23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/18 SPOR 10 KASIM 1990 Milli takımın eski teknik direktörleri aynıfıkirde Futbolıımuz döktilüyor"• Milli takımın başarısı doğrudan kulüp takımlarınm 2Sürekliliğin olmadığı yerde başarı beklemek Iperformansına bağL Türkfutbolunun kalkınması içın 1mt hayalcilikten başka şey değildir. Yeni teknik direktör kuliiplerin bakkal zihniyeü ile yönetilmesinden vazgeçilmelidir. Sepp Pıontek'ten kısa sürede başanlı olması beklenemez. Dönem dönem (A) milli takım teknik direktörlüğünü yapan Coşkun Özan, Tınaz Tırpan, Metin Türel ve özkan Sümer, sakatlıktan yeni kurtulan Rıdvan'ın milli takıma çağrılışım, "Yanhş değerlendirmelere neden olacak bir karar"olarak değerlendirdiler. , ARİF KIZILYAL1N Çeşitli dönemlerde (A) Milli Takım teknik direktörlüğünü yapan Tınaz Tırpan, Coşkun Ozan, Metin Türel ve Özkan Sümer, Türk futbolunun başa- nsının kulüp takımlannın başa- nsı ile orantılı olduğu görüşün- de birleştiler. Yabancı çalıştırı- cılarla kısa süre içinde bir yere vanlamayacağını savunan 4 tek- nik adam, "süreklitigin" sağla- namaması nedeniyle de milli ta- kımlar düzeyinde fazlaca başa- n kazanılamadığını vurguladı- AYIN GOLU 4 ÜNLÜ ÇALIŞTIRICl JÜRİDE — Ayın golü yanşmasının jiirisinde yer ahın Sümer, Tırpan, Özarı ve Türel, Türk futbolunu tartıştılar. lar. Teknik adamlar, milli takı- mın yeni teknik direktörü Sepp Piontek'ten kısa süre içinde ba- şan beklenmemesi gerektiğini de belirttiler. Derimod tarafından düzenle- nen "Ayın golü" yanşmasına konuk jüri olarak katılan dört teknik direktör, Hami'nin Bar- celona'ya attığı golün "ayın golü" seçilmesinden sonra diğer jüri üyelerinin sonılannı yanıt- ladılar. Türk futbolunun aşama yapabılmesi için 'ahniyet'in de- ğişmesi gerektiğini vurgulayan Tırpan, Ozan, Türel ve Sümer, uzun bir sakatlık dönemi geçir- dikten sonra bir iki maç oyna- yıp Polonya milli maçı için kad- roya çağnlan Fenerbahçeli fut- bolcu Rıdvan'ın henüz milli ta- kımda oynayacak fizik kondis- yona ulaşamadığını söylediler. Dönem dönem milli takım tek seçiciliği görevini üstlenen Coşkun Özan, Rıdvan'ın henüz oynayacak durumda olmadığı- nı belirtip "Bu olay yanlış an- lamalara neden olabilir. Rıd- van'ın kadroya eski şöhreti sa- yesinde girdiği izlenimi uyanı- yor" derken, Metin Türel, 'özendirmek' için bile olsa he- nüz maç temposuna ulaşmamış bir oyuncunun milli takıma alınmamasi gerektiğini kaydet- ti. Trabzon Teknik Direktörü özkan Sümer ise bu oyuncunun milli takıma çağnlarak büyük bir baskı altında bırakıldığını söyledi ve "Duygusal bir karar. Oysa milli takım gerçeklere da- yanmalı. Orası düşkunlerevi de- ğil. Hak eden, formayı giyme- li. Üstelik Rıdvan hazır olmadı- ğı dönemde zoıianırsa hepten kaybedilir. Bunu nasıl goze alır- lar?" diye konuştu. A Milli Takım Teknik Direk- törü Sepp Piontek'in zaman za- man sert eleştirilere uğradığı toplantıda söz alan milli takım eski çalıştıncısı Tınaz Tırpan, kadroda değişiklik yapmakla bir yere vanlamayacağını söyle- di. Tırpan, "Benim dönemim- deki milli takımın başan orta- lamast kötü degikii. Son anda flnaüere gidemedik. Kamuoyu o takımı alktşlıyordu. Eger o ekip kornnup bir iki oyuncu degişti- rilseydi daha başanlı sontıçlar ahnabilirdi" dedi. Milli takım eski teknik direk- törü Coşkun Ozan ise Hiddink, Piontek, Derwall, derken Türk futbolunun 'elden gittigini" söyledi. (A) Milli Takım Teknik Direktörü Sepp Piontek'in za- manlama hatası yaptığını ve tur- nuva maçlan oynanırken oyun- cu denediğini belirten Özan, bu milli takımın başarılı olmasının da mümkun olmadığını vurgu- ladı. Teknik Direktör Metin Türel ise kulüplerin "bakkal dükkl- m" örneği yönetilmesinin milli takımı olumsuz yönde etkiledi- ğini söyledi. Toplantıda söz alan Özkan (Arkası 19. Sayfada) Başbakan'dan güreşçilerıe 1 müyar Urahk ödül ANKARA (UBA) — Baş- bakan Yıldırım Akbulut, Po- lonya'da Dunya Gençler Güreş Şampiyonası'nda başanlı olan gürcşçileri ödullendirdi. Akbu- lut, Turk sporunun her alan- da başarı orarunın arttığını ve şu an spor altyapısı konusun- da herhangi bir eksiklik bulun- madığını söyledi. Daha sonra 17-18 yaş Dün- ya Gençler Serbest Güreş Şam- piyonası, Dünya Buyükler Gu- reş Şampiyonası, Dünya Kupa- sı, Dunya Yıldızlar Serbest Gu- reş Şampiyonası, 1990 Buyuk- ler Avrupa Serbest Güreş Şa- rnpiyonası, 17-20 Yaş Ümitler Avmpa Serbest-Grekoromen Güreş Şampiyonası'nda şa- mpîyon olan veyafflirüç dere- ceye giren gureşçilere Cumhu- riyet Altını ve para odülleri ve- rildi. ödül töreninde Emlak Bankası'nın başanlı sporcula- n ödüllendirme uygulaması çerçevesinde 9-13 mayıs tarih- leri arasında Polonya'mn Poz- nan kentinde yapılan Avrupa Serbest Güreş Şampiyonası- nda üçüncü olan Mahmut De- mir, Kenan Şimşek ve Seba- hattin öztürk'e birer otomobil, 27-29 temmuz tarihleri arasın- da tstanbul'da yapılan Dünya Gençler Şampiyonası'nda bi- rinci olan Zekeriya Güçlü'ye de bir konut verildi. Düzenle- nen ödül töreninde toplam 70 sporcu ile antrenörlerine 1 mü- yar 100 milyon lira para ve Cumhuriyet Altını dağıtıldı. HALTER Gözler Hafız'da BUDAPEŞTE (AA) — Ma- caristan'ın başkenti Budapeş- te*de bugun başlayacak olan Dünya Halter Şampiyonası'n- da podyuma çıkacak olan Ha- fız Suleymanoğlu'na şimdiden tüm otoriteler "şampiyon gözü" ile bakıyor. 56 kiloda yarışacak olan Hafız Süleymanoğlu'nun su- per formda olduğunu söyleyen antrenörleri Enver Türkali ile Naim Süleymanoğlu, Hafız'ın form durumunun birinci ol- maya yeteceğini belirterek, "En büyük rakibi Bulgar Ma- rinov" dediler. Eti çeyrek finalde ANKARA (AA) — Elto- punda Avrupa Şampiyon Ku- lüpler Kupası 2. tur rövanş ma- çında, İzlanda'nm FTL Harf- narfjordur takımım 33-21 ye- nen Eti Bisküvileri, çeyrek fi- nale yükseldi. 50 m. kelebekte dünya rekoru MÜNtH (AA) — Alman yüzücü Nils Rudolp, 50 metre kelebek yanşında dünyamn en iyi derecesini yaptı. Almanya Yüzme Şampiyo- nası'nda yarışı 24.39 ile ta- mamlayan Rudolph, eski dün- ya rekorundan 14 salise daha iyi derece yaptı. Yakıfbank set vermedi ANKARA (Cumhnriyet Bürosu) — Avrupa Bayanlar Konfederasyon Kupası birin- ci tur ilk maçında Vakıfbank- spor, Romanya'nuı Penciliana takımını 3-0 (15-4, 16-14, 15-11) yendi. Milli takımın tnönü Stadı'ndayaptığı antrenmanıtopallayarak terk etti Rıdvan her an korkutuyorÇektiği sert bir şut sonrası adalesinde ağrı hisseden milli futbolcunun durumu bugün belli olacak Atalanta maçında sakatlanan Semih'in yerine Karşıyakalı Ülken aday kadroya alındı. Spor Servisi — Avrupa Şampiyonası grup elemelerin- de Polonya maçına hazırlanan A Milli Futbol Takımı'nda bir şanssızlık daha. Fenerbahçeli Semih'in sa- katlığı nedeniyle aday kadro- dan -çıkarılmasından sonra, milli takımın kozu Rıdvan da dün akşamki antrenraanda sa- katlandı. Antrenmanın sonla- nna doğru Rıdvan, çektiği sert bir şut nedeniyle adalesinde ağrı hissetti. tlk müdahaleyi doktor ve masör yaparken, Rıdvan antrenman bitiminde Inönü Stadı'nı topallayarak terk etti. Antrenman sonrasında Rıd- van, "Ayagımda bir agn hisset- tim. Doktor da yine bir kont- rol edecek. Durumum daha sonra belli olacak. Ancak, maç gününe kadar iyileşeceğimi sanıyorum" diye konuştu. Öte yandan, milliler, Inönu Stadı'nda teknik direktör Sepp Piontek yonetiminde, yaklaşık bir saat süren bir antrenman yaptı. Sakatlığı geçen Musta- fa da çift kale maça katıldı. Bu arada Atalanta maçında sakatlanan Fenerbahçeli Se- mih'in yerine aday kadroya Karşıyakalı Ülken ahndt. Dün doktor kontrolünden geçen Semih'e 1 hafta topa vurmak yasaklandı. PIONTEK'tN YÜKÜ AĞIR — Çarşamba günü Polonya Ue karşdaşacak olan A milli futbol ta- kımı adayları, hazırlıklannı dün de iki çalışmayla sürdürdü. Teknik Direktör Piontek, antren- manlarda ı'utbolcular kadar ter döküyor. (Fotoğraf: Asena Özkan) San-Lacivertliler, Kolej'i 99-95yenerken ecel terleri döktü Fenerbahçe zor kazandı LEVENT YÜCELMAN Basketbolda Fenerbahçe, Ko- lej önünde ecel terleri dökmesi- ne rağmen maçı 99-95 kazandı. Maçın oynandığı Lütfi Kırdar Spor Salonu'ndaki Fenerbahçe seyircisi sayısı yağmur nedeniy- le diğer Fener maçlanna oranla oldukca azdı. Ancak ustü başı ıslak taraftarların yaptığı teza- hürat "buz" gibi olan salonu ısıtmıştı bile. Dünkü Fenerbahçe, maçı ka- zandığı için şükretmeli. Fener- bahçe dün LütFı Kırdar'da ilk kez bu kadar zorlandı. Bunda ilk yannın tamamı ve 2. yarının ilk 4 dakikasında hiç savunma yapmamasının böyük önemi vardı. San-Lacivertli ekibin mü- dafaası Fenerbahçe futbol takı- mının savunmasını andınyordu bu maçta. Maçın ilk dakikalarında Mu- rat Didin'in çok iyi motive etti- ği Kolej, başanlı savunma yap- tı. Ankara ekibi hücumda Po- pov ve Serdar ile sayı bulurken savunma da pota dibini iyi ka- patıp Richard'ı ve dışarıda da Levent ile Hüsnü'yü iyi tuttu. Bu arada boşta kalan Can ve Fer- hat birçok pozisyonda tereddüt edip elleri titremelerine rağmen arka arkaya sayılar kazandırdı. 6. dakika 18-11 Fenerbahçe'nin üstünluğü ile geçildi. Bu dakika- dan sonra Kolej rakibin zayıf sa- vunmasını iyi değerlendirip ke- limenin tanı anlamı ile "yol ge- Fenerbahçe: 99 — Kolej: 95 SALON: Lutfı Kırdar 5 FAUL: Yalçın (29.24), Aliço (39.07) HAKEMLER: Suat Yahyabeyoğlu (4), Serhat Kartal (4) tLK YARl: 52-49 (Kolej önde) For. 4 5 9 10 11 12 13 14 15 For. 4 5 6 7 10 13 14 15 F.Bahçe Can Alıço Hakan Ferhat Levent Husnu Kemal Guray Richard Toplm ve yüzdeter Kolej Yalçın Aytek Haluk Ahmet Serdar Popov Levent Haseyin Toplam ve yüzdeler Not 4 6 2 5 8 6 4 4 7 Not 6 6 7 J 7 6 4 5 S«yı 5 6 12 26 17 6 27 99 S«yı 8 5 24 4 27 21 6 Şot 1/2 0/2 1/1 2/6 1/5 0/1 — 3/7 8/24 *331 Şot /// 1/3 3/6 0/1 3/5 4/8 /// 3 s«yı 1/5 2/5 3/9 2/2 1/3 — — Pot» dibi Faul 1/2 1/114/14 3/3 3/3 6/7 6/7 — 9/9 9/2413/1430/32 W7J 3 sayı 1/2 4/5 5/9 l/l — %93 Pota dibi 2/2 — 2/2 _ 2/2 4/4 2/2 *93 Fanl 2/2 — 2/6 4/7 2/4 2/3 — 9513/25 11/1712/1212/22 %64' VtlOO*, S. Rib. ıj 2 — 12 16 S. Rib. ı2 4 2 7 2 / 19 H. Rib. 2 — 6 8 H. Rib. / — ı — /2 5 Top Çal. 1 1 ı2 2 — 1 8 Top Çal. — — 1 Top Kay. / / ] j 3 7 Top K«y. / 1 3 3 / / / çen hanına dönen" müdafaası- na Popov, Serdar ve Haluk'la yüklenip sayılar buldu ve 10. da- kikada 24-23 öne geçti. Fener- bahçe'de oyuna giren Gfiray ve Kemal gibi iki savunmacı da et- kili olamadı ve seyircinin isyan- lan arasında Kolej, ilk yarıyı 52-49 galip kapadı. 2. vanya başlarken Fenerbah- çe umutluydu. Sarı-Lacivertli ekip daha iyi müdafaa yapacak ve skorda öne gececekti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. İlk yandaki kötü savunma 2. yan- da da devam etti. Taa ki 24. da- kikaya kadar. Bu dakikada Ko- lej'de Haluk ile Serdar sıra sıra 3'lüklerle skoru 66-56 yaptı ve 3 (Arkası 19. Sayfada) MA ÇINELEŞTİRISİ Savunmasız olmaz MURAT MURATHANOCLU Fenerbahçe dün şanslıydı. Şanslıydı diyoruz çünkü maçın 34 dakikası hiç savunma yapma- yan bir takımın, üstelik rakibi- nin de iyi organize olduğu ve iyi oynadığı bir maçı kazanması şanstır. Fenerbahçe'nin savun- ması ilk 34 dakika evlere şenlik- ti. Kolej pota altından sayı bul- du, dışandan ise şut idmanı ya- parcasına şut soktu. Çetin Yil- maz'ın savunmaalan Güray ve Kemal de bu maçta etkisizdi. Sonunda Aliço'nun savunmada- ki gayretine, Richard'ın hırsı ve kazanma arzusu ile Levent'in "büyûklüğü" eklenince Fener- bahçe maçı kazanma şansını el- de etti. Dün takımını gerçekten iyi hazırlayan Murat Didin eğer daha 'taze" bir Aytek'i maçın sonuna saklayabUseydi sanıyo- ruz Kolej yine sahadan galip ay- nlabilirdi. Aytek takurunı bu ka- dar olumlu etkiliyor. Kolej'in diğer bir hatası da ikinci devrenin başında hızlı hü- cuma yönelik oynamasıydı. Fe- nerbahçe'ye karşı böyle oynayan (Arkası 19. Sayfada) DİYALOG ABDÜLKADİR YÜCELMAN MÜCADELEMt SÜRDÜRECEGtM — Melboume'da 5400 metreyi 59 dakikada koşarak bi- rinci oldum. Şimdi hedefım Barcelona'da yapılacak özürlüler olimpiyatı. (Levent Yücelman) VA V117 Yüdasekiz maratonkoşarıtn 1961'de Bursa'nm Gürsu ilçesinde doğan ve sporla kendisini bulan, spor ile kendisi gibi özürlü kişilere mesaj veren, umut dağttan Yavuz Şop'ı şimdi dünya tanıyor. Melbourne Maratonu'nda özürlüler arasında birinci olup altın madalya alan Yavuz Şap'ı dünya TV ve ajanslan haber olarak duyurup görüntüleyince Cumhuriyet okurlarının tamdığı bu iki eli değnekle dünyayı gezen delikanlıyı herkes tanıdı. Bir anda herkesin birbirine söz ettiği bu özürlü sporcu ile onun yaşamından kesitleri, dünyamn neresinde olursa olsun kaçırmak istemediği maraton koşulannı ve gelecekteki hedeflerini konuştuk. —Yavuz bu maraton koşmak, daha dognısu böylesine güç bir olayı başlatmak nereden ak- lına geldi. — 1985 yılıydı. Avrasya Maratonu'nu gazete- lerden öğrenince ben de katılmak istedim. lyı bir olaydı ve başarabileceğimden de endişe duy- muyordum. Katıldım, Asya'dan Avrupa'ya ko- şan binlerce insanıp arasında ben de vardım. Bunun nasıl bir duygu olduğunu sormayın, an- latamam çünkü. Ama bana çok büyük coşku verdi. — Başladıgın bir işi yanda bırakmak isteme- digin belli, daha sonra ne oldu? Olay nasıl ge- lişti? — Sporun içinde bir anda kendimi bulmuştum. Daha sonra 4 yıl her yaz Isviçre'de özürlü spor- cular için açılan kurslara gittim. tsviçre Fede- rasyonu'nun davetlisi olarak orada sporun her türlü eğitim çeşidini gördüm. — Tahsilin nedir Yavuz? — tlkokulu bitirdim. Sakathğım dolayısıyla sürdürmem zordu. — Sakatlıgın doğuştan mı? — Hayır, 3 yaşında penisilin iğnesinden oldu. Doğduğum yerde sağlık memuru yapmış iğne- yi. Ama iğne mi bayatmış, yoksa dozunu mu fazla kaçırmışlar bilemiyorum, ama iğneden sonra komaya girmişim ve işte böyle gördüğu- nüz gibi sakat kalmışım. — Avrasya Maratonu'nu da her yıl koştun. tlk koştuğun dereceni daha sonra duşurebildin mi? — 85'te ilk koştuğumda derecem 3,5 saatti, ikincisinde idman yaptım, kollanmı güçlendir- dim ve 2 saate indirdim derecemi. — Avrasya'da kaç kilometre koştnn? — 12 kilometre. — Daha fazla koştuğun yanş oldu mu? durumumu, cumhurbaşkanlanndan başka ne kadar spor bakanı varsa, ne kadar beden ter- biyesi genel müdürü varsa hepsine yazdım, is- teklerimi bildirdim, ricalar ettim, ama hepsi boş. Hiçbir yerden cevap gelmedi. Bütün fe- derasyon başkanlanna, Atletizm Federasyonu başkanhğı yapmış herkese anlattım dertlerimi. Nafile, cevap yok. — Bu insanlann hepsi de duvar gibi ses ver- medilerse sence bunun yorumu ne? — Valla anlamadım. Benim istediğim benim ve benim gibi olan özurlu insanlann insanca yaşaması. Başka bir şey istemedim ki. Sadece Yılmaz Sazak Atletizm Federasyonu Başkanı iken bana 100 bin lira gönderdi. O günden bu- gün^ de bana her ay 100 bis lira gönderiyor. Sizin vasıtaruzla teşekkur ediyorum. — Yani tek sponsorun Yılmaz Sazak öyle mi? — Öyle, ama o da tabii garanti değil. Bir gün elbette kesıhr. Ama Sazak Bey benim durumu- mu anladı, amacımı anladı ve federasyon ola- rak, teşkilal olarak, devlet olarak bana hiçbir şey yapamadıgı için olsa gerek o paıayı gön- deriyor. Sağolsun. — Başka hiçbir kunım çıkmadı mı sana des- tek olacak? — Avusturya, Avustralya ve Isviçre hava yol- lan bana uçak bileti verdiler. Onlar da sağol- sun. Ama beni üzen şu: Mesela ben şimdiki THY müdürüne, daha öncekilere de yazdım, destek istedim. Onlardan da cevap gelraedi. — Dognısu bu yazışmalarda gösterdigin sabır ve mücadele gerçekten ilginç. Hiçbir zaman umutsuzluğa düştün mü? — Düştüm ama mücadeleye devam ettim, ede- ceğim de. Çünkü benim davet edildiğim ma- ratonlara katılmam için mutlaka desteğe ihtiyacım var. _ Param yok diyorsun, geçimin nasri? özörlöler insan gibi vaşasın İsviçre'de gördüm. Özürlüler her türlü spor yapabiliyor. Normal insanlar gibi davranıyor. Bu durumu cumhurbaşkanlanndan başbakanlara, beden terbiyesi spor genel müdürlerine, yani herkese ilettim. Cevap gelmedi. — Haliç Maratonu'nda 21 kilometre koştum. — Ya Melboume'da? — 5400. 59 dakikada koştum ve birinci oldum. Melbounıe'da büyük ilgi — Melboume'da ilgi ne dereceydi? — Oradaki Türk spor kulübü bana kalacağım yer buldular. Benim geldiğimi duyan Türkler bir hayli çoktu ve benimle gerçekten çok ya- kından ilgilendiler. — Ödül olarak ne verdiler? — Bana altın madalya verdiler. — Peki, senin ikinci gelen ile aran ne kadardı? — 100 metre vardı finalde. Avustralyah bir sporcuydu. — Melboume'da iyi bir isim yaptın. Şimdi sa- na dünyamn her yerinden davet gelecektir. — Zaten geliyordu. Şimdi bu davetler artacak. Yılda 8 yanşa kaülırım — Peki bu davetlere nasıl yanıt vereceksin? — Bu bir ekonomi meselesi. Benim hiçbir des- yorum. teğim, hiçbir yardımcım yok. Yanşmalan bile kendim yapıyorum. Bana kalsa ben yılda 8 ya- nşa katıhnm. Bunu başarabileceğime inanıyo- rum. Buna gücüm yeter, fakat parasal açıdan dunım müsait değü. — Bir gelirim yok. Babam bakıyor. Kendi ça- pmda araba alım satımı. Babamın sırtındayım kısaca. — Yavuz özürlü bir kişi olarak toplum size na- sıl bakıyor? Günlük yaşamındaki sıkıntılann- dan söz eder misin? — Benim gibi özürlüler Türkiye'de maalesef dışlamyor. Yurtdışına gittiğim için bir onlara bakıyorum, bir bize, arada çok fark var. Dü- şünce farkı var, yaşama şartlarmda büyük de- ğişiklik var. Mesela yaya geçidinde bile bu fark ediliyor. Adam durma ihtiyacım bile duymu- yor, nerdeyse ezip geçecek. tnsanhk değil bu. Otobüse binmek güç, dotmuşa binmek guç. Onemli olan insanlann düşüncesi. Bizde insan- lar sabırsız, Avrupa'da bir özürlü kişi otobüse binmeye çalışıyorsa diğerleri sabırla bekliyor, saygı gösteriyor. Bizde neredeyse ezecekler in- sanı, acımasızca yaklaşım var bize karşı. Kö- tülemek istemiyorum kendi insanımı, ama biz bunu yaşıyoruz, vahşilıklerle karşılaşıyoruz. Valla daha fazla bu konuda konuşmak ıstemi- OHmpiyata katılmak isterim — Amacın sadece koşmak mı, yani senin du- rnmunda olanlara veya sporun amacına dönük düşüncelerin için mesaj vermek ister misin? — Isviçre'deki özürlüler için açılan seminerde gördüm, ne imkânlar var bilseniz. Her türlü spor yapabiliyorsunuz, yani insan gibi spor ya- pıyorsunuz, insan gibi yaşıyorsunuz. Bütün bunlar neden benim ülkemde olmasın? Neden benim gibi özürlü benim gibi spor yapamasın? Neden onlar da insan gibi yaşamasın? Benim amacırn bunu başarmak. Benim amacım özürlü insanlann da bir şeyler yapabileceğini, normal insanlar gibi yaşama hakkına sahip olduklan- nı anlatmak, duyurmak. — tsviçre'deki koşullann, Türkiye'de de ger- çekleşmesi için federasyoniara ya da diger il- gililere başvurdun mu? — Ben yıllardır bunun mücadelesini yapıyo- rum. Başvurmadığım yer kaunadı. Evren Pa- şa da biliyor durumu, Sayın Turgut özal da. — Peki onlardan bir ses gelmedi mi? — Gelmedi, dahası da var. Ben bugüne kadar — Şimdi Barcelona'da bir olimpiyat var, özür- lüler için. Sen yine bugüne kadar gösterdigin mücadeleyi gösterecek misin? — Evet ben her zaman mücadele içindeyım. Barcelona Olimpiyatlan için de şimdiden ya- aşmalara fcaşlayacağım. Yazı bombardımanı- na tutacağım çok kişi var. — Sizin birçok derneginiz var. Bmdann hiç sesi sedası çıkmıyor mu? T- Bizim derneklerin sesi çıksa büe dinleyen pek yok. Ama bir Tanıtma Vakfı var. Mesela ben Melbourne'a giderken Türkiye ile ilgili bir yı- ğın-broşür aldım, orada dağıttım. Benim işim değil bu. Memleketim için yaptun. Ama bu Ta- mtma Vakfı ne iş yapar? Bizim için ne yapı- yor mesela? Neyse daha fazla konuşmak istemiyorum. Ama ümidimi kesmiş değilim. Mesela ben Bursalıyım. Bursa Valisi benimle gurur duymab. Ama bana karşı tavır almış gi- bi. Galatasaray maçı öncesi benim adımı anons büe etmediler sutta. Ne yapnuşım yani. Suçum Melbourne'a gidip birinci dhnak mı? Beni teb- rik bile etmediler inanır mısınız? — O halde ben seni tebrik edeyim Yavuz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear