Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 12 MART 1989 Doktorun derdine bir çare Sergiye dinei baskısı (Baştarafı 1. Sayfada) Yapılan araştırmalar her şeyden önce Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'ıun bütçesinin genel bütçe içindeki oranı, soraut bir dengesizligi sergiliyor. 1980*11 yüların başında bütçeden sağlık hizznetlerine aynlan pay yüzde 4.2 iken, nüfusun aralıksız artışına karşın 1988 yüında bu oran yüzde 2.7'ye düşüyor. Bu payın parasal karşılığı ise 21 trilyonluk genel bütçedc 564 müyar 990 milyon lira. 1987 yüında tedavi kunımlanndaki yaıak kullanım oranı ise sadece yüzde 57'lerde seyrediyor. Bu oran SSYB'de yüzde 56.1 olarak belirlenirken, üniversite hastanelerinde yüzde 53.3, SSK hastanelerinde ise yüzde 69.8 orarunda. DPTnin 19851989 beş yıllık kalkınma programında SSYB'ye bağlı yataklı tedavi kurumlanndan 50 ve daha az yatağı bulunan hastane ve sağlık merkezlerinde yatak kullanım oranı ise yüzde 2530 düzeyinde gösteriliyor. 1989 yılı programı aşamasında eksikliklerin tenıel nedeni olarak bu hastanelerdeki yatak kullanım oranının düşüklüğü, özellikle yeterli sayıda uzman doktor istihdam edilemeyişine gösteriliyor. DPTnin raporunda, aynca ülkemizin içinde bulunduğu sağlık ve personel somnları ile ilgili olarak şöyle derüliyor: "Koroyuco sağlık hizmetlerinin dengeli ve etkili bir şekilde veril rnesini saglamak açısından sağlık ocağı duzeyinde personel, bina, araç gereç eksiklikleri giderilememiştir. Bu dururn temel sağlık hizmetlerinin verilmesini olumsuz yönde etkikrken, il ve ilçe merkezlerindeki hastanelere olan hasta akımını arttırması nedeniyle hizmetlerin aksamasına da yol açmaktadır. Tıp eğitimi müfredat programının yetersizligi, istihdam politikasında pratisyen doktorluğn teşvik cdici düzenlemelerin yapüamamış olması, uzman doktorluğa olan eğilimi arttırmaktadır. Pratisyen doktor oranının artönlması plan hedefi olmakla birlikte bu oran yüzde 45 olup pratisyen doktora olan ihtiyaç devam etmektedir." (Baştarajı 1. Sayfada) rin yetersizlıgı. Doktorlar için yeni başlayan işsizlik tehlikesi, bir çok sağlık elemanı için uzun süredir vardı. Doktorların özel sorunu, zorunlu hizmet yaptırılması, uzmanlığın çok güçleşmesi, geleceğin umutlu olmaması, serbest çalışmanın güçleşmesi gibi sorunlardır, ama sağlık hizmetlerinin bütün elemanlarını giderek daha da ortaklaşan sorunlar tedirgin etmektedir. özellikle, çalışmanın guvencesizleşmesi, çaİışma koşullannın sıkıntılarını anlatamaraa, gelir dağıhmından alınan payın azalması, önümüzdeki dönemlerde daha da artacak sıkıntılar. Sağlık elemanlarının kurtuluşu nerede? Ücretlerin arttırılmasında mı? Özel ödenek sisteminde mi? Sözleşmeli çalışmada mı? Bunların hiçbiri de güvence değil. Hepsinde, geçicilik, güvensizlik, görevden alınışa karsı çaresizlik sürüyor. Sağlık elemanlarının tek kurtuluş yolu "sendikalaşma". "Sendikalaşma" yoluyla toplu pazarhk yapabilme, gereğinde grev yaparak emeklerini koruyabilme. Tek kurtuluş yolu bu. Lonca kökenli meslek kuruluşlannın isteklere yeterli karşüığı bulamamasının temel nedeni bu: Sendikal güçlerinin olmaması. Sendikalaşma ayrı ayrı mesleklerin değil, bütün sağlık elemanlarının birleşeceği "sağlık hizmetleri sendikası" ile güçlü olacaktır. Bunun için önkoşul, başta doktor lar olmak üzere bütün sağlık elemanlarırun "emek bilinci"ne sahip olmalan. Kendi emeğine yabancılaşarak, bireysel çıkış yollan kollanarak toplumsal bir güç oluşmaz. Meslek kuruluslarırun bu alanda yapacaklan çalışma, çok gerekli bir eğitimi de gerçekleştirecek. Yülardır süregelen >rakınmalann yerini toplumsal bir güç oluşturma almadıkça çözum görünmüyor. Onun için, kurtuluş "toplusözlcşmeli grev haklı sendikalaşma"da. Nasıl? tüm doktorlann ekonomik ve demokratik çıkarlannm savunulma5i için gerekli olan grevli, toplusözleşmeli sendikal haklannıa bulunmayışı. 3) Doktorlann mesleki ve hukuki sorunlan nı çözecek geniş kapsamlı bir hukuk biirosu eksikliği. Sağlık zincirindeki yanlış politikalardan en çok rahatsızhk duyanlann başında ise kamu hizmetinde çalısan doktorlar geliyor. Bu hizmeti gören pratisyen doktorlann en büyük sorunu da uzmanlaşma. Uzmanlaşma sorunu da, pratisyen doktorluğun ekonomik, bilimsel ve toplumsal kariyer yapma yönlerinden hiçbir çekiciliğinin olmamaMndan kaynaklanıyor. Pratisyen doktorlann öteki sorunlan arasında gelirlerinin azlıği, sa1989 14 Mart Tıp Bayramı'na yısız angarya görevi, aşırı poliklibirçok eksikliklerle girilirken ye nik yükleri ve lojmansızlık geliyor. terli olmayan sağlık hizmetlerinin bedeli halk ve doktorlar tarafınAsistan doktorların sorunlan dan çekiliyor. Sağlıksız kentleşme, arasında da "çok çalışmak az kaaltyapı eksiklikleri, çevre kirlen zanmak" yöntemi başta geliyor. mesi, halkın ekonomik gücünün Asistan doktorlann sorunlan zayıflığı, eğıtim düzeyi, külturel da şöyle sıralanıyor. faktörler, yetersiz ya da dengesiz 1) Asistan doktor, günlük olabeslenme kitle sporuna gerekli rak normal kabul edilen 8 saatin önemin verilmeyişi, sağlık örgüt çok üzerinde çalıştınlıyor. lenmelerinin yetersizliği ve tek el2) Bu tempoya karşüık aldıkladen yönetilmeyişi, kurumlar arası eşgüdüm olmayışı. çagdaş stan n ücretler komik düzeyde. 3) Zaman zaman hasta yakındartlara uygun yeterli sayıda yataklı kurumların ve acil bakım lanrun sözlü ve fiili kötü muamemerkezlerinin bulunmayışı, koru leleri ile en çok asistan doktorlar yucu ve sağlık iyileştirici sağlık karşılaşıyorlar. 4) Asistan doktorlarla kirli, sohizmetlerinin yetersizliği, toplurn sağlığını olumsuz yönde etkileyen ğuk, soyunma, giyinme, istirahat, başlıca nedenler olarak göze çar temizlik olanaklan genelde iyi olmayan ortamlarda gerçekleşiyor. pıyor. 5) Çeşitli meslek hastahklan, Doğal olarak bunca eksiklikten riskleri mevcot olup önlemlerin kaynaklanan sorunlar, sonuçta yetersizliği bu riski yükseltiyor. doktorlarla hastaları karşı karşı6) Tıbbi yayın izleme ve edinme ya getiriyor. Doktorlann karşılaş sorunu toplu çözüm bekliyor. Butıklan sorunlar ise günümüzde her lunduğu kunımun işleyişinin büyıl boyuüanarak sürüyor. Doktor yük yükünü taşıyan asistan dokİarın sorunları öncelikle ekono torun yönetime katılma hakkı da mik alanda kilitleniyor. Halen ül bulunmuyor. kemizde bir yılhk bir doktor 315 7) Yetersiz gelir, hayat pahalıubin lira alırken, 5 yıllık doktor 320 ğı birçok asistan doktoru ek iş bin, 15 yılhk doktor 400 bin, 25 yapmaya itiyor. Yoğun tempo içinyülık doktor da sadece 436 bin li de günlük çalışma saatleri dısınra kazanabiliyor. da gece nöbetleri ve benzeri ek göEkonomik koşullann yaru sıra rev yapmalan da işin "cabası". doktorlann en önemli sorunlanndan birisi de nöbet sorunu. Son Özel çalışan doktorlar derece olumsuz çalışma koşullaHayat pahahlığı, enflasyonun nna sahip doktorlann birçoğu günde 150 poliklinik yaparken, yol açtığı maddi güçlükler bir ortalama haftalık çalışma saatle doktorun muayenehane açması şansını da sıfıra indirmiş durumri 80 saate de ulaşabiliyor. da. Halkın gerileyen ekonomik Son yüiarda her yıl 5500 dok düzeyine bağlı olarak muayenehator yetiştirilmesiyle bir doktor enf ne doktorluğu da günümüzde iyilasyonunun yaşanması da olayın den iyiye önemini yitiriyor. özel bir başka boyutu. Doktorlann bir çalışan doktorlann sorunlan aradiğer sorunu ise nöbetlerde aldık sında ise kira ve alet fiyatlarının ları ücretler. Üniversite ve devlet aşın şekilde artışı başı çekiyor. hastanelerinde nöbet ücreti öden Aynca KDV'nin sürdürülmesi, mezken, SSK'da da saat başı 210 muayenehane açanlara yeterli dülira ücret ödeniyor. Günümüz as zeyde kredi olanağının tanmmagari ücretinin çok altında olan bu ması geliyor. özel muayenehanerakamlar yüzünden nöbet, dok lerde anlaşmalı olarak çalışan torlar arasında bir "angarya" ola doktorlara asgari ücretin altında rak kabul ediliyor. para teklif edilmesi, yine doktorZorunlu hizmet de doktorlann îan güç duruma düşürüyor. önemli sorunlan arasında. Altyapısı tamamlanmadan, yardımcı Araçgereç sorunu sağlık personeli olmadan ülkenin Ülkemizin sağlık hizmetlerinde en ücra köşelerine atanan doktorlar, gittikleri bu bölgelerde kader en büyük eksikliklerden birisi de leriyle baş başa bırakıbyor. Bunun araç gereç yetersizliği. özellikle sonucu olarak da ruhsal yönden kırsal* bölgelerde çalışan doktorsıkıntılarla karşılaşıyorlar. lar bu konuda en çok şikâyet Doktorlann diğer sorunları ise edenler arasında yer ahyor. Birçok sağlık kuruluşunun depolan heözetle şöyle: 1) 1402 ve güvenlik soruşturma men hemen hiç kullanılmadan çülan. Bn iki uygulamadan gerek rümeye bırakılmış araç gereçle doüniversite gerekse diğer kamu ku luyken, denetimlerde bu olgunun ruluslannda görevlj birçok doktor saptanması da milyarlarca liralık payını almış durumda. VÖK'ten kayıplar için bir çare olmuyor. Eysonra bu iki yasa ile görevden ko lül 1988 yıhndan bu yana yapılan panlan ya da atanması yapılma araştırmalarda SSYB'ye bağlı kuyan, terfisi engellenen doktorlann rumlarda araç gereçlerin yüzde haklannın iadesi ise bugüne ka 2.8'inin ekonomik ömrünün doldar sağlanamadı. muş olduğu ortaya çıkıyor. Gereç2) Sendikalaşma. Gerek kamu lerin yüzde 44.6'sının da 15 yaş ve da gerekse özel kesimde çalışan yukansında olduğu görülüyor. Yi ne SSYB'ye bağlı sağlık ocaklannın yüzde 74.4'ünde ise hiç taşıt olmadığı saptandı. Bütun'dünya ülkelerinde ihbarı zorunlu bulaşıcı hastalıklarda azalma görülürken, ülkemizde rastlanan çeşitli hastalıklar alarm vermeye devam ediyor. Dünyada en çok bebek ölümüne rastlanan ülkeler arasında da ülkemiz başı çekiyor. Yalnızca 1988 yüının ilk altı ayında ihbarı zorunlu bulaşıcı hastalıklardan, 118 tifo, 553 paratifo, 888 dizanteri, 8 difteri, 102 boğmaca, 5412 kızıl, 6297 kızarruk, 1262 menenjit, 8487 hepatit, 4 kuduz, 1057 tetanoz olayı saptandı. Doktorlann ancak 23 dakika ayırabildikleri poliklinik hizmetlerinde de, 1988 yılının ilk altı ayı içinde 11 milyon 118 bin 468 kişiye SSYB hastanelerinde hizmet verildiğj belirlendi. Aynı süre içinde 837 bin 433 hasta hastanede yatınlırken, 240 bin ameliyatm gerçekleştirildiği öğrenildi. A>Tica hastane koşullanrun yetersizliği nedeniyle röntgen tetkiki için 1015 gün sonraya, bademcik ameliyatı için 3 ay sonraya randevu verilmesi de, ülkemizde sık rastlanan işlemlerden. Ameliyatı beklerken ölenler de cabası. GÜNSELİ ÖNAL ANKARA Kültür ve Turizm Bakanı Tınaz Titiz tarafından 1 martta Atatürk Kültür Merkezi'nde açılan "Çağdaş Tiirk Ressamlan Büyük Sergisi"ndeki bir tablo, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin zorlaması ile sergiden kaldınldı. Ressam trgin İnan'ın, çıplak kaduıerkek fıgürlerini Hz. Muhammed'in hadisleri ve Mevlit'ten parçalarla süslediği tablosu, dün sergiyi gezen Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in galeriyi ziyaretinden bir gün önce depoya konuldu. Sergideki Zeki Faik Irer ve Mehmet Gün'e ait iki tablonun üzerine de boyalı kalemlerle çirkin sözler ve bazı isimler yazıldı, Güri'ün tablosunun köşesı yırtıldı. İnan'ın tablosunun yerel seçimler öncesinde politik polemik doğmasından ve sergideki tablo Yasalar yetersiz Uzmanlar, son yıllarda çıkartılan yasalarla, değişik etkenler nedeniyle, yeterli araştırma yapılmaması, konunun uzmanlarından görüşler alınmaması, finansman yetersizliği, sık sık değişen bakanlar ve bakanlık teknokrat kadrolan yüzünden yanhş uygulamalann ortaya çıktığmı belirtiyorlaT ve kişiliksiz bir sağlık politikasırun oluştuğunu söylüyorlar. Son çıkartılan Temel Sağlık Hizmetleri Yasası'nın da sağlık personelinin şu anda içinde bulunduğu kargaşayı ortadan kaldıracak nitelikten uzak olduğunu belirten doktorlar, bu yasanın çağdaş anlamda 1 ve 2'inci basamak sağlık hizmetlerini savunur göründuğünü, ancak bu ilke ile celişen uygulamalan da beraberinde getirdiğini vurguluyorlar. Doktorlar, aile doktorunun ya da sağlık ocağı onayı olmadan merkezi hastanelere başvurmama ilkesinin "parası olan başvunır" anlayışı ile çiğnendiğini ileri sürerek şunları söylüyorlar: "Yasa, sağlık hizmetinin finansmanı için 'sigorta uygulaması', 'hastane işletmeciliğini' öngörüyor. Bunun ülkemiz gerçekleri ile bağdaşmayan bir düşünce olduğu, sigorta uygulamasının sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesinde yetersiz olduğu SSK örneği ile apaçık ortadadır. Aynca hastane işletmeciligi sağlık hizmetinde kâr dürtüsiı ile yapılacağından, hizmetin niteliği ile çelişmeye başlamıştır. Bu >asanın kısa vadede de sağlık meslek odaları ve tüm sağlık kuruluşlannın göriişleri alınarak yeniden düzenlenmesi zorunludnr. Yoksa doktorlar ve diğer temsilcilerden kaçınlarak geceleri imzalama yönetimiyle uygulamaya sokulan bu yasalann sağlığımıza büyük bir darbe indireceği ve indirmeye başladığı da ortadadır." Ote yandan Devlet İstatistik Enstitüsü ve DPT verilerine göre halen ülkemizde 2804 adet doktoru olmayan sağlık ocağı var. 508 sağlık ocağı hemşiresiz çalışırken, 973'ünde sağlık memuru, 3561'inde de ebe yok. Kan temini ve kullanımında kan ürünlerinin üretiminde büyük darboğazlar var. Günümüzde çalışmakta olan 170 kan merkezinden ancak 72'si AIDS virüsünü test edebilecek teknolojiye ulaşmış durumda. Istanbul Beledıvesi SEHİR TIYATROLARI TÜRKİYE'NİN MUTLU ÖĞRETMENLERİ KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ FİLM GÖSTERİMİ "Arkadaştm Şeytan Saai: 13.00 FİLM SÖYLEŞİSİ Auf YILMAZ Ümh ÜSAL Yaprak ÖZDEMİROĞLU Ali POYR.4ZOĞLV Mazhar AfANSON HARBIYE M. EflTUĞRUL TIYATROSU 14 MART 1989 SALI GİRİŞ ÜCRETSİZDİR. FEN BILIMLERI MERKEZİ ÖĞRETMENLERİDİR Çünkü Türkiye'nin en değerli ve başarılı Öğrencilerini Üniversiteye onlar hazırlıyor... Tabloya tepki gösteren öğrencilerin hâlâ galeriye geldiklerini ve tabloyu sorduklarını anlatan Mardin, "Hadisleri koyarsın, ama yanına mesela bulutlar filan yaparsın, o kadar mühim değil. Ama bunun yanında çıplak kadın ve erkek var" diye konuştu. Sergide karşılaştıklart olaylann kendisini çok üzdüğünü belirten Mardin, olaya tepkisini şöyle dile getirdi: "Demek ki bu sergilerin çok yapılıp insardann eğitilmesi lazım. Bir sergi nasıl gezilir, öğretilmesi lazım. Sergi herhalde, elde kalemle gezilmez. Her boş yere bir şey yazmakla olmaz bu işler. Yazıya da çok üzüldüra. Bir adam geliyor, küfrediyor sanatçıya. Kendimi adamı mezanmın üzerinde tepinmts gibi hissediyonım. Biz onn ibret olsun diye tuttuk sergide." Ancak 2 resmin üzerindeki yazı ve küfürlerin Evren'in sergiye gelmesinden önce kapatıldığı görüldü. F i f f P n O P r a İ f f l P Cumhurbaşkanı Evren, Atatürk Kultur Merkezi'ndeki Çağdaş Türk ressamları sergistni Mensucat TAŞ'nin sanayide 60. t W I B I I 9 C l t | I U v g ^ j Cumhurbaşkanı sergide en çok Bedri Baykam ve Burhan Doğançay'ın y g ş g ç y ğ ç y yapıtla yıldönüm kutlamalarını "Büyük i B b i i B b i d ğ i?" diye nyla ilgilendi. Evren, Baykam'ın 'Yasağı Protesto' tablosunun önüne gelince, "Bu bizim Bambi değıll mi?" di Sergi"yle başlatan ve sergiye kosordu. Eşlik eden Ankara Valisi Saffet Ankan Beduk de "Evet, Burçin Orhon" yanıtını verdi. Daha sonra Kültür leksiyonundan tablolar veren Have Turizm Bakanlığı'nın atölyelerini gezen Cumhurbaşkanı,türbardı kursiyerlerle ilgilenmekten kaçıodı. (Foto: AA) lil Bezmen de tnan'ın tablosunun kaldınlmaması durumunda bir problem çıkacağına dikkat çekerek "Biz sergiyi politik platform (Baştarafı 1. Sayfada) nna uyması gerekir. yazılınca, gerçekler ortaya çıka olarak düsünmüyoruz" dedi. Olaya bir tepki göstermediğini bildimesi Başkanvekili Yekta Güngör Cumhurbaşkanı Evren, sokağa caktır. Özden de, türban konusundaki dökülerek hiçbir sonınun çözüleAnayasayı ve Anayasa Mahke ren Bezmen, "Şirketimiz, hakiki olaylarla ilgili değerlendirmesin meyeceği kanaatindedir. Geçmişte mesi kararlannı saygıyla karşıla manada halkla bntünleşmeye çade, " Anayasa Mahkemesi karar acı örneklerin yaşandığını anım mayınca deraokrasiden söz edile lışıyor. Orada birkaç kişi rahatsız lannı saygıyla karşılamayınca de satmaktadır. Gergin bir atmosfer meyeceğini bilmek gerekir ve ka olmuş. Rahatsız olmuşlarsa kaldırınz, rahatsız olmasınlar. Bu o mokrasiden söz edilemeyeceğini yaratmanın huzur ve giivene yö rartar herkesi bağlar." kadar basit" biçiminde konuştu. bilrnek gerekir" dedi. Özden, nelik davramşlann ülke yjranna Türkiye Barolar Birliği Başka"Gelişmekte olan olaylar, büyiik olmayacağına inanmaktadır. 'Bu nı Teoman Evren de önceki gün Bezmen, bazı tablolann üzeriTürk ulusunun gozleri önündedir. tutum ve davranışlar karşısında meydana gelen olaylar durdurul ne yazı yazılmasıyla ilgili düşün . Nereden gelinip, nerelere gidilmek herkes uyanık olmalıdır' demek madığı takdirde, ileride çok kor celerini de, "Birisi, 'Senin sanatıistendiği herhalde anlaşılacaktır" ledir. kunç yeni olaylara yol açılabile na sıçıyım' demis. Bilmiyorum, diye konuştu. ceğini ifade etti. Teoman Evren, çok komik buluyorum. tyi bir şey. Cumhurbaşkanı'nın yadırgadı TBMM'den çıkan türban yasası Yani ilgi var, birisi yazıyor, birisi ğı ikinci nokta şudur; SHP tür nın laikliğe aykın, son derece ge bir şey yapıvor. Bunlann çoğu Çankaya'nın göriişü banla ilgili yasa maddesini Ana reksiz bir yasa olduğunu da dile gençler. Kimisi kızıyor, kimisi seCumhurbaşkanı Kenan Evren' yasa Mahkemesi'ne götürmesi getirdi ve "Türban, bir giyim, bir viniyor. Mühim bir şey değil. tain son olaylara dünkü bakışı ve için Cumhurbaşkam'na telgraf tesettür olavından çıkanlmış, la mir edilir. Yani ha>atın bir parçadeğerlendirmesini "yakıa çevre" çekmiş ve Anayasa Mahkemesi' ikliğe karşı bir gösteri haline geti sı. Böyle şeyler olabilir di>e sigorne başvurmasını istemiştir. Şim rilmislir" dedi. Türkiye'nin böy ta ediliyor tablolar. Bunlar olabişöyle anlattı: "Cumhurbaşkanı Evren, tür di ise SHP'den yasanın mahkeme lesi olaylarla kanh ve ürkütücu lir ve küçuk tamiıierdir, hepsi halban konusunun vesile edilerek as ce bozulmasından sonra hiç ses tablolara surüklenebileceğine de lolur. Normaldir" diye açıkladı. lında bazı mesajlar verilmek isten çıkmamasını doğal karşılama dikkat çeken Teoman Evren, öu 42 çağdaş Türk ressamının 200'ü diğine inanıyor. Çankaya'ya gö maktadır. Cumhurbaşkanı siyasi lem alınmadığı takdirde tekrar de aşkın yapıtından oluşan "Büyük re son olaylann ardında örgütlü partilerin oy kaygısıyla bazı ko mokrasinin tehlikeye girebileceği Sergi"* Yahşi Baraz ve Halil Bezbir güç var. Türban vesiie edile nularda kesin tavır sergileyeme endişesinin gundeme gelebileceği men'in koleksiyonlanndan derlendi. rek ola> sokağa dokıilüyor ve diklerini bilmektedir. Oysa Cum ni sözlerine ekledi. bunlar birtakım toleransh yakla hurbaşkanı, 'Benim böyle bir enşımlardan güç alıyorlar. Ögrenci dişem yok, o nedenle bu duyarlı lerle kara çarşaflılar aynı slogau konulann üzerine rahatlıkla lan atıyor. Bu iki çevrenin aynı gidiyorum' demektedir." sloganlan söylemesi, birbirine baAnayasa Mahkemesi Başkanğınülı bir izlenim vermesi, aynı ideolojiyi paylaşan gruplann ha vekili Yekta Güngör özden de (Baştarafı 3. Sayfada) rekete geçtiğini göstermektedir. Cumhuriyet'in son olaylarla ilgili sorusuna şu yanıtı verdi: Bu arada 1968 yıhndan bu yana yıldızı hızla pariayan ve hiyeAncak Cumhurbaşkanı'nın yararşinin basamaklarını birer birer tırmanarak yükseldiği Kosova dırgadığı bazı noktalar var. Ana"Yargıçlar, çok zorunlu olmaKomünist Birtiği Başkanlığı görevinden aynlan ve tutuklanan yasa Mahkemesi karannm gerek dıkça konuşmazlar. Zamanı geAzem Vlassi acaba Arnavıraann desteğini gerçekten yitirmiş duçesi açıklanmadan bu karara ba lince, söyleyecekler çıkabilir ve rumda mı? Yoksa şu anda tutuklu bulunan Vlassi'nin olası bir zı çevrelerden gölge düşüriicü söylenecekler olabilir. Gelişmekmahkumiyeti onu Kosova'da kahraman mı yapacak? davMiuşlar geliyor. Hiç gereği te olan olaylar, büyük Türk uluyokken Anayasa Mahkemesi ka sunun gozleri önündedir. Nereden Koscjvalılar acaüDa partinin yeni başkanı Rahman Morına'yı hanrannın kıyısından köşesinden gelinip, nerelere gidilmek istendiği gi gözle görüyorlar? Ve ordunun olaya karışmasını nasıl karşılıeleştirilmesi hukuk devleti anlayışı herhalde anlaşılacaktır. Siyasal yorlar? ile bağdaşmaz. Anayasa Mahke sorunlarla hiçbir ilgimiz yok. Kosova Yazarlar Birliği Başkanı İbrahim Rugova'nın söyledikmesi °nin kararlan kesindir ve de Anayasa gereklerini gdzeterek veleri şunlar: ğişmez. Herkesin devletin yasala rilmiş bir karar vardır. Gerekçesi "Ordunun müdahalesi tam bir şok olmuştur ve Kosova halkı yeni anayasa değışıkliğıni hiçbir zaman kabul etmeyecek. içıne sindirmeyecektir. Kosova sorunu politik bir sorun değildir, politikayla hiçbir ilgisi yoktur. Sorun daha çok, psikolojik ve kültüreldir. Sırplar ise Arnavutları gertoya mahkum etmek istemektedirler." Sorunun psikolojik ve külturel olduğu kadar ekonomik de olduğu bir gerçek. Ama Sırplar gerçekten Arnavutları gettoya mahkum etmek mi istiyorlar? Yoksa karşılıklı etki tepkilerle tırmanan bir durum mu söz konusu? Bütün bunları incelemeden önce, Kosova'nın yapısına eğilmekte yarar var kuşkusuz. Evet Priştina ürkütücu bir durgunluğun ardında için için kaynıyor ve bu durum karştsında, sizde çağrıştırdığı ülkenizle yakınlannızla ilgili dramlar, anılar ve acılar ister istemez ikinci planda kalıyor. lara zarar verilmesinden korkulduğu için kaldmldığı bildirildi. "Büyük Sergi"deki tablolann başına gelenler sergjnin açılış kokteyli sırasında başladı. Salonda bulunanlardan bin, geçen yıl ölen ressam Zeki Faik Izer'in 1968'de yaptığı 196x 140 santimetre b^oyutlanndaki soyut kompozisy'onunun üzerine, renkli kalemle, "Senin sanabna sıçıyım" diye yazdı. Ertesi gün ise Mehmet Gün'ün bir tablosunun üzerine, "Serdar M. Çinler" diye bir isım yazıldığı, aynı tablonun sağ alt köşesinin ise muhtemelen tekme aUlarak yırtıldığı görüldü. Ergin İnan'ın "ortasında cıplak kadınerkek resimlerine, sağ tarafında Hz. Muhammed'in hadislerine ve Mevlit'ten parçalara, sol tarafında ise Arapca yazılara yer verdiği" ve kolaj tekniğiyle yaptığı tablosuna tepkiler ise geçen çarşamba gunu başladı. Atatürk Kültür Merkezi'ne grup haiinde gelen ve İlahiyat Fakültesi öğrencisi olduklarını söyleyen kişiler, tablodaki Arapça yazıların "Kuranı Kerim" yapraklan olduğunu söyleyerek tablonun kaldırılmasını istediler. Tepki yaratması üzerine hemen salondan çıkarılan tablo önceki gün Atatürk Kültür Merkezi Müdürü Muzaffer İnce'nin odasma götürüldü. Tablonun üzerindeki yazılar, serginin tanıtımını üsüenen Image Halkla Ilişkiler Sorumlusu Betül Mardin ve İnce'nin yanında, bir tercüme bürosunun elemanlanna okutturuldu. Tablodaki yazıların Hz. Muhammed'in hadisleri ve Mevlit'ten parçalar olduğunun anlaşılması üzerine tablonun sergiden kaldınlmasına karar verildi. Depoya kaldırılan tablonun yerine konulmak üzere İnan'dan başka bir tablosu istendi. İnan'ın tablosunun sergiden kaldınlmasıyla ilgili Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan Mardin, "tlahiyat Fakültesi'nden olduklannı söyleyen bir grup öğrencinin cleştirileri üzerine, böylesine görkemli bir sanat olayının politik bir polemiğe yol açmasım önlemek amacıyla eser sergiden kaldınldı. Tablolann üzerine isim yazmamn, küçuk kuçük darbeler atmanın önüne geçmek için kaldınldı. Sergiyi, politik polemiğin dışında tutmaya çabşıyoraz. Yerine, aynı sanatçının başka bir eseri konulacak" dedi. Ne dediler? Köşk: Bu eylemlerin DUNYADA BUGUN AUStRMEN ISTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ KONSER SALONU AÇILIŞ KONSERLERİ 14 Mart 1989 tarihinden itibaren başlıyor. ADRES GİRİŞİ POSTALAMA İŞLERİMİZDE Yüksek Kapasitemizde Hizmetinizdeyiz EVET/HAYIR (Baştarafı 2. Sayfada) OKT4YAKBAL FEN BİLİMLERİ MERKEZİ BU SENE BEŞİKTAŞ'TAKİ YENİ YERİNE DE YERLEŞEREK OLANAKLARINI ARTIRMAKTADIR Bu sene, öğrervciler 26 Mart 1989 Pazar günu yapılacak SEVİYE BELİRLEME SINAVI sonuçları gözönünde tutuiarak sınıfiara ayrılacaktır KARNE NOTLARINA BAKILMAKSIZIN her Lise 2 öğrencisi bu sınava girebilir. Kurumumuz yalnızca Matematlk veya F€n ağırlıklı puanla oğrencı alan Fakulteler ıçm eğıtım yapmaktadır Tercıh iısteiennde yalnızca TürkçeMatematlk veva Sosyal ağırlıklı puanla gırılen yerler yazacaklann Kurumumuza başvurmamaları gerekir DataBank DAT* PHOCEES « DlRECT MAILING 542 74 07 İLAN ELMADAĞ CUMHURİYET SAVCILIĞI'NDAN Kayseri Merkez Sayaa mahallesinden olup Hasanoğlan köyünde Yayla marka sucukları mesul müdürlük görevini yapan Kasım oğlu 1341 D.lu İBRAHİM ORÇİN'in 21/5/1987 tarihinde sağlığa az ve çok zarar verecek derecede sucuk imal edip sattığı tespıt edilmesi üzerine Elmadağ Sulh Ceza Mahkemesi'nin 24.10.1988 tarih ve 1987/281 Esas, 1988/390 Karar sayılı ilamı ile 32.O0OTL. para cezası, 3 ay meslekten men ve 7 gün işyerini kapatma cezası verilmiştir. CK. 402/12. maddeleri geregince ilan olunur. Beşiktaş Çırağan Caddesi 71 jstanbuf iTel: 158 68 68 158 68 «7ı ZEVKİN BİRLEŞTİĞI BİR İŞE ORTAK ARAN1YOR TL (511 99 69) Kiye'deki işkence olaylarının biridir bu. Uyan işkencelerden geçirilenlerden bir tekidir. Daha nice nice insan var etinde duymuş elektrik akımlarmı, tokatları, falakaları, daha akla gelmez insanlık dışı işlerı... "E^'e^, susku içinde bir ülke. Duymazdan, bilmezden, görmezden gelme, kaçış, yılgı, küçüklükler. Bunlar da ışlenen insanlık suçlarına en azından ahlaki açıdan suç ortakhğı anlamına gelmiyor mu?" diye soruyor yazar... Sormamalı mıydı? Suskunluk içinde olup bitenlere gözlerini kapayanları, Vulaklarını tıkayanları suçlamamalı mıydı? Kimse diyemez 'Ben bunları bilmiyordum, bilmiyorum, böyle işlerin olduğuna yine de inanmıyorum'. İşte çeşitli tanıklar, belgeler, kanıtlar, işkence ile ilgili dizi dizi anılar, incetemeler... 'Sistematik işkence yoktur" diyenler bile sistematik olmayan işkencelerin varlığını kabul etmiş olmuyorlar mı bu sözleriyle? "Sen Mahmut Memduh Uyan'sın, oğlum, konuş. Senin karın Sibel, babanın adı Halil. Mersinlisin anasını s..." diye bağırıyorlar binbir işkencenin ardından. Öğrenmek istedikleri nedir? Öğrenseler ne olacak? "Konuşacak mıyım? Ne iğrenç bir şey. Ölen arkadaşlarım geliyor aklıma..." Saatler sürüyor acılar, manyeto şokları, kalasa bağlamalar, neler neler!.. "Düşünüyorum, dünyada acaba nesline insan kadar türlü türlü aletler icat ederek işkence yapan, acı veren bir varlık var mıdır? İşkenceciler acaba gerçekten insan mıdır?" Oysa o işkenceciler saat beşte ya da daha sonra çekip giderler evlerine! Sofraya kurulur, eşleri, çocuklarıyla mutlu bir aile babası olarak yemeklerıni yer, rakılarını içerler!.. Görev sayarlar işkenceciliği; nasıl bir görevsel.. Yakından görsek tanısak hepsi bizler gibidir. Ama o işkence odalarında canavarlaşırlar, ksndilerini üst yaratık sayarlar... "insanlık için, insan olabilmek için, insanlık onuru için işkenceye direnmek gerek, diyorum. Ben bir insanım. Ben bir insanım ey işkenceciler. Ben bir insanım." Ama sizler, ey işkenceciler, siz insan mısınız? Ya bizler, bütün bunların bir bireyi olduğumuz bu toplumda bugün bile! yaşandığını duyan, bilen, okuyan insanlar, ya bizler, ya bizler neyiz?