24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 HABERLER • % % 21 ŞUBAT 1989 Adli Tıp'ın 'düşünce suçlusu9 için düzenlediği müşahede raporundan M.Ç.'nin cezai ehliyeti yok Raporda M.Ç. için "Eylemin TCK 142. maddesinde ifadesini bulan 'sosyal bir sınıfın diğer sosyal smıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmek, müesses iktisadi veya sosyal temel nizamları topyekun ortadan kaldırmak' amacına yönelik bir suç şeklinde, kasten bilerek ve sonuçlarını değerlendirerek işlenmesi, psikolojik olarak mümkün görülmemektedir" dendi. HALİL NEBİLER Lise mudurünün ihbarı uzerine "komünizm propagandası yapmak" savıyla yargılanan 15 yaşındaki duşünce suçlusu M.Ç. hakkında adli tıp tarafından duzenlenen müşahede raporunda, M.Ç.'nin suç tarihinde cezai ehliyetinin bulunmadığı belirtildi. Adh Tıp Gözlem Ihtisas Dairesi'nin 14 Şubat 1989 tarihli raporunda yargılamaya konu olan komunizm propagandası suçlaması için, "Söz konusu eylemin memleketimizde ve sanığın çocukluk yıllannı geçirdiği ülkede yorumlanmalan birbirinden çok farklı olduğu gibi, 'miicerret' suç mefhumu dahi bu iki kuUürde farklı anlamlar taşımaktadır" denildi. Izmir Devlet Guvenlik Mahkemesi'nde komünizm propagandası yapmak savıyla yargılanırken 11 Ocak 1989 tarihinde Adli Tıp Kurumu tarafından müşahede altında tutulmaya başlanan M.Ç.'nin gözetim'i 14 Şubat 1989 tarihinde sona ermişti. Prof. Dr. Ayhan Songar başkanlığındakî Adli Tıp Gözlem İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan müşahede raporunda, M.Ç. ile ilgili testlerin sonuçları şoyle açıklanıyor: "Alexander testi ile I.Q: 105 bulcnarak zekâsının normal olduğu anlaşılmışür. Rorschach kişilik testinde şahsiyette çözulme (dissociation) göriılnemiş, zengin, yanıtıcı fakat huzursu/ muhayyile, nevrotik zeminde psikopatik tipte reaksiyon bulunmuştur. EEG tetkikinde Mstikrarsız alfa ritminden teşekkül etmiş bir temel aktivite' görülerek bazı düzensizlikler tespit edilmişse de buıüar bir anomaliden bahsettirecek yeterlikte olmadığından, bı< EEG, normal sınırlar içinde kabul edilmiştir." M.Ç.'nin Izmir DGM'deki soruşturma dosyasınm da incelendıği ve müşahede raporu için M.Ç.'nin polise, savcilığa ve sorgu hâkimliğine verdiği ifadelerin de goz onune alındığı Gözlem thtisas Dairesi'nde yapılan tartışma sonucu, M.Ç.'nin suç tarihinde "farik ve miimeyyiz" olduğu kabul edildi. M.Ç.'nin 8 Eylül 1973 doğumlu olduğunun kaydedildiği raporda, suç tanhinin 19 Eylül 1988 olduğu belirtiliyor ve M.Ç.'nin "farik ve mümeyyİT" (yaptığı işin farkında olan ve bunun sorumluluğunun bilincinde bulunan) addedilebilecek sınıra 11 gün farkla girdiği vurgulanıyor. M.Ç.'nin muayene ve müşahedesi sırasında herhangi bir akıl hastalığı veya zekâ geriliği belirtisine rastlanmadığır.a yer verilen raporda, "Mesele bu seviyede ele alındığında sanığın TCK 46. veya 47. raaddesinden yararlanma imkânı gönilmemektedir" denilivor. Buna karşın, adli tıp kurulu M.Ç.'nin Türk Ceza Yasasf nın hafifletici maddelerinden 46. maddeden yararlanmasına olanak tanıyan göruşü, raporda şöyle yer alıyor: "Ancak, suçun niteliği ve işleniş tarzı göz onune alındıktan, sanığın kişilik yapısının ve suç sırasındaki psikolojik şartlannın daha derinlemesine incelenmesi ve ona gore bir değeriendirme yapılması gerekmekledir. 'Muayene ve müşahede' bölümünde de anlatıldığı gibi sanık Almanya'da çocukluğunun ilk yıllannı geçirmiş, tamamen farklı bir kültur içinde ve dengesiz bir ailenin ferdi olarak gelişmiş, çevresini tanımış, konuşmayı öğrenmiş ve zihnindeki soyut kavramlan ona uygun bir zedelemiştir" deniliyor. 15 yaşındaki M.Ç.'nin hareketlerini motive eden faktörü.ı daha çok heyecanları ve ani kararları olduğunun belirtildiği adli tıp müşahede raporunda M.Ç.'nin oir arkadaşının sorusu uzerine sonucunu duşunmeden sıralara ve deftetlerine kimi yazılar yazdığı anlatılıyor. M.Ç.V.in bu özelliklerinin dikkate aiındığının belirtildiği raporda, daha sonra şu gorüşlere yer Raporun, bundan sonraki bö veriliyor: lumünde, M.Ç.'nin teyzesinin akıl hastası olduğu, annesinin in"Rorschach kişilik testinden eltihar teşebbüslerinde bulunan de edilen bulgular ve müşahede dengesiz ve sinirli bir ruh yapısı sonunda vardığımız kanaat de dena sahip kişiliğine yer veriliyor ve ğerlendirildikte, sanığı 'cezai eh"Bunlann getirdiği ırsi yüklülük liyeti tam bir kişi' olarak kabul çocuğun heyecan sistemini etkile imkânsız gönilmektedir. miş ve olaylar hakkında doğru Sanık, suç tarihinde 'farik ve hıikum verme kabiliyetiııi mumeyyizlik' sınınnı ancak 11 gün geçmiş bulunmaktadır. Arkadaşlan tarafından sorulan bir soruya karşılık, bir çeşit oğunme ve kendini bilgili gösterme gayreti içinde, yukarıda anlatılan kişilik yapısının da motivasyonu ile öte>e beriye birtakım yazılan lükenmez kalemle yazmıştır. Bu eylemin TCK. 142 maddesinde ifadesini bulan 'sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkumunü tesis etmek, müesses iktisadi veya sosyal temel nizamları topyekun ortadan kaldırmak' amacına yönelik bir suç şeklinde, kasten, bilerek ve sonuçlarını değerlendirerek işlenmesi, bu şartlar altında ve bu şekilde, psikolojik olarak mümkün gönilmemektedir." Prof. Dr. Ayhan Songar başkanlığında ve Prof. Dr. Adnan Ziyalar, Prof. Dr. Özgür Pohan, Prof. Dr. Ertaç tlkay, Prof. Dr. Fevzi Samuk, Dr. Nur Birgen tarafından hazırlanan müşahede raporun sonuç ve karar bölumünde ise şu görüşler yer aldı: "M.Ç.'nin ruhi dunımunun suç sırasında TCK. 46 maddesi kapsamında mütalaa edilmesi ve bu suretle ceza ehliyetinin ve isnat kabiliyetinin bulunmadığının kabulü, yukanda anlatılan şartlar muvacehesinde bir akıl hattanesinde muhafaza ve tedavisinin de gerekmediği kanaat ve mütalaamıa bildirir rapor oy birliği ile verildi. ' şekilde teşekkül ellirmiştir. Söz konusu eylemin memlekelimizde ve sanığın çocukluk yıllannı geçirdiği ülkede yorumlanmaları birbirinden çok farklı olduğu gibi. mücerret 'suç' mefhumu dahi bu iki kiilturde farklı anlamlar taşımaktadır. Kaldı ki, çocuk, kendisinin de ifade ettiği gibi babalan hakkında dahi tereddüde dıişmektedir." TAUARIM\ZCA Cenaze yıkama aracı DENİZLİ Denizli Belediyesi'nce ilginç bir proje geliştirilerek, cenaze yıkama aracı üretildi. İçinde cenaze yıkamak için her türlü sistem bulunan araç, ücretsiz olarak hizmet vermeye başladı. Eski kamyon kasasından yapılan aracm içinde sıcak su ve pis su depolama sistemiyle, paslanmaz çelikten monte edilen ve kıblenin bulunabilmesi için 360 derece dönebilen cenaze yıkama masası bulunuyor. ANAP'lı Belediye Başkanı Ziya Tıkıroğlu, 26 milyon liraya mal edilen aracm içine giren cenazenin yıkanmıs ve tabutlanmış olarak çıktığını belirtli. (Fotoğraf: Ömer Yurtseven) Bako'nun kardeşi tutuklandı İSTANBUL (AA) "Banker Bako" olarak tanınan Baki Cengiz Aygun 'un kardeşi Celalettin Aygün, ortağı Yusuf Mavituna ile muhasebecisi Huriye Tamalan, "dolandırıalık ve sahtecilik" yaptıkları iddiasıyla dün sevk edildikleri Şişli Nöbetçi Mahkemesi'nce tutuklandılar. Kimliği açıklanmayan bir kişinin, 1987 yıiında ortaya çıkarılan ve Baki Cengiz Aygün 'un hüküm giydiği sahte tahvil olayıyla ilgili olarak savcilığa yaptığı başvuru uzerine, Aygün'ün kardeşi Celalettin, sekreteri Tülin Bayram, muhasebecisi Huriye Tamalan, arkadaşları Cem ve Can Oda ile ortağı Yusuf Mavituna, Istanbul Mali Polisi'nce gözaltına alındılar. Çevik, ifade verecek ATİS'A (Cumhuriyet) Hayali ihracat olayları samklarından Turan Çevik, yakalanıp cezaevine konulduğu Yunanistan'da bugün mahkeme önüne çıkarılacak. Çevik'in Türkiye'ye iadesi için açılan davada ifade vermesi bekleniyor. Yunanistan'da Çevik için kokain bulundurmak suçundan da bir dava açılacak. Yunan mahkemeleri, Turan Çevik'in Türkiye'ye iadesi yönünde karar alsalar bile ikinci aşama olarak hükümetin onayı gerekiyor. Bu arada kokain bulundurmak suçundan açılacak davanın tarihi de henüz kesinleşmiş değil. Engin Kayu'yu otopsi İSTANBUL (AA) E5 karayolu üzerindeki Kozyatağı'nda, bir süre önce cesedi bulunan ve MİT ile ilişkisi olduğu öne sürülen Engin Kaya'nın oldürulmesiyle ilgili soruşturma sürdürülüyor. Engin Kaya'nın dün yapılan otopsisinde hazır bulunan Fatih Cumhuriyet Savcısı A/tan Daltaban, AA muhabihne yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Dış görünüşe göre Engin Kaya boğularak öldürülmüş. Ancak kesin bir şey soylemek için kimyasal ve mikroskobik incelemelerin de yapılması lazım. Bu incelemeler 23 ay zaman alıyor. " T A V A n ' ı n n n c * a r i c î Tutuklu ve Hükümlü Aileleri YarI H T H U I I I t J U b t G I I & l rjımiaşma Demeği (TAYAD) ve Demokrasi İçin Kadın Demeği (DEMKAD) üyesi olduklannı belirten bir grup kadın, dün Sultanahmet'te çocuklanyla birlikte düzenledikleri göstende, çocuklara yönelik baskıları protesto ederek, sorumluları ıstıfaya davet ettiler Sultanahmet'teki Mehmet Akif Ersoy Parkı'nda saat 11.45 sıralarında toplanan ve aralannda çocuklann da bulunduğu protestocular, üzerlerinde "Suçlu olan çocuklanmız değil. duzendir", 'Gericı faşist eğitıme son ' "Çocuklarımız suçlanamaz" yazılı dövizler açtılar Eylem sırasında okunan ortak açıklamada ise, son günlerde 15 yaşındak1 M.Ç.'nin komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutukJandığı, yıne 15 yaşındaki HF ve MÇ'nın okul duvarlarına sıyasi içerikli sioganlar yazdıkları gerekçesiyle DGM'de tutukıu olarak yargılandıkları, aynı davada 17 yaşındaki A.K.'nin de 5 ıla 12 yılarasında hapsının istendığı belırtilerek, "Bu çocuklara uygulananlar, kamuoyunda yankılanan bu haberterin kaynağı nedir?" diye soruldu. (Fotoğraf: Aiı Tevfık Berber) Üniversiteyv bombalı pankart İSTANBUL (AA) Istanbul Üniversitesı'ne kimliği belirsiz kişilerce bombalı pankart asıldı. Pankart, bomba imha ekipleri tarafındop etkisiz hale getirildi. Istanbul Üniversitesi girişindeki duvara, kimliği belirsiz kişilerce pankart asıldı. Rulo halinde ve duvarın ustündeki demirlere bağlı bulunan pankartta, birbiri ardına meydana gelen, ufak çapta iki patlamadan sonra çevik kuvvete bağlı ekipler, çevrede guvenlik önlemleri aldılar. Daha sonra olay yerine gelen bomba imha ekipleri, pankarttaki patlayıcıları etkisiz hale geürdiler. 'Basın îdam kararları siyasal amaçlı' provokasyon Avukat Halit Çelenk tarafından okunması sürdürülen ortak savunmada, "12 Mart'tan bu yana adalette çifte standart uygulandığı" bildirildi ve "146. madde ile tam bir hukuk çıkmazı yaşanmıştır" dendi. karşı hiçbir eylem ve saldında bulunmamışlardır. Faşist unsuriann adam öldurme ve benzer saldınlarına, eylemlerine karşı kendilerini ve çevrelerini savunraa amacıyla bazı eyiemlere girmişlerdir. Faşizme karşı mücadele etmek yalnız sosyalistlerin değil, demokratlann da gorevidir. Bu bir yurtseverlik görevidir. 146. madde, 12 Mart'tan bu yana yanlış ve yasanın amacına aykın bir biçimde uyguianmıştır. Bu uygulamada siyasal etkenler rol oynamıştır." Ortak savunmada, 146. maddenin uygulanması konusunda tam anlamıyla bir "hukuk çıkmazı"run yaşandığına da işaret edilerek, "İddianamede ve mütalaada DevrimciVol örgütünün adam öldurme, yaralama, gasp, bombalama gibi birçok eylemi gerçekleştirdiği ve bu eylemlerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'yla kurulmuş hukuki, siyasi ve ekonomik düzene karşı olduğu ve dolayısıyla TCK'nın 146. maddesinde yazılı suçun unsurlannı tereddüte yer vermeyecek şekilde oluşturacak niîelikte olduğu ve örgütün şiddet eylemlerine geçmesi ile suçun icrasına başladığı ileri surulmüştür. Mademki adam öldurme TCK'nın 146. maddesi içerisinde mütalaa edilmekledir, mademki sağ görüşlülerin sol gönışlülerce öldürülmesi TCK'nın 146. maddesi açısından icra başlangıcı olarak kabul edilmektedir, daha doğrusu, mademki adam öldurme, anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbus olarak görulmekledir; o halde neden MHP ve yandaşlan tarafından öldürülen yuzlerce aydın ve bilim adamının katillerine, binlerce vatandaşı öldürenlere TCK'nın adiyen adam öldurmeye ilişkin maddelerinden ceza verilmektedir? Başka bir anlatımlit, bir sağcı, adam oldürunce, bu TCK'nın 146. maddesi açısından icra başlangıcı olarak kabul edilmezken, bir solcu. adam oldürünce bunu anayasal düzeııle ilişkili gormek, hangi hukuk mantığının eseridir? Bu, hukukun zorlanması ve siyasete alet edilmesi değil midir?" denildi. Ortak savunmada, Emniyet Genel Müdürluğü'nün 14 Mayıs 1982 tarihli bir yazısındaki, "DevrimciYol örgutu, ülke genelinde yaygın şiddet eylemlerine rağmen bugun için fiilen silahlı mücadeleye başladığı soylenemez" goruşune de yer verilerek, "Yani müvekkillerimize akıl almaz işkenceler yapmış, onlara olmadık suclamaları kabul ettirmiş olan kişiler bile, müvekkillerimizin gerçekleştirdikleriui söyledikleri eyiemleri TCK'nın 146. maddesi açısından icra başlangıcı olarak görmemektedirler" denildi. DevYol davasında, 146. maddenin sağ ve sol görüşlüler arasında farklı uygulandığı savunuldu'Ülkücü baba' Çakıcı yargılandı yumtıyor' ANAPlı başkan DSP'ye geçti İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yenifoça'nın ANAP'lı Belediye Başkanı Ercan Küçükkaya partisi kendisini yeniden aday gostermeyince, DSP'ye geçtı ve DSP adayı oldu. "Beldesini tanıtmak için" artist Leyla Somer ile "samimi" fotoğraflar çektiren Ercan Küçükkaya, partisinden büyuk tepki görmuş, ancak daha sonra eşinin de "anlayışı" ile konu kapatılmıştı. 26 Mart seçimleri öncesinde ANAP kendisini değil de Günay Ulusoy'u aday gösterince Ercan Küçükkaya "ekibiyle birlikte" DSP'ye geçti ve bu partinin adayı oldu. ANKARA (Cumhuriyet Büro cadele etmenin yurtseverlik göresu) Ankara 4. Kolordu Komu vi olduğu ve sanıkların da bu götanlığı (1) No'lu Askeri Mahkeme revi yerine getirdiklerine işaret edisi'nde görülen ana DevrimciYol lerek, şöyle denildi: davasında okunan avukat savun"1980 öncesinde sanıklar, tum masında, idam cezası öngören demokratlar ve sosyalistler gibi o Türk Ceza Yasası'nın 146. madde zaman yünirlükte bulunan 1%1 sinin 12 Mart'tan bu yana yanlış Anayasası'nı savunmuşlardır. Bu ve yasanın amacına aykırı olarak anayasaya karşı çıkan, onu uyguuygulandığı, bu uygulamada siya lamayan ve uygulanmasını engelsa! etkenlerin rol oynadığı belir leyen kişi ve kunıluşlan eleşrjrmiştildi. Savunmada, bu maddenin ler ve suçlamışlardır. Buna rağsağ göruşlulere uygulanmaması men askeri savcı, onları. anayasal da "adalette çifte standart" ola düzeni ortadan kaldırmaya kalkışrak değerlendirildi. ma ile suçlarnaktadır. Bu açık bir Avukat Halit Çelenk tarafından çelişkidir ve haksızlıktır. Sanıklar okunmasına dun devam edilen or devlet guçlerine. Turk Silahlı Kuvtak savunmada, faşizme karşı mu vetleri'ne ve emniyet birimlerine ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamuoyunda "ülkücü baba" olarak bilinen Alaattin ÇakKi, Dedeman Oteli'nde ruhsatsız silahla çevreye ateş ettiği ve bir kişiyi yaraladığı savıyla dun yargıç önüne çıktı. Tutuklu olarak yargılanan Çakıcı, kendisi hakkında "provokasyon" yarattığı gerekçesiyle basını suçlarken, adamları da kalabalık bir şekilde geldikleri Ankara Adliyesi'nde izdihama yol açtılar. Polis tarafından uzun süre arandıktan sonra Ankara'da Ataturk Orman Çiftliği'nde bir lokantada yemek yerken yakalanan ve hakkındaki suçlandan oturü tutuklanan Alaattin Çakıcı, dun Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargıç önüne çıktı. Dedeman Oteli çevresinde ruhsatsız silah bulundurmak, bu silahla rasgele ateş etmek ve bu arada bir kişinin de yaralanmasına yol açmaktan sanık olarak yargıç onune çıkan ve sorgusu yapılan Çakıcı, basını suçladı. "Solcu gazelelerin" kendisi hakkında "provokasyon yarattığını", kendisi hakkında suçlayıcı yayınlarda bulunduklarını one suren Çakıcı, "gazetecilerin tümünün milliyetçi olmadığım" da sorgusunda belirtti. Daha sonra Çakıcı'nın yaraladığı beiirtilen Kaya Portakal dinlendi. Portakal, kendisini yaralayanın Çakıcı olduğunu, Ankara Emniyet Müdürluğü'ndeki y'üzleştirme sırasında teşhis etmesine karşın, dünku duruşmada bu ifadesini geri aldı. Sorgulardan sonra tahliyesini isteyen Çakıcı'nın bu istemi, yargıç tarafından reddedildi. Çakıcı, daha sonra yeniden, kalmakta olduğu Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne gotüruldü. Ote yandan, Çakıcı'nın yakalanmasına ilişkin "giz " de henuz ortadan kalkmadı. Istanbul'da uzun süre aranmasına karşın bir türlu bulunamayan Çakıcı'nın ocak ayı sonunda Ankara'da bir lokantada yemek yerken kolayca yakalanması çeşitli iddiaları gündeme getirmiştı. Ankara polisı, Çakıcı'nın kendileri tarafından yakalandığını one surerken, Istanbul'da yaptığı açıklamasında lstanbul Emniyet Müdüru Hamdi Ardalı ise, Çakıcı'nın Ankara Emniyeti'ne teslim olduğunu duyurmustu. 'Cezaevleruniz AT'ye hazır9 Eskişehir CezaevVnde açhk grevi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cezaevi koşullanmn iyilestirilmemesı nedeniyle, Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde bir bölüm tutuklu süresiz açhk grevine başladı. TAYAD Ankara Şubesi Geçici Yönetim Kurulu Başkanı Nuran Askeri, 17 Ekim 1988'de başlayan ve 38 gün süren açhk grevleri sonunda verilen hakJarın aradan geçen zamana karşın yerine getirilmemesi uzerine, tutukluların yeniden süresiz açhk grevine başladıklarını bildirdi. Kamu işverenlert Sözleşme masasında bir sıkışıklık görmüyoruz ANKARA (UBA) Adalet Bakanı Mehmet Topaç, "Cezaevlerimiz AT'ye hazırdır. Bu konudaki çalışmalartmızı çoktan tamamladık" dedi. Topaç, "Uluslararası Işkence Sözleşmesi" çerçevesinde oluşturulan araştırma kom'ısyonundan Turkiye'de araştırma yapmak için hiçbir istek gelmediğini de bildirdi. Adalet Bakanı Mehmet Topaç, Eskişehir (E) Tipi Cezaevi'ndeki tutuklu ve mahkumlann başlattıkları açlık grevinin sona erdirilmesi için çalışmalar yaptıklarını belirtti ve mahkum yakınlarıyla yaptıkları görüşmeler sonucu, isteklerin karşılanması için yasalar çerçevesinde gihşimlerde bulunduğunu açıkladı. 'Eşleştirme'de yumıışak hava IŞIK KANSU cılar da biz de kendimızı zorluyoruz. Gazetelerdeki haberlerin dışında hissettiğimiz birşey yok. Bize masada, gidelim de TurkIş'te kurulan heyete danışahm gibi bir söz de etmiyorlar. Bız de basından öğreniyoruz buııları. Ama çok kurmayca mı meseleleri göturuyorlar dc biz hissedemiyoruz, onu da bilemiyorum. Ben şu anda toplusözleşme ma"sında bir sıkışıklık görmuyorum. Normal jzakerelerimiz devam ediyor. Emniyet sözleşmesi, 47 günlük bir grevden sonra bağlandı. Petrolde muzakerelerimiz devam edimuşteki olduğu yan, enfla<\on. 'Sözleşmelerimizi bağlıyoruz, ama bir müddet sonra geçerliliğini kaybediyor, enflasyon aldığımızı götunıyor" diyorlar. Bundan, zaman zaman masalarda uzun uzun şikâyet ediyorlar. Yani illa, muhakkak muşterek bir grev yapalım, müşterek bir hareket edelim sözünü hiç kullanmıyorlar. Şimdiki pazariıklann geçmişteki lopfupazariık göriışmelerinden bir farkı yok mu iemek istiyorsunuz? YILMAZ Ben öyle hissediyonım. Ben, şu anda ciddi, toplupazarlık masasında bir kilitlenme, bir ciddi çıkmaz görmuyorum. Ama her toplusozleşmenin kendine gore sıkıntılan vardır tabii. 1989 yılı için arkadaşlanmız, kendilerine göre hazırlıklar yapıyorlar, geliyorlar. Geçmiş toplupazarlık göriışmelerinden hiç farklı bir yaklaşımlan yok mu? YILMAZ Biraz hukuki ve idari maddelerde yeni sozleşmelerde oldukça değişıklikler goruyoruz. Onun nedenlerini de masalarda anlayacağız. Zaten ucret ve sosval haklarda, çok ciddi zamlar, eskiden de istiyorlardı. Yani şımdi yeniden istiyorlar. Eskiden beri, yüzde 300'lere, 400'lere varan zamlar istiyorlardı. Ama şelinen noktaları biliyorsunuz. SEKA, TTKİ sözleşmeleri gorüldü. Alınan ve gelinen noktalar kuçumsenecek noktalar değil. Diğer kamu işverenlerinin göriişleri de sizinki gibi mi? YILMAZ Değişik bir gorüş olduğunu sanmıyorum." ANKARA Türklş'in yerel seçimler öncesi kamu sektöründeki grevleri eşleştirme, uyuşmazlıkları birleştirme planını kamu işveren sendikası yöneticileri, toplupazarlık masalarında hissetmiyorlar. Kamu Işveren Sendikası Türk KamuSen Genel Sekreteri Metin Yılmaz, sendikacıların toplupazarlık göruşmeleri sırasında ortak bir grev yapılması ya da ortak hareket edilmesi sözünü hiç kullanmadıklarını bildirdi. Yılmaz, toplupazarlık masalarında havanın sert olmadığını da ifade etti. Türkİş'in kamu sektöründeki 500 bine yaklaşan işçinin toplusözleşme uyuşmazlıklannı birleştirme ve ayrı ayrı işyerlerindeki yasal grevleri aynı zamanda eşleştirme planı, kamu işveren sendikası vöneticisine gore toplupazarlık masalarına yansımıyor. Turk KamuSen Genel Sekreteri Metin Yılmaz, Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorularına şu yanıtları verdi: " Türkİş, 15 marta değin kamudaki grevleri eşleştirme ve uyuşmazlıklan birleştirme çabası içinde olduğunu açıklıyor. Siz, toplupazariık masalanndaki göriişmeler sırasında bu planı hissediyor musunuz? YILMAZ Ciddi hissettiğimiz bir şey yok. Sözleşmeleri bitirmek isteyen arkadaşlarımız kendilerini zorluyor. Sendikacılar kendilerini zorluyorlar bitirmek için. Petrol sektöründe müzakeremiz var, hukuki ve idari maddeler bitmek üzere, ekonomik maddelere geldiğimiz zaman gerçekten sendika \alçın Küçük gözaltında ANKARA (ANKA) Toplumsal Kurtuluş Dergisi yazarlanndan Doç. Dr. Yalçın Küçük, " a Emniyet Müdurluğü siya. jrevlilerince gözaltına j.,ı;aı. "Gazetelerdeki haberlerin dışmda hissettiğimiz bir şey yok. Bize masada, 'gidelim de Türkİş'te kurulan heyete danışahm' gibi bir söz de etmiyorlar. Meseleleri çok kurmayca götürüyorlar da biz mi hissedemiyoruz, bilemiyontz." yor. Enerjıde yeni başhyoruz. Etibank ile ilgili maden ve Seydişehir sozleşmelerimiz var. Gayet de iyi gidiyoruz. Hava da sert değil, işin enteresan tarafı. İşçi tarafı pazarlık masalarında kalı değil mi? YTLMAZ Katı da demiyorum, katı değil de demiyorum. Normal, uygarca düzenler içinde toplupazarlık masalarına rahatlıkla gidiyoruz, rahatlıkla geliyoruz. Karşılıklı iki taraf da söyleyeceklerini çok rahatlıkla belirtiyor. Sendıkacı arkadaşlarımızın ANKARA (AA) Türk Kadım Gazetesi tarafından düzenlenen yemek yarışmasında dereceye girenlere ödülleri törenle verildi. Yarışmada "kereviz dolması" ile birinci olan Nesrin Aksük, "nohutlu şuveyduz" ile ikinci olan Suna Demirtaşçı ve "ektnek aşt" ile üçıincü olan Nalan Güler ödullerini Turk Kadım Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı ve Başyazar Semra Özal'dan aldılar. Türk kadım yvmek yurışması Selüloz ve Kâğıt Vakfı kurıddu İstanbul Haber Servisi Yeni kurulan Selüloz ve Kâğıt Sanayi Vakfı Başkanlığı'na Eczacıbaşı Holding A.Ş. Yönetim Kurulu üyesi Haluk Eczacıbaşı, yardımcılığma ise SEKA Genel Mudürü Sebahattin Yalınpala seçildi. Kâğıt sanayiinin sorunlarını saptamak ve çözüm önerileri getirmek amacıyla kurulan Selüloz ve Kâğıt Sanayi Vakfı, kamu ve özel sektöre ait 12 kuruluşun katılımıyla oluştu. Çalışmalarını İstanbul'daki merkezinde yurütecek olan vakfın gündemindeki en önemli sorunlardan biri de Avrupa Topluluğu'na girme hazırlığındaki kâğıt sanayiinin klasifikasyonunu yapmak. Selüloz ve Kâğıt Sanayi Vakfı'nın kurucu üyeleri SEKA, Ipek Kâğıt, Olmuksa, Kartonsan, Toprak Kâğıt, Viking, Kutsan, Marmara Kâğıtçılık, Meteksan, Modern Karton, Çopikas ve Kâğıt Sanayii'nden oluşuyor. Siyasi şube gorevlileri, Toplum> Kurtuluş Dergisi'ne gelerek 1 . : i Küçuk'un derginin toplatı1J . x..ıi sayısındakı yazılan nedeniyle enıniyete gelerek ifade verır: • için haber bıraktılar. Emniya gorevlileri daha sonra da Karakusunlar köyündeki evine giderek Kuçük'u gözaltına aldılar. SİIMEMA TARİHİIMİIM EIM ÖNEMLİ YAPITLARINDAIM YÖlM \ M. ROMM 'UN ÜIMLÜ FİLMİ KADIKÖY KULTUH VE SAIMAT MERKEZİ TEL. 3 4 6 O14B ORTAKOY KULTUR MERKEZİ TEL. 158 6 3 8 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear