24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİRÖPORTAJ 21 KASIM 1989 Aprona özel arabasıyla girebilen adamla, siyasi mülteciler üzerine özel bir tartışma OtszaPın devrimi, f aturanın bedelî Ben Frankfurt'ta şoförken... AYDINENGİN Gece şoförü olarak çalıştığım günlerdi. Sisli, soğuk, berbat bir kış akşamı. Bir oleiin önünden aJdığım bir yolcuyu havaalanına götürdiim. Havaalanı için elverişsiz bir saat. Saat 22'ye geliyor. Alanın yoğun akşam trafiği geçmiş. Bu saatten sonra uçakiar seyrek iner. Çoğunluğu Uzakdoğu'dan ya da Amerika'dan gelir. Onbuçuğa doğru Tokyo uçağı geldi. Taksi sıraları hareketlendi. Sonra yine uzunca bir ara. Geceyarısına doğru bir Arjantin uçağı ile PanAm'ın New~York uçağı birbiri ardına indiler. Bizim sıra gene hareketlendi. Dış hatlarda birinci oldum. Ama önümdeki taksi son yoicuyu almıştı anlaşılan. Gelen giden yok. Bundan sonra inecek ilk uçak sabaha karşı 4.30'da Singapur'dan gelecek. Arka sıraiardaki taksiler "Bu saatten sonra beklemek enayilik" deyip boş olarak kente doğru gazladıîar. Ben ve arkamdaki sekizdokuz taksi bekliyoruz. Belki gümrüğe takılmış "kuskulu" bir yolcu kalmıştır ya da havaalanının ünlıi diskoteğine gelmiş gençler içkili araba kullanmamak için taksiye binerler umuduyla bekleşiyoruz. Ama o havada diskoya gelenin de biraz aklından zoru olmalı. Nitekim ne gelen var ne giden. Umutsuz, sıkıcı, bıktırıcı bir beklemeye geçtik. Arada bir arabaları çalıştırıp içeriyi ısıtıyoruz. Bir şeyler okumayı deniyorum, ama tadı yok. Saat geceyarısını çoktan aştı. "Bu işgununii (gecesini yani) kötii harcadım. TakıMım kaldım buraya" diye söyleniyordum kendi kendime. Az ötemde epeydir park etmiş olarak duran iri bir Amerikan arabasma biri bindi. Çevirdi anahtarı. Gacır, gucur... Iıh almadı motor. Adam bir daha, bir daha denedi. Yok olmuyor. Şoför deyimi ile "nuurş basmıyor". lndi motor kapağıra açtı. Ne yaptığını görmüyorum. Sonra bir daha denedi. Hayır, çalışmıyor araba. Eh, o saatte bende de iş yok güç yok, sıcak Mercedes'ime gömülmüş adamcağızı seyrediyorum. "Nasıl oldu anlamadım. Bizi aprona bıraktılar. Çok ciddi yasak bu, dedim adama. "O yasağın faturasının kaç para tuttuğuna bağlı bu" diye cevap verdi adam. "Anlamadım" dedim. "Basit" diye omuz silkti. "Bu yasağın dışında kalmak için havaalanı yönetimine oldukça yüklü bir fatura ödüyorum." "Rüşvet olarak mı?" diye sordum, "Yoo, resmen" diye karşılık verdi. Söz Türkiye'den açılınca adam, "Sanırım artık siyasi mülteciler dönebilir Türkiye'ye. Ötszal düzeltti epey şeyi. Galiba bir şeyler imzalarsanız ülkenize dönebilirsiniz " dedi. "Evet" dedim, "Böyle bir belgeyi imzalarsam rahatça dönebılirim." Adam sordu, "O zaman mesele nedir?" "Basit" dedim, "Pişmanlık belgesi bir faturadır. Benim ödeyemeyeceğim ve aprona arabayla girmekten çok daha pahalı olan bir fatura." dip izın istedim. Uykulu gözlerle "Keyfine bak ahbap" dedi, "git gör adamın işini, dön gel sırana. Zaten yandık hepimiz bu gece burada". Çıktım sıradan. Delikanlının arabası bir Packard. Artık nesli tükenen lüks Amerikan arabalarından. İri, genis. Aküleri birbirine bağladık. Delikanlı direksiyona geçti. Çevirdi anahtan. Koca ve gaJiba yaşlı Packard inledi, homurdandı ama çalışmadı. Bir daha, bir daha, bir daha. Hayır olmuyor. Anlarmışım gibi ben de motor kapağından içeri baktım ve bilgiç bir sesle "Olanaksız" dedim, "tamirciye gitmeniz gerek". Sinirli sinirli saatine bakan delikanlırun vüzü neredeyse sarardı. Kıvrandı, saatine bir daha baktı. Bir daha bana baktı, "Emin misiniz?" diye sordu. Usta, deneyimli şoförlüğüme krem sürmemek için aynı bilgiçlikle yamtladım: Kesin. Marş dinaraosu gitmiş... Delikanlmın telaşı iyiden arttı. Biraz daha duşündükten sonra kararlı bir sesle bana döndü: Sizden sonraki taksiyi de çıkann sıradan. Gittim, uyuklayan arkadaşa: Gei bakalım. Bir iş kapük galiba. Delikanlı benim arabaya oturdu. Öteki taksi benj izliyor. Frankfurt Havaalanı'nın özel uçaklara aynimış hangarma doğru ilerliyoruz. Kapıda güvenlik denetiminden geçtik. Buraya kadarı bildiğimiz işler, işlemler. Ayda hiç olmazsa bir kaç kez özel jetinden inen ya da özel jetine gidenleri taşırız. Ben alışkaniıkla dim. Askeri darbeden sonra... Birden ilgilendi. Hafifçe bana döndü: Öyle mi? Multecisiniz siz. Siyasi miüted. Evet. Aynı iç sıkınüsı ile güldü: Babam da mülteciydi... Darbelerden nefret ederim. DiktatörlükJerden, generallerden... Şaka yapmak istedim: Aha. Özel jeti olan bir antimilitaristsiniz siz. Belki de bir sosyalist. Güldü: Hayır, dedi, Yahudiyün. Adamın yanıtı besbelli ki yerine oturmamıstı. Her Yahudinin ille de antimilitarist ya da sosyalist olması gerekmediğini, hatta bunun tersinin daha doğru olabileceğini söylemek mümkündü. Ama geceyarısından sonra, Frankfurt Limburg otobanı üstünde uluslararası düzeyde <bir işadamını "bilinçlendirmeye" çabaiamanın da akla uygun yanı yoktu. Karşilıklı sustuk yine. Sessizliği gene o bozdu. Besbelli uzunca yolu susarak geçirmek istemiyor. Üstelik Türkiye üstüne iyi kötü bilgisi de var. Ama, dedi, sanınm artık siyasi mülteciler dönebilir Türkiye'ye. Ötszal (Özal'ın adını böyle söylüyor) düzeltti epey şeyi. Anlattı, anlattı ve sonunda zurnanın "zırt" dediği yere geldi. "Sizler" dedi, "sizler devrimcisiniz. Ama Ötszal'm yaptıklan sizin hayal bile edemeyecegıniz devrimler. Hadi, alçakgönüllü olun ve bunun böyle oldugunu itiraf edin..." Boş akiinün bedeli Arabadan çıkıp bana yaklaştı. Öztir dilerim, dedi, acaba bana yardıma olabilir misiniz? Benim akii boşalmış. Bu tür "yardım"ların Franfkurt taksilerinde tarifesi bellidir: 20 mark. Benim aküden adama elektrik akımı aktanp üç dakikada 20 mark almak geccnin bu saatinde hiç de kötii değil. Gel gör ki sıradan bir çıktım mı hakkımı da yitirmiş olurum. Arkadaki şoföre gi hangar yönüne kırdım direksiyonu. Delikanlı atıldı: Hayır, hayır, devam edin yolunuza. Ama ilerisi aprona gider. Biliyonım. Siz devam edin. Hoppalaaa! Teröre karşı olağanüstü önlemler alınmış Frankfurt Havaalam'nda aprona taksi ile girmek olacak iş değil. Meğer bal gibi olurmuş. Delikanlı yolumuzu kesen polis devriyelerine bir şeyler söyleyip, bir şeyler gösterince yol açıldı. Alarun doğusuna doğru ilerliyoruz. Sağımız solumuz park etmiş (!) dev Jumbolar, Airbuslar, özel jetler, Çesnalar. Gittik, gittik. Ana piste açılan yan pistlerden birinin yarunda durduk. Sanki bizi beklermiş gibi, hemen hemen aynı anda küçük bir jet epey ilerimizde piste indi. Bir kaç dakika sonra da inişi tamamlayıp ana pistten çıktı ve bize doğru çevirdi burnunu. Geldi, geldi, beş altı metre ötemizde durdu. Kapısı açıldı. Bir adam ve bir kadın göründü. Bizim delikanlı seğirtti. Kadının merdivenlerden inmesine yardım etti. Ardından adama bir şeyler anlattı. Anlaşılan Packard'ın başına gelenleri anlatıyor. Adam delikanlının ornzuna dokunarak "derl etme" gibisinden bir işaret yaptı ve benim arabaya yöneldi. Kadın da yanısıra. Açtım kapılan. "Yolculanmı" karşıladım. Önce kadın bindi. Hafif ve kırıcı olmayan bir umursamazlıkla gülümseyip geçti arkaya oturdu. Bizim adam ile pilota benzer biri, bitmek tukeıunek bilmeyen valizleri, çantaları arkadaki taksiye taşıdılar. Adam benim arabanın ön koltuğıma otururken, baktıra arkadaki taksinin bagajı tamamen dolmuş, kalanları arka koltuğa yüklliyorlar. Basit, ama besbelli pek pahalı bir yağmurluk giymiş olan adam, sakin ve soğuk bir sesle: Alın yerinizi şoför efendi. Iimburg'a gidecegiz. Limburg! Yasasın. lSOmarklık yol. GUnü kurtarmış, hatta ötesine bile geçmiştik. Keyifle direksiyona kuruldum. Köln yönünde 3 numarah otobana yöneldim. Yol oldukça uzun sayıür. 7580 kilometre gideceğiz. Bir süre sessizlik egemendi arabada. Laf ola beri gele deyip sordum: Nasıl oldu anlamadım. Bizi aprona bıraktılar. AnJalsam öteki taksi soförieri inanmaz. Vasak bu. Çok ciddi yasak. Yasağın faturası Benimki besbelli sohbet açmak için söylenmiş öylesine bir soru. Herhangi bir yanıt verilir. Olmadı bir şeyler mınldamlır; ben de yolcunun sohbet etmek istemediğini anlar susarım, yola devam ederiz. Oysa adam pattadak yanıtladı: O yasağın faturasının kaç para lutfuguna bağlı bu. Anlamamıştım. Sordum da: Anlamadım. Omuz silkti: Basit. Bu yasağın kapsamı dışında tutulmam için havaalanı yöııetimine oldukça Aprona arabayla girmemizden söz ederken bana "Fafurarun kaç para tnrtugıına bagb b u " demiştiniz. Evel. Ne ilgisi var bunun? Basit. Pişmanlık belgesi bir faturadır ve bu fatura benim ödeyemeyeceğim kadar pahalıdır. Aprona araba ile girmekten çok çok daha pahalı. Adam kısa bir duraksamadan sonra demek istediğimi anladı. tyice benden yana döndü. Ancak o daha konuşmaya başlamadan o ana kadar hiç konuşmamış olan kadın söze girdi. Yumuşacık, genizden gelen bir sesle ko* casına tngilizce seslendi: Rabat bırak adamı, dedi, o seninkilerDemek multecisiniz? den degil. Sonuncu soruya "İlk olanakta dönecegiıt" Adam "Ama Rachel..." diye itiraz etmek dedim. Pek merak eUiğinden değil de sohbet istedi, ama kadın tınmadı bile, güldü: yürüsün diye sordu: Frekanslannız farklı şekerim, dedi. Üs Nedea? Niye döaüyorsunuz? telik gddik. Yolu tarif etmen gerekiyor şimdi. Sohbeti bozmak istemedirn. Ben, dedim, buraya darbcden sonra gelStJRECEK yüklü bir para ödiiyonım. Kafam kartstı: Rüşvet olarak mı? Yooo. Resmen. Dilimi tutamadım: Topu topu iki yüz metre yürümemek için... Güldü. Belirgin bir iç sıkıntısı ile güldü: Evet pahalı bir fantezi. Ama benim için uzun süredir hiç bir şey pahalı değil. Adam haklı. Özel jetinle geceyansı bir yerlerden geliyorsun; lüks bir Packard seni hekliyorsa; yalruz bavullar bir taksinin bagajını, arka koltuklannı tıkabasa doldurmuşsa "pahalı" sözcüğünün pek bir anlamı kalmayabiür. Karşilıklı sustuk. Karanlık otobanda yol alıyoruz. Biraz sonra sordu: Alman degilsintz siz. Deiilim. Türküm. Ardından her müşteri ile yaptığımız sıradan sohbetlerden biri başladı. Ne kadar süredir Almanya'dayım, evli miyim, kanm ve çocuklarım burada mı? Dönmeyi düşünüyor muyum?.. Galiba bir şeyler imzalarsanız rahatça dönebilecekmissiniz ülkenize... Evet, dedim, pişman olduğumuza dair bir belge imzalarsak dönebiliriz. Öyle diyor Sizin ötszal. Güvenmiyorsunuz galiba bu sözlere? Yoo tam tersine. Bu sözünü tutar ö t s zel. Eğer böyle bir belge imzalarsam dönerim herhalde. Kolayca ve sorunsıız dönebilirim Türkiye'ye. tlk kez kafası karıştj. Alnını kınstınp sordu: Eec, o zaman mesele nedir? İLAN MARMARA ÜNİVERSİTESİ REKTORLÜĞÜ'NDEN Üniversitemiz lktisadi ve tdari Bilimkr Fakühesi, Tıp Fakültesi ve Basın Yayın Yüksekokulu'nda açık bulunan aşağıda anabilim dalları belinilen kadrolara 2547 sayılı kanunun iigiii maddeleri uyarınca doçent, yardımcı doçenı, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi alınacaktır. 1) Doçentlik kadrosu daimi statüde olup, bu kadroya atanmak isteyenlerin özgeçmişlerini, doçentlik belgeterini, biiimsel çalışma ve yayınlannı 4 nüsha halinde dilekçelerine ekli olarak rektörlüğümüze, 2) Yardımcı doçentlik kadrosuna atanmak isteyenlerin özgeçmişlerini, doktora belgelerini, biiimsel çalışma ve yayınlarını 4 nüsha halinde sınava girecekleri yabancı dili belirten dilekçelerine ekleyerek (varsa yardımcı doçentlik yabancı dil başan belgesi) ilgili fakülte dekanlığına. 3) öğretim görevliliği ve araştırnıa göre^Iiliğine basvuracaklann özgeçmişlerini, biiimsel araştırma ve eserlerini dilekçelerine ekli olarak ilgili fakülte dekanlığına, llan tarihinden itibaren 15 gün içinde başvurmalan gerekmekıedir. llan olunur. ADRESLER: M.Ü. RekMrlüğü: SultanahmettSTANBUL M.Ü. lktisadi ve Idari Bil.Fak.: Ressam Namık lsmail Sok. No. 1 BahçelievlertSTANBUL İKTİSADİ VE İDARİ BİLtMLER FAKÜLTESİ ANABİLİM DALI Yöneylem Yönetim Bilimleri yönetim Bilimleri Hukuk Bilimleri Hukuk Bilimleri Siyaset ve Sosyal Bilimler Kentleşme ve Çevre Sorunları Iktisat Tarihi Iktisaı Teorisi tktisadi Gelişme ve Ulusfararası tkt. tngilizce Iktisat TIP FAKÜLTESİ ANABİLİM DALI KADRO UNVANIADEDt 1 1 (Başvuracak adaylann 1 çok iyi derecede Fransızca 1 bilmesi gerekmektedir). 2 2 , ,, „ », 2 3 2 1 Doçent Yardımcı Doçent Öğretim Görevlisi Öğretim Görevlisi Araştırma Göreviisi Araştırma Görevlisi Araştırma Görevlisi Araştırma Görevlisi Araştırma Görevlisi Araştırma Görevlisi Araştırma Görevlisi KADRO HABERLER «••*> UNVANIADEDİ Onopedi ve Travmatoloji Doçent 1 NOT: Tıp Fakültesi'ne müracaat edecek adaylarda aranacak şarttar: Devamlı statüde çalışmak Seminer verebilecek düzeyde lisan (İngilizce) bilmek BASIN YAYIN YÜKSEKOKULU ANABİLİM DALI KADRO UNVANIADEDİ Doçent 1 NOT: Basın Yaym Yüksekokulu'na başvuracak adaylann Resimİş Eğitimi Anasanat Dalı Grafık Dizayn Sanat Dalı branşmda olması gerekmektedir. Basın: 364S5 BARET BAŞINA KÜÇÜK GELDİ Cumhurbaskânı seçildikten sonra Ankara dışı ilk gezisini İstanbul'a yapan Özal, dün daha önce çalıştığı iki fabrikayı gezdi. Yönetim kurulu üyesi olarak 197479 yıllan arasında çalıştığı Persan Makina Parçaları Sanayi'nc giden Özal, buradaki incelemelerini başına küvük geldigi görülen bareti takarak yaptı. Cumhurbaskânı, ögleden sonra da ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbas ve ailesinin sahibi olduğu Bahariye Mensucaf'a gitti. Özal, Yönetim Kurulu Başkanı M. Latif Topbaş'tan fabrikanın üretimiyle ilgili bilgi aldı. ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş'ın. Özal'ın yanında görünmemeve çalıştığı dikkat çekti. (Fotoğraflar: Fuat Kozluklu) Özal çalıştığı fabrikaları gezdi Cumhurbaskânı Özal'ı İstanbul'a getişinde karşılayan, birlikte maça giden ve dün de fabrikasım gezdiren ANAP İl Başkanı Eymen Topbaş, gazetecilerin sorusu üzerine, "Ben vatandaş olarak bir cumhurbaşkanını karşüarım" dedi. tiyaç duyulduğunu söyledi. Özal, "Bir u'lkede otomotiv ve konut üretiminin artışı, o ülkenin ilerlemekte olduğunu göslerir" dedi. Üretiminin yüzde 30'u ihracata yönelik ve yılda 1214 milyon dolar dolayında ihracat gerçekleştiren Parsan'da düzenlenen brifingİç Politika Seryisi Cumhur formatör ihtiyacında Türkiye'nin de de gelişmcler hakkında Özal'a baskânı Turgut Özal, seçildikten önemli bir yeri olduğunu ifade et bilgi verildi. sonra çıktığı ilk Ankara dışı gezi ti. sinde, 197479 yılları arasında yöÖzal Topbaş'ların Çok sayıda güvenlik görevlisi netirh kurullannda görev yaptığı fabrikasında tstanbul'daki Abb Esaş ve Farsan tarafından korunduğu dikkat çefabrikaları ile A N A P fstanbul tl ken Cumhurbaskânı Turgut Özal, Cumhurbaşkan Turgut Özal, Başkanı Eymen Topbas'lara ait daha sonra eski iş ortağı, aile dos tstanbul'daki incelemelerinin öğtu Zeki Aylaç ile birlikte makam Bahariye Mensucat'ta incelemeleden sonraki bölümünde de arabasına binerek Pendik'teki lerde bulundu. ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Parsan Makine Parçaları FabrikaCumhurbaskânı dün, ilk olarak sı'na gitti. Özal, 15 yıldır otomo Topbaş ve akrabalarının sahibi Kartal'da kurulu yabancı serma tiv sanayii ağırlıklı makine parça bulunduğu Bahariye Mensucat ye ortaklığının güç ve dağıtım ları üreten fabrikanın önce dövme Fabrikası'na gitti. Kuran'dan ayettransformatörleri üreten Abb atölyesini, daha sonra da öteki bö lerin yazılı olduğu panoların asılı Esaş'ta inceleme yaptı. Fabrikanın lümlerini gezdi. Özal'ın gelişi onu bulunduğu fabrika kapısında EyTürk Genel Müdürü Ertiirk Tan runa fabrika bahçesinde bir man men Topbaş ve ailesinin karşılansever ile İsveçli Genel Müdür da kurban edildi. İstanbul Valisi dığı Cumhurbaskânı Özal, fabriFred Anderson'dan bilgi alan Cahit Bayar ve tstanbul Emniyet kayı gezerek üretim tesislerinde Özal, 1975 79 yılları arasında bu Müdürü Hamdi Ardalı'nın da eş yöneticilerden bilgi aldı. fabrikada görev yaptığını hatırlat lik ettikleri gezide Özal, fabrika Çoğu basörtülü kadınlarla çemtı. yetkililerinden bilgi alırken işçiler ber sakallı erkek işçilerin çalıştığı Kurucu ortak olarak yönetim le de kısa süreli sohbetler yaptı. fabrikanın Yönetim Kurulu Başkanı ve ANAP tstanbul 11 Başkakurulu üyeliği görevinde de bulunduğu öğrenikn Özal, Türkiye'nin Cumhurbaskânı Turgut Özal, nı Eymen Topbaş'ın amca oğlu elektrik enerjisi üretiminin yılda yönetim kurulunda görev yaptığı Mustafa Latif Topbaş'ın maka1001500 megavat arttığmı söyle Parsan'da da bu tür fabrikalara mında oturan Özal'a, burada da di. Cumhurbaskânı Özal, trans sanayiteşmiş ülkelerde büyük ih kısa bir brifing verildi. Cumhurbaskânı, daha sonra fabrikada öğ mez miyim yani? Diger il başkanle yemeği yedi. Fabrika yetkilile lan da randevu alsın göriişsün" rinin ÖzaPı korumakla göre\'li emniyet mensuplarının birçoğuna Semra Özal'a takım elbiselik kumaş hediye et sağlık kontrolü tikleri dikkat çekti. Özal, son ziyaretini Florance Nightingale Hastanesi'ne yaptı. Cumhurbaskânı, İ.Ü. Rektörü ve Hastane AraştırANAP başkanıyla ma ve Yardım Vakfı'nın Başkanı Prof. Dr. Cem'i Demiroglu ile Cumartesi gecesi İstanbul'a ge hastane başhekimi Nadir Gür, len Cumhurbaskânı Özal'ı hava Cumhurbaşkanına hastane ve moalanında karşılayan, pazar günü dern cihazlar hakkında bilgi sunbirlikte maça giden ve son üç gündu. dür Harbiye Orduevi'nde kendiDemiroğlu'nun verdiği bilgisiyle beraber olan ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş'ın tav ye göre, Florance Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu binası rının yadırgandığı belirtiliyor. restore edilerek yapılan 200 yatakEymen Topbaş dün de fabrika lık hastane, yılbaşından sonra tam sım Özal'a gezdirirken, Cumhuri kapasite ile faaliyete geçecek. Bu yet muhabiri cumhurbaşkamnın arada, Semra Özal'ın, eşinden önyanından ayrılmamasıyia ilgili ce hastaneye gelerek sağlık taraeleştirileri hatırlatarak ne diyece masından geçtiği kaydedildi. ğini sordu. Topbaş, aynen şu karşılığı verdi: Nijeryaiı Bakan "Sayın Cumhurbaskanı fabriCumtıurbaşkam Turgut özal, kamızı gezeceğini söylemişti. akşam üzeri döndüğü Harbiye Prograraı almak için orduevine Orduevi'nde resmi bir ziyaret için gillim. Ama bir vatandaş olarak Türkiye'de bulunan Nijerya Ulaşcumhurbaşkanını kaışılayabilirim tırma Bakanı David Mark'ı kabul yani. Gönül arzu eder ki bütiin il başkanlan karşılasın. Partimizle etti. Cumhurbaskânı Turgut Özal, bir alakası yok karsılamanm. Sayın Cumhurbaşkanımızla göriişe bugun Ankara'ya dönecek. Cumhurbaşkanı, İstanbuVda ilk incelemelerini sanayi tesislerinde yaptı İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İŞLETME İKTİSADİ ENSTİTÜSÜ'nden Hafta Sonu Yönetici Yetiştirme Seminerlerine Aday Öğrenci Kaydı Devam Ediyor SEMİVERLERİV AMACI: Olkemızın dışa açılıp dünya ulkeleriyle bütunlfŞmeyc çahşıığı ve güçlü rakiplerle mücadele etme zorunda olduğu bir dönemdc Enstitümüz, yönetici adaylan ile islctmderin ilk ve ona kademe yöneticilerini VAK'A YÖNTEMt ve UYGULAMAYA YÖNELİK BİR YÖNETlClLlK ÖĞRENtMl ile gelişjirilecek bilgi, yetenek ve niteliklerle donatmak Ü2ere HAFTA SONU YÖNETİCİ YETİŞTİRME SEMİNERLERİNİ uygulamaya başlayacaktır. SEMİNERLERİN SÜRESt: Semınerler cumarıesipazar gUnleri olmak üzerc 2 Aralık 1989 29 Haziran 1990 tarihleri arasında yaklaşık 200 saaılik bir süreyi kapsayacak ve taJebin fazla olması haJinde ö|leden önce ve ögledeo sonra olmak üzere iki ayrı grup halinde uygulanacakur. S«tninerlere katılanlara başan senifikası verilecekür. SEMİNERLERİ.N K.APSAMI « ÖĞRETİM KADROSt: Semınerlcrde Yoneıim ve Organizasyon, Pazariama, Beş«ri Ilişluler (Davranış Bılimi, Psikoteknik), Penond YöMdmi (Işçilşveren), Muhasebc, tsMtistik, Gencl tktisat, Üntim YöMlimi ve Kamu Yöntlimi ile ilgili dersler verilecekrir. Seminerler Türk ve yabana üniversite öğretim üyeleri ile sekıördeki başarılı uygulayıcılar tarafmdan yürütülecektir. itAYIT KOŞULLARI: 1) Yüksek öjrenim görmüş olmak; (1989 Gttz döneminde meznn olacak öğrenciler de aday kaydı yaptırabilirler.) 2) Genel yeıenek testi ile mOlakatıa başan saglamak, 3) Aday kayıtları 24 Kasım 1989 giini) akşam sona erecek, 25 Kasım 1989 Cumanesi günu saaı 10.00'da seçim sma*ı ve mülakaı yapılacak, kesın kayıtlara 27 Kasım 1989 gilnü başlanacak ve 1 Aralık 1989Cuma günu son verilecek. derslere 2 Aralık 1989 Cumartesi günü başlanacaktır. Aday kayııları cumutesipazar günleri de yapılacaktır. Aday kaydı için 30.000. TL. kayıt ücreii. 2 foıoğraf ve mezuniyet ya da son sınıfıa bulunduğuna ilişkin belge gerekir. Bilgi tçia: 1Ü işletme Fakültesi Işleıme lktisadi Enstiıüsü Isıanbul Üniversitesi Avcılar Kampusu Avcılar İSTANBUL Telrfon: 590 14 29 36 Sar.!ral 591 44 91 591 39 64 Basın: İ9OS3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear