24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Denktaş, Cuellar'ı yanıtladı Sahibı: Cumhunytt Matbaacıhk ve Gazetecılık Türk Anonım Şırketi adına N«Jir Nadi • Gencl Yayın Müdurü: H n u Cemal. Muosesc Vlüdürü: Emint Ufakbgil, Yazı Işlen Müdünl Ok«y Göaeuia, • Haber Merkezi MUduru Yaipa Bajvr, Sayfa Duzeni Yönetraenı: Ali Acar, • TemsUahr ANKARA Ahmtl Tu, İZMİR Hikncl ÇrtİBkajn, ADANA: tstanbul Haberlerı: Eıfcu Akjıidc, Dış Haberler: Eıgın Bala, Etonomı. Ceagiı Tyrll»o, küitur CeM Üster, Spor Danışmanr AbdUkadir YncrİKln, Düzeltme: Refik Dvtn?, Ara5nrma: Şakin Alp*y. IsS«ldıka Şnkr u KcUaci, Yun Haberleri: Nectiel Dotan, Dızı Yazılar: Kcren Çalışkan, 0 Koordınatör Akmel Konılun, • Malı IŞICT: Eroi Eılnt, • Muhasebe: Mc*< Ytma • BütçePtanlama. Scvgi Osmute^otia # Rcklam. Anc Toru, Ek Yayıniar Hilj» Akjti • Idare: HıueTİa Gurer, tşletme: Öader ÇcUk, BügıIşlem: Nail InıL Basm ve Yayan. Cumfaunyct Malbaaalık ve Guelecüılc TA.Ş. Türk Oca$ Cad 34334 tst PK. 246ljUnbul Tel 312 05 05 (20 hil), Tüa.: 212*6 Ftı (1) 52» 60 72 # Bambr Aakın: Zıyı GOkalp Biv lnkıUp S. No. 19/4, Td 133 II 4M7, TUOL 42344 Fu. (4) 133 11 41/421 • l™*r H Zıy» Blv. 1352 Si'3, TU 13 12 30, Tek*. 523S9 Fu: (51) 19 33 60 0 A 4 u c Inöoo C«d 119 S. Nj I Kal I, Td: 19 37 52 (4 hat), Tcleı 62155, Fu. (71) 19 37 52 TAKVİM: 17 NİSAN 1989 fmsak: 4.43 Güneş: 6.16 Ögle: 13.09 Ikindi: 16.52 Akşam: 19.52 Yatsı: 21.18 'Konsey 1964 kaıurfarını esnetiyor mu: rını düzeltmelidirler" diyen Denktaş, "Kıbns çıkmazının nedeninin bu noktada duğumlendiğini, dıiğüm tarihinin 4 Mart 1964 oldugunu" vurgularken, Perez de Cuellar'ın ilgili kişiler ile dünyaya şu gerçeği duyurması gerektiğini de soyledi: "Hazirana kadar netice almazsak Guvenlik Konseyi şunu veya bunu yapabilir tehdidi ile karşı karşıya bırakılmamalıyız. Genel sekreterin görevi Giivenlik Konseyi'ne gerçekleri duyurmaktır. Yani meselenin halüni engelleyen esas sebebin altını iyice çizmektir. Kıbrıs meselesi, 1963'te Enosis adına ortaklık devletinin silah zoru ile başımıza yıkjlması ile başlamışbr. O giınden bugıine bu mesele halledilmemişse bunun suçu bizde değildir. Suçun buyugıi devleti Enosis adına silah zoru ile yıkan Başpiskopos Makarios'u 'meşru hukumet' addetmiş olan Giivenlik Konsey i'nindir. Tek başına hukumet olabilmek için uluslararası bir anlaşma ile kunılmuş olan bir ortaklık devletini silah zoru ile yıkmış olan tarafa "sen meşru hukümetsin" dendikten sonra vc bu Tnıt" aralıksız 26 yıl devam ettirildikten sonra aynı 'meşru hükümet'e, 'meşru olmak için 26 yıl önce dışladığın, fakat yok edemediğın şu Türkierle yetkilerini paylaşmak suretiyle meşru hukumet oP çağnsında bulunmak tenaküz degil midir? Ve bunu yapanlara, genel sekreterin 'suçlu aramayınız. 4 Mart 1964 kararınız baki kaldığı sürece Kıbrıs meselesini halletmek mümkun değildir' demesi gerekmez mi?" Necmi Rıza: Cemal Nadir'i günümüz karikatürüne bağlayan imza Klasik çizginîn ııstası "Bize emanet edilen PORTRE \ECMİ RIZA AYÇA karikatür meşalesi bir tnum ışığı kadar sönüktü. Biz bunu 1950 kuşağına teslim ettik. Bu yeni kuşağın meşaleyi gerçekten 1914'te Priştine'de (Yugoslavya) doğdu. tstanbul Lisesi'ndeki tutuşturmuş ortaöğreniminden sonra olmasından dolayı çok Akbaba'da karikatür çizmeye mutluyum." başladı (1936). Güzel Sanatlar Yusuf Ziya Ortaç, Akademisi'nin Hikmet Onat Atölyesi'ni bitirdi (1945). Kısa bir "Necmi Rıza'nın süre Eyüp Ortaokulu'nda resim bacak çizgilerini örnek öğretmenliği yaptı. Akbaba, alsaydı Tanrı, yeryüzü Karikatür, Şaka, Papagan dergilerinde yıllarca karikatür güzel bacaklarla çizdi, yirmi kişisel sergi açtı. Necmı Rıza, Menderes döneminde başbakanın adının başharfleri arasındaki 194960 arasında her yıl bir dolardı" diye nokta, karikatiırde çıkmayınca kovuşturmaya uğramış. yazmıştı. karikatür alburnü yayımladı. Yugoslavya'da 'Cumhuriyet' BELGRAD (UBA) Yugoslavya'nın ilk özel gazetesi yayımlandı. Ülkenin 6 cumhuriyetinden biri olan Hırvatistan'da yayımlanan gazeteye, hükümetten "açık" bir tepkinin gelmediği bildirildu 8 sayfa olarak çıkan "Cumhuriyet" Gazetesi'nin federal ayrıcalık yarüısı bir siyasi kuruluş olan Demokratik Yugoslavya Derneği'nin yayın organı olduğu bildirildu İZZET RIZA YALIN LEFKOŞA KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, BM Genel Sekreteri Perez de Cuelların gazetemize verdiği mülakatta, taraflara, "siyasi istek sahibi olma" çağrısında bulunarak, bundan "esnek ve uzlaşma yanhsı bir ttıtum kastettiği" yönündeki sözlerine, "kendisinin de Türk tarafının da siyasi istek ve esneklik gösterdiği" yanıtını verdi. Denktaş, "genel sekreteriu, kendilerinden siyasi istek ve esneklik talep ederken, Giivenlik Konsey i'nden de Kıbns'a bakış açılannı 4 Mart 1964 kararlannın dışına götürebilecek bir anlayış ve esneklik istemesi gerektigine" işaret etti. Guvenlik Konseyi, 4 Mart 1964'te, Rum idaresini meşru Kıbrıs hükümeti olarak kabul etmişti. Cumartesi gecesi Lefkoşa'da başkanlık konutunda kendısiyle goruştuğumuz \e Perez de Cuellar'ın gazetemize mülakatım ileterek değerlendirip yorumlamasını istediğimiz KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Biz uzlaşma istiyoruz. Ancak yeniden mezbahaya girecek halimiz yoktur. Çiinku ben, kendimi bilmiş gibi biliyonım ki saglam bir anlaşma yapmazsak, Türkiye etkin garaniörlugunü sürdürmezse, Uk fırsatta, Rum kanadı, yeniden "hak ve özgurlük" talebi ile silaha sanlacak" dedi. Cumhurbaşkanı Rauf E)enktaş Perez de Cuellar'ın "Giivenlik Konseyi'nin gelişmeleri dikkatle ve yakından izlediği ve hazirandan once bir tutum degişikliğiııe gitmesi için neden görmediğini, ancak kendisinin çok olumsuz bir rapor vermesi halinde konsey in tutum değiştirebilecegini" söylemesiyle ilgili olarak da "hazirana kadar sonuç alınmaması halinde Giivenlik Konseyi'nin şunu veya bunu yapabilir tehdidiyle karşı karşıya bırakılmamalan gerektigini. genel sekreterin görevinin, Guvenlik Konseyi'ne gerçekleri duyurmak oldugunu" vurguladı. "Siyasi istek ve esneklik, 1985'te ve 1986da genel sekreterin göriışlerini ve belgelerini kabul etmekle tarafımızdan gösterilmistir" sozleriyle bu alandakı goruşunu vurgulayan Denktaş, "bugunku durum karsısında 1986 belgesinin Turk tarafını zor koruyacağının görüldügunü" söylerken şöyle konuştu: "Genel sekreter. Rum tarafını, 1986 belgesini kabule yaklaştıraraamıştı. Bize de sozü vardı: Bizden bu belgede gosterdiğimiz esneklikten ve yaptığımız fedakârlıktan fazlasını beklemeyecegini soyiemisti. Geriye baktıgımızda ve bugün Rum liderliğinin neleri elde etmeye çalıştıgını inceledigimizde, bugunku durum karşısında, 1986 belgesinin bizi zor konıyacagını gorujoruz." Akbaba'dan çizgilerle Antisigara günleri ANKARA (ANKA) Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı'mn bakanlığa "veda" etmesiyle sigaraya "merhaba" diyenlerin hızla artması, antisigaracıları faaliyete yöneltti. Türkiye Sigara tçmeyenler Derneği Ankara Şubesi ile Sağlık Bakanlığı'nca ortaklaşa olarak, "sigarayı bırakmak isteyenlere yardım seanslan " düzenlenecek. ALPAY KABACALI Karikatür tarihimizin ana çizgılerine bir goz atacak olursak, önce Tanzimat döneminde yetişmış yol açıcılarla, daha sonra İkinci Meşrutiyet doneıninin unlu karikaturcüleriCem ve Sedat Nuri ile karşılaşıhr. Bunlan cumhuriyetin ılanından sonraki başlıca temsilcileri Ramiz, Cemal Nadir, Ratip Tahir, Miinif Fehim olan yeni bir kuşak izler. Tek parti döneminde siyasal karikatür çizilmez. O yıllarda, yalnızca "salon mizahı" denilen \e kadınerkek ilişkileri gibi konular çevresinde dolaşan, gunlük yaşama yönelik eleştiriler getiren ya da rejimin karşıtlarını hedef alan karikatürlerle karşılaşüır. Donemin başlıca mizah dergılerı Akbaba, Karikatür. Amcabey, Şaka, Salon'dur. tkinci Diınya Savaşı'ndan sonra çok partili rejime geçilirse de durum pek değişmez. 1950'de iktidarın el değiş tirmesinin ardından yeni bir karikatürcü kuşağı yetişir (Ali Ulvi, Turhan, Ferruh Doğan, vb.). Bir de Ramiz Cemal Nadir kuşağını 1950 sonrası karikaturculeriııe bağlayan "ara kuşak" vardır. Bu kuşağın anılmaya değer tek temsilcisi de Necmi Rıza'dır. Işte Akbaba koleksiyonundan rastgele bir sayı: 22 Şubat 1940 günlü, 318 sayılı dergi. Kapak ve ilk sayfa karikatürü Cemal Nadir'in. Necmi Rıza'nın 8, Orhan Ural'ın 3 karikatürü var. Imzasına donemin mizah dergilerinde sık sık rastlanan Necmi Rıza anlatıyor: "Liseyi yeni bidrmiştim. Yıl, 1936. Akbaba'nın vilâyet karşısındaki yönetim yerine gittim. Bir masada Yusuf Ziya (Ortaç), bir masada Orhan Seyfi (Orhon)... Yusuf Ziya götürdügüm karikatüre alıcı gözüyle bir baktı, 'tamam' dedi. Konu şu: Bir eski tstanbul mahallesinde ahşap, kırık dökıik birev. Evin tahta bal konunda yüz yirmi kiloluk bir madam. Sokakta, ayakkabılarının ökçesine basmış afili bir balıkçı. Madam Surpik, balkondan sesleniyor: 'Zo balıkçı, balıkçı! Balıklann tazedir?' 'Canlı canlı madam!' 'Zo sende canlısı da var?' Karikatür, o hafta yayımlandı dergide." Çok geçmeden Akbaba'da çalışmaya başlar Necmi Rıza. Karikatür başına 70 kuruş alır. O dönemin olçuleri içerisinde "iyi para"dır 70 kuruş. Ama Yusuf Ziya zaman zaman 70 kuruş yerine 50 kuruş öder. Bu da dergiden kopmalara yol açar: "Sedat Simavi, Akbaba'dan aynldığımı öğrenince, bir mektup gönderirdi hemen. Giderdim yanına. Karikatür ve Yedigün dergilerini çıkanrdı. Ne zaman yanına girsem, Yedigün'ün başlık yazılannı hazırlarken göriirdüm. Karikatür'iin kapaklannı Ramiz yapardı. Bendeıı her sayı için iki karikatür isterdi. Aynca Yedigün' ün kimi yazılarını verirdi, resimlemem için. Karikatür başına da 125 kuruş öderdi. Dört karikatür, 5 lira. Büyuk para!" Birkaç ay sonra yolda karşılaştıklannda Yusuf Ziya diller döker, "senin yerin Akbaba'dır" der. Öyle tatlı dilli ve inandıncı konuşur ki Necmi Rıza'nın Akbaba'ya dönmesini sağlar. Kopuşlar, geri dönüşler birbirini izler... Yusuf Ziya'nın elisıkılığı üstüne bir de öykü anlatıyor Necmi Rıza: "Akbaba'ya yeni ginniştim. Haftada iki gün gelip saatlerce kapı aralıgında bekleşen iki gariban dikkatimi çekmeye başladı. Üstleri başları balık kokuyordu. Bir gün dergide çalışanlardan birine sordum. Bunun bir öykıisü var dedi ve anlattı: Yusuf Ziya, çok eskiden beri Buyükada'daki Anadolu Kulübü'nün uyesidir. Önceki yaz, adada bu garibanlardan üç kilo mercan balıgı almış. Bu zavallılar, paralannın ödenecegi umuduyla haftada iki gün İs tanbul'a iner, kapıda bekleşirier." Necmi Rıza'ya göre Yusuf Ziya aynı zamanda "koku alma duyusu son derece güçlü" ve çok zeki bir kimse. "Demokrat Parti döneminde" diyor, "yıl sonlannda, Menderes'in gelecek yıl Akbaba'ya para yardımı sağlayıp sağlamayacağını degerlendirir, adeta hisseder, gerekirse Inönıi'yü tutmaya başlardı." Necmi Rıza'nın karikatürlerinden dolayı, Menderes döneminde iki kez soruşturma açılır. İlki, Başbakan Adnan Menderes'in adının baş harfleri arasındaki noktanın klişede çıkmayışı yüzünden. tkincisi, bir boyacının sandığına çizdiği eski harfii "Maşallah"tan dolayı. Savcılık, her iki olayda da kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir. Yusuf Ziya ise her soruşturma açılışta ah vah eder: "Necmi Rıza," der, "nedir senin kastın bu zavallı Akbaba kuşuna. Yoluna yoluna tüy kalmadı sırtında!" Uzun yıllar Akbaba'nın kapaklannı çizdikten sonra, dergiden ayrılan geniş bir kadroyla birlikte 1965'lerde Papağan'a geçer Necmi Rıza. Ama Papağan uzun süre yaşayamaz. Çok geçmeden Akbaba da "bitkisel hayaf'a girer ve kapanır. O da artık sürekli karikatür çizmez olur. Yusuf Ziya Ortaç, Bizhn Yokuş adlı anılarportreler kitabında, Necmi Rıza Ayça'ya ayrıldığı bölümde şöyle der: "Klasik çizgi güzelliğinin son ustası Necmi Rıza'dır muhakkak. Onun bacak çizgilerini örnek alsaydı Tann, yeryüzü güzel bacakilarla dolardı. Şu şeytan elinden fbir fiske yemiş ucu hafîf kalkık i burun, şu gölgesi yüzüne vurmuş kirpik, şu öp beni diyen dudak, Necmi Rıza'nın fırçasından çıkmış güzellerindir. Bakarsınız, altındaki konuşmadan haberleri yokmuş gibi susarlar. Bakarsınız, gülümser konuya karşı biraz öfkelidirler. Ama siz, resmin tatlılığ] karşısında bu yazı ile çizgi anlaşmazlığmın farkına varmazsınız pek! Necmi Rıza'nın bence yenemediği kusur, erkeklerinin katıhğıdır: Katı çene kemiği, katı el, katı parmaklar, katı bacak, katı ayak... Neden böyle? Çizdiği güzellerden mi kıskanıyor çizdiği erkekleri?" Gerçekten de Necmi Rıza'nın kadın karikatürleri, magazdn ağırlıklı Alman mizah dergilerince ilgi gorur. 3 Mal Kurz Geiacht'ta, Pfefer'de, Paprika'da yayımlanır. Ramiz'i ve thap Hulusi'yi örnek alarak karikatürcülüğe başlayan Necmi Rıza, portreler ve esT ki İstanbul'u canlandıran suluboyalar da yapıyor. Bunlarda, thap Hulusi'nin ve akademiden hocası Hikmet Onat'ın etkileri görülüyor. Şimdilik bunlan sergilemek istemiyor. Necmi Rıza, Türk karikatürünü Batıya "1950 kuşağı"mn tanıttığını belirtiyor ve kendi karikatür anlayışını, sanatını değerlendirirken şu yargıya varıyor: "Agabeylerimiz Ramiz, Cemal Nadir, Ratip Tahir'in bize emanet ettiği karikatür meşalesi, bir mum ışıgı kadar sönüktü. Biz, Orhan Ural'la birlikte bu meşaleyi birkaç yıl taşıdık ve 1950 kuşağına teslim ettik. Bu yeni kuşağın meşaleyi gerçekten tutuşturmuş olmasından dolayı çok mutluyum." Irk kategorileri CAPE TOWN (UBA) Irkçı Güney Afrika Cumhuriyeti'nde geçen yıl bulundukları ırk kategorilerini değiştirmek üzere başvuruda bulunan 240 siyah melez, 347 melez de beyaz sınıfına geçti. Güney Afrika Içisleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ırk kategorilerini değiştirmek üzere başvuranlardan 240 siyahın melez, 347 melezin de beyaz sınıfına geçmesinin kabul edildiği belirtilirken, aynı yıl 13 beyaz Güney Afrika vatandaşınm da yapılan yeni bir düzenleme ile melez sınıfı kapsamına alındığı kaydedildi. 8. Uluslararası Film Festivali, ödül töreni ve kokteylle sona erdi Şenlikte görkemlî fînal İstanbul'da önceki gece gerçekten de uluslararası du'zeyde, görkemli bir akşam* yaşandı. Sinemasever bir seyirci kitlesi için buncd kaliîeli filmi bir arada görmek ve ünlü yönetmenlerin çağımıza bakışlarını öğrenmek büyük önem taşıyordu. ATİLLÂ DORSAY Altın Lale, adayhğı daha çok söz konusu olan filmlerin arasından sıyrılan bir Yugoslav filmine verildi. Bir yönetmenin günümüz Yugoslavyası'nda etnik sorunların en yoğun olduğu bir bölgede Sırph bir işçiyle Arnavut bir genç kızın olanaksız aşkları üzerine bir film çekerken, film ekibinden bir genç kızla da bir ilişkı kurması. ' "Yanlış zemine, var olmayan Çeşitli tekniklerin ve üslupların bir yere bina yapılamaz. Kıbnsbirleşimiyle bir tur kolaj sinemaın tümüne hâkim olmayan bir sı olarak çekilmiş bu film, doğruRum idaresini meşru Kıbns hiisu sinemasal niteliklerinden çok kumeti addedenler, bu yanuşlaele aldığı konuya ödünsüz ve içten yaklaşımıyla dikkati çekiyor. Ödül töreni ise her bakımdan çok renkli ve düzenli bir şekilde gerçekleşti. Gözlerime kulaklarıma inanamıyordum. Dünyanın en büyük şenliklerinden bazılarının bile kapanış gecelerinin çeşitli aksakhklarla nasıl küçük veya büyük çapta skandallara dönüşebildiğine tanık olmuş biri olarak 8. tZMÎR (Cumhuriyet Ege Büro İstanbul Festivali'nin kapaıuş gesu) IzmirSelçuk arasındaki cesi gördüklerim bana inanılmaz buharlı tren seferleri, 60 yıl ara geliyordu. Emek Sineması'nda tıkır tıkır dan sonra yeniden baslıyor, "nostaljik turizm'M canlandırmada, yüruyen bir ödül töreni, Korhan TCDD'nin de buharlı tren sefer Abay ile Sedef Ecer'in akıcı bileri düzenleyerek katkısı buluna çimde sunduklan görkemli bir gecak. Ingilizlerin 1928 yılında Sel ce, aynı salonda veya aynı sahneçuk'un Çamlık Köyü'ne "domuz de yer almaları bir Cannes veya avcılan" için düzenlediği buhar Berlin için bile kolay kolay hayal lı tren seferleri, bu kez yabancı tu edilemeyecek unlü yönetmenlerin ristlerin "eskiyi yadetmesi" için projektör ışıkları altında seyirciyi selamlamaları: Angelopoulos, düzenlenecek. SYDNEY/ANKARA (ANKA) Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü (IOCU), Avustralya'da iki bebeğin ölümüne yol açan, "guvenlik halkası bulunmayan emzikler" nedeniyle üye ülkeleh uyardı. IOCU, guvenlik halkası bulunmayan emziklerin piyasadan toplatılmasım ve kullanılmamasını isıedi. IOCU üye ülkelere gönderdiği raporda, emziklerin kauçuktan oluşan "meme başı" ile bunun gerisinde yer alan plastik bölümün birbirinden ayrılmamasmı sağlayan emniyet halkasınm çocuklar için son derece önemli oldugunu bildirdL Emzik alarmı Bakan ve tekelleşme ANTALYA (Cumhuriyet) Turizm Bakanı tlhan Aküzüm, yabancı sermayenin Türkiye'de yatınmlara ortak olması gerektiğini belirterek, "Yabancı sermayenin Türkiye'ye işletme sermayesi olarak girmesi rahatsız edici bir durumdur" dedi. Antalya'daki turistik tesislerde Ulaştırma Bakanı Cengiz Tuncer ile birlikte incelemelerde bulunan Turizm Bakanı Aküzüm, yabancı charter fılolan, tur operatörleri ve işletmecilerin Türk turizmi içerisinde etkinlik kazanmasım değerlendirirken de "Türk turizminde tekelleşmeye karşıyız" şeklinde konuştu. IzmirSelçuk arasında nostaljik kara tren Bir aşk «e sanatsal yaratacılık öyküstl 8. İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde AJtınLaJe Ödülu'nü kazananYugoslav yönetmen Srdjan Karanoviç "Filmin adı Yok" adlı çalışması için 'Çelişmemişlığin, ve bürokrasınm çekilmez yaptığı koşullar içinde geçen basit ve duygusal bir aşk öyküsü" diyor. Ketchlovski, NikitaMikhalkov, Aragon, sırf kapanış gecesi için gelen Bernardo Bertolucd. Bertolucci'nin Eczaabaşı yanşmasının iki galibi, Tunç Başaran ile Orhan Oguz'u yanına alarak fotoğrafçılara poz vermesi... Unlü yüdız Grela Schacci'nın Müjde Ar ile birlikte sunduklan Altın Lale ödülleri salonda yerliyabancı birçok oyuncu, yönetmen, sinemacı ve bu uygar görunüme son derece yakışan uygar bir başkanın, çiçeği burnunda Anakent Belediye Başkanı Nuretrin Sözen'in "tstanbul'un bir doğa ve kültür sentezi otdugu" vebu kentin kültürel altyapısım destekleyerek İstanbul'u yakında "bir sinemalar kenti" yapacağma değgin verdiği söz. Evet, Istanbul'da önceki gece gerçekten de uluslararası düzeyde, görkemli bir akşam yaşandı. Ufak tefek aksakiıkların dışında (bunlann en önemlisine yan sütunlarda değiniyoruz) her şeyin çok çok iyi olduğu, unutulmaz bir geceydi bu... Sinemasever bir seyirci kitlesi için bunca kaliteli filmi bir arada görmekten Angelopoulos, Ketchlovski, Bertolucci gibi dunya sinemasının devlerini tartışmalarda izlemek, çağımıza bakışlarını öğrenmek de aynı derecede önemliydi. Genel bir dökümü elbette daha geniş olarak yapüması gereken bu yılki şenlik üzerine Uk izlenimlerimiz bunlar. Kokteylde skandal Kapanış gecesinin en büyuk skandalı, AKM'de verilen kapanış kokteylinde yaşandı. Kokteylin ortasında olayın yaşandığı AKM'nin ust fuayesinin ışıkları birden söndü. Biz düzenleme kurulu üyelerinden biri olarak hemen koştuk ve "eve gideceği için ışıkları söndürmek zorunda oldugunu" ileri süren Onder Arık adlı bir görevli ile karşılaştık. Sonunda öfkeye dönuşen ricalarımız pek bir sonuç vermedi. Bay Arık ışıklann küçük bir kısmını yaktı. Ancak fuayenin önemli bir bölümü yine karanlıkta kaldı ve kendisi ışıkların ayarlandığı odanın anahtarıyla birlikte ortadan yok oldu. Başarısı için bir yıl boyunca uğraşılan, ülkemizin ve dünyanın önde gelen sinemacılannın katıldığı böylesine uluslararası ciüzeyde bir geceyi, bir AKM görevlisinin sabote edebilmesi inanılmaz geliyor. Asırhk ağaçlar korumada KUŞADASI (AA) Kuşadası Belediyesi, Aydın Müzesi Müdürlüğü'ne basvurarak Kuşadası ve çevresindeki asırhk ağaçların tescil işlemlerinin yaptmlıp korumaya alınmasım istedi. Kuşadası Belediye Başkanı Lütfı Suyolcu, belediyenin basvurusu üzerine harekete geçen Aydın Müzesi Müdürlüğü'nün ilgili birimlerine birer yazı gönderdiğini soyledi. Suyolcu, bu konuda çalışmalar yapmak üzere onümüzdeki gunlerde bir heyetin ilçeye geleceğini bildirdi. Suyolcu, şunları soyledi: "Yoğun yapılaşma nedeniyle ünü yurtdışına taşan Kuşadası'nın meşhur bağ ve zeytinliklerinden eser kalmadı. Bugüne kadarki gelişmeler gerçekten üzüntü verici. Ancak tüm yeşilimiz tükenmeden, eldeki mevcudu koruyarak ilçemizi hızla yeşillendirmek en önemli saydığımız görevlerin başında geliyor." Turizmciler, bu yıllarda "nostaljik turunT'in gozde oldugunu belirterek, "Efes antik kenti turlannı bu buharlı trenle yapmak, turistler için çok cazip olacak" diyorlar. Bu yıl ilk kez 90 yıJlık eski vagonlarla gerçekleştirilecek olan tren seferleri, tanıtım amacıyla yolcu olsun olmasın haftada bir kez yapüacak. Daha sonra sefer programı, talebe göre belirlenecek. En fazla 110 kışiyi alan üç vagondan ikisi, 90 yıl önce üretilmiş. Bir tanesi ise 50 yaşında. Her uç vagon restore edilerek hizmete sokulmuş. Yetkililere göre vagonlardan birinde Atatürk çeşitli kereler seyahat etmiş. lzmirSelçuk arasında çeşitli yerlerde durarak yalnızca gidişi 2.5 saatlik bir süreyi kapsayacak olan seyahat, bir kişi için gidişdönuş 7 marka mal oluyor. Turistlerin artık gökdelen oteller yerine kervansaraylarda kalmayı, uçaklar yerine buharlı trenlerle seyahat etmeyi tercih ettiklerini belirten Ege Seyahat Acenteleri Derneği Başkanı Ergun Göksan, TCDD'nin başlattığı yeni girişimin çok ilgi göreceğini soyledi. Baçta fiyat tartışması Sağlık Bakanı Halil Şıvgın ilaç fiyatlarının serbest bırakılacağını açıklarken Türk Eczaalar Birliği, uygulamanın fiyatları çok yükselteceğini savunuyor. ANKARA (ANKA) Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, Turkiye'deki ilaç fıyatlanmn tümüyle serbest bırakılmasına yönelik çalışmalar yapıldığını açıkladı. Şıvgm, Başbakan Turgut Özal'ın talimatıyla başlatılan çalışmanın, "ilaç fiyatlannın rekabetçi serbest piyasa koşullannda oluşmasına" yönelik oldugunu belirtti. Şıvgm, "Sağlık Bakanlıgı'nın işlevi. fiyatları kontrol etmek degil, kaliteyi kontrol etmektir" dedi. Turk Eczacıları Birliği (TEB) merkez heyeti başkanı Prof. Dr. Mekin Tanker, ilaç fiyatlarının serbest piyasa koşullan içinde belirlenmesine karsı olduklannı belirterek "Bu tip bir kontrol sistemi işlemez ve ilaç fiyatlannı iyice artünr" diye konuştu. Bakan Şıvgın, ilaç fiyatlarının serbest bırakılmasıyla ilgili çalışmanın yeni başlatıldığını soyledi. Başbakan Turgut Özal'ın talimatıyla başlatılan çalışmanın amacının, "ilaç fiyatlanmn rekabetçi serbest piyasa koşullannda oluşmasını sağlamak" oldugunu kaydeden Şıvgın, şöyle devam etti: "Bugün yurürlükte olan uygulama, firmalar, maliyetlerini bize bildiriyorlar, biz de kararnamede ongörülen süre içinde, fiyatlan onaylıyorduk. Yani burada bakanlıgın işlevi, fiyatlan kontrolledi. "Uluslararası tekeller" ve "patent uygulaması" nedeniyle ilaç fiyatlarının, serbest piyasaya göre belirlenmesi durumunda daha da artacağını ve mevcut dunımun daha da kötuleşeceğini kaydeden Prof. Tanker, şöyle devam Şıvgın, fıyatların serbest bıra etti: kılması karşısında, "lüketicilerin "Bu sistemin belli ölçüde etkikorunmasına" yönelik bir meka li olabilmesi için, beraberinde 'jenızmanın da getirildiğini ifade nerik isim' uygulaması getirilmeederek, "Mesela fiyatı hızla artan lidir. Jenerik isim uygulaması gebir ilaç bulunduğu zaman, o ila tirilmediği takdirde, ithal ikameca ve o ilacın hammaddesine iliş si sistemi yarar sağlamayacakbr. kin gumnikleri sıfıra indirerek, il Bunun getirilmesi de yeterli değilhalal yapılmasını saglayarak, fi dir." yatlara dolaylı olarak müdahale Fıyatların serbest bırakılmasıedilecekür" dedi. nın, tüketici yaranna olmadığını, Türk Eczacıları Birliği (TEB) ilaç firmalarının yaranna ve çıkamerkez heyeti başkanı Prof. Dr. rına oldugunu kaydeden Prof. Mekin Tanker, dünya ölçeğinde Tanker, "Bakanlık bu yolu seçebu tür sistemleriu bulunduğunu, rek 'ilaç zammını yapan devlet ancak ilaçtaki serbest piyasa ola değil' imajı yaratmak istiyor" deyının işlerlik kazanamadığını soy di. den çok, fiyatlan onaylamaktan ibarettir. Halbuki fiyatlar. serbest piyasa şartlannda oluşmalıdır. Bakanlığın Uaçta ustlenecegi göre v, kaliteye ilişkin olmalıdır. Bakanlık, ilacın kah'tesini denetlemelidir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear