28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 KASIM 1989 GORUŞ Dokunulmazlık HAYVANLAR tSMAlL GÜLGEÇ Bir milletvekilinin nasıl dokunulmazlığı varsa sanatçının da olsun. Sence Türkiye'yi birtaktm yerlere getiren sanattır, spordur. Hülya Avşar CUMHURİYET/7 EMSANLAR KESİN ihraç kararından önce SHP'nin Kürt kökenli, ama 7'lerle aynı politikaları izlemeyen önde gelen bir milletvekili şöyle dedi: "thraç karan parti içindeki diğer Kürt politikacüan etkilemez. Bu 7 kişi gider yerine digerleri gelir. Yani onlaria biriikte kopma filan gibi bir hareket başlamaz. Herkes oturup şöyle bir düşünür, gidenlerin yerini doldurup yola devam ederler. Olan, harcanan 7 kişiye olur..." Benzer görüşü birkaç ŞHP'li poütikacıdan daha işittiğimizi ve bunlann da Baykalcılar olarak adlandırılan grupların dışında olduğunu belirtelim. FÜSUN ÖZBİLGEN ANA MUHALEFET KENDI MUHALEFETININ DERD1NE DUŞTU Ne olacak SHP'nin Kürtleri? ne olacak? Geçen seçimlerde tiim belediyeleri kazanıp. birinci parti konumuna yükselen SHP, bir yandan Ecevit'in yükselen grafigi karşısında puan yitirirken bir yandan da Kürt tabanını yitirirse kaçıncı parti konumuna iner? Siyaset yapan Kürt kökenli vatandaşlann hepsi SHP'de toplanmış değiller. Ancak diğer partilerde özellikle ANAP'ta yer alanlar, diğer ANAP'lıların yaptığı gibi her konuda genel başkanlarının sözünü dinliyorlar. SHP'liler ise diğer SHP'lilerin yaptığı gibi her konuda genel başkanlannı dinlemiyorlar. Sorun da buradan kaynaklanıyor. Muhalefet partisinin muhalefet kanadının temel dayanağı bu sorun olacak gibi. Ancak bu sorun SHP içindeki Kürt tabanı eritip, baska oluşumlara yol açar mı sorusuna aldığımız yanıt olumsuz. Yani kimse bir yere gitmez, 7 kişi harcanır, kalanlar kaldıkları yerden daha da güçlü bir biçimde devam ederler. PİKNİK PİYALE MADRA Terörden kaçış Taban sorunu Bu sözleri dinlerken araştırmaya çalıştığımız konu şuydu: SHP zaten gözle görünür bir biçimde kan yitiriyor, bir de Kürt kökenli olup dogudan çok batıh kentlerde parti yönetiminde etken olmaya başlayan üye tabanını yitirirse Kürt kökenli vatandaşlarımız özellikle son yıllarda doğuda iki taraflı olarak yaşadıkları terörden yani hem PKK hem de devlet teröründen kaçıp lstanbul, tzmir gibi büyük kentlere sığınmış durumdalar. Kent varoşlarında etleri ve tırnakları ile tutunma, var Kim dinliyor? olma mücadelesi veriycrlar. Bu mücadelenin bir parçası da siyasi Her konuda genel başkanı "dinlememeye" alışmış partililer ilk kez partilerde tutunma mücadelesine dönüşmüş durumda. Bu sosyolojik Kürt konusunda parti yönetiminden olguyu göz ardı ederek sorunun dayak yemeye başladılar. Sorun da bu çözümünü bulmak çok güç. yüzden.gündeme geldi. Hem de Öylesine geldi ki artık SHP'nin SHP'nin başı, bu konuda daha çok gündeminden kolay kolay çıkamaz. ağrıyacak gibi görünüyor. HIZLI GAZETECÎ VECDET ŞEV B\ZIM AlLEOEU OOK SİYASETCİ CIKTTl. AMA FtRSATI ELE İClM DEĞİL, 0U QA YAPtYoRUM. UAlKIM TÖRK SİNEMASINIM 75. YILI: SAMSUN KONUKMANIN İFŞAATI İş hanı olmaya hazırlanan beyazperde SAMSUN'un en eski sıneması olarak bilinen Zafer Sineması, Türk sinemasının 75. yaşını kutladığı bugünlerde iş hanı olmak üzere balyozlar alttnda yıkılıp gitti. Istanbul'da yapılan panellerde Türk sinemasının içine düştüğü bunalım tartışılırken, özellikle Anadolu'da sinema salonu kalmadığı vurgulanıyordu. Tam bu konuların işlendiği günlerde de Zafer Sineması "balyoz harekâtı" ile yıkılıyordu. Samsun'da yaklaşık 70 yıl kadar önce iki Rum tarafından işletmeye açılan, 40 yıldan bu yana da Bakanlar Sinemacılık Kolektif Şirketi larafından işletilen Zafer Sinemas\'nm yerine artık büyük bir iş hanı yapılacakmış. Samsun bürosundan arkadaşımız Salim Sürmeli, Zafer Sineması'nın her yani yıkıldıktan sonra ayakta kalan beyazperdesini böyle görüntüledi. MARMARA UNIVERSITES1 Tekke ve tarikatlar CUMHURİYET kurulduktan sonra yeni rejime karşı çıkmak üzere halkın din duygularmı kullanan tekke, tarikat ve zaviyeler kapatılmıştı. "Atatürkçü" olduğunu iddia eden 12 Eylül rejiminin yaşandığı yıllar şonunda bir de ne görelim? Üniversite öğretim üyeleri tekke ve tarikatları savunur olmuşlar. 13 kasım günlü Milli Gazetei de yayımlanan haber, Nakşibendi Tarikatı'nın 9 yıl önce ölen ve özel kararname ile Süleymaniye Camisi avlusuna gömülen "Hocaefendi"si Mehmet Zahit Kotku'yu anma töreni ile ilgili. özal kardeşlerin anneleri Hafize Özal'ın da yine özel bir kararname ile aynı yere gömüldüğü Hocaefendi için yapılan tören, OTİM'de "Kuran tüaveti" ile başlamış. Kotkunun yaptığı çalışmalarla "sanki bir üniversite oluşturduğu" belirtilmiş. Sonra bir açıkoturum düzenlenmiş. Bu açıkoturumdaki konuşmacılar ise sanki Devlet Üniversitesi'nin değil Kotku Üniversitesi'nin öğretim üyeleri gibi konuşmuşlar. Haberi okuyalım: "Programın son bölümünde ise tekke, tarikat ve zaviyelerin sosyal yaşantırnızdaki yerinin anlatıldığı bir açıkoturum düzenlendi. Açıkotunıma Marmara Üniversitesi öğretim görevlileri Yrd. Doç. Dr. trfan Gündüz, Doç. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz ve Yard. Doç. Dr. Selçuk Eraydın katıldılar. Tekke ve tarikatların sosyal fonksiyonunu anlatan ilk konuşmacı Hasan Kâmil Yılmaz, tekkelerin her türden insanın eğitüdiği kurumlar olduğuna dikkat çekti... İkinci konuşmacı Selçuk Eraydın ise İslamın yayılmasında tekkelerin kiiltürel fonksiyonu üzerinde durdu. Tekkelerin kültürel fonksiyonlannın Avrupa'yı, l'zakdoğu'yu etkilediğini anlatan Eraydın, Abdülhamit zamanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi." Sanki yüz yıl geriye gitmiş, o günleri yeniden yaşıyor gibiyiz. Şu 12 Eylül rejimi de, amma Atatürkçü imiş. BULGARtSTAN'dan Türkiye'ye göçen soydaşlanmızın çektikleri acı ve çileleri, sonunda gözü yaşlı bir biçimde yine geri dönmek zorunda kaldıklannı bilmeyen yok. Ama galiba bir kişi pek fazla anlamamış bu sıkıntıları, o da konuyla doğrudan ilgili Devlet Bakanı Erciiment Konukman. Geçen hafta bir panel yapıldı. "Bulgarislan'dan gelen soydaşlanmızın toplumumuza intibak sorunlan"nın tartışıldığı panel oldukça duygusal geçti. Devlet Bakanı Ercüment Konukman, Prof. Halil Nadaroğlu, Prof. Sulhi Dönmezer, Prof. Mübeccel Kıray, Prof. Özcan Köknel, Bulgaristan'dan gelen Avni Veli Özgürer ile çok sayıda eski göçmen de panele katıldı. Konukman, göçten önce kaçıp gelen soydaşlanmızı oldukça "şımartarak" bir hata yaptıklarını, Naim Süleymanoglu örneğinde olduğu gibi, imkân ve ev verildiğini, bu nedenle diğer soydaşlarda da böyle bir beklenti uyandığını anlattı. Sonra da geri dönenlerin büyük bir kısmını da casuslukla suçladı. "Bunlar pek basına yansımadı" diye başlayan Konukman şunları söyledi: "Türkiye'ye gelip sonra Bulgaristan'a geri dönenlerden 2 bin beş yüz kişi tekrar Türkiyei ye geldi. Bulgaristan'da önceden yetiştirilmiş ve seçilmiş bazı gnıplar da özellikle Türkiye'ye gönderildi. Türkiye'ye 24 bin arabalı geldi, bunlann 6 bini geri döndü. Bu geri dönenler 3 ay boyunca burada kaldılar. Her şey çok güzeldi, hava günlük güneşlikti, kimse kendilerine kötü muamele elmedi. Ama onlar geri döndu. Bunlar önceden seyilmişlerdi. Onlann da bir suçu yok. Ailelerini rehin atmışlardı, geri dönmek zorundaydılar. tşte geri dönenlerin bir kısmı da bu seçilmiş ve yeüstirilmiş kişilerdir." Bulgaristan'a dönenler casusmuş AGAÇ YAŞKEN EĞtLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES, GARFIELD JIM DAV1S / 8EUCt BURC&. ILGIMC HARBİ SEMtH POROY / I fJE 2AM4KJ &ULAC4ĞIM, OO» • J"H>. ^>v TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARMAN fAUrtd •Krupp ''(f \x 22 Kasım SILAHIMPARATORLUGU: KRUPP.. oe BueüM, UKIUJ ALMAN KRUPPy HOMOSEKSÜEL OLDUĞU KOKIUSuMDAkâ Ü2£IZlKIE 40 YAŞIıJOA İU7İHAf> ETMİÇTİ. ÖNBMLİ ÛrBLER.INl>Ebi SAyiLAH FfllEDfZICH ALFREP KÜUPP, &ASASI ALFKED KRUPP <JN 188?) ÖLÜMÜU0£N SOklRA, BSSEN'DEKİ KU&ULUŞ BAŞ(MA e£ÇEHBK,ASIL ueEr/M KOfJuSU OLAKI SİLAH YAP/MlNl ÇOK GEMtŞLErif* BÛYÜTMÜŞ, AY&CA KÖMÜZ VE PEMiS: MAPEULEgi SATIN ALMtÇ, GEMİ TŞZGAHL4RI İŞLETMİŞp. ÜLKELEgİN SiLAHLAMMAyA /STFe İSTEMEZ SöçrEeoiSi EğİLİMİ USTACA KULLANAN KS.UPP, SANAYİ tOJÜULUÇUNU 4 3 BİH KiÇifJtN <p4f/fTtSl 8İH İKAPı4dArOR.LUK PUÜUMUNA GETİ/ZMİŞT/'. So/c/a, ovıufi zamanında ynptlafi döner plahç 21 çjvt. çapmdaki fcıT Krupp fr>pu göru/uyoc AYDIN VALISI'NIN GOZLEMI Polis mayın gibi dolaşıyor AYDIN Valisi Recep Yazıcıofhı, ilginç konuşmalan, fıkirleri ve uygulamalan ile tanınır. 5 yıl Tokat Valiliği yaptıktan sonra Aydın Valiliği'ne tayini çıktı. Görev yeri değişti, ama kendisi değişmedi. Geçen hafta Mülkiyeliler Birliği'nin düzenlediği bir panele katılmak için İstanbul'daydı. Panelden sonra akşam yemeğinde gazetecilerle sohbet etti. Düzenin bozukluğundan, devIetin, polisin eşkıyalığından söz eden Yazıcıoğlu'na, böyle konuştuğu için kulağının çekilip çekilmediği sorulunca şöyle yanıt verdi: "Ben devleti idari ve siyasi olarak temsil ediyorum. Tabii konuşacağım. kulağımı çeken oimadı, ama arkadaşlanm uyanyorlar. Aynca ben Tokat'tan aynlırken Sayuı Özal'a teşekkür ettim. Bana 5 yıl katlandığı için. Öyle ja, 'Senin pilin bitti kardeşim' diyebilirlerdi. Bakalım daha ne kadar katlanacakdı, Demirel 26 yıl, Özal'ın kaç yıl olduğu belli. Başka Kimse yok mu, hep bunlar." Yazıcıoğlu, daha sonra bir de anısını anlattı. 20 gün kadar önce Çaykara'ya bir konferansa gittiğinde, bir köylünün kendisine anlattığı fıkra: Vali bir gün emir vermiş, bütün herkesi dövecekmiş, vali yardımcıları da, "Ey ahali, vali paşamız buyurdu, herkesi dövecek" diye duyurmuşlar. Millet şöyle demiş, "Vali paşamız, bizi dövecekmiş. Bari çabuk dövsün de işimize gücumüze gidelim." Yazıcıoğlu yorumunu da yaptı: "Yani yat yat, kalk kalk, bu köylü adam bunu anlayabilmi; ve söylüyor, oysa bizim yüz tane bilim adanumız bunu söyleyemez." îstanbul'a vali olarak atanmayı isteyip istemediği sorusuna ise şu yanıtı verdi: "tstanbul zaten iki başlı. Belediyenin bütçesi 1^ trilyon. Valiligin bütçesi 30 milyar. Böyle şey olmaz. Kim kimden güçlü, bana paranı söyle sana yetkini soyleyeyim. Bizim Aydında bütçemiz 3 milyar." TÜRK ve DÜNYA KARİKATÜRÜNDEN TEPEDEN tNME OLMAZ Demokrasiye evet, ama tepeden inrae demokrasi olmaz. Halkın kadlımı olması gerekir. ralarda insanlar birbirlerinden değil, polis ve devletten korksunlar. tstanbul'da polis serseri mayın gibi, kime çarpacağı beili olmaz. Bu düzenle de polis, trafik gibi sorunlar düzeltilemez. Zaten bir şehrin nüfusu 10 milyonu geçti mi o şehirden umudunu keseceksin." Konu kurtarıcılara ve demokrasiye gelince de şunlan söyledi: "Demokrasiye evet, ama tepeden inme demokrasi olmaz. Halkın katılımı olması gerekir. Biz ise hâlâ bir kurtarıcı bekliyoruz. Ama bir gün bu kurtarıcılardan kurtulmamız gerektiğini anlayacağız. İnönü, bu milletin omuzunda 46 yıl kal ter?" Sohbet dönüp dolaşıp büyük kentlere gelince Yazıcıoğlu şöyle konuştu: "Büyük kentlerde vasayanlann Allah vardımcısı olsun. Bu Bülent Okutan Donlanzhavin Poushkin (MOĞOLİSTAN)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear