Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 NİSAN 1989 CUMHURİYET/15 Sıvas 'Rebecca'nın yazan öldü Romanlarında aşk ve doğaustü olayları konu edinen ünlü i ngiiiz yazan Dame DaphneDuMaurier, İngiltere'nin Comwall kenti yakınlarındaki evinde8i yaşında öldü. Du Mauner, 'Rebecca'nın da yazarıydı. (Fbtoğraf:AP) Trafik kazasında lOölü Avrupa Konseyi kutlanıaları SIVAS (Cumhuriyet) Yıldızeli ilçesi yakınlannda meydana gelen trafik kazasında 10 kişi öldü, 7'si ağır 29 kişi de yaralandı. Erzurum'dan Tekirdağ'a orman işçisi götürmekte olan Mehmel Dalmış yönetimindeki 34 DYA 14 plakah yolcu otobüsü, SıvasAnkara karayolunun 20. kilometresinde ön lastiğinin patlaması sonucu şararnpole yuvarlandı. Kazada, MusUfa Tuna, Veysel Aydın, Selahattin Koç, Yaşar Cafer, Şaban Gezer. Yılmaz İlter, Ahmel Sankaya, Mehmel Şerif Altun, Nurelün Altun ve kimliği belirlenemeyen 1 kişi hayatını kaybetti. m l f n n f l n r Kondor kuşlan, nesii tukenmekte olan yaratkH U I I M U I lardar, b j r i ( j j r ABD'nin San Diego kentindeki bir vahşı hayvan çiftliğinde yapılan çalışmalar sonucu, önceki gün kuluçkadan bir kondor yavrusunun daha dünyaya gelmesi, bilim adamlarmı sevindirdi. Dünyada haler yalnızca 29 kondor kuşunun yaşadığı biliniyor. ANKARA (ANKA) Avrupa Konseyi'nin 40. kuruluş yıldönumü dolayısiyla, Dış Politika Enstitüsü tarafından uluslararası bir kolokyum düzenlenecek. Kolokyumun açılış konuşmasını Avrupa Konseyi'ndcn sorumlu Devlet Bakanı Kâraran tnan yapacak. Dışişleri Bakanlığı Fatin Rüştü Zorlu Salonu'nda düzenlenecek. kolokyum çerçevesinde iki panel yapılacak. "Avrupa Konseyi: Gecmiş ve Gelecek Bakımından Göriişler" ve "Insan Hakları ve Avrupa Konseyi" konulu panellere, Avrupa Konseyi Politik tşler Direktorü Hans Peter Fürrer, Avrupa Konseyi Insan Hakları Komisyonu üyesi Sir Basil Hall katılacak. Panellere katılacak konuşmacıiar arasında, gazeteciyazar Metin Toker ve Profesör Sual Bilge de yer alıyor. Taiwan'da bir Sovyet güzel 89 guzellik yarışmasını ABD guzelı Stephanie Kuehne kazandı Ikmcıliğe Perutu NuriaPuig, üçüncüluğe ıseMeksikalı güze! AngelicaRuızın değergörüldüğü güzeliik yanşmasının en ilgınç yönu, Sovyetler Birtiği adına yarışmaya katılan Julia Mıkheıeva'nın Taiwan'a resmi olarak gelen ilk Sovyet vatandaşı olmasıydı (Fotoğraf Reuter) HABERLERİN DEVAMI Işte Yılmaz'ın ANAP raporu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yerel seçim yenilgisinden sonra ANAP'ın siyasi yelpazedeki yeri konusunda bir rapor hazırlayan Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, parti içinde tartışmalara neden oldu. Ydmaz'ın ANAP'ın "merkez sag" bir çizgiye gelmesi ve aşırı sağdan arınması gerektiğini savunan rapprunun tam metni şöyle: "Günümuzde biümsel olarak siyasi partilerle ilgili en temel ayırırn kitle partileriideolojik partiler ayınmıdır. Kitle partileri belli ana görüşler ışığında geniş kitlelerin ihtiyaç ve beklentilerine cevap vermeyi on planda tularlar. Ideolojik partilerde ise önernli olan ideolojidir. Parti faaliyetleri ideolojinin kitlelere benimsetilmesi amacına yöneliktir. ABD, Kanada, Japonya ve bir ölçüde tngiltere gibi iki partili parlamenter sisteme sahip ulkelerde parlamentoda temsil edilen tüm partiler kitle partileridir. Buna karşıhk çok partili parlamenter sistemin hâkim olduğu dığer ulkelerde kitle partileri yanında ideolojik partiler de parlarnentoda yer alabilmektedir. Ancak bugün dünyada ideolojik partilerin çoğunlukta olduğu ve yönetiın sorumluluğu üstlendiği hiçbir demokratik ülke mevcut değildir. İdeolojik partilerin demokratik sistern içinde nispi başarıları ancak iç savaş, büyuk ekonomik bunalım gibi nedenlerle polarizasyonun aşırı derecede arttığı dönemlerde söz konusu olmaktadır. Bu şartlarda iktidara gelen ideolojik partiler de mevcut çoğulcu demokratik sistemle uyuşmazhğa girmekte ve kısa sürede baskı rejimlerine yönelmektedirler. II. Dünya Savaşı öncesinde Almanya'da Nasyonal Sosyalist lşçi Partisi ve II. Düuya Savaşı sonrasmda Çekoslovakya'da Komünist Partisi örneği gibi. lamda parti içi koalısyon söz konusudur. Parti içi rekabet hiçbir zaman bu koalisyonun kanatlanndan birisini safdışı etmek için kullanılmaz. Çünkü bilinir ki böyle bir durum partinin toplam gücünü azaltır. Çeşitli giincel konularda farklı yaklaşımlar arasında uzlaşma sağJanrnası kitle partilerinin kaçınamayacakları bir görevdir. Kitle partilerinin başlangıç dönemlerinde bu denge ve uzlaşmanın sağlanmasında en büytik yük lidere düşer. Buna karşıhk particilik geleneklerinin kökleştiği durumlarda, günümuzde İtalyan Hıristiyan Demokrat Partisi ve Japon Liberal Demokrat Parti örneklerinde olduğu gibi, lider fazlaca bir önem tasımaz ve sürekii lider değişikliği partinin gücünü etkilemez. Bir kitle partisinde tüm parti üyelerinin iktidann kaybedilmesi veya iktidar şansının kaçınlması halinde bireysel olarak bundan hiçbir parti mensubunun kazançlı çıkamayacağı şuuruna sahip olmaları gerekir. Uzlaşmanın ve dengenin anahtarı bu şuurdur. Türkiye'de 1960'lara kadar sadece kitle partileri söz konusu iken bu tarihlerden itibaren çoğulcu demokratik sistem içinde ideolojik partiler ortaya çıkmıştır. Bunlann başlıcaları Türkiye lşçi Partisi, Müliyetçi Hareket Partisi ve Milli Selamet Partisi'dir. TtP aşırı sol ideolojiyi, aşırı sağda ise MHP radikal milliyetçi ideolojiyi, MSP dinci ideolojiyi savunmuştur. İdeolojik partilerin varlığına rağmen bir kitle partisi olan AP 1965 ve 1969 seçimlerinde mutlak çoğunluğu sağlayabilmiştir. 1973 seçimlerinde oy oranının yüzde 17 düştnesi ise kendi içinden bir başka sağ kitle partisinin doğması sonucudur. 1977 seçimlerinde bir sol kitle partisi olan CHP, oyların yüzde 41.4'ünü aldığı halde uygulanan seçim sistemi nedeniyle çoğunluğu sağlayamamıştır. İdeolojik partilerin hiçbiri tek başına yüzde 12'ye ulaşamamış, bunların toplam oyları ise hiçbir zaman yüzde 16'yı bulmamıştır. Bu dönemin çeşitli nedenlerle aşırı polarizasyon dönemi olduğunu ve seçimlere katılma oranımn da yüzde 6572 arasında seyrettiğini unutmamak gerekir. Bu şartlar altında 1977 seçimleri öncesinde yapılan bir bilimsel arastırmada (*) seçmenlerden keıi' dilerini siyasi yelpazede sahip olduklan görüşe gore yerleştirmeleri istenmiştir. Seçmenlerin yüzde 24.4'ü kendilerini sağ, yüzde 27.7'si sol, yüzde 26.8'i ise merkezde göstermiştir. Ancak sağsol ayırımıyla ilgilenmediğini belirten seçmenler de hesaba katıldığında yüzde 50 civannda bir merkeziyetçi unsur ortaya çıkmaktadır. Bu araştırmadan çıkartılacak sonuç, sağsol gnıplaşmasııun Türk siyasal hayatında önemli bir boyut oluşturduğu dönemde dahi kutuplaşmamış siyasal merkezin Türk seçmeni açısmdan önemini korumasıdır. Aynı araştırmaya göre 1977 seçimlerinde merkezdeki seçmenlerin yüzde 55'i CHP'ye, yüzde 31.3'ü AP'ye oy vermiştir. Solun çeşitli nüanslannı benimseyen seçmenlerin CHP'nin toplam oyu içindeki payı yüzde 44'ten, sağın çeşitli nüanslarını benimseyen seçmenlerin AP'nin toplam ayu içindeki payı yüzde 48'den ibarettir. Anavatan Partisi 1983 yılında kurulurken bu gerçeği, yani Türk parti sisteminin merkezdeki ılımh çoğulculuğa dayalı olduğu gerçeğini, çok iyi değerlendirmiş ve toplumdaki çatışmaeı değerlerin yerine uzlaşmacı değerleri, hoşgöruyu savunmuştur. Partinin siyasi yelpazedeki yeri mümkün olduğu kadar geniş bir tabana oturtulmuş, aşın sağdan ılımlı sola kadar bütün görüşlere açık tutulmuştur. Anavatan Partisi'nin programmda milliyetçimuhafazakâr bir ar.layışla sosyal adaletçi, rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisi esas alınmıştır. Bu kavramlar esas itibanyla sağ bir partiyi karakterize etmektedir. Ancak 25.12.1987 tarihinde TBMM'de okunan hükumet programında bu kavramlara açıklık getirilmiştir. Buna göre 'Milliyetçilik anlayışımız, Büviik Atatürk'ün görüşleri doğrultusunda, devietin bağımsızlıgını, milletimizin bütünlüğünii, ülkenin bölünmezliğini, cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyan bir muhtevaya sahiptir'. Görüldüğü gibi burada doktriner anlamda bir milliyetçilik söz konusu değildir. Milliyetçilik ayırıcı değil, birleştirici bir unsur olarak benimsenmiştir. Aynı biçimde muhafazakârlık da tutucu değil, kendi öz değerlerimizi koruyup ilerlemeye açık bir anlayış olarak ortaya konulmuştur. Nihayet rekabetçi serbest ekonomi düzeni esas alınırken sosyal adalet kavramı da özellikle vurgulanmıştır. Bu anlayış içinde Anavatan Partisi'nin düşünce yapısı T.C. tarihiyle ve Türk insanının genel siyasi yaklaşımıyla tam bir uyum içindedir. Daha önemlisi Türk seçmeninin Anavatan Partisi'ni algılayış biçimidir. Seçmen gözünde ANAP modern, ileTİemeci, ılımlı ve uzlaşmacı bir parti olmuştur. 1983 genel seçimlerinde özellikle şehirlerde büyük basarı sağlanmış, 1984 mahalli seçimlerinde bu başarı daha da perçmlenrruştir. Bu seçimlerden sonra yapılan araştırmalar ANAP oylan içinde en büyük kesimin eski AP, ikinci büyük kesimin eski CHP olduğunu göstermiştir. Aşırı sağdaki eski partilerin payı ise marjinal ölçüdedir. ANAP 198387 arası dönemde haklı olarak eski dört egilimi birleştırdiğini ilan etmiştir. 1986 ara seçimleri izlenen politikalardan memnuniyetsizük sinyalleri vermiş olmasına rağmen 1987 referandumunda Türk seçmeni yüzde 49.83 oranında bir oyla eski çatışma dönemini istemedigini belli etmiş, ANAP'ın siyasi felsefesini onaylamıştır. Bu oran 1977 yılında yapılan arastırmada bulunan merkezdeki ve hiçbir siyasi görüşe angaje olmayan seçmen oramyla tam bir uyum göstermektedir. 1983 seçimlerinde seçmen askeri yönetimin desteğindeki MDP'yi ANAP'ın sağına, HP'yi ise ANAP'ın soluna yerleştirmiştir. HP bu en olumsuz koşullarda yüzde 30 oy almıştır. Bu oran Türkiye'de asgari potansiyelioi yansıtmaktadır. Bugünkü bölüumüş yapısı içinde sol, toplam oy oranını 1987'de yüzde 35'e, i989'da yüzde 38'e yükseltmiştir. Güzel Aşırı sağ partiler ise 1987'de yüzde 10 olan oy oranlarını Hasan 1989'da yuzde 15'e vukseltmişlerdir. Dalan ANAP'ta sert tartışma Dalan önce partisini kursun, görelinı Celal Güzel: Keçeciler ve arkadaşlarımn yerel seçim sonuçlarını il başkanlarıyla birlikte tartışmaları önerisine liberaller sert tepki gösterdi. Özal da öneriye karşı çıkarak "Gerekirse küçük kongreyi toplarız" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yerel seçim sonuçlarının ANAP grubunda tartışılmasıru isteyen önergenin öngörüşmeleri yapıhrken, liberallerle milliyetçimuhafazakâr kanattan milletvekillerı arasında sert tartışmalar çıktı. ANAP'ın eski Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler ve beş arkadaşının "yerel secim sonuçlannın tartışümasına il başkanlannın da katılmasını" isteyen önergesitıe karşı çıkan Başbakan Turgut Özal, "Gerekirse küçük kongreyi toplanz" dedi. ANAP grubunun dün yaptığı toplantıda Grup Başkanvekili Raşit Daldal, yerel seçim sonuçlarının grupta değerlendirilmesine iiişkin önergeyi okudu. Grup başkanvekillerinden Ülkü Gökalp Güney, önergenin lehinde ;öz alarak yerel seçim sonuçlarının tartışılmasını istedi ve "Bu seçim yenilgisinin sebeplerini arastınp ortaya koymalıyız" dedi. Daha sonra soz alan Başbakan Özal, evlerde milletvekilleriyle toplantılar yaptıklanru ve yerel seçim sonuçlarını değerlendirdiklerini belirterek, "Ama meselenin burada da konuşulmasını uygun buluyonım" dedi. Daha sonra önerge oylanarak kabul edildi. Konya Milletvekili Haydar Koyuncu ile Antalya Milletvekili Cengiz Dağyar'ın da içlerinde bulunduğu 78 kişilik bir grubun önergenin görüşülmesine karşı oy kullandığı saptandı. Oylamadan sonra Mehmet Keçeciler ile beş arkadaşının önergeleri okundu. Alpaslan Pehlivanlı, Burhan Kara, Yaşar Albayrak, Talat Zengin ve Ersin Taranoğlu'nun imzaladıklan önerge, 21 nisan akşamı iftardan sonra grubun toplanmasını ve yerel seçim sonuçlarının tartışılmasını, Ankara'ya çağrılan il başkanlarının da toplantıya katılmalarını öngöruyordu. Önergenin lehinde söz alan Malatya Milletvekili Talat Zengin, il başkanlarının da katıldığı bir toplantıda yerel seçim değerlendirmesinin birçok faydaiar sağlayacağım belirterek, "Bizim başka maksadımız yoktur" dedi. Muhafazakârmilliyetçi kanattan Zengin'e karşı Aydın Milletvekili Mehmet Özalp söz aldı. Özalp, önergenin aleyhinde konuşarak, "tl başkanlan küçük kongrede konuşsunlar, burada milletvekilleri konuşacak, onlar dinleyecek. Buna ne lüzum var" dedi. Bu arada önerge sahiplerinden ittifakçı Alpaslan Pehlivanlı, ayağa kalkarak "Şimdi içeride bir il başkanımız var. Bizi dinliyor. Size ne zararı var?" diye bağırdı. ANAP'lılar, "Kim hangi il başkanı?" diye sorariarken, Başbakan Özal'a bir not iletildi. Başbakan Özal, notu okuduktan sonra, "Cumartesi akşamı müsait değilim. Ev toplanUlanmız var. Önergeyi veren arkadaşlar herhalde bunu biimiyoriar. Burada bulunamam. Elbette il Sol ile aşın sağın arası Türkiye'deki iktidar potansiyeli sol ile aşın sağın arasındaki oylardır. Katılma oranları da dikkate alındığında bu oyların tüm oylann en az yansı olduğu rneydandadır. Önümüzdeki dönemde bu yüzde 50 için ANAP'la DYP arasında kıyasıya bir yarıs söz konusudur. Bu partiler aynı tabaru paylaşan kitle partileridir. Aşırı sağdaki ideolojik partiler 1987'deki en yüksek noktalanna ulaşmışlardır. Oylarını korumalarıru beklemek gerçekçidir. Eğer oy oranları düşerse bu, katılımın artmasıyla mümkün olacaktır. Ancak bu partilerden ANAP'a ve>a DYP'ye oy dönüşü beklenmemelidir. Solun oy oranındaki artış, katılma oranının düşmesi yanında, özellikle buyük şehirlerde ANAP oylarının sol partilere kayması sonucudur. İdeolojik tercihlerin bu kadar kısa devrelerde değişmeyeceği kabul edilirse bu artan oylar esas itibanyla merkezdeki oylardır. Bu oyların en bariz özelliği sosyal değişim ihtiyacını yansıtmasıdır. Sonuç olarak ANAP, ılımlı sağ ve merkezdeki seçmenin değer yargüanmn doğru bir analizıni yapabildiği, bu analiz sonucuna ve aşın sağdan tekrar oy alamayacağı gerçeğine göre kendisine çeki düzen verebildiği, politikasıru seçmenin günlük ihtiyaçlarının karşılanmasına öncelik verecek biçimde revize edebildiği takd.rde eski oy oranma yaklaşabilecektir;' (•) Türk Siyasal Hayatının Gelişimi, E. Kalaycıoğlu. A. Yaşar Sanbay. tst. 1986, Sahife 345346. ideolojik partiler Kitle partileri Kitle partilerinin ortak özelliği hitap ettiği seçmen kitlesinin asgari müştereklerini ortaya koyması ve bir uzlaşıya dayalı olmasıdır. Kitle partilerinde pani programından ziyade önem taşıyan husus, kadro ve icraattır. Eğitici değil, pragmatist olmak zorundadırlar. îzlenen politikanın halkın taleplerine uygunluğunu denetleyebilmek için yönetimle taban arasında sürekii bir bağ bulunmalıdır. Öte yandan kitle partisi kendi içinde farklı görüşleri birleştirdiği için her kademedeki yöneticilerinde ve temsilcilerinde bu farklı görüşleri temsil eden kişiler arasında bir denge kurmak ve bu dengeyi sürekii yaşatmak zorundadır. Her kitle partisinde bir an ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Milli Eğitim Bakanı, ANAP Gaziantep Milletvekili Hasan Celal Güzel, eski İstanbul Belediye Başkaru Bedrettin Dalanın kendisinin Başbakanın kardeşi Korkut Özal'a yakın olduğuna ilişkin sözlerini yanıtladı. Güzel, "Dalan benim muhalabım değildir. Benim hakkırnda tenkitte bulunmak istiyorsa, önce partisini kursun görelim" dedi. Dalan, gazetemizde dün yayımlanan demecinde Guzel ile ilgili görüşlerini de açıklamıştı. Dalan, "Eğer benim samimi kanaatimi sonıyorsanız, bence Hasan Celal Güzel, Korkut Özal'a, Eymen Topbaş'tan bile daha yakındır" demişti. Hasan Celal Güzel, Cumhuriyet muhabirinin Dalan'ın sözleriyle ilgili sorusuna şu yanıtı verdi: "Sayın Dalan benim muhatabım değildir. Sayın Dalan tstanbul'un eski belediye başkanıdır. Eğer hâlâ aynlmadıysa, partinin de üyesidir. Kendisi benim hakkımda tenkitte bulunmak istiyorsa, önce partisini kursun görelim. Bu partinin genel başkanı sıfatını kazansın, kendisini ancak bundan sonra muhatap kabul edebilirim. Kendisinin üzüntüsünü aulıyonım. Ancak bu üzüntünun kendisini yanlış beynnlara götürrnemesini dilerim." Güzel, konuya ilişkin diğer soruları yanıtsız bıraktı. başkanlannuzı da dinlemek lazınt, ama burada miUetvekillerimiz konuşacaklar. tl başkanlanmızın söz hakkı olmayacak. Gerekirse küçük kongre toplarız" dedi. Liberallerin de içerisinde yer aldığı bazı milletvekilleri oturdukları yerden "Oylayalım" şeklinde bağırırlarken, Alpaslan Pehlivanlı, "Bu ne demek oluyor? Madem Başbakan müsait degil, önergemi geri çekiyonım" diyerek müdahalede bulundu. Bu arada bir ANAP milletvekilinin "Senin imzan yok ki. Ne konuşuyorsun, çekemezsin" şeklinde bağırdığı duyuldu. Eski İçişleri Bakanı liberal Mustafa Kalemli, "Oylamaya geçelim, oylayalım" şeklinde müda, halede bulunurken, önerge sahiplerinden Talat Zengin, "Geri çekiyonız. Oylamaya ne lüzum var?" dedi. Kalemli, Zengin'e, "Sen ne kanşıyorsun?" şeklinde bağınnca, Zengin, sinirli bir biçimde, "Ben imza sahibiyim. Sen kim oluyorsun, ne kanşıvorsun?" diye çıkıştı. Tartışmalann sertleştiği sırada Başbakan Özal sinirli bir biçinv de kürsüden inerek, "Benim saat 15.OO'te bir randevum var" dedi, Özal, miUetvekillerinin kendisinin önünde tartış.malanna sinirlenmiş bir biçimde hızlı adımlarla grup toplantısını terk etti. Milletvekilleri de Özal'ın ardından kulise çıkarak tartışmaları sürdürdüler. Liberaller, Keçeciler'in imzasının yer aldığı önergenin oylanması halinde gruptan en fazla "3040 oy alacağını" öne sürerlerken, muhafazakârmilliyetçi kanadın öncü isimlerinin imzalannı taşıyan önerge sahipleri liberallerin teşkilattan korktuğunu ifade ettiler. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafi 1. Sayfada) Onceki gün, siyaset kulisinde heyecanlı saatler yaşandı. Kulise sızan bir habere göre; Özal, yeni kurulan 80 beldede önümüzdeki haziran ayında belediye seçimleri yapacaktı. Haber gerçekse bu karar erken seçimin göstergesi olacaktı. 80 beldede devletin tüm olanaklarını kullanarak ANAP seçim kazanırsa, ey10189'da genel seçimden kaçmaya bir gerekçe yakalamış olacaktı. Özal, yerel seçimlerdeki sonuca karşın iki ay sonra halkın ANAP'ı ve hükümeti desteklemeye devam ettiğini öne sürebilirdi. O zaman eylül 89'la ilgili tüm varsayımlar suya düşebilirdi. Siya1 set kulisi, Yüksek Seçim Kurulu nun kapısına dayandı. YSK, haziranda "lokal bir seçim" için ne çalışmaya başlamış ne de bir takvim hazırlamıştı. Haziranda küçük de olsa seçim yapılabilmesi için YSK'nın tarih ilan etmesi, takvim çıkarması gerekirdi. Böyte bir hazırtık yoktu, YSK hâlâ son seçimlerdeki itirazlarta boğuşuyordu. Bu gösterge yürekleri serinletti, muhalefet, ÖzaPın kaçmasına olanak görmediği erken genel seçim tarihiyle ilgili araştırmalarını sürdürdü. İlk başta Özal'ın son günlerde tezgâha koyduğu kimi ekonomik manevralarla işçi, memur, küçük çiftçi kesimlerine dağıtacağı paranın altında neler yattığı araştırıldı. Sadece muhalefet kulisinde değil, örneğin DPT koridorlarında da erken seçim işareti sayılan yeni hazırlıklardan söz ediliyordu. Ozal'ın ekonomi muavinlerinden Devlet Bakanı Işın Çelebi, ya kimi rakamlarla çjöstergeleri öğrenmek ya da "verileceklerden sonra ortaya çıkacak tabloyu kestirebilmek için" son günlerde sık sık DPT müsteşarı Tigrel'i ziyaret ediyordu. Bu aralar, DPT koridorlarına maliyenin yeni patronu Ekrem Pakdemirli'nin bir eğilimi yansıdı. Hükümet, carnaçar kamuda çalışan işçiye 4ster beğenilsin ister yadsınsın bir ölçüde para dağıtacaktı. En azından geçen yılki enflasyon karşısında ücretlerin kaybettiğini verecekti. Hükümet, işçilerle bayramdan önce anlaşmaya varmayı isliyordu. Hiç değılse Şeker Bayramı'nda işçiye devlet gücünün yettiği ölçüde "bir şeyler" verilmiş olacaktı. Ama, işci gözetilmiş, para alırken memur ne olacaktı? Memurdan homurdanma, hükümetçe dışlandığı yargısıyla cıddi tepkiler gelmeyecek miydi? Bir formül?.. Evet, işçinin yanı sıra memurlara da "bayram bahşişi" ıçeren bir formül aranmalıydı. DPT koridoruna göre Pakdemirli, sihirli formülü yakalamış. bakanlığın üstdüzeyinden, gereken incelemeyi yapmalartnı istemişti. Özal'ın süper devrimciliğine yaraşır son kararla bir süredir memurlar on bes günde bir maaş ve ücret alıyorlardı. Nisanda bu uygulama sürmüştü. Mayısta "uygulamadan vazgeçilebilir, ücret ödemelerı eskiden olduğu gibi yme aybaşlarına getirilirdi". Hük jmet, "prim sağlardı". Mayıs başında memurların toplam sürede bir buçuk maaş almalarını sağlayan yeni bir düzenleme neden yapılmasındı? İşçiden sonra memurlarda bayram öncesi bir avuç şekerle "sevindırilir", temmuzdayapılacağı söylenen yeni ücret ayarlamalarına, tabii Özal'a umutla bakabilirlerdi. Bu veya benzeri formüller olur mu, olrraz mı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktı. Hükümetin elindeki fonlarda birikmiş 50 trilyondan söz ediliyordu. Ozal'ın, trilyonları bu yaz kullanacağı ve seçıme eylülde 'rahatlayarak gideceğı" söyleniyordu. İşçiye memura para, çiftçiye peşın ödemenin yanı sıra hükümetin, suni gübre fiyatlarını sabit tutmayı planladığı, gübrede devlet desteğine bir trilyon daha ayırdığı bildirilıyordu. Çiftçinın belini büken gubre fiyatlarında yaz boyu rahatİK yaratmayı hedef alan hükümetin, eylülden sonra fiyatları serbest bırakmayı düşündüğü öğreniliyordu. Yaz boyu kent içleriyle kırsal kesime hava basan hükümetin, eylülde gubreyı serbeste çıkarması, ekonomik ötekı olasılıklarla bırlikte Özal'ın erken seçime eylül 89'da gideceği varsayımını güçlendıriyordu. Eylul 89'da erken seçime gitmesircle bir başka zorunluktan daha soz ediliyordu. Hükümet güler yüzliî çehre yaratabilmek için işçiden memura her kesime maddi olanakiar sağlarken, "para matbaasını çalıştıracaktı". Özal, yeni koşulların enflasyon hızına "ancak dokuz on ay sonra yansryacağım" hesaplıyor, fiyat artışlarının kendini hissettirmediği dönem sonunda seçime gitmeyi planlıyor olabilirdi. Dokuz. on ay sonraki fiyat yükselişleri geçen yıla eklenecek, enflasyon düşeceği yerde kabaracaktı. Ama bu yaz sonunda henüz yeni ayarlamaların olumsuz dalgaları çarpmadan bir seçim, Özal için "kurtuluş" olabihrdi. Dokuz ay sonra?.. Âl1 lah kerimdi İşçi, memur ve çiftçi kesimlerine yapılacak yeni ayarlamaların ne zaman kendini "hissettireceği" konusunda ekonomistler ıkıye ayrılmıştı. Bazılarına göre ayarlamalar üç ay sonra yavaş yavaş fiyatlara yansıyacaktı. Özal'ın benimsediği görüşe göre bu yaz ki uygulamalar ancak gelecek yol ortalannda etkinliğini duyuracaktı. Ne var ki bu uygulamalarla 1990 başlarında enflasyon yüzde 80'den aşağı olmayabilirdi, hatta yüzde 100'e tırmanabilirdi. Ne gam! Özal, refah sağladığı izlenimiyle eylül 89'da beklediği sonucu alırdı, "sonrası tufanmış". Pek hesap etmeyebilirdi. Meclis temmuz ortalarına kadar çalışacak. Görünür neden yeni beş yıllık planla bir yıllık uygulama planının Meclisten geçirilmesi. Henüz plan ve uygulamanın esasları ortada yok, ama hazırlanır ve gonderilir. Bütçe komisyonuyla genel kurulunda plan görüşmeleri en azından bir buçuk ay alacak. Bu arada Özal "gidişatın" lehine olup olmadığını gözleyecek ve temmuzda birdenbire seçim tarihiyle Meclıse gelebilecek. Muhalefet kulisindeki gözlemler ve hesaplar bu noktalarda yoğunlaşıyor "Baskın seçim" metoduna bayılan Özal. seçim takvimini bir yasayla kısa tutabilir. Hatta önseçim yapılmasını engelleyen. aday saptanması sorumluluğunu parti merkezlerine bırakan bir süre saptayarak seçime gidebılir. Önseçimi önlemek, muhalefet partilerinin içini karıştırarak başını çok ağrıtabitir. Bu da Özal'ın seçim hesapları arasında olabilir Özal bu yolu benimserse muhalefet önseçime olanak tanıyacak bir takvimde direnecek. Şinndiden görünüyor. Kulıs. önümüzdeki aylarda Özal'ın baskın seçim tezgâhlarını pekiştiren gelişmeler olacağına ınanıycr. Başbakan Özal, ANAP milletvekilleriyle yaptığı ev toplantısında muhafazakârlann lideri durumundaki Keçeciler'i eleştirerek "Bazı arkadaşlanmız bu kişiyi biz seçtirdik derlerse yanlış olur" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal, önceki gece 30 kadar ANAP milletvekiliyle yaptığı ev toplantısında muhafazakârlann lideri durumundaki Mehmet Keçeciler'i eleştirerek "Bazı arkadaşlanmız bu kişiyi biz seçtirdik derlerse yanlış olur" diye konuştu. Özal, türban sorununun bir yasa maddesiyle çözümlenmesi düşüncesinin yanlış olduğunu da belirterek "Türban meselesinde hata yaptık. Bu meseleyi YÖK zaten çözmüştü. Anayasa Mahkemesi'nin de iptali var. İki taraflı bıçak gibi oy kaybettik" şeklinde konuştu. Başbakan Turgut Özal, önceki gece ANAP Eskişehir Milletvekili Muslafa Balcüar'ın evinde iftar sonrası toplantılannı sürdürdü. Özal, toplantıya başlarken miUetvekillerinin açıkça görüşlerini söylemelerini istedi. Diyarbakır milletvekillerinden Nurettin Dilek, parti içindeki muhafazakârları ve Mehmet Keçeciler'i eleştirdi. Dilek, partideki bazı kişilerin bürokrasiyle yakın üişkiler kurduklarım, bürokratların da ANAP içindeki hiziplere göre hareket euiklerini anlatarak, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Keten'i sert bir biçimde hizip adamı olmakla suçladı. Dilek, Diyarbakır İl Başkam'nın eski bir MSP'li olduğunu ve Mehmet Keçeciler tarafından tayin edildiğini anlatarak, "Diyarbakır'daki bütün bürokratlar eski MSP'li ve bu secimde de hep de Refah Partisi'ne çalışmışlardır" dedi. Dilek, bir ara karşısında oturan Hüsnü Doğan'a dönerek, "Sayın Doğan'a birçok kez söyledim. bir tanm bölge müdürii var, hiçbir ise yaramıyor. Sovkmeme rağmen gorevden aldırtamadım" dedi. Dilek, eski İstanbul Belediye Başkanı Dalan'ın davranışlarını da eleştirerek. şöyle konuştu: "Ben Dalan'ı tasvip etnmorum. Ama Dalan gibi bir adamın karşısına Eymen Topbaş gibi bir kişinin il başkanı olarak çıkanlmasını da tas>ip elmi\orum. Eymen Topbaş'ın verdiği görüntü çok itici." Dilek, muhafazakâr olarak bilinen Eymen Topbaş'ı eleştirirken, Hüsnü Doğan, "Bu kadan da fazla, bu işler yanlış işler. Bürokratlara bu kadar fazla karışılması janlıştır" diyerek tepkisiııi gösterdi. Özal araya girerek eski TBMM Başkanı Necmeltin Karaduınan'a Özal'dan Keçeciler'e sitem döndü, ancak Karaduman'ın daha önceden konuşmayacağı yolundaki sözlerini anımsatarak, "Siz herhalde konuşmayacaksınız" dedi. Karaduman da bunun üzerine, "Evel. Çok fazla konuşmayacağım. Artık madalyonun öteki vüzünü, orta direği görmemiz lanm" demekle yetindi. Hatay Milletvekili Mehmet Pürdeloğlu ise tanmda peşın ödemenin olumlu bir girişim olduğunu belirterek teşkilatların yeniden gözden geçirilmesini istedi. Pürdeloğlu, bazı miUetvekillerinin de secimde çalışmadığını vurguladı. İstanbul Milletvekili Nuri Gökalp. Dilek'in İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş'a yönelik eleştirilerine karşı çıkarak, "İl başkanımız fevkalade başarılıdır. Zaten kendisi de Başbakammızın yakınıdır. Başbakanın ricasıyla siyasete girmiştir. Bu şekilde eîeştirilmesi yanlıştır" dedi. Bunun uzerine Özal söz alarak şöyle konuştu: "Bırakın bu işleri. Bana >akınlığı falan önemli değil. Bunlan bir yana bırakın. Ben kardeşimi bile gorevden almış bir insanım. Gerekirse bazı arkadaşlanmızı bir süre dinlendirebiliriz. Ama bu sozlerimi de İstanbul İl Başkanı gorevden alınacak diye anlamayın. Teşkilatlarda ne >apmamız gerektiğini inceleyeceğiz. Bazı düzenlemeler gerekiyorsa da bunlan MkYK'da konuşuruz. öyle karar alınz. Bazı arkadaşlar goniyonım ki, bazı bürokratlar için Bizim adamımız' divor. Bu yanlışlır. Bazı arkadaşlanmız da, 'Şu kişiyi biz seçtirdik' diyorlar. Bunlar fevkalade yanlış şeyler." Türban serbeMesini bir yasa maddesi haline getiren önergenin sahibi ANAP Malatya milletvekili Btılenl Çaparoğlu da toplantıda türban nedeniyle buyuk darbe yediklerini soyledi. Çaparoğlu, "Türban meselesini halledemedik. Milletimizin bü>ük çoğunluğu milliyetçi >e muhafazakâr olduğu halde bunu anlatamadık ve oy kaybettik" dedi. Özal bunun uzerine yeniden araya girerek. "Biz türban meselesinde hata vaptık. Bunu bir kaıuın maddesi lıaliııe getirme>eceklik. ^ÖK zaten meseleyi çözmüştü. Ana>asa Mahkemesi bizim kanunun bu maddesini iptal edince iki taraflı bir bıçak gibi, her iki taraftan da oy kaybellik" dedi. ürdu Mılletvekili GUrbüz Y>lmaz da hayat pahalılığı ve bürokrasiden yakmdı. Başbakan Özal. sırası geîdiği halde eski Tanm ve Bülent Dikmener Haber Odülü'nü kazananlar belli oldu Istanbul Haber Servisi Bülent Dikmener Haber Ödülu'nü Milliyet'ten Bülent Hiçyılmaz, "Anıtkabir boşaltıldı" haberiyle kazandı. Arkadaşımız Kemal Küçük, "Bebek koyunda beton ada" haberiyle jüri özel ödülünü aldı. 27 Nisan 1979'da genç yaşta aramızdan ayrılan Cumhuriyet Gazetesi Yazı Işleri Mudürlerinden Bülent Dikmener adına bu yıl 10'uncusu düzenlenen "Bülent Dikmener Haber Ödiilii" yarışmasına 32 gazeteci 44 haberiyle katıldı. Orhan Erinç'in başkanlığında Müfit Alaçalı, Diindar Dikmener, Soner Girgin, Çetin Özbayrak, Prof. Melih Tümer ve Ulvi Yanardağ'dan oluşan seçici kurul, aşağıdaki gazetecilerin haberlerini ödüllendirdi: Bülent Dikmener Haber Ödülü: "Anıtkabir boşaltıldı" Bülent Hiçyılmaz (Milliyet). Juri Özel Ödulu: "Bebek koyunda beton ada" Kemal Küçük (Cumhuriyet). Jüri Özel Ödülü: "Böbrek mafvası" Seima Tükel (Hürriyet). Jüri Özel Ödulü: "Kız yurdunda seks skandah" Ayda Özlu Çevik, Mahmut Övür, Ayşe Arman, Erzade Ertem (Nokta). Genç Gazetecileri ÖzendirmeÖdülu: "Tapu tahsis beigesi geçersiz" Adnan Keskin (LBA 'Ulusal Basın Ajansı"). Gazetecilerin odulleri, 27 nisan perşembc gunu Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu'nda saaı 15.OO'te düzenlenecek törenle verilecek. Orman Bakam Hüsnü Doğam atlayarak Mustafa Taşar*a döndü \t konuşup konuşmayacağını sordu. Taşar, "Ben size daha önce göriişlerimi anlatmıştıra" demekle yetindi. Doğan, bu arada "Ben de millervekiliyim" diyerek söz almaya çalıştı. Ancak Başbakan, "Sen de sonra konuşursun" dedi ve Dogan'ı konuşturmadı. Bu arada bazı ANAP'hlann "düz milletvekili" şeklinde espri yaptıkları duyuldu. Sıvas Milletvekili Ömer Günbulut'un konuşmasına "Sayın Cumhurbaşkanım" şeklinde başlaması da milletvekilleri arasında gülüşmelere neden oldu. Esprili bir hava içerisinde Başbakan Özal. "Ben Cumhurbaşkanı adayı olacagıra ya da olmayacağım şeklinde bir şey söylemem. En iyısi söylememek. Oluyorum desem başka lurlu anlaşılacak. Olmuyorum desem kim olacak diye soracaksınız. En iyisi hiç bu konuya girmemek" diyerek sorunu tartışıırmadı. Başbakan özal, saat 03.00'e gelirken son konuşmayı yaptı. Özal, bu konuşmasında yerel seçimlerden kötü bir sonuç alacaklarını önceden hissettiğini ifade ederek, "Ama bunu söyleyip de moralinizi bozamazdım. Biz biraz da kibirden kaybettik. Ben bile hep mütevazı olun dememe rağmen bazen kibire kapıldım" şeklinde konuştu. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, bayram sonrasmda çeşitli kentlerde 'çekgit' mitingleri diizenteyecek. DemirePden 'çekgif mitingleri ANKARA (AA) DYP Genel Başkanı Süleyman Demirerin yerel seçimlerden sonra iktidara tanıdığı "fren ınesafesi"nin Ramazan Ba\ramı'nda dolacağı öğreniidi. Bayramın ardından, DYP'nin yurdun çeşitli kentlerinde "çekgit" mitingleri düzenleyeceği bildirildi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger. bayramdan sonra birkaç ilde, katılım bakımından görkemli mitingler düzenleneceğini söyledi. Bursa, Antalya, Edirne, Samsun, Isparta, İzmir, Adana, Nevşehır ve Erzurum ile Diyarbakır'da duzenlenmesi düşunülen mitingler "gövde gösterisi" şeklinde gerçekleştirilecek. Öte yandan, DYP Genel Merkezi'nce teşkilata. "seçime hazır okın" talimatı verildi.