28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 ARALIK 1989 HAVA DURUMU . Genel MiKJürtüflü nden alıMeteorolofiC Mgjye ğore yurdun batı kesımlen ak buMkı, TraKya. Marmara, Karaöenc. tje, Batı Atalemz ile Iç Anadolu nun batBi yafelı geçecek. Yi<)tşlar genelMde fğrnur, Trakya. Iç Ege, Iç Anadolunun kioybatjsı Bat ve Orta Kaıademzin ıc esımienrun yüksektermde karta karışık «frıur ve kar şekSnde olacak. HWR ^ MKLIĞI. Yafrş alan yerierde aalacak Mana AOpaan Adıyıman Afyon A»< Ankara AnoKya Anölya Artvm :UMHURİYET/17 TURKIYE'DE BUGÜN Y 11° POıyarbalor Y 5° 3"Ej(ime Y 14° T Erancan Y DÜNYADA BUGÜN 0515 »torda 1525 rotre dotoy««tabuparcaiı bu(utiu w 2 r »* * * • **"* 9* Sunsyyönlerdenhafif olan*esece* GAruşuaMı* 10bn iiS! 1 * * " * • «** » **• * * S 4° rGazuntep Y 3°f Giresun Y 16° 8°Gumu$haneY Y Y 9° fHakldn Y W TlSfafo Y B 13° 8°l«tanhıl Y B 8» 4°famr Y Bıte* S 2°«° Kvs S &ng« S 2° e Kasaronıı Y Y 5° 3°Kaysen Y Bolu B 6" 4°KırMarvn Y Bursa Y Çanattate B 8° 4°Konya Y Çorum Y 7° 4°Erzurum Y 1«°4° Mansa *> 2°KMaras ,Y 3°10°M«9n Y 6° i7°MuSb Y 4° 1«Muş Y 17° O°NıJde Y 13° 7»0rdu Y 5°6° ta 7° 4° Samsun Y 6° 2°Surt S 5° 2°Smop Y 10» 7°Sıws 6» 8° fetanJau i 3° 1°Tr*zon Y 3° 6° Van DeMfi 9° 2°Mal3tyı B 4° 0°Zonguh)ak B 10° 7° 15° 3° 17" 8° 10° 6° 4°2° 4° 0° 10° 6° 1f> 7° 13* 2° 9° 5° r r 5° 3° Y 13» 7° B 8° 4° B 9° 2° Y 3° 1° 6° 5» MUSTAFA EKMEKÇİ Göz Önünde, Gözaltında Aydınlar: (6) ANKARA NOTLARI ^ Hücreden Duyulanlar... «dos utekı denizlennude yıtdız ve poynzdan 46 kuwetın<]« saatte 1627 6e ,,, ..ÇÇ j Aacık BDuluöu Ggüne$b Kta'h Ssısıı yyaOmurlg Kahıre • BULMACA SOLDAN SAĞA 1 Gazlan, mayınlan, radyoaktif mineralleri, manyetik dalgalan bulmaya yarayan aygıt. 2/ Mahsul... Karadeniz'in kuzeyindeki iç deniz. 3/ Gece müziği. 4/ Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olarak seçüen yer... Üzerine üçgen biçiminde yelken asılan seren. 5/ Kumtaşı... Hayvan ölüsü. 6/ Bir gösterme sıfatı... Üstü kapalı olarak anlatma... Kuzu sesi. 7/ Aza... Yurtlanma, yerl^me. 8/ Sınır nişanı... Bir nota. 9/ Eli işe yatkın, becerikli... Siyasal inancıru gizleyen kimsc. YUKAREDAN AŞAĞIYA 1/ Birbirlerine göre karı kocanın analarınm her bîri. 2/ Yunan mitolojisinde aşk tanrısı... Kaşındıncı ve bulaşıcı bir deri hastalığı. 3/ Kimi devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk sanı... Yiğit. 4/ Gendlikle tek parçalı kadın giyeceği... Bir renk. 5/ Ürenin lcanda birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalık. 6/ Kovma, çıkarma... Çağdaş. 7/ Sübjektif... Sipersız şapka. 8/ Eski Mısır'da güneş tanrısı... Büytlme, gelişme. 9/ Seslerin gittikçe kuvvetleneceğini anlatan rnüzik terimi. TAKTIŞMA Sansür, ülkemizde öteden beri var olan çok köklü, yaygın bir yasaklama anlayışının görüneni, yalnızca edebiyata, sinemaya, yontuya, resme, müziğe düşen yanıdır. falarının rasgele koparılarak okura sunulmasıdır. Bir yontunun burnunun kopanlması, çıplak heykellerin kara çarşafla örtülmesidir. Sokak panolarına yapıştınlan kimi tanıtım afişlerindeki kadın resimlerinin dudaklarımn Düşüncenin kesilip biçilmesidir sansür. rak, bir tür plakkaset insan modeli yaratmak oyulması, göğüs uçlarının mürekkeple, ziftle Eleştiriden korkudur, kısıtlamadır. tnsan or tır. Şefliğini yalnızca kendilerinin yapüğı ban karartılmasıdır. TRT'deki okumuş yazmış ganizmasında var olan doğal kumanda/ner doda yine kendi marşlarını çalarak, milletin ,yüksek dereceli sansür memurlarının, bu iyi kezini baskı altma almaktır. tnsanın doğal alı uygun adımla kendilerine katılırrunı saglamak eğuilmemiş sokak insanlarımızın bilinçaltı cılannın yerine kendi uydu alıcılarını yerleş tır. Yığınları böylece kendi düşünme biçimle kültürlerinin sokak resimlerine uyguladıklan tirmeye çalışmaktır. Insanın beş duyu organı rine alıştırarak çalışan, ama soru sormayan, kabaca yöntemden farklan, bunu maaş alaolan düşünme, görme, du>Tna, tatma, dokun konuşmayan, hakkını aramayan, zaıarsız, rak yapmalarıdır. Sorgulamaya götürülen sima yetilerine gizliaçık bir saldırıdır. En baş omurgasız, solucan köleler ordusu yaratma yasi suçlulann gözlerine geçirilen siyah banta kendi halkına güvenmemektir. Kimi gerçek ya çalışmaktır. Doğru söyleyeni dokuz köyden dın, gSnlük yaşamımıza, okura, izleyiciye uygulanması, fazladan kulafclanna pamuk ukanmasıdır. Kısacası sansür, öyku yazanmız Nadı Eray'ın bir yazısında da değindiği gibi, "kalem uçlanna susturucu takılmasıdır." Ülkemizde yüzlerce demek, kuruluş varken, yalnızca Semra Özal'ın başkanı bulunduğu kadın derneginin TV'de haber olarak verilmesidir. Orta Avrnpa'yı saran milyonlarca insanın demokrasi ve özgürluk gösterilerini TV'de verirken kendi ülkesinde sekizon kişinin bir araya gelmesinden korkan yönetimlerin adıdır sansür. Muzır Kunıllan, Yalan Haber Yasalan bunun için vardır. Oysa ki yasak olana karşı çıkmak, insanın kendi yaratılış doğasında var olan güçlü bir duygudur. Din kitaplarında, Tann'nın Cenneti'ndeki yasak meyveyi yedikleri için kovulduN^><^ <b ^ ^ ğu söylenen Adem ile Havva öyküsünden de leri, 'milli butünlük ve beraberlik ruhu' adı al kovduran gücün adıdır sansür. tsa' yı çarmı anlaşıldığı uzere, insan, Tann'nın yasağma kartında gizlemeye çalışmaktır. Kendi yasak böl ğa gerdirendir. Sokrat'ı zehirleyen, Galile'yi, şı gelebilen tek yaratıktır. Kendi cennetliklegelerini, köşklerini, villalarıru, yüzme havuz Şeyh Bedretün'i. Pir Sultan Abdal'ı, Namık rini koruyabilme adma çıkanlan gizliaçık bir larını, çiftliklerini koruyup çeyreleyen diken Kemal'i ve daha nicelerini boğduran, zindan yığın yasağa, sansüre karşın ben yine de özli tellerin insan düşüncesinin içinden geçiril larda çiirüten düşüncenin baba adıdır sansür. gürce düşünüp yazmadan yanayım. lnsam asıl mesidir. Çeşitli iletişim araçlarıyla gudümlü Sansür, ülkemizde öteden beri var olan çok tatlandıran "yasak meyve" oluşudur. Varsın ortamlaı yaratarak, insanın özgürce düşune köklü, yaygın bir yasaklama anlayışının gö cenetleri kendilerinin olsun. bilme yetilerini, kendi politik görüşlerine gö rünen, yalnızca edebiyata, sinemaya, yonture bir tür akort etmeye çalışmaktır. Pikap iğ ya, resme, müziğe düşen yanıdır. Bir edebiyat OSMAN ŞAHİN nesi örneği her gün, her saat aynı plağı çala yapıtının egemen kişilerce beğenilmeyen say öykü yazan Saıtsür O >VHÜ 6 0 YIL ÖNCE CumhuriYe( Elektrikte tenzilat 26 ARALIK 1929 Elektrik fiatlarını her üç ayda bir tetkîk eden komisyon bir müddet evvel toplanmış ve fiatları kilovat başına 10 para tenzil etmişti. Bu suretle 17 kuruş 10 para olan elektrik 17.5 kuruşa çıkmıştı. Fakat emanet bu zammı kabul etmemiş ve Şirkete tenzilat yapılması lazım geldiğini bildirmişti. Şırket bazı tetkikatten sonra fiatlarda 10 para tenzilat! kabul ettiğini bildirmişti. Fakat bu tenzilat senenin son üç ayına ait olduğundan halktan tenzil edilmiştir. Bunun için Emanet bu tenzilatın kanunusani, şubat ve mart aylarından kesilmesini Elektrik şirketine bildirmiştir. Bu suretle bu üç ay zarfında şirket abonelerden kilovat başına 17 kuruş alacaktır. Tramvay ücretlerini tesbit eden komisyon da toplanarak hesapları tetkik etmiş ve son üç ay için ücrellerin ipkasına karar vermiştir. Tünı Erkeklere Kadınlan, duygusal, zayıf, kafası fazla işlemez, cinsel dürtülerinizi doyuran metalar olarak algılarnaktan kurtarıldığınız an, gerçek kadmerkek ifişkisini kavramış olacaksınız. Biz kadınlar, sanayi devriminden bu yana kapitalist dunyada "ildnd" sınıf cinsiyet sıfatıyla çocuklarla birlikte çalıştınlmaya başlandık. Yani yüzyıllarca eve kapatılmışlığımız, ucuz emek üreticileri olmamızdan son buldu. Batıda bu dayatmaya karşılık kadın hareketinin başlattığı mücadele, "Eşit işe eşit ücret" sloganıyla başan kazandı, kazanıyor. Az gelişmiş toplumlarda ise kadın artı bir sömürüye tabi: Kapitalistin, cinsiyeti fark etmez her işçiden cebine indirdiği artıdeğer, kadın emeğinin daha ucuza satın alınmasırun yarattığı artıdeğer, kadının evinde ücretsiz çahşması. Dünyada çocuk doğuran, erkekle eş beyinsel kapasiteye sahip olduğunu kanıtlayan, çalışan bir işçi kadınsa hem patronu hem kocası tarafmdan sömürülen, sokakta yürudüğılnde karşıdan gelen erkeğin bakışlanyla tecavuze uğrayan, sevdiğini tam seven, ortak bir eylem sonucu meydana geldiği halde doğurduğunu büyütmekle yükümlendirilen, sosyalizme geçişten dönme eğilimindeki toplumlarda dahil Foto Franse Gazi ve tsmet Paşa Hazretlerinin resimlerini çekmek uzere Ankaraya gitmiş olan Foto Franse sahibi M. Vaynberg'in Ankara'da çektiği sanatkarhane resimler gelecek hafta zarfında Foto Franse cemakanlannda teşhir edilecektir. Bu resimlerde, M. Vaynberg'in fotoğraf sanatındaki mümtaz şahsiyeti herkes taraftndan takdir edilecektir. politikada yine 'ikind" sımf cinsiyet kabul edilen, reklamlarda, pornografilerde erkeğin özel ama çok özel(l) zevklerine sunulan tüm kadınları, sizlere karşı mücadelelerini sürdüreceklerdir. Farkımız cinsiyeümiz değil her yerde her alanda sizler tarafmdan adam(KADIN) yerine konmayışımız. Sizler, bizi kadın kimliğimizle gerçek anlamda kabul edene dek boş oturmayacağız. Zira bağımsız kadın hareketinin savaşırm ile boyundunığunuzdan kurtulacağız. Kadınları, duygusal, zayıf, kafası fazla işlemez, cinsel dürtülerinizi doyuran metalar olarak algılarnaktan kurtarıldığınız an, gerçek kadınerkek ilişkisini kavramış olacaksınız. Aranızda çok nadir olsa da bunu kavramış olanlar vardır, onlar için söz meclisten dışarı. CAN SARVAN 30 Y I L ONCE CumhuriYet f ^ C KitapKulübü CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ YIL SONU KİTAP ŞÖLENİ 15 Kasım31 Aralık CHP'den ilk ihraç 26 ARALIK 1959 CHP Müşterek Haysiyet Divanı, bugün yaptığı uzun toplantıda Ordu milletvekili Atıf Topaloğlu'nun partiden ihracma ittifakla karar vermiştir. Atıf Topaloğlu hakkında Ordu milletvekillerinin ifadeleri ve tanzim edilen rapor sabah saat 9'da Genel Başkan Ismet înönünün Başkanlığında toplanan Merkez İdare Kurulu ile Meclis grubu idare kurulunda görüşülmüş ve müşterek toplantıda yapılan müzakerelerden sonra dosya müşterek haysiyet divanına sevkolunmuştur. Atıf Topaloğlu'nun ihracı sebebleri, partinin genel politikasına aykın hareket eımesi, beyanlarında pani aleyhine ifadeler kullanması Ordu parti teşkilatında hiziplere yol açmasıdır. Bu arada parti ile olan münasebetle alakasının zayıfladığı üzerinde de durulmaktadır. Bilhassa A ö ' Topaloğlu bugünkü Ordu gazetelerinde çıkan bir beyanatında CHP'den istifa edeceğini söylemesi genel merkez üzerinde önemle durulan hususlardan biri olmuştur. Müşterek Haysiyet Divanı gece geç vakit bu huhsusta bir tebliği yayınlamıştır. CHP tarihinde ilk defa olarak bugun bir milletvekili partiden çıkarılmıştır. 31 Aralık 1989'a kadar kitap alacak bütün üyelerimize değerli kitap armağanları veriyoruz. 100 seçkin yayınevinin 5000 kitabı içinden istediğinizi alabilirsiniz. Seçiminizi yeni Genel Katalog'dan ve son Çerçeve'lerden yapacaksınız. En az 25.000TL.'lık kitap alan tüm üyeler, her zamanki C.K.K. indirimlerine ek olarak dünya ve Türk edebiyatından seçeceğimiz yılbaşı armağan paketlerine hak kazanacak. D 25.00050.000TL.'lıksiparişlerde H.OOOTL.'hk kitap D 51:000100.000TL.'lık siparişlerde 31.000TL.'lık kitap • 100.000 TL'dan büyük siparişlerde 49.000 TL.'lık kitap Üyelerimiz bu şölenden postayla, Merkez Sergi Salonumuzda ve temsılciliklerimizde yararlanabilirler. Yurtdışı üyelerimiz ancak 100.000. TL.'nın üzerinde siparişlerde yararlanabileceklerdir. 1D C.K.K.'nın No'luaktif üyesiyim.Siparişlistemvekarşıhğıolan TL. 'nin posta çeki fotokopisi ektedir. Kitaplarımı ve armağanlarırru gönderin. 2C C.K.K.'nın No'lu üyesiydim. Üyelik yenilemebedeliolan 10.000TL.'nin/ 30 DM.'nin posta çeki / banka makbuzu fotokopisi ektedir. Yeni geçerli kimlik kartımı, Genel Katalog'u, Çerçeve'yi gönderin. Sipariş vereceğim. 3D C.K.K.'ya üye olmak istiyorum. Üyelik giriş ödentisi olan 15.000 TL. / 40 DM.'nin posta çeki / banka makbuzu fotokopisi ektedir. Kimlik kartımı, Genel Katalog'u, aylık Çerçeve'yi gönderin. Sipariş vereceğim. 4D Aşağıdaadı, soyadı, adresiyazılıyakınımıC.K.K.'yaüyeyapmakistiyorum. 15.000TL.'nın posta çeki / banka makbuzu fotokopisi ektedir. Kimlik kartını, Genel Katalog'u, ayhk Çerçeve'yi gönderin. (Hesap bu kişinin adma açılacaktır.) İNDİRİM ORANLARI TL. 2550 bin Istanbul Sergi Yurtiçi ( P T T * Ue) Yurtdışı Temsilcilikler Cumhun Saidi Nursi Bediüzzaman adıyla amlan Saidi Nursi'nin birçok kimselere bu arada Bakanlarla, DP milletvekillerinin hemen hepsine DP lehinde çalıştığına dair mektuplar gönderdiğini yazmıştı. Saidi Nursi'nin bu mektuplan aynı zamanda, doğu Ulerinde bazı kimselere ve bu arada Eskişehirde de bir çok ileri gelen şahsiyetlere gönderdiği anlaşılmıştır. Nursi'nin bu mektuplan ileri ilgilelere teslim edilmiş ve tetkike alınmıştır. Bu tetkikler sonunda alınacak neticeye göre Saidi Nursi hakkında gereken işlemin yapılacağı bildirilmektedir. Emniyette "hücre"de baskılar, yokluklar, sanıkların kendilerine birzarar vermemeleri, hatta kendilerini asmamalan içinmiş! 8u gerekçeye, yazar, emekli öğretmen Vecihi Timuroğlu deli olmuş: :.. Niye insan kendisini hücrede asacak ki? Olabilir, dayanamayan insan olabilir, çok suçlu insan olabilir; ama bu da milyonda bir olur! Milyonda bir sapığa göre düşünüyor, normal (düzel) insana göre düşünmüyor devtet. Çok önemli, Mustafa! Vecihi Timuroğlu, "hücre"de tanık olduğu ikinci gecenin olayını da anlattı, şöyle dedi: Neyse, gece bir patırtı, gürültü doğdu; ikinci gün gece, bu bizim olaylarımızın dışında şimdi... Sorgu, morgu yok! Hayır, daha sorgu yok! İkinci günün sonunda, gece patırtılar, gürültüler... Bir süre insanlar geliyor, gidiyor, biz hücredeyiz; anlamıyoruz da tabii. Meğerse ögrencileri toplamıs, getirmişler. Epeyi sakatat var herhalde ki işte... Şuydu, buydu, beş dakikada onların sorgularını yaptılar, bıraktılar! Kendi aralarında konuşuyorlar, işte diyorlar: Yav, bu çocuklar... Neyse, bıraktık gittiler... Boşver, diyor öbürü, iyi iş yaptık, falan. "Neyse, böytelikle DGM'den de kurtuiduk" diyorlar. Yani, DGM'ye götürmemiş o)uyorlar. Onları bıraktılar bıraktılar, fakat iki tane kızı bırakmadılaı! O iki kızdan biri, benim hücremin yanına geldi; hücremin yanına geldikten sonra, sert ekip görevde, o ekipten bir tanesi geldi, kızla bir şeyler konuştu... Kıza: Ne oldu, diye sorduk. Ne bileyim ne olduğunu! işte görüyorsunuz dedi. (Görevliyle genç kız arasında şu konuşma geçmisti): Sen niye böyle işlere karışıyorsun? Siz nasihat etmeyi b:rakın (genç kız gayet ciddiydi), sancım var; kolum kırıldı (ya da çıktı dedi) bilmiyorum, dayanamıyorumi Çok sancım var. Lütfen beni rahat bırakın! Kırılırsa kırılsın, ne olacakmış yani? (Vecihi Timuroğlu, hücreden duyuyor sesi; hücrelerin arası, sonradan örülmüş belli, orası büyük bir salonmuş, tuğla öruJmüş sonradan, konuşmalar duyulabiliyor) Bu gitti, yeniden geldi kıza. Belli ki arkadaşlannı kurtarmak için bir şey arıyor. Kıza bir para vermek istedi... (Bu arada, vecihi Timuroğlu'nun anlayamadığı konuşma da geçer; görevii. "Buluşuruz, yarın görüşürüz!" gıbi sözler de mi etrfıektedir? Timuroğlu, "Anlayamadım, art niyeti ne?" diye sorar kendi kendine. Genç kızın yanıtı iyice duyulmaktadır bitişik hücreden) Ben bu parayı alamam! f? Niye alamazsın? Benim olmayan bir parayı yiyemem! Lütfen beni rahat bırak! Sen bilirsin! (Görevii uzaklaştr) Vecihi Timuroğlu anlatıyor olayın gerisini. Şöyle diyor: Sen bilirsin, dedi, gitti. Kapıyı da kapatınca bizi duyamıyorlar; ben tıkırtıyla kızı uyardım, kız da tıkırdattı: Kızım senin adın ne, dedim. Şükran, dedi. Soyadını anlayamadım. Söyledi yani. "Kızım neyin var?" dedim, "Bilmiyorum" dedi. Bana "Hocam" dedi, belki alışkanlık, belki de bildi. Bunlar öğrenci oldukları için herkese "hocam" diyebilirler, "Hocam", dedi, "kolum ya kırıldı ya çatladı ya çıktı, sancısına dayanamıyorum!" Eee, senin altında bir yatak, bir şey falan var mı, dedim. Bir battaniye var, ^attaniyenin yansını altıma aldım, yarısını sırtıma aldım! Kızım, o para ne parasıydı? Ben de bilmiyorum! . (' Peki, senin paran var mı? Yok! Aç mısın? Açım! Sabah oldu, "iyi ekip" geldi! İyi ekip gelir gelmez, söyledim ben; "Bakın", dedim, "böyle böyle... Bizim hanım da bana biraz peynir ekmek göndermiş, bu çocuğa peynir ekmek vereliml" Peki, dedi, hemen aldı, verdi. Bir de süt getirtti çocuğa; yani kendi parasıyla getirtti, para verdik almadı! Böyle, iyi bir insan o da! "Yahu", dedim, "bu çocuğun kolu da kırık, çıkar şuraya..." Hocam, dedi, ben ona karışamam! Buraya kadar, ondan sonrasına karışamam! Niye? O, polisle çatışmaya girmiş! Başıma iş açar sonra. (Timuroğlu, "Kendi aralarında da korkuyorlar!" diye düşundü) Biraz geçti, yanımızdaki bir başka hücreden daha yüksek sesle konuşma geliyor. Bir polis görevlisi o da; diyor ki: Kızım bak, sen suçsuzdun, niye buraya geldin? Anlat bana! Senin burada olduğunu öğrenir öğrenmez deliye döndüm ve buraya geldim! (Kız öğrenci konuşuyordu) Ben Silifkeliyim, yeni geldim. Benim olaylardan filan hiç haberim yok. Arkadaşlarımızdan birinin annesi, yiyecek vermişti; ben o torbayı arkadaşıma götürüyordum, İdari İlimler Akademisi'nin orada indim otobüsten, öğrenciler kaçışıyorlardı; beni ilgilendirmiyor. Ben karşı kaldırıma geçtim, yurda doğru yürüdüm ki arkadaşıma vereceğim, birden polis beni de çevirdi; "kardeşim" demeye kalmadı, beni de attı arabaya. Ondan sonra hepimizi arabamn içinde feci dövdüler! Çok kötü küfürler yaptılar. Buraya getirdiler! Ondan sonra, herkesi bıraktılar; fakat bu arada bizi adli tıbba götürüp getirdiler! Adli tıpta benim sırtımda bir yara, cop izi görüldü. Onun için beni tekrar buraya getirdiler. Bana zorla başka tutanak imzalattılar! (Genç kızın bu sözlerine, gelen polis görevii kızmıştı) Aptal kız! Niye imzaladın? Kendini suçlu yaptın! Ben ne yapayım? Cuma günü ödevim var, pazartesi günü sınavım var, ben mecburum. Lanet olsun! Ben adli tıbba da gitmek istemiyorum. Benim ablam, Numune Hastanesi'nde sosyal hizmetler uzmanı, beni tedavi ettirirdi. Allah kahretsin! (Genç kız ağlıyordu) Genç kızı getirip kaloriferin yanına koydular. İlgilenmeye başladılar. Görevde iyi ekip olduğu için, beni de çıkardılar. "Gel, sen de biraz otur", dediler. Polis görevlisi sorgulamasını sürdürdü, şöyle dedi: Bak, Feride kızım! Sana karşı haksız bir muamele yapıldı; ben bir polis olarak buna isyan ediyorum! Polisin adını, böyle ...,böyle kafasızlar, bizim...rezil ediyorlar! Ben akademi mezunuyum, bir polis mesleğine bunu yakıştıramıyorum! Yann her şeyi ortaya koyacağım, senin işini düzelteceğım! Eğer düzeltemezsem, burada herkes tanık olsun, namusum üzerine, bu mesleği terk edeceğim! Çünkü, gerçekten sana yapılan muamelenin haksızlığını ben biliyorum, ta başından sonuna kadar. Ben senin nasıl alındığını, nasıl getirildiğini biliyorum! (Genç kızteşekkür etti, memnun oldu, görevii gitti, Timuroğlu'nu yine hücresi' ne koydular)... ÇAĞDAŞ YAYINLARI ERDAL ATABEK GEÇEN YIL BUĞÜN CumhuriYet TL. TL. 50100 bin lOObinden <%25 ...Ve Şemiler gitti 26 ARALIK 1988 ' Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem iie Emlak Bankası Genel Müdürü Bulent Şemiler arasındaki bunalım, Şemiler'in istifasıyla sonuçlandı. Şemiler'in istifasmdan önce "Emlak Bankası çalışanları" imzasını taşıyan açıklamada yer alan bilgilerin ANAP içindeki siyasal kanatlar arasında yeni tartışmalara yol açması bekleniyor. Yaklaşık iki hafta süren ve Bakanlar Kurulu toplantısmda ele alınarak hükümetteki çeşitli bakanların da tepkisine yol açan ErdemŞemiler bunahmı Erdem'in isteği doğrultusunda çözümlenirken Şemiler'in eski görevi olan Başbakanlık Başdanışmanlığı'na döneceği bildirildi. Emlak Bankası Genel Müdürlüğu için Çetin Hacaloğlu, Mümtaz Pehlivanh, Yaman Törüner'in adları geçiyor. «^»25 <ftl5 <?ol5 «7o2O "7 O 15 yukan %25 %25 "%15 Turkocagı Cad. 3941 Cağaloğlu, 34334 tstanbul Tel: 512 05 05 (20 hat) KıtanKulubu CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ GİRİŞ FORMU A.DI SOYADI: ADRESİ BANKA HESAP ve PTT ÇEK NO.LARI Banka hesabımız: T.lş Bankası TurbeŞb. Hesap No: 36898/lst. PTT Çek Numaramız: 148784 Frankfurt Hesabımız: T.lş Bankası, Kaiser Str.3, D6000 Frankfurt/Main1, Konto Nummer: 21005010, Blz: 50230600 Türkocağı Cad. No: 3941, 34334 Cağaloğluİstanbul Tel: 512 05 05/516 5000 Hra KDV içinde Ödemeli göndBiilmez MESLEĞ1: getecekttr TELEFONU: \ot Bu formdakt bıtgtierı ıçeren yazmız boşvuru yenne ÇAĞDAŞ YAYINLARI Türk Ocağı Cad. 3941 CağaloğluİSTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear