23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahlbl Cumhurı\et Maıbaactllk ve Üa2etecıllk Turk Anonım Şırkeu adına I, P-lıtıfca Crial Bcjlafic*. üi< Haberler Lfiaa Balcı. Ekonomı Ceavu Taraaa. Iş SonMa Şvkru kclran. kullur CriaJ L«f, [«anbul Nadir Nadl 0 Genei >avın Muduru Hasaa Cemal. Muesiese Muduru Habc' rn Krmal ka<ıık. Efıtım Gno) ^aylaB. Hab« Aıatfırm». tsaarl kftaa. Yun Habtrkn S«4rt Dogaa, Spor Damsrnajıı Lmıııc işakhgS. Yaz' Ijlen Mudum Ola» GoMnsm. 0 Haher Merkezı tMıllcaOır t « r t a u . a n Vu.iar t n n ç>k)kn. truııına Şaan «.!••;. Dw*nw « M A ı Vam ( kootfıuo Muduru >.alfia Ba>»r. Sa\'a Duzenı lontımtl» Alı Acar % Temsılcıler 0 Ma ı l<l;r tml Lrluı 0 Muhıseb* IMcaı h « ı 0 Bunt Ptanlama Sntı Ouaant»irotte # ""•» V f lor» 9 \ N k \ k \ Mımct Tan. IZMIR HiknKt ÇMinkaya. 4 D A S 4 Çttin lıtnogla *anniar u n » \k..>l 0 idare H n n » l « | !>k-mt O ı * ı ( r i t 0 Bıiı> İ M . •>•« lul Voım Aanı/n FUskan >«*r Nadı Okl>\ \klMl YBIÇM B«ier. H**a Ctml HtknKt (.HMikay». Ofca* (^»cm. l f Ma«ae« llkaa •Ktcak. *• -.™*» \*m« !•• I m ır >o«7* Cumhuntcl Ma:baanlık >e Gaıcucıiık T A Ş Turt Ocajı Cad 39 41 34314 ht PK 246 [sunbul Tel Sli 05 05 (20 hatl. Teta 22246. Fax- (1) 526 60 72 0 Bttroiar Aakara: Zıj-a Oökajp BU inkıUpS-No 19 4. Tci 133 II 1 U 1 Tdex 42344. Faı: (4) 133 05 6- 0 lıaMr H Zı>a BU İ352 S 2-J. T« 1= !2 30 Tda <İ359. Faj (511 19 53 «0 0 U a n InMU Cad. 119 S No- 1 kat I. Te! 19 v> 52 (4 hail. Ttta 62155. Fa> |7I) 1» 23 78 TAKVtM: 10 KASIM 1990 İmsak: 5.10 Guneş: 6.38 Öğle: 11.52 İkindi: 14.35 Akşara: 16.58 Yatsı: 18.20 Kasparov-Karpov mücadelesinde ilk bölüm berabere sonuçlandı. Taraflarşimdi Lyon'a hazırlanıyor İktidar piyonun ucundaKasparov 'gelecek'te bir saldın ya da avantaj elde edebilmek için 'şimdiki zaman'da henüz nedeni anlaşılmayan, sadece kendisinin görebildiği bır fedakârlık yapabiliyor. Uzun vadeli bir gambit bu. Kasparov geleceğe bakıyor. Onu yaratıyor. Karpov 'şimdiki zaman'ın loyuncusu. O anki pozisyona I bakıyor ve hesap yapıyor. O an hangi hamleyi yapmak gerekiyorsa onu buluyor. Kasparov 'un tersine stratejik boyutta duran bir oyuncu. Karpov esas olarak o anki durumla ilgili. Rakibi için 'fiili durum' yaratıyor. GÜRSEL GÖNCÜ NEW YORK — 3. Dünya Satranç Şampiyonası'nda ilk bölüm başabaş sonuçlandı. New York'ta 8 ekimde başlayan ve 12 oyun siiren mücadelede Ga- ri Kasparov ve Anatoli Karpov 6-6'hk bir skora ulaştılar. Ta- raflar, on üç gün sonra Fransa'- nın Lyon kentinde başlayacak ikinci bölümde, eşitliği kendi lehlerine bozmaya çalışacaklar. Yaklaşık altı yıl önce başla- yan Kasparov-Karpov çekişme- si, Nevv York'ta da bütün hızı ve heyecanıyla devam etti. Dün- ya Şampiyonu Kasparov'un 'saldırgan ve parlak' hamleleri- ne, eski şampiyon Karpov, 'mat ve sağlam' hamlelerle karşılık verdi. Kasparov, kendi stiline uygun ve rakibine sürekli yeni sorunlar çıkaracak, riskli ham- leler ararken Karpov, daha çok rakibinin zaaflanndan yararlan- mayı kollayan, savunma ağırlık- h bir anlayış içinde gözüktü. New York'ta oynanan ilk dört oyun özellikle de Kaspa- rov'un kazandığı 2. oyun- ger- çekten de iki oyuncunun düze- yine ve şampiyonaya yakışır oyunlardı. Bu karşılaşmalarda Kasparov'un bazı hamleleri, satranç otoritelerini bile şaşırta- cak, hatta yanıltacak nite- likteydi. Şampiyon'un olağanüstü sez- gisi, tahta üzerinde 'ancak epey BÜYÜK ÇEKtŞME — Kasparov-Karpov çekişmesinde satranç anlavışlarından politik göriışlere, oyun stillerinden psikolojik faktörlere kadar bir â\ı\ taş da karşı karşıya. Kasparov'un tûm oytınları Beyaz laşlarta Siyah ta$tarta Galib. Berab. T M . Galib. Berah. Yen. Vezir-Hint Savunması 33 26 4 Vezir Gambıti (Reddedılen) 28 32 1 Nımzo-Hınt Savunması 29 18 2 Ingilız Açıltşı 21 18 4 Sicilya Savunması 19 13 3 Slav Savunması 16 11 0 Ruy Lopez 13 11 2 Sah-Hint Savunması 9 4 2 Katalan Savunması 6 7 0 Dığerien 67 38 4 Toplam 241 178 22 GENEL TOPIAM: 860, Galibiyet 403, Beraberiik: 73 Sicilya Savunması 48 72.1 Sah-Hint Savunması 27 77.6 Gruenfeld Savunması 14 69.8 Ingilız Açılışı 16 725 Vezir Gambıti (Reddedılen) 4 79.6 Cano-Kann Savunması 10 71.2 Tarrasch Savunması 11 733 Benoni Savunması 6 73.1 Vezır Piyonu Açılışı 11 78.9 Dığerieri 15 745 Toplam 162 384, Yenilgı: 73, Genel Basarı Oranı: 69.2 52 30 37 19 20 9 7 6 3 23 206 17 7 6 4 3 2 2 4 1 5 51 63.2 65.6 57.0 654 51.9 69.0 72.5 56.3 83.3 61.6 63.2 Karpov'un tüm oyunları Beyaz taşiarta Siyab taşlarla flaM. Berab. Vfen. Gaita. Berah. Ven. Sicilya Savunması 97 78 12 Ruy Lopez 47 42 3 Ingiliz Açılışı 32 35 1 \fezir-Hint Savunması 28 18 2 \fezir Gambiti (reddedılen) 21 24 2 Gruenfeld Savunması 15 21 2 Fransız Savunması 24 12 0 Caro-Kann Savunması 18 11 1 Pirc Savunması 12 7 3 Diğerten 79 73 9 Toplam 373 321 35 GENEL TOPLAM: 1411, Galibiyet: 571, Beraberlik 72.7 Ruy Lopez 735 Vezir-Hint Savunması 72.8 ingiliz Açılışı 77.1 Vezir Gambiti (reddedılen) 70 2 Nımzo-Hint Savunması 671 Sicilya Savunması 83.3 Caro-Kann Savunması 78.3 Katalan Savunması 705 Petroff Savunması 717 Dıgerlen 73.2 Toplam 743, Ytemlgı: 97, Genel Başarı Oranı 37 16 29 12 26 25 8 4 2 39 198 66.8 72 78 38 52 31 29 29 30 17 46 422 10 8 7 9 6 3 5 2 1 11 62 61.3 53.9 64.9 521 65.9 693 53.6 52 8 52 5 64.6 600 Kaynak: 1990, Interchess BV (Tablo Kasparov ve Karpov'un 8 Efcim 1990 tarihine kadar oynadıklarıoyunlan kapsamaktadır) BÜTÜN ZAMANLARIN EN BÜYÜK REKABETİ Tahta başında 605 saatKasparov-Karpov karşılaşması, 33. resmi Dünya Şampiyonluğu karşılaşması. Taraflar bu unvan için son altı yılda beş kez karşı karşıya geldiler. Bu maçlarda şimdiye kadar 132 oyun oynandı. Kasparov 18, Karpov 17 galibiyet aldı; 97 oyun beraberlikle sonuçlandı. Bu oyunlar sırasında taraflar satranç tahtası başında yaklaşık 605 saat, yani 25 gunden fazla bir süre karşılıklı oturdular. Dünya Şampiyonluğu, 1886'dan bu yana tam 15 kez el değiştirdi. İlk Dünya Şampiyonu W. Steinitz, 13. Dünya Şampiyonu ise G. Kasparov. Kasparov 1985 yılında, o zamanın şampiyonu, ezeli rakibi Karpov'u yenerek unvanı ele geçirmişti. Satrançta bütün zamanların en büyük rekabeti olarak kabul edilen iki K'nın mucadelesi 23 kasımdan itibaren Lyon kentinde devam edecek. Taraflar burada da 12 oyun oynayacak. Toplam 24 oyunluk maç sonunda galibiyetler 1, berabereler 0.5 puan olmak üzere, 12,5 puana erişen taraf kazanacak. 12-12 eşitlik halinde Kasparov unvanını koruyor. sonra' anlaşılabilecek avantajla- ra yol açtı. Karpov, bir seferin- de, 2. oyunda bu durumu anla- dığında ise artık çok geçti. Kas- parov'un ilk dört oyundaki per- formansını ancak Karpov düze- yinde, aşırı temkinli ve tehdit- İer konusunda çok duyarlı bir oyuncu nötralize edebilirdi. Karpov, bu kritik aşamada, bir kere yenilmesine rağmen Kasparov'un saldırılanna başa- nyla karşı koydu, oyun denge- sini olmasa bile sonuç dengesi- ni koruyarak farklı bir skorun ortaya çıkmasını engelledi. Karpov'un savunmadaki ba- şarısı, Kasparov'un ise 'aktif fakat sonuçsuz oyunu, dördün- cü oyundan sonra karşılaşma- nın havasını değiştirmeye başla- dı. Karpov, biraz yıpranmış, fa- kat yorulmamıştı. Kasparov ise sürekli olarak yüzde yüze yak- laşan bir konsantrasyonla oyna- dığından, oldukça yorulmuş, oturduğu iskemlesinde daha sık pozisyon degiştirir olmuştu. Karpov'un tedirgin bakışları azalmış, Kasparov'un güvenli hali bir parça sarsılmıştı. Daha sonraki iki ovun, 'orta saha mucadelesi' gibi, merkez kareleri denetleme şeklinde de- vam etti ve beraberlikle sonuç- landı. 7. oyunda Karpov, niha- yet beklediği fırsatı yakaladı ve Kasparov'un kritik pozisyonda, sadece 6 dakika düşünerek oy- nadığı son derece hatalı bir hamle sonucu oyunu kazanıver- di. Büyük enerji sarf ederek 2. oyunu kazanan Kasparov, kü- çük bir piyon vererek 7. oyunu kaybetmişti. Bu biraz da Eins- tein'in çarpma işlernını yapama- masına benziyordu. Karşılaşma, bu noktadan sonra yeni bir seyir kazandı. Daha doğrusu satrançın zaten gelişmemiş seyirlik özelliği iyi- ce kayboldu. Taraflar karşılık- lı olarak hem isimierine hem bu düzeydeki bir rekabete yakışma- yan hataiar yapmaya başladılar. 8, 9 ve 10. oyunlar 'yorgun- luk' faktörünün satranç tahta- sında sanki yeni bir fıgür olarak belirdiği oyunlar oldu. Oyuncu- ların psikolojik durumlan da hamlelerin gucünü azaltan, do- layısıyla mücadelenin kalitesini düşüren bir etki yaratmaya baş- ladı. Kötü hamlelere verilen kö- tü cevaplar sonuç olarak berbat beraberliklere yol açtı. Birbirlerini çok iyi tanıyan iki oyuncu oyuna değil, karşılıklı düşüncelerini okumaya ağırlık verince; 'Neden o hamleyi yap- tı?' sorusu 'Neden o hamleyi yapü diye düşüneceğimi bili- yor', 'neden o hamleyi yaptı di- ye diişuneceğini biliyor diye dü- şüneceğimi...' şeklinde sonsuza Ünlü yazar doğumunun 100. yılında anılıyor Agatha Christie cinayete çağırıyorCinayet romanlannın usta yazarı Agatha Christie doğumunun 100. yılında özellikle İngiltere'de çeşitli etkinliklerle anılıyor. Christie, Istanbul'da da 1920'lerde kaldığı Pera Palas Oteli'nde düzenlenen bir gecede anılacak. "Cinayetle Buluşma" adıyla düzenlenen gece, 1920'leri günümüze getirmeye çalışacak birkaç saatliğine. AHU ANTMEN Cinayet romanlannın "krali- çe"si olarak nitelendirilen Agat- ha Christie, tam 100 ytf önce İn- giltere'nin küçük bir tatil kasa- basında, Torquay'da doğmuştu. Bu yıl özellikle Ingiltere'de, ya- zarın doğumunu kutlamak amacıyla Uluslararası tpucu Oyunu yarışmalarından özel Christie toplantılarına, tiyatro oyunlarına, sergilere dek birçok etkinlik yapüıyor. Istanbul'da da şu sıralar Türk-îngiliz Kültür Derneği'ndeki Agatha Christie afiş sergisinin yanı sıra ay bo- yunca sürecek Christie uyarla- ması fılmler gösteriliyor. Bu ay bir başka etkinlik, Christie se- verleri "cinayet"e çagınyor. "Ci- nayetle Bulusalım" adı altında yine Türk - Ingiliz Kültür Der- neği'nce düzenlenen cinayet ge- cesi, katılanlan 1920'lere götü- recek, gizemli bir atmosferde es- kilere ait giysilerle nostalji tat- tıracak. Ve belki bir de cinayete tanık edecek... "anayef'le Pe- ra Palas'ta buluşacak geceye ka- tılanlar. Otelin "Agatha Chris- tie Salonu"nda. Sanki o günler bir geceliğine geri gelmiş gibi. Sanki 411 numaralı odadan 1926'da otelin konuğu olan Agatha Christie inecekmiş gibi. Sanki gerçekten o gece bir cina- yet... Agatha Christie'nin yaşamı, kitaplanndaki esrarengiz dünya- dan farklı değil. Ama bu kez Hercule Poirot ya da Miss Maıple yok "esrar perdesi"ni Silahı zehirdiASLI KAYABAL "Styles'daki Esrarengiz Olay", Agatha Christie'nin Hercule Poirot'lu ilk polisiye romanıydı. Poirot, gösterişli bir gururun simgesiydi. Zeki, esprili ve gözlemci bir dedektifti. Açığa çıkanlması zor durumları ustaca aydınlatan yaşlı kız Miss Marple, Christie'nin yarattığı bir diğer kahramandı. Christie romanlarında yıllar boyu servetle ilgili işlenen cinayetlerin ardından nice Adeli Fortescualar, Lady Alessandralar, Sir Montague Depleacheler, George, David ve Vivianlar, adları genellikle Gladys olan soluk yüzlü hizmetçi kızlar sorgulandı. Kahramanlar bazen yurtdışına çıkıyordu. Yazann romanlarında listeden ilk silinen suçlular, çocukluk yıllanndaki arkadaşları aşçılar, hizmetçiler ve çocuk bakıcılarıydı. Christie'nin romanlan 1930'larda çoğunlukla uluslararası mekânlarda geçme>e başladı. "Roger Ackroyd'un Katili" adlı kitabı ile yazar tüm dünyada tanındı. "On Küçük Zenci" ise polisiye romanın klasikleri arasına girmeyi başardı. Yazann öykülerinde geçen Mrs. Ariadne Oliver ise Agatha Christie'den başkası değildir. Agatha Christie şiddete karşı bir yazardı. Times'a şunları söylemişti: "Kanlı ölümlerden hoşlanmıyorum. Korkuüstü romanları pek sevmem, çünkü sadisttirier. Bu romanlarda yaratıcdık ve düş urünleri yer almaz." Christie entelektüel değildi. Sade bir gözlemciydi. Ateşli silahlarla arası iyi değildi. Onun silahı "»hir"di. Altın Kitaplar 1970'lerde Türkiye'de Agatha Christie'nin romanlarını bir "dizi" olarak yayımlamaya karar verdi. Christie'nin şık cinayetlerle bezeli romanlannı Türkçeye Gönül Suveren çevirdi. Gönül Suveren, kitaplan 103 dile çevrilen Christie^nin, tngiltere'de Shakespeare'den sonra en çok okunan yazar olduğuna dikkat çekiyor. aralalamak için. Bir medyum var, bir anahtar bir de dediko- dular. Yazann 11 günlük ünlü kayboluşunun sırn, Pera Palas 1 ta saklı. İşte öykü: Agatha Christie ilk kocası Archie'nin onu aldatmasma da- yanamıyor ve kayıplara kanşı- yor. Gazeteler intihar ettiğini öne sürüyor, kimisi de bu süre içinde Christie'nin bir cinayet iş- lemiş olabileceğinden şüpheleni- yor. Kocasırun sevgilisinin adıyla lngiltere'de bir otelde ya da ts- tanbul'a gelip Pera Palas'ta kal- dığı bile söyleniyor. O dönem- de yazann Türkiye'ye gelip gel- mediği kesin değil, ama daha sonra Pera Palas'ın 411 numaralı odasında kaldığında oraya bir anahtar gizlediği ve 10 yıl önce bulunan bu anahtann, II karan- hk günün esrannı çözmekte "anahtar" olabileceği zannedi- liyor. Anahtar şu anda Istanbul'da bir kasada. Pera Palas'ın Müdü- rü Hasan Süzer, Amerikalılann elinden on yıl önce "kaptığı" ünlü anahtann 411 numaralı odada bulunduğu yeri gösterir- ken "Bu odayı yabancılara ver- miyoruz, ama dileven Türk ka- labiliyor. Şimdi önemli olan, bu anahtann açacağı bir defter. Defter kutuda da olabilir. Def- ter bu odadaysa, bizden önce kimsenin bulmasını istemeyiz" diyor. Anahtann orada nasıl bulun- duğu da bir başka esrarengiz öy- kü. VVarner Bros film şirketi, bir gün Christe'yi konu alan bir fil- mi çekmeye karar vermese, anahtar belki hiç bulunmaya- caktı. Hasan Süzer anlatıyor: "Warner Bros, Agatha'nın yaşa- mının karanlık kalan 11 günü- nü çdzmek amacıyla Tamara Rand adında bir medyuma baş- vurmuş. Ünlü medvumun dü- zenledlği ruh çağınna seansında, Agatha Christie'nin ruhu, yaşa- mının o 11 gününü aydınlatacak sırrın Pera Palas'ta olduğunu söylemiş. Bunun üzerine film şirketinin temsilcileri ve birçok yabancı gazeteci, 7 Mart 1979'da Pera Palas'a gelerek 411 nolu odadan Tamara'ya telefon etti- ler. Tamara'nın direktifi ile oda- nın yer doşemeleri soküldü, ka- pının dip tarafmdaki duvarın içinde 8 cm'lik bir anahtar bu- lundu. Bunlar çok sevindiler, ama ben hemen anahtarına el koydum ve bir basın (oplantısı düzenledim. Anahtar için 2 mil- yon dolar istedim. Tabii verme- diler ve gittiler." Hasan Süzer, anahtan 'elinde tutmadan' defterin yerini bula- mayacağını söyleyen Rand'e anahtan gönderemeyeceğini be- lirtmiş ve ünlü medyumu Türki- ye'ye çağırmış. Bu amaçla Los Angeles'ta Süzer, Rand ve War- ner Prothers tarafuıdan yirmiser bin liralık müşterek bir hesap açılmış masraflar için. Rand, Türkiye'ye gelip olayların sırn- nı çözecekken aynı yıl Pera Pa- las bir yıl sürecek bir greve git- miş ve olay kapanmış. Anahtar da bir kasaya kapatılmış. Agatha Christie, 14 yıl önce arkasmda bıraktığı sırlar kadar yüklü bir miras bırakarak öldü. Kitaplan milyarlar sattı, nere- deyse her dile çevrildi. Oysa Christie ilk birkaç kitabının fe- na satmadığının ve "bu işte pa- ra olduğunun" farkına varana dek profesyonel bir yazar olma- yı düşünmemişti. Agatha Christie, Birinci Dün- ya Savaşı'ndan sonra yazmaya başladı. Torquay'da gönüllü hemşire olarak Kızıl Hac*ta ça- lışıyordu. Zehir hakkında çok şey öğrendi. O sıralar lngiltere ve özellikle Torquay, Belçikalı akınına uğramıştı. Christie, bu insanlarla yakın ilişkilere girdi mi bilmiyoruz, ama bu insanla- rm canh örnekleri her gün göz- lerinin önündeydi. Öykü anlat- mayı çok severdi, bir de Shar- lock Hoimes'u. Christie'nin kendisi kadar ün- lü roman kahramanı Poirot, gö- rülüyor ki Christie'nin yaşadık- lanndan ve biraz da hayal gücü- nü çahştırmasımn sonucundan başka bir şey değil. Bu küçük, yumurta kafalı, "aristokrat" ha- valarında, düzen düşkünü adam, Christie'nin "tasariadığı" her cinayetin üstesinden gelir, her cinayete belli bir yöntemle yaklaşır, çünkü ona göre her olay birbirinden farklıdır. Agat- ha Christie'nin diğer ünlü kah- ramanı, olanlara Poirot'nun tam tersi bir yöntemle yaklaşan, olanların "benzerliklerinden" yola çıkarak çözümlemelere gi- rişen Miss Marple, yine karşısın- da gördüğü bir kişiliğin yansı- ması: Anneannesi. Agatha Christie, "en beklen- medik insan" motifıni sürekli yi- nelemekle suçlandı. Christie'nin kitaplan sanki "suç" ve "ceza" arasında gidip geliyor, bu iki uca da pek uğramıyor. Önemli olan suç işlendikten sonra "nasıl"ı bulmak, "neden"i bulmak ve sonra "kimi". Poirot ya da Marple bu "na- sıl"ın, "neden"in ve "kim" in yanıtlarını kendine özgü zekice açıklamalanyla verdikleri za- man kitap kapanır. Sadık Chris- tie okuru için bir başka kitap vardır sırada. Önce Poirot mu çözecek yoksa okur mu? Chris- tie ne kadar "en beklenmedik" insan motifıni kullansa da okur- larıyla oynamak da onun için bir zevktir. Okur, önceki kitap- ların kafasında oluşturduğu ka- lıba göre zihnini zorlarken, en beklenmedik anda bu kez en beklenen kişinin katil olduğunu görünce, oyuna geldiğini düşü- nür. Ve belki bu yüzden 77 tane birbirinden pek farklı olmayan kitaptan bir başkasım daha oku- maya koyulur. doğru yola çıkınca, oynanan oyun da satranç olmaktan çık- tı. Yugoslav büyükusta Ljubo- jovic'in deyişiyle, taraflar hamle değil, 'şaka' yapmaya başladı- lar. Psikolojik olan o kadar abartıldı ki satranç tahtasında- ki sert 'iktidar mucadelesi' ye- rini 'banş içinde beraberlik'e bıraktı. Taraflar, kimi zaman -yine psikolojik gerekçelerden dolayı olsa gerek- 'karşı taraf gibi' oy- namaya çalıştılar. Kasparov 8. oyunda Karpovvari naif ve kı- sa vadeli tehdit hamleleri yap- mayı duşünüp bir 'seri' kötu hamle yaptı. Beraberliği zor ya- kaladı. Karpov da 10. oyunda Kas- parovvari 'ince' bir plan yapma- yı denerken hamlelerin sırasını şaşırarak (kendisinin sonradan belirttiği gibi) kalesiyle piyonu- nun arasındaki hatta filini sok- tu ve piyonu kaybetti. Neredey- se oyunu da kaybediyordu. 11. ve 12. oyunlarda birbirle- rini bırakıp kendilerine ve sat- ranca dönen iki K, gerilimi ve heyecanı tekrar tahtaya taşıdı- lar. 11. oyunda Kasparov'un hem 'teorik yenilik' hem de sü- re bakımından (ilk 15 hamle 5 dakikada) 'yıldırım' gibi yaptı- ğı hamleler; Karpov'un son oyunda saldın inisiyatifini pay- laşması ve komplikasyonlara açık oyunu, uluslararası satranç camiasını Lyon'daki karşılaş- malar için ümitlendirdi. Kasparov, New York'taki karşılaşma öncesinde 'satranca yeni bir anlayış, yeni bir bakış açısı getirmek' istediğini, ancak satranç dünyasımn 'tutucu' ol- duğunu, yenilikleri kolay kabul- lenmediğini söylemişti. Kaspa- rov'un taşlan nasıl 'anladığı', tahtaya 'nereden' baktığı New York'ta az çok belli oldu. Tahtadaki pnjzisyona bakıp birçok 'gelecek kurgusu' yapan Kasparov, oyunu bunlara göre anlıyor. Son derece yetkin bir 'taktik oyuncu' olması da ken- disini hem 'yanlış pistler'e kar- şı karşı koruyor, hem de bu sa- yede yeni konumlara kolayca uyarlanabiliyor. 'Gelecek'te bir saldın veya avantaj elde edebil- mek için 'şimdiki zaman'da he- nüz nedeni anlaşıhnayan, sade- ce kendisinin sonunu gördüğü bir fedakârlık yapabiliyor. Uzun vadeli bir gambit bu. Kas- parov, geleceğe bakıyor. Onu yaratıyor. Karpov'un en önemli özelli- ği, Kasparov'a zaman zaman bu konuda 'hayal gördüğünü' ka- nıtlaması, bu şekilde onun gu- venini sarsması. Karpov, 'şim- diki zaman'ın oyuncusu. Pozis- yona bakıyor ve hesap yapıyor. Onun için her pozisyon birbirin- den bağunsız olabilecek olasılık- larla dolu. O an hangi hamleyi yapmak gerekiyorsa, onu bulu-" yor. Kasparov'un tersine 'stra- tejik' boyutta duran bir oyun- cu. Karpov, o anki duruma ba- kıyor. Rakibi için 'fiili bir durum' yaratıyor. Kimin 'zamanlamasının' da- ha iyi olduğu, bu yılın sonunda ortaya çıkmış olacak. 'Haber Uğruna' ödülleri • İSTANBUL (AA) — Istanbul Gazeteciler Cemiyeti'nce, "Haber Uğruna" adı altında verilen özel ödülü kazanan gazetecilere ödülleri, törenle dağıtıldı. Gazeteciler Cemiyeti'ndeki törende konuşan Cemiyet Başkanı Nezih Demirkent, 1989 ve 1990'da gazetecilere yapılan suikastları anlatarak, gelecekte aynı olayların tekrarlanmaması için insanların yapı olarak değişmesi gerektiğini soyledi. Gazeteci-yazar Oktay Kurtböke de, 1989 yılının gazeteciler açısından kara bir yıl olduğunu, 22 değişik ülkede meydana gelen olaylarda 72 gazetecinip hayatını kaybettiğini soyledi. Förende daha sonra, "Haber Uğruna" ödülünü almaya hak kazanan Milliyet Gazetesi'nden Rafet Balh ve Mücahit Büber, odüllerini Cemiyet Başkanı Nezih Demirkent ve 2. Başkan Vasfiye özkoçak'ın elinden aldılar. Hürriyet Gazetesi'nden Oktay Şengüler ile Jüri Özel Ödülu'nu kazanan Günaydın Gazetesi'nden Irfan Sapmaz'ın ödülleri ise, yurtdışında görevde bulunmalan nedeniyle, çalışma arkadaşlanna verildi. Prezervatif reklamı veTRT • ANKARA (AA) — TRT'de yayınlanamayan prezervatif reklamı Ankara'da düzenlenen "reklamcılığın sorunları" panelinde TRT yetkilisi ve reklam şirketi yöneticileri arasında tartışmalara neden oldu. Ankara Üniversitesi BYYO tarafından düzenlenen reklamalık seminerinin dünkü oturumunda TRT Reklam Dairesi Başkanı Ali Kalıpçı, "Yayınlanmayan prezervatif reklamı ile ilgili olarak 'ne zaman ve nasıl yayınlanırsa Müslüman mahallesinde şalyangoz satmış olmayız. İncelemelerimiz sürüyor" diye konuştu. Prezervatif reklamının firma temsilcisi Doç. Dr. Veysel Akahn ise 2 kez geri çevrilen fılmin düzenleme sonrası yayınlanmaması ile ilgili olarak sağlam gerekçeler iletilmediğini soyledi. Kovada gölü kurtarılacak • EĞtRDtR (AA) — Kovada milli parkı sınırlan içinde yer al«n 45 kilometrekare genişliğindeki Kovada gölünde, su seviyesinin yükseltilmesi için Eğirdir gölünden su akıtılacak. Eğirdir gölünden alınan suyun bir kanalla Kovada-1 ve Kovada-2 hidroelektrik santrallanna akıtıldığını bildiren DSt 18. Bölge Müdürlüğü yetkilileri, Kovada gölü yakınından geçen bu kanalın, yapımı süren başka bir kanal vasıtasıyla göle bağlanacağını kaydettiler. Alkol tüketimi • ERZURUM (AA) — Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Tali Ural, dünya sağlık teşkilatmın yapmış olduğu hir araştırmaya göre alkol tüketiminde Türkiye*nin, son beş yılda yüzde 105 gibi bir artışla dünya devleri arasında üçüncü sıraya yükseldiğini, bunun da endişe verici bir durum olduğunu soyledi. Prof. Ural, AA'ya yaptığı açıklamada, dünya devleri arasında alkolizmle mücadelede başarılı olan ve tek alkol kullanmayan devletin lsrail olduğunu, Sovyetler Birliği'nin de alkol kullanımını en aza indirmek için çalışmalar yaptığını kaydetti. Santrala karşı dernek • MUĞLA (Cumhuriyet) — Termik santral kirliliğinin önemli boyutlara ulaştığı Yatağan'da Çevre Koruma Derneği kuruldu. Dernek Başkanı Mehmet Esen, "Bu konuda bugüne kadar Yatağan hep konuşulup tartışıldı. Ciddi tek adım atılmadı. Bu adımın atılması ve yöremizde çevre bilincinin oluşması için çalışacağız" dedi. Üç üniteli termik santralla Türkiye'nin "kirlilik laboratuvarı" haline gelen Yatağan'da ciddi önlemler ahnmadığını belirten Başkan Esen, derneğin kuruluş işlemlerınin tamamlandığını soyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear