24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 OCAK 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 MUZIK FtLİZ ALİ HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ Piyanist Frank Glazer 1950lerin sonlarında Türkiye'ye gelmişti Piyanisti gözüm fena halde ısırıyor. 70'lerinde olsa gerek. Bu adam, 30 yıl önce Ankara'da öğrenciyken tanıdığım, daha sonra New York'taki evine de gittiğim piyanist Frank Glazer'in ta kendisi. Venedik'te bir eski dost VENEDİK Teatro Fenice'de "Cantilena" Piyano Kuarteti'nin konserindeyim. Piyanisti fena halde gözüm ısırıyor. Adını da çok iyi hatırhyorum bir yerden. 70 yaşlannda filan olsa gerek. Program notlanndan anlaşıldığı kadanyla İkinci Büyük Savaş'tan önce Berlin'de Schnabel'le çalıştığına göre en az 70 olmalı, ama göstermiyor. Otuz yıl önce Ankara'da öğrenciyken tanıdığım, sonra Nevv York'ta Central Park West'teki apartmanlarına sık sık gittiğim piyanist Frank Glazer'in ta kendisi bu adam canım. 1950'li yılların sonuna doğru Türkiye, ufak çapta bir Amerikan müzik çıkarmasına uğramıştı. Antal Dorati'nin yönettiği Minneapoiis Senfoni Orkestrası Ankara'da konserler vermiş, Amerikalı şef Robert Lawrence Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası'nın başına iki yıllık bir kontratla atanmış, Frank Glazer gibi zamanın gözde Amerikalı solistleri konserler vermek üzere Türkiye'ye gelmiş, Türk bestecilerine Rockefeller Bursları verilmiş, Istanbul Şehir Orkestrası'na yine Rockefeller Vakfı tarafından yeni çalgılar armağan edilmişti. lşte o yıllarda Glazer, Ankara'da Brahms'ın 2. Piyano Konçertosu'nu çalmıştı hiç unutmam. Hiç unutmam, çünkü öyle men anıyor. İki eski dost, birbirimizi Venedik'te bulduk diye pek seviniyoruz. Yemeklerini ve servisini beğenip öğle akşam dadandığımız aile lokantasında 30 yıllık arayı kapatmaya çalışıyor ve müzikle ilgili, yıldızların altında ne varsa hallaç pamuğu gibi atmaya başlıyoruz. Topluluğun Alman Yahudisi viyolacısı ile Isviçreli, İngiliz, Brezilyalı ve Rum karışımı çellisti de arada bize katılıp konuyu sürekli Türkler, Ermeniler ve Rumlara çekmeye çalışsalar da pek başarılı olamıyorlar. Frank da benim ve dolayısıyla Türklerin tarafını tuttuğundan, kulaktan dolma "soykınm" iddiaları ile ağızları köpüren arkadaşlarını püskürtebiüyoruz. Ünlü klarnetçi David Glazer'in kardeşi olan Frank Glazer, her ne kadar dünya çapında bir kariyer yapmadıysa da müzisyenlerin piyanisti olarak tanınır müzik çevrelerinde. Glazer, Arthur Schnabel'Ln öğrencisi. Schnabel, L«schelizky'nin; Leschetizky, Czerny'nin; Czerny de Beethoven'ın öğrencisi. Böylece Glazer, Beethoven ve hatta Haydn'la başlayıp günümüze dek süren Viyana geleneğinin son halkalarından biri. Onun Brahms yorumlamasındaki şaşırucı derinlik, ınasif, yoğun akorlann tınıst içinde dahi tek tek duyulabilen polifoni, Brahms'a özgü "rubato"ların hassas dengesi, işte bu geleneğin birikimi ile elde edilmiş besbelli. KİM KİME DUM DUMA BEHJÇ AK ona dedim ki.. fei uuk b, k> NasılarM. dedim. Han, lön de i, o dojaba forkvp, " 0ı uandan da. ıçm b~ifmVâkWıni SöiilerkC, zauıfalffdhnna , ha\ ve a.ıdişleri mojiaka dir Kalede iyi Cantilena Piyano Dörtlusü Venedikte Teatro Fenice'de de calan Cantilena Piyano Dörtlusü 'nün piyanisti Frank Glazer (soldan üçüncü) 1950lerin sonlarında Ankara'ya gelmiş, Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası yla Brahms'ın ikinci Piyano Konçertosunu çalmıştı. Brahms ne daha önce ne de daha sonra dinlediğimi hatırlamıyorum. İnsanı derinden sarsan ve etkileyen bu Brahms yorumunun özelliklerini demek ki 30 yıl sonra Venedik'te yeniden karşılaştığımızda daha iyi anlayacakmışım. Konserin iki bölümü arasında dayanamayıp sahne arkasına gidiyorum kendimi tanıtmak için. Aslında pek umudum yok. Bunca yıl sonra nereden hatırlayacak diyorum kendi kendime. Ancak iyi müzisyenlerin ne denli sağlam bellekleri olduğunu unutmuşum anlaşılan. Frank Glazer, sadece beni hatırlamakla kalmıyor, Ankara'daki dostlan Sevda ve Cenap And'ı, İstanbul'da birlikte çaldığı şef Demirhan Altuğ'u, Ankara Radyosu'nda ona bant yaptıran Bülent Arel'i ve o sıralarda Ankara'da müzik kritikleri yazan İlhan Mimaroğlu'nu tek tek ve is İSferler ve çcrapfannn a bin bk biri kp ileri <krikjde cynamak p kazakbfdan nçf famhlan kld n kanı/aştıâınıız dlr, , BU P t K N Î K PtYALE MADRA Keşke Türkiye'deki müzikseverler ve müzisyenler Frank Glazer gibi gerçek bir müzisyeni ve Türk dostunu yeniden tanıyabilseler. 6ÜGUN yENl' VtUN DÖRDÛNICÜ G U N Ü •• • Biu>oe ZEYNGP Solist, Devlet Sanatçısı Soprano Suna Korat'tı Ifeni yıl konseri 1988'in son konserini, "Yeni Yıl" konserini çiçeği burnunda genç ttalyan şef Renato Palumbo yönetti. Yeni yıl konseri programında bol bol Rossini uvertürü ("Hırsız Saksağan", "Sevil Berberi" ve "Cezayir'de bir ttalyan" uvertürleri), bir Pietro Mascagni ve bir Verdi ile ttalyan besteciler başı çekiyorlardı. Devlet Sanatçısı Soprano Snna Korat, Robert Stolz'un "Çardaş", Oscar Strauss'un "Bir Vals Rüyası", "Auber'in "Kahkaha Aryası" ve Emmerich Kalman'ın "Çardaş Fürstin" operasından "Sylva"nın aryası ile yeni yıl konserine değişik bir renk kattı. Renato Palumbo her ne kadar gençse de, işini iyi bilen biri olduğu gözden kaçmıyor. Cin gibi, her şeyin farkında, süper enerjik, sevimli, şeytan tüylü bir şef. Üç kentte senfoni konserleri İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'mn bu hajtaki solisti, piyanist tdil Biret. Gürer Aykal'ın yöneteceği Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde kemancı Ergin Eralp çalacak. Kültür Servisi Senfoni orkestralarının üç büyük kentte verdiği hafta sonu konserleri yeni yılda da sürüyor. £ Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Atatürk Kültür Merkezi'nde cuma 19.00, cumartesi 11.00'de vereceği konserlerde piyanist İdil Biret'e eşlik edecek. Konuk şef Karolos Trikolidis'in yöneteceği konserlerde Grieg'in "Piyano Konçertosu", Hıristos Samaras'ın "Metamorfoz"u. Jan Sibelius'un "5 No.lu Senfoni"si seslendirilecek. Cumhurbaşkanlığı Devlet Senfoni Orkestrası'mn hafta sonu konserlerinde orkestrayı şef Gürer Aykal yonetecek. Solist olarak kemancı Ergin Eralp'ın yer alacağı konserlerde Mozart'ın "5. Keman Konçerlosu". Stravinski'nin "Bahar Ayini" seslendirilivor. tzmir Devlet Senfoni Orkestrası'mn hafta sonu konserlerinin programında ise Debussy'nin "Bir Perinin Öğleden Sonrası". Liszl1 in "Ölüm Dansı" (Totentanz), Mozart'ın "Concerlo Rondo Re Majör"ü ve Brahms'ın "3 Nolu Senfoni"si var. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası 'nın yeni yıl konserlerinde ttalyan besteciler başı çekiyordu. Orkestra görünmeyen zorluklarla dolu bir programı gerçekten ustaca yorumladı. Soprano Suna Korat ise konsere değişik bir renk kattı. ÇİZGİLİK KÂMlL MASAH4CI Suna Korat ve Renato Palumbo Istanbul Devlet Senfoni Orkestrasının yeni yıl Konserini çiçeği burnunda italyan şef Renato Palumbo yönetti. Konsere solist olarak katılan soprano Suna Korat. çeşitli operalardan aryalar sundu. Orkestramız, hiçbir ayrıntının çekten ustaca yorumladı. Özelgözden kaçmasına müsaade et Hkle kemanlann çıkardığı üst dümeyecek kadar görünmeyen zor z e y performansa hiç diyecek yokluklarla dolu bu programı ger tu doğrusu. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS GÜRSES Macar müziğinin parlak sayfası 82 yaşında ölen Dorati ile birlikte yirminci yüzyıl Macar müziğinin parlak sayfalarından biri de kapanmış oldu. Ünlü şef, 1958'de Minneupolis Senfoni Orkestrası'yla çıktığı Avrupa turnesi sırasında Türkiye'de de konserler vermişti. Müzik dünyası 1988'in son aylarında 20. yüzyılın en önemli orkestra şeflerinden birini daha yitirdi. Antal Dorati 20 Kasım 1988'de, Bern (İsviçre) yakınlarındaki Gerzensee'deki evinde öldü. Ünlü şef 82 yaşındaydı. Dorati ile birlikte 20. yüzyıl Macar müziğinin parlak sayfalarından biri de kapanmış oldu. 1906'da Budapeşte"de doğmuştu Dorati. Kemancı olan babası, Bela Bartok ve Zoltan Kodaly'ın yakın arkadaşıydı. 14 yaşında Liszt Akademisi'ne kaydoldu. Bartok ve Kodaly hocaları arasındaydı. Daha öğrenciyken kurduğu öğrenci orkestrasının şefîîğiniyapan Dorati, 18 yaşında Budapeşte Kraliyet Operası Orkestrası1 na şef yardımcısı olarak atandı. Dorati'nin kariyeri bu aşamada hızla yukarıya doğru bir eğri çizmeye başlamıştı. 1928'de Dresden Devlet Operası'na, Fritz Busch'un asistanı olarak giıdi. İki yıl sonıa da Münster Operası'nın müzik direktörü olda. Dorati, asıl şeflik deneyimini bale orkestrasıyla pekiştirmiş, Bartok «e Kodaly'nin öğrencisi 14 yaşında Liszt Akademisi'ne gıren Antal Dorati, Bela Bartokla Zoltan Kodaly'nin öğrencileri arasındaydı. 18 yaşında Budapeşte Kraliyet Operası Orkestrası'na şef yardımcısı olarak atanan Dorati'nin kariyeri, bu aşamada hızla yukarı tırmanmaya başlamıştı. 1933 ile 1941 yıllan arasında Bal orkestra şefliğini yapmıştı. Amerika Birleşik Devietleri'nlet Russe de Monte Carlo, 1941 ile 1945 arasında da American Bal deki ilk konserini 1937'de yöneten let Theater dans topiuluklanmn Dorati, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra senfonik orkestra dünyasına Dallas Senfoni Orkestrasrnı yeniden kurarak girdi. 1947'de Amerikan vatandaşlığına geçen Dorati, 11 yıl Minneapolis Senfoni Orkestrası'nı yönetti. 1958'de bu orkestra ile çıktığı Avrupa turnesi sırasında Türkiye'de de konserler veren Antal Dorati, çağdaş müziğe, çağdaş bestecilere, özellikle Bartok ve Kodaly gibi Macar bestecilerine verdiği önemle hatırlanacaktır kuşkusuz. Antal Dorati Amerikan uyruğuna geçmesine, tsviçre'de yaşamasına ve bir bakıma kendini dünya vatandaşı saymasına rağmen, Macar kimliğini hiç yitirmemişti. Macar asıllı bir başka ünlü şef olan Georg Solti ile birlikie Londra Senfoni Orkestrasf nı canlandırma girişimleri yanında, Batı Almanya'daki Macar mülteeilerinin kurduğu Philarmonia Hungarica'nın onur başkanlığını ve şefliğini yapan Dorati, bu orkestra ile Haydn'ın bütün senfonilerini plağa aldı. Uzunyıllar Eszterhazy prenslerinin hizmetinde çalışan Haydn'ı kendilerindenmiş gibi benimseyen Macariardan biriydi Dorati ve son yıllarını Haydn'ın unutulmuş operalarını da bir bir gün ışığına çıkarıp plak yapma çalışmaları ile geçirmiş ve Philips firmasının piyasaya çıkardığı bu plaklarla Haydn diskografisindeki önemli bir gediği kapatmıştı. (Haydn Operaları ve Dorati: L'incontro improvviso "Türk Operası", L'isola disabitata, La vera costanza, La fedelta premiata, Orlando Paladino, II mondo della luna, Armida... Orchestre de Chambre de Lausanne, Antal Dorati. Philips.) 20. yüzyılın en önemli şeflerinden Antal Dorati öldü TARİHTEBUGÜN MÜMTAZARIKA\ 1328'Oe 8UGÜN, ÜMLÜ POLONYAU &&AFİK S4hJAVÇISf jAN LSMfCA DOĞMUŞTU. ÖVC€ AAÜZile ,SOKGA DA A4/MJGUK ÖĞKEHİMİ GÖLBA1ICA, 6İDe MALAK/A/A YÖMetMıÇ, S/UEMA LBRÎYLE OIKKATΠǣKMİÇ7İ. APiÇLE 8İejIICTE ÇJZGt FİLMLBR O£ SANATÇ.I, SıeçOK ÖOUL GEUELÜKLE ICAtSAMSAS Bİ& 8A/CtÇ AÇISıUA OLAM LEfJtCA, SÜKfeEfiL/ST^VE KLO£TROFOS/K<*'IÖGEL£&< ye/SL£?&V GRAPfıtcee, 3/eÇOti /C/ÇIS'EL SE£Gt VE ÇOCUK K/7rtPLAe/ KeSıMLeMEY ; Gerç.ekusiucülufc. : tCopalı yerde kg/nta kıOrkjjSU BOL SOL KULAHD/. I9ĞS'TTEM SONZA BATI ALMAMYA ÜNLÜ BİR GRAFI'KSANATÇISI.. AÇTI, Ü 60 YIL ONCE 4 Ocak 1929 3 İknıalı tahsil için Tiirkiyeye gönderilmiş olan 15 kızın derhal geri aidırıhnası. Kral bu şartları reddetmiş ve asilere raın ohmyacağını, son dereceye kadar harp etıtıeği tercih edeceğini söyleıtıiştir. Operet, bermutat bestekar Mııhlis Sabahattin Beyin eserlerini leınsile devaın edecektir. Maamafi, Muhlis Sabahatlin Bey merkezi Londrada bulunan bir İngiliz graıııafon şirkeıiyle mukavele yapınıştır. Muhlis Sabahatıin Beyin giizel besıelerini badema yalnız bu şırket neşredeceknr. Ejganistanda vaziyvt tarafından yapılan taarruz asilerin merkezini Kabilden 16 kilometre şimali garbiye doğru lardetmiştir. Bunun Efganıstanda düşmeye üzerine İngiliz sefaretı başlayan kar asilerin her yeniden Kabil ile teınas hareketini inhilale uğratımştır. etmiştır. Asilerin Kabil üzerine son Kazım Paşanın rivasetindeki hücumlanndaki muharebe üç Türk heyeli askeriyesı Kabile gün sürrnüştür. İngiliz sefareıi gideınediğinden hİindistanda iki ateş arasında kalmış ve butunmaktadır. hükümet kııvvetlerinin bir lop Asilerin kıımandanı Baso mermisi, sefaret Sakao, Kral Emanullaha ateşemiliterinin ikameıine muselaha şarılan isabet ederek yıkmıştır. göndermiştir: Sefaret memuriun sefaretin 1 Efganisianda hiçbir ecnebi bodrutnlanna iltica sefaretin bulunmaması. etmişlerdir. 2 Memaliki ecnebiyeye tahsil Bir kaç gün sonra Krat için bundan sonra Efgan Emanullahm askerleri genç/erinin gönderilınemesi. Sürevyn Opereünde Süreyya Opereti, son zaınanluıda vazü'elerine karşı ahlakstzhklar gönile/ı aklöı ve akırislerinclen bir kısıııtnı çıkarmak suretiyle kadrosundan lasfiye yapınıştır. Bu surelle temsillerin daha muntazanı surette devaın edeceği tahınin olunmakıadır. FIUA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear