14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 EYLÜL 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURtYET/f: İSMAIL GÜLGEÇ ATİLLA DORSAY SENEMA HAYVA1VLAR I Huston, hayatı sinema gibi, sinemayı hayat gibi yaşamıştı iohn Huston, edebiyattaki "yaşamakyazmak" ikileminin sinemadaki karşılığı olan "yaşamakfılm çevirmek" ikilemini kendi hayatında çok ilginç bir biçimde çözmüş bir sanatçıydı. Meksika ordusuna yazılmış, kumar masalannın, barların müdavimi olmuş, genç yaşta içki içmede bir büyük "usta" haline gelmişti. ! Joha Hoston'la birlikte sinema tarihinin bir sayfası kapandı. öncmli, özgün, benzersiz bir sayfa... Amerikan sınemasımn, yuzyılın Uk 10 yılında doğmuş olan benzersiz kuşağından bir yaprak daha düştü. Bir " s o ı yaank" degü. Geride daha Zta• e a u ı (1907), Mankiewicz (1909), Kazaa (1909), FaUer (1911) da var. Ama 1906 doğumlu Haston, kuşkusuz yeri doldunılamayacak bir büyük kayıp, escri ve önemi sayfalara sıgmayacak bir büyük ustaydı. HutOB, edebiyattaki "yaşa•ak/yazmak" ikileminin sinemadaki* karşüığı olan "yaşa•Mk/flta çevirmek" ikilemini kendi hayatında çok ilginç biçimde çözmüş bir sanatçıydı. Yaşadıgı her anı değerlendirmesini bilmiş, dolu dolu yaşamış, tam bir serüvenci, bir eski usul "•aceraperest" hayatı sürmüştü. Ünlü bir tiyatro ve sinema oyuncusu olan bir baba (Walter H a t o ı ) ve hafif romanlar yazan bir annenin oğlu olması, onun daha 3 yaşmda bir oyunda sahneye çıkmasını, 25 yaşında babasının bir yıldız olduğu Wamer Bros stUdyolanna senaryocu olarak girmesini sağlamıştı. Ama böyle bir çevrede genç John'un dunnuş oturmuş bir sanatçı kisiliği ta$ıdığını sanmayın... Daha 17 yaşında profesyonel boksör olmaya karar vermiş ve olmuş, 23'ünde galip geldiği tam 25 rr.aç yapmıştı!.. Meksika ordusuna yazılmış (bu ülkeyle ilişkisini, bir başka ünlü yönetmen, Sua Pecktapah gibi hep sürdürecekti), kumar masalannın, barlann "nMavtmi" olmuş, genç yaşta içki içmede büyük bir usta (!) haline gelmişti. leyecek, bu kez Jack Nicholson'a hem perdedeki kendi kişiliğini hem de bu türü alabildiğine alaya alan bir kompozisyon fırsatı verecekti. Unutulmaz "Afrika KraHeesi The African Qaeea", serüvenle gırgın ustaca birleştiren, Bogart/ Kathariae Hepburn ikilisinin oyunlarıyla seçkinleşen bir klasikleşmiş füm, belki de Hpstofl'ın başyapıtıydı. 1975'te çok uzun ydlardır düşlediğı bir proje olan Kipling uyarlaması "Kral Olacak AdanT'ın görece başarısızlığından sonra bir süre sustu. 70'ini aşmış olan sanatcının artık sinemayı bıraktığı sanıhyordu. Ama 4 yıl sonra Huston birden "Wise Blood" ile dönüş yaptı. Eleştirmenlenn bu fılm için kullandığı başlıca sıfat "genç" idi. Evet, şaşılacak kadar genç bir filmdi bu... Huston, yaşlandıkçagençleşiyordu sanki, yeni deneyişlere, konulara açık görunuyordu. Ertesi yıl, fdmografisinin ilk korku fîlmi olan "Phobia"yı, daha sonra futbol uzerine ilk fîlmi olan ve Zoltan Fabri'nin "Cehennemde 2. Devrc" adlı başyapıtının yeni çevrimi "Zafere Kaçış Escape to tbe Victory"yi, ilk müzikali olan "Annie"yi çekti. 76 yaşında ilk kez bir müzikal çekmek, herhalde Huston'TAMBtR SERÜVENCİ John Huston, dolu dolu yasamıs, tam dan başkasının akıl edemeyecebir serüvenci, bir eski usul maceraperest hayatı sürmüstü. Bir ara bir şeydı... Oldukça eleştirilen ği Meksika ordusuna da yazuan ünlü yönetmen, kumar masalannın, 3 filminden sonra, efsanenin bu barlann müdavimi oimus, genç yaşta İçki içmede "büyük ustalar" bittiğini sananlara, ust uste 3 yaarasma girmisti. man surpriz sundu. Sozunu ettiğimiz "Volkamn Altında", haf bir rastlantıdır ki, neredey Gable'm da son rolü olacak, fil "Prizzi'lerin Onuru" ve de (son se 40 yıl sonra yine kendi yönet min diğer yıldızlan Montgomery fılmi olarak kalan James Joytiği "Prizzi'lerin Onunı" filmiy Oift ve Thehna Ritter da kısa ce'u uyarlama çabasının ürunü le de. bu kez kızı Anjeiica Hns zaman sonra öleceklerdi.) "Ölü Tb» Dead..." ton'a aynı ödülü kazandırarak, 1951'deki 'Kanlı Zafer The sinema tarihinde tek olan bir Red Bad«e of Courage" (TV'de olayı gerçekleştirecekti. "Cesaret Nişanı") perdenin ilk Yaşayan efsane anti militarist yapımlarındandı Hustoo'ın meslek hayatı, bunJoyce'un "DublinUler"adh ve gösterime .çıktığında, Mac dan sonra, yaklaşık yılda bir unlu kıtabından uyarlanan bu Carthy sonışturmalanyla çalkafilm temposuyla sürdü (Batıh bir filmden hemen sonra, oğlu Tony lanan ve vatanseverlik ve milıtayönetmen içın oldukça hızb bir Huston'ın yönettiği " M r . rizm gösterilennın doruğuna çıktempo). HCT fılmi başarıya ulaNorth" filmi için, bu kez oyuntığı bir Amerika'da olaylar yara cu olarak kamera karşısına geçşıyor değildi dbette... Ama Hmstacaktı. (OB için önemli olan denemekti. meye hazırlandı. Oysa sağlığı son derece kötule^mişti, ciğerleri bir doktorun deyimiyle "danlele dönmiıştü", nefes alamıyordu, son filmını bumundan çıkan »efes borularıyla, tekerlekli koltuğundan, sette sayısız doktor, hemşire ve sigorta şirketınin empoze ettiği "yedek yönetmen" "Karel Reisz'la ancak tamamlayabilmişti. Ama yaşlı adamın bıtmek bilmeyen bir gucu ve inadı vardı. Hiç sevmeden, "sırf para kazanmak için" yaptığını söylediği ve yıllardır bıraktığı oyunculuğuna bile geri dönmeye hazırdı. Ama asıl, film yonetmeyi istiyordu kuşkusuz: "Yönetmenlik en gozde ugraşım oldu. Yaşlandıkça daha çok çalışmak, film >apmak isti>orum. Ancak tabutuma son çivi çakıldığında kendimi emekliye ajıracağım" diyordu, son konuşmalanndan birinde... Ve artık hayatının sonuna geldiğini pekâlâ duyumsayan bir adamın acı ironısıyle ekliyordu: "Herkes bana bir canlı efsane gibi davranı>or. O\sa doktortanm ilk kış rüzgâriarıyla birlikte bu statunıin değişecegine eminERİŞİLMEZ BİR REKOR John Huston, "Altuı ler..." Ve Huston'ın statusü gerHadnderTflbruyieUd Oscar abrken, babası \Wtter Hustonu çekten de değişti. Oğlunun ilk da bt Oscar kazandvmıstı (altta sağda). Huston, yiüar sonfilminde oynamaya vakit bulara "PrtzzHertn Onuru"flbniyUkıv Anjeiica Hustonu (üstmadı. Ve yaşayan efsane, hep U) dabir Oscar kazandtracaktu İlk fümi olan ve hâlâ aplayaşayacak bir olumsuz efsaneye mamış bir poUsiye saytian "Malta Şahini"ndeyse Humprey dönuşüverdi. Bogarfı oynatmısn (altta solda). Huston, ünune ve 46 kadar füminin sinemasal onemine karEn zor yazarlara, en sinemalaşEn ciddi, "Ortodoks" öraek şuı, alçakgönullu, yumuşak; çevtınlmaz denen yapıtlara el at lerini verdiği türleri amansızca resinde yeni, genç insanlan, haymaktan çekinmiyor, en ünlü alaya almaktan da kaçınmadı: ran veya gazetecileri bulmaktan edebi yapıtlar kadar, özgün se"Sanşın Şeytan • Beat the hoşnut gozuken bir buyuk sanatnaryolan da uyarlıyor, inanılmaDevü" (TV'de "Şeytan" Uy çıydı. Onunla ("Yiizyüze" kitayacak kadar farklı konulara, B U " ) , 1954'te yapuğı ve serüven bımda anlattığım gibi) iki kez alanlara uzanıyordu. Herman fdmlerini alaya alırken, dönemin karşüaşıp konuşmak ve alçakgöMelville'in klasiği "Moby Bogart, Jennifer Jones, Peter nülluluğune hayran kalmak fırDkk", Romun Gary'nin "CenLorre, Lollobrigida gibi unlü yıl satını bulduğum için kendimi netia KökleriRoots of Headızlarını da bir anlamda gulünç mutlu sayıyomm. Hayatı sinema ven", Tennessee VVUIUmsın kılan bir antipolısiyeydı. Yıllar "Uuana Geceteri", Carson Mc sonra (1985'te), "Prizzi'leriıı gibi ve sinamayı hayatın kendısı gibi yaşayan bu büyük ustaya, CaJlers'ın "Pırdtılı GöılerOnurn"nda aynı yaklaşımı yineher nerede bulunuyorsa, selam Reflections in a GoMen Eye", olsun!.. Rudyard Kipling'in "Kral Olacak Adam The Man Who Woold Be King", Mateom Lowry'nin "Volkamn AHuda Under the Vokano" gibi klasik ve modern roman veya oyunlar, Huston'ın curetiyle az veya çok başanlı, ama hepsi de ilgi çekici fümlere dönüşüyordu. Hatta "tndl"ı bile uyarlamaktan çekinmiyordu Huston, oldukça gülunç olma pahasına: "PeyKamberier TarihiThe Bible"... Ama 1960'ların üstün yapım modasına uyarak çekilmiş bu görkemli fılmde bile, en azından Nuh tufanı ve Habil'in Kabil'i öldürmesi gibi birkaç unutulmaz sinemasal bölüm yer alıyordu. Her türü deniyor, her çabaya sanki gözü kapalı atıliyordu Huston... "Elmas Hırsızlan The Asphalt Jungle", polisiye sinemada bir dığer başyapıttı. Bu fumdeMarflyn'e ilk önemli rolünü veren Huston, yülar sonra Artbur Miller'ın özgün bir senaryosu üzerine çektiği, "U>gmÛHUİar The Misfhs" adlı ünlü filminde, yıldıza bu kez Derdedekı son rolünü oynatıyordu. (Bu film, aynı zamanda Clark John Huston'ın ölümüyle sinema tarihinin birsayfası kapandı KİM KİME DUM DUMA BEHIC AK 3 yaman sürpriz PtKNtK PÎYALE MADRA fflZJJ GAZETECİ NECDET $EN ToPLAR ?ı juRATıfJl GÖRÖNCE, 6ÖZLERİ CA|C/viAK PAŞt Ğ>'\0l Ç> VİGdı.. ON ii«e diy'f Gec,me > OM tıi?e'hliN ı'Tı"b4(?Li oulueu R,. ^ / /T1İNT4I\/ /'<l' ı ı?4A \]f& /nı ?) Pİ0İ OLOÜ IÜÜ .? 5£M öN URB1İ ı/ı'R, ) didifç.. özgtir bir yönetmen 1931'den başlayarak senaryo yazmaya yine de zaman ayırabilmişti: " A Honse DtvMed", "Morj Sokafc Cinayetieri" vb. nimlere diyaloglar, sonra üniü "JeabeTden (1938) başlayarak ortak senaryolar, "Jnarez", "High Siernı", "Aslan YürekH Çavuş Sergeant York" gibi ünlü filmlerin senaryolanna önemli katkılar... 1941'desenaryosunu bu kez yalruz başına oluşturduğu "Malta Şahiai • The Maltese Falcon" adlı fllmle ilk yönetmenlik denemesini yapıyor ve bu "deaeme", polisiye türün hâlâ aşılmamış bir başyapıtına dönüşüyordu. Daahid Haaunett'ın romanı, Huton'ın elinde, ünlü eleştirmen Bosiey Crowther'ın "adaie ve zekft kanpmı" diye niteledigi, PaaMse Kad'in 1968'de "..öylestae nstalıkta karalmuş Mr fBm ki, yülar sonra ve IdmMUr kacıncı izienmesfaide bile lMl'de nhip oldptn parlakbgı korayor" dedigi bir filme dönüşmüştü. Ertesi yü, "Bu bizim Hayatunu In Tkis Our Ltfe" adlı görkemli melodramda Bette Davto'i, "Pariflk'in ötesinde Across the Pmsifk" adb savaş filminde ise, "Malta Şabini"nin oyunculan Humphre) Bogart, Mşry Astor ve Sidney Greenstreet'i yönetiyordu. Bu filmlerin başansına karşuı, Huston'ın macerasever yam yine depreşiyor, Warner Bros'un bürolannda "ötesiye sıküıyor" (kendi deyişi) ve aynlıp bağımsız çahşmayı seçiyordu. Bu, hayatının sonuna dek sürecek bir özgürlüğün, istediği şirkete ıstediği fümi yapma bagımsızlığırun başlangacıydı. Hastou, bundan sonra, konıratb bir sanatçı gibi değil, hayatını bildiği gibi yaşayan, bol bol gezen ve filmlerinin konusunu, oluşumunu sanki bu gezilerinden, yaşam deneylerinden çıkaran özgur bir yönetmen olarak çahştı. Ç İ Z G İ L İ K KÂMtL MASARACI ÖİU>İN AĞAÇ YAŞKEN EĞtLİR KEMAL GOKHAN TARİHTE BUGÜN MUMTAZARIKAN 4 Eylüt 1939'DA BU6UN.İN6İUZ GAZETESİ "TH£ M/LYM/RRCG HITLER İÇİN 8/K 'ARANIYOR"ILANI YAYtMLAMlŞTI.NA Zl UP£Gİ,2T. DUNYA SAI/AŞI 'NfN BAŞINDA, AIAYCI OA OLSA "ClMAy£T,ADAM KAÇHSMA,Um£l2UK I/& KUUDAKLAMA"SUÇU4MA£(YLA KARŞr KAfZŞlYAYO/ İLANDA,Htn£/Z'/N £ W SON 3BYIML 19S9'OA BEGLlN'De BüLUA/DÜĞUMUN /fir/LD/Ğl SlLHİ/HUYCR VE 7XA//r/~ UYORPU: "YAŞ EUJ, SOY f.6O(f/H<l#/A/a<t),S/y/lHS4ç LA&I SOLDAN SASA ra&4MMfŞ,SOLUK YÜZLU, 7OPLUCA VUCUTUl'1."SAgir FIKieOEN MUZOAKlPOIMP/IKAOA BlR MELAMfCOUYS ÛÜf£/S "^TEISSLIK DA GOZYAŞLARINA BOGULASlLlR ". "SESl ŞOR G(/Z7lA*?mM GEL/R". «SAĞ KOLUMU, SIK S/K,OMUZ OUZEYINDE lL£Rl UZ4TMAK Gl&l B/f? Tİkl VA£Df/? ". TEHLlKELlDlR, QLü VEYA P/Gl ARA/VtYOG ." ... HITLER. OLU VEYA D/fi/f. Çif te Oscar Savaş öncesinde, "Bırak Işık Gebia" vb. 5 belge fılm çekti. (Bunlardan biri, anımsanacakUr, Konçolovski'nin unlu "Maria'nın Aşklan" füminin jenerik öncesinde yer almıştı). 1948'de yeniden konulu filme (ve Warner şirketine) dönüş yaptı, Traven'den uyarladıgı "Albn Hazi•eleri The Treasare of Sierra Madre" ile hem yazar hem yönetmen olarak çifte Oscar aldı. Bu filmde yönettıği babası Walter Huston'a da bir "ardımcı oyuncu ödülü kazandı . Ne tu 50 YILÖNCE Cumhuriyeü Bayan Afetin tfükreş kongresindeki nutku Bukreş 3 (Husust muhabirimız telefonla bildiriyor) Bugun YAŞAYAN EFSANE GİBİ John Huston, kendvdyle yapüan söy butun matbuat, Bayan Afetin lesüerden birinde, "Ancak tabutuma çivi çaküdığında emeküye dunkü konferansından buyuk ayniacağm " diyordu. "Herkes bana yaşayan bir efsaneymisim gibi sitayisle bahsetmektedır. dbvranıyor. Oysa doktorlanm ilk kıs ruzgârlanyla birlikte bu sta Bayan Afet, kongrenin tek tünun değişeceğinden eminler..." diyordu. bayan azasıdır Bu itibarla 4 Eylül 1937 seksiyonunda çok takdırle karşıianan bir etüdunü okumuştur. Bayan Afetten büyük bir nayranlıkla uzun uzun bahseden gazetelerden birisi de arasında Untversul mudekkık bir alım olan Türk kadın profesörünün asn hayatta emniyetle Ttirk 19371997 kadıniığını muvajfakiyetle temsil ettiğini yazıyor. Tthnık m u c ı n ı n ı yoku *c m 6 muklrlıf «rt tt taralıncUn 6 ner dmtrmltr profesorumüz Rumen kadınhk aleminin rfe alakasını çekmistir. Dun gece kongre azalanna büyük bir ziyafet verdi. Bu ziyafette Bayan Afet, yuKsek şeref yerlerinden bırinı ışgal etti. Yarın Rumen Maarıf Nazın da bir ziyafet verecektir. Profesör Afet, bugün kongrenin bir DEO
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear