş, Batı'ya karşın Batı uygarlığı ve kültür değerlerini benim- semenin gereğine inanmıştır. Çağdaş bir devlet, ulusal yapı Yaşamının ikinci bölümünü, Türk Ulusal Kur- tuluş Hareketi'ni örgütleyip askersel ve siyasal ut- kuyu kazandığı, saltanat ve hilafetin kaldırıla- rak ulusal istence dayalı Türkiye Cumhuriyeti- nin kurulduğu zaman aralığı olarak alıyoruz. 1919 Mayısı'nda ordu müfettişi olarak çıktığı Anadolu'da ulusal .yatan topraklan işgal ve pay- la^ıma uğramış, yaşam hakkı elinden alınmak is- teyen Türk ulusynun kurtuluş mücadelesini, üni- formasını sırtından çıkanp bir ulus bireyi ola- rak boynunda padişahın idam fermanı, örgütle- miş; iç ve dış düşmana karşı yokluklar içinde is- tencine (iradesine) dayanarak ve "Ya bağımsız- lık ya ölüm!" diyerek kurduğu ordularla ve uy- guladığı politikalarla kesin sonuçlu zaferi kazan- mıştır. Zaferden sonra ise vicdanında bir sır gibi sakladığı ulusun koşulsuz egemenliğine sahip ol- duğu Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Böy- lece Fransız Devrimi'nin ateşlediği ulusal devlet çağının doğal gereği ümmet ve çokulusluluk fik- rine bağlı ve bünyesinde bir dizi reforma karşın hasta adamlıktan kurtulamayan Osmanlı impa- ratorluğu'nun yerini ulusal kurtuluşun dinamiz- mi ve ruhu içinde atıhmlara hazır ulusal devlet almıştır. Bu döneme baktığımızda Atatürk'ün kişiliğin- de ulusal bilincin oluşturulmaya başlandığını, Kuvay-ı Milliye halk hareketleri ile başlayan di- renişlerin TBMM toplanarak, Meclis hükümeti ve ulusal ordunun kurularak meşru zeminlerde yürütüldüğünü, ulus egemenliği ve istencinin ön plana çıkarıldığını, askersel strateji ile dış poli- tika ilişkileri arasında yetkin bir eşgüdüm sağ- landığını görüyoruz. Askeri ve politik alanda gerçekçi hedefler sap- tanmış ve tüm güçler bu hedefleri elde etmeye yönlendirilmişti. Nitekim Sakarya Meydan Mu- harebesi öncesinde başkomutan olarak ordula- rın başına geçmiş, savaşa milletin topyekûn kat- kısını sağlamış ve vatan toprakları büyük zafer- Ie düşmandan temizlenene kadar fiilen başkomu- tanlığı yürütmüştür. Lozan Banş Antlaşması ile yeni Türk devleti barışa ve tam bağımsızlığa ka- vuşmuştur. Bu dönemin Türk ulusunun gelece- ğini etkileyen en büyük devrimi, Türkiye Cum- huriyeti'nin kurulmasıdır. 1923-38 dönemi Atatürk'ün yaşamında üçüncü bölüm, cum- hûrbaşkanı olarak görev yaptığı 1923-1938 dö- nemidir. Bu dönem Atatürkçülüğün fikir ve ey- lem olarak ulusun ve devletin yaşamında yer al- dığı süreçtir. Cumhuriyet bu fikir ve eylemlerle beslenerek güçlenmiştir. Atatürkçü fikir yapısınm temeli cumhuriyet- tir. Türkiye Cumhuriyeti özgürlükçü, demokra- tik, halkçı, laik, milliyetçi ve devrimcidir. Cum- huriyet erdemli ve adaleti mülkün temeli sayan yönetımlerin elinde yükselecektir. Atatürk'ün bu fikirlerine, gelişen çağm simgesi olarak "sosyal hnkuk devleti" niteliği eklenmiştir. Ekonomik ya- şamda ulusal ekonominin gelişmesini, tam ba- ğımsızlığın önemli koşullarından sayar. Atatürkçülükte "halkçıltk" ve "laiklik" ilke- leri cumhuriyetin önemli niteliklerindendir. Halkçılık yasa önünde eşitliği ve hiçbir bireye, aileye ve topluluğa ayncalık tamnmamasını ifa- de eder. Toplumda sınıflann çıkar çatışması ye- rine, gönenci arttırmak üzere işbölümü ve uyum içinde çabşmayı öngörür. Gönenç ve m.utluluğun kaynağı çalışkanlıktır. Laikliği dinle devlet işle- rinin birbirinden soyutlanması anlammda aldı- ğı gibi, taassupsuzluğun simgesi olarak görmekte, çağdaş uygarlığa geçişin koşulu saymaktadır. Atatürk, dış politikada "Yurtta barış, dünya- da banş" ilkesini getirerek cumhuriyetin ulusal güvenliğini ve bölgesel güvenliği pekiştirmiştir. Hukuk, harf, kıyafet devrimleri, eğitim birliği, Türk dilinin özleştirilmesi, ekonomik planlama ile endüstrileşme sürecine giriş, kabotaj hakkı- nın kabulü, çoksesli müziğin kurumlaştırılma- sı, üniversitelerin geliştirilmesi vb.. eylemler Türk toplumunun modernizasyonuna kökten ve/ya da evrimsel katkılardır. Sapmalara karşın... Kara aydınlara karşın, Ulu Önder'in 52. ölüm yıldönümünde Atatürk ve Atatürkçülük yaşıyor ve sonsuza değin de yaşayacak. Çünkü Atatürk- çülük, ulusumuzun güçlenerek gelişmesi, insan- hk ailesi içinde en yüksek uygarlık ve gönenç dü- zeyine ulaşmasında dogmatizme ve fanatizme yer vermeden zamana ve zemine uyabilen, aklı ve müspet bilimleri kendine yol gösterici edinmis ev- rensel bir fikir akımıdır. Tutsak ulusların kurtu- luş mücadeleleri için o örnek ve model oldu. Dö- neminin büyük liderleri diktatörlüğe, despotiz- me yönelirken O, ulusun istencini saltanata üs- tün tuttu. İnsan onurunu, özgürlükleri, bağım- sızlığı, barışı, dayanışmayı ve insanhğın güzel ge- leceklerini savundu. Atatürk ilkeleri, ülküleri, devrimleri ve Tür- kiye Cumhuriyeti'ni Türk gençliğine ve genç ku- şaklara emanet etti. Endişe ile izlenen taktik sap- malara ve yozlaşmalara karşın inanıyoruz ki Türk devleti ve ulusu, O'nun ilkeleri ve devrimci çiz- gisinde bir gün geleceğin uygarlık çevreninde (uf- kunda) bir güneş gibi doğacak. EVET/HAYIR OKTffAKBAL Yetmez mi On Yıllık Çile?.. 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kıs- mını tagyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kahun ile teşekkül et- miş olan TBMM'yi iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs edenler idam cezasına mahkûm olur." (Türk Ceza Yasası'nın 146. maddesi). Hapishanelerde idam hükmü giymiş sayısız genç insanı- mız var. Devrimci Yol, PKK, TİKKO, TKEP vb davalar sonun- da ölüm cezasına çarptırılmışlar. Ya 125. ya 146. maddeler uyarınca... Yukarıda 14& maddeyi yazdım. 125. madde ise "Devlet top- raklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin hâ- kimiyeti altına sokmak" ve bazı topraklan "devlet idaresin- (Arkası 16. Sayfada, DUYURU 13 Kasım 1990 Salı günü eğitim işkolunda başvurusu yapılacak Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nı (Eğit-Sen) gönülden destekliyoruz. Onurlu mücadelesinde her zaman yanındayız. KAMU ÇALIŞANLARI PLATFORMU ADINA SÜLEYMAN ERYILMAZ TYS üyesi değerli yazar arkadaşımız KERİM KORCAN'ı yitirmenin acısı içindeyiz. Korcan'ın cenazesi 12 Kasım 1990 Pazartesi (bugün) öğle namazından sonra Kadıköy Söğütlüçeşme Camisi'nden kaldınlarak Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecektir. Sevenlerine başsağlığı diler, üyelerimizi cenaze törenine katılmaya çağırırız. TÜRKÎYE YAZARLAR SENDtKASI YÖNETİM KURULU ŞAKİR DOĞAN 1956-1988 Aramızdan ayrılışının 2. yılında seni anıyoruz. EŞt - ÇOCUKLARI - ARKADAŞLARI OKURLARA. OKAYGÖNENSİN Babıâli'deHüzün... 7 ürk basını çok kritik bir yol ayrımındadır. 12 günlük gazeteden Asil Nadir grubuna ait olan 4'ü (Günaydm, Güneş, Tan, Fotospor) ile yine aynı gruba ait olan Gelişim Yayınları büyük bir ekonomik bunalım içine girmişler ve çalışanlarına ücret ödeyemez duruma düşmüşlerdir. Grupta, çalışanlarına borçsuz durumda yalnız Gelişim Yayınları vardır, ancak ekonomik bunalım onları da ağır biçimde etkilemektedir. Tercüman gazetesi de uzun süredir darboğazdadır ve ücretleri güçlükle ödemekte, bazı yan ödemeleri yapamamaktadır. Hürriyet gazetesi de bir süre önce İngiliz basın lordu Maxwell'e satılma aşamasına gelmiş, ancak bu işlem gerçekleşmemiştir. Bu arada Türkiye Gazeteciler Sendikası ile Gazete Sahipleri Sendikası arasındaki görüşmeler çıkmaza girmiş ve TGS aldığı grev kararını Cumhuriyet, Milliyet ve Tercüman gazeteleri işyerlerine asarak duyurmuştur. Şu anda bu dev çalkantının dışında yalnızca Sabah, Bugün ve Yeni Asır gazetelerini yayımlayan grup ile değişik bir yapısı olan Türkiye gazetesi kalmıştır ve bu işyerlerinde sendika da bulunmadığından bu tarz bir durumla karşılaşmayacaklardır. Bu, görüntünün bir yanı.. Diğer yanına gelince... Şu anda Cumhurbaşkanı olan Sayın Turgut Özal'ın başbakankğının son döneminde ortaya attığı "2.5 gazete" planı hâlâ belleklerden silinmemiştir. Nitekim Günaydm, Gûneş ve Gelişim gruplarının Asil Nadir'e devredilmesinin, bu hedef çerçevesinde gerçekleştiği kuşkusu siyasal kulislerde uzun süre konuşulmuş, yazılmıştır. Basının, manevi olarak yıpratılması için 1985 sonlannda başlayan siyasal çabalann son birkaç yıldır ekonomik yıpratmayla birlikte sürdürüldüğü kimsenin gizlisi değildir. Gelelim basın özgürlüğüne... ANAP, 1983 yılında iktidara geldiğinden bu yana, en bol liberal vaatler her kademede sık sık yinelenmiştir. Ancak basın özgürlüğü alanında, askeri dönemde çıkarılan bir tek yasaya el sürülmediği gibi, bunları anti-demokratik yönde güçlendirme girişimlerinden de çekinilmemiştir. Son Güneydoğu Karamamesi ya da basında takılan adıyla SS Karamamesi halen yürürlüktedir. Demokrasi yolunda daha çok engel vardır... Değişmesi zorunlu yasalar vardır... İnsan hakları alanında büyük sorunlar vardır... Sendikal haklar askeri dönemden /7er; değildir... Bunların yanında gerilemeyen enflasyon, yaşam sıkıntısı her gün ağırlaşan büyük kitle vardır... Ve nihayet Körfez krizi vardır. Bu krizin ulaştığı aşamanm Türkiye'yi de çok duyarlı bir dönüm noktasına getirdiğini bilmeyen var mı? Tüm bu koşullar içinde Türkiye'nin ve Türk vatandaşlarının geleceğini, çıkarlarını bu durumdaki bir Türk basını nasıl tartısacak, nasıl savunacak, olası maceralara karşı insanları nasıl uyaracak, iktidarı denetim görevini nasıl yerine getirecektir? işte kısaca Türk basınıntn 1990 sonundaki vaziyet ve manzara-i umumiyesi budur... Yine de iyimserliğimizi yitirmemek zorundayız... (Arkaa 16. Sayfadai . . l . • -- • . * . ARAN 150 023 <n30 öb 8 OHS' 3550 9 2 Garanti, "Garanti n yi seçenlere 24 saat açık Garanti 24: ÇAĞDAŞ, ÖÜVENİLİR, ÇOK HIZLI... "Bir banka"ya ihtiyacınız olduğu her an; gece, gündüz, tatil, bayram... Yılın 365 günü 24 saat Garanti 24 hizmetinizde! Şimdi istediğiniz gün, dilediğiniz saatte: • Hesabınızdan para çekebilirsiniz. • Hesabınıza para ya da çek yatırabilirsiniz. • Havale gönderebilirsiniz. • Hesap bakiyenizi öğrenebilirsiniz. • Hesap hareketlerini inceleyebilir, ekstre alabilirsiniz. • Şifre değişikliği yapabilirsiniz. • Sigortacılık, döviz kurları ve borsa gibi konularda bilgilenebilirsiniz. Bunun için Garanti'de vadesiz hesabınızın bulunması yeterli. Garanti 2.4'ten 14 yaşını bitirmiş tüm gençler de yararlanabilir. Şubelerimizden ayrıntılı bilgi ve broşür isteyin, danışın, Garanti 24'le tanışın. B A N K A C 1 L I K T A GARANTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear