26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 KASIM 1989 HAVA DURUMU Mana Adapaon Adıyaman Afym Ajn Ankara Antakya Antalya Artvm Aydın A S A A A S A A B A S S A A S S S S A TURKIYEDE BUGUN 25° 12° Dıyarbakır 20° 7°Ma«sa 19°12°Edirne 24° t0° ICMaraş 19" 8°Erancan 18° 5°Merân 17° 4°Eraınım 12° O°Mu0la 12" l°Eskışetıır 17° 3°Muş 18° 4°Ga2amep 19° 8°Nığde 24° 15° Gınssun 19° 13° Ordu 24° 11° Gumuslane B 16° 4°Ffce 13° 3°Samsun 18° 8°Hakkân 19° 2°Siırt 25° 11° Isparta 18° 14° Sinop 21° 5°lstenbui 23»12°Snras 18° f l a n r 10° VlekınSaO 16° 4°Kare 16° 3°1abzDn 16° 4° Kastamonu 18° i»lınc«i 18° 6°Kaysen 20°10°Uş* 22° 8° KırtdareJ 16° 4°Van 20° 10° Konya 1 17" 4°Vtegat 18° 4°KuEhya 19° PZonguldak 23° 10° Malatya DUNYADA BU6ÜN Unmgrad Londra Madno Utano Montreal Moskova ANKARA...ANKA MUŞERREF HEKIMOGLU CUMHURİYET/15 Metsoroio|i Genet Müdüriüğü'nden alınan bılgıys göre. yurdun kuzey kesımlen parçalı bulutkı ötekı kesımleri az bulutlu ve açık geçecek Marmara ıle yurdun iç kesımtennde sıs görulecek H«/A SICAKLIĞI Değişmeyecek RÛZGÂR: Guney ve batı Baiıkesr yftnterten hafil arasıra orta kuvvette Bılec* esecek. Denızlenmizcle ruzgar, Doğu Bnjd) Karadeniz'de gunbatısı ve iodos, 5teBıtJs ki denizlerimiaje gunbatısı ve karayelBatu den 35. Batı Karadeniz'de 6 bulutlu geçecek Ruzgâr güney ve batı yönleröen hafif ara sıra Burea kuvvetındesatte 1021 esecek OENIZ orta xuwette esecek Göl küçük dalgalı. görüş uzatdığı 510 km Çanaktale Çorum Mutedıl. Batı Karadeniz açjkiannda ka dolayında bulunacak. Deratf ba dalgalı dalga yukseMgi 0515. Bat Karademz açıklannda 22.5 m. dola : A K* B DuKıOu G Ouneşt K U f t S 5'Sİ ¥ yıQfnurlu j . as» yında olacak Van Gölü'nde hava. u Q. * * MMl Ne* Ybrk Osk) Pms Prag Rıyad Roma Sotya Şanı TelAvıv Tunus Nabız... istanbul'dan otobüsle Ankara'ya geliyorum. Çankaya Köşkü'rvdeki resmi kabule yetışeceğim, Sayın Evren'e 'güle güle' diyeceğim. Sovyet ozan Yevtuşenko'nun antlarını okuyorum. Güneşli bir ekim günü bir devrim ozanının yaşamöyküsü gönlümü okşuyor. Yevtuşenko'yu birkaç yıl önce Ankara'ya gelişinde tanıdım. Bir de filmini seyrettim Sovyet elçiliğinde. Bu köşede de söz etmiştim "Kinder Garten"filminden.Anıları okurken kimi sahneler canlandı gözümde, küçük bir Sovyet çocuğunun yaşadığı savaş, dönemi, acı ve gözyaşı, banş özlemi. Sonra anılarda bir şıir, Uikü Tamer'in çevirisi: Boş sözler söylemeyin bana, Bırbirimıze bakalım ıstiyorum. Gülecek koklayacak ne var ki Yapraklardan, çıçeklerden başka. Bolu Dağı'na tırmanırken yaprakları seyrediyorum ben de. Bir ozanın öyküsünden sonra ormanın öyküsü başlıyor. Dal dal, yaprak yaprak kızaran, solan, kimi yerde de direnen yeşilin öyküsü. Dağlar mı güzel, kıyılar mı, orman mı daha dinlendirici, deniz mi karar veremiyorum. Bolu dağlarından Kozak Yaylası'na yöneliyorum. Çamlar altında uzun bir Balzac soyleşisini düşünüyorum. Kozak ormanlarında bir Balzac söyleşisi ilk kez yapılıyor belki de. Roman türünün büyük ustasını büyük tutkuyla okurdum gençlik yıllanmda. Balzac kaçınılmaz tutku sanırım, çok sevdiğim Berin Nadi de Balzac müzesine lalelerle gidermiş Paris'te. "Vadideki Zambak" yazarına zambaklı bir selam. Dağlara bakarak düşünüyorum, üikemizde kaç ozan çiçeklerle selamlanıyor acaba? Otobüste gençler de var, Cumhuriyet Bayramı tatilini Ankara'da geçirecekler. Kimi ilk kez görecek başkenti, birbirlerine nerelere gideceklerini soruyorlar. Bir genç kız sesleniyor: Ben Anıtkabir'e gideceğim. Anıtkabir'de ne var? Atatürk'un mezarı. Bir delikanlı gülüyor. Karacaahmet'e gel, orada çok güzel mezarlar var. Ertesi gün Cumhuriyet Bayramı, Ankara'ya giden gençler neler konuşuyor! Bu genç kızlar ve delikanlılarda benim kuşağımın coşkusunu, duyarlığını bulamam elbet. Ama Anıtkabir yerine Karacaahmet Mezarlığı'nı önermek çok düşündürücü değil mi? Atatürk devrimlerini gerçekten yaşayan bir toplum olsaydık sevgimiz de coşkumuz da kuşaklar boyunca sürmez miydi acaba? Yevtuşenko, devrimi yozlaştıranları çok güzel anlatıyor. Biz de yaşayarak biliyoruz bu yozlaşmayı. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de neler duyuyoruz. 1920'lerle 1980'ler arasında köprü kurmak isteyenler cumhuriyet tarihimizi yeteri kadar bilmiyorlar galiba ya da özellikle çarpıtıyorlar. Hangi açıdan bakarsak gözlerimiz kararıyor bugün. Atatürk'un ülkede barış, dünyada banş ilkesi nerede, biz neredeyiz? Doğu Anadolu'da yaşanan olaylar uykumuzu kaçırmıyor mu? Çağdaş ve çağdışı eğilimlerin çatışması, dinci politikanın laiklik ilkesini silmek çabası ufkumuzu karartmıyor mu? Ekonomik politikanın tutarsızlığı evimizin, soframızın sevincini soldurmuyor mu? Özgürlüğünü, bağımsızlığını tepeden tırnağa hisseden bir vatandaş olarak bakabiliyor muyuz geleceğe? Ya da onurumuz kırılarak, ezilerek karanlığa mı gömülüyoruz? Çevremizde, dünyamızda neler oluyor, ne evrimler, ne devrimler yaşanıyor, biz olaytarın, dünyanın neresındeyiz bilemiyoruz. Özellikle dış politikamızın çizgilerini açık seçik göremiyoruz uzun süredir. Belli bir polıtikamız var mı? Bu politıkayı kimler oluşturuyor? Dışişleri Bakanlığı bu politikanın içinde mi, dışında mı? Yine yaşayarak bılryoruz, dış politikadaki yanlışları, ödünleri tarih hiç affetmıyor, faturasını gelecek kuşaklar ödüyor. Bir umursamazlığın, yanlış bir değerlendırme ya da ödünün ulusal fatuvrası da çok ağır oluyor kimi zaman. Ornekleri ortada değil mi? Acı ama gerçek, "ulusal" kavramı da aşındı bir süredir. Ulusal davranışlar, ulusal tepkiler suçlanıyor neredeyse, uluslararası olmak erdem sayılıyor. Gerçek erdemi hissedinceye kadar çok acı faturalar ödeyeceğiz galiba! Yitik değerleri yeniden kazanmak için çok savaş vereceğiz. Hepimize kolay gelsin! Yalnız Çankaya'da ya da Marmaris'te değil, tüm ülkede yeni bir dönern başlıyor. Bu dönemin öyküsünü hep birlikte yazacağız. Kısa ya da uzun, aydınlık ya da karanlık ortak öykümüz olacak bu. • * • Otobüs baskentin ışıklarına daldı, yerimde doğruldum ben de. Türkiye'nin kalbine mi geldım' diye düşündüm? O kalp atışını iyi duyamıyorum galiba. Hatta Çankaya'da, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde de kulaklarımda bir boşluk var. Orada 29 Ekim'i kutlamak için bulunduğumuzu da unurtuk galiba! Coşkusuz ve duyarsız bir toplantı, Sayın Evren'in çevresi hayli boş, Sayın Özalın çevresi hayli kalabahk, sonra o boşluk ve kalabalığı uzaktan seyredenler. Biri gidiyor, öteki gelıyor, hesaplar, kulisler, ilginç bir tablo gerçekten. Operet sever misiniz? Viyana sahnelerinde de hayli eşkimiş bir sanat türü. Genellikle turistik operetler sahneliyorlar. İyi sanatçılarla hâlâ hoşlanmak olanağı var, ama tiyatro sahnesinde. Siyasal sahnede bir operet, üsteHk yeteneksiz oyuncularla dayanılmıyor doğrusu! Sesler, aryalar birbirine karışıyor, kim oyuncu, kim yönetici, kim kuliste, kim sahnede şaşırıyor insan. Yıllardır başkentteyim, bu tür şaşkmlığı ilk kez duyuyorum galiba. Baskentin nabzı nasıl atıyor bilemiyorum. Kanıre». Waslııngton B 17° Ziinh Y 16° BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Duyu ve istençten ayn olarak düşünülen bilme yetisi. 2/ Çok kuilanılmaktan yıpranmış... Endonezyamn plaka işareti. 3/ Uluslararası Çalışma Örgütü'nün simgesi... Müzikte, belirgin aralıklarla ilerlcyen iki ya da daha çok sesin öykünmesiyle oluşan butün. 4/ Sakarya iline bağlı bir ilçe... Yunan abecesinde bir harf. 5/ Tatlı su ıstakozu. 6/ Avuç içi... Yaradaki irini boşaltmak içîn kullanılan bükülgen boru. 7/ Molibden elementinin simgesi... Bir haber ajansının kısa yazılışı... Selen. 8/ Bir oyuncunun herhangi bir davranış ya da duyguyu yüz ve vücut devinimleriyle anlattığı komedi turu... Resim ve he>kel sanatlannda varhklann biçimi. 9/ Gemileri bağiamaya yarayan kalın halat. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Yerme amacıyla yazılmış, genellikle nukteli bir şekilde sonuçlanan kısa şiir. 2/ lnilti... Üç ya da dört kollu halat. 3/ Rusya'da kullanılan ve üç atla çekilen kızak ya da araba... Vilayet. 4/ Bir gıda maddesi... Bir bağlaç... Gözleri görmeyen. 5/ Kimi balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura. 6/ Bir göz rengi... Yiğit... Baryumun simgesi. 7/ Türk müziğinde bir makam. 8/ İki tekerlekli bir çocuk oyuncağı. 9/ Ayak direme... Zülfü Livaneli'nin, bu yılki AJtın Portakal Film Yanşması'nda ikincilik ödülunu kazanan filmi. TARTIŞMA Dikkal! Yok Edi> orıız Sanat sayfasında bir başka tümce: "Sanatçı ilk acemilik yıllarında çok sıkmtı çektiğini bildirerek şöyle dedi: Benim için halkımdan aldığım ödül mükafatların en büyüğüdür. Sanat yaşamımın kuvvet gücünü buradan almaktayım." Son acemilik yıllarında acaba ne yapacak? Bakkal, camına duyuru yapıştırmış, "Halis Çankın'mn çam balı geldi." Sahte Çankın'dan değil, halis Çankırı'dan bal getirtiyor. tlerideki pastanede "döğme Maraş'ın dondurması" satılıyor. Köşedeki ınşaatta kocaman bir yazı: "tzinsiz inşaata girilmez." tzin almadan nasıl yapıldıysa! Orta ikinci sınıf, coğrafya ders kitabında bir resim, altında açıklama: "Eski Türkiye Büyük Millel Meclisi binası." Gazetede bir tümce: "Portekiz'in Lizbon başkentindeyiz." Ötekileri beğenmediler zahir. Başka bir haber: "Marmara'da ölmüş nal yaşamımın kuvvel gucüoü buradan almaktayım." Son acemilik yıllannda acaba ne yapacak? Ödülle mükafat, kuvvetle guç; orneğin mesela ya da "oglum ilkokul mektebine gidiyor" der gibi. Televizyonda bir konuşma, sunucu şöyle diyor: "Hindistan'a giden Türkiye'nin ilk başbakanı olarak..." Turkçeyi yeni öğrenen bir yabana hemen atılıyor, "Sizin ilk başbakanımz mı?" Değil. Karşı geliyor, "ama televizyonda öyle söyledi." Olsun, öyle derler, ama biz anlanz. ilk başbakan değil, yani ilk kez oraya gidiyor. Hava durumu 6 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet İngiltereRusya 3 KASIM 1929 Muhafazakâr Fırkanın mümtaz azasından M. Baldvin, M. Osten Çemberlain ile M. Locker Lampson gelecek salı günü hükümetin Rusya ile siyasi münasebata başlanılraasına müteallik karar hakkında şu takriri vereceklerini bildirmişlerdir. "Avam Kamarası Rusya ile siyasi münasebata yeniden başlamak için rıayet edileceği Başvekil ve Hariciye Nazın tarafından beyan edilen sartlara hükümeti Kraliye tarafından riayet edilmemesini teessufle karşılar ve mevzu bahsolunan şeraiti iptidaiye tahakkuk etmedikçe Sovyetlerle siyasi münasebata yeniden başlanılmasını kabul etmeyeceğini beyân eyler." bir kadın cesedi bulundu." Canlısı nasıl oluyorsa? Devam ediyor: "Cesel çok suda kalmaktan tanınmayacak hak gelmişti." Az sulu denizde kalsa tanmabilir miydi? Bir başka tümce: "Devlet kesimine paralel olarak gençlik kunıluş ve teşkilatları faaliyel ve uğraşlanna gençliğe en iyi hizmet verecek kalkınma ve gelişmeye katkıda bulunacak alanlara yönetmelidirler." Kuruluş iyi de teşkilat neyin nesi, uğraşı anladık, ama faaliyetten farkı ne? Sanat sayfasında bir başka tümce: "Sanatçı ilk acemilik yıUannda çok sıkınu çektiğini bildirerek şöyle dedi, benim için halkımdan aldığım ödül mükafaliann en büyüğüdür. Saverilirken kurulan tümceye bakınız: "Soguk sıfınn altında eksi onbeş dereeeye ulaştı." tyi ki hem sıfır hem de eksi, üstelik düşmuyor da ulaşıyor. "Hava kirliligi cilt ve solunum yolları haslalıklan başta olmak üeere pek çok hastalıklann oluşmasını sağlıyor." Cilt yolları da ne ola? Yakmacak bir durum yok, sağlandığına göre, üstelik hem pek çok hem de hastalıklar. Başka bir tümce: "Ağaç bayramında ögrenciler tarafından ekilen çeşitli fidanlar..." Biz yıllardır fidanlan dikerdık, demek artık ekiliyor. İki kişi dolmuşta tartışıyor: "Benim şahsi kanaatime göre..." Diğeri yanıt veriyor, "Şahsen benim kendi fikrimi sorarsan..." Ders çalışan öğrenci şu tumcelerde neler anlatıldığını anlayamıyor: "Eğitimde kullandığımız ölçme araçlan hata yapabilir. Ölçmeye bağlı bir başannm veya hatanın olup olmadığını aynı boyutu ölçecek iki paralel ölçü aracı hazırlanarak ve ikisi birlikte kullanılarak tam olarak ölcülebilir." "Asıl sahasından daha sonra devletlerinin yıkılması ile Kınm'a, sonra goç edip l krayna'ya yerleşen Ermenilerin benimsemesi ile Ermeni Kıpçakçası, Kuzey Türklerinin dili Karayimce olarak gelişiyordu." Oğretmen sınavda soruyor: Dilin ulus yaşamındaki yerini ve önemini anlatımz. öğrencilerden bazılannın tümceleri şoyle: "Türkçe ise daha geçmişi fazla olmayan bir dildir. 20. yy. dilidir. Daha gelişmesi ve tanınraası için zaman lazımdır." "Atatürk'un Türk alfabesini kabul ettirdikten sonra Türkçe süslü Osmanlıca denen birçok Arapça ve Farscadan etkilenen dillerden kendini soyutlamıştır." "Dilin millel yaşamındaki onemi aslında çok önemlidir. Turk dilinin bugünku durumu ise oldukça komplekstir.", "Bugun için yapılacak eğitim düzeyindeki insanlara Turkçeyi kullanma ve konuşma yeteneğini geliştirici purogramlar hazırlanmalı.", "Türkçenin gelişmesi ve bu yabancı dillerin Turkçeleştirilmesiyle dilimiz zengin ve yabancı kelimeler bakımından az olacaktır." Sayın Halil Beşiroğlu Çankaya yokuşundan aşağı inerken yolun bir tarafındaki tabelalan okuyup pek eğlendiğini yazıyor. Okuduklarından bazıları şöyle: Romegenor fregn Co... L'zinx Ortimport Foreion, Lace Video, Hello travel Avais car turizm agency, Always First Kuaför. Hollywood Pizza.. Aslında dilinizi geliştirmek için Çankaya yokuşuna gitmek gerekmez. lstediğiniz bir caddeden geçerken de tabelaları okuyarak bu işi yapabilirsiniz. Eğer üstünde " E t Resteuranb" yazan bir yerde bir şeyler yemeye niyetli iseniz, listeyi elinize aldığınızda önce bir çevirmen bulmanız gerekir. Yoksa lokantaya girip, gosterişli adına ve uygun fiyatına bakıp, "bonfrit" isteyen adamın yemek gelince, ben "patates kızartması istemedim ki bonfrit istedim" diyerek uğradığı şaşkmlığı yaşayabilirsiniz. Ne diyelim? Yoruma açıktır. Güleriz ağlanacak halimize. Ne rrtutlu Türküm diyene! NADtYE SARITOSUN tTÜ Dil ve Devrim Tarihi Bölümü Samsun'daki heykel Samsun'da Gazi parkında, Büyük önder'in büyük bir heykeli rekzedilecektir. Heykeltıraş M. Kripd buraya gelerek belediye ile temasa başladı. Heykel, kaidesile beraber 12.50 metre irtifaında, bronz ve şaha kalkmış bir at üzerinde askeri üniforma ile Gazi'yi temsil edecektir. Bugün M. Kripel'le görüşerek daha fazla tafsilat almaya çahşacağız. Heykel 100 bin liraya çıkacaktır. 3 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet Üniversite açıldı. 3 KASIM 1959 Istanbul Üniversitesi 506'ncı ders yıhna, dün biri fen fakültesi konferans salonunda, biri üniversite bahçesinde ve diğeri Marmara lokalinde olmak üzere yapılan üç ayn törenle girmiştir. Rektörlük tarafından tertib edilen I resmi açılış töreni saat 10'da fen fakültesi konferans salonunda protokole dahil zevat ve yedi yıldan beri ilk defa rastlanan büyük bir öğrenci topluluğunun katılmasıyla başlanılmıştır. tstiklal Ntarşı'ndan sonra Üniversite Rektörü Ord. Prof. Sıddık Sami Onar ilk ders Sıddık S. Onar mahiyetindeki açış konuşmasını yapmıştır. Yarım saatten fazla devam eden konuşmasında Onar şunları söylemiştir: " Bugün siyasi ilimler gelişmiştir ve gelişmektedir. Bu tümleri tetkik eden üniversiteler de tabii olarak bu hadiselere temas edeceklerdir. Eğer ilmi temsil eden üniversite, tatbikatı bu bakımdan tenkit ederse bundan memnun olmak laam gelir. Çünkü vazifesini ciddiyetle yapıyor ve istikbali sağlıyor demektir. Tatbikat doğnı çıkarsa o yaman da ilim yeni bir teori kazanmış ve görüşünü düzeltmiş olur. Ancak ilim ve üniversite, fertlerin iyilik veya kötülüklerinin muhakeme edildiği yüksek bir mahkeme değildir. Üniversite ilrnini yaparken şahıslar hakkında değil onların da ustünde olan hadiseler, amiller ve usuller hakkında hükmünü verir. Eğer siyaseti onunla uğraşan şahısların muhakemesi manasına alırsak üniversite böyle bir siyaset yapmaz. Üniversite ve ilim şahıslara hiç bir zaman inmez. Şahısların muhakemesi mahkemelerde yapılır. tlim ve üniversite şahıslann muKasebe ve muhakemesini yaptığı, onlann yanında yer aldığı gün artık fonksiyonunun dışına çıkmış olur. Bu müesseselerin fonksiyonlanndaki aynlık her birinin diğeri ne karşı muhtariyetini de göstermiş olur: İlim siyasetin ifadesi olmadığı için onun emir vedirektifi altında değildir. Siyaset ilimden imkânları nispetinde faydalanmaya çalışır. Bu suretle bu iki müessese birbirini tamamJamış olur." Rektör, salona girişinde ve konuşmasının sonunda, yedi yıldan beri ilk defa resmi açılışa iştirak eden binlerce öğrencinin büyük tezahüratlarıyla karşılanrnıştır. "ÖNCE İNSAN ÖNCE SAĞLIK" UCRETSIZ HALK SOLENI •• •• İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen "Önce İnsan, Önce Sağlık" Halk Şöleni'ne tüm İstanbullu hemşehrilerimi davet ediyorum. CAO$ANLAR1N SORULARI/SORUNLARI YDJVIAZŞİPAL "Sorunum BağKur'la ilgili" SORV: Benim sorunum Bağkurla ilgili. Aguslos 1983le Maliye^ >e başMirarak firma açılışı yaplım. Ondan önce (1974 >ılında) SSK">a baglı bir işjerinde sigortah işçi olarak çalışıyordum. Doğal olarak, 19741984 vılları arasında sigorla primlerimin odenmediği zamanlar da oldu. Ma>ıs 1989'da bir formla >e Malive kanalı>la BağKur'a baş>urdum. E>liil a>ında bana Bağkur'dan bir borç mektubu geldi. Mektupta "1479 sa>ılı kanunun 2654 sa>ılı kanunla değişik 51. maddesi uyannca lescilinizin asgari ucrete karşıhk gelen 9. basamaklan \e ağuslos 1983'ten ilibanyla sigortalılığınız lescil edilmişlir" denilmektedir. 1. Benim sorum, benim adıma BagKur basamak seçme yelkisine sahip mi? 2. Ben firmaraı devreder ya da kapatırsam bu sorunrfan kurlulabilir miyim? H.D. YANIT: 0 BağKur Yasası uyannca "a) Esnaf ve sanatkârlar, tüccar, sanayici ve borsa ajan ve acenteleri, mimar ve muhendisler, sigorta prodüktörleri \e eksperleri. eczacılar, tabipler, veterinerler, gumruk komisyonculan g'bi ticari kazanı; veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek ve>a gölüru usulde gelir vergisi mükellefi olanlar" BağKur dışındaki bir başka sosyal gu\enlık kurumu kapsammda sigonalı ya da iştirakçi konumunda değilseler, BağKur sigortalısı olmaları zorunludur. BağKur sıgonalısı olmayı gerektirecek işe başlayanlardan "gelir vergisi mukellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden" geçerli olarak BağKur kapsamına girer ve zorunlu sigortah sayılırlar. Firmanızı açlığınız ağustos 1983 tarihindeki geçerli yasa hukumlerine gore BağKur sigortalılığınız aynı tarihte başlamıştır. Ağusios 1983'te geçerli, 2654 sayılı yasa ile getirilen basamak seçme>e ilişkın uygulamada, "diğer sosyal guvenlik kanunlarına tabi bir işıe çalışııktan sonra BağKur kapsamına girenler. Iş Kanunu"na gore tutarının karşılığı olan basamaktan daha duşuk basamak" seçemeyecekleri vurgulanmışlır. Ağustos 1983'leki basamak seçmeye ilişkin hükumlere göre, asgari ücrete karşılık gelen basamaktan sigonalı olusunuz yasa gereğidir. 2. Bugünku uygulamada: "a. Meslek kuruluşları kayıtlarına göre tescili yapılan sigortalılarm meslek kurutuşlanndan kayıtlarının silindiği, b. Meslek kuruluşlarına kayıl mecburiyetinde olmayan sigortalılarm, vergi dairesindeki kayıtlarının silindiği" tarihıen geçerli olarak sigorıalılıklan da son bulur. Firmanızı devrederek ya da kapatarak gelir vergisi yıikumluluğunüzun sona ermesiyle BağKur sigorıalıhğını/ da son bulacaktır. Ancak, sigorıalılığın sona ermcsi, firma açtığınız ağustos 1983 ile sigorıalıhğın sona erdiği tarihe kadar olan yukumluluğunuzu onadan kaldırmaz. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI Prof.Dr. NURETTİN SÖZEN Katılan Sanatçılar Arif Sağ Banu Hülya Sözer Selda Bağcan Selahattin Alpay Seyyal Taner, Rıza Silahlıpoda Ikfl Folklor Ekipleri Sunan Mesut Mertcan (Sanalçı adlan alfabetk sirayagöfedızılmıştır j GEÇEN YIL BUGÜN CumhuhYet Waldheim'a protesto 13 KASIM 1988 jAvusturya Cumhurbaşkanı Kurt I Waldheim'ın 21 saatlik Türkiye ziyareti, ' kendisini gittiği birçok ülkede izleyerek Nazi aleyhtan gösteri yapan üç insan 'f haklan savunucusunun eylemleri ^nedeniyle olaylı başladı. ABD'li Haham Avi Weiss ve öğrenci Salomon Eljashev ile ünlü Alman "Nazi avcısı" Bayan ı Beate Klarsfeld, dün sabah Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in yaptığı VValdheım okul açılışı öncesi ve gece Harbiye Orduevi önünde yaptıkları Waldheim aleyhtan gösteriler nedeniyle 5 saat süreyle gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldılar. Not 4 KasîrrrF89, C u r n â ı S (Yann) Yer: Spor ve Sergi Sarayı Saat: 20.00 Şolen bAşınde her semteotobus iemr edılmış'ır B L ar'n bedelı sağlık haftasma yapıiar katkılarla karşılanmışt r. Ö TEL: 515 20 54 . KAT KALORIFERI YAPTIRACAKSANIZ BİZİARAYIN XFS FSEÇENEK GÖRÜLMÜŞTÜR llhan Selçuk 5. bası 3000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlutstanbul Ödemeli gönderilmez. BEBEK BAKICISI ARANIYOR 7 aylık bebeğe gündüz bakacak BAYAN aranıyor Tel: 583 84 43 Polikliniğe uzman doktorlar, sağlık personeli ve bayan elemanlar • 579 00 31
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear