26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 HAVA DURUMU Meteoroloji Genel Mudüriüğü'nden alınan bilgiye göre; yurdun kuzeybatı kesimleri parçalı çok bulutlu, Trakya ile Marmara'nın baüsı sağanak ve yer yer gök gurültülü saJanak yağışlı, öteki yerier az buiutlu ve açık geçecek, Marmara ile yurdun iç kesımlerinde sabah saatlerinde sis görulecek. HAVA SICAKLIĞI: Yağış alan yerterde değişmeyecek, difier yerierde biraz ariacak. RÜZGÂR: Kuzey ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Oenizjerimi2de rüzgân Gun batısı ve lodostan 3 ila 5, yer yer 6 kuvvetinde saalte 10 ila 21, yer yer 27 dentz m* heta esecek. DENIZ: Mutedi! Adana Adapazan Mıyaman Alyon 29° 25° 33° 25° 29° 27° 26° 12° Oiyaıbator 12° Edirne 20° Erancan 10° Erzunjm 9°Estaşei»r 12°Gaaante(j 13° Giresun 35° 16° Mamsa 25° 13° K.Maraş 30°16°Meren 28° 6°Mujla B 8 B B A B B 8 B A B B B B B B HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN 30° 15° 24° 12° 31° 20° 27° 17° 28° 17° 25° 10° 24° 17° 26° 13° 25° 12° 34° 16° 21° 14° 27° 12° 24° 15° 24*17° 32° 18° 23° 10° 21 HAZİRAN 1989 DÜNYA'DA BUGÜN Amstertiam Amman Atna Ba$jat B 24° B 30° B 28° B 36° B 29° Y 26° Y 24° B 20° B 25° Y 26° B 26° B 27° B 32° B 28° B 37° B 24° 3 32° B 24° B 31° B 20° B 25° B 31° leningrad Londra Madrid Milano Mofitreal Moskova Münih NemYork Oslo Paris Prag Rryad POLTITKA VE OTESI MEHMED KEMAL H 27° 9°Mus Barcetarıa dalgalı olacak dalga yuksekliğı 0.5 ila 1.5 m., açıklarda yer yer ıki metre, görüş uzaklığı 10 km. dolayında bulunacak.Van Gölü'nde hava: Az buluttu ve açık geçecek. Ruzgâr kuzey ve' batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçük dalgalı göruş uzaklığı 10 km., dolayında oulunacak. :aç* Q Bitts Bokj Bursa Canakkaıe Çorum Denzli 32°19°Nİ0<Je 25° 16° Ortfu B 28° 16° Gumâştıane S 27° 13° «26 29° 10° Samsun B 28° 12° Hakkân 25° 10° Siirt 29° 13° Isparia 24° 15° Sinop 26° 12° Isanbul 28° 15° Sıvas 24° 12° Izmir 25° 7°Wımlaj) 31° 17° Kars B 30° 14° Kasömomj B 23° 10° tatenn 28° 10° *mce« BI 22° 12° Kayseri 1 24° 14° Uşak Y 23° 13° Krtlarel 27°12°van A 25° 11° I 26°15°Kbnya 25° 12° Yozgat B 25° 9° I 26° 12° Küfihya 38° 11° Zonguldak B 22° 15° ı 27° 16° Malatya Basel Bdgrad Berlin Bonn Brüksel Cenevre Cezayir Odde Dubayi Frantcfurt Girne Hebinkı Kahiıt Kbpenhag KUn Leftaşa Bacı Tarzan Olsaydı... Gece yarısı yataktayım, tam dalıyordum ki telefon çaldı. Böyle ilgisiz arayışlan hiç sevmem, ama nidelim serde gazetecilik var, açtım. Daha aJo' dememe kalmadı, telefondaki ses 'Ağabey' diye başladıktan sonra yağdı gürledi. "Ne olmuş?" "Sen gazeteni okumuyor musun?" "Okuyorum." ( "Orda bacı diye yapılan herzelerden haberin yok mu?" "Ne bacısı?" "Yapma be ağabey, orda Necdet Şen diye birinin çizdiği resimleri görmüyor musun?" "Görüyorum, ama bugünterde bakmadım. Gözümden kaçabilir. Bir daha bakayım." "Böyle giderse, biz arkadaşlar kararlaştırdık, gazeteyi boykot edeceğiz." Böyle konuşmaları hiç sevmem, ama ne yapacaksınız, okur velii nimet derler katlanacağız. "Şimdi gazeteye bakarım. Gerekirse ilgililere söylerim. Benim yazı işleri ile ilgim yok." "Biz Okay Bey'e de Hasan Cemal Bey'e de söyledik, bir sonuç çıkmadı." "Ben de söylerim." "Durdursun bacı resimlerini..." "Kızmayın, bir çaresi bulunur." Telefonu kapattırh. Uykum da kaçtı. Gazeteler kitaplıkta, birkaç günlüğü var. Hemen 'bacılı' yeri açtım, okumaya başladım. Hatırladım, hapishaneden çıkmış genç bir kızın serüvenini anlatıyordu. Genç kız bir süre direndikten sonra genç bir oğlanla fingirdeşiyorou. Olmaz mıydı böyle şeyier? Olurdu. Ama nedense bizim solcu arkadaşa bu gerçek çok dokunmuştu. Onun için telefonda, "Hapishaneye girmiş her devrimcr kız orospu mu" diye bağırıyordu. 'Bacı' ile ilkin bovle karşılastım. Bacının fingirdemesi, yakınmalar, konunun açıklığa kavuşmast, hatta açıkoturumlar gerilerde kalmıştı. Bir gün baktım 'Bacı' bir kilap olarak karşımıza çıkmıştı. Türtü türlü yorumlanan Bacı, her çeşit serüvenlere karışan 'Hızlı Gazeteci' iyice ünlenmişti. Hatta ünde Necdet'i bile nerdeyse geçiyorlardı. Peki kimdi bu Necdet Şen? 1956 yılında Giresun'da doğmuş. 16 yaşında iken ailesi ile bir likte İstanbul'agelmiş. Okurken lise 2'de öğrenim programını sıkıcı bulduğundan okulu bırakmış. Bundan sonra kendini resme vermiş (ismaıl Gülgeç de öyie değil mi?). Çizgileri 197576 yıllannda Gırgır'da yayımlanmış. 1976'da askere alınmış. Askerlikten sonra birçok dergiye çizmiş. Güneş Gazetesi'nde 2.5 yıl spor çızerliğı yapmış. Kitap kapakları, türlü çizgiler de cabası. Başlangıçtaki çizgi romanları arasında "Çulsuz Köyün Sultanı', 'Bunalım Burhan', 'Karagöz'ün Maceraları' ve 'Hızlı Gazeteci' var. Dostum Hıfzı Topuz çizgi romana bir önsöz yazmış. İyi de etmiş. Bacı için açılan türlü tartışmalara ışık tutuyor, şöyle diyor: "Fazilet neden Recai ile öpüşmüş? Neden Hızlı Gazeteci ile yatmış? Devrimci yatar mı yatmaz mı? Neden yatmasın, neden sevişmesin? Fazilet'i isteyen beğenir, isteyen beğenmez. Konu Bacı olmasa da Tarzan olsaydı, Barbarella olsaydı, Cem Sultan olsaydı, Cengiz Han olsaydı ne yapacaktık? Kurgudaki başanya göre mi değer yargısına varacaktık, yoksa gerçekliğe göre mi?" Bacı çıkan kitapla iyice aramızdadır. Ondan kopamayız onu dışlayamayız, o bizimle birlikte yaşıyor... Başında, her yenilığin böyle kargaşalar olur, sonra geçer. Roma Sofya S A »ç* 8 bukıtu K kart S ssiı ¥ yajmunu lelAviv B Iıraıs B varşora Y venedik B Vryana B VfesKngton B Kahire • ZM B BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Fethiye'nin 8 km. kadar güneyindeki ünlü turistik lagün. 2/ Deride sinirler boyunca birtakım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren bir hastahk... Şua. 3/ tlave... Göğüs... Helyumun simgesi. 4/ Bir şarkıda her kıtadan sonra yinelenen ve bestesi değişmeyen parça. 5/ Parola... Bir akarsuyun herhangi bir kesiminden saniyede geçen suyun oylumu. 6/ Ortıan Kemalin, TV dizisi haline de getirilmiş olan bir romanı... Koca. 7/ Nobelyum elementinin simgesi... Kıraç toprak. 8/ Bir nota... Sazın en ince teli. 9/ Uyuştunıcu bir madde. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Amatör. 2/ Kıhgınm ya da eşyasının düzgün ve temiz olmasına özenmeyen... Üzeri toprak ya da otla örtülmüş saman yığını. 3/ Ses... Dar, uzun ve hafıf bir yarış kayığı... Müstahkem yer. 4/ Avı çekmek için dökülen yem. 5/ Çit, perde... Kimi savaş araçlarının dışına kaplanan çelik levha. 6/ Amonyak tuzu. 7/ Meslek... Bir cetvel türii... Üye. 8/ Sayfa çevresine çekilen çizgi... Afrika'da bir ülke. 9/ İslam inancına göre ölüleri mezarında sorguya çekecek olan iki melekten biri (diğeri Miinkir)... Arjantin'in plaka işareti. HASAN IZZET DEVAMO NUN ARDEVDAN Direnç anıtı Kimler silah alabilecek? TURAN Y1LMAZ ANKARA Ithal silah ve mermi satışına olanak sağlayan yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte, milyarhk silah geliri pastasından kimlerin, ne oranda pay alacağı tartışmasının da gündeme geldiği bildirildi. Yönetmelikle silah ithalinde sorumluluk verilen Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme Dairesi Başkanlığı'run (SSGDB) bu yetkisini bazı "kurnm ve kunıluşlara" aktarabrlmesi, ithal silah pazanndaki rekabeti arttırdığı öne sürüldü. İthal edilecek silah ve mennilerin satış bedelinin, Emniyet Genel Müdürlüğü'nce belirlenecegi belirtilirken, bu ithalatın SSGDB'ce başka kurum ve kuruluşlara yaptınlması halinde, bu kurumlara yine genel müdürlükçe belirlenecek bir oranda komisyon ödenmesi koşulu da getiriliyor. SSGDB yetkilileri ithal işleminin ne şekilde yapılacağı konusuuda henüz bir karara varılmadığını belirtirlerken, bunun büyük bir olasılıkla ihale edilmesınin de gündeme gelebileceğini vurguladılar. tthal edilecek silahların kim tarafından satılacağına da SSGDBnin karar vereceği ve satışı gerçekleştirecek kuruluşa bu işlem nedeniyle bir komisyon ödeyeceği belirtildi. Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri, satış yetkisinin kendilerine bıraküması yönünde bir eğUimin olduğunu belirttiler. Satıştan elde edilecek kânn yüzde 80'inin SSGDB'ye, yüzde 20'sinin ise Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı'na kalacağı belirtildi. Vakıf Başkanvekili Sareyya Karahan, sadece kârdan kendilerine düşecek payın kullanımı konusunda bu işten sorumlu olduklanru belirterek, başka herhangi bir aşamada rollerinin bulunmadığmı söyledi. ALPAY KABACALI Seksen yıllık yaşamı boyunca hemen her dönemde baskılara uğramış, tutuklanmış, yazdıkları elinden alınmış bir yazar... Her çeşit yoksulluğa, yoksunluğa direnebilen gözüpek bir insan... Bir "direnç anıtı". Beş yaşında bir çocukken, Birinci Dünya Savaşı, eve ekmek getiren babasını ve agabeylerini elinden aldı. Sonra kardeşleri, açlıktan "sinek gibi kınldılar". Annesi kahnndan ölüp gitti. Bu ilk darbeydi. öğrenciliği sırasmda, tkinci Dünya Savaşı >ıllannda ve sonraki dönemlerde nicelerini yedi. Daha çok da yazdığı şiirierden dolayı. Tbtuklandı, sürgün edüdi, aç bırakıldı, saldınya uğradı... Şiirleri, öteki yapıtlan kendi deyişiyle"(uzağa diişürüldü", yok edildi. Savaş ve Açlar romarunı üç kez yazmak zorunda kaldı. 1979'da evinin kapısı maymuncukla açılıp İnsan ve Cennet romanı çalındı... Uzun yülar kendi imzasıyla yazamadı, kitaplannı yayımlayamadı. öğretmenlik ve fotoğrafçılık yaparak, takraa adlarla görgü vb. kitaplan yazarak geçindi. Ketttte sürekli rahatsız edildiğinden, Menekşe tstasyonu karşısında üç yanı duvar, bir yanı çadır bezinden kurulu bir gecekondu alıp orada yaşadı yıllarca... Gecekondusunda 20 yıl çalıştı, Kurtuluş Savaşı'run belgesel romarunı yazdı: Kutsal ts>nn. Bu sekiz ciltlik romanının basılabilmesi için "uygun zaman"ın gelmesini bekledi. 1966'da KntsaJ tsyan'ın ilk cildi çıktığında, 57 yaşındaydı. O tarihten başlayarak, yazdıklannı yayımlama ve birbiri ardınca yeni yapıtlar verme olanağına kavuştu, verimi arüı. Yedi ciltlik Kutsal B«nş'ı (197276) kaleme aldı. Ateş Yülan (1968), Öksüz Musa (1973), Mosa'nın Mapusanesi (1974), Koyun Baba (1976), Musa'nın Gecekondasu (1976) gibi romanlar yazdı. Bunlar yaşamından kaynaklanıyordu, "gerçekçi" roman yazma tutkusunun ürünleriydi. Şiire 12 yaşında başlamıştı. "Biitün darbeleri şairliğim yüziinden yedim. Bu yüzden de şairlik Hasan İzzettin Dinamo Uzun yıilar kendi imzasıyla yazamadı, kitaplannı yayımlayamadı. iinümün düzyazıcılık ünümü asmasını her zaman diliyornm" diyordu. Gençlik yıllannda kıt olanaklarla çıkardığı şiir kitapianna 65'inden sonra yenilerini ekledi: Mapusanemden Şiirler (1974), Sörgün Şiirleri (1975), Gecekondumdsn Şiirler (1976), Nâzım'dan Meltemler (1988), vb... Doğadan kopmayan, çağrışımlarla zenginleştirilmiş, yaşamın gerçegini şiir gerçeğine dönüştüren özgün ürünlerdi bunlar... Gerek romanlannda, gerek şiirlerinde insan sevgisini, "ekmek, banş, özgörlük"ü en kutsal yere koyuyordu. Onun için, uğrunda yaşanmaya değer şeyler buniardı; "tiikenmez çile"sini bunlar için çekmiş, bunlar için direnmişti. Anılarını kaleme aldı: 67 Eylül Kasırgası (1971), İkinci Dünya Savaşı'ndan Edebiyat Anıları (1984), TKP A)dınlar ve Anılar (1989). Yaşadıgımız çağın tarihi yazılırken bu anılardan da yararİanılacaktır. Geçmişimize ışık tutan, yannımızda yararlanılacak, "ibret" alınacak sayfalar bırakan bir yazar; şiir ve romanlarıyla edebiyat tarihine geçmiş bir edebiyatçı dün aramızdan aynldı. Yaşamıyla bir direnç anıtıydı. Dinamo, artık bir tarihadamdır. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Matbuat Cemiyeti kongresi 21 HAZİRAN 1929 Matbuat Cemiyeti kongresi dün saat 13.30'da Türk Ocağı salonunda ikinci içtimaım aktetti. Geçen haftaki içtimada, reye iştirak etmek istemiyerek obstrüksiyon yapmış olan ekseriyetin bu defa nasıl bir hattı hareket takip edeceği mukabil tarafça bilinmediğinden dünkü içtimaın pek hararetli olacağı tahmin ediliyordu. tntihabata 69 aza iştirak etmiş, heyeti merkeziyeye 15 zat intihap olunmuştur. Kazanan zevattan 8'i, geçen içitimada obstrüksiyon yapan ekseriyete mensup olup tkdam tahrir müdürü Semih Muammer, Milliyet Müdürü Ahmet Şükrü, Akşam muharrirlerinden Mustafa Ragıp ve Hüseyin Avni, Cumhuriyet tahrir ailesinden Abidin Daver, tkdam sahibi Ali Naci, Cumhuriyet muharrirlerinden Ekrem Reşat ve Ahmet Hidayet Beylerdir. Mukabil taraf namzetlerinden de Vakit başmuharriri Asım ve Hakkı Tank, tahrir müdürü Refık Ahmet, Sonsaat sahiplerinden Selim Ragıp, tahrir müdürü Ahmet Kadri, muharrirlerden Ali Fuat ve Milliyet tahrir müdürü Etem Izzet Beyler heyeti merkeziyeye intihap edilmişlerdir. Reis seçimi cumartesi gününe tehir edilmiştir. (Baştamfı 1. Sayfada) Sauvur" marka ve yaklaşık 30 milyon lira fîyatındaki silahın ithalinin de kesinleşme aşamasında olduğu öğrenildi. Bazı silah firmalarının silahlarına ise "Türkiye'de fazla lanınmadıgı" gerekçesi ile "ithal izni" verilmedi. Üçüncü sahifemizde Cazetemizin açtığı hayat pahalılığı mücadelesine iştirak eden ticarethane ve müesseselerin listesini dün alfabe sırasıyla neşre başlamıştık. Bunlardan A,B,C,D,E.F,G harfleriyle başlayanlar dün intişar etmişti. Bugünde üçüncü sayfamızda devamım neşrediyoruz. Bu listeyi daima gözönünde bulundurunuz ve alışverişinizde kuponlarımızdan istifade ediniz. Mesela bugün cumadır eğer Florya plajına giderseniz hemen yan yarıya kazanmış olursunuz. HflSffl IZZETTİN DİNAMD BİOKS KUTSAL İ S YA N Çıkarılan çeşitli ya&larla silah taşıma ve bulundurma yetkisi tanınan kamu ve özel kurum çalışanlarının sayısının 100 bin civannda olduğu belinildi. 6136 sayılı Ateşli Silahlar Yasası uyarınca, başta cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, yasama organı üyeleri ile bu görevierde bulunanlar başta olmak uzere, şu kamu görevliSilah ticareti ile ilgili çevreler leri silah taşıma yetkisine sahipler: den edinilen bilgilere göre silah ithali ile ilgili yönetmeliğin yayım"Özel kanunlara göre silah talanmasından çok kısa bir süre şıma yetkisine sahip olanlar, basonra "gelecek silahlar" ve "it kanlar kurulu karan ile silah tahal edecek kunıluşlar" belirlen sıyabileceklerine karar verilen devmeye başlandı. Verilen bilgilere let, belediye, özel idare ve kamu göre Türkiye'de yabancı silahla iktisadi teşebbüsleri memur ve rın ithal hakkını Türk Polisini mensuplan, meslekten atılan ya Güçlendirme Vakfı aldı. Vakıf, da disiplinsizlik ve ahlaki nedenbelirlenen markalann satış hakkı lerie emekliye sevk edilenler hariç nı Türkiye'deki mümessillerine olmak üzere subay ve astsubaylar, ödeyeceği "komisyon" karşılığın yine aynı koşullar geçerli olmak da alacak. Satış yetkisinin ise Em üzere vali, vali muavini, kaymaniyet Genel Müdürlüğü'nüTi kont kamlar, yargıç ve savcılar ile bu rolünde olacağı belirtildi. tnesleklerden sayılanlar, emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolarAynı çevrelerden alınan bilgile da çalışan persond ve MİT menre göre yeni yönetmelikten önce suplan ve bunlardan emekli olanlikle polis ve askerlerin yararlan lar." maları ile birlikte kendilerine bazı "avantajlar da" sağlanmış olaYasa aynca, Bakanlar Kurulu'ncak. Buna göre polis ve askerle ca çıkanlacak yönetmelikte belirrin daha önce yasak olan "silah lenecek esaslara göre valiler taradevir haklan" kendilerine iade fından verilecek izin vesikasını edilmiş olacak. Bu sayede eski si alanlann da silah taşıma ya da bulahlarını devir şekli ile satmak ve lundurma yetkisine sahip olabilgelir elde etmek "sansına" sahip melerine olanak sağlıyor. olacaklar. Aym çevTelerin "emek23 Ekim 1987 tarihli Resmi Gali ikramiyesi olarak" değerlendir zete'de yayımlanan bir liste ile de dikleri bu durum şu örnekle de so şu kamu ve özel kurum personemutlaştırıhyor. line silah taşıma yetkisi tanınıyor: "Bugün polisin elinde Smith VVesson 38'lik ya da Beretta marka tabancalar bulunuyor. Bunlar zamanında polislere 400500 bin liraya verildi. Şimdi bunlann fiyatı en az 7 milyon lira. Bir polis emekli olduğunda elindeki bu labancayı sattığı zaman eline gecen emekli parasından herhalde daha çok bir meblağ tutrnuş olacak." Bu arada bu yönetmelik ile birlikte "zoralım silahlar da" gündeme geliyor. İddialara göre çeşitli eylemlerde ele geçirilen silahların da "elden çıkarılması" düşünülüyor. "Köy mubtarian, açık denizkrde görev yapan gemi kaptanlan, devlet, belediye, özel idare ve kamu iktisadi teşebbiislerinde koruma, bakım ve onanm islerinde çahşanlar, özel güvenlik teşkilaö kurulma\'an kurum ve kururuşlardaki hekçiler, elektrik enerjisi yüksek gerilim hadanmn kontrol, bakım ve onanm, muhafazası ile bu lesislere ait bina ve yollann onanm islerinde görevli yiıksek mühendis. mimar, eksper, leknisyen, hat bakıcısı. şoför, şoför dağıtıa, muhafız, şehirlerarası seyyar memur ve posta dağıbcılan, TRT Kurumu Radyo ve Televizyon verici istasyonlan ile radyolink istasyonlannda ve enerji nakil hatlannda çalışan başteknisyen, şefteknisyen ve teknisyenler ile bu tesislerin bakım. onanm görevlileri, Emniyet Genel Müdiirliiğü'ne ait röle istasyonlarında bakım ve onanmdan sonımlu görevliler, özel güvenlik kuruluşn olmayan ancak toplu para taşıyan hi/metliler, cezaeyi müdürleri, icra meraurian ve yardımalan, veznedarlar, tahsildariar, cumurbaşkanlığı genel sekreteri. müsteşar, müsteşar yardımcılan ile bu görevlerde bulunmuş olanlar. genel müdürler, başbakanlık, bakanlık ve cumhurbaskanlığı genel sekreterliği özel kalem müdürleri, kuvvet komutanhklannda binek aracı süriicüleri, emniyet genel müdürlüğü helikopterierinde çalışan piiot ve teknisyenler. Silahta pay UİITIfKT (Bastarafı 1. Sayfada) ANAP'ın tepelerindeki hava, aşağılara hiç benzemiyor. Aşağılarda, yani düzde oturanlar özellikle kırsal kesimdeki gelişmeleri yakından görebiliyorlar. ANAP tabanı SHP'ye ve DYP'ye doğru kayıyor. ANAP'ın yerel örgütlerinde olup bitenler, yoğun haber trafiğinden gazetelerin bölge baskılarına girebiliyor ancak. ANAP'tan toplu istifalar da aynı biçimde değerleniyor gazetelerde. Ülkemizde siyasal hava, tepelerde Ankara'dan, aşağılarda ise Ege'den daha rahat izlenir. 1950'den bu yana Ege, iç siyasal gelişmelerin odak noktası olmuştur. Demokrat Parti, Adalet Partisi, CHP'de "ortanın solu hareketi" ve 12 Eylül 1980 sonrası MDP'nin eylem planı Egede hazırlanmıştır. Onun için burnumuza "erken seçim kokusu" geliyor yavaş yavaş. ANAP tabanındaki sancı, milletvekillerinin DYP'ye göz kırpmaları bu kokuyu yayıyor adamakıllı. Sanayici ve işadamları da kendi aralarında konuşup, tartışıyorlar: Hava erken seçim havası, ekonomiden endişeliyiz... Aydın, Manisa, Balıkesir, Bursa, Afyon ve Kutahya. Bu iller 1980 öncesi Adalet Partisi'nin kaleteri oldu. Kale taşları önce 1973'te, sonra 1977 yılında CHP'nin umut olduğu dönemlerde oynatılsa bile yıkılmadan ayakta kaldı. Ve araya 12 Eylül 1980 girdi... Ne zaman 1983 genel seçimleri oldu, kale burçlarına bu kez Sunalp Paşa'nın Horozlu MDP'si değil, Ozal'ın arılı bayrağı çekildi. Bu bayrak 1984 yerel seçimlerinde inmedi, kale burçları 1987 genel seçimlerinde de, düşmedi şırtıcı, kimilerine göre ise değildi. Bursa'dan Kütahya'ya dek eski kalelerin burçlanna yeniden 'kırat' bayrağı çekilmişti. 1987 genel seçimlerinde Aydın'da tek bir milletvekili çıkaramayan DYP birinci parti oluyordu. Bursa, Balıkesir, Manisa, Kütahya, Afyon'da DYP belediye başkanlıklarını kazanıyordu. Yani emanet asıl sahibine uzun bir aradan sonra yeniden teslim ediliyordu. ANAP içinde önemli sayılacak bir çoğunluk, tepelerdeki havayı değil, düzdeki havayı kokluyor. Önce ANAP ile DYP'nin birleşme fornnülünü öneriyorlar. Başbakan Özal'ın DYP'yi önemsemeyip tepeden bakması Demirel'i kızdırıyor. Oysa Demirel'e yakın çevre, kimi ANAP'lılar gibi düşünüyor: Birleşmek gerek, yoksa sol iktidar olur... DYP'nin İzmir il Başkanı Sabit Osman Avcı, her ne kadar "pili bitti" dense bile bunca yıllık deneyimini ve birikimini salt De/nirel için harcıyor. O da böyle bir birleşmeden yana gözüküyor. Sanayici ve işadamlarının önemli bölümü de böyle bir birleşmeden yana. Ancak, kimileri, "DYP tek başına kalsın" diyorlar. ANAP'tan DYP'ye transfer hazırlıklarının ardında saklı gerçek de bu sanırız. DYP'de milletvekilleri Ömer Barutçu ile Nazif Kurt'un Karadeniz yöresinde bir süredir taban çalışması yaptıkları bıliniyordu. Ege'de Sümer Oral, İsmet Sezgin, Nahit Menteşe, Önol Şakar'ın aynı eylemi sürdürdükteri söyleniyordu. Necmettin Cevheri ve Süleyman Çelebi'nin Güneydoğu'da önemli yol aldıkları gelen haberler arasındaydı. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Kaldırılan kararnameler 21 HAZİRAN 1959 Bundan 4 gün önce arife günü Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılan ve gazetemizde yayınlanan Milli Koruma Kanununa bağlı 39 kararname ile çeşitli kararnamelerdeki beş hükmün meydana getirdiği boşluk piyasada anlaşmazhklar doğurmuş vaziyettedir. Yürürlükten kaldırılan bu kararnamelerin bazı maddelerinde ihtiva ettiği kâr hadlerinin artık serbest bir statüye tabi tutulduğu bu bakımdan tacir ve esna/ın kâr hadlerini serbestçe tayin edeceklerine dair yetkilere sahip oldukları şeklinde bir takım zanlar benimsenmeye başlamış ve bu yüzden bazı aşın flat tespitleri görülmüştür. Hakikatte, Milli Koruma Kanunu yürürlükte bulunan ve onun objektif tespitleri hükmünü yürütmektedir. Bunun yanı sıra piyasadan henüz Milli Koruma Kanununun murakabe ve himaye vazifesi kalmamış bulunmakta ve cezai müeyyedeleri kanuna aykın hareket edenlere karşı ayakta durmaktadır. Kaldınlması mevzu bahis olan hususlar, Milli Koruma Kanununa bağlı olarak zamanla çıkarılan kararnamelerdeki yetkiler, mevzii kâr hadleri, primler vesairedir. Bununla beraber, yürürlükten kaldırılan 39 kararname ve beş kadar hükümle istihdaf edilen gaye, piyasayı tüccar lehine kısrni bir serbestliğe kavusturmaktadır. NE DEDtLER? Edebiyatımızın en büyük ustalanndan Atilla Özkınmlı: Dinamo, Türk edebiyatında direncin simgesidir. Hiçbir iktidara, baskıya boyun eğmedi. Tek silahı yazmaktı, o da durup dinlenmeksizin yazdı. Bırakın şiirlerini romanlarıru, tek başma "Kutsay tsyan" ve "Kutsal Barış" bile bu yazma tutkusunun boyutlannı gösterir. Kötü bir düııyada daha güzel bir dünya için savaşan bir edebiyat emekçisiydi o, güzel insandı. Selam olsun... Vedat Türkali: Yaşayan, en eski sanat kuşağında bir inanca, dirençle bağhlığın namus anıtı gibiydi. Dinamo ülkenin en karanlık günlerinde çok belalan göğüsleyerek demokrasiyi savunan az sayıda kişiden biridir. Devrimci ozanlık yolunda Nazım'dan başka özgün yollar bulunabileceğinin ilk muştucusudur kanımca. tnançlarından ödün vermeden yaşadı, kavgasıru kendince yürüttü. Yaşar Kemal: 1%3'te Basınköy'e taşındığımızda, bizi burada ilk karşılayan Hasan tzzettin Dinamo oldu. Basmköy'ün az aşağısındaki Menekşe'de bir gecekonduda otunıyordu. Orada bir ağacın altında romanlarıru, şiirlerini yazıyor, çevirilerini yapıyor karısı, kızı bir de kedileriyle yaşıyordu. Menekşe'nin kışkırtılan gecekonduculan ona çok çektirmişler, bu balıkçı köyiinü zaman zaman ona cehennem etmişlerdi. Parasızlık, hapishane, gecekondu bir de kışkırtılmış halkın gerçek işkencesi... O bütün bunlann Ustündeydi. Menekşeiileri anlıyor, onlardan söz ederken hüzünlü bir gülümsemeyle gülümsüyordu. Kimse için, ona en çok kötülük yapanlar için bile kötü bir söz söylediğini duymadım. Menekşeiileri, evini taşlayanları, evini yakmaya kalkanlan arkasından sövenleri bağışlamış gıtmişti. Hapishanelerden dahası da çektiği açhktan, parasızlıklardan acılardan onda salt hüzünlü bir gülümseme kalmıştı. Yaşama, aydınlık umutlu yiğitçe bütün gücüyle sarılıyordu. Aslolan onun için yaşamaktı hangi koşulda olursa olsun. Ve yılmamaktı. Bütün bunlann üstünde, dudaklarından hiç eksilmeyen hüzünlü çocuksu bir gülümseme... Bu acılar adamını işkence yıldıramamıştı. Bana bir gün iskencede ona yaptıklarını anlatırken duruvermiş, mavi, güzel hüzünlü, yumuşacık bakan gözleri yaşarmış "anlatamayacağım" demişti. "İnsanlık böylesi insanlara, işkencecilere layık degildir" demişti. O bir ermiş, bir kahraman, bir çocuk saflığında dudaklarında hüzünlü bir gülümseme, yaşadı ve öldü. Hasan lzzettin Dinamo su katılmamış, devrimci bir kahramandı ve edebiyatımızın da büyük ustalanndan biriydi. Gelecek silahların türü, cinsi, markası ve satış koşullan ile fiyatları, aralannda Hazine Dış Ticaret, Silah Mühimmat Kaçakçılık Daire Başkanlığı'ndan yetkililerin de bulunduğu bir komisyonda belirlenecek. Bu komisyon gerekli izinleri alıp ona göre satışı bizzat kendi yapacak. Komisyonun bu konuda bir açıklaması olmamasına karşın silah çevreleri markalann belli olduğunu öne sürdüler. Buna göre Kofisa (Koç Holding Grubu'nun dış ticaret şirketi) Beretta, "Gecenin Konuklan" programının sunucusu Aziz Üstel "Smit Wesson" ve " C o l l " marka tabancalan, ünlü müzisyen Durul Gence'nin şirketi lnge ise mümessili olduğu "Browning" marka tabancalan ithal edecek. Bu arada Türkiye'de pek tanınmayan ve "pahalı bir silah" olarak bilinen 'Sun Sauvur' marka tabancar da "kabul edilebilecekler" arasında yer alıyor. Bazı firmalar yönetmeliğin "gerçek anlamda serbestliği içermediğini'" öne sürdüler. AvPar Ltd. şirketi sahibi Aydın Kalay yönetmeliği şöyle yorumladı: "Herkesin silah sahibi olmasından çekiniliyor. İthalat serbesl deniliyor. O zaman herkes iiriinünü tanıtmalı. Seçim, kişilere bırakılmalı. Çekinmek diye bir şey olmamalı. Çiinkü kötü niyetli kişiler zaten silahı çeşitli yasadışı yollardan buluyorlar." GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet İşte suikastçinin ijadesi 21 HAZİRAN 1988 Başbakan Turgut özal'a, ANAP Büyük Kongresi'nde silahlı saldırıda bulunan' ' 'Ülkücü'' cezaevi fırarisi Kartal Demirağ, savahğa verdiği ilk ifadesinde, "Ben özellikle Sayın Başbakan'ı vurmayı düşünmedim. Bunun yanı sıra daha önce gazeteci Uğur Mumcu 'yu vurayım diye düşündüm, hatınmdan geçti" dedi. "Ben hiçbir kimseden, kuruluştan bu şekilde bir olay gerçekleştirmek için talimat almış veya görüşmüş değilim" diyen Demirağ, Başbakan'a ateş ettikten sonra koluna kurşun gelmesinden dolayı silahımn elinden düştüğünü belirtti. Demirağ, "Şayet elimden vumlmasaydım, karşıya ateş ettikten sonra kendimi öldürecektim, bunu böyle planlamıştım" diye konuştu. Kartal Demirağ, "Başbakan kürsüde konuşurken ona doğru ateş edeyim, bu arada nasıl olsa etraf tedbirlidir, polisler beni öldürürler diye düşündüm" dedi. Demirağ, ateş ettikten sonra sağ kolundan vurulduğunu bildirdi ve "Halbuki ben kalbime isabet etmesini arzu ediyordum. Müslümanız, O sebeple la ilahi illallah şeklinde bağırdığımı hatırltyorum" dedi. Demirağ, "ülkücü hareketlerin içinde bulunduğunu", "psikolojik yapı olarak olaylarm üzerine gitme ve öne atılma gibi bir haleti ruhiyesi" olduğunu, "Sansasyon olsun diye Anavatan Partisi kongresini seçtiğini" söyledi. Değerli ALİ RIZA GÜlVEY'i ölümünün 3. yıldönümünde saygıyla anıyor, canımızda ve kanımızda yaşatıyoruz. GÜNEY AİLESİ 26 Mart yerel seçimlerinden Anlatmaya çalıştığımız bu tabçıkan sonuç kimilerine göre şa lo ANAP'ın tepelerinde sıkıntı yaratıyor. Başbakan Özal da bu gerçeği görüp görmemezliğe geliyor. Ozal, fon musluğuyla spor varlığımız kulüplerine bağış, otel açmak için turlar düzenleyerek 1992'ye dek seçim yapılmayacağını vurgulamak istiyor. Ama bu nereye kadar sürer? Kale burçları düştükten sonra örgüt tabanını toparlamak, bozguna uğramış askerleri yeniden savaşa sokmak değil mi? Yaz sıcağında Ege'den esen hava bir erken seçimin habercisi gibi geliyor bize. DYP, ANAP'ı içten kuşatıp erken seçime sokma hazırlığını giderek arttırıyor. Dryeceksiniz ki SHP'liler ne yapıyor? Hiç sormayın, birbirlerini yeme'kten, hâlâ yüzde on kontenjan hesabı yapmaktan, meyhanelerde Türkiye'yi kurtarmaktan, uluslararası kadın satıcılarıyla birlikte güzellik yarışması düzenlemekten başka yaptıkları bir şey yok şimdilik. Belki ileride siikinip kendiletıne gelebilirler. O zaman da iş işten geçer mi, geçmez mi bilemeyiz... Dinamo (Baştamfı 1. Sayfada) 1909 vılında Akçaabat'ta doğan Hasan Izzettin Dinamo, ortaöğrenimini Sıvas öğretmen Okulu'nda tamamladı. Malatya ve Adıyaman'da iki yıl süreyle ilkokul öğretmenliği yapan Dinamo, girdiği Gazi Eğitım Enstisüsü Resim Bölümü'nde okurken Ceza Yasası'nın 142. maddesinin kapsamına giren eylem yafjtığı gerekçesiyle 4 yıl hüküm giydi (1935). Daha sonra tstanbul'da çeviriler yaparak ve özel dersler vererek yaşamım sürdüren Dinamo (193942), 67 Eylül olayları nedeniyle bir kez daha tutuklandı, yargılandı ve beraat etti (1955). Polisin göriişü İstanbui Emniyet Müdürlüğü'nün bir üst düzey yetkilisi ise silah ithalatçılannın iddialannı yerinde bulmadığını belirtirken şunları söyledi: "Bence silah yasası doğnıdan demokratik sislem ile ilgili. Herkes arzu ettiği silahı alabilmeli. Bazılan olaylann artacağını söylüyor. Tam tersini diişiinüyorum. Bence 'Teksas meksas' hikâye. Ben sizde silah olduğunu biliyorsam bu caydmcılıktır. Olaylann daha da azalmasına yol açacaklır kanımca". Değerli önderimiz ALİ RIZA GÜNEY'İ ölümünün 3. yılında saygıyla aruyoruz. Unutulmadın, içimizde ve anılarımızda daima yaşıyorsun. GÜNEY İNŞAAT SAN ve TİC. A.Ş. MENSUPLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear