02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 HAZİRAN 1989 CUMHURİYET/15 Asil Nadir'den 2000'e Doğru'ya 500 milyonluk tazminat davası İstanbui Haber Servisi Işadamı Asil Nadir, hakkında çeşitli iddialann yayımlandığı 2000'e Doğru Dergisi aleyhine 500 milyon liralık tazminat davası açtı. Asil Nadir'in avukatı Çetin Özek, yaptığı açıklamada 2000'e Doğru Dergisi'nin 25 Haziran 1989 tarıhJı sayısında yayımlanan yazıda müvekkilinin kişilik haklanna saldırıda bulunulduğunu, bu nedenle dergi aleyhine 500 milyon liralık tazminat davası açtıklannı belirtti. Özek, aynca yayının hakaret niteliği taşıdığı gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi. Asil Nadir'in KKTCdeki avukatı Fual Veziroğlu da dergiden alıntı yapan Yeni Düzen Gazetesi hakkında 50 milyon liralık tazminat davası açtı. Poğramacı: İstifa yok İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) YÖK Başkanı İhsan Doğramacı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin bazı ünitelerinin açılış törenine katılmak üzere geldiği İzmir'de istifasının söz konusu olmadığını söyledi. Doğramacı, "Yeni cumhurbaşkanı benimle çahşmak istemediğini söylerse aynlınm" dedi. YÖK sisteminin artık oturduğunu, kendisi olsa da olmasa da yürüyeceğini vurgulayan Doğramacı istifa ile ilgili yorumları böyle değerlendirdiğini belirtti. Doğramacı, bir gazetecinin, Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol'un, "Doğramacı giderse gitsin" biçimindeki demecini nasıl karşıjadığını sorması üzerine şu yanıtı verdi: " S o n derece olumlu buldum. Demek ki bu sistem ijice oturdu. Yüriiraesi için ille de başında benim olmam gerekmez. Ben olmasam da YÖK devam edecektir." Ç' G u n e y Afrika'da ıktidarda buluy j n a n uiusal Parti, ilkokullarda yeni bir deneme başlattı. Siyah ve beyazların ayrı ayrı okullarda eğıtim gördüğü Güney Afrika'daki bazı ilkokullarda ırk ayrımı kaldınlarak "çok ırtdı" öğretime geçildi. Uygulama olumlu sonuç venrse bu okullann sayısı arttırılacak. (Fotoğraf: AP) lrk ABD'de, Yuksek Mahkeme'nin A merikan bayrağı yakılmasını, ifade özgürlüğunün bir parçası olması nedeniyle suç olmaktan çıkarması. bu ülkede günün konusu oldu. Daha önce ABO bayrağı yaktığı gerekçesiyle cezaya çarptırıldıktan sonra Yüksek Mahkeme'ye başvurarak söz konusu kararın çıkmasına neden olan komünist görüşlü Gregory Joey" Johnson önceki gün düzenlediği basın toplantısında yakılmış bir Amerikan bayragını göstererek gerekirse yeniden yargılanmaya hazır oldtğunu söyledi (Fotoğraf: AP) İ Strauss'un sevgilisinin anılan Federal Almaiyalı ünlü politikacı ve sağ eğilimli Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin lıden ve Bavyera Başbakanı Franz Josef Strauss'un sevgilisı Renate Pilleranılannı yüksek tirajlı Stern Dergisıne sattı. Anıları yayımlayan dergi, Strauss ve Piller'ın birlikte çektirdikleri bir fotoğrafı kapak yaptı (Fotoğraf: AA) HABERLERÎN DEVAMI Tahsin Saraç öldü (Baştarafı 1. Sayfada) si'ne kaldırılan Saraç kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Saraç, 59 yaşındaydı. Dil Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan Saraç'ın cezanesi dün tzmit'ten Ankara'ya getirilerek tbni Sina Hastanesi morguna kondu. Cenazenin ne zaman kaldırılacağı bugün belli olacak. Saraç iki erkek, bir kız çocuk babasıydı. Tahsin Saraç'ın beklenmedik ölümü, sanat ve edebiyat çevrelerinde ve edebiyatçı dostları arasmda derin bir üzüntü yarattı. Sanat ve edebiyat adamlarımız Saraç'ın ölümüyle ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle dile getirdiler: Oktay Akbal: Beklenmedik bir haber. İki gün once birlikteydik. Yeni kitabını, şiirlerini okuduk. Kendisini kutiadım. Çok eski dostumdu. Dil Kurumu'nda uzun yıllar birlikte çahştık. Şairliği kadar Fransız dilinden yaptığı usta çevirilerle de sevgi ve saygı kazanmış bir arkadaşımızdı. Bir anda, onu kaybettiğimizi öğrenince şaşırıp kaldım. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Mehmed Kemal: Genç yaşta ölümü hepimizi üzdü. Kendi kendini yetiştirmiş ve yiğit bir aydın olan Tahsin Saraç, önce şair sonra da edebiyatın her dalında bir sanatçı olarak kendini gosterdi. Şiir yazardı. Şiirleri ilk ağızda dilediğince anlaşılmadı. Ama yavaş yavaş hem kendi dili olan Türkçede hem de yabancı antolojilerde göründükten sonra küskünlüğü geçti. Önceki gün televizyonda kitap saatinde "Bütün Şiirleri"nin topluca, bir arada yayımlandığı haberini alınca çok sevinmiştim. Sandım ki Tahsin Saraç da çok sevinmişti. Oysa o saatlerde dünyamızdan ayrılıyormuş. Değerli bir aydın, gerçekçi bir şair, dost bir insan yitirdiğim için üzgünüm. Yaşar Kemal: Tahsin Saraç coşkulu bir kişilikti. Sıcak, candan bir insandı. Onun sıcaklığı, coşkulu kişiliği şiirine de yansımış, çarpıcı bir güzelliğj ortaya çıkarmıştı. O da, Ataçlar, Ömer Asım Aksoylar gibi dilimizin annmasına, zenginleşmesine bütün yaşamını vermişti. Sözlükleriyle, şiir, düzyazısıyla elbette edebiyatımızda yaşacaktır. Ben, onunla candan bir dost yin'rdim. Dünyamızdan kendine özgü bir tat, bir güzellik, bir sıcaklık, bir coşku daha eksildi. Dünyamızda Tahsin Saraçların soyu gittikçe tükeniyor. Zamlı tedavi yarın başhyor ANKARA (ANKA) Türk Tabipleri Birliği (TTB), serbest doktorlarla özel kliniklerin muayene, tedavi, tetkik ve ameliyat ücretlerine zam yaptı. Zamlı ücretler yann yürürlüğe girecek. Ankara, İstanbui ve Muğla Tabip Odaları, Türk Tabipleri Birliği'nin doktorlann muayene ve kliniklerde alacakları "asgari ücret" tarifesine "çekince" koyarak, ücret artışı talebinde bulunmadılar. Bu 3 tabip odası dışındaki tabip odalarına bağlı hekimlerin muayene, tedavi, tetkik ve araeliyat ücretleri ise yüzde 16 ile 40 dolaymda arttırıldı. ö t e yandan doktorların zorunlu hizmet sürelerini kısaltan yasa yayımlanarak yürürlüğe girdi. lerin uymalan zorunlu. Hekimler. TTB'nin belirlediği bu "asgari ücret tarifesi"nin altında olmamak koşuluyla hastalanndan istedikleri ucreti alabilecekler. TTB, bu yıl önceki yıllardan farklı olarak "yılda iki kez" asgari ücret belirledi. Kalçadan iğne, Ankara, İstanbui ve Muğla'da ucretler sabit kaldığından, bu illerdeki doktorlar eskiden olduğu gibi kalçadan yapılacak iğneler için 4 bin 200, damar iğneleri için 8 bin 400, serum takmak için 11 bin 200 lira ücret alacaklar, bu üç ildeki fıtık amelivatları 280 bin, kıirtajlar 70 bin, normal doğumlar 280 bin, sezaryen doğumlar 525 bin liraya, spiral takma işlemi de 35 bin liraya yapılacak. Ankara, İstanbui ve Muğla'daki serbest doktorlann vizite ve tedavi ücretleri arttırılmadığından, bu illerdeki pratisyen doktorlar yılın ikinci yansmda da hastalanndan 14 bin lira muayene ücreti alacaklar. Bu üç ildeki uzman Muayene katsayılannın en yükdoktorlar da eskiden olduğu gibi 19 bin 600 lira muayene ücreti al sek olarak saptandığı, aralannda Antalya, Bursa ve Erzurum'un da maya devam edecekler. bulunduğu bir grup ildeki kalçaIzmir'deki pratisyen doktorla dan iğnelerin ücreti 5 bin 400, daTürk Tabipleri Birliği'nin ku rın muayene ücreti 14 bin, uzman mar iğnelerinin ücreti 10 bin 800, ruluş yasası uyannca her yıl be doktorlann muayene ücreti de 19 estetik amaçlı operasyonlann ücretleri de bir milyon 350 bin lira lirlediği bu asgari ücretlere hekim bin 600 lira oldu. sınınna yükseldi. Doktorlann zorunlu hizmet surelerini yan yanya azaltan kanun, dün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanuna gore, pratisyenlik ve uzmanhktaki zorunlu hizmet 5 yıl süre ile yarı yanya düşürüldü. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde, Adli Tıp Kurumu'nun fiili kadrolarında çalışan veya üniversitelerin temel tıp bilimlerine bağlı anabilim dallarındaki fiili kadrolarda doktora çalışması yapan tabipler, zorunlu hizmete tabi olmayacak. Ancak sayılan bu kurum ve kuruluşlarda en az iki yıl görev yapmadan ayrılanlara, devlet hizmeti yükümlülüğünden noksan kalan süreleri tamamlattınlacak. Zorunlu hizmete başlamış olup da bitmesine bir ay kalanlann görevleri tamamlanmış sayılacak. UGUR MUMCU GOZLEM Saraç'ın (Baştarafı I. Sayfada) Ne var ki bunu yaparken şiirin yasalarına bağlı kalmıştır hep. Söylemini ağırlaştırmadan, şiirin kolunu kanadını kırmadan imgesel bir dokuya yaslanmıştır. Öyle ki bir imgeler ormanı gibidir Tahsin Saraç'ın şiiri. tnsandan doğaya, doğadan topluma yönelik bir imgeler ormanı. Tahsin Saraç, Türkçenin eldeğmemiş bölgelerine uzanıp, yeni tatlar, yeni söyleyişler çıkarmıştır şiirlerinde. Daha sözlüğün kapısından içeri girmemiş yepyeni sözcükler yaratmış, kullanmıştır şiirlerinde. Hern de bunlara şiirsel anlamlar, şiirsel tatlar bağlatarak. Bu yönden öz Türkçenin ozamdır o. Şiirlerin izlek haritası alabildiğine geniştir. Ülkemizin sınırlarını kuşatmakla kalmaz, Afrika'dan Latin Amerika ülkelerine değin uzanır. Şiirini tatlandıran özelliklerden biri de budur işte. Son yapıtı "Çıplak Kayada Çimlenraek ' teki bir şiirinde, ozanı, "Söz Tannsı" olarak adlandırır. Şiirini de şiir serüvenini de geniş anlamda bu adlandınmını somutiaya adamış gibidir. Şiirlerindeki öz Türkçeci tutum, çevirilerinde de bütün boyutlarıyla görülür. "Çağdaş Fransız Şiiri Antolojisi", "Günümuz Fransız Şiiri" adiı çeviri yapıtlarında, Türkçeyi, soluğunu, söylemsel sıcaklığını yitirmeden, genişletmeye çalışır. Yevtuçenko'nun bir sözü vardır: "Bir ozanın şiiri, yaşamına tanıklık etmiyorsa neye yarar o şiir?" Bu yargı, Tahsin Saraç için söylenmiştir sanki. Salt şiiri için değil, şiir dışındaki öteki çalışmalan için de. Bir kez, Fransızcayı özel okullarda okuyarak, özel bir dil eğitiminden geçerek değil, kendi çabasıyla öğrenmişti. Muş'un kuş uçmaz, kervan geçmez bir kasabasında doğmuş, yoksul halk çocuklannın okuduğu okullarda okumuş, ama Fransızcayı, sözlüğünü en yetkin hazırlayabilecek ölçüde öğrenmiştir. İki ciltlik "FransızcaTürkçe Sözlük'ü bu alanda anıt bir yapıttır. îşlenmiş, büyük bir yazın ve uygarlık dili düzeyine erişmiş, Fransızcanın söz değerlerirü Türkçeyle karşılamayı ustaca başarmıştır. Fransızcadan Türkçeye çevirilerin yanı sıra, Türkçeden Fransızcaya da pek çok çeviriler yapmıştır. Yunns Emre, Memduh Şevket Esendal. Fazıl Hiisnii Dağlarca, Orhan Asena, Sennet Çagan ve daha birçok Türk sanatçısının yapıtlanııdan yaptığı seçmeleri Fransızcaya çevirmiştir. Tahsin Saraç, Türkçeye vurgundu. Atatürk'ün Dil Kurumu'nda, yönetim kurulunda ve aynı yarkurullarda birlikte çalışmıştık. Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılıklar Bulma Yarkurulu'nda çalışırken, Batı kökenli bir sözcüğe yeni ve uygun bir Türkçe karşıhk bulduğumuz zaman, gözlerinin çeliği ışıldar, anlatılmaz bir mutluluk duyardı. Son olarak yine aynı amaçla Dil Derneği'nin oluşturduğu yarkurulda çahşıyorduk. Türkçenin yatağını dolduran yabancı kökenli sözcüklere karşılıklar yaratma çabasını sürdürüyorduk coşkuyla. Tahsin Saraç da öldü. Geride, insanın yüreğinde titreşimler yaratacak şiirler, insan onuruna ve erdemine tanıklık yapacak yapıtlar bırakarak... Masasında tamamlanmayı bekleyen çalışmalar bırakarak... Tahsin Saraç'ın ölumüyle Türkçe bir sevdalısını, inançlı bir savaşçısını yitirdi. Savarona mektupları ERHAN AKYILDIZ • ' Uçlti "Savarona İstanbui Belediyesi'ne devredüdi..." "Savarona lokanta ve müze oluyor" "Sabancı'dan Savarona için 15 milyarlık vaat..." "Savarona 200 milyon liraya, 49 yıllığına armatör Sadıkoğlu'na kiralandı..." "Savarona'daki 89 tarihi parDoğan Hızlan: Hiç kuşkusuz ça nerede? "Deniz Kuvvetleri: GenelkurTahsin Saraç, toplumcu şiirin dürüst sesiydi. Tahsin Saraç, benim may'ın direktifı olmadan bir açıkiçin dildeki arılasmanın da bir lama yapamayız." "Deniz Kuvvetleri eski komusimgesidir. Türkçenin arılaşma sürecinde, an dilin şiirsellik ka tanı Em. Oramiral Hilmi Fırat: zanmasında çok emeği geçmiştir. Savarona'yı kiralamak Ataîki açılı Tahsin Saraç'tan özellikle türk'ün amsına saygısızlık değil." söz etmek isterim. Tahsin Saraç, "Maliye veGümriik Bakanlığı hem dilimize çevirmiş hem de di yetkilileri: limizden çevirmiştir. Böylece Ba"Devletin Savarona'ya bakatının önemli ürünlerini bize tanı cak parası yoktu.." tırken, bizi de Batı edebiyat orta1931 yılında ABD'li zengin bir mına tanıtma çabasını üstlenmiş kadın için yaptırılan, 1938 yılıntir. Şiirini yaşatalım ve unutma da da Atatürk'ün gezileri için sayalım. tın alınan ve Ata'nın "ölüm döşeğindeki" günlerini geçirdiği 193O'da Muş'ta doğan Tahsin Savarona için, iki yılı aşkın bir suSaraç, 1952'de Ankara Gazi Eği redir yukanda örneklerini sundutim Enstitüsü'nün (bugün Gazi ğumuz haberlerin ardı arkası keÜniversitesi Gazi Eğitim Fakülte silmiyor. si) Fransızca Bölümü'nü bitirdi. Modern Türkiye'nin kurucusu Bir yıl Hakkâri'de ortaokul Fran Atatürk'ün anılarıyla dolu Savasızca öğretmenliği yaptıktan sonra rona ile ilgili gelişmeler, birçok ki195354 ve 195759 arasında iki şiyi üzüyor. Ancak biri var ki kez Paris'e giderek Sorbonne Üni onun üzüntusü hepimizinkinden versitesi'nde Fransız dili ve ede farklı. Savarona için ilk haberlebiyatı ile sesbilira üzerine eğitim rin çıktığı 1986 yılından bu yana gören Saraç, vurda dönüşünde bir Genelkurmay Başkanı ile, Cumsüre Trabzon Lisesi'nde çalıştı. hurbaşkanı ile yanşıyor, telefonAskerliğini yaptıktan sonra Ga la görüşüyor. Tüm mücadelesi Sazi Eğitim Enstitüsü'nde asistan, varona'nın müze yapılması için. daha sonra da Fransız Dili ve Söz konusu kişi Emekli Kurmay Edebiyatı öğretim görevlisi olan .\lbay Süreyja Kıvılcım. Kıvılcım Saraç, 196365 arasında Milli Eği Harp Okulu'nu bitirdikten sonra tim Bakanlığı Talim Terbiye Ku bir yıl Robert Kolej'de yabancı dil rulu uyeliği yaptı. Tercüme Büro eğitimi yapmış, ihtisas için ABD'su'nda da üye olarak yer alan Sa ye gitmiş, NATO'da Washingraç, Türkiye Öğretmenler Fede ton'da Kara Ataşeliği, Kıbrıs Sarasyonu ikinci başkanı oldu. vaşı'nda alay komutanlığı, genel"Tercüme,", "Türk Dili" ve kurmay Kıbrıs Harekât ve Basın "Çeviri" dergilerinin yazı kurul Halkla İlişkiler Başkanlığı yaplarında görev aldı. 12 Mart mış, 1972 yılından bu yana da 1 9 T d e siyasal düşüncelerinden özel sektörde çahşıyor. dolajı iki kez gözaltına alındı, akE. Albay Süreyya Kıvılcım'ın, lanarak salıverildi. 1971'de Fransızca öğretmenliği görevinden Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Orgeneral Sedat Güneral'a yazemeklive aynldı. dığı ilk mektup 14 Ekim 1986 taİlk şiiri 1954'te "Varlık" der rihini taşıyor. Mektubun Savarogisinde yayımlanan Saraç, na ile ilgili bölümleri şöyle: 1956'dan sonra "Türk Dilf'nde "Pek muhterem Orgeneralim: çıkan şiirleriyle tanındı. Cumhuriyet Gazetesi'nde Sayın "Direnmeler" adlı şiir kitabıyla Uğur Mumcu ve Sakıp Sabancf1970'te TRT Şiir Büyük Ödülü' nın bazı girişimleri benim harekenü kazandı. Fransızca'dan Türk te geçmeme ve içimi size dökmeçe'ye, Türkçe'den Fransızca'ya me neden oldu. çeviriler yapan Saraç'a, ülkeler Bu memleketin hazinesi bir gearasındaki kultürel etkinliklere minin sauşından elde edilecek kükatkılarından dolayı 1968'de çük bir parayla mı düzelecekti, Fransa hükümeti tarafından Ulu yoksa bir tarih mi yok edilmek issal Liyakat Nişanı, 1976'da da teniyordu. Bu gemi Haliç'te tasMacaristan hükümetince Endre kızağa çekilip bir müze olarak Ady Nişanı verildi. "Ezgiler kullanılamaz mıydı? Gelecek neEzgisi" adlı çevirisiyle, 1963'te sillerin milli mücadele ile köpriiMilli Eğitim Bakanlığı Üstün Ba lerinin atılmasına ozen mi gösteşan Ödülii'nü alan Saraç, "Gü riliyordu. nümüz Fransız Şiiri" adlı kitabıyMilletler daima geçmişleri Ue ifla da 1964'te Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'nu kazandı. "Beşin tihar ederler, yaptıkları işleri, ci Frank" çevirisine 1978'de An özellikle yapıllan özenle muhafakara Sanat Sevenler Derneği'nce za ederler \e onlan sergileyerek Yılın En İyi Çeviri Ödülü verildi. dünyaya takdim ederier. Ben Rusya ve Güney Afrika hariç, hemen Tahsin Saraç, 1986 yılında da tüm dünyayı gezdim. AsyaAfrika Yazarlar Birliği ta... Oralarda tarihi gemiler sarafından, "Üstün estetik düze> tılıp jilet yapılmıyor. İşte Missudeki yapıtlan"nın yanı sıra "ya ri gemisi ve Rusva'da Leningrad'şamı boyunca emperyalizıne ve daki ihtilalin başlatıldığı iki gemi, sömürgeciliğe karşı sürdürdüğii Yunanistan'daki Averof zırhlısı mücadele"sinden ötüru Lotus bir tarih olarak yatıyor. Ödulü'ne deSer görüldü. Bugün Cumhuriyel Gazetesi'Saraç'ın şiir kitaplan arasında nde okudum. Savarona satılı>or"Bir Ölümsüz Yalnızlık", "Gü muş. Silahlı Kuvvetler mensubu neş Kavgası", "Direnmeler", olduğumdan utandım. "Güverein Kasaplan", "BirSevBu >öneticilerin Atatıirk'e hiç giyi Görunluleme" ve "Çıplak mi saygıları yoktur, bu ne bicim Kayada Çimlenmek" yer alıyor. vefadır, bu ne biçim karakterdir yarın yürürlükte VÎ1MTÎ Guneral'dan Cumhurbaşkanlıgı Genel Sekreteri Orgeneral Güneral. mayıs 1989da emekli Albay Kıvılcım'a 'Savarona iş> ile tekrar ilgileneceğinı' yazıyor. ve ne biçim Türklüktür? Ne yapılmak isteniyor. Türkiye bir oyunun içinde midir? ... Eğer müze olarak dahi devam ettirecek paramız yoksa, bırakın Savarona'yı batıralım. denizin dibinde saklayalım. Yeter ki jilet yapmayalım... En derin hürmetlerimle. Em. Kur. Alb. Süreyya Kıvılcım." E. Alb. Kıvılcım'ın bu ağır mektubundan sonra, Orgeneral Güneral, telefonla Süreyja Kıvılcım'ı arıyor ve "müjdeli haberler" veriyor, Savarona'mn Haliç'e çektirilerek müze olacağını söylüyordu. Alb. Kıvılcım bu telefondan çok duygulanmış ve bir teşekkür mektubu yazmıştı Org. Güneral'e. Kıvılcım'ın bu mektubunun özeti de şöyle: "Pek muhterem komutanım, ... Nazik bir jestle telefon etmek lütfunda bulunmanız beni son derece mütehassis etti. Paşam. Savarona'mn durumu, Silahlı Kuvvctlerimizi derinden >aralayan bir hata idi. Bugün telefonda belirttiğiniz gibi Savarona'mn İstanbui Beledivesi'ne verilen talimatla Haliç'e çekilmesi ve müze haline dönüştürülmesi karan Türk (arihi ve büyük Atatürk için bir şükran borcudur. Bizden sonraki nesiller Savarona'yı Haliç'te her ziyaretlerinde sizi ve Sayın Cumhurbaşkanımızı minnet ve şükran hisleri ile anacaklardır... En derin hürmetlerimle. S. Kıvılcım." E. Alb. Kıvılcım'ın mutluluğu uzun sürmeyecekti. Savarona'mn kiralandığına ilişkin haberleri okuyunca bu kez de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Tonımtay'a bir mektup yazacak, bunun engellenmesini isteyecekti. Kıvılcım 2.6.1988 tarihli Org. Torumtay'a yazdığı mektubunda şoyle diyordu: "Sayın Genelkurmay Başkanımız; Dün bir gazetede okudum, şu valanın evladı olarak üzülmemek mümkün değildi. Czüldüm, vefasızlığımıza üzüldüm. bilgisizliğimize üzüldüm, tarihten hiç nasibimizi almadığımıza üzüldüm. Paşam, Atatürk'ün satılmadık nesi kaldı? ... Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterine de yazdım, arz ettinı, kopyalan ilişiktedir. Bu gemi Haliç'te müze olacaktı. Dilim varmıyor, bir subay olarak bakanım diyemiyorum, Arabistan Sefaretinden gelmiş, bu geminin elden çıkanlmasına imza alabiliyor ve ordu buna seyirci kalıyor. Harp Okulu talebeleriııe okul açılışlarında, numarası okunduğunda bunun için mi "içimizde" dedirtiyoruz Atatürk'ü. Sattırmayın bu gemiyi, alet olmayın paşam, çok temiz bir maziniz var, gölge düşürmeyin o mazinize. l nutmayın ki siz de bir Atatürk çocuğusunuz. En derin hürmetlerimle, Süreyya Kıvılcım." Albay Kıvılcım'ın bu mektubu yanıtsız kalmayacak, Orgeneral Necip Torumtay 20.6.1988 tarihli bir mektupla Kıvılcım'ı yanıtlayacaktı. Genelkurmay Başkanı'nın mektubu şöyle idi: "Sayın Süreyya Kıvılcım. E. Kurmay Albay, Savarona gemisinin satılması söylentisinden dolayı üzüntünüzü belirten 2 Haziran 1988 tarihli mektubunuzu aldım. Konuya yakın ilginiz ve hassasiyetiniz için teşekkür ederiın. Atatürk'ün hatıralannı yaşatan Savaı ona'dan müze olarak yararlanılması için yapılan teklifimiz üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Bilgilerinizi rica eder. En iyi dileklerimi sunanm." Em. Albay S. Kıvılcım 23 Mayıs 1989 tarihinde bir mektup daha yazdı Genelkurmay Başkanı Org. Torumtay'a: "Pek muhterem Genelkurmay Başkanım, 9 Nisan 1989 tarihli Hürnyel, 23 Mayıs 1989 tarihli Cumhuriyet'te Savarona'mn bir Karadenizliye kiralandığını okudum. Atatürk'ün emir komuta ettiği ve ona her zaman bağlılık andı içen bir ordunun subayı olarak utancım sonsuzdur. ... Niçin Abdülhamid'in, diğer padtşahlann saray tekneleri Askeri Müze'de muhafaza ediliyor da Atatürk'ün gemisi müze yapılmıyor, İstiklal Harbi'niii Yavuz'u jilet yapılıyor. Paşam yalvanrım bir tarihi yok etmeyelim, şunun bunun elinde oyuncak yaptırmayın Türk tarihini, çektirin onu Haliç'e, iftiharla sunalım dünyaya, bu gemi Atatürk'ün gemisidir." Albay Kıvılcım'ın bu mektubuna Orgeneral Torumtay'dan yanıt gelmez. Mektup Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne havale edilmiştir. Gelen yanıt da Orgeneral Sedat Güneral'dendir: "Çok muhterem kardeşim, şeker bsryramınızı kutlar, en iyi dilek leıimi vunarım. Gözlerinden öperim. Nol: Savarona işi ile tekrar ilgileneceğim..." Ya/ışnıalardan çıkarabildiğimiz, Genelkurmay'ın da Cumhurbaşkanlığı'nın da gonlü, Savarona'mn Haliç'te müze olarak kulanılmasından yana. Ama nedendir bilinmez Deniz Kuvvetleri, gemiyi 200 milyona ve de 49 yıllığına Karadenizli armalör Kahraman Sadıkoğlu'na kiralıyor. Gemi harap, içindeki tarihsel değerı olan parçalar ortada yok. ANKARA (Cumhuriyel Burosu) Doktorların vergi kaçırmalarını önlemek amacıyla Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenen "üçlü reçele" uygulaması 1 temmuzdan (yarın) itibaren resmen başlayacak. Bakanlığın, özel muayenehane, özel poliklinik, özel hastane sahibi ve buralarda çalışan hekimlerce düzenlenen ıeçetelerin sadece Maliye Bakanlığı defterdarlıklarıyla anlaşmalı matbaalarda basrlarak kullanılmâsını öngören "üçlü reçete" uygulaması, reçetelerin bir örneğinin Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Mudürlüğu Vergi tstihbarat Şubesi'ne bildirilmesini öngörüyor. 10 mayısta Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğde "üçlü reçete" uygulamasının 1 haziranda uygulanmaya konulacağı bildirilmişti. Ancak Türk Tabipler Birliği ve eczacı odalarının tepkisi üzerine Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı uygulamanın 1 ay ertelenmesi için karara varmıştı. Üçlü reçete uygulamasına göre, reçetelerin kopyalı üç örnek olarak düzenlenmesi, kopyalardan ikisinin serbest meslek makbuzu ile birlikte müşteriye verilmesi, üçüncu örneğin ise muayenehanede alıkonulması hükme bağlanıyor. Doktorda kalan reçetenin sağ üst köşesine "Hastaya verilen reçetenin iki örneği de eczaneye götürülecektir" ibaresinin yer alması zorunluluğu da kanunla karara bağlanıyor. Tepkiler Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, üçlü reçete uygulamasının yürürlüğe girmesinin Maliye ve Sağlık bakanlıklarının kararıyla bir ay ertelendiğini ve bu konu üzerine fazla bir yorum yapmak istemediğini söyledi. Türk Eczacılar Birliği Genel Sekreteri Nurettin Abacıoğlu, "uçlü reçete"nin uygulamasına şiddetle karşı çıktıklannı bildirdi. Abaeıoğlu, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, Maliye Bakanlığf nın tebliğinin kaçınılmaz olarak uygulamaya girdiğini, ancak kendilerinin yürutmeyi durdurma kararının alınması için mahkemeye başvurduklarım söyledi. Birbirine yakın iki meslek mensuplarının birbirlerini denetlemesini reddettiklerini belinen Abacıoğlu, sistemin eksikleri olduğunu da kaydeden Abacıoğlu, "Tıp Deontoloji Tüzüğü ve Türk Tabipler Birliği'nin tüzüğüne göre, muayenelerin yenilenmesi ya da kontrol için gelen hastalardan ücret alınmaz. Ancak reçete değişebilir. Hekim, ikinci kez yazdığı reçeteden kazanç elde etmediği halde vergi ödemek zorunda kalacak" diye konuştu. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nusret Fişek, uygulamayı protesto ettiklerini belirterek, "Maliye Bakanlığı'nın öngördüğü sistemin, uygulamada yürütülmesi mümkün değil" dedi. Fişek doktorların yakınlarına ya da hasıa kontrollerinde de reçete yazdıklarını belirterek, karann eksikieri bulunduğunu kavdetti. 34 FKB 44 Nolu oto plakamı kaybenim. Geçersizdir. HARUN GÖREY Nüfus «.üzdanımı kaybetıim. Hükiımsüzdür. MUSTAFA YAŞAR DİSÇLR (Baştarafı 1. Sayfada) böyle bir karar çıkması hemen hemen olanaksız gibi görünüyor. Ne olacak o zaman? O zaman Özal, cumhurbaşkanı olacak. Anayasal engel yok. Yasal engel de yok. Yazılı kurallar özal'dan yana. Demokrasinin bir de "yazısız kurallan" var. Bu "yazısız kurallar" da Özal: ın hemen erken seçime gitmesini gerektiriyor. Kim dinler bu yazısız kurallan? Siyaset, uzun erimli bir oyundur. İlerde neler olacak, ne gibi güçlükler yaşanacak? Bunların çok önceden görünmesi gerekir. Bugünkü bunalımın temelinde Secim Yasası yatmaktadır. Bu Seçim Yasası, ANAP'ı iktidar, öza/'ı da cumhurbaşkanı yapmak için hazırlanmıştır. Muhalefet partileri, bu yasanın görüşüldüğü gece bir araya gelip "Bu yasayla seçime girmeyiz" deselerdi yasa çıkmazdı. Birbirlerine güvenemediler. O gece ne Demirel İnönü'ye güvendi ne Ecevit her ikisine ne de inönü ve Demirel, Ecevite. "Ben seçime girmeyeceğimi açıklarsam, acaba öbürleri girerler mi" korkuSL muhalefet partilerinin birlikte tavır koymalarını engellemişti. Özal, o geceki görüşmelerde bu güvensizlik duygularını çok iyi değerlendirdi ve yapacağını da yaptı. Muhalefet liderleri o gece, yeni cumhurbaşkanının bu gece yarısı yasası ile yapılacak seçimler sonunda oluşacak parlamentoda seçileceğini bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı. Hadi diyelim o tren o gece kaçtı. Muhalefet partileri birbirlerine güvenemediler ve Oza/'ın yeniden başbakanlık koltuğuna oturmasına engel olamadılar Şimdi bir tren daha kalkıyor. SHP ve DYP, buçünden bir araya gelip "Genel başkanlanmız ve bütün milletvekillehmizle 1 Eylül günü toptan istifa ediyoruz" dıyebiliyorlar mı? Diyemiyorlar. ' Diyebilseter, ANAP tek başına cumhurbaşkanı seçemez. Erken seçim, ancak bu koşulla gündeme gelir. Başka da çözüm yolu görünmüyor. Muhalefet liderleri gruplarına güvenemiyorlar. Güvenseler böyle bir karan hemen altr ve uygularlar. Özal, bu güvensizlik duygusunu da gecen kez olduğu gibi iyi değerlendiriyor. Bu arada mılletvekili aylık ve ödenekleri de arttırılıyor. Muhalefet grupları eğer 1 eylülde Millet Meclisi Başkanı seçimlerine katılıp sonra sıra cumhurbaşkanlığı seçimine gelince "Hayır, Diz bu işte yokuz" derlerse bu bir çelişki olmaz mı? Olur, elbette olur. SHP ve DYP milletvekillerinin 1 eylülde toptan istifa etmelen elbette bırtakım riskler doğurur. Bu da muhalefet liderlerine sorumluluk yükler. Liderlik, au sorumluluğu yüklenmeyi gerektirir. Lider, uzağı görmezse, lıder gerektiğinde sorumluluk yüklenmezse, nıçin liderdir? Erken seçim yapılmazsa Özal, büyük olasıhkla cumhurbaşkanlığı kolluğuna oturur; engel olacak ne var ki? Muhalefet milletvekilleri toptan istifa ederlerse ordu hemen ihtilal mi yapar? ihtilallerin evrensel ve ulusal boyutlarda çok başka koşullan vardır. Muhalefet partileri parlamentoyu, ilerdeki olası büyük bunalımları önlemek amacıyla geçici bir süre için terk ediyorlar diye ihtilal yapılmaz. Tek çözum yolu, 1 eylül istifalarıdır. Bu yola başvurulmazsa Öza/'ın Çankaya'ya çıkışı engellenemez. O zaman da muhalefet liderlerinin Özal'dan, seçimden, şundan bundan ve kaçınılmaz bunalımlardan yakınmalarına hiç hakları kalmaz. Eee, ne yapalım? Böyle başa böyle tıraş, böyle muhalefete böyle cumhurbaşkanı! Kıbrıs için anlaşma (Baştarafı 1. Sayfada) ze gelerek metin üzerinde görüşecekler. Toplantıdan sonra BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar yayınladığı bildiride, görüşmelerde Birleşmiş Milletler görevlilerinin ve kendisinin akıif rol oynamaya devam edeeeğini kavdetti ve fikirlerinin taraflarca kabul edilmesini istedi. Genel Sekreter, bir anlaşma taslağı konusundaki görüşlerinin "taraflar arasında gerçek köpriiyü oluşturacak" görüşler olduğunu be.irtti. Toplantı öncesinde yayımlanacak bildiride Genel Sekreterliğin anlaşma taslağını da açıklaması bekleniyordu. Nitekim sabah 11.30'da başlayıp öğlenden sonra 15.30'da biten görüşmeden sonra yayımlanan bildiri üzerinde hayli oynandığı dikkat çekti. Bildiride Genel Sekreterin "fikirlerine" ilişkin ifadeleri Genel Sekreterliğin taraflara sunmak üzere bir taslak belge hazırlamış olduğunu kamtladı. "Taraflann bu fikirieri" kabul etmeye çağrısı ise bu taslak belgeyi kabul etme çağnsı olarak yonımlandı. Ve görüşmelerin bundan sonra Genel Sekreterliğin hazırladığı bu taslak üzerinde yapılacak çalışma olduğunu gosterdi. engdliyor" şeklindeki sorulara cevap vermektcn kaçındığı dikkat çekti. Yayınlanan bildiride, Genel Sekreter taraflann hazırladığı anlaşma taslağı için fikirlerini kabul etmelerini istediğini şöyle ifade etti: "Kapsamlı bir anlaşma taslağı için taraflar arasında köprülerin kurulmasını saglayacak fikirieri olduğunu belinen Genel Sekreter. bu fikirlerin adil ve kapsamlı bir anlaşmayı mümkün kıldığının da altını çizdi." Yetkililer, Türk tarafının beklediği gibi bu açılış konuşmasında Genel Sekreter'tn bir anlaşma taslağı için fikirlerini ortaya koyarken aslında bir taslak ortaya koyduğunu belirtiyorlar. Bu taslakta Türk tarafının istediği gibi, "iki kısımlı bir federasyondan" söz ediliyor. Yine Türk tarafının istediği gibi politik eşitlik ilkesi vurgulanıyor, adada bir kısım Türk askerinin kalması kabul ediliyor, başkanlık konusunda rotasyona yol açılıyor, üç özgürlükler konusunda yerleşme ve mülkiyet özgürlükleri için sınırlamalar getiriliyor, buna karşın seyahat özgürlüğü isteniyor, göçmenler konusuna değinilmiyor. Buna karşın Türk tarafını rahatsız eden Denktaş, goruşme sonrasında noktalar arasında toprak ve nühalinden memnun göründü ve bir fus arasında bir bağlantı kurultaslak metin ile karşılaşmamış ol muş olması ve yerlerinden edilmiş maktan duyduğu rahatlığı "Vere insanların tümuyle olmasa dahi bileceğim iyi haber, eylülde bir bir kısmının kendilerine tahsis (aslak metin için yeniden buluş edilecek bölgelere dönüşleri ismaya karar verdiğimizdir" sözle teniyor. riyle dile getırdi. Vasiliu ise, raŞimdi eylüle kadar yapılacak hat tavırla, "Taslak metnin bu görüşmelerde iki taraf boyle bir gün hazırlanraış olmasını labii ki taslak üzerinde çalışacak. Ve eytercih ederdik, ancak çalışmalara lulde bu taslağı tamamlayıp kardevam edecefiz" dedi. Vasiliu' şılıklı görüşerek Genel Sekreter ile nun aynca, "Göruşmeleri ne buluşacaklar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear