23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 OCAK 1990 DI$ HABERLER CUMHURİYET/3 2 Secııritate üyesine 12 yıl • BÜKREŞ (AA) — Romanya'mn Sibiu kentinde dün özel askeri mahkemede yargılanan Securitate'ye bağlı Milis Örgütü'nün iki subayı, 12'şer yıl hapis cezasına çarptınldı. 1yi haber alan kaynaklann bildirdiğine göre, Sibiu kenti yakınlarında bulunan Cisnadie kasabasında milis kolunun komutanı olarak görev yapan Liviu Vanga ve aynı grupta yer alan Aurel Marcu, 21 aralıkta göstericiler üzerine ateş açmak ve iki kişinin ölmesine, 11 kişinin de yaralanmasına yol açmaktan suçlu bulundular. Baker, SSCB'ye gidiyor • WASHINGTON (AA) — ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın, Sovyet lideri Mihail Gorbaçov ile ABD Başkanı George Bush arasında haziran ayında Washington'da yapılacak zirve öncesinde, silahsızlanma konusundaki pürüzleri gidermek amacıyla 5-6 şubat tarihleri arasında Moskova'ya gideceği bildirildi. Baker'ın, Sovyet Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze ile uzun menzilü nükleer füzelerin azaltılması konusunda görüşeceği belirtildi. SSCB'de bağımsızsendika • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği'ni oluşturan cumhuriyetlerin en bıiyüğü olan Rusya Federasyonu'nda, 'bağımsız' bir işçi sendikası kuruldu. Resmi haber ajansı TASS, Polonya'daki 'Dayanışma' Sendiİcası'ndan esinlendiğini ima ettiği 'Birlik' adlı sendikanın, resmi sendika konfederasyonunun " • ilkektioL ve tüzijguBü- reddettiğini bildirdi. Ajans, merkezi Leningrad'da olacak sendikaya yalnızca, 'kooperatif adıyla bilinen özel sektör işletmelerinde çalışan işçilerin üye olabilmesinin öngörüldüğünü belirtti. ABD Luther King günü • WASHINGTON (AA) — ABD Başkanı George Bush, zenci lider Martin Luther King'in öldürülmesinin yıldönümü olan 15 ocağı ulusal tatil eden bir karan imzaladı ve son zamanlarda insan haklarını savunan kişilere yönelik bombalı saldınlarla tehditlerin artması dolayısıyla ırkçılara çattı. Bush, kararın imza töreninde yaptığı konuşmada, saldın ve tehditleri yapan kişileri kastederek, "Amerika'da bağnazlara yer yok" dedi Irkçı rejime karşı girişim • LUSAKA (AA) — Afrika Ulusal Kongresi, Güney Afrika hükümetinin, ülkede uygulanan ırkçı rejimi kaldırmak için bazı adımlar attığıru bildirdi. ANC'nin Genel Sekreteri Alfred Nzo'nun Lusaka'da yaptığı açıklamada, Güney Afrika hükümetinin, bazı siyah liderlerin serbest bırakılması ve siyasi gösterüer yapılmasına izin verilmesi gibi kimi olumlu adımlar attığı belirtildi, ancak söz konusu gelişmelerin, banş görüşmelerine başlamak için yeterli olmadığı kaydedildi. Ebu Nidal'e darbe • TRABLUSGARP (AA) — Libya'nın, Ebu Nidal'in tüm faaliyetlerini kontrol altına aldığı ve örgütünü etkisizleştirdiği bildiriliyor. Libya'da bulunan Filistin kaynaklanndan alınan bilgiye göre Ebu Nidal liderliğindeki Fetih Devrimci Konseyi, başkent Trablusgarp'taki bürosundan ve El-Sawani yakmlarındaki eğitim kamplarından çıkarıldı. Ebu Nidal ve taraftarlarının, aralık ayının ortalarından beri bir tür göz hapsinde bulundurulduklan bildirildi. Atatürk Barajı'nda su tutulması Arap basınında eleştiriliyor GAP dönemi başlıyorTürkiye'riin 13 ocakta Atatürk Barajı'nda su tutmaya başlamasıyla ilgili olarak bazı Arap ülkeleri basınında çıkan yazılar Ankara'da hoşnutsuzluk yarattı. Körfez ülkelerinde, Türkiye'nin gerçek niyetini anlatmak amacıyla temaslarda bulunan Türk heyeti çalışmalarını sürdürürken, Arap basınındaki kampanya "güdümlü" olarak yorumlanıyor. SEMİH İDİZ ANKARA — Atatürk Barajı^ nın su tutması çalışmalan çerçe- vesinde "kritik aşamaya" gelinir- ken, Arap basınında GAP aley- hinde başlatılan kampanya, An- kara'da hoşnutsuzluk yarattı. Türkiye'nin, "gerçek dunımu anlatmak" amacıyla Körfez ülke- lerine gönderdiği resmi heyet te- maslannı sürdürürken yetkili çev- reler, Arap basınının kampanya- sını "güdümlü" olarak yorumla- yu basite indirgediğini" belirten bu çevreler, şu goruşlere yer ver- diler: "Başta Suriye ve Irak olmak üzere konuyla ilgiknen lüm taraf- lara Fırat'ın sularının 13 ocaktan itibaren bir ay süreyle kesilmesi- nin teknik gerekçeleri anlatıldı. Atatürk Barajı'nın su tutması için bunun gerekli olan asgari süre ol- dugu bildirildi. Türkiye'nin bura- da herhangi bir siyasi amaç güt- medigi ifade edildi. Etkilenecek ülkelerin zaraıianmn nasıl telafi edilecegi anlatıldı. Buna ragmendılar. Konuyla ilgili bölge ulkelerinin, böyle bir kampanyantn başlatılnuş Atatürk Barajı'nın su tutması ça- olması bunun güdümlü olduğunu hşmalarının başlatılacağı 13 ocak gösteriyor. Teknik bir konunun ai- tarihinde duzenlenecek olan ve ünda siyasi gerçekler aranmasına Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da başka anlam vennek mümkün de- katılacağı törenin bir "gövde ğil." gösteristne" dönüşmesinden endi- şe duydukları bildiriliyor. Ankara'daki yetkili çevreler, Körfez ülkeleri basınında son gün- lerde GAP aleyhinde açılan kam- panyanın Fırat Nehri'nin sulannın bir ay süreyle kesilecek olmasın- dan kaynaklandığını beürtiyorlar. Bu ülkelerin basınında yer alan haber ve yoıumların, "Türkiye, Suriye'ye kızdı, bu nedenle suyu- nn kesiyor" yaklaşımı ile "konu- Öte yandan Dışişleri Bakanlığı Ikili Ekonomik Işler Genel Müdu- rü Necati Utkan ile DSİ Genel Müdür Yardımcısı Özden Bilen başkanlığındaki heyetin Körfez ül- kelerindeki temasları sürüyor. Hafta sonunda Bahreyn'e giden ve dun Kuveyt'te görüşmeler yapan heyetin, Birleşik Arap Emirlikle- ri, Suudi Arabistan, Mısır ve Ur- dün'ü de ziyaret edeceği bildiril- di. Bölgesel sulann paylaşımı ko- nusunda Türkiye*den şikâyetçi olan ülkelerin başında gelen Su- riye ve Irak'ı bu kez ziyaret etme- yecek olan heyet, Fırat'ın suları- nın 13 ocaktan itibaren kesilme- sinin teknik gerekçelerini anlatı- yor. Heyetin ayrıca, Türkiye'nin GAP ve bölgesel sulann paylaşı- mı konusundaki politikası hak- kında kapsamlı bilgiler vereceği ve bu konuda Ankara'nın herhangi bir siyasi amaç gütmediğini anla- tacağı belirtiliyor. Dışişleri Bakanlığı çevreleri, Su- riye ve Irak ile son günlerde Fırat konusunda herhangi bir temasın olmadığını, önümüzdeki günlerde de herhangi bir görüşmenin plan- lanmadığını bildirdiler. Anımsanacağı gibi gerek Şam gerekse Bağdat, Fırat sulannın bir ay süreyle kesilmesine itiraz etmiş- ler ve bu sürenin yarıya kadar in- dirilmesini istemişlerdi. Ankara ise bunun teknik açıdan olanak- sız olduğunu belirtmişti. Ankara'daki Arap diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre başta Suriye olmak üzere, bölge- deki ülkeler, 13 ocakta GAP'ta duzenlenecek olan ve Cumhurbaş- kanı Özal'ın yanı sıra Başbakan Yüdınm Akbuhıt ve hükümet üye- lerinin katılacaklan törenin kom- şu ülkelere karşı bir gövde göste- risine dönüşmesinden endişe edi- yorlar. Cumhuriyet'e bilgi veren bu kaynaklar şu görüşlere yer verdi- ler: "Geçmişte en üst düzeyli Türk yetkilileri bölgede yaptıklan açık- lamalarda suyun komsulara kar- "Anma günü" ilanı yetkisinin başkana devri isteniyor Ertneni tasarısı tehdidi kalkabilir WASHINGTON (AA) — ABD Kongresi'nin gündeminde olan "Ermeni soykınmı anma günü" tasansının, 23 ocakta baş- layacak yeni çalışma döneminde yeniden ele alınması beklenirken, "anma günü Oan etme" yetkisi- nin Kongre'den alınıp ABD Baş- kanına devredilmesi istendi. Kongre'nin anma günü ilanı sü- reciyle gereksiz zaman ve para harcadığına inanan iki Kongre üyesi ayrı ayrı verdikleri önerge- lerde, anma gUnü ilanında Kong- re'nin değil, başkanın yetkili ol- masını istediler. Bu iki tasandan birinin kabul edilmesi halinde, sözde soykının konusunda Kongre'de suregelen tartışma da sona erecek ve Kongre üyelerinin soykınm konusunda hüküm vermesi önlenecek. Anma günü ilanı yetkisinin başkana geçmesi de Türkiye'yi doğrudan ilgilendiriyor. George Bush, seçim kampanya- sında anma günü için Ermeni seç- menlerine söz vermiş, ancak ko- nu gündeme gelince Beyaz Saray, Türkiye ile ilişkilere yapacağı olumsuz etki yuzünden tasanya karşı olduğunu açıklamıştı. 24 nisanın "Ermeni soykınmı anma günü" olarak ilan edilmesi yolunda Senato'da girişimler sü- rerken, Kongre'nin ilk çalışma ya- nyılında 88 anma günü, haftası ya da yılı kabul edildi. Pamuk Prenses Haftası 1988'deki Kongre döneminde de 253 anma gününun kabul edil- diği ve bir haftanın da "Pamuk Prenses Haftası" ilan edildiği be- lirtiliyor. Oklahoma Milletvekili Dave McCurdy ile Rhode Island Milletvekili Claudine Schneider'in Kongre'ye sundukları iki ayrı tasarıda anma günü ilan etme yetkisinin Kongre'den alınarak ABD Başkanı tarafından atanacak bağımsız bir kurula devredilmesi isteniyor. İki Kongre üyesinin sundukları önergeler "Posta ve Sivil Hizmetler Alt Komisyonu"nda 6 şubatta görüşülecek. Önergelerin geçmesi halinde Senato'da da onaylanması gerekiyor. ıLE — Tasannın sahibi. Pymtitk Prenses Haftası'ıun tfa- nı konusundaki Kongre oturumu- na, konunun hafifliği nedeniyle başkanlık etmek istemeyen De- mokrat Parti Oklahoma Milletve- kili Dave McCurdy'nin son uç ya- sama dönemi boyunca getirdiği tasarı, anma günü ilanının bir ku- rulca görüşülmesini öngörüyor. Cumhuriyetçi Parti Rhode Is- land Milletvekili Claudine Schne- ider'in yeni getirdiği tasarı da, an- ma günleri önerilerinin, Kongre çalışanlarının ve Kongre'nin za- manını işgaJ etmesini önlemek için bagımsız bir kunılda değer- lendirilmesıni istiyor. Buna göre, 7'si başkan tarafın- dan dışarıdan atanacak ve aynca iki milletvekili, iki de senatörün katılımıyla oluşacak 11 kişilik ku- rul, anma günü isteyen kişi ya da kurumlan ve ilgilileri dinleyecek. Bu dinleme sonunda kurul, önergenin başkana gidip gitme- mesine karar verecek ve son söz başkanda olacak. Şimdiki durumda ise Temsilci- ler Meclisi'nde 218, Senato'da da 50 imzayı bulan herkes, alt komis- yondan tasarıyı geçirip genel ku- ruıa geııre'oıııyor. " Ge&ej kurulda onaylanan tasan bu kez başkan tarafından imza- lanıp "yasa" oluyor. Bush geçen yasama döneminde 152 "normal yasa", 88 de "anma günü yasası" im7alarlı Ermeni tasarısı Senato genel kuruluna gelmeden, Adalet Ko- misyonu'ndagörüşülmüş, 7'ye 7 oy almasına rağınen komisyon başkanımn oyu üe geçmişti. Bundan önceki Ermeni tasarı- sı 1988'deTemsilcilerMeclisi'nin gündemine getirilmek üzereyken, dağıtımın yapıldığı "Posta" alt komisyonunda reddedilmişti. 1985'te Senato'dan geçirilmek istenen tasan da benzer biçimde reddedilmişti. Schneider'in önergesinde Tern- silciler Meclisi'nin 450 milletveki- linden 237'sinin imzası var. Bu iki önerge, Temsilciler Mec- lisi genel kuruluna yollanan "an- ma günü" tasarılarımn yüzde 99'unda onayı olan "Posta ve Si- vil Hizmetler Alt Komisyonu"n da 6 şubatta görüşülecek. Bu arada onergelerin Temsilci- ler Meclisi'nden geçmesi halinde, aynı metnin Senato'da da onay- lanrnasr'geretriybî." -*' """ Bayan Schneider'in, Senato'- nun da benzer karar alması için bazı senatörlerle temasa geçtiği bildirildi. Gözlemciler, bu hazırlıklar sü- rerken, bazı üyelerin "yetkinin devredilmemesi" görüşünü savu- nabileceklerini, çünkü "anma günü" önergesi vermenin "seç- men memnun etme yollanndan en kolayı" olduğunu soylediler. Dole ne yapacak? Bütün bu sureç içinde Ermeni tasansının sahibi Senatör Robert Dole'un ne yapacağı bilinmiyor. Dole 20 kasımda yaptığı açık- lamada, tasarıyı genel kurula ge- tirmeyi "şimdilik" ertelediğini, ancak yeni dönemde yeniden gi- rişimlerini sürdüreceğini söylemiş- ti. Schneider'in tasansının Senato gündemine gelmesi halinde, Do- le tasansuun hızmın yavaşlayaca- ğı söyleniyor. Bu arada 24 nisan tarihi yak- laştıkça, Dole'un Ermeni lobisi- ne olan sözünü yerine getirmek için daha kararlı davranabileceğı- ne de dikkat çekiliyor. Amerikan birlikleri bu kez Panama'daki Peru elçiliğini kuşattı ABD, durmak bilmiyor Beyaz Saray Sözcüsü Tutvviler, Kolombiya'yı ablukaya almaya niyetleri olmadığını söyledi. Dış Habeıier Servisi — ABD ri birlikleri ise Peru Büyukelçili- ği konutunu kuşattılar. Büyükel- KADIN tŞGALCt — Panama'nın işgaline katılan Amerikan bir- likleri arasında bol miktarda bayan askerler de bulunuyor. Kadın askerierdahaçok geri hizmetlerde kullandıyor. (Fotoğraf: Reuter) askeri birliklerinin Kolombiya ka- rasuları için oluşturduğu tehdit sürerken Panama'daki ABD as- kerleri, şimdi de Peru Büyükelçi- liği'ni kuşattılar. Beyaz Saray'da yapılan açıklamada, iki ABD sa- vaş gemisinin "şimdilik" Kolom- biya karasulanna girmeyeceği bil- dirildi. Panama'da ise ABD as- kerleri, Noriega yönetiminin ba- zı ust düzey yönetkilerinin hima- ye edildiği gerekçesiyle Peru Bü- yükelçisi'nin konutunu kuşattılar. Beyaz Saray sözcusü Marlin Filz»ater. geçen perşembe gunu "bir tatbikat için" Karayipler'e gönderildiği açıklanan iki savaş gemisinin, ancak Kolombiyalı yö- neticilerin onayının alınması du- rumunda bu ulkenin açıklarına gi- debileceğini açıkladı. Dışişleri Ba- kanlığı sözcüsü Margaret Tutwi- ler ise "Kolombiya'yı abluka al- tına almak gibi bir düşüncemiz yok. Butun istediğimiz, uyuştunı- cu kaçakçılığımn önüne geçebil- mek" dedi. AA'nın AFP'ye da- yanarak verdiği habere göre kim- liği açıklanmayan ABD'li bir yet- kili de Amerikan gemilerinin "şimdilik" Kolombiya karasula- nna girmeyeceğini söyledi. Panama'daki Amerikan aske- çilik çevresindeki görgü tamkla- rı, Peru Büyukelçisi Castro'nun ikametgâhının çevresinin, zırhlı araçlarla gelen 30 kadar Ameri- kan askeri tarafından kuşatıldığı- nı, bina çevresine çeşitli barikat- lar kurulduğunu, 3 saatlik kuşat- madan sonra askerlerin geri çekil- diğini ve yerlerine 10 kadar nöbet- çinin bırakıldığım belirttiler. Pa- nama Dışişleri Bakanı Julio Lina- res, bir açıklama yaparak devrik lider Noriega'nın destekçilerinin büyükelçiliğe sığındıkları yolun- da veriler bulunduğunu söyledi. Linares, büyükelçilik konutuna sı- ğınanların arasında, eski Ulusal Araştırma Dairesi Başkanı ve Trafik Müdüru Yarbay Louis An- tonio Cordova. sılahlı kuvvetlerin özel eğitilmiş Macho Monte bir- liklerinin eski komutanı Gonzalo Gonzalez, eski askeri sözcü Bin- başı Ricardo Lopez ve Noriega'- nın ozel öanışmanlarının da yer aldığı bazı üst düzey yetkililerin bulunduğunu söyledi. Büyükelçi- liğe sığmanlardan Yarbay Cordo- va, Noriega karşıtı Hugo Spada- fora'nın öldUrülmesinden sorum- lu tutuluyor. The Economisi'e göre GAP'- tn etkisi şöyle: • GAP'ın en büyük ayakla- nndan biri niteliğindeki Atatürk Barajı'nın tam dolu olduğu za- man tutacağı su mıktan, Fırat Nehri'nden bir >ılda akan suyun 4 katına eşit. • Suriye'nin Fırat'tan bir yıl içinde aldığı su miktan Atatürk Barajı'nın su tutmasından son- ra 32 milyar metreküpten 20 milyar metreküpe düsecek. • Yılda yüzde 3.7 oranında artan nüfusuyla, Fırat'tan en çok içme suyu olarak yararla- nan Suriye, yeni durumdan olumsuz şekilde etkilenecek. • Irak ise yeni durumdan da- ha az etkilenecek. Bu ulkeye yıl- da Fırat'ın tasıdığı su miktan 30 milyar metreküp. SJ bir silah olabilecegini şu veya bu şekilde bildirdiler. Bu ülkelerin Türkiye'ye herhangi bir kasıtlan olmadığı için kamuoylanna bu tur açıklamalann nedenlerini anlat- mak güç oluyor." Su, koz mu? öte yandan, en yetkili kişilerin su konusunu zaman zaman Suri- ye'ye karşı güvenlik konusunda bir koz olarak göstermelerine rağ- men, Dışişleri çevrelerinin Anka- ra'nın bu yönde bir politikası bu- lunmadığını bildirmeleri dikkat çekiyor. Söz konusu çevrelerin bu konu- daki goruşleri özetle şöyle: "Bolge üikeleriyle güvenlik so- runlarını tehdit bazında değil, di- yalog bazında çözümlemekten ya- nayız. Zaten gergin olan bir böl- gede yeni gergmliklere meydan ve- rilmesi kimsenin yarannadegildir." Sular konusu hakkında Cum- huriyet'e teknik bilgiler veren uz- manlar ise bölgesel sulann ortak kullanımı sorununun esas olarak Fırat üzerinde yoğunlaştığını kay- dettiler. Dicle Nehri'nin Tlirkiye ile Suriye arasında kısa bir sınır oluşturduktan sonra Irak'a gitti- ğini belirten bu uzmanlar şunlan bildirdiler: "Bu ülkede nehirin birçok yan kol alarak beslenmesi, Irak için Dicle'nin yukarı kısımlannda söz konusu olabilecek su kayıplannı yerine koyacak özeüiktedir. Oysa Fırat Nehri, Turkiye'den çıknktan sonra Suriye'ye girmekte ve bu ül- kede yaklaşık 500 km'lik bir yol katettikten sonra Irak'a geçmek- tedir." Telafi edici projeler Ortadoğu'daki Arap ulkelerinin büyük ölçüde Arap kaynakh ol- mayan suya bağımlı olduldannı bildiren bu uzmanlar, Türkiye ve tran'ın bölgenin suya sahip ülke- ler grubuna girdiklerini bildirdi- ler. Türkiye'nin ise su bakımından bölgedeki en zengin ülke duru- rnunda olduğunu belirterek şöyle devam ettiler: "Türkiye'nin, bolge için yaşam- sal öneme sahip su kavnaklanna bol miktarda sahip bulunması ve bu kaynaklar üzerinde büyük ya- tınmlara girişmesi GAP'ın tüm bolge ülkeleri için önem kazanma- sının en önemli nedenini oluştur- BUGUN ALİSİRMEN da azalma olacağı düşünülmekte- dir. İşte bu nedenle Türkiye, su- lardaki olası azalmayı telafi edici yeni projeleri gündeme getirmek- tedir." Uzlaşma Zamanı Uzlaşma yoiuyla ulusal istenci yansıtacak bir cumhurbaşka- nı seçimi önerisini elinin tersiyle iten, enflasyonist politikasın- da bilerek yıllarca direnen TÖ, artık gerçeğin duvarlanna çarp- mış bulunuyor. Ve acı gerçek TÖ'nün bir yandan kendi politi- kasının ürünü olan durumu tüm halkla paylaşma tutkusuna, enf- lasyonun ulusal bir sorun olarak görülmesini istemesine yol açar- ken öte yandan da kendisini Çankaya'da tutacak bir uzlaşmayı yoğun biçimde zorluyor. TÖ'nün çabaları nafiledir. Uzlaşmanın biçimini, biçemini ve zamanlamasını ayariayama- yan TÖ, artık bütün trenleri kaçırmış bulunuyor. TÖ halkın içi- ne rahatlıkla karışamıyor, ülkenin kentlerinde dilediğince dola- şamıyor. Bugün için TÖ, soğuk, edilgen bir direnişle karşı kar- şıyadır. Konser salonlarında, büyük kentlerimizin sokaklarında halk onu görmezden, tanımazdan geliyor. Ülkenin seçkin sa- natçıları Çankaya'daki davetlerine gitmiyorlar. İşin daha ilgin- ci, bu edilgen direnişin etkin hale dönüşebıleceğini gösteren be- lirtilerle de karşılaşılıyor. Cılız ve tekil olarak yükselen "yuh" sesleri de bu göstergeler arasında. Gerçekte iik bakışta çok çelişkili de görünse, TÖ, artık sorun değildır. Çankaya'da duran sorun özünde aşılmıştır. Tüm ka- muoyu ve ulusal istenci yansıtan siyasal kuruluşlar TÖ sorunu- nu aşma konusunda uzlaşmış bulunuyorlar. Ama sonra ne olacak? TÖ sorununun aşılması, Türkiye'nin gerçek sorunlarıyta yüz- yüze gelip, onların çözümleri için kolların sıvanmasını sağlamak- tan öte bir anlam taşımıyor. TÖ'yü aşmak için varılacak uzlaşma, ondan sonra çözümû için kolları srvayacağımız sorunların aşılması konusunda da sür- mek zorundadır. Türkiye, soaınlannın üstesinden gelebilmek için köklü bir ulu- sal uzlaşma dönemine girmek zorundadır. Sözü edilen uzlaş- ma, solun kendi içinde ya da sağın kendi arasında yapacağı bir anlaşmayla değil, sağın ve solun büyük temsilcileri arasında va- rılacak bir asgari hedeiler birliği halinde gerçekleşebilir. Ne yazık ki bu demokrasi platformunun önünde bazı engel- ler var. Şu anda sağın bu uzlaşmada yer alabilecek kuruluşu- nun başındaki Demirel bu engellerden birı, belki de zamanla daha da iyi anlaşılabileceği gibi, en önemlisi. Ama biz bugün, solun içindekı engelden söz etmek istiyoruz. Solun uzlaşma içinde yer alabilecek en büyük kuruluşu olan SHP bugün henüz kendi içinde uzlaşamamış görüntüde. Sözü edilen karışıklığın nedenleri, çok kez yazıldı ve söylen- di; belki burada bir kez daha yınelemeye gerek yok. Ama SHP'nin şu anda dağınıklığını aşıp sağlıklı ve güçlü bir kuruluş olarak 2000'li yıllara doğru yönelmesi, ülke sorunlarını çözme- de rol alacak sorumlu gorevlere hazır olduğunu kanıtlayabilmesi için tüzük kurultayı, önünde bulunmaz bir olanak. Seçimli Tüzük Kurultayı olanağının iyi değeriendirilmesi ge- rektiğinin bilincinde olan Erdal İnönü, bu toplantı için tüm dele- gelere bir mektup göndermiş bulunuyor. İlk kez böyle bir dav- ranışta bulunan Inönü'nün çağrısını bilemeyiz delegeler nasıl değertendirecekler. Ama öyle görünüyor ki Sayın Genel Baş- kanın mesajı, kurultayın SHP içinde bir uzlaşma ortamı yarat- masına yöneliktir. Uzlaşma, bugünkü durumun kırılmasıyla sağlanabilir. Bir tek kanadın tüm partiye egemen olması ve öbürlerini dışlamasın- daki sağlıksızlığı aşabilmenin tek yolu bugünkü durumun kırıl- masıdır. Ancak statüko, başka bir grubun egemenliği ele geçir- mesine değil, parti içındeki belli başlı eğilimlerin banş içinde bir arada yaşayacakları ve dış savaşıma yönelik güçbirliğıni sağ- layacaklan bir uzlaşmeya yönelik olmalıdır. Erdal İnönü, bu aşamada sözü edilen arnaca, tüm eğilimleri yansıtacak bir ortak listenin kurultay tarafından onaylanmasıy- la varılacağını düşünmüş olmalı ki delegelere mektup yazmak gere"gini duymuştur. Eğer delege çoğunluğu, SHP'nin yalnızşu ya da bu grubun egemenlığinde kalması halinde, partinin kü- çüleceğini, iktidar seçeneği olmak bir yanayok olup gitme eöj- limine gireceğini görebilirse, en büyük sosyal demokrâl kûru- luş,tarihi işlevini sürdûrebüecektiı. Bu sonuca varılamaz da parti bir tek kanadın (hangisi olursa olsun) elinde kalırsa, o zaman doğacak boşiuğu yaşamın kendi gerçeğinden çıkan başka güçter dolduracak, ama bu arada önemli ölçüde zaman yitirilecektir. Olaylara gerçeğin bu süzgecinden bakılınca, Inönü'nün çağ- rısının önemi daha da büyüyor. Ancak kabul etmek gerekir ki İnönü'nün sağduyulu çağrısı geçici bir önlemdir. Belki de tüzük kurultayı SHP'yi daha sağ- lıklı bir yapıya kavuşturabilmek için elindeki olanağı köktenci bir biçimde kullanarak gelecekte de partiyi tek kanadın egemenli- ği ve dolayısıyla az farkla da olsa, azınlıkta kalacakların tedir- ginliğinden kurtararak tüm eğilimlerin güçleri oranında temsil edilecekleri, sürekli uziaşmaya kavuşturmak üzere parti içinde nispi temsili öngören bir çözümü de tüzüğe ekleyerek uzlaşma kavramını siyasal yaşamımıza katmayı da becerebilır. Unutmamak gerekir ki artık uzlasmanın zamanıdır ve uzlaş- ma sağlıklı demokrasinin ana kurumlanndan biridir. Yunan Dışişleri Bakanı Samaras: PontiLslıdan istediğimiz yere yerleştiririz . Bu projeler sayesinde bölgesel tfunanistan Dışişleri Bakam Andonis ışbırlığıne ve dolayısıyla ıstıkrara -, nrn-rntı •• J i T-I » ı Samaras, SSCB'den goç edecek Pontusluda katkıda buiunmayı amaçiayan Türkiye'nin bu nedenle "Banş Suyu" projesini ortaya attığı belir tildi. Die Welt: 'Ortadoğu'yu su savaşı bekliyor 9 FRANKFURT (AA) — Ata- türk Barajı'nda bir süre su tutu- lacak olmasının, Türkiye ile Su- riye arasında yarattığı su sonınu, Federal Almanya'da yayunlanan Die Welt Gazetesi'ne konu oldu. Gazete, dün yanm sayfa yer ayırdığı, "Petrol için degU, su için savaşılacak" başlıkh yazısında, su sorununun, Ortadoğu'yu 2000'li yıllarda kan gölüne çevireceğini ileri sürdü. Atatürk Barajı'nın yapım ça- lışmalarının tamamlanraasına yakın, Suriye ve Irak'ta huzursuz- luğun giderek artüğına değinilen yazıda, Türkiye'nin, suyu gizli bir silah olarak kullanma konusun- da kararlı olduğu öne sürüldü. Yazıda, Türkiye ile Suriye ara- sında başgösteren su sorununun, bölgede patlamaya hazır bir sa- atli bomba haline dönüştüğü be- lirtildi. Washington Uluslararası Stra- tejik Araştırmalar Merkezi tara- fından hazırlanan bir rapora göre bölgede giderek artan su sıkıntı- sının, Ortadoğu ve Yakındoğu'- yu kısa sürede ciddi bir krize sü- rükleyeceği kaydediliyor. Türkiye, Suriye ve Irak arasın- da, su yuzünden ortaya çıkan gerginliği giderebilmek amacıyla 1978 yılından bu yana çeşitli gö- rüşmeler yapıldığını belirten Al- man gazetesi, Türkiye'nin suyu güneydeki komşulanna karşı gizli bir silah olarak kullanma konu- sunda kararlılığını surdürdüğünü' savundu. Rumlann Yunanistan'da herhangi bir bölgeye yerleştirilmesinde 'hiç kimsenin söz hakkına sahip olmadığını' yineledi. STELYO BERBERAKİS B t t z k a r a r a ATİNA — Yunanistan Dışişleri Bakam Andonis Samaras, Sov- yetler Birligi'nden Yunanistan'a göç eden Pontus (Karadenizli) Rutnlannının Yunanistan ege- menlik sınırlan içinde yerleştiril- mesi konusunda "hiç kimsenin söz hakkına sahip olmadığını" bir kez daha açıkladı. Önümüzdeki günler içinde Yu- nanistan'ın Batı Trakya Bölgesi- ni ziyaret etmesi bekienen Sama- ras, Müslüman Türk azmlığının en yoğun yerleşim merkezlerinden Gümülcine ve İskeçe'de inceleme- lerde bulunacak. Bu incelemele- rin, bu bölgeye yerleştirilmesi dü- şünülen Pontuslu Rumlarla ilgili olacağı öğrenildi. Samaras'ın Batı Trakya ziyareti, Yunan dışişleri bakanının Batı Trakya'ya özel olarak gerçekleştireceği ilk ziya- ret olması itibarıyla oldukça bü- yük önem taşıyor. Edinilen bilgi- lere göre Samaras, Pontuslu Rumlann Yunanistan'a yerleşti- rilmeleriyle ilgili kurulla heyetin başkanı olarak Batı Trakya Böl- gesi'nin yerleşime açılraası düşü- nülen yerlerde incelemeler yapa- rak yerel makamlarla görüş alış- verişinde bulunacak. Samaras'ın aynca Müslüman Türk azınbğının ileri gelenleriyle de görüşme ola- süığı var. Bu görüşmede Samaras, azınlığın sorunlanm "ilk elden dinleme" fırsatını bulacak. Samaras, Pontuslu Rumlarla il- gili yaptığı son açıklamasında, bu göçmenlerin nereye yerleştirile- cekleri konusunda dışişleri bakan- lığında oluşturulan özel bir heye- tin araştırmalar yaptığmı ve önü- müzdeki 15 gün içinde Pontuslu Rumlann kesin olarak nereye yer- leştirileceklerine karar verileceğin- den söz etti ve "Pontuslu Rum- lann nereye yerieştirilecekleri he- bağlanmış degildir. Çünkü bunlann herhangi bir ye- re yerleştirilmesi oldukça zaman alacakür.." şeklinde konuştu.. Samaras bu arada Batı Trakya azınlığı konusunda Yunanistan'- ın Lozan antlaşmalan çerçevesin- de hareket ettiğini söyledi ve Türkiye'nin bu konuda iyi kom- şuluk ilkelerine aykın düşen tah- rik edici açıklamalarda bulunma- masını istedi. Samaras, 12 şubat- ta NATO ve Varşova Paktı ülke- leri dışişleri bakanlannın toplana- cağı Ottawa'da, Türk meslektaşı Mesut Yılmaz ile de görüşeceğini sözlerine ekledi. Samaras, son olarak iki ulke arasındaki anlaş- raazlıkların iyi niyet ve diyalog yoiuyla çözümlenmesi gerektiğini vurguladı. Samaras yannAtina'- yı ziyaret edecek olan Bulgaristan Dışişleri Bakanı Dimitrov ile de Yunan-Bulgar ilişkilerini gözden geçirileceğini söylerken Atina- Sofya ilişkilerini şu aşamada "feykalade" olarak niteledi... Öte yandan Yunan TV'sinin 1. Kanalı, önceki akşam tstanbul Rumlanyla ilgili geniş bir röpor- taj yayınladı. tstanbul Rumlannın son 10 yıl içinde sayıca azalması- nı sonu eden bu programda, Rum okulları ve kiliseleri gösterildi. Patrik Dimitrios kendi demecin- de Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı son derece "akıBı" ve Türk- Yunan dostluğunu sağlam temel- lere oturtmak isteyen bir siyaset adamı olarak tanımladı. Aynı TV proramında, nüfusu gjttikçe aza- lan Rumlarla yapılan söyleşilere yer verildi. Okullarda okutulan kitapların oldukça eski olduğunu ve Rum okullanna tayin edilen Yunanlı öğretmenlerin lstanbul'- daki görevlerine başlamaları için gerekli izinlerin oldukça büyük engellerle karşılaştığına dikkat çe- kildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear