Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 OCAK 1990 DI$ HABERLER CUMHURİYET/3
2 Secııritate
üyesine 12 yıl
• BÜKREŞ (AA) —
Romanya'mn Sibiu kentinde
dün özel askeri mahkemede
yargılanan Securitate'ye
bağlı Milis Örgütü'nün iki
subayı, 12'şer yıl hapis
cezasına çarptınldı. 1yi
haber alan kaynaklann
bildirdiğine göre, Sibiu
kenti yakınlarında bulunan
Cisnadie kasabasında milis
kolunun komutanı olarak
görev yapan Liviu Vanga ve
aynı grupta yer alan Aurel
Marcu, 21 aralıkta
göstericiler üzerine ateş
açmak ve iki kişinin
ölmesine, 11 kişinin de
yaralanmasına yol
açmaktan suçlu bulundular.
Baker, SSCB'ye
gidiyor
• WASHINGTON (AA)
— ABD Dışişleri Bakanı
James Baker'ın, Sovyet
lideri Mihail Gorbaçov ile
ABD Başkanı George Bush
arasında haziran ayında
Washington'da yapılacak
zirve öncesinde,
silahsızlanma konusundaki
pürüzleri gidermek
amacıyla 5-6 şubat tarihleri
arasında Moskova'ya
gideceği bildirildi. Baker'ın,
Sovyet Dışişleri Bakanı
Eduard Şevardnadze ile
uzun menzilü nükleer
füzelerin azaltılması
konusunda görüşeceği
belirtildi.
SSCB'de
bağımsızsendika
• MOSKOVA (AA) —
Sovyetler Birliği'ni
oluşturan cumhuriyetlerin
en bıiyüğü olan Rusya
Federasyonu'nda, 'bağımsız'
bir işçi sendikası kuruldu.
Resmi haber ajansı TASS,
Polonya'daki 'Dayanışma'
Sendiİcası'ndan esinlendiğini
ima ettiği 'Birlik' adlı
sendikanın, resmi sendika
konfederasyonunun " •
ilkektioL ve tüzijguBü-
reddettiğini bildirdi. Ajans,
merkezi Leningrad'da
olacak sendikaya yalnızca,
'kooperatif adıyla bilinen
özel sektör işletmelerinde
çalışan işçilerin üye
olabilmesinin
öngörüldüğünü belirtti.
ABD Luther
King günü
• WASHINGTON (AA)
— ABD Başkanı George
Bush, zenci lider Martin
Luther King'in
öldürülmesinin yıldönümü
olan 15 ocağı ulusal tatil
eden bir karan imzaladı ve
son zamanlarda insan
haklarını savunan kişilere
yönelik bombalı saldınlarla
tehditlerin artması
dolayısıyla ırkçılara çattı.
Bush, kararın imza
töreninde yaptığı
konuşmada, saldın ve
tehditleri yapan kişileri
kastederek, "Amerika'da
bağnazlara yer yok" dedi
Irkçı rejime
karşı girişim
• LUSAKA (AA) —
Afrika Ulusal Kongresi,
Güney Afrika hükümetinin,
ülkede uygulanan ırkçı
rejimi kaldırmak için bazı
adımlar attığıru bildirdi.
ANC'nin Genel Sekreteri
Alfred Nzo'nun Lusaka'da
yaptığı açıklamada, Güney
Afrika hükümetinin, bazı
siyah liderlerin serbest
bırakılması ve siyasi
gösterüer yapılmasına izin
verilmesi gibi kimi olumlu
adımlar attığı belirtildi,
ancak söz konusu
gelişmelerin, banş
görüşmelerine başlamak
için yeterli olmadığı
kaydedildi.
Ebu Nidal'e
darbe
• TRABLUSGARP (AA)
— Libya'nın, Ebu Nidal'in
tüm faaliyetlerini kontrol
altına aldığı ve örgütünü
etkisizleştirdiği bildiriliyor.
Libya'da bulunan Filistin
kaynaklanndan alınan
bilgiye göre Ebu Nidal
liderliğindeki Fetih
Devrimci Konseyi, başkent
Trablusgarp'taki
bürosundan ve El-Sawani
yakmlarındaki eğitim
kamplarından çıkarıldı.
Ebu Nidal ve
taraftarlarının, aralık ayının
ortalarından beri bir tür
göz hapsinde
bulundurulduklan bildirildi.
Atatürk Barajı'nda su tutulması Arap basınında eleştiriliyor
GAP dönemi başlıyorTürkiye'riin 13 ocakta Atatürk Barajı'nda su
tutmaya başlamasıyla ilgili olarak bazı Arap
ülkeleri basınında çıkan yazılar Ankara'da
hoşnutsuzluk yarattı.
Körfez ülkelerinde, Türkiye'nin gerçek niyetini
anlatmak amacıyla temaslarda bulunan Türk
heyeti çalışmalarını sürdürürken, Arap
basınındaki kampanya "güdümlü" olarak
yorumlanıyor.
SEMİH İDİZ
ANKARA — Atatürk Barajı^
nın su tutması çalışmalan çerçe-
vesinde "kritik aşamaya" gelinir-
ken, Arap basınında GAP aley-
hinde başlatılan kampanya, An-
kara'da hoşnutsuzluk yarattı.
Türkiye'nin, "gerçek dunımu
anlatmak" amacıyla Körfez ülke-
lerine gönderdiği resmi heyet te-
maslannı sürdürürken yetkili çev-
reler, Arap basınının kampanya-
sını "güdümlü" olarak yorumla-
yu basite indirgediğini" belirten
bu çevreler, şu goruşlere yer ver-
diler:
"Başta Suriye ve Irak olmak
üzere konuyla ilgiknen lüm taraf-
lara Fırat'ın sularının 13 ocaktan
itibaren bir ay süreyle kesilmesi-
nin teknik gerekçeleri anlatıldı.
Atatürk Barajı'nın su tutması için
bunun gerekli olan asgari süre ol-
dugu bildirildi. Türkiye'nin bura-
da herhangi bir siyasi amaç güt-
medigi ifade edildi. Etkilenecek
ülkelerin zaraıianmn nasıl telafi
edilecegi anlatıldı. Buna ragmendılar.
Konuyla ilgili bölge ulkelerinin, böyle bir kampanyantn başlatılnuş
Atatürk Barajı'nın su tutması ça- olması bunun güdümlü olduğunu
hşmalarının başlatılacağı 13 ocak gösteriyor. Teknik bir konunun ai-
tarihinde duzenlenecek olan ve ünda siyasi gerçekler aranmasına
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da başka anlam vennek mümkün de-
katılacağı törenin bir "gövde ğil."
gösteristne" dönüşmesinden endi-
şe duydukları bildiriliyor.
Ankara'daki yetkili çevreler,
Körfez ülkeleri basınında son gün-
lerde GAP aleyhinde açılan kam-
panyanın Fırat Nehri'nin sulannın
bir ay süreyle kesilecek olmasın-
dan kaynaklandığını beürtiyorlar.
Bu ülkelerin basınında yer alan
haber ve yoıumların, "Türkiye,
Suriye'ye kızdı, bu nedenle suyu-
nn kesiyor" yaklaşımı ile "konu-
Öte yandan Dışişleri Bakanlığı
Ikili Ekonomik Işler Genel Müdu-
rü Necati Utkan ile DSİ Genel
Müdür Yardımcısı Özden Bilen
başkanlığındaki heyetin Körfez ül-
kelerindeki temasları sürüyor.
Hafta sonunda Bahreyn'e giden ve
dun Kuveyt'te görüşmeler yapan
heyetin, Birleşik Arap Emirlikle-
ri, Suudi Arabistan, Mısır ve Ur-
dün'ü de ziyaret edeceği bildiril-
di.
Bölgesel sulann paylaşımı ko-
nusunda Türkiye*den şikâyetçi
olan ülkelerin başında gelen Su-
riye ve Irak'ı bu kez ziyaret etme-
yecek olan heyet, Fırat'ın suları-
nın 13 ocaktan itibaren kesilme-
sinin teknik gerekçelerini anlatı-
yor.
Heyetin ayrıca, Türkiye'nin
GAP ve bölgesel sulann paylaşı-
mı konusundaki politikası hak-
kında kapsamlı bilgiler vereceği ve
bu konuda Ankara'nın herhangi
bir siyasi amaç gütmediğini anla-
tacağı belirtiliyor.
Dışişleri Bakanlığı çevreleri, Su-
riye ve Irak ile son günlerde Fırat
konusunda herhangi bir temasın
olmadığını, önümüzdeki günlerde
de herhangi bir görüşmenin plan-
lanmadığını bildirdiler.
Anımsanacağı gibi gerek Şam
gerekse Bağdat, Fırat sulannın bir
ay süreyle kesilmesine itiraz etmiş-
ler ve bu sürenin yarıya kadar in-
dirilmesini istemişlerdi. Ankara
ise bunun teknik açıdan olanak-
sız olduğunu belirtmişti.
Ankara'daki Arap diplomatik
kaynaklardan edinilen bilgiye göre
başta Suriye olmak üzere, bölge-
deki ülkeler, 13 ocakta GAP'ta
duzenlenecek olan ve Cumhurbaş-
kanı Özal'ın yanı sıra Başbakan
Yüdınm Akbuhıt ve hükümet üye-
lerinin katılacaklan törenin kom-
şu ülkelere karşı bir gövde göste-
risine dönüşmesinden endişe edi-
yorlar.
Cumhuriyet'e bilgi veren bu
kaynaklar şu görüşlere yer verdi-
ler:
"Geçmişte en üst düzeyli Türk
yetkilileri bölgede yaptıklan açık-
lamalarda suyun komsulara kar-
"Anma günü" ilanı yetkisinin başkana devri isteniyor
Ertneni tasarısı tehdidi kalkabilir
WASHINGTON (AA) —
ABD Kongresi'nin gündeminde
olan "Ermeni soykınmı anma
günü" tasansının, 23 ocakta baş-
layacak yeni çalışma döneminde
yeniden ele alınması beklenirken,
"anma günü Oan etme" yetkisi-
nin Kongre'den alınıp ABD Baş-
kanına devredilmesi istendi.
Kongre'nin anma günü ilanı sü-
reciyle gereksiz zaman ve para
harcadığına inanan iki Kongre
üyesi ayrı ayrı verdikleri önerge-
lerde, anma gUnü ilanında Kong-
re'nin değil, başkanın yetkili ol-
masını istediler.
Bu iki tasandan birinin kabul
edilmesi halinde, sözde soykının
konusunda Kongre'de suregelen
tartışma da sona erecek ve Kongre
üyelerinin soykınm konusunda
hüküm vermesi önlenecek.
Anma günü ilanı yetkisinin
başkana geçmesi de Türkiye'yi
doğrudan ilgilendiriyor.
George Bush, seçim kampanya-
sında anma günü için Ermeni seç-
menlerine söz vermiş, ancak ko-
nu gündeme gelince Beyaz Saray,
Türkiye ile ilişkilere yapacağı
olumsuz etki yuzünden tasanya
karşı olduğunu açıklamıştı.
24 nisanın "Ermeni soykınmı
anma günü" olarak ilan edilmesi
yolunda Senato'da girişimler sü-
rerken, Kongre'nin ilk çalışma ya-
nyılında 88 anma günü, haftası ya
da yılı kabul edildi.
Pamuk Prenses
Haftası
1988'deki Kongre döneminde
de 253 anma gününun kabul edil-
diği ve bir haftanın da "Pamuk
Prenses Haftası" ilan edildiği be-
lirtiliyor.
Oklahoma Milletvekili Dave McCurdy ile Rhode
Island Milletvekili Claudine Schneider'in
Kongre'ye sundukları iki ayrı tasarıda anma
günü ilan etme yetkisinin Kongre'den alınarak
ABD Başkanı tarafından atanacak bağımsız bir
kurula devredilmesi isteniyor.
İki Kongre üyesinin sundukları önergeler "Posta
ve Sivil Hizmetler Alt Komisyonu"nda 6
şubatta görüşülecek. Önergelerin geçmesi
halinde Senato'da da onaylanması gerekiyor.
ıLE — Tasannın sahibi.
Pymtitk Prenses Haftası'ıun tfa-
nı konusundaki Kongre oturumu-
na, konunun hafifliği nedeniyle
başkanlık etmek istemeyen De-
mokrat Parti Oklahoma Milletve-
kili Dave McCurdy'nin son uç ya-
sama dönemi boyunca getirdiği
tasarı, anma günü ilanının bir ku-
rulca görüşülmesini öngörüyor.
Cumhuriyetçi Parti Rhode Is-
land Milletvekili Claudine Schne-
ider'in yeni getirdiği tasarı da, an-
ma günleri önerilerinin, Kongre
çalışanlarının ve Kongre'nin za-
manını işgaJ etmesini önlemek
için bagımsız bir kunılda değer-
lendirilmesıni istiyor.
Buna göre, 7'si başkan tarafın-
dan dışarıdan atanacak ve aynca
iki milletvekili, iki de senatörün
katılımıyla oluşacak 11 kişilik ku-
rul, anma günü isteyen kişi ya da
kurumlan ve ilgilileri dinleyecek.
Bu dinleme sonunda kurul,
önergenin başkana gidip gitme-
mesine karar verecek ve son söz
başkanda olacak.
Şimdiki durumda ise Temsilci-
ler Meclisi'nde 218, Senato'da da
50 imzayı bulan herkes, alt komis-
yondan tasarıyı geçirip genel ku-
ruıa geııre'oıııyor.
" Ge&ej kurulda onaylanan tasan
bu kez başkan tarafından imza-
lanıp "yasa" oluyor. Bush geçen
yasama döneminde 152 "normal
yasa", 88 de "anma günü yasası"
im7alarlı
Ermeni tasarısı Senato genel
kuruluna gelmeden, Adalet Ko-
misyonu'ndagörüşülmüş, 7'ye 7
oy almasına rağınen komisyon
başkanımn oyu üe geçmişti.
Bundan önceki Ermeni tasarı-
sı 1988'deTemsilcilerMeclisi'nin
gündemine getirilmek üzereyken,
dağıtımın yapıldığı "Posta" alt
komisyonunda reddedilmişti.
1985'te Senato'dan geçirilmek
istenen tasan da benzer biçimde
reddedilmişti.
Schneider'in önergesinde Tern-
silciler Meclisi'nin 450 milletveki-
linden 237'sinin imzası var.
Bu iki önerge, Temsilciler Mec-
lisi genel kuruluna yollanan "an-
ma günü" tasarılarımn yüzde
99'unda onayı olan "Posta ve Si-
vil Hizmetler Alt Komisyonu"n
da 6 şubatta görüşülecek.
Bu arada onergelerin Temsilci-
ler Meclisi'nden geçmesi halinde,
aynı metnin Senato'da da onay-
lanrnasr'geretriybî." -*' """
Bayan Schneider'in, Senato'-
nun da benzer karar alması için
bazı senatörlerle temasa geçtiği
bildirildi.
Gözlemciler, bu hazırlıklar sü-
rerken, bazı üyelerin "yetkinin
devredilmemesi" görüşünü savu-
nabileceklerini, çünkü "anma
günü" önergesi vermenin "seç-
men memnun etme yollanndan en
kolayı" olduğunu soylediler.
Dole ne yapacak?
Bütün bu sureç içinde Ermeni
tasansının sahibi Senatör Robert
Dole'un ne yapacağı bilinmiyor.
Dole 20 kasımda yaptığı açık-
lamada, tasarıyı genel kurula ge-
tirmeyi "şimdilik" ertelediğini,
ancak yeni dönemde yeniden gi-
rişimlerini sürdüreceğini söylemiş-
ti.
Schneider'in tasansının Senato
gündemine gelmesi halinde, Do-
le tasansuun hızmın yavaşlayaca-
ğı söyleniyor.
Bu arada 24 nisan tarihi yak-
laştıkça, Dole'un Ermeni lobisi-
ne olan sözünü yerine getirmek
için daha kararlı davranabileceğı-
ne de dikkat çekiliyor.
Amerikan birlikleri bu kez Panama'daki Peru elçiliğini kuşattı
ABD, durmak
bilmiyor
Beyaz Saray Sözcüsü Tutvviler, Kolombiya'yı
ablukaya almaya niyetleri olmadığını söyledi.
Dış Habeıier Servisi — ABD ri birlikleri ise Peru Büyukelçili-
ği konutunu kuşattılar. Büyükel-
KADIN tŞGALCt — Panama'nın işgaline katılan Amerikan bir-
likleri arasında bol miktarda bayan askerler de bulunuyor. Kadın
askerierdahaçok geri hizmetlerde kullandıyor. (Fotoğraf: Reuter)
askeri birliklerinin Kolombiya ka-
rasuları için oluşturduğu tehdit
sürerken Panama'daki ABD as-
kerleri, şimdi de Peru Büyükelçi-
liği'ni kuşattılar. Beyaz Saray'da
yapılan açıklamada, iki ABD sa-
vaş gemisinin "şimdilik" Kolom-
biya karasulanna girmeyeceği bil-
dirildi. Panama'da ise ABD as-
kerleri, Noriega yönetiminin ba-
zı ust düzey yönetkilerinin hima-
ye edildiği gerekçesiyle Peru Bü-
yükelçisi'nin konutunu kuşattılar.
Beyaz Saray sözcusü Marlin
Filz»ater. geçen perşembe gunu
"bir tatbikat için" Karayipler'e
gönderildiği açıklanan iki savaş
gemisinin, ancak Kolombiyalı yö-
neticilerin onayının alınması du-
rumunda bu ulkenin açıklarına gi-
debileceğini açıkladı. Dışişleri Ba-
kanlığı sözcüsü Margaret Tutwi-
ler ise "Kolombiya'yı abluka al-
tına almak gibi bir düşüncemiz
yok. Butun istediğimiz, uyuştunı-
cu kaçakçılığımn önüne geçebil-
mek" dedi. AA'nın AFP'ye da-
yanarak verdiği habere göre kim-
liği açıklanmayan ABD'li bir yet-
kili de Amerikan gemilerinin
"şimdilik" Kolombiya karasula-
nna girmeyeceğini söyledi.
Panama'daki Amerikan aske-
çilik çevresindeki görgü tamkla-
rı, Peru Büyukelçisi Castro'nun
ikametgâhının çevresinin, zırhlı
araçlarla gelen 30 kadar Ameri-
kan askeri tarafından kuşatıldığı-
nı, bina çevresine çeşitli barikat-
lar kurulduğunu, 3 saatlik kuşat-
madan sonra askerlerin geri çekil-
diğini ve yerlerine 10 kadar nöbet-
çinin bırakıldığım belirttiler. Pa-
nama Dışişleri Bakanı Julio Lina-
res, bir açıklama yaparak devrik
lider Noriega'nın destekçilerinin
büyükelçiliğe sığındıkları yolun-
da veriler bulunduğunu söyledi.
Linares, büyükelçilik konutuna sı-
ğınanların arasında, eski Ulusal
Araştırma Dairesi Başkanı ve
Trafik Müdüru Yarbay Louis An-
tonio Cordova. sılahlı kuvvetlerin
özel eğitilmiş Macho Monte bir-
liklerinin eski komutanı Gonzalo
Gonzalez, eski askeri sözcü Bin-
başı Ricardo Lopez ve Noriega'-
nın ozel öanışmanlarının da yer
aldığı bazı üst düzey yetkililerin
bulunduğunu söyledi. Büyükelçi-
liğe sığmanlardan Yarbay Cordo-
va, Noriega karşıtı Hugo Spada-
fora'nın öldUrülmesinden sorum-
lu tutuluyor.
The Economisi'e göre GAP'-
tn etkisi şöyle:
• GAP'ın en büyük ayakla-
nndan biri niteliğindeki Atatürk
Barajı'nın tam dolu olduğu za-
man tutacağı su mıktan, Fırat
Nehri'nden bir >ılda akan suyun
4 katına eşit.
• Suriye'nin Fırat'tan bir yıl
içinde aldığı su miktan Atatürk
Barajı'nın su tutmasından son-
ra 32 milyar metreküpten 20
milyar metreküpe düsecek.
• Yılda yüzde 3.7 oranında
artan nüfusuyla, Fırat'tan en
çok içme suyu olarak yararla-
nan Suriye, yeni durumdan
olumsuz şekilde etkilenecek.
• Irak ise yeni durumdan da-
ha az etkilenecek. Bu ulkeye yıl-
da Fırat'ın tasıdığı su miktan 30
milyar metreküp.
SJ bir silah olabilecegini şu veya bu
şekilde bildirdiler. Bu ülkelerin
Türkiye'ye herhangi bir kasıtlan
olmadığı için kamuoylanna bu tur
açıklamalann nedenlerini anlat-
mak güç oluyor."
Su, koz mu?
öte yandan, en yetkili kişilerin
su konusunu zaman zaman Suri-
ye'ye karşı güvenlik konusunda bir
koz olarak göstermelerine rağ-
men, Dışişleri çevrelerinin Anka-
ra'nın bu yönde bir politikası bu-
lunmadığını bildirmeleri dikkat
çekiyor.
Söz konusu çevrelerin bu konu-
daki goruşleri özetle şöyle:
"Bolge üikeleriyle güvenlik so-
runlarını tehdit bazında değil, di-
yalog bazında çözümlemekten ya-
nayız. Zaten gergin olan bir böl-
gede yeni gergmliklere meydan ve-
rilmesi kimsenin yarannadegildir."
Sular konusu hakkında Cum-
huriyet'e teknik bilgiler veren uz-
manlar ise bölgesel sulann ortak
kullanımı sorununun esas olarak
Fırat üzerinde yoğunlaştığını kay-
dettiler. Dicle Nehri'nin Tlirkiye
ile Suriye arasında kısa bir sınır
oluşturduktan sonra Irak'a gitti-
ğini belirten bu uzmanlar şunlan
bildirdiler:
"Bu ülkede nehirin birçok yan
kol alarak beslenmesi, Irak için
Dicle'nin yukarı kısımlannda söz
konusu olabilecek su kayıplannı
yerine koyacak özeüiktedir. Oysa
Fırat Nehri, Turkiye'den çıknktan
sonra Suriye'ye girmekte ve bu ül-
kede yaklaşık 500 km'lik bir yol
katettikten sonra Irak'a geçmek-
tedir."
Telafi edici projeler
Ortadoğu'daki Arap ulkelerinin
büyük ölçüde Arap kaynakh ol-
mayan suya bağımlı olduldannı
bildiren bu uzmanlar, Türkiye ve
tran'ın bölgenin suya sahip ülke-
ler grubuna girdiklerini bildirdi-
ler. Türkiye'nin ise su bakımından
bölgedeki en zengin ülke duru-
rnunda olduğunu belirterek şöyle
devam ettiler:
"Türkiye'nin, bolge için yaşam-
sal öneme sahip su kavnaklanna
bol miktarda sahip bulunması ve
bu kaynaklar üzerinde büyük ya-
tınmlara girişmesi GAP'ın tüm
bolge ülkeleri için önem kazanma-
sının en önemli nedenini oluştur-
BUGUN
ALİSİRMEN
da azalma olacağı düşünülmekte-
dir. İşte bu nedenle Türkiye, su-
lardaki olası azalmayı telafi edici
yeni projeleri gündeme getirmek-
tedir."
Uzlaşma Zamanı
Uzlaşma yoiuyla ulusal istenci yansıtacak bir cumhurbaşka-
nı seçimi önerisini elinin tersiyle iten, enflasyonist politikasın-
da bilerek yıllarca direnen TÖ, artık gerçeğin duvarlanna çarp-
mış bulunuyor. Ve acı gerçek TÖ'nün bir yandan kendi politi-
kasının ürünü olan durumu tüm halkla paylaşma tutkusuna, enf-
lasyonun ulusal bir sorun olarak görülmesini istemesine yol açar-
ken öte yandan da kendisini Çankaya'da tutacak bir uzlaşmayı
yoğun biçimde zorluyor.
TÖ'nün çabaları nafiledir.
Uzlaşmanın biçimini, biçemini ve zamanlamasını ayariayama-
yan TÖ, artık bütün trenleri kaçırmış bulunuyor. TÖ halkın içi-
ne rahatlıkla karışamıyor, ülkenin kentlerinde dilediğince dola-
şamıyor. Bugün için TÖ, soğuk, edilgen bir direnişle karşı kar-
şıyadır. Konser salonlarında, büyük kentlerimizin sokaklarında
halk onu görmezden, tanımazdan geliyor. Ülkenin seçkin sa-
natçıları Çankaya'daki davetlerine gitmiyorlar. İşin daha ilgin-
ci, bu edilgen direnişin etkin hale dönüşebıleceğini gösteren be-
lirtilerle de karşılaşılıyor. Cılız ve tekil olarak yükselen "yuh"
sesleri de bu göstergeler arasında.
Gerçekte iik bakışta çok çelişkili de görünse, TÖ, artık sorun
değildır. Çankaya'da duran sorun özünde aşılmıştır. Tüm ka-
muoyu ve ulusal istenci yansıtan siyasal kuruluşlar TÖ sorunu-
nu aşma konusunda uzlaşmış bulunuyorlar.
Ama sonra ne olacak?
TÖ sorununun aşılması, Türkiye'nin gerçek sorunlarıyta yüz-
yüze gelip, onların çözümleri için kolların sıvanmasını sağlamak-
tan öte bir anlam taşımıyor.
TÖ'yü aşmak için varılacak uzlaşma, ondan sonra çözümû
için kolları srvayacağımız sorunların aşılması konusunda da sür-
mek zorundadır.
Türkiye, soaınlannın üstesinden gelebilmek için köklü bir ulu-
sal uzlaşma dönemine girmek zorundadır. Sözü edilen uzlaş-
ma, solun kendi içinde ya da sağın kendi arasında yapacağı bir
anlaşmayla değil, sağın ve solun büyük temsilcileri arasında va-
rılacak bir asgari hedeiler birliği halinde gerçekleşebilir.
Ne yazık ki bu demokrasi platformunun önünde bazı engel-
ler var. Şu anda sağın bu uzlaşmada yer alabilecek kuruluşu-
nun başındaki Demirel bu engellerden birı, belki de zamanla
daha da iyi anlaşılabileceği gibi, en önemlisi.
Ama biz bugün, solun içindekı engelden söz etmek istiyoruz.
Solun uzlaşma içinde yer alabilecek en büyük kuruluşu olan
SHP bugün henüz kendi içinde uzlaşamamış görüntüde.
Sözü edilen karışıklığın nedenleri, çok kez yazıldı ve söylen-
di; belki burada bir kez daha yınelemeye gerek yok. Ama
SHP'nin şu anda dağınıklığını aşıp sağlıklı ve güçlü bir kuruluş
olarak 2000'li yıllara doğru yönelmesi, ülke sorunlarını çözme-
de rol alacak sorumlu gorevlere hazır olduğunu kanıtlayabilmesi
için tüzük kurultayı, önünde bulunmaz bir olanak.
Seçimli Tüzük Kurultayı olanağının iyi değeriendirilmesi ge-
rektiğinin bilincinde olan Erdal İnönü, bu toplantı için tüm dele-
gelere bir mektup göndermiş bulunuyor. İlk kez böyle bir dav-
ranışta bulunan Inönü'nün çağrısını bilemeyiz delegeler nasıl
değertendirecekler. Ama öyle görünüyor ki Sayın Genel Baş-
kanın mesajı, kurultayın SHP içinde bir uzlaşma ortamı yarat-
masına yöneliktir.
Uzlaşma, bugünkü durumun kırılmasıyla sağlanabilir. Bir tek
kanadın tüm partiye egemen olması ve öbürlerini dışlamasın-
daki sağlıksızlığı aşabilmenin tek yolu bugünkü durumun kırıl-
masıdır. Ancak statüko, başka bir grubun egemenliği ele geçir-
mesine değil, parti içındeki belli başlı eğilimlerin banş içinde bir
arada yaşayacakları ve dış savaşıma yönelik güçbirliğıni sağ-
layacaklan bir uzlaşmeya yönelik olmalıdır.
Erdal İnönü, bu aşamada sözü edilen arnaca, tüm eğilimleri
yansıtacak bir ortak listenin kurultay tarafından onaylanmasıy-
la varılacağını düşünmüş olmalı ki delegelere mektup yazmak
gere"gini duymuştur. Eğer delege çoğunluğu, SHP'nin yalnızşu
ya da bu grubun egemenlığinde kalması halinde, partinin kü-
çüleceğini, iktidar seçeneği olmak bir yanayok olup gitme eöj-
limine gireceğini görebilirse, en büyük sosyal demokrâl kûru-
luş,tarihi işlevini sürdûrebüecektiı. Bu sonuca varılamaz da parti
bir tek kanadın (hangisi olursa olsun) elinde kalırsa, o zaman
doğacak boşiuğu yaşamın kendi gerçeğinden çıkan başka güçter
dolduracak, ama bu arada önemli ölçüde zaman yitirilecektir.
Olaylara gerçeğin bu süzgecinden bakılınca, Inönü'nün çağ-
rısının önemi daha da büyüyor.
Ancak kabul etmek gerekir ki İnönü'nün sağduyulu çağrısı
geçici bir önlemdir. Belki de tüzük kurultayı SHP'yi daha sağ-
lıklı bir yapıya kavuşturabilmek için elindeki olanağı köktenci bir
biçimde kullanarak gelecekte de partiyi tek kanadın egemenli-
ği ve dolayısıyla az farkla da olsa, azınlıkta kalacakların tedir-
ginliğinden kurtararak tüm eğilimlerin güçleri oranında temsil
edilecekleri, sürekli uziaşmaya kavuşturmak üzere parti içinde
nispi temsili öngören bir çözümü de tüzüğe ekleyerek uzlaşma
kavramını siyasal yaşamımıza katmayı da becerebilır.
Unutmamak gerekir ki artık uzlasmanın zamanıdır ve uzlaş-
ma sağlıklı demokrasinin ana kurumlanndan biridir.
Yunan Dışişleri Bakanı Samaras:
PontiLslıdan istediğimiz
yere yerleştiririz
. Bu projeler sayesinde bölgesel tfunanistan Dışişleri Bakam Andonis
ışbırlığıne ve dolayısıyla ıstıkrara -, nrn-rntı •• J i T-I » ı
Samaras, SSCB'den goç edecek Pontusluda katkıda buiunmayı amaçiayan
Türkiye'nin bu nedenle "Banş
Suyu" projesini ortaya attığı belir
tildi.
Die Welt:
'Ortadoğu'yu
su savaşı
bekliyor
9
FRANKFURT (AA) — Ata-
türk Barajı'nda bir süre su tutu-
lacak olmasının, Türkiye ile Su-
riye arasında yarattığı su sonınu,
Federal Almanya'da yayunlanan
Die Welt Gazetesi'ne konu oldu.
Gazete, dün yanm sayfa yer
ayırdığı, "Petrol için degU, su için
savaşılacak" başlıkh yazısında, su
sorununun, Ortadoğu'yu 2000'li
yıllarda kan gölüne çevireceğini
ileri sürdü.
Atatürk Barajı'nın yapım ça-
lışmalarının tamamlanraasına
yakın, Suriye ve Irak'ta huzursuz-
luğun giderek artüğına değinilen
yazıda, Türkiye'nin, suyu gizli bir
silah olarak kullanma konusun-
da kararlı olduğu öne sürüldü.
Yazıda, Türkiye ile Suriye ara-
sında başgösteren su sorununun,
bölgede patlamaya hazır bir sa-
atli bomba haline dönüştüğü be-
lirtildi.
Washington Uluslararası Stra-
tejik Araştırmalar Merkezi tara-
fından hazırlanan bir rapora göre
bölgede giderek artan su sıkıntı-
sının, Ortadoğu ve Yakındoğu'-
yu kısa sürede ciddi bir krize sü-
rükleyeceği kaydediliyor.
Türkiye, Suriye ve Irak arasın-
da, su yuzünden ortaya çıkan
gerginliği giderebilmek amacıyla
1978 yılından bu yana çeşitli gö-
rüşmeler yapıldığını belirten Al-
man gazetesi, Türkiye'nin suyu
güneydeki komşulanna karşı gizli
bir silah olarak kullanma konu-
sunda kararlılığını surdürdüğünü'
savundu.
Rumlann Yunanistan'da herhangi bir bölgeye
yerleştirilmesinde 'hiç kimsenin söz hakkına
sahip olmadığını' yineledi.
STELYO BERBERAKİS
B t t z k a r a r a
ATİNA — Yunanistan Dışişleri
Bakam Andonis Samaras, Sov-
yetler Birligi'nden Yunanistan'a
göç eden Pontus (Karadenizli)
Rutnlannının Yunanistan ege-
menlik sınırlan içinde yerleştiril-
mesi konusunda "hiç kimsenin
söz hakkına sahip olmadığını" bir
kez daha açıkladı.
Önümüzdeki günler içinde Yu-
nanistan'ın Batı Trakya Bölgesi-
ni ziyaret etmesi bekienen Sama-
ras, Müslüman Türk azmlığının
en yoğun yerleşim merkezlerinden
Gümülcine ve İskeçe'de inceleme-
lerde bulunacak. Bu incelemele-
rin, bu bölgeye yerleştirilmesi dü-
şünülen Pontuslu Rumlarla ilgili
olacağı öğrenildi. Samaras'ın Batı
Trakya ziyareti, Yunan dışişleri
bakanının Batı Trakya'ya özel
olarak gerçekleştireceği ilk ziya-
ret olması itibarıyla oldukça bü-
yük önem taşıyor. Edinilen bilgi-
lere göre Samaras, Pontuslu
Rumlann Yunanistan'a yerleşti-
rilmeleriyle ilgili kurulla heyetin
başkanı olarak Batı Trakya Böl-
gesi'nin yerleşime açılraası düşü-
nülen yerlerde incelemeler yapa-
rak yerel makamlarla görüş alış-
verişinde bulunacak. Samaras'ın
aynca Müslüman Türk azınbğının
ileri gelenleriyle de görüşme ola-
süığı var. Bu görüşmede Samaras,
azınlığın sorunlanm "ilk elden
dinleme" fırsatını bulacak.
Samaras, Pontuslu Rumlarla il-
gili yaptığı son açıklamasında, bu
göçmenlerin nereye yerleştirile-
cekleri konusunda dışişleri bakan-
lığında oluşturulan özel bir heye-
tin araştırmalar yaptığmı ve önü-
müzdeki 15 gün içinde Pontuslu
Rumlann kesin olarak nereye yer-
leştirileceklerine karar verileceğin-
den söz etti ve "Pontuslu Rum-
lann nereye yerieştirilecekleri he-
bağlanmış degildir.
Çünkü bunlann herhangi bir ye-
re yerleştirilmesi oldukça zaman
alacakür.." şeklinde konuştu..
Samaras bu arada Batı Trakya
azınlığı konusunda Yunanistan'-
ın Lozan antlaşmalan çerçevesin-
de hareket ettiğini söyledi ve
Türkiye'nin bu konuda iyi kom-
şuluk ilkelerine aykın düşen tah-
rik edici açıklamalarda bulunma-
masını istedi. Samaras, 12 şubat-
ta NATO ve Varşova Paktı ülke-
leri dışişleri bakanlannın toplana-
cağı Ottawa'da, Türk meslektaşı
Mesut Yılmaz ile de görüşeceğini
sözlerine ekledi. Samaras, son
olarak iki ulke arasındaki anlaş-
raazlıkların iyi niyet ve diyalog
yoiuyla çözümlenmesi gerektiğini
vurguladı. Samaras yannAtina'-
yı ziyaret edecek olan Bulgaristan
Dışişleri Bakanı Dimitrov ile de
Yunan-Bulgar ilişkilerini gözden
geçirileceğini söylerken Atina-
Sofya ilişkilerini şu aşamada
"feykalade" olarak niteledi...
Öte yandan Yunan TV'sinin 1.
Kanalı, önceki akşam tstanbul
Rumlanyla ilgili geniş bir röpor-
taj yayınladı. tstanbul Rumlannın
son 10 yıl içinde sayıca azalması-
nı sonu eden bu programda, Rum
okulları ve kiliseleri gösterildi.
Patrik Dimitrios kendi demecin-
de Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı
son derece "akıBı" ve Türk-
Yunan dostluğunu sağlam temel-
lere oturtmak isteyen bir siyaset
adamı olarak tanımladı. Aynı TV
proramında, nüfusu gjttikçe aza-
lan Rumlarla yapılan söyleşilere
yer verildi. Okullarda okutulan
kitapların oldukça eski olduğunu
ve Rum okullanna tayin edilen
Yunanlı öğretmenlerin lstanbul'-
daki görevlerine başlamaları için
gerekli izinlerin oldukça büyük
engellerle karşılaştığına dikkat çe-
kildi.