26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kâğıdı alabilmesi yarım günü geçti. İşçiler ancak saat 14.00 sıralarında toplu olarak işyerinden çıktılar. Eski Bağdat Caddesi yolundan Kartal SSK Hastahanesi'ne yürümeleri ise saat 16.00'yı buldu. Sessiz ve zaman zaman alkışlı işçi yürüyüşüne yollardan halk da alkışlarla yanıt verdi. îşyerinde gün boyu üretim yapılamadı." tu. Hep birlikte yürüyerek gidip geleceklerdi. Bir gün önce toplu viziteye çıkma eylemini gerçekleştiren TEK işçileri, dün 'anzalı araçlarla işe çıkmama\ 'güvenlik malzemesi tamarnlanmadan işe çıkmama', 'fazla mesaiye kalmama' türünden eylemleri seçmişlerdi." Bu yazımda baştan beri belirtmek istediğim, son işçi olaylarında ortaya çıkan savaşım biçimini, işçilerimizin kendi başlarına bulduklarına dikkati çekmektir. Öyleyse Başbakan'ın, "Işçilerimizi dürtüyorlar" sözü tümden yanlıştır. Ama bu sözün anlamı üzerine gene de durmamız gerekir. Başbakan, işçilerimizin kendi başlarına bir eyleme girişebileceklerine inanmamaktadır; çankü onun için işçi sınıfımız kendi hakJannı arama yeteğinden yoksundur, o yalnızca ezilir ve ezilmeğe katlanır. Hayır efendim, katlanmaz ve hakkını arar. Demek, ülkemizde kapitalist düzeni sürdürmek isteyenler artık bu anlayıştan vazgeçmelidirler. Son olaylar bunu kamtlamıştır. Önemli günler yaşadık, bunu unutmayalım. DSP genel başkanı, eski başbakanlardan sayın Bülent Ecevit, görüşlerini şöyle açıklıyor: "Şimdi Türkiye'nin toplumsal ve siyasal yaşamında yeni bir dönem başlamaktadır. Hakların ve özgürlüklerin yukardan verilip yukardan geri alınma süreci artık sona ermiş, hakların ve özgürlüklerin toplumdan kaynaklanması ve halk girişimiyle kazanılması sürecine geçilmiştir. Bu süreçte öncülüğü alan Türk işçi hareketini kutlarım." Emekçilerimizin yasadışına çıkmadan ve kamuoyundan tam destek görerek başardığı bu bilinçli, tutarlı, eşgüdümlü eylemine akıl erdiremeyenler arasından sendikayı kışkırtıcı olarak görmek isteyenler çıkarsa, onlara gazeteleri dikkatle ve bir daha okumalarını öğütlerim; göreceklerdir ki, işçi sımfımızın inisiyatifi sendikayı çok aşmış durumdadır. 21 NİSAN 1989 tşçi Sımfmııı Öneülüğü MELİH CEVDET ANDAY Bu yazı çıktığında, diierim, işçilerimiz, eylemlerinin amacına varmış olsunlar. Bu amaç, insan gibi geçinebilmenin en an gelirini sağlamaktan başka bir şey değildir. Kamu kesimi işçileri günlerdir süregelen eylemlerinde böyle bir sonuca varırlarsa, bu yalnız bir hakkın elde edilmesi olayı olarak kalraayacak, işçi sımfımızın hiçbir siyasal kurumdan destek görmeksizin, salt kendine güveni üe kazandığı başarıya eşsiz bir örnek olarak tarihe geçecektir. Kuşkusuz, kamuoyu bu eylemi sessizce de olsa onaylamıştır, çünkü geçim sıkıntısı bütün halkımızın yaşadığı ağır bir deneyim olarak bilinçlere işlemiş bulunmaktadır. Bütün açıklığı ile ortaya çıkmıştır ki, bu ülkede yaratılan zenginliğin asıl sahibi olan kol gücü, hakkıru aramağa kalktığında onun karşısına dikilecek bir engel düşünülemez, olsa olsa bir faşist dikta engeli olabilirdi bu. Böyle bir diktanın koşullanna ise, toplumun hiçbir kesimi dayanabilecek güçte değildir. Eylem, tarihsel sürecin en yaratıcı anında doğmuştur. Bundan ötürü de emekçilerimizin siyasal olgunluğunu kutlamak gerekir. Onların başansı bütün çalışanlar için en öğretici bir örnek olarak kalacaktır. Olayın sadece gazete haberlerine yansımış biçimi bile, tarihsel bir belge niteliği taşıyacak bir kitap için az bulunur bir kaynak niteliğindedir. Bu konuya ilişkrn derin bir araştırma ise çok öğretici sonuçlar verecektir kanısındayım. PENCERE Siyonlar... En sonunda oldu olacak, kırıldı nacak; Sabah Gazetesi de manşeti patlattı: "Amerika Özal'ı Gözden Çıkardı." : Hey be!.. ' . Aslanım ABD.. Vaşington'un kuralı açık seçiktir: "Amerika, hiçbir ülkede batan adamla batmak istemez." Ne yapar? Giden kişinin yerine "ikame" edeceği birisi vardır; yıpranan politikacıyı buruşturup çöp sepetine atar ya da gerıye çekerek elinin altında bulundurur; yenisini pazara sürer, aslanım Amerika... Eskiden bu gibi işler gizli yapılırdr, kapalı kapılar arkasında konuşulurdu. Artık her şey meydanda... Öylesine meydanda ki SHP Genel Merkezi'nde bile Vaşington'a gözkaş ışareti açıktan yapılıyor. Türkiye'de "transformasyon"öer\şel.. Tonton ne diyordu: ' Büyük transformasyon yaptok!.." ' * Transformasyon.. Misyon.. Korüpsiyon.. Ülkemizi "siyon'lar yönetiyor. Transformasyon, dönüşüm; misyon, görev; korüpsiyon, çürüme, kokuşma, yozlasma demek. Evelallah Özal'ın tarihsel transformasyon siyasetiyle gerçekleştirdiği misyonu tam bir korüpsiyona yol açtı; herkes gözierini Vaşington'a çevirmiş haber bekliyor: ABD, özal'ı tutuyor mu? 12 Eylül askeri darbesiyle Tonton, bir fırsat yakalamıştı. Alexander Haig Paşa, Ankara'ya kadar gelerek Vaşington'un Özal'ı tuttuğunu bizimkilere duyurmuştu; yerli büyük sermaye Tonton'un arkasında kenetlenmişti; "Büyük Patron" 40 milyar dolarla "12 Eylül Modeli" ni desteklemişti; basın patronlarından Amerikancı ekonomistlere, eski solculardan dincilere, ülkücülerden sözde liberallere kadar herkes "merkez part»s/"nde kıyak çekiyordu. Eski politikacılara yasak koymuştu 12 Eylül, meydanı Özal için temiziemişti. Tonton'un dediği dedik, öttürdüğü düdüktü; "Hanedan" ını kurmuş, adamlarını saptamış, havasını bulmuştu; "küçükdağlan ben yarattım" diye şişiniyordu; Semra Sultan saltanatla mest olmuştu; "aile" hayatını yaşıyordu. Ah bu saltanat gidecek miydi elden? Askeri darbeyle gelip, sivilleşmeyle silinecek miydi Tonton? Ah, o Süleyman Bey yok mu, bir yıl önce üstünden politika yasağı kalkmıştı, bir yıl sonra Tonton'u kündeye getirip yere vurmuştu. Her şey tersine dönmüştü; bir de "Büyük Patron" kendisinden yüz çevirirse... • "Büyük Patron" ne düşünüyordu? İkircikliydi Vaşington; bütün hesaplar altüst olmuştu; kimse 26 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarını beklemiyordu. Tonton yüzde 30'un altına düşmeseydi, yine işi "idare etmek" olanağı vardı. Türkler yumuşak başlıydı; estek köstek, Amerikanca destek derken 1992'ye kadar Allah kerimdi; ama, yüzde 21.75'lik oy oranıyla bir iktidar Patagonya'da bile ayakta duramazdı. "Büyük Patron" tovbe estağfurullah, padişahımız efendimiz gibi "istihareye" yatmıştı. Küçük patronlar kulaklarını dikmişler, bir ses; gözierini çevirmişler, bir işaret bekliyorlardı. İstanbul'un salonlarında, başkentin kulislerinde fısıl fısıl soy, lentiler sürüyordu. Ne olacaktı bu işin sonu? 21.75'lik Tonton "gitmem" diyordu. Muhalefet bastırıyordu. Süleyman Bey ne yapacaktı? SHP Genel Merkezi'nden Vaşington'a şirin görünmek için mesaj üstüne mecaj veriliyordu. Herkes "Büyük Patron"un kararını bekliyordu. Türkiye bekleme salonuna dönmüştü. Türkiye'de "transformasyon" dehşet... Özal "misyon"unu yerine getirdi... "Korüpsiyon" yoğun... Hepinizi siyonlar götürsün emi!.. • zeteciler. Saat 07.00. Karayolları 4. Bölge Müdürlüğü'nün makine "Aliağa toplu iş sözleşmeleri Yüksek Hakem Kuparkındaki turuncu buldozerler, kamyonlar, kep rulu'na gitmek üzere bulunan Tüpraş işçileri, topçeler işçilerin işbaşı yapmasını bekliyor. lu viziteye çıkmağa devam ediyorlar." Saat 07.15'e doğru bir hareketlenme var. Etlik "Şehir hatlannda yolcu istiap haddini ve hız sıtaraftndan ilk grup işçi görünüyor. Hipodrom ta nırını aşmama yolunda yasalara uygun çalışmaya rafından da bir grup yürüyüşe geçmiş. Etlik tara başlanınca, iskelelere kalabalıklar yığıldı. Şehir hatfından gelenler, trafik lambasının önünde duruyor ları ile ilgili işveren, Türkiye Denizciler Sendikalar. Kalabalık hareketleniyor. Herkes şöyle bir eği sı'nca önceden uyarıldı. Sabahları 07.3009.00 ve lip ayakkabılannın bağlannı çözmeğe başlıyor. Ço akşamlan 1720 saatleri arasında gemilerin istiap raplannı da çıkarıp ayakkabılannın içine sıkıştırı hadlerinin çok üstünde sefer yapmak zorunda kalyorlar. Yalınayak kalan işçiler bu kez paçalannı sı dıklanna işaret edildi. Gereken önlemlerin acilen vıyorlaı. Önlerinde ve yanlarında sivil polislerle, alınması istendi. Şehir hatları çalışanları dün sakarşıdan karşıya geçiyorlar. Kavşakta trafik duru bah bu uyarı doğrultusunda uygulamaya geçince yor. Belediye otobüslerinin camlarına yüzlerini ya de, yolcu taşımaiannda aksamalar oldu." pıştıranlar, faltaşı gjbi açılmış gözlerle, çıplak ayaklı işçileri seyrediyorlar. Bir Köy Hizmetleri işçi serGazetemizin "Işçinin Evreninden" başhklı kövis otobüsü geçiyor. Şoför kornaya asüıyor. Oto şe yazarı arkadaşımız Şükran Ketenci, 1 Nisan tabüsteki işçiler sevinçle el saluyorlar çıplak ayaklı rihinde şöyle diyordu: lar a. "Yüz binlerce işçi, dün dünya işçi sınıfı harekeSabaha karşı yağmur çiselemiş, yerler su birikin tinde bilinmeyen, denenmemiş, değişik türlerde patisi ve çamur dolu. Yalınayak işçiler yürüdükçe sif eylemler gerçekleştirdiler. Ramazan nedeni ile "şap şap" sesleri duyuluyor. Hipodrom tarafından yemek boykotlarının etkinliği kalmayınca, çoğungelerüerle, Etlik tarafından gelenler buluştu. îşçi luk viziteye çıkma ve sakal btrakma eylemlerini sürler tepkisiz. Bağırış çağınş yok. Yalruzca ayakka dürdü. Yüz binlerce işçi, birden Türkiye'nin her tabılanru havaya kaldınp gülümsüyorlar." rafına değişik işyeri ve işkollanna dağjlmış olarak, 14 Nisan tarihli gazetemizin lşSendika servisince aynı saatlerde kendilerini hasta hissettiler. Dokto15 Nisan 1989 tarihli gazetemizde Ankara'dan verilen şu haberlere de göz atalım: ra çıkmak üzere hep birlikte vizite kâğıdı aldılar. Işık Kansu arkadaşımız şöyle yazıyor: "Tuzla Cip Fabrikası'run 850 işçisinin vizite kâ Toplu sözleşme görüşmelerinin çıkmaza girmesi, "Etlik kavşağı sessiz. Yalruzca yoldan servis oto ğıtlarını imzâlatıp yola çıkmaları saat 11.30'u bul çok gülünç kalan düşük ücretleri, kendilerini hasbüsleri geçiyor. Bir kaç polis arabası tur atıyor. Bir du." ta etmişti. Bağlı oldukları dispanser ya da hastade sabah mahmurluğunu üzerinden atamamış ga"Cevizli KKK Dikimevi'nin 1750 işçisinin vizte haneye giderken bir araca binecek paralan da yok Bir gazetenin köşe yazarlarından biri sık sık soruyor "Resmi TDK ne yapıyor" diye. Resmi TDK'dan ise.çıt çıkmıyor. Altı yıldır umut besleyenleri düş kırıklığına uğrattığı yetmiyormuş gibi, yanıt da vermiyor. Resmi TDK'nın neden böyle davrandığını biz çok iyi biliyoruz. Bildiklerimizi, 13 Mart 1989 günlü Cumhuriyet'te çıkan bir mektup da doğruladı. Atatürk'ün kurumunun adına, malvartığına el koyan resmi TDK. aklına estikçe masa koltuk yeniliyor. Oysa Atatürk'ün kurumunda giderlerin çoğunu kâğıt, baskı paralan oluştururdu, çünkü üretim sürekliydi. Öyle anlaşılıyor ki, resmi TDK'nın paralarının çoğu da halıcılara, döşemecilere gidiyor. İnsanın öncesini sonrasını düşünmeden harcayacak parası olur da yapacak işi olmazsa böyle "mirasyedi" gibi yaşar. 1983'ten önceki TDK'ya "mirasyedi" diyenler de gördüler ki, "mirasyedilik" öyle değil, böyle olur... Öte yandan bütün geliri üyelerinden sağlanan ödentilerle, bağışlar olan Dil Derneği yann (22 Nisan 1989'da) ikinci yılını dolduracak. Dil Derneği, eski TDK'nın Atatürk'ün parasına gösterdiği titizlikle, on milyon liralık bütçesiyle, hiç de azımsanmayacak işler yapıyor. Dernekle. TDK ile gazete kesiklerini gözden geçirirken yukarıda sözünü ettiğim mektupla, 19 Ocak 1989 günlü bir haber, beni yıllar önceye götürdü. Haberde, Cumhurbaşkanı Sayın Kenan Evren'in İzmir'de bir öğrenciye "mürşit" sözcüğünün (*) anlamını sorduğu, yanıt alamadığı, bunun üzerine Sayın Evren'in "Bakın bilmiyorlar. Atatürk'ün bazı sözlerini Türkçeleştirmek lazım. Bazı sözlerin yaşayan Türkçeye uyarlanması gerekiyor" dediği belirtiliyordu. Doğrusu bu öğrencinin (daha doğrusu 1980'den sonra hiçbir öğrencinin) yerinde olmak istemezdim. O yaşlarda bir insan bir cumhurbaşkanına ya da kendinden büyük bir başkasına "mürşit" sözcüğünün anlamını bilmek zorunda olmadığını söyleyemez. Hem de bir devlet büyüğü anayasanın diline uyulmasını isterkeri bir başka devlet büyüğü yaşayan Türkçeyı salık verırse, bu çelişkiyi de kolayca çözemez. Acaba hangisi "Atatürk ilke ve inkılaplarına" uygun? Yoksa ikisi aynı şey mi? Resmi TDK'nın Cumhurbaşkanının gözetiminde, Başbakanlığa bağlı bir kuruluş olduğu da düşünülurse, yetkililerin. öğretmenlerin çözemediği bu kargaşanın içinden on, on beş yaşındaki çocukların çıkması nasıl beklenir? Bu da sorunun ayrı bir yönü. Ayrıca bilimsel açıdan anayasa dili ile yaşayan Türkçeyı bir yere oturtmak da olanaklı değil, çık işin içinden çıkabilirsen... Sayın Evren'in yukarıdaki sözleriyle, 1983 yazındaki TDK ile ilgili konuşrnalannı birlikte değerlendirmek gerekir. Sayın Evren'in söylev ve demeçlerini içeren yapıtta, 1983 ağustosunda konuyla ilgili şöyle bir konuşması var: "...Genç nesil bizi aniamazsa, biz onun soylediklerini anlamazsak, o zaman o genç nesil babasını ağabeyini, annesini geri kafalılıkla suçlamaya başlar. Bu birinci tehlike. İkinci tehlikesi. Atatürk hakkında veya diğer konularda yazılmış kitapları aldığı zaman okuyacak anlamayacak. Şu zamanda yazılmış kitapları okuyacak. Onların içinde de birçok sapık fikirleri savunan eserler var. Onları okuyacak ve eskiyi unutacak. Bunun tehlikesini ben burada görüyorum. Eskiyi unutturmak, yeni bazı sapık ideolojilerle onları yetiştirmek. Bu durum karşısında sevgili vatandaşlarım takip edilecek yol, dil birliğinin ve dilin milli yapısının korunması yonünde olması gerekir. Anayasamızın gereği olarak yeni getirilen Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu işte bunu sağlayacaktır." Peki, Yüksek Kurum içindeki Türk Dil Kurumu bunu sağlayabildi mi? Resmi kurumun çalışmalarını altı yıldır yakından izliyoruz. Kurumlar ortadan kalkarken ayakta alkışlayanlar da soruyor aynı soruyu: Üstelik resmi TDK yönetidlerine gözdağı vererek görevinizi yapmıyorsunuz, adalet önünde hesap sorarız, diyorlar. Nereden baksanız "adalet önünde sorulması" gereken bir hesap olduğu da böylece çıkıyor ortaya. Yalnız, "bu görev" neydi, neden başaramadı resmi TDK, bunu iyi düşünmek gerekir. "Türkislam sentezini" de anımsatalım bu arada. Sayın Evren, başka konuşmalarında da dilin kuşaklar arasında kopukluk yarattığına değinmiştir. Ancak Sayın Evren'in 1989'daki sözlerinden, konuya 1983'teki gibi katı yaklaşmadığı anlaşılıyor. Burada bir açıklama yapmak zorunluluğu doğuyor. Atatürk'ün sözlerinin Türkçeleştirilmesini hem eski TDK hem de başka kişi ve kuruluşlar yıllar önce gerekli görmüşler, bu konuda pek çok da kitap yayımlanmıştır. Ben de kendi kitaplığıma baktım yeniden. İki ciltlik TDK yayını Söylev, başta harp okulları olmak üzere başka okulların, yüzlerce kişinin kamu kuruluşunun yararlandığı bir yapıttı. Anayasanın "gereği olarak getirilen" resmi kurum, bu konuda bir çaba harcıyor mu acaba? Dil devrimi gibi bir olgunun varlığı, onu ilgilendiriyor mu? Hem okurları bilgilendirmek hem resmi TDK'ya soru (hesap) soranları aydınlatmak için resmi TDK'nın yayınlarını içeren kitapçığa bakıyoruz. Altı yılda kırk beşe yakın kitap yayımlamışlar. On beşe yakını eski ürünlerin yeni basımı. (Ama nedense bu kitapçıkta yeni basımların tarihleri yok.) İkisi üçü dergiden ayrıbasım. On beşe yakını da 1983'ten sonra resmi TDK'nın yayını. Hâlâ baskıda olanlar çoğunlukta. Aylık Türk Dili Dergisi1 nin ise gecikmeli 1987 sayıları çıkıyor. Ayrıca, Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun (TDK) altı yüzü aşan yapıtını göz ardı edenlere, onu kapatanlara anımsatmak isteriz: Resmi TDK'nın bu yayınlarının çoğu "maziyi unutturmama" yolundadır. O halde, anayasa "gereği yeni getirilen" bu kurum. kaplumbağa hızıyta daolsa, amaca uygun çalışmaktadır. Eskiyi unutturmamaya çalışırken gösterdiği çabayı. Atatürk'ün kurumunun çalışmalarını "unutturma" yolunda da göstermektedır. Ara sıra da anlaşılmaz işler yapmaktadır Örneğin Dil Yazıları adlı, içinde dil devriminden hiç ödün vermemiş yazarların yazıları bulunan 2 ciltlik bir kitabı, yeniden basmaktadır. Bu konuda hesap soracaklardan da azar işitmiştir. Türkçe Sözlük'te yaptıklarına ise hâlâ mantıklı bir açıklamaları yok. Sözlük, yeni baskı denilerek yayımlandı. Yüzlerce tanım, örnek olduğu gibi aktarılarak, yüzlercesinin içi boşaltılarak beş bilim adamınca sahiplenildi yapıt. Bütün bunlar bir yana, altı yıldır Atatürk'ün kalıtı konusuna da hâlâ inandırıcı bir açıklama yapılmadı. Atatürk'ün kalıtı da birer birer tükenen yapıtlar gibi eriyor mu acaba? Büyük umutlarla kurduklan resmi TDK'nın, Atatürk'ün kurumunu aşması, yaratıcı, yönlendirici olması elbette olanaksızdı. Zaman bunu kanıtladı Eski TDK'nın yeri, önemi ülke ekinine katkısı dahe iyi anlasıldı. Dil Derneği'ne gösterilen ilgi de bunun kanıtı ' Atatürk'ün "Hayatta en hakıkı mursit ilımdir"' sözündekı... Öğretmen sınavı SEVGİ ÖZEL DilDerneği Genel Yazmanı PTT Bu hayat pahaiüığmda binbir yetkUUerinden güçlük çekerek, çocuklannuun yanıt bekliyorıun öğretmen olmalan için elimizden gelen her türlü ARADABIR OKURLARDAN öğretmenlik diplomast verilerek mezun edildiler? Milli Eğitim Bakanımızdan veliler olarak bu smavın kaldınlmasınt istiyoruz. öğretmen Adaylan Velileri sorabilecek. Artık Batt'daki modern ülkelerde olduğu gibi bizde de hayvanların haklannın kanun ve tüzüklerle korunup güvence altma ahnması için faaliyet gösteren "Hayvan Hakları Dernekleri"nin kurularak çalışmaya başlaması için zaman gelmiştir de geçmistir bile. Bizimle aynı dtinyaya gelmekten başka kabahati olmayan ve tanrının verdiği yasaına hakkı bulunan canlılann, yaratıklann acımasızca katledtlmesinin önlenebilmesi için "Hayvanseverler Dernekleri", ya da "Hayvanlan Koruma Dernekleri" yetersiz kalmaktadır. Görüldüğü gibi, bu vahşetin önlenebilmesi için bu konuda müeyyideler konulması için çalışmalar' yapacak örgütlere gereksinim vardır. Resmi TDK ve Dil Derneği Abonesi bulunduğum 325 48 97 No. 'lu telefona ait şubat 1989 faturasının ' 'Müteferrik Fono'' hanesinde kayıtlı 17.034. TL. tutanndaki meblâğı hangi hizmete karşılık ödediğimi, PTT görevlilerinden doyurucu bir yanıt alamamam nedeniyle birkaç gün önce bu sütunlardan sormuştum. Bu arada etime geçen mart 1989 faturasının da "MüteferrikFono" hanesinde 17.500. TL. tutannda bir meblâğ olduğunu büyük bir şaskınhkla gördüm. Görüsme bedelinin dısında her ay PTT'ye niçin 17 bin küsur lira ödemek zorunda olduğumu lütfen bir yetkiti açıklayabitir mi? NtLGÜN SÜNER / tstanbul Ş/JrJm, imkânı sarf etlik. Mezun olduklannda, maalesef karşılarma hiç kimseye yarar sağlamayan, çocuklarımıu zora koşan sınav görünümü altında anlamsn bir sıralama sınavı olan haksız uygulama ile karşı karşıya bırakıidıiar. Eğitim fakültesi ve eğitim yüksek okulu mezunu öğretmenlik diplomalan olan bı'zim çocuklartmız, sokaklarda boş gezdirilmekte bu arada da okullarda öğrenciler öğretmensiz bırakılmaktadır. Anlayamadığımız diğer bir durum da, çocuklarımız öğretmenlik yapma yeteneğine sahip değilse eğitim fakültelerinden ve eğitim yüksek okullarından niçin U m v d u m . . Hayvan kattianu Gazetemizde "yeni baskanın ilk işi hayvan katliamı" bashğını taşıyan yazıyı okuyunca bunlan yaztnak gereğini duydum. Ülkedeki idareciler acaba ne zaman hayvanlan ve doğayı korumamn, çağdaşhğın ve uygarlığın en önde gelen gereklerinden biri olduğunu anlayacaklar? Ya da ne zaman idareciler ve yetkililer, bunu anlayan kişiler arasından seçilecek? Sayın Necla Seyhun'un gazetede çıkan bir pazar yazısında belirtmis olduğu gibi Türkiye 'de insanlar ne zaman "kimin dünyasım Dr. MELTEM ALT1NÖRS kimden esirgiyoruz?" diye Ankara Ö I k e m ve Şiiri kendi sesiyle dinlemek İMCH U A F U S A N f T I MÜKEVVEN Artık yaşamıyor. Aziz naaşı 21.4.1989 cuma günü (bugün) ikindi namazını müteakip Moda Camii'nden alınarak Karacaahmet Kabristaru'na defnedilecektir. Eşi Adnan Ateşer Kızı Fisun Ateşer Not: Çiçek göndermek isteyenlerin Nesin Vakfı'na bağışta bulunmalan rica olunur. '< j ) v w aua. t AY ft O J U M P i L • KAHA « HUUNUUJUI ESKlTTIM KAfUNLIK mı >IK« • » SOKAG1 v e k k a s e ! ı ç k ı i a b e k ( ı I e t ı n d a v e Muzik Tasanm. RAHMİ SALTUK S>*iruK PLAK VE KASÇ7ÇILI' SAN VE TtCARET LTD $7 ! tj Ç 6 8<c* No 55! > U"»« on 5'.' '3 69 TEŞEKKÜR Ressam TUNCAY BETIL'in mezarını yaptıran büyük üstad Profesör KARADENtZÖRMESANAYt A.Ş.'NİN 31.12.1988 T4RİHİNDEKİ BİLANÇOSU AKTİF 1DÖNEN DEĞERLER AHazır degerler BKısa vadeli alacaklar CStoklar lllk madde ve malzeme 2Yan mamuller 3MamuIler 4Diger DDiğer stoklar DURAN VARLIKLAR AUzun vadeli alacaklar Blştırakler CSabit değerler ()Birlkmiş amortismanlar DİĞER AKTİFLER AKTİF TOPLAMI NAZIM HESAPLAR AKTtF GENEL TOPLAMI BİLANÇO DİPNOTLAR1 Stok değerlemesinde orlalama maliyet yöntemi uygulanmışlır. Normal amortisman yönıemi jygulanmışiır. Aktif değerler üzerindeki loplam sigorıa II.000.000.OOO.TL'dir. 161.448.3.Î48.758.2.027.361. (l.OOO.Tl.l 5.552.165.IKISA VADELİ YABANC1 KAYNAKLAR ALzun vadeli borç lak'illeri BDiğer kısa vadeli yabancı kaynak. ORTA VE UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLAR ATedavüldeki lahviller BDiğer vabancı kaynaklar ÖZ KAYNAKLAR AÖdenmiş sermaye BYedek akçeler CDeJer artış fonları DDönem Wâvı DİĞER PASİFLER 50.454, 1.002.813, PAStF 1.053 267, ŞEFİK BURSALI'ya sanat adına teşekkür ederiz. MAYA SANAT GALERİSİ 1.588.740.190.175.159.94688.500. II 1.551.020, 1.500.000, 51.020, 713.125, 1.679.863, 2.072.565, 1.383.127, 153.654, 5.848.680, III14.598.12.194 1.240.7.942.568.5.055.200.2.900.802IV153.654.8.606.621.761.704.9.368.325. II TEŞEKKÜR 1 Ekim 1988 günü yitirdiğimiz Ressam TUNCAY BETİL'in gömütünü yaptıran Türk Resminin üstadlarından Profesör 111 PASİF TOPLAMI NAZIM HESAPLAR PASİF GENEL TOPLAMI 8.606.621, 761 704, 9.368.325, Türk Sanatı ve Sanatçıları adına teşekkür ediyorum. HASİBE AYTEN ŞEFİK BURSALI'ya KARADANİZ ÖRME SANAYİ A.STNİN 1.1.198831.12.1988 DÖNEMİ GELİR TABLOSU IBRUT SATIŞ HASILATI l^'urtiçi sauşlar 2lhracat satışlan HASILATTAN İNDİRİMLER NET SATIŞ HASILATI SATILAN MAL1N MALİYETİ SATIŞ GİDERLERİ BRÜT SATIŞ KÂRI () ( + J5.399.733.296; (+ )5.250.699.644r () 10.650.432.940, IIIIIIVVVI597.700, 10.649.835.240, () 8.764.044.872.33 () 87.397.063.30 1.798.393.304.37 610.482.559 (M 1.187.910.745.29 DENETLEME kURULL RAPORU KARADENİZ ÖRME SANAYİ A.Ş.. GENEL KLRLLL1NA Ortaklığm Unvanı Orıaklığın Mcrkezi Orıaklığın Scrmayesi Onaklığın faaliyet konusu :KaraJcniz Örnıe Sanayi A.Ş. :lsianbül :l.300.t»00.O0ÜrTL. :Kamgarn >ün, yün scnlctik karışım kıınıuş vc örgü ipliğî imalaiı ve boyama. Dcııcticilcrin adı. görcv sürelcri. orlak olup olmuclıklan Turhan Sulumaoo|tu 1 yıl ortak değil Şahin Ycnigiiıı 1 yıl ortak değil. Kuliİiiiüiı vöMclını ^kıırıılıı * V Jvaoıvc U | ' r l \ m l l l l ı u ı ı r V ' l IV.L l l l l I t l 1.1 11.1 lan denciim kıırulu toplanutan sayıları :Yonciim KUFLIIU u>planıilan»a kauluımadı. LVnctleniı.1 kurıılu 4 loplaniı yapu. Orıaklık hcsaplan, doficr ve belgeleri u/erindc yapılaıı incelenicnin kapsaniı hangi larihlerde incelerne yapılüıgı vanlan souuv :S.4.|yS8 11.7.1988 9.y.1988 8.11.I98S mrihicriiKİe yupılan incL'lenıelerdc dclıcr kayıllaruıın süreMnde, doğru ve yasalara ıı\gun bivimüc islendiği. >irkei yöneıinıiyk* ilgili alı1 ııaıı kararlarııı IIMIÎIUK uygun olarak luıulaıı karar dcl'ıcı inc geeiriIdiği ıcspiı edilmi>(îr. I.l.K. 353'ÜIKÜ maddcsinin 1 t'ıkrasınııı 3 numarah bendi gereğiiK'e oriaklık ve/ııesitıdc vapılan sayımlartn sayısi ve ^omıclan :5 ke/ ve/nosayııın yapılnıiş. kasa dcllt'Tİ ile ımihıhakai siiğlanns. kasa hakiyesi lam o'aI.l.K. 353"tmcu nıaddcsinin I lıkrasının 1 mıınaralı bcndi gcregincc yupılan iuceleıne larihleri vc somıcları :24.I.I989 gıiıui iiKeleıııe vapılnıı>. llılaiKo lan/tnı şokli hıısıısunda karnra vaııliıiısln. İnıikal eden sikâyv.1 ve yolsu/Uıklar vc hıınlar hakkında yapılan i>lcnıicr Hcıluıııgı hir sikâveik' kaışila>ılnuıınışhr. karjdeni/ Önne Sanayi A.^nin 1.1.I9S8 3I.I2.I9S8 doik'itıi hesap \e ijlcınleriııi 1.1 icari'l kaıuımı, Oıiakhgın csas so/lc>ınesi ve diğer mev/ııaı ile geıiel kabııl görmiis ımıhasebe ilke ve siand.n ılanııa göre iiKVİenıiü butııımuıkıavi/ (iörusümü/e gore ieeriğiııi heııiınscdığiıni/ ekli 31.I2.I9H8 larihi ılibiirıyla dü/cnlcnmi) bilaneo ortuklıgııı anılan lai'İliıeki uıali durıınnıiıu I.1.19SH31.I2.I9S8 donenıine ail kât/arar lahlosiı aıulan doneıne aiı geieek Vaalıyci soııııçlurtnı yansıimakia vt k'mn ıkıgıtımı onerisi yasabu» \e oıtaUık esas so/(esmesine uygun bıılunınakiadıı. Milaneonun \e kâı/araı eenelinin oııaylaııntasinı ve yonciinı kıtııtlıııuın akUimııasinı ar/ cJeri/. Dcııeıleıne kıırıılıı •jalııiı Yenigıi'i lıırlıan Sııtaına.ıo^lu TEŞEKKÜR Duyarlılıkla ressam TUNCAY BETİL'e ölümünden bir yıl önce başlayarak yardım eden, ölümcül sayrılığında da, bakım giderlerini üstlenerek, bizlere güç veren, Sanatçı dostu. Can Dost, YÜCEL ÇELİK'e Tüm Sanatçılar adına teşekkür ediyorum. HASİBE AYTEN Ressam TUNCAY BETİL'in sayrılığında bakımını üstlenen LeylâAzmi Boztepe ye, Dursune Gültekin'e, dostluklarıyla yanımızda olan, Sn. Hamiye Çolakoğluna, Habip Aydoğdu'ya, imren Erşen'e, Döne Otyam'a. Utku Yurtsever'e, AN Çubukçu'ya erneği geçen arkadaş ve dostlara Güzel Sanatlar Müdür Yardımcımız Sn. VII GENEL YÖNETİM GİDERLERİ VIII İŞLETME KÂRI IX İŞLETME DIŞI KÂR VEYA ZARAR 1Kur farkları 2İşletme dışı kârlar FİNANSMAN GİDERLERİ (+) (+) () () () TEŞEKKÜR (+ ) 867.592.507.02 797.476.178, 70.116.329.02 () 31.785.405, 611.997.282, 2X.59.1 .("162.40 X 672.375.749.40 IOrıa ve uzun vad. krd. faiz 2Tedavüldeki lahvil fai/ 3Diğer rınansman gidcrlcri XI VERGİ ÖNCEKİ KÂR XII ÖDENECEK VERGİ VE DİĞER YASAI. YÜKÜM XIIIDONEM KARI (•) I5OU5I9.537, 1.232.607.965.91 İHSAN YÜCEÖZSOY'a Tüm sanatçılar adına teşekkür ediyorum. Dağıtılacak 1 Temellü: T Dağnılacak lonlam temeııünun odenmb scrmaycyc oranı: ','<> HASİBE AYTEN E* HICH SCHOOL FOR BOVS w FOR GIRLS ılc 5ı»ı,/ıi.ı NIŞANTAŞI ve BEYOCLU ANADOLU LISELERİ MEZUNLARINA Kıırıılıı^ liıifııiılı'ki ı/ı'fm'ciiıııı:ı>ı tltizeıtkıtıilı ııenit'kh lı'j^MiliMıi lırfiMı;! ^'k'/ıjfı'rH: MARMARA ETAP J.H N K I H CIIIHII SJ.II I'J.IKI H I G H SCHOOL LULAR D E R N E Ğ İ TYI los (>« <">l 7s ^4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear