02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12MAYJS 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SİNEMA ATİLLA DORSAY HAYVANLAR tSMAtL GÜLGEÇ Akdeniz güneşi altında demokrasi savaşımı 21 vıl sonra 'ölümsüz' gelere dayanarak gösteren nefes nefese bir öykü biçiminde anlaüyor. Soruşturmayı yürüten savcı, üzerindeki çeşitli tehdıtlere, basküara karşm, doğru bildiği yoldan yuruyecek, askerleri ve polisin sağa faşist örgütlerle yaptığı işbirliğini yadsınamaz bicimde ortaya çıkaracaktır. Göğüsleri nişandan görünmeyen yüksek rütbeli subaylann sivil sava önünde ifade vermeleri ve suçlanmalan, fılmin adaletin gücu ve gereklilıği konusundaki derslerine görkemli bir görsel somutlama oluşturmaktadır. Gerçi fılmde de belirtildiği üzere saruklar, özellikle devlette çeşitli görevlerde bulunarüar, çok hafif cezalarla, giderek cezasız atlatacaklardır olayı... Üstelik Lambrakis olayı, hükümetin devrilerek yerine albaylann gelişiyle sonuçlanacaktır. Ama tarihin akışı elbette defistirilemez. Ve Yunanistan, dünyaya demokrasiyi öğTeten toplum, sonunda lay;k olduğu rejime kavuşacaktır. Dansı diğer toplumların başına!.. Bu arada, fılmin belirtmedigi (çünkü 1968'de yapılmış) bir şeyi arurnsatmakta yarar var: O bağımsız ve yürekli savcı, her ne kadar albaylann yönetimince görevden alınmışsa da, bugun Yunan devletinin cumhurbaşkanı olan Hristos SartKtakis'ten başkası degildir!.. ölümsüz (X) / Yönetmen: CostaGavras / Senaryo: CostaGavras, Jorge Semprun / Görüntü: Raoul Coutard / Müzik: Mikis Theodorakis / Oyuncular: Yves Montand, JeanLouis Trinügnant, Jacques Perrin, Irene Papas, François Perier, Julien Guiomar, Marcel Bozzuffı, Renato Salvatori, Charles Denner / Bir FransızCezayir ortak yapımı / 1968 / 125 dakika (Kent) Akdeniz'i çevreleyen ülkelerde yaşamak ne talihtir!.. Yeşil koyİar, zeytinlikler, yeterince güneş, iç ürperten yaz geceleri, beyaz evlı köyter, tarihle iç içelik... Ama niye bu ülkelerde insanca yaşamanın önüne böylesine engeller çıkanlmıştır hep? Ispanya, Portekiz, Yunanistan, Kuzey Afrika ülkeleri... Bunlann çoğunda diktatörler, askeri yönetimler, baskı ve buyurganhk, halklann uzerinde Damokles'in kılıcı olarak hemen hep var olmarruş mıdır? Üstelik, en azından Yunanistan, demokrasiyi tarihe armağan eden uygarhk olarak, çok daha başka bir yaşam biçimini hak ederken, daha düne kadar suregelen çeşitli diktatörlüklere, "albaylar cuntası'*na layık mıydı? Demokraside o denli eski bir gelenekleri olmasa da, Akdeniz güneşi altında yaşamak şansına erişmiş başka uluslar günumüzde de süren kimi yönetinüere layjk nudır? %, J KİM KİME DUM DUMA BEMç AK 0gun evige/dıt»,öyli d k Td S0lc</ Lambraklsi Yvn Mmrtand oynantfta CostaGavras'm 1968'de çevırdiğı "ölümsüz" filminde sosyalist milletvekıli Doktor lambrakıs'ı Yves Montand oynamıstı. Yunanlı oyuncu Irene Papas önemlı rollerden bırini usttenrrastı Yoksa fîlmde gösterilenlerin hâ nüfuzundan kurtulmuş yeni bir lâ inatla, ısrarla kimi ülkelerde topluma, gerçek demokrasiye sürdürulebilmesinden mi geüyor? adamış bu güleç yüzlu, sporcu, yürekli adam, bir serserinin coBale sevmeyen albay puyla yere yığıldığında, ülkenin 1%3'te Selanik'te olanlar ne sanki tüm Uericı guçleri. kendiledenli yakın, ne denli bildik gözu rini coplanmış gibi duyumsayaküyor!.. Yunan Banş. Dernekle caklardır. Yüzlece tanığm önünrinin kurucusu, sosyalist milletve de olup bitmiş olay, askeri yönekili doktor Giorgi Lambrakis'in tim ve güvenlikten sorumlu janönderliğinde kentin bir sinema sa darma komutanı general tarafınlonunda yapılmak istenen silah dan bir "kaza" olarak örtbas sızlanmaya çağn toplantısı, Kara edilmek istenecektir. Buyurgan manlis'in beceriksiz ve etkisiz yö yönetimlerde kaba güçle işbirliği netiminden çok, devlet içinde dev yapan yönetimin ve polisin ne ilk let olan askerlerce korkuyla kar ne de son kurbanıdır Lambraşılanıyor... "Bale sevmek gibi kis!.. sapkınhklanm yofctur" diyen bir Ama ölümü, tüm ilerici Yualbay, solun her çeşidinden oldunan kamuoyunu birleştirecek bir ğu kadar, banş sözcüğünden de "şehit", bir üder yaratacaktır... korkmaktadır. Masum bir toplantı, polisin alabildiğine kayıtsız tanıklığıyla desteklenen sağa bir ör Savcı Sarzetakis gütün kaba gücu tarafından kışVassüi Vassilikos'un olaydan 3 kırtılarak tam bir kargaşaya döyıl sonra ortaya çıkan roraanınnüşecek, iki milletvekili ağır yadan alınmış olan " Z " , Lambraralanacaktır. kis'in öldürülmesim izleyen soruşNe ilk ne son kurban turma uzerinde yoğunlaşıyor. CostaGavras, fılmini bu soruşDr. Lambrakis, kendini ordu turma koşutunda yorum katmarnüdahalesinden uzak, yabancı yan, sadece gerçek olaylan, bel carum. o Aonvsman».. Dört dörtlük fflm PÎKNtK PİYALE MADRA 20 yıl önce Evet, "ÖiümsözZ", çevrilmesinden 21 yıl sonra, yine de alabildiğine güncel, alabildiğine etkili kalmış. 20 yıl önce bu filmi djşarıda izlerken, Türkiye'nin 12 Mart'a doğru götüruldüğu bunalımlı günlerin etkisiyle gözyaşlanmı tutamadığımı anımsıyorum. Ama 20 yıl sonra da aynı duyarlıkla izlediysem, aynı düzeyde etkilendiysem, yine gözyaşlanmı tutamadıysam, bu CostaGavras'm siyasal sinemanın başyapıtı nitelemesini hak etmiş olan fılminin gücttnden mi geliyor yalnızca? Evet, "Ötümsuz" bugünkü Yunanistan ıcın aruk sadece gecrrüşte kalmış bir olayın anısı... Filmin çevrildiği 1968 yıbnda ülkedeki Albaylar Cunlası sürüyordu. " ö l ü n u ö z " ise, romaruyla, fdmiyle onlara karşı verilen savasımın simgelerinden biri olup çıkmışü. Senaryosuyla, oyunculanyla, gönintüleri ve müziğiyle dört dörtlük bir film var karşımızda kuşkusuz... Ama film bizleri hâlâ böylesine etkıleyebiliyorsa, bizlere çok yakın şeyleri böylesine anımsatıyorsa, üzülmemek elde değil. Kimbilir, Akdeniz güneşi H1ZLI nin ısıttığı tüm ülkelerde " ö l i m süz Bderier"e gereksinme duyma • yan, insana insan gibi yaşama hakkını tanıyan yönetimlerin işbaşına geçmesi, belki de o denli uzak bir düş değil. GAZETECİ NECDET ŞEN AfBPBRSİH &IRAZ \UTifACM VAR Sinemada çağdaş şiddet Ktztl AlevOattleo (Red Heat) / Yönetmen: Walter Hill / Oyuncular: Arnold Shwar Schv/arzenegger, Jim Belushi, Peter Boyle, Ede Q'Ross, Richard Bright / Bir TriStar Pictures yapımı / 104 dakika (Site, Sinepop, Kadıköy, Şafak, Renk, Nilgül). Walter Hill, Amerikan usulü etkileyici bir sinemanın ve buna bağlı olarak da çağdaş şiddetin sinemacısı olmaya gidiyor, ama örneğin bir Sam Peddnpah'ın kötumser şiirine (veya şürsel kötürnserüğine) sahip olmadan... Yönetmenin "Uzun Sunıcukr" veya "48 Saat" gibi önceki yapımlarından izler taşıyan "Kızıl Alev", benzer temalara temel bir yenilik getiriyor. Bu kez Chicago'nun yasadışı cangılı içinde çağdaş bir sürek avma çıkmış olan iki silahşörürnüzün biri, bir Sovyet polisi olan Ivan Danko'dur!.. Perdedeki az konuşan, az sevişen, az duşünen, bol dövüşen güçlü eylem adamı irnajını bir kez daha hem de karikatür düzeyinde abartarak yineleyen Schwarzenegger, "müteveff»" John Belushi'nin kardeşi, onun sempatikliğini taşıyan Jim BeJushi'yle ilginç bir ikili oluşturuyor. Senaryo, polisiye fılmin bin kez görülmuş trüklerini yeniden kullanırken özgün olarak "glasnosf'un Sovyet toplumuna getirip göturdüklerini, DoğuBatı, komunizmkapitalizm kıyaslamalannı da yer yer hoş anekdotlar olarak kullaruna>ı unutmuyor. Örnekse; Danko'nun ABD'de girdiği otel odasında TV'yi açar açmaz karşısına çıkan 'Kml Alev' çocuklardan uzak tutulmalı 'Ihğmur Adam' Türkiye'de Kultiir Servisi 1989'un 4 Oscar'h fılmi "Yagmur Adam", tstanbul, Ankara ve Izmir'de gösterime giriyor. En lyi Film, En lyi Erkek Oyuncu (Dvstiıı Hoffman), En lyi Yönetmen (Barry LevinSOB) ve En lyi Senaryo dallarında Oscar alan, Berlin Film Şenligi'nde de büyük ödül olan Altm A>i'ya değer görülen "Yağmur Adam", 15 mayıs pazartesi gününden başlayarak tstanbul'da Beyoğlu Dünya, Osraanbey Gazi, Bakırköy 74, Suadiye Atlantik ve Kadıköy As sinemalannda ve ızmirde Çınar Sineması'nda, 22 mayıstan başlayarak da Ankara'da Kızıhnnak Sineması'nda gösterilecek. 1969"da Cannes Fdm Şenliği Jüri özel Ödülü'nü alan CosUGavras'ın "Ötomsüz" adh filmi de çevrilişinden tam 21 yıl sonra Turkiye'de gösteriliyor. Başrollerini Yves Montand ve JeanLoois Trintignant'm paylaştıkları film, şu sıralar Şışli Kent Sineması'nda g ^steriliyor. Film, 15 mayıs pazartesi gününden başlayarak da Moda Sineması'nda gösterime girecek. ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI Jim Belushi ve Schvrarzenegger başrollerde. seks fılmine bakıp "kapitalizm!" diye söylenmesi gibi... Bu arada, Sovyetier'de "glasnostpertstroyka"nın yani "özgöriügün" ortaya çıkışıyla birlikte, Batı usulü özgurlüğun tüm pisliklerinin, özellikle de uyuşturucu bağımlılığının ve buna bağlı olarak kaçakçüığının yaygınlaşmaya başladiğının ileri sürülmesi, hangi verilere dayanıyor bilemeyiz, ama ilgi çekici bir sav olarak gözüküyor. "Kızıl Alev", asbnda içerdiği şiddet öğeleriyle çocuklardan uzak tutulması gereken bir film. Ama Schwarzenegger'in heykel bedeni ve görülraemiş kaslanyla taşıdığı "üstıinadam" özelliğinin en çok onlan etkilediği de ortada!.. Bu ikılemi çözumlemek de hiç kolay gözükmüyor. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES Eurovision, trkçılık, Türk imajı' Sorun, aslında Timur Selçuk'un pek kimi gazetecilerin de çalıştığı çok satan gaze yatıyor. Kendince anlaşüır, kendince insan"madam'de hoş olan parçasınm düzeyi değil. telerinde Allah'ın gunu "kahpe Yunanlı", cıl nedenlerle ülkemizi ziyaret edenYılmaz Gü"kalleş Alman ", "dönek tngiliz", "yalancı 'ın kocası olan bir devlet başkanı, Sorun, dışarıda çeşitli Fransız" diye başjıkiar atüan bir ülkenin, baş nej'le (ölümunden önce) birlikte kadeh tokuşolumsuzlukların yığılmasıyla oluşan kalanmn ırkçılığıru eleştinneye hakkı var mı? turuyor. Yaşar Kemal'i çağın en buyük roGARFIELD JJMDAVIS "Türk imajı"nm değişmesinde. îğneyi başkasına, çuvaldıa kendine diye bo mancılarından biri sayıyor, Zülfu livaneli dinliyor ve biz kendi ülkemizde bunlan yaYıllardır Eurovision hayalleri için şuna dememiş atalanmız!.. gösterdiğimiz devlet ve ulus ilgisinin Sorun, aslında Timur Selçuk'un pek de hoş pamıyorsak (yani Güney'in filmlerini izleyefS~**~S> V "~ * ^ olan parçasının duzeyi değil. Sorun, dışarıda miyor, Yaşar Kemal'in adını devlet TV'sinonda birini sinemamıza göstermiş yıllar yılı çeşitli olumsuzluklarm yığılmasıy de göremiyor, Uvaneli'nin 8 yıl sonra ilk kez olsaydık, bir türlü I • / 1 TV'ye çıkmasını bir " o l a y " sayıyorsak), asıl değiştiremediğimiz "Türk imajı" için la oluşan bir "Türk imajı"mn değişmesinde sorun burada değil mi? "Tttık imajı" denen daha yararlı olmaz mıydı? şeyi, Eurovision'da alınacak bir dereceyle, Eurovision'da bir kez daha "milletçe kahrolduk!.." Ve yine klasik "Avrupalı bizi sevmiyor iştet" çığhkları başladı. Önce şunu soralım kendi kendimize: "Avrupalı" bizi niye sevsin ki? Batıyı Batı yapan, Avrupa'yı Avrupa yapan tüm ortak değerlere, insan haklanna, demokrasiye, emeğe, "insan devlet için değil, devlet insan içindir" ilkesine ve başka şeylere sırt çevirmiş bir yönetimde, poüs copunun insanların, öğrencilerin, emekçilerin sutına çekiruneden indiği, polis kurşuniannın yağmur gibi yağdığı görüntüleri daha birkaç gün önce ekranlarında izlemiş insanlar, bütün bunların olduğu bir ülkeyi niye sevsin ki? "Tttrit" deyince kafalarda gizli örgütler, meçbul cinayetler, Ağca'lar, mafya fedailikleri, dünyanın uyuşturucu ve silah trafığini yönlendirmeye soyunma, kilise soygunu, her türden kaçakçılıİc vb. şeyler canlanıyorsa, dünya bizi niye sevsin ki? Ama denecek ki bir sanat olayında böylesine (ön)yargılan dikkate almak, bunlardan etkilenerek oy kullanmak doğru mudur? Bu, ukçılık değil de nedir? Evet, kimi olaylardan esinlenip, "Türk" olan her şeyi küçümsemek ırkçüıktır kuşkusuz... Ama o ırkçıhğı eleştirmeye bizim hakkımız var mı? Aralannda kafasına polis copu inen Emilia Koklc Biıinci olan Yugoslav Riva grubunun solıst. kılıçkaikan ekıpleriyle, Ajda Pekkan'ı Amerika'ya göndermekle düzelteceklerini sananlar var. Aslında bunlar da yapümalı, bu alanlarda da başan denenmeli. Ama bizim Batıda tanınan, bilinen, başarı kazanmış sanatçılarımız var zaten. Öncelikle yapılacak şey, onlara sahip çıkmak değil mi? Nâzım'ı bütun dünya gibi Türk şairi saymak, Güney'in filralerini kabullenmek, sinemamıan şöyle böyle bir 10 yıklır tümüyle kendi çabasıyla elde ettiği başanları desteklemek, yureiclendirmek gecekmiyor mu? Örneğin bir Orhan Oğuz, bir Zülfu l i vaneli, daha ilk filmleriyle büyük yankılar yaptılar, öduller aldılar, filmleri dünyayı dolaştı. Acaba Orhan Oğuz ve Zülfu Livaneli, bu basanlanndan sonra bırakınız cumhurbaşkanı veya başbakan duzeyinde bir kabul (onlar futbolu yeğliyorlar), ama bakan duzeyinde bir ilgi gördüler mi? tkinci filmleri için (ki ikisi de yine bin bir zorlukla ikinci filmlerini yaptılar), en küçük bir devlet yardımı, ilgisi, hatta bunların önerisiyle karşüaştılar mı? Yıllardır Eurovision hayalleri için gösterdiğimiz devlet ve ulus ilgisinin onda birini sinemamıza göstermiş olsaydık, acaba o bir türlü değiştiremediğimiz "Türk imajı" için daha yararlı olmaz mıydı? TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 12 Mayıs BERLIN ABLUKAS/NIN SONU.. BUGÜN, SOVYETLEZ glgÜĞf'NIN BİRriL SÛR&J 8&eUfJ A&LUKASt SONA EHDİ. U OUNYA SAVAŞINDAN YEAilK ÇJKAH AlMANYA'NtN8AŞKEtfTl &6Llf> ÜLKELSR TARAF/NDAN PAYLAŞllMlŞTl. AMERlKA,ENFtA£YOUL4 DEĞERİNl T7VUAMEN YITİRM/Ç REtCHSMARK'tN YE/ZlNE, YENl ALMAN MARKLARI (P/U) BASTIHlp, BUNLARlN KUUAUtlMAStHI iSrEYıUCE,SOYYETLER ŞİDOETLE KAR$I ÇlKlP &EHLIN'l ABUHCAYA ALMIŞLARDI. 318 GÜN SuREN ABLUkADA, KENT, YALNIZCA HMADAN YOUANAN YAZptMLABLA yAfAYAB/LMİfT/.A&P,İNGıL7£ge VBPMNSA, UÇBR OAICıKA A£A IL£ YOLLACHKIAKI KABGO UÇA)UARIYLA,GOİZÜLM9C»K BR HAVA KÖPRUSÜ OLUŞTRAŞLAISPL İMILYON 9OOSİU TON MGp/M NAUSMESİNİ BERllH'E TAÇiYAN UÇAKİAR.IN ÇO&UMJJĞUNU DOU6LAS DC 4 'LSR OUtŞTUBU YORpU.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear