28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER çesinde olduğu gibi önlem alınsaydı bunlardan çoğu bugun hayatta olacaktı. Birçok Batı ulkesinde böyle heyelan alanları ve kışın çığ alanları hep kontrol altında tutulur. Bu kontroller yeni teknolojik araçlardan yararlanalırak yörenin türlü alanlannda yapılır. İsviçre'de öyle yerler vardır ki çığ bölgesi oldukları için oralarda çok kar yağdığı zamanlarda avcıhk için silah atmak bile yasaktır. Çünkü patlamamn oluşturduğu titreşimin etkisiyle bir yamaçtan kopan ufak bir kar kitlesi kocaman bir çığ oluşturabiliyor. Altmış bir yıl once orada öğrenci olduğum sırada bütün gazetelere geçen buyük bir çığ felaketinde evlerin kibrit kutusu gibi suriiklendiği, ağaçların da birer kibrit çöpu gibi kökünden söküldüğü yazılmıştı. Şimdilerde türlü önlemler geliştirildiği için böyle büyük felaketlerin önüne geçilebiliyor ya da daha az zararlı olması sağlanıyor. • •• Halkımızdan bir bölümü, dünkü ve bugünkü yöneticilerimizden bir kısmı Allah'ın işi ile aklın işini birbirine karıştırdıkları için bir türlü geri kalmışhktan kurtulamıyoruz. Tanrı cellat mı ki elli kişiyi bir anda toprak altına gömuyor? Japonya'da 1922 depreminde yüz binlerce kişi öldu. Bunun uzerine birçok inceleme ve bilimsel araştırma yaptılar ve en şiddetli depremlere karşı dayanıklı yüksek yapılar oluşturdular. Işte aklın işi böyle olur. Bunun adına "yargı veya rastlantı" aeğil, "önlem" denir. Arapçası tedbirdir. Güney illerimizdeki çekirge belirtilerine karşı şimdiden önlem alınmazsa, genişleyecek çekirge afetinin korkunç sonuçlarını da Allah'tan mı bileceğiz? Yüreğimi gerilimden uzak tutmak için serin kanlılıkla söylüyorurn: Acaba ne zaman Tann'nın işi ile aklın işini ayırma aşamasına ulaşacağız?.. 9 TEMMUZ 1989 dan bunu çok ciddi olarak ele almak ve uğrarulan zararları tam olarak ödemek gerekir. Zaten ilgililerin tazminat davası açtıklarını gazeteler yazdı. Şimdiye kadar açılan davalarda hangi yola gidildiğini gazeteler yazmadığı için bilmiyorum. Fakat HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU herhalde bütün yaralıların maddi ve manevi zararnunun türlü yerlermde duran güvenlik güçlerinin larının ödenmesi hukuk devletinin gereğidir. tnsanoğlu olağanüstü olaylann içindeyken çoğunca doğru duşünme yeteneğini yitirir. Dahası o ve koruma polislerinin ilk silah sesinin geldiği yesırada birtakım yanılgılara da düşebilir. Ama olay re doğru art arda tabanca atmalanydı. Böyle duîkinci önemli olay 1988'in haziran ayında Maçlann üzerinden oldukça uzun bir süre geçince, on rumlarda önemli olan, suikastçıyı vurup öldürmek ka ilçesinin Çatak Koyu'ndeki toprak kayması soları serinkanlıhkla irdelerse, vaktiyle düşünmedi|i değil, onu sağ olarak ele geçirmektir. Ölseydi sal nucunda elliye yakın yurttaşımızın can vermesidir. dırının gizleri kendisiyle birlikte karanlığa gömubirçok nokta birer birer karşısına dikilir. Olayın üzerinden epey zaman geçtiği için şimdi işi ÜlKemizde geçen yıl çok önemli iki olay oldu. lecek, amaca yönelik doğru dürust bir soruşturma yine soğukkanlılıkla daha yakından ele alma olaBunlardan birisi Başbakan Turgut özal'a karşı yö yapılamayacaktı. nağı var: Orada iki kayma olmuş. Birincide kayan neltilen suikast, ikincisi de Trabzon'un Maçka ilÇok önemli bir nokta da şu: Hangi keskin ni toprak ve kayalar yolu kapamış, bunu açmak için çesinin Çatak köyünde pek çok can alan toprak şancı bu kadar hareketli kalabalığın arasında sui ağır vasıtalar gönderilmiş. Bu vasıtalardan biri bokayması. llhan Selçuk 18 Haziran 1989 tarihli kc kastçıyı vurabilirdi! Silahlar rastgele atılmıştı. Ni zulunca yol büsbütün tıkanmış. Gümüşhane'den ve şe yazısında, her zaman ucundan akılcı düşünce tekim onbeşe yakın masum yurttaş güvenlik güç Trabzon'dan gelen araçlar kapalı yerin iki yanınakan kalemiyle, "yazgı" ve "rastlantı"dan sözedi lerinin mermileri ile yaralandı. O zaman gazetelerde da dizilmişler, kuyruk olmuşlar. Bu araçlardan bayordu. Ben de düşündüm, bu olaylar yazgı mı yok okuduğuma göre bunlann arasında iki de ağır ya zılarının sürücüleri Çatak Köyu'nun kahvesine gitsa rastlantı mıydı? Bunları birer birer ele almak is ralı vardı. TV ekranında seyrettiğimiz patırdıya miş oturmuş, yolun açılmasını beklemeye başlamıştiyomm. oranla, yine de olay az çok ucuz atlatılmış, büyük lar. bir facia önlenmişti. Bu sonuç hepten rastlantı ve *•• Şimdi burada düşüniılmesi gereken nokta şu: O Suikast olayından Başbakan şans eseri olarak kü şans eseridir. Yoksa o kadar yoğun bir kalabalığa yöre sık sık toprak kaymalanna uğrayan bir bölçük bir yara ile kurtuldu. Kurşunu atan militanın doğru yöneltilen o kadar yoğun bir ateşle daha çok ge. Günlerden beri bol yağmur yağmış, toprak iki ucu sivri bir mekik gibi yumulmuş olarak, elin insan yaralanabiür, dahası ölebilirdi. Güvenlik guç adamakıllı ıslanmış, suya doygun duruma gelmiş. de silahla toplantı salonunu, bir yandan bir yana, lerinin yapması gereken şey uzaktan silah atmadan, İlk toprak kayması bir haberci. Gerek karayolları yuvarlanarak geçebilmesi, onun eğitiminin derece suikastçının bulunduğu yere doğru ustalıkla atla yönetiminin gerek valiliğin yeni bir toprak kayma yıp onu kıskıvrak yakaJamak olmalıydı. Arka arsini gösterir. tehlikesi hiç mi akıllarına gelmemiş ki yolun her kaya sıkılan tabancaların ne yaran olabilirdi! tnGelgelelim koruma polisleri ve güvenlik güçleri san serinkanlı duşününce bu sonuca varıyor. De iki tarafindan hiç değilse beşer yüz metrelik bir meaynı derecede eğitilrnemişleT. Suikastçının iki el si mek ki güvenlik güçlerinin koruma mekanizması safeye araç sokulmaması için buyruk verilmemiş? Gazetelerın yazdığına göre ikinci toprak kayması lah sesi duyulunca salon sanki silahlı bir çarpışma daha çoook eğitime muhtaç. tam 250 metrelik bir alanı kaplamış. Maçka Derealaruna döndü. TV'deki görüntüye göre sanırdınız Serinkanlıhkla duşününce bir de ağır ve hafıf ya si'ni kapamış, birçok araç, kahve, okul ve barınki birçok kişi arasında bir kaç dakika karşıhklı çatışma oldu, pek çok silah patladı, bir ara da ne ol ralıların zararları sorunu ortaya çıkıyor. Bu zarar ma yerleri toprak altında kalmış. Kayıp sayısı elliduğu anlaşılamadı. Oysa olan şey, toplantı salo hem maddi hem manevi zarardır. Hukuk açısın yi aşmış. Eğer o zaman Gümüşhane'nin Torul il Serinkanldıkla. ACCOUNT EXECUTIVES/ GRAPHIC ARTISTS/ EXECUTIVE SECRETARY An international advertising follovving personnel: agency requires the 1. ACCOUNT EXECUTIVES Candidates should be unıversity marketing graduates wıth good command of spoken and written English language. Prevıous experience with an advertising agency will be preferred. 2. GRAPHIC ARTISTS At least 3 years of experience wıth an advertising agency is a must. Should have a good command of the English language and should have the ability to work independently. 3. EXECUTIVE SECRETARY Secretarial work experience of at least 3 years ıs a must, preferably vvith an advertising agency. Should have a good command of spoken and writen English language. Candidates should call: 1473177/1471658/1472865 for appointments. EVET/HAYIR OKT4YAKBAL "Değişimin bir ömür boyunca üç türü var: Doğal değişim, başkalaşım. Döneklik. Tutuculuktan ilericiliğe, sermayecilikten alınteri felsefesine, sağdan sola doğru değişim doğaldır. Soldan sağa, ilericılikten tutuculuğa değişimin adı başkalaşımdır. Bu tür değişim yozlaşmayı içerir. Ya döneklik? Çıkarcıdır, döner; korkaktır, döner; koltuk hırsı vardır, döner; zayıftır, döner; yılgınlaşır döner. Ve efendisine köpeklik eder." İlhan Selçuk'un Çağdaş Yayinlan'nda çıkan yeni kitabı: 'Japon Gülü...' Bu yeni yapıtında Selçuk'un yazınsal niteliği ağır basan yazıları bir araya getinlmiş. Yazınsal, ama havada kalan, suya sabuna dokunmayan birtakım iç dökmelerı değıl! Yine de toplumla, insanla, çağımızın sorunlarıyla ilgili görüşler düşünceler... 'Cumhuriyet'te çeyrek yüzyıldır hemen her gün yazılarını okuyorsunuz. Daha önce 'Tanin', Akşam' ve 'Vatan' gazetelerinde de köşe yazıları yazdı. Ama en uzun köşe, 'Pencere' olmuştur. Selçuk, ilk başlarda olaylara daha çok bırtoplumbihmcı gözüyte bakıyordu. Toplumda hızlı bir değişmeden yana bir tutum içindeydi. Zamanla Selçuk'un yazıları öğreticı, aydınlatıcı, gerçekleri çırılçıplak gözler önüne dökücü nitelığınden okuriarı düşündüren, anlamları ustüne eğilmeye çağıran bir düşünürün, deneyımli bir bilgenin nitelıklerini kazandı. ilhan Selçuk, okurlannı hep 'tutarlı' olmaya, daha doğrusu tutarlı düşünmeye' çağırmıstır. Bir yazısırtda diyor ki: "Bızde 'ideoloji' korkusu var. Cinayet mi, önce işin içinde ideoloji var mı diye bakılıyor. Kitap mı, yazı mt? Aman 'ideolojik' bir yönü olmasın. 'İdeoloji' meslek odalarına girmesin, sendikaların içine sızmasın Doktorlar yürüyüşü mü oldu, ilk soru: İdeolojik mi? Polis mantığı Türkiye'de 'ideoloji'yi suç unsuru sayıyor Devlet adamlan da bu saplantı içindedırler. İdeoloji ne demek? 'Bir butün oluşturan fikirier dizgesi' değil mi? Sağ ideoloji, sol ideoloji, kapitalizmin ideolojisi, Hıristiyan ideolojisi vb. Say sayabıldiğin kadar, ama bizde 'tutarlı duşünmek' suçtur, sap derken saman diyen kafalar ülkenin yazgısına egemen olduğundan 'ideoloji' sözcüğü gerçek anlamını yitirmiş, korkutucu bir şey olmuş. Eğer bir yurttaş, 'ideolojik' bir çatışma yüzünden ölmüşse devtet ayağa kalkar Ama 29 yurttaş, otobüsle kamyonun çatışmasından ölmüşse devlete vız gelir. Oysa Hendek yakınlarındaki kazada ölen 29 yurttaş ve benzerleri 'ideoloji' yüzünden canlarını yitirmişlerdir. Türkiye'dekı trafik kazalarında yaygın neden 'hatalı sollama'dır, ama temel neden 'ideolojik'tir." İşte size ilhan Selçuk'un bir yazısı. Az sözle ne çok şey anlatmış! Sorarsanız, 'Bu memleket çok sözden battı' der. Yazıtarı kısadır, paragraflan ölçülüdür, sözcükleri dolu doludur. Ben yirmı yıldır ilhan Selçuk'a sütun komşuluğu ediyorum. O sağ başta, ben sol alt köşede yıllardır konuşuyoruz okurtarımızla... Kendimize; kendi biçemimize, kişıliğimize göre yazar, söyleşiriz. 12 Mart'ın bir haziran günü, hanı evlerin arandığı, kitapların toplatıldığı ya da 'ya bu kitaplarda suç varsa' diye sobalarda yakıldığı, toprağa gömüldüğü o utanılası haziran günü, Levent'teki eve birkaç görevli gelmişti Kapının dışında sılahlı erler. polısler, evin içinde de bir yüzbaşı ile üç sivil... O yüzbaşı, şimdi kimbilir nerde, hangı rütbededır, belki de görevden ayrılmış, bambaşka bir iş tutmuştur salondaki kıtaplıktan İlhan Selçuk'un imzalı bir krtabını almış, anlamlı anlamlı gülerek, 'Aaa, ilhan Selçuk!' diye gözlerıme bakmıştı. ilhan Selçuk, o gunlerde Maltepe Tutukevindeydi. 'Katılır mısınız onun düşüncelerine' diye sormaz mı? 'Evet', dedim; 'Katılırım.' Ama siz daha başka türlü yazıyorsunuz?' demiştı elındekı kâğıda bakarak. 'Hepimiz aynı şeyı mı yazacağız? O zaman birimiz yazar, biz de onu okuruz. Her yazann ayrı bir kişiliği, olaylara değişik bakış açısı, yorumlayışı vardır. İlhan, sevdiğim dostlanmdan biridir.' Yüzbaşı aradığını bulamamıştı. Bu olayı arada bir anımsarım. 'Japon Gulü'ndeki yazıları okurken o haziran sabahını yeniden yaşadım İlhan, türlü sınavtardan geçti. Hepsinden de başarıyla... Kişi, aydın. yurttaş, yazar olarak çeyrek yüzyılda yüz binlerce okurun gözleri önünde halktan, emekten yana olmanın, dürust bir yazar olmanın kanıtlarını verdi. Yaşamıyla, yazılarıyla, kitaplarıyla. davranışlarryla. . 'Japon Gülü1 İlhan Selçuk'un ilgınç kitaplarından biri. Her zaman okunacak parçalar. Yazınsal bir tatla geleceğe de kalacak denemeler... Kitabın ilk yazısını şöyle bitirmiş "Kimi insan Japon gülü gibıdir En zor günleri bekler açmak için, karanlık, soğuk, fırtına, tipı vız gelir. O kişiyi ne kışın geri dönmesi korkutur, ne kırağı çalması, ne don tutması." İlhan kimi anlatıyor dersiniz? Bu tanımlamaya uyan insanlarımız ne kadar çoğalırsa aydınlık yarınlar o kadar çabuk gelecektir. 1727 Yaşında Bayanlara OKURLARDAN 21. yüzyüa doğru yol aiırken, bu iki ana izm'in de asınarak bir ortak çizgiye doğru akmakta olduğunu Ülkemivn üzerinden görüyoruz. Ne insan geçmekte olan kara bulutlar kişiliğinin yadsındığı tokluk seni biraz korkuya biraz ne de insanca yaşamak karamsarlığa itmise benziyor. olanağı olmayan özgürlük. Ozan diyor ki, "Yolun bir Bundan sonra ne kapitalizm, ufkunda bir güneş doğarken, ne de komünizmin ütopik öbür ufkunda bir ay battyor." cennetleri insan ları Atatürk'ün açtığı yolun bir kandıramaz. 21. yüzyıl ufkunda senin gibi güneşler toplumlan, temel insan hak doğarken, öteki ufkunda ve özgürlüklerine tümü ile bizim gibi aylar batıyor. Sen sahip, devletlerin, insanlarm on yedilerinde bir güneş, ben sömürülmesine olanak altmışı gerilerde bırakmış bir vermeyeceği ve çoğunluğun egemen olduğu, azınlıklann ayun. korunduğu, laik toplumlar Gün oldu, ben de senin gibi olacaktır. Adı konubnasa da "Acaba köhne bir Atatürkçü dünya görüşü imparatorluğun ytkıntılan budur. Doğal olarak, büyük üzerinde kurduğu Türkiye insan Atatürk'ün dediği gibi Cumhuriyetinde, artık "Dünyanın en uzak bir Atatürk'ü anlayan, onun köşesindeki, unutulmuş bir açtığı yoldan giden kimse toplumun acılannı kalmadı mı?" diye yüreğimizde duyacağız" ki karamsarlığa düştüm. Onun insan olmanın bilincine büyük söylevinin sonundaki varmış olalım. gençliğe seslenisini okuyunca, üzerime çöken karabasandan ı\'e diyordu bizim önderimiz, kurtuldum her zaman. "Kendini bir şey sanan Bir dava, uğruna can vermeye kakavanlardan nefret hazır olanlar var oldukça, ederim." Şöyle etrafına bir bak yavrum, ne çok kakavan yasar gider. Descartes gibi var değil mi? düşünmeye başlarsak, derim ki, sen ve ben vanz ya. Bizim Ve Atatürk diyordu ki, "tnsanın büyüklüğunü önderimiz diyor ki, "Beni izm'lerin dar çerçevesine hapis gösteren tek ölçü, ulusuna etmeye uğraşmayımz." Çünkü yaptığı hizmetlerdir. Bunun 4 az gelişmiş ve boyunduruk da değerlendirilmesi yine ulusa aittir. Her türlü basan altındaki ülke ve ulusların ve zaferin tek sahibi Türk can düşmanı olan ulusudur." emperyalizm ve onun dünya ekonomisine yansıması olan Sevgili Eylem Kaplan, Atatürk'ün ölümlü vücudu kapitalizmin ve kapitalizme topuımsal tepkiyi dile getiren toprak olalı yanm yüzyıldan komünizmin er geç çağ dışına uzun bir zaman geçti. Diyorsun ki, "Düsmanlan düşerek inananlarına bile Atatürkçülüğün arkasma ayakbağı olacağını daha o sığınıyoriar. Doğru. zaman görmüştü. Set'gili Eylem Kaplan Kjmi İnsan Bir Japon Gülüdür... Akıl almaz ilkeUikierin sergilendiği Fenerbahçe Parkı'ndan söz etmek istiyorum. Mayıs başında verdiğim dilekçeme 8 haziranda "Yapılacak program dahilinde düzenlemeye tabi tutulacaktır" yanıtı verildi. Oysa şu anda her gün arabalar park içinde vıztr vıztr toz kaldtrmakta, bir Atatürkçülüğün âyasal spor yapma olanağı görüşü, çoğulcu demokrasidir. bulunmamaktadır. Sahtt, Kaba kuvvete başvurmaya denize ulaşılamayacak kadar kalkışmadıkça, bırak pislik içindedir. Çöp gönüllerince at koştursunlar. tenekeleri dolu, kapakları Onlar ulu çınarın yapraklarını ayrılmış, mikrop yuvalandır. kemirmeye çalışan birer Tekerlekli taşmabilen arabası tırtıldan fazla bir tehlike ile bir büfe bir köşeyi işgal gösteremezler. Her bahar biz etti, vergi yok. Bütün bunlar yeni sürgünler vererek işin bir kısmı. Parkımızm büyürüz. İşte tüm seçimlerin yeniden ele alınmasını, sonuçlan, aşırı uçlar yüzde onanlmasını, denizin onları aşamamaktadır. Türk kullanılır hale gelmesini, halkının temiz dinsel özellikle arabalara kati olarak inançlannı oya çevirmek yasak getirilmesini istiyoruz. isteyenlerse dirierinin Istanbul'un Bakırköy, üzerinde sürünmektedirler. Üsküdar, Şişli belediyeleri Acınacak olan nedir bilir yapılanlan günü gününe misin? Çağdaş uygarlık halka açıklamakta ve bununla düzeyine erişip aşmakta gururlanmaktadır. Kadıköy kuüanacağımız yıllann, Belediyesi bu tutuma niye koltuk kavgalan ile boşa ayak uyduramamaktadır. harcanmasL Ne yapalım, kültür düzeyimiz Dr. OĞUZ ÖZKAN yükselmedikçe, buna Fenerbahçe / Istanbul Bu ne demektir? Atatürkçü dünya görüşü bu ülkede görkemli çınarlar gibi kök salmıştır. Düsmanlan nefes alabilmek için onun gölgesine sığınmaktadırlar. Biz gerçek Atatürkçülerin, farfara ve yaygaracılarla görülecek işimiz yoktur. Biz günü geldiğinde, gerekirse dünyada sahip olduğumuz her şeyi elimizin tersi ile iterek Atatürk cumhuriyetini korumak ve ulusumuzu çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek için canımızı bile vermekten kaçınmayız. İşte korkulannın, ikiyüzlü davranmalannm nedeni budur. Sevgili ideal arkadaşım, sen gerçek bir Atatürkçünün başka bir kisve altına saklanmak gereğini duyduğunu gördün mü? Asla!.. katlanacağız. Sen köy enstitülerini neden kapattılar sanıyorsun. Sevgili yol arkadaşım, düşüncelerinden gurur ve varlığından huzur duydum. Huzurlu ve başarılı olmanı dilerim. FARUK M. BtNGÖL Fatun çiftliği, Yalova, Çınarcık Esenküy REKLAMCILARA ÇAĞRI Ajansımıza güç katacak, uyumlu, deneyimli YARATICI GRAFİKERLER Ofis makinelerini kullanabilen, özellikle daktilosu hızlı ve hatasız Fenerbahçe Parkı SEKRETER Adayların, 151 74 50 (4 hat) no'lu telefondan randevu alması rica olunur. İNGİLTERE DE ve AMERIKA'DA İNGİLİZCE ENGLİSH FA5T Ayrıntılı bılgı ıçın İkinci Taşocağı Cad. Maya Sok. No:1 Mecidiyeköylstanbul Tel: 175 43 98175 43 99 Teleks: 27220 Faks: 166 17 60 MARMARİSTE ARSA Tel: Marmaris: 7701 Ankara: 138 05 70 (Saat 20.00'den sonra) Muğla yolu üzerinde Marmaris'e 10 km. uzaklıkta benzin iştasyonu olmaya elverişli, turistik açıdan da değerlendirilebilecek 6 dönüm yer uygun fiyatla satıhk. SATILIK YAZLIK Basınkent IV (Silivri) 55 m 2 , K ada, 2. Blok D: 16 Tel: 516 57 97 HÂMDÖKUMCU GRADIN FULVIO MONTEROBERTO NEJATYILMAZ ERTUĞRULTÜRKBEN ATILLAÇEKER CAN GÜVENDİREN LEVENTGÜR KMNKANIK FUAT TATARİ INCILTERE'de İNCİLİZCE'yİ ucuza o§renmeK ıçın guvenrlır tek voı •84) M5) SAMP'IYON MOTOR YAÛI («7: A U PAİR' lık yaomaktır DERİN LIMITED ŞT ••rfcan» •*•' Mazharpaşa *. 2/9 B«şlfctatimt.T«l: 161 43 MD7 TÜRKİYE ŞAMPIYONU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear