02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyel Sahıoı Cumhur\e' Maıbaacıhk ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına Nadir N»di # Genel %a>ın Muduru Hasan Ccmal. Mu^sese Muduiu. Emınt l^sklıgil, Yazı lşlerı Muduru C t > Gonensın. 0 Ha Hat»r Mcrkezı Muduru Yalçın Bayer. Sayfa Duzenı YOntımenı Ali Acar. • Temstlaler ANKARA \hroet Tan. IZ.MIR HiVmrt Çainkan. Iç Polıtıka. Cdal B ı s l m n , Dıs Habcrler Ergun Bala. Ekonomı Caçiz Ttrrtnn. Iş Smdıka Şakroı Knnıci, KulUr Cdml Vacr, Etltıın G « a > Şntuı. HabCT Aıajtırma. tsrâct Bcriuuı. Yun Habcrlen Stcttrt Dotan, Spor Danışmaıu Abdulkıdir Yucttasıı. Dm Yan^r Kfren Çak^ua, Arasurma. Şakııı Mpa>. Dmclnne \bdulah Y ı m . 9 Koonlınaıor AJmxt Kondsn. % Malı Ijkr Erol EıtaıL # Muha»br Buknı teoer # Bui(cPlanlama So^i Oanmbcştothı 9 fckJaın \y?f Tonm. # Ek tayııuar. HuJyı Akyol • ldare HaKyin Gurcr. # Islf.mc Öodcr Çttk, • BıipIııcn. Nail İMİ. # Hmonci Scvp BonmnaoStu. &ı*m w Krvm Cumhumm Matbuolılc v* Gaznrcılık T.AŞ Türk Oca$ Cad W.4I V4334 lsı PK 146lsunbul Td 512 05 05 (20 haıı. Tdcc 22M6 Fu. (I) 526 60 ^ 9 Bumiar A ı t m : Zıya Gokilp Bl\ Injulip S. Nc 19.4, Td 13] II 4147, Tdn. 42344 Fax (4) 133 05 65 9 bnr H Zıyı Bh 1352 S2/3. Tü 13 12 30, Tete. 52359 FK. (51) 19 53 60 9 U u t tnöou Cad 119 S. No. 1 K» I, Tc 19 31 52 (4 hall, Teta. 62155, Fax. Tl) 19 37 52 ft TAKVIM: 24 ARALIK 1989 tmsak: 5.47 Guneş: 7.19 Öğle: 12.08 îkindi: 14.27 Akşam 16.47 Yatsı 18.14 Aynanın yansıttığı düş üzerine. Ünlü modacı Pierre Cardin, "Sahip olduğunuz en lüks şey ne?" sorusunu "Kalemim" diye yanıtlıyor. Chanel'in gözde raankeni Ines de la Fressange her mevsim Karl Lagerfeld'le çalışmayı lüks buluyor. Lüks nedir?.. Kişiye göre değişen bir kavram bu. Öylesine değişen bir kavram ki biri için ulaşılmaz bir düş olan lüksün, öteki için en ufak bir değeri yok. NECLÂ SEYHUN ~ Lüks nedir?.. Nedir lüks?.. Bir yakut kolye midir, bir vizon kurk müdur, Dior'dan bir gece elbisesi midir?.. Paris'te Ritz Oteli'nde gecelemek midir, Maxim's'de yemek midir?.. Boğaz'da bir yalıya, Cöte d'Azur'de bir villaya, gorkemli bir Jaguar arabaya sahip olmak mıdır?.. Ya da atlayıp bir özel uçağa, Karayipler'e, Seyşel Adaları'na tatile gitmek midir?.. Kişiye gore değişen bir kavram bu. Öylesine değişen bir kavram ki... Biri için ulaşılmaz bir düş olan lüksün, öteki için en ufak bir değeri yok. Çoldeki biri için bir bardak buzlu su bir lüks, kutuplardaki biri için kaloriferli sıcak bir köşe bir lüks. Bir Fransız yazar, bir kitap yazmış lüks üzerine. Sinemadan, moda ve eğlence dünyasından iş adamlanna kadar çeşitli kimselerle konuşmuş. "Liiks nedir sizce?" diye. Sahip olduklan en luks şeyi sormuş, "Sahip olmak istediğiniz en lüks şe> ne?" demiş. Yazar, "Luks, vazgeçilmez bir duş hepimiz için" diyor önsözünde. Ama bu düş herkese göre farklı. "Lüks bir tiir ayna. Neyi gormek istiyorsan içinde, onu yansıtır." "Şampanya bir lüks müdür?" diye soruyor gazeteci. Çoğu kimse için, evet. Ama... sabah kahvaltısında, banyoda şampanya içen "Hanedan" dizisindeki Joan Collins için şampanyanın sıradan bir içecekten farkı ne?.. Tüm ayrıcalığını yitirmış, sıradan bir içecek... Gençler genellikle en büyük lüksü özgürlük olarak nitelemişler. Canları ne zaman, nereye isterse gidebilme özgürluğü. tçlerinde "başkalannın yaptıgıru yapmamayı" lüks sayanlar, bir adaya sahip olmayı duşleyenler, yelkenli ile açık denizlere açılmayı düşünerüer, "patronsuz" bir yaşantıyı özleyenler, "günü güniine yaşamak" isteyenler var. Onlara göre lüks bu. Chanel'in gözde mankenı Ines de la Fressange, "Sahip olduğunuz en lüks şey ne?" sorusunu, "İşim" diye cevaplamış. "Her mevsim Kaıi Lagerfeld'le çalısmak, inanılmaz bir zevk!.." Birkaç ay önce Karl Lagerfeld'le çok büyük kavgalar sonucu Chanel'den aynldığından beri, bu büyük zevki ve lüksü yön değiştirmiş olmalı. Moda dünyasımn bir başka tahttan düşmüşü, Dıor modaevinin eski stilisti Marc Bohan, "Sizin için en büyük lüks ne olabilir?" sorusuna: Köyde bir ev ve akşamlan soframı hazırlayıp, yolumu gözleyen biri, diye cevaplamış. "Köyde hir evim var, ama içinde her zaman yolumu gözleyen biri yok!.." Modada gene "düşmüş"lerden biri, yerini bu mevsim Montana'ya kaptıran Lanvin modaevinin stilisti Maryll Lanvin: Lüks benim için özgürlük, demiş. tstediğimi, istediğim zaman yapabilme özgürlüğü. En büyük lüksünüz? Kendi çizdiğim ve düzenledigim bahçem. özlemini çektiğiniz en büyük luks? Picasso'dan bir tablo, diye yamdamış Maryll Lanvin Ünlü modacı Pierre Cardin, Sahip olduğunuz en lüks şey ne? sorusuna, Kalemim, cevabını vermiş. Ama o kalem Cardin'in elinde olmazsa, beş para eder mi?.. Eğlence dünyasından Jacques Chazot, Lüks nedir? sorusuna, Carumın istediği zaman şapkamı alıp gidebilmek özgürlüğü, demiş. Gene eğJence düjıyasından Regine'in en buyük lüksü ise pazar gecelerini evinde geçirmek. Kimi dostları ile bir sofra başı sohbetini düşlüyor, kimi zamanı durdurmayı, kimi gerilere dönmeyi. Nedir en büyük lüks?.. Belki de yalnızca bir anı. Belki de karda ilk çıkan kardeleni görme umudu, bir sahilde yalınayak dalgalar içinde yürümek, bir ormanda yeşillikler içinde mor menekşe toplamak belki... Biri için "her şey" olan, bir başkası için "hiçbir" şey... Luks, su gibi kaypak bir kavram. Aynanın yansıttığı bir duş yalnızca... Aııkara'da hava kirliliği • AN KARA (Cumhuriyet Bttrosu) Başkentte dört gündür süren yoğun hava kirliliği dün öğleden sonra azalma eğilimi gösterdi. Ankara'da sis halen devam ederken, Hıfzıssıhha Meclisi karan uyarınca, yarın ilk ve orta dereceli okullarda eğitim başlayacak. Meteoroloji yetkilileri, sisin bir hafta süreyle devam edeceğini bildirdiler. Yetkililer, sisi inverziyon yükseliği ve yüksek basınca bağladıklarım ifade ederek, "Hava kirliliğinin yoğunlaşmasına yol açan inverziyon tabakası 500 metre yükseldi, giderek de yükseliyor" dediler. Isveç Dostluk Dernegi • ANKARA (AA) Ankara'da, aralannda bazı politikacı, sendikacı ve gazetecilerin de bulunduğu bir grup tarafından, "tsveç Kültür ve Dostluk Derneği" kuruldu. Derneğin kumcu başkanlığına, eski tş Müfettişleri Derneği Başkanı Ahmet Erol getirildi. Baskı iddiası • Eğitim Servisi Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, okul yönetiminin üzerlerinde yoğun bir baskı oluşturduğunu, birçok öğrencinin hakkında soruşturma açıldığını belirttiler. Yasadıkları sorunlarla ilgili olarak en geniş tabanda öğrenci kitlesini söz, yetki, karar sürecine katmayı amaçlayan forumlar düzenlediklerini kaydeden öğrenciler, okul yöneticilerinin, "sigara izmaritleri yerlere atılıyor" gerekçesiyle forumların duzenlendiği anfileri kapattıklarını ve bazı öğrenciler hakkında "fakülte yemekhanesindeki davramşlarla, fakülte içinde siikun ve huzuru bozarak öğrencileri üniversite aleyhine kışkırtmak" gerekçesiyle soruşturma açtıklarını söylediler. GUY LAROCHE'un kırmızı, yeşil, mavi çizgili ipekten bu modelini kimbilir kaç kadın düşler? * PİERRE BALMAIN'den I san üzerine sivah puanlı bir gece elbisesi. Belki bazılan için lüks bu. Yeşüler, PETKIM Umut, için bugün maske takıyor NECATİ GÜNGÖR Haralambo Balkis, 80yıllıkyaşamının kalıntılarını, Samatya'da daracık odaya sığdırmış Kubilay anıldı • MENEMEN (AA) Kubilay, şehit edilişinin 59. yıldönümünde, Izmir'in Menemen ilçesinde, anıtı başında törenle anıldı. Yıldıztepe'deki Kubilay Anıtı önünde duzenlenen tören, anıta çelenk konulmasıyla başladı. Istiklal Marşı ve saygı duruşundan sonra bir manga asker, saygı atışı yaptı. Menemen Milli Eğitim Müdürü Mustafa Zeytin, burada yaptığı konuşmada, Atatürk'ün çizdiği yoldan asla sapmayan, onun ilke ve inkılaplarına bağlı Türk öğretmenlerinin, Kubilay'ı her zaman gönlunde yaşattığını söyledi. Yeşiller'in 'Gaz maskeni al, PETKİM'e gel' eylemine Petrolİş Sendikası Aliağa yöneticileri de katılacaklar. Sosyalist Parti PETKİM ve Aliağa'yı kirleten fabrikalara karşı eylemleri desteklediğini açıkladı. mir tl Başkanı Ayhan Yeniyurt, "Ülkemizde, çevre sorunlanna İZMİR Yeşiller, bugün Pet karşı duyariılığın artmasını ve inkim'de yaratılan çevre kirliliğini sanlanmızın yaşamlanna, geleprotesto etmek amacıyla "gaz ceklerine ve dogaya sahip çıkmamaskeli ejlem" yapıyorlar. lannı sevinçle karşdıyoruz" dedi. Petkim'deki eylem için "Gaz Yeşülerin "Gaz maskeni al Petmaskeni al Petkira'e gel" diye çağrıda bulunan Yeşiller Partisi Idm'e geT eylemine PetrolIş Senİzmır İl Başkanı Savaş Emek, dikası Aliağa yöneticileri de kaTürkiye'de çevre sorunlannın hız tılacaklarını açıkladılar. Petrol lı bir tırmanış gösterdiğini ve tş Sendikası yöneticileri, PETTürkiye'nin kimi illerinde insan KtM'de çalışan işçilerin sağlığıların hava kirliliği nedeniyle ne nın tehdit altında olduğunu befes almakta bile güçlük çektikle linerek bu konuda önlem alınması gerektiğini dile getirdiler. rinı söyledi. Bugün saat 9.30'da Petkim'e yola çıkacak olan Yeşiller, burada 10.40'ta gaz maskeleriyle basın toplantısı yapacaklar. Petkim'de çalışan işçilerin ciddi sağlık sorunları olduğunu belirten Yeşiller Partisi Izmir tl Başkanı Savaş Emek, şunları söyledi: MLĞLA (Cumhuriyet) tki "Aliağa zaten kirli diyerek bu ünite ile üretimini sürdüren Yabölgede yaşanan yoğun çevre kirliliğini görmeziikten gelen, önem tağan termik santralının üçuncü semeyen anlayışı eleştiriyoruz. Bi ünitesinin de devreye sokulacazim aldığımız bilgiye göre Pet ğı açıklandı. Üçüncü ünitenin kim'de 15 ay içerisinde 8 işçi kan yakıt ihtiyacının karşılanması serden ve kalp rahatsızlığından için konvenyörlü dev taşıma sisyaşamını yitirdi. Bu ciddi bir temi devreye sokuldu. Üçüncü olaydır. Aynca Petkim'de 15 loıı ünitenin devreye alınması çalışluk tankerdeki zehirli gaz olayı maları yörede tepkiyle karşılam da tartışacağız. Sorun hâlâ çö nırken, Muğla Tabip Odası Başzümlenmiş değil. Petkim'de gaz kanı Dr. Mustafa Ulusoy, iki kaçağının yeni bir olay olmadı ünitenin havaya saldığı kükürt ğını da öğrendik. Bu tip olaylan dioksit oranının 2 bin 500'e ulaşortaya çıkarıp kamuoyuna açık tığına dikkati çekerek, "üçüncü ünitenin devreye sokulması cinalayacagız." yettir" dedi. Habaş Dernir Çelik'in yarattı1983 birim fiyatlan ile 2.5 miJğı ce.re kirliliğinin saptanması amacıyla Aliağa Sulh Hukuk yar liraya ihale edilen sistemin Mahkemesi'nde dava açan Yeşil ban parçalannın ithalindeki aklerin dava istemi reddedildi. Da samalar sonucu devreye sokulvanın reddedilmesi konusundaki masında gecikildiğini belirten gerekçeli karan henüz alamadık yetkililer, "Sistemin tüm eksiklarını belirten Yeşiller Partisi avu leri tamamlandı. Santrala 12 kikatlanndan Esin Güven, "Ancak lometre uzaklıktaki Tınaz Bagparti olarak bu bölgeyi kirleten yaka kömür ocaklanndan Yatatesiskre karşı eylemleri sürdüriir gan'a bantla kömür taşınmasına ken hukuki anlamda da bu tesis baslandı. Böylece üçüncü ünitelere karşı çalışmalanmm sürdü de devreye sokulabilecek" diye receğiz. Gerekçeli karardan son konuştular. ra hukuki yönden nasıl hareket Santralın çalışmakta olan iki edeceğimiz konusu kesinlik ünitesinin havaya saldığı kükürtkazanacak" diye konuştu. dioksit oranının iki kez 2500'e Sosyalist Parti de PETKtM ve ulaştığının belirlendığine dikkat Aliağa'yı kirleten fabrikalara kar çeken Muğla Tabip Odası Başşı gerçekleştirilen eylemleri des kanı Dr. Mustafa Ulusoy, üçunteklediğini ve duzenlenen etkin cü ünitenin özellikle kış aylarınliklere aktif şekilde katılacakla da devreye sokulmasının "cirını açıkladı. Sosyalist Parti îz nayet" olacağını söyledi. HAKAN KARA Eski, kim bilir kaçıncı Asn Hicri'den kalmış, ahşap kapının üzerindeki zile basıyoruz. Bir daha, sonra bir daha... Ses yok, iz yok! Çevre pencerelerde meraklı başlar beliriyor birer ikişer. Burası bir tstanbul sokağı mı? Bunu söylemeye bin tanık ister. Daracık, eğri büğrü, miyadı çoktan dolmuş yapıların birbirine omuz verdiği, her pencere arkasında bir gizli sevdanın yaşandığı, her köşesinde birilerinin gençlik anısının donup kaldığı bir sokak burası. Bir başında, soyu tükenmiş bir kalaycı dukkânı, orta yerinde küf kokulu bir bakkaliye, az ileride, her sabah yeni bir fotoromanın yaalıp yaşandığı kuytu bir konfeksiyon atölyesi... Ve kararmış yüzlü, ıslak sofalı, nicedir romatizmadan muzdarip ve müşteki ahşap evler... Otede, inzivaya çekilmiş gibi, öyle suskun, öyle sessiz Aya Yorgi Kilisesi... nin geçimine, ekmeğine, mutluluğuna adamıştı kendisini: çalışıp didinmesı. hem karada, hem denizde çırpınması, hep onlar içindi... O kadar maişet kaygısıyla meşguldü ki okuyup yazma oğrenmeye bile zaman bulamamıştı Haralambo! Okuyup yazmalar, kimin, ne işine yarardı o yıllarda? Hayatın yükünü nasırlı elleriyle, güçlu kollarıyla taşıyordu insanlar... Sözgelimi, Haralambo gibi kulaç atan yoktu Samatya kıyılarında. Yıllarca, üst üste yüzme yanşlannı kazanmıştı. Dünya ikinci kez harp yangını içinde kavrulurken, Ismet Paşa askeri Haralambo, Erzurum'dan Trakya sınır boylarına kadar, tam dört yıl, onca güçlüğe goğüs gere gere vatan savun Tanrı'nın oğlunda Bir de, Haralambo'nun sesi kalacaktı Samatya sokaklarında dolanan. Ellili yıllarda çocukluk çağını yaşayanlar, yine onun tatlı, sıcak ve vazgeçilmez dost sesiyle anılanm renklendireceklerdi! "Miidyee vaar!" Yok, hayır... Yalnızca dünya işleriyle ilgilenmiyordu Haralambo. Tann'nın oğlu lsa Mesih aşkına, Aya Yorgi'nin bazı işleri için de koşturuyordu ara sıra... Bir yandan yaşlı ana babasının, küçumen yeğenlerinin nafakaları için çalışıyor; öte yandan kilisenin papazına yardım ediyordu. Mumlan yakıyor, külleri topluyordu. Gelgelelim, hayatını adadığı insanlar, bütün yakınlan, onu yalnızlık girdabının içinde bırakıp, yüzuyle karşılaşıyoruz... "Yok" diyor once. "Hastayım, konuşamam. Öieceğim!" Ağır ağır konuşuyor, ama soyledikleri zor anlaşıyor. Sonra kapı komşusu, Muzaffer Bey giriyor araya. Bizim adımıza, Haralambo'yu kandırmak için diller dökuyor. Muzaffer Bey, emekli mensucat işçisi. Yıllardır Haralambo'yla komşuluk eder. Onun elinden çok balık yemiştir. Haralambo, bütün komşularına seçme kofana taşımıştır Marmara'dan... Muzaffer Bey de kısmetine düştüğu kadarından yararlanmıştır... Haralambo, bu eski komşusunun hatırına görüşmeyi kabul ediyor... Evet, laf değil, seksen yılı geç Yatağan'da 3. ünite de devreye giriyor Çaldığımız kapı ise, Kiliseye bitişik, Haralambo Balkis'in kapısı. Şaşılası olay Komşulan, meraka kapılıp da baş uzatmakta haksız sayılmazlar. Yeryüzunde kimi vardır ki, İstanbul'un bu lodoslu, gözü yaşlı gününde gelip de çalsın kapısını Haralambo'nun? Bunca yıl kim arayıp sormuş izini? Kimlerin umurundadır artık onun varlığı ya da yokluğu? Tann'nın bir garip Haralambo'sudur ki, birilerinin çıkıp da onu araması, gerçekten şaşılası ve görülesi bir olay!... Oysa bir zamanlar, hele kırkh, ellili yıllarda onun sesiyle çınlardı bu sokak, bu kıyı semti... O yıllarda Samatya'yı mesken tutmuş olanların kulaklan, Haralambo'nun "Miidye vaar!" sesleriyle dolup taşardı... İstanbul, böyle kendi sesiyle, kendi şarkısını soylerdi, evet... Samatya, dokusuna Rum külturu sinmiş bir doğa parçasıydı. Surun dışına adımınızı dtınca, Marmara'nın temız \e bereketli sulanyla burun buruna gelirdiniz ansızın! Türklerle Rumlar, etle tırnak gibi iç içe yaşarlardı bu sokaklarda. Kâh midye, kâh balık, kâh gül satardr Haralambo, gününe, mevsimine göre. Ekmeğini taştan çıkarmasını bilirdi, bu topraklann çoğu insanı gibi. Bebek'ten, Arnavutkoy'den alırdı mıdyenin iyisini. Lakerdanın âlâsını kendi elleriyle yapar; çirozun yirmi tanesini, on beş kuruştan verirdi... Ne kadar kalabalık bir ailesi vardı Haralambo'nun! Annesi, babası, kardeşi, yengesı, yeğenlerı ve sevgili karısı... Işte o kalabalık aile 80 YILIN KALINTILARI Eskimiş elbiseler, birkaç çift ay^kkabı, dağınık yatak, kirli örtüler. yere atılmış kara demlik, suya hasret yemek tenceresi, resimler... Seksen yıllık yaşamının kalınblannı daracık bir edaya sığdırmış Haralambo. (Fotoğraf: Kayıhan Guven) Çalışıp çabaladığı, zorluklarına göğüs gerdiği şu yalan dünyadan bir beklentisi yok artık. Üç satırlık mektubu bile ona çok gören yeğenlerinden umudu kalmamış. Sokaklarında güller, midyeler sattığı İstanbul'un içinde, bir garip kalakalmış Haralambo. İnsanlar hakikatsiz, dünya yalan. Yaşam serüveninin tek gerçeği İsa. miş bu sokakta, bu evler arasında. Ama kendisinin bir çatısı olmamış başıru sokacağı... Onca zaman çalışmış, kazanmış, kendi deyimiyle familyasına bakmış; ama iki vakası bir araya gelmemiş! Neyse ki, Kilise'ye verdiği emekleri gozonune alıp bu odada yaşamasına izin vermişler... tılannı nasıl da daracık bir odaya sığdırmış, şaşarsınız! Eskimiş elbiseler, birkaç çift ayakkabı, irili ufakh teneke kutular, şişeler, naylon kovalar, odunlar, dağınık yatak, kirli ortüler, tavan deliğinden içeriyi kollayan kedi, yere atılmış kara demlik, suya hasret yemek tenceresi.. Ve resimler.. Antika çerçeveler içinde, eski mutlu günlerin insan yüzJeri! Ve kristal aynalı doiap... İçinde koca bir yaşamın; aile gizlerinin, aşk fısıltılarının, bayram sabahlarının, kaygılı ve tedirgin akşamlann, umutların, umutsuzlukların, aldatmacalarm, pazar sabahı mahmurluklarının, yeni yıl taşkınlıklarının, terk edilişlerin, özlemierin ve daha binlerce insani hallerin yansıdığı o güzelim kristal ayna; bu en yoksul dekor içinde bile soyluluğunu yitirmeden, duruyor öyle suskun ve gizemli... Maharislıi'nin yeni merkezi • HaberAntştırma Servisi Transandantal Meditasyon ve TMSidhi programları yapan Maharishi Birleşik Alan Teknolojisi Derneği, yeni merkezini Taksim'de açtı. Dernek Başkanı Dr. Mahmut Görkey, açılış pastasını bir meditöre kestirmeden önce mumu yakarken yaptığı konuşmada 1966 yılından beri faaliyet gösteren derneğin on bin kişiye meditasyon öğrettiğini söyleyerek, "Maharishi Hazretleri... pastanın üzerindeki ışık saf bilgiyi teşkil etmekte, pastanın kesilmesi birleşik alan niteliklerinin gerçekleştirilmesini sağlamaktadır" dedi. "Yirmi dört günden beri yatıyorum" diye anlatıyor Haralambo. " O ilk yağmurlardan beri... Bahçeye çıkmıştım. Ayağım kaydı, düştüm suyun içine. Düştüğüm yerden kalkamadım. Kaç kez bağırdım, seslendim, kimseler duymadı! Her yerim ıslandı. Yerde süriinerek geldim: ama gelinceye kadar da dondum! Sobayı yakıp da üstümdekileri kurutuncaya kadar. hasta oldum! Saatim de su içinde kalmış o sırada, bozulmuş..." Sonra bu çektiği yalnızlığın, sahipsizliğin, yaşlılık belasımn sorumlularını ele veriyor Haralambo Balkis: "On tane yegenim var Yunanistan'da. Hiçbiri aramaz beni. Hiçbiri sormaz, öldü mü, kaldı mı diye... Onlara ben baktım oysa. Ekmeklerini kazandım, sulannı elimle verdim. Unuttular beni burada; mektup bile yazmazlar..." Çankaya Müzesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Semra Özal'ın, "Müzelerden istediğim tarihi eseri alabilirim" sözlerini değerlendirerek "yalnızca tarihi eser niteliği taşımayan, kataloglara girmemiş ve müzelerin depolarında bulunan dekoratif amaçlı eşyalann Cumhurbaşkanlığı Koşkü, devlet konukevleri, misafirhaneler gibi yerlerde değerlendirilmesi düşüncesinde olduğunu" söyledi. Zeybek, tarihi eser niteliği olan ve kataloglara giren eserlerin ancak özel izinle ve ınuzelerde olmak uzere yurtiçi ve yurtdışında sergilenebileceğini kavdetti. Çarmıha gerili İsa Bunları söyluyor bir yandan; bir yandan da çarmıha gerili Isa'ya bakıyor inançla. Şimdilerde tek umudu Allah'ın oğlunda! Çalışıp çabaladığı, zorluklarına göğüs gerdiği şu yalan dünyadan bir beklentisi yok artık. Üç satırlık bir mektubu bile ona çok goren yeğenlennden umudu kalmamış... Sokaklarında güller, midyeler sattığı îslanbul'un içinde, bir garip âdem olarak kalakalmış Haralambo; yalnız ve yabancı kalmış... Umudu, beklentisi. aklı, hayati yalnızcana Tann'nın oğlunda! İnsanlar hakikatsiz, dünya yalan; ama seksen yıllık yaşam serüveninin tek gerçeği İsa! Haralambo, tahta dolabın içinde yanaıı mumun titrek ışıklarıyla avdınlanan gul yuzlü Isa'dan hiç ayırmıyor gozlerini... masına katılmıştı... Işte, erliğin zamanla bir bir yok olacaklardı! de, yiğitliğin de kanıtı bunlardı Kardeşleri ve kardeş çocuklan, bir daha arkalanna bakmamak üzeonun gençliğinde. re, gidip Yunanistan'a yerleşecekSavaş sonrası yıllar lerdi. Anasıyla babası, imanla Savaş sonrası yıllarda, bir uç bağlandıkları Meryem'in mana tan terki diyar etmeye başlıyordu âlemine göçüp gideceklerdi. Ya Rum milleti. Kendi çoğunlukları sevgili karısı Yefsemiya? Nedeıının potası içinde erımeye koşulu se o da yaşamaktan erkence yoyorlardı. Ellili yıllarda, özellikle rulup aşk şarkısını yanna bırade 67 Eylül tezgâhından sonra ar kacaktı... tacaktı bu terki diyar eylemi... Kapı zilinden umudu kesince, Haralambo'nun sağındaki solun kirden, tozdan bulanıklaşmış, kodaki insanlar gittikçe azalacaktı. şelerini örümcek ağları tutmuş, Samatya'nın balıkçıları, mezeci çerçeveleri çerçevelikten çıkmış leri birer birer sildireceklerdı ad penceresini tıklatıyoruz birkaç larını defterden... Yalnızca Sa kez... Çok sürmüyor arası, beyazmatya, Yeşılköy, Bakırkoy civa lığını yitirmiş perdeler kımıldıyor rında yaşayan otuz altı bin Rum pencerede; cam aralanıyor... Hadan, kala kala elli kadar aile ka ralambo'nun yorgun, hasta. dalacaktı geride... ha da kolüsü umudunu yitirmiş Mum yanıyor Tahta dolabtnın içinde gun yirmı dör! saat mum yanıyor Haralambo'nun. Mumun arkasında çarmıha gerıii lsa tasu'rleri asılı. İsa'nm varlığı, heba olmuş bütün insanların, bütun hayatların simgesi sanki burada... Bu mum, hem lsa hem de Haralambo için yanıyor sanki... Seksen yıllık yaşamının kalın
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear