26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 AĞUSTOS 1989 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Estonyatia insan zitıciri (Baştarafı 1. Sayfada) tozlanyla kapiı karasan limanda, pas rengi vagonlara linyit ve tomruk yığınlan yükleniyor. Kasisli kent yollannda deli dolu bir trafik var. Tek tük cemseler geçiyor. Besin sıkıntısı belirgin. Dükkânların rafları boş şişeler, bardaklar görülüyor. Meyvesebze bulmak isteyenler, fazla parayı gözden cıkararak, Estonya'da ekonomik özerklik doğrultusunda son iki yılda uç veren kooperatiflerden alışveriş ediyorlar. Büyük bir sabun ve deterjan sıkıntısı yaşanıyor. Yabancı turistlere karşı 'imajın' yüksek tutulmaya çalışüdığt otellerde, margarin parçalan gibi kesilmiş, köpürmeyen sabunlar var. Sıcak su akmıyor, buna karşılık resmi işlemlerde, "yavaşhk" sürse de bir "yumuşaklık" var. Gümrükte pek çok kişi gibi benirn de bagajıma bakılmadı ve güleryüzle "Estonya'ya hoşgeldiniz" dendi. Altı >il önce buraya geldiğimde gümrük işlemleri dört saat sürmüştü. Baltık'ı buün sarsması beklenen gösterilerin belirtilerini sezmek için Tallınn içinde dikkatli bir gözlem yapmak gerekiyor. Dün öğle saatlerinde ara sokaklardan birinde, eski tiyatro binasının önünde 20 kişilik bir grup, "Ordu defol!" sloganlanyla gösteri yapıyordu. "Derhal bagımsıziık" isteyen Estonya bağımsızlık hareketi mensubu olan bu göstericiler, bir plaketin üzerine SSCB bayrağıru, bu bayrağın ortasına ise gamaJı hacı yapıştırmışlardı. Bugünün programı da dün öğle saatlerinde belli oldu. Gösterilerin ilki, kent aianlarında saat I7'de başlayacak. Bunu, tüm Baltık ülkelerini kapsaması beklenen büyük bir manifesto izleyecek. Estonyalılar, Tallinn'den baslayarak Letonya sınırına kadaı yaklaşık 250 km.'lik bir hat boyunca el ele tutuşacaklar ve bir "insan rinciri" kuracaklar. Bağımsızlık istemi içeren bir slogan bu hat boyunca kulaktan kulağa fısıldanacak. "tnsan dndri"ne Letonya ve Litvanyalılann da katılması ile hattın yaklaşık 650 km. güneydeki Vilnius'a kadar uzanması bekleniyor. Böylece StalinHitler Paktı ile 1940'ta SSCB'ye ilhal edilen üç ülkenin "kader birligi" simgelenmiş olacak. Kitlelerin 'ancir" kurması nedeniyle kent merkezinde büyük bir gösteri beklenmiyor. Buna karşılık Estonya Halkı Cephesi'nin güçlü ismi Bayan Marju Lauristin, Köşk Avlusu adlı küçük bir meydanda, radyonun yayınlayacağı bir konuşma yapacak. Son olarak da Letonya sınınndaki Nuia kasabasında "Şeytan Anlaşması" diye anılan HitlerStalın Paktı aleyhinde bir "şeytan kovma" töreni düzenlenecek. Bütün bu gösteriler nedeniyle, özellikle kent dışındaki yollarda sıkı güvenlik önlemleri alınmış bulunuyor. 23 ağustosa çeyrek kala Tallinn'deki en büyük kaygı, gösterilere şiddetin bulaşması. "tnsan zindri"nin başlangıç noktası olan şirin Belediye Alanı'nda, Tarttu Üniversitesi'nde okuyan bir öğrenci grubuyla karşılaşıyorum. Kınk tngilizcelerinde ürküntü okunuyor. Rus azınlığın "sabotajından" çekindiklerini söyluyorlar. "Bazı Rus yöneticiler bizi Moskova'ya karalamak için ellerinden geleni yapıyor" diyorlar. "En büyük '.orknmuz yann (bugiin) kan dökülmesi. Bir Rusun yerde kanlar içinde, göğsünde 'Rusya defol' yazısıyla TV'de göriintülendiğini bir düşunün. Bu olasılık pek çok kişinin aklından geçiyor. Böyle provokasyonlar olabilir. Çünkü buna benzer şeyler. kanlı olmasa da burada çok yaşandı geçmişte. Kışkırtma başanlı olursa, ne olur bilemiyoruz." Korkunun odak noktası, tüm Baltık'ta örgütlenmiş olan ve Estonya'daki son grev dalgasını düzenleyen Uluslararası Cephe (Interdvijenia). Estonya'daki dil ve secim yasalanna karşı sert bir mücadde sürdüren Interdvijenia, k o nuştuğum her Estonyalı tarafından "Brejnevistler çetesi" olarak tanımlanıyor. Anti sosyalist bir Tallinnli aydına göre Interdvijenia'run Rus lideri Yevgeni Kogan, "Lumpen proleterleri çevresine toplayarak kullanan tanınmış bir tutucu." Tallinnliler, Kogan'ın Rus işçilere ücret vaat ederek grevleri ve kızıl bayrakh gösterileri düzenlediğini öne sürüyorlar. EstonyalıRus sürtüşmesinin ülkedeki Rus yönetici ve memurlarla sınırlı olduğu, burada çalışan "sıradan işçileri" içermediği de muhalefet hareketleri tarafından özellikle vurgulanmakta. Estonya'yı hayli sarsan grevler, yerli hukukçuları da harekete geçirmiş. Estonyalı hukukçular, şimdi Stalin döneminden kalan bir yasayı, Rus, Beyaz Rus ve Ukraynalı işçileri greve çağıran Rus fabrika yöneticileri aleyhine işletme çabası icindeler. Başarırlarsa, söz konusu yöneticiler, "tş hayatını sabote etmekten" yargılanarak 8 ila 15 yıl hapis cezasına çarptırılabilecekler. Şubat ayı sonunda yaklaşık 50 yıllık uykudan uyandınlarak Tallinn'in "Uzun Herman" adıyla anılan ünlü kulesine çekilen siyahbeyaz Estonya bayrağı, belirsizlik ve tedirginliğin egemen olduğu kent üzennde dalgalanmayı sürdürüyor. Tallınn ılık, ama huzursuz. Baltık kaynıyor Dış Haberler Servisi Baltık kaynıyor. Gorbaçov'un başı ağrıyor. SSCB'ye bağlı 3 Baltık cumhuriyeti Estonya, Letonya ve Litvanya'da halk cepheleri "bağımsızlık" istiyorlar. 23 ağustos tarihi bir gün. Bundan tam 50 yıl once 23 Ağustos 1939'da imzalanan HitlerStalin saldırmazlık anlaşması, Polonya ve Baltık ülkelerinin "niifuz bölgelerine" paylaşılmasını da içeriyordu. Baltık ülkelerindeki bağımsızlık yanlısı hareketler şimdi bu anlaşraayı protesto ederek tarihi haksızlığın giderilmesini ve "bagımsız devlet" statülerinin yeniden tamnmasını istiyorlar. Baltık'taki hareket, Stalin'in "hata ve cinayetlerini" açığa çıkaran Gorbaçov yönetimi için ciddi bir sorun oluşturuyor. Baltık'ın Sovyetler ve Nazi Almanyası arasında paylaşımı, Stalin'in hataları kapsamında değerlendirilirse, Baltık'taki bağımsızlık talepleri "tarihi ve hukuki bir hakhuk" kazanmış oluyor. Gorbaçov tarafından görevlendirilen bir Sovyet Halk Temsilciler Meclisi Komisyonu, HitlerStalin saldırmazlık anlaşması ve buna bağlı olarak Doğu Avrupa, Polonya ve Baltık'ı paylaşan bir gizli protokolün imzalandığını saptamış bulunuyor. Ancak Gorbaçov ve Politbüro üyesi Yakovlev gibi Sovyet yetkilileri bu anla$manın hukuki geçerliliği bulunmadığını, bu nedenle Baltık ülkelerinin bu anlaşma nedeniyle hak talep etmelerinin de mümkün olamayacağını öne süruyorlar. Bu görüşe göre Baltık ülkeleri, burada ^ ^ l a r d a yapılan referandum sonucu SSCB'ye dahil oldular. Baltık'taki bağımsızlıkçı hareketler ise Kızılordu Ulkeye girdikten sonra yüzbinlerce kişinin Sibirya'ya sürüldüğünU, yapılan referandumun göstermelik olduğunu ve Kızılordu işgaline neden olan HitlerStalin anlaşmasımn geçersiz sayılıp bagımsız devlet statulerinin geri \rerilmesini istiyorlar. Her üç Baltık ülkesi, son iki yıl içinde "bağımsızlık" yönünde önemli adımlar atmış bulunuyor. Geçen aylarda Estonya, Letonya ve Litvanya Yüksek Sovyetler'ince kabul edilen bir dizi karar sonucu, kendi dilleri resmi dil halinegeldı, 1918 yılındaki milli ba>rakları resmi bayrak oldu. 3 Baltık ülkesindeki halk cephelerinin yapüklan ortak bir açıklamada, HitlerStalin anlaşmasımn geçersiz sayılması, Baltık'ta BM gözlemcileri denetiminde serbest seçim yapılması ve Sovyet "işgal ordusunun" çekilmesi istendi. Yalnızca Litvanya'dan 1.2 milyon imzanın toplandıgı bu başvuru metni F.Almanya, Doğu Almanya, Moskova Yüksek Sovyet'i ve BM've gönderildi. Denktaş: Vasiliıı bana (Baştarafı 1. Sayfada) göruşme masasma gitmeyi istemediğini vurguladığı da belirtildi. "Halkın Sesi" Gazetesi'nin haberine göre Vasiliu'nun gayri resmi olarak sunduğu haritada, Türklere bıraktığı toprak oranı yüzde 2324 olarak öngörülüyor. Gazete, söz konusu haritayı Vasiliu'nun. Denktaş'a bir olasıhkla geçen haziran ayı başlarında BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Koordinatörü Oscar Camiüon ile yardımcısı Gustave Feissel aracıhğıyla iletmiş olabileceğini ileri sürdü. Denktaş'ın Vasiliu'nun sunduğu haritayı değerlendirmesi sırasında "Rumlann istedikleri topraklan almalan halinde, Türklerin Beşparmaklar üzerinde hanıp (keçiboynuzu) ve zeytin yiyerek yaşamak zorunda kalacaklannı" söylediği de kaydedildi. KtMIİKKARTI ESTONYA Nifasa: 1.542.000 (1986) Yüzölçömi: 45.100 km2 Başkesti: Tailinn ÜretiHii: Tekstil ürünieri.gemi inşası Jcereste^nadeacilik UCTONVA Nüfusu: 2.622.000 {1986} Yüzölçttmii: 63.700 km2 Başkenü: Riga Ürettei: Keresîe.kömür.tarım ürünleri, cam eşya, kauçuk. IİTVANYA Nöfttsa: 3.603.000 (1986) YttzoiçBmtt: 65.200 km' Başkeflti: Vilnius Üreümi: Hayvancüık.elektrik motorlan [FİNLANDİYAZ İSVEC ESTO^YA (SSC) '. LETONYA Rıga» (SSC) *. LİTVANYA \ Kaunas" S S C B KKTC Rum radyosunun adını açıkla Klerides'in madığı bir hukumet yetkilisine dayanarak verdiği haberde, Denktaş'ın önerisinin Rumlar için Antalya "kabul edilemez" olduğu bildiriidi. konuklıığıuıa öte yandan Rum sozcu Akis Fantis, KKTC Meclisi'nin olağa buruk tepki nüstü toplantısını değerlendirerek "göriişmeterin üst diizey anlaşmalar temelinde koşulsuz devam edecefini" ileri surdu. "Diyaloğun, toplumlararaa diyalog olmayı siırdürduğünü, kendilerinin koşulsuz olarak doruk anlaşmalan temelinde, bu diyaloğun özlü biçimde sürmesinden yana olduklannı" belirten Rum sözcü, BM Genel Sekreteri'nin girişimini desteklemeyi sürdüreceklerini belirttL Fantis, amaan Kıbns'ın federal bir çatı altında tekrar birleştirilmesiyle soruna adil ve kalıcı bir çözüm bulunması olduğunu belirtti. STELYO BERBERAKİS SEMİH İDİZ Meclis göriişmelerinde ikinci gün KKTC Meclisi'nin Kıbns sorunundaki son gelişmeler ve toplumlararası görüşmelerde izlenecek tutum konusundaki çalışmaları sürüyor. Görüşmelerin ikinci gününde siyasi parti grupları adına konuşmalar yapıldı. öğleden sonraki oturumda ise Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, kendisine yöneltilen eleştirilere yarut vererek son durumla ilgili bilgi verdi. Denktaş, Türkiye'nin garantisi olmayan bir anlaşmayı meclisteki milletvekilleri kabul etse bile kendisinin onaylamayacağını vurguladı. Saat 19.30'dan sonra yeniden toplanan mecliste UBP, CTP ve TKP ayn ayn üç karar taslağı sundular. Hukuk Komitesi kendisine iletilen bu taslaklan sabahın erken saatlerine kadar inceleme durumunda kaldı. Öte yandan Kıbrıs Rum yönetiminin, Denktaş'ın, Kıbrıs'ta "birleşik devletler" kurulması önerisini reddettiği bildiriidi. tnönii'nün programı KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın konuğu olarak 25 ağustosta KKTC'ye gelecek olan SHP Genel Başkanı Erdal tnönü başkanlığındaki heyetin ziyaret programı açıklandı. 25 ağustos saat 09.35'te Kuzey Kıbns'a gelecek olan Inönü, Lefkoşa'da Atatürk Anıtı ile Türk toplumu Iideri Dr. Fazd Küçük'ün mezarına, Boğaz şehitliği ve Şehitler Anıtı'na çelenk koyduktan sonra nezaket ziyaretlerinde bulunacak. Aynı gün Cumhurbaşkanhğı konutundaki resmi görüşmelere katılacak olan tnönü ve beraberindeki heyet, ertesi gün Muratağa, Sandallar, Atlılar toplu mezarları ile Gazimagosa'daki tnönü heykeline çelenk koyacak. SHP heyeti pazar günü sabahı Güzdyurt, Lefke, Yeşilırmak'ta incelemelerde bulunduktan sonra saat 1517 arasında KKTC siyasal parti genel başkan ve temsilcileri, saat 1718 arasında sendika başkan ve temsilcileri, 1819 arasında da raeslek kuruluşlannın temsilcileri ile görüşecek. Erdal tnönu, 28 ağustos pazartesi günü Cumhuriyet Meclisi'nin olağanüstü birleşimine katılacak ve genel kurulda konuşacak. tnönü, bundan sonra bir basın toplantısı düzenleyecek; tnönü, Kıbns'a gelmezden önce Kıbrıs Gazetesi'ne veTdiği demeçte, BM Genel Sekreterliği'nce görüşme masasına getirilen belgeli önerilerin kabul edilmez olduğunu açıkladı. Kıbns'ta belli bir süreden beri fıili b£rış yaşandığını söyleyen tnönü, Uluslararası alanda henüz anlaşmalara dayalı barış olmadığı büindigi için, bir rahatsızlık bulunduğunu, KKTC Türk halkının tüm siyasal haklan ve güvenlikleri garanti altına aunıncaya kadar, Kıbrıs konusunun çözümlenmiş olamayacağının bilinmesi gerektiğini kaydetti. Ekonomik özerklik Bunlardan daha da önemlisi, Moskova'daki Yüksek Sovyet 1990 yılbaşından geçerli olmak üzere Baltık ülkelerine "ekonomik özerklik" tanıdı. Estonya, Letonya ve Litvanyalı parlamenterler bu konuyla ilgili parlamento görüşmeleri sırasında Gorbaçov'un Sovyetler'de uygularken zorlandığı "ekonomik perestroykamn", bu üç ülkede en ileri biçimde bir deneme olarak uygulanabileceğini savundular. Ekonomik özerklik, Moskova'dan tamamen bagımsız bir "milli ekonomi" yaratılmasını ve gerekirse ayn para birimi gibi hedefleri de kapsıyor. Bu bagımsız ekonomik programın ilk adımı olarak Letonya'da kolektif ciftlikler dağıtıldı ve tanmda tamamen "aile isletmeleri ANKARA Yunanistan'daki geçici koalisyon hükümetinin en güçlü partisi durumundaki sağ eğüimli Yeni Demokrasi (YDP) Hderi Koostantin Mitsotakis, 2426 ağustos tarihleri arasında Antalya'da yapılacak Avrupa Demokrat Partiler Birliği (EDU) toplantısına katılmak için Türkiye'ye geliyor. Mitsotakis Antalya'da Başbakan Turgut Özal'la da bir görüşme yapmaya hazırlanıyor. Bu arada, EDU toplantısına Kıbrıs Rum Kesimi'nden Demokratik Birlik Partisi (DlSt) Başkanı Gla/kos Kltrides'in davet edilmesine karşın, "gödemd" statüsünde olsa bile KKTCden Ulusal Birlik Partisi Başkanı ve Başbakan Derviş Eroglu'nun çağınlmaması Kıbns Türk yetkilileri arasında burukluğa yol açtı. Antalya'da yapılacak ÖzalMitsotakis görüşmesi "formalite" boyutlarını aşamayacak. Çünkü Mitsotakis, Yunanistan'da halen Başbakan degil. Başbakanhğı Yeni Demokrasi Partisi'nden Cannis Canetakis yürütüyor. Mitsotakis, özal'la görüşmesi sırasında ister istemez bazı "iltihaplı konulara" gelince "Başbakan olursam.." ifadesini kullanmaya mecbur kalacak. Özal, durumu ne kadar tartışmalı olursa olsun yine de Türkiye'nin Başbakanı sıfatını taşıyor. Bu nedenlerle Türkiye Başbakaııı ile Yunan YDP Iideri, TürkYunan ilişkilerinin bozulmaması yolundaki çabalara ileride "hız kuandınlması" kaydını koymaktan başka bir şey yapamayacaklar. Öte yandan Antalya'da yapılacak EDU toplantısına Kleridesin çağnlıp Eroglu'nun çağnlmamasının KKTC'deki bunıkluğu sürerken Eroğlu'dan bu konuda hiçbir açıklama gelmedi. Bu arada Klerides'in Türkiye'ye "Kıbns Cumhuriyeti" pasaportu ile gelecek olması başka bir tutarsızlık olarak değerlendiriliyor. Ankara'dan görüştüğümüz Kıbnslı yetkililer, Klerides'in davet edilmesine rağmen KKTC'ye herhangj bir davet gönderilmemiş olmasırun "üzücü" olduğunu doğruladılar. Dışişleri Bakanlığı çevrelerinin Ulusal Birlik Partisi'nin EDU üyesi olmamasını gerekçe göstermelerine karşın, Kıbnsh yetkililer, "Bir formiil bulunabilirdi. Ev sahibi olan Türkiye, KKTCnin temsilcilerine gozlemci gibi bir statu tanıyabilirdi" diye konuştular. ne" geçildi. Estonya, Baltık ülkeleri arasında siyasi bağımsızlıkta da en uç kararlan alan bir ulke. Nüfusunun yüzde 40"ını Estonyalı ohnayan ve çoğunluğunu Ruslann oluşturduğu bu ülkede 8 ağustosta alınan bir kararla, "yabancılann" seçme ve seçilme haklan oturma süresine bağlı olarak kısıtlanmıştı. Knidos'ta kazıya engel (Baftam/ı 20. Sayfada) caktır. Klasik devir dünyasının zengin ve ünlü kentlerinden biri olan Knidos, bugünkü Datça Yanmadası'nın en uç kısmındaki Tekir Burnu mevkiinde kurulmuş ve arkeolojik verilere göre de l.Ö. III. binden itibaren burada insanoğlunun yerleşik düzende yaşadığı kanıtlanmıştır. özellikle J.Ö. VI. yüzyıl ve sonrasında ticaret ve ekonomisinin gelişmesiyle birlikte bilim, kültür, felsefe ve sanatta da büyük ilerlemeler yapmış ve o zamanın en önemli kültür dünyası olan Mısır ile çok sıkı ticari ilişkiler kurarak saygın b[r şehir olmuştur. Grek dünyasımn bilhassa l.Ö. IV. yüzyılda klasikleşmiş sanatının mimarları olan Praxiteles ve Skopas gibi yontucular birçok tann ve tanrıçalara ait kült yapılannı tamamlamak üzere Knidos'a gelip yontuculuk faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Hiç şüphesiz bunların en ünlü ve tanınmışı Praxiteles'in Knidos için yarattığı kolossal ölçülerdeki çıplak "Aphrodite Euploia" yontusudur. Rönesans'ın Avrupa'da olgunlaşmasından sonra antik devre olan ilginin artmasıyla Anadolu'yu dolaşan birçok Avrupalı meraklı ve araştırmacılar, 17. yüzyılda birçok ünlu antik kentin yerlerini saptamaya çalışmışlardır. Bu kentlerden birisi de hiç şüphesiz kentimiz Knidos'tur. özellikle bu ziyaretçi ve araştırmacılardan tngiliz Charles Newton, 1850'li yıllarda kazı ve araştırmalar yapmış ve bu çalışmalar sırasında gün ışığına çıkan sayısız miktardaki çok değerli yapıtları Londra'ya taşırmştır. Buyapıtiar bugün British Museum'un değerli objelerini oluşturmaktadır. Sonraları değerli kültürel çalışmalarından dolayı "Sir" unvanını alan Newton'un çalışmalanndan aşağı yukarı bir yüz yıl sonra 1967 yılında Knidos'ta tekrar kazı ve bilimsel araştırmalara başlanılmıştır. Cornelia Iris Love başkanlığında on yıl kadar Amerikalı araştınalar tarafından sürdürülen bu çalışmalarda kent merkezinin büyük bir kısmı toprak altından açığa çıkartılmış ve ne yazık ki bilimsel sonuçlar alınmadan birçok nedenlerden dolayı kazılara Türk hukumeti tarafından son verilmiştir. Turizmin gelişmesi ve eski eser kaçakçılığının bütün dünyada ve özellikle Avrupa'da zirveye ulaştığı bir dönemde, yani yetmişli yıllarda ve sonrası kaderine terk edilmiş olan Knidos, ne yazık ki ömrünün en acıklı ve en kötü yıllarıru yaşamıştır. Antik dünyanın bu zengin ve görkemli şehri sahipsizlik ve kaderine terk edilmişlikten olacak yağmalanmaya ve turizmin gelişmesiyle de çöplük haline gelmeye başlamıştır. Bu görunümden kurtarmak ve şehrin bilinmeyen değerlerini gün ışığına çıkarmak amacıyla bilimsel çalışmalara başlamak üzere 1987 yılında talip olarak Kültür BakanlığYnın izinleriyle Knidos'ta çalışmalara başlanıldı. Elektrik, su ve yol gibi modern yasamın vazgeçilmez gereksinimlerinin yokluğuna rağmen, burada içtenlikle çalışmak arzusu her zaman var olmuştur. Bu tür isteklerimizin önemli desteklerinden birisi de 1983 yılında Kültür Bakanlığı tarafından istimlaklan tamamlanarak bakanlğın tasarrufu altına alınmış olan dört adet basit binanın varlığı idi. Çünkü bu zor şartlar altında çalışmaya gönül vermiş kazı heyetinin bir kazıevi ve deposunun olması çok zorunlu bir ihtiyaç olarak bilinmekte ve bu önemli ve vazgeçümez ihtiyacın başlangıçta Knidos'ta halledilmiş görünmesi bizleri hep mutlu etmekteydi. Müracaatlar ve yazışmalar sonucu haziran 1988 tarihinden itibaren bu binalann tzmir II. Kültür ve Tabiat Varlıklanm Koruma Kurulu karan ve bakanlığın onayı ile kazı heyetimize kazı evi ve kazı depolan olarak kullanılmak üzere verilmesine rağmen, heyetimiz bir türlü bu binalardan y ararlanamamıştır. Çünkü Kültür Bakarüığı'nın tasarrufu altında olan bu binalann bir kısmı yöresel idare amirleri tarafından turizme hizmet amacı ile ve ilginç biçimde hep aynı kişilere "restoran" olarak kiralanırken, bir tanesi de sanki kasıtlı yapıhyormuş gibi kaa heyeti kullanmasın dercesine yıktınlrmştır. Kanun ve yönetmeliklere tamamen aykın ve ters olan bu işlemlerin ısrar edercesine yöresel idare amirleri tarafından uygulanması ve kazı heyetimizin çalışmalannı zorlaştırması gerçekten çok üzücü ve umut kıncı olmaktadır. Sovyet tarihçi Kondratiev: MOSKOVA (AA) tkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcı olarak kabul edilen 1 Eylül 1939 tarihinden tam bir hafta önce imzalanan AlmanSovyet saldırmazhk paktınm 50. yıldönürnünde tartışmalar geniş biçimde yankı bulmaya devam ederken Sovyet televizyonu yorumcusu bu paktı imzalamak isteyen Nazi reiiminin, Stalin yönetimine İstanbul'un, 'Sovyet etki alanına' girmesini önerdiğini açıkladı. Sovyet yorumcu Vladimir Kondratiev, AlraanSovyet saldırmazlık paktı ve buna ek olarak imzalanan gizli protokolün tarihçesini, arşiv filmleri eşliğinde anlatırken, Ribbentrop'un Stalin'e götürdüğü öneri paketinin içinde, Sovyet donanmasının Karadeniz'den 'sıcak sulara' inmesini sağlayacak bir planın da bulunduğunu anlattı. Kondratiev, planın 'Konslantinopol' adıyla andığı İstanbul'un Sovyet etki alanına girmesini de içerdiğini, ancak Stalin yönetiminin Baltık Cumhuriyetleri ve Besarabya bölgesini, o dönemde stratejik açıdan daha önemli gördüğü için bu öneriyi kabul etmediğini duyurdu. Sovyet tarihçilerinden Lev Bezymensky ise resmi haber ajansı TASS'a yaptığı açıklamada, tkinci Dunya Savaşı'nı önlememiş olmanın sorumluluğunun Sovyetler Birliği, tngiltere ve Fransa'ya ait olduğunu söyledi. Ancak Bezymensky, Avrupa'da Naziler karşısında bir "kolektif güvenlik' sisteminin kurulamamış olmasının "komiinizmle anlaşma yapmak istemeyen tngiltere Başbakanı Chamberlain ve Fransız hukıimetinin tutumundan kaynaklandığını" savundu. Naziler Stalîn'e • IstanbuTa limanönerdi Yükselmek Akbank'ta bir gelenektir Dünyanın ünlü fınans dergisi Euromoney, her yıl Özkaynak Bmâiklüğüne göre dünyanın en büyük 500 bankasını açıklar. Akbank, her yıl bu değerlendirmede üst sıralarda yer almayı gelenek haline getirmiştir. Bu yıl yapılan değerlendirmede de bu geleneğini bozmayan Akbank, dünyanın en büyük 500 bankası arasında; Dünyada Özkaynak \ferinıliliğinde Dünyada Özkaynak Büyümesinde Dünvada Net Kârda b ıııcı 56 ncı 110 uncu Statlar (Baştarafı Spor'da) sadığını belirten Özarslan, uygulamanın olumlu olduğu takdirde bu kapsam gelecek sezondan itibaren 3. lig kulüpleri için de geçerli olabilecek. Bilet satışı ve personel konusunda istenildigi takdirde kulüplere yardımcı olunabileceğini de söyleyen özarslan, yeni uygulamayla ilgili olarak "Oldukça esnek davrandık. Kulüpleri zorlamayacagız. Bir aniamda kulüpleri işletmeciliğe teşvik ediyoruz" dedi. özarslan, Istanbul'da serbest giriş kartı olanların 10 binin üzerinde olduğunu, bunun aşağıya çekilmesi için de çalışmalar yaptıklannı ifade etti. Gazetecilerin uygulamanın olumsuzluğu durumunda "ne olacağım" sormalan üzerine de özarslan, "Bu iş olmazsa gelecek sene bu uygulamayı kaldınnz" yanıtını verdi. sırada yer almıştır. Bu gelişmede bü\ük katkıları olan değerli müşterilerimize teşekkürlerimizi sunarız. AKBANK "Güveninizin Eseri1'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear