23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER rarlaştırıldığını görüyoru2. Bu konferanslardan birinde, yine 1977 yılında, Şam Üniversitesi Şeriâ Fakültesi Dekanı Muhammed Sey>id Ramadan yaptığı konuşmada "Gençlerin mürşitler gözetiminde yetişürilmesini ve Saidi Nursi'yi örnek gösterip onun yönteminin izlenmesini önermiştir. Aynı toplantıda konuşan ElÂmirî, Istanbul'u Islam'ın merkezi olarak gördüğünü belirttikten sonra "Müslümanlann bugünkü durumda olmalannın şerial yasalanndan sapmalanndan kaynaklandıgıııı" belinmiştir. Bu konferansın hemen arkasından 1 Temmuz 1977'de "Islaın Talebe Biriigi" konferansı yine lstanbul'da toplanmış ve "Şer'i hayat düsturuna sarılma ve bağlanma yollannın aranması ve bunun için her türlü yardımın sağlanması ve devamlı faaliyette bulunacak bir enstitünün kurulması" kararı alınmıştı Bu da yetmezmiş gibi kitaplan bizde yasaklanmış olan Mısırlı Seyyid Kutb'un kardeşi Muhammed Kutb Türkiye'yegönderilmiştir. Bu kişi lstanbul'da, "Bir ülkede Allah'ın nizamı hâkım değilse oraya Darül Harp adı verilir; bu durumda Müslümanlann mücadelesi ferdi planda değil, gayesini müdrik bir cemaatle olmalıdır" diyerek Türkiye'yi Darül Harp ilan etmekten ve cihadın tek tek değil. topluca yapılması gerejöne deginerek Türk halkını ayaklanmaya kışkırtmaktan çekinmemiştir. Giderek Rabıtatül Âlemül Islâmî'nin başkanı Şeyh Abdülaziz bin Bâs, Curahurbaşkanı Korutürk'e çektiği telgrafta "Ayasofya'nın yeniden cami haline getirilmesini ve dünya Müslümanlarmın bu camide dua etmesi"ni istemiştir. Yavaş yavaş oluşturulan bu ortam, anımsanacağı üzere sonunda Konya olaylarına gelip dayandı. Bir tarihçi gözü ile inceleme ve gözlemlerimden vardığım sonuç odur ki, kimi Arap devletleri Türk ulusunu, kendi davalarını kazanmak için kullanmak istemektedirler. Yıllardır başa çıkamadıkları İsrail'i yenmeğe güçleri yetmeyen bu ülkeler, ortaçağda, Abbasi halifeleri zamanında, masallara konu teşkil eden yaşamlannı borçlu oldukları Türklerden oluşturduklan ordulann koruyuculugunu yeniden elde etme yollarını aramakta ve bunun için de devrim yasalarımıza başkaldıracak yapıda insanlar yetiştirmeye, bu amaca yönelik propagandalar yapmaya özen göstermektedirler. Şu sözler bunu açıkça ortaya koymakıadır: "tslam ülkeleri savunmada biriesmeli ve Türkiye bunda akttf rol oynamalıdır" (Diyanet Gazetesi, 15 Haziran 1980). Söz sırası bazı Arap ülkelerinin ülkemizde laikliğe aykın propagandalarına ve bize tahakküm etme emelleri doğrultusunda halkın temiz din duygularını sömürmesine gelmişken, tanığı olduğum bir oJayı sizlerin de bilgilerinize sunmadan geçemeyeceğim: 1950'li yıllarda İlahiyat Fakültesinin dekanı rahmetli Suud Kemal Yetkin bir sabah biz asistanları odasında topladı. Beş dakika sonra Suudi Arabistan büyükelçisi çıkageldi. Giriş yapmaya gerek görmeden, aksansız bir Türkce ile şunları söyledi: "Sizde Müslümansınız bizde... Biam kitabımız bir; yazımız da bir idi. Ama siz Arap harflerıni değiştirdiniz ve dilinizden Arapça sözcükleri attınız; hukukunuzu değiştirdiniz. Oysa dilimiz, yazımız, dinimiz, kanunlarımız bir olmalı, birlik olmalıyız..." Elçinin bu doğrultuda yaptığı konuşmalar, biz dinleyenleri şaşkına çevirmişri. devleti adına konuşan bu kişi, Atatürk'ü inkâr etmemizi istiyordu bizden. Bunun için de İlahiyat Fakültesi'ni seçmiş olması bir anlam taşıyordu. Elçinin bu sözlerini dinlerken tarih, ses olup radyo dalgaları gibi kulağıma çarpıyordu sanki. XVIII. yüzyılın ortalarından beri Hz.Peygamber'in mezarını yerle bir etmek isteyen Vahhabiiere karşı o kutsal mezarı biz savunmamış mı idik? Yine de Medine'yi ele geçirdiklerinde o mezarı dümdüz edenler onlar değiller mi idi? Hıristiyan âlemine karşı o toprakları savunan Mehmetçikler, İngilizlerle el ele veren Hicazlı Araplar'ın kurşunlarıyla yere serilip şehit olmamışlar mıydı? Elçinin bu şaşırtıcı sözlerini soğuk ve durgun dinleyen dekan, ondan bir kahveyi haklı olarak esirgemiş, oda kapısına kadar bile uğurlamamıştı. Bu anımı tazeledikçe rahmetli Suud Kemal Yetkin gibi dekar. ve rektörlerin günümüzde de bulunması en içten dilegimizdir. YIKICI FIRSATÇILARIN DEVLETt ELE GEÇİRİŞİ Şimdi 1960'lardan, 1970'lerden beri fırsat buldukça su üstüne çıkan ve 12 Mart'ın ük hükümeti döneminde göreceli biçimde sahneden çekilen irticanın gelişmesine değinmek isterim: 1973 seçimleri sonundaki koalisyonda dinci bir partiye sağlanan 28 MART 1987 Rabıta ve Diyanet tşleri Başkanlıgı Doç. Dr. BAHRİYE ÜÇOK Ordu Milletvekili PENCERE Bavul Ibrizmi?.. Nerde yaşıyoruz? Bir şeriat devletinde mi? Yoksa laikliği temel ilke kabul etmiş Atatürk Türkiye'sinde mi? Eğer şeriatla yönetilen bir ülkedeyiz denir ise, söyleyecek bir sözüm yok. Ama laik Türkiye'deyiz denirse sorulması gereh Laik bir ülkenin bir kuruluşu din propagandası yapmak üzere misyonerler yetiştirir mi? Üç aya yakın bir süredir güncelliğini sürdüren Türkiye'de irtica konusu, Rabıtalül Âlemii! İslâmî ( = Dünya îslam Birliği) örgütünün kuruluş amaçları ve yakın geçmişte Türk yönelicilerinin bu örgütle olan arüaşmalarının basında yer alması üzerine büsbütün alevlendi ve benim bütçe görüşmeleri sırasında dile getirdiğim, "irticaam devtel eliyle yünıtüldüğu" acı gerçeği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Çok kritik ve o ölçüde stratejik bir konurau olan Türkiye, ekonomik darboğazlardan kurtulma savaşımı veriricen kimi iktidarlar, uzun vadeli, ileriye dönük ve istikrarh bir politika izlemek yerine geçici tedbirlerle sorunlara çare aramışlar, bu uğurda devletin temel ilkelerini feda etmekten de çekinmemiş, sorumluluk duymamışlardır. Bugün 31 müyar dolar borç yükü altında ezilen Türkiye'nin ekonomiden de önemli olan bir sorunu rejim sorunudur. Yıllardır tehlike çanlanna kulaklanru tıkayanlar. kanh irtica olaylannın ammsatılmasına bile tahamrnül gösteremeyenler, acaba bu davranışlarını ne zamana kadar sürdürecekler, merak konusudur. Günümüzde Nurculuk, Süleymancılık, Nakşibendilik tarikatlan, Yeminliler, Mücadeleciler, Türkiye'yi vilayet sayan Hizb ütTahrir'ciler... gibi örgütlerden başka, bir şeriatı yayrna ve laiklikle mücadele örgütü olan Rabıtalül Âlemül İslâmî amacına ulasabilmek için daha ne zamana kadar laik Türkiye Cumhuriyeti'nde etkili ve yetkili yardımcılar bulacaktır? Cumhurbaşkanı rahmetli Cevdet Sunay'ın bu antilaik gidişe karşı gösterdiği duyarlığın özlemini daha ne kadar çekeceğiz? Bugün İslanı dünyasında şenatı uygulama amacına yönelik hızlı bir örgütlenme gerçekleştirilmekte ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni buna ortak küma çabaian verilmektedir. Önceleri ancak dışişlerinden alt düzeyde bir görevli ile gözlemci olarak katılınan bu toplantılara son yıllarda üst düzeyde yöneticilerle katkıda bulunuyoruz. Suudi Arabistan Kralı Faysal tarafından 1%2'de kunılan Rabrtaıül Âlemül Islâmî'nin başlıca amacı dunyada ve Türkiye'de şer'i yasalann uygulanmaanj gerçekleşrirmektir. Kuruluşun bütçesi astronomik rakamlara ulaşmakta ve büyük ölçüde Aramco tarafından karşılanmaktadjr. Diyanet Işleri eski başkan yardımcısı Yaşar Tunagür ve başkaları yarunda Bugün gazetesinin o zamanki sahibi Mehmet Şevket Eygi de bu kuruluşun üyeleri arasındadır. KONFER.\NSLAR. PROPAGANDA VE KIŞKIRTMALAR Bu örgütün temsilcilikleri, çeşilli tarihlerde düzenledikleri konferanslara Arap ülkelerinden konuşmacılar çağırmışlar ve cihad üzerine düzen bozucu propagandalar yaptırmışlardır. Bu cümleden olarak 1977 yılında Islam Alemi Eğitim Merkezi'nin lstanbul'da kurulmasının ka (Arkası 15. Sayfada) EVET/HAYIR 0KT4Y AKBAL Arkadaşımız Şebnem Atiyas'ın Houston'dan verdiği haberi okurken doğrusu çok öfkelendim. Ne diyor Atiyas: "Başbakan Turgut özal, ABD yoiculuğuna çıktktan tam 51 gun sonra Londra'ya glttnek üzere Ğzel uçağıyia Houston'dan ayrıldı. özallar ve kendilerine eşlik eden kişJlerin eşyalan Türkiyefye 'büyük, siyah altı sandık" içinde gönderildi. Son günlerin alışveriş furyası süresinde bavuilann iyice artması ve özel uçağın kapasitesinin bunca yükü kaldırmaya yetmemesi, eşyaiann önceden gönderilmesini gerektirdi. Son günlerin alışverişlerinde heyet üyelerinin iiginç eşyalar satın almalan dikkatleri çekP yordu. Hemen hemen herkos cam ve kristaJ esya, eiektronk malzemeye rağbet ediyor, teievizyondan bilgisayara kadar yükte ve pahada ağır şeyler alıyoriardı. En ilgi çeken eşyalar arasında, Başbekanlık Dışişl&ri Danışmanı Cem Duna'ntn dalgıç takımı ve orta boy robotu ile Semra özaTın özel terzisi Müberra Vural'ın son model dikiş makinesi var. Otel personelinin 22 odayı dolduran Türk heyet üyelerinin bavuilannı lobiye tasımalan işi bütün gün boyunca sürdü. Yönetici, otele gelmiş geçmiş en kalabalık heyeberden birinin Türkler olduğunu belirtirken, "falnız 1985te Blrmanya Devlet Başkanı ile gelen heyet kalabalık açh sından Türkleri geçti' dedi." • Şebnem Atiyas'ın haberini okuyunca tepem attı, telefonu çevirdim, Yumoş'u buldum: Alo Yumoşl.. Mertıaba canım... Hani Türkiye'de her şey vardı; artık ne istersen bulunuyordu; dışardan alışveriş modası geçmişti. Tabii canım, Tonton Turgut'un sayesinde artık ne istersek vitrinlerde görüyoruz. Haydi canım sen de!.. ufkemi alamadım; Semoş'a, Mumuş'a, Zizi'ye, Pezo'ya, Nonoş'a da yüklendim: Nedir bu Tonton'un yaptı Ne yapmış? Yalnız sağlık turizmi yapmıyor, bavul turizmi de yapıyor; hani Türkiye'de her şey vardı?. Aaa, vallahi her şey var. Yahu, olur mu? Bizimkilerin Houston'dan aldıklan eşya özel uçağa sığmamış, bir başka uçağa yükfenmiş... Pezo sormasın mı: Cok merak ettim, neler almışlar? • Tonton Başbakanımız her televizyona çıkışında bıkıp usanmadan yinelerdi: Vitrinterimiz dopdolu, ne ararsan bulunuyor. Eskiden Türkiye'den dışarı alışveriş için gidilirdi. Dışarı çıkanlar bavuilannı doldurup gelirlerdi. Şimdi Türkiye'ye gelen yabancılar buradan alışveriş ediyorlar, bavullarını doldurup gidiyorlar. Ekonominin ne kadar iyiye gittiği besbelli değil mi? Bavul turizminin göstergeleriyle Türkiye ekonomisinin iyiye gittiğini kanıtlamaya çabalayan Başbakan özal'ın yakınlan şimdi bir çuval inciri berbat etmediler mi? * Bir dostuma öfkemi yansıttım. Sen, dedi, bu iktidan ciddiye almakla enayilik ediyorsun; boşver gitsin... Neden? Baksana bunfar bir yandan kürtajı serbest bırakırlar, nüfus artışını engellemek için doğum kontrol hapları dağrtıriar; öte yandan özal '70 milyon olursak Bulgaristan'a gösteririz" diye konuşur. Düşündüm, dostum doğruyu soylüyordu. özal'ın dönüşü yalnız bir işe yarayacak; karşılamada develer, danalar, koyunlar kesilecek; kasap dükkânlarının yanına yaklaşamayan halk belki biraz et yüzü gorecek... Yanılgı Batağından Çıkalım... ANAP Başkan Vekili Bay Keçeciler, Cumhurbaşkanı Evren'in istifaya çağırılmasını, 'yakışıksız bulmuş!' Bay Kececiler'in, 12 Eylül'ün başlıca nedenlerinden biri sayılar Konya şeriatçı yürüyüşünün düzenleyicisi olduğu bilinir. Bu meydan okuma eyteminde Bay Erbakan'la yan yana yürudüğünü gösteren resimler vardır. 12 Eylül'den sonra Devtet Başkanı Evren'in bu konudaki sözlerini hepimiz anımsarız. Ne demişti Evren: "Konya olaylan gericiliğin ne boyutlara ulaştığını göstermiştir. Milletimizin bu olay karşısında gözleri açılmış, tehlikeyi tum boyutlarıyta görmüştür." Yazgının cilvesine bakın, yedi yıl sonra 'gericiliğin ne boyutlara ulaştığını' söyleyen Evren'i, o gericiliğin öncüsü diye tanrulan Bay Keçeciler savunmak zorunda kalmakta ve istifa çağnsını yakışıksız bulmaktadır! 12 Eylül'ün önderi Evren'le, 12 Eylül öncesi gericilik olaylannın öncülehnden biri kabul edilen Keçeciler, şimdi aynı safta, aynı yönde, aynı çizgide bir arada görünüyoriar! Bunu nas<l yorumlamak gerekir bilememl Hep yazdık, hep soyiedik... Dillerinden 'Atatürk ilkeleri ve inkılaplan' sözleri düşrneyen 12 Eylül sonrasının yöneticilerine hep anımsattık: 'Tutulan bu yol yanlıştır. Gericiliğe verilen her ödün, Atatürk yaprtlarına vurulan her yumruk, 'maneviyat' diye girişilen her ters atılım, eninde sonunda karanlıkları egemen kılacaktır' dedik. Şimdi açsam 'Cumhuriyet' koleksiyonlarını bu konuda ne uyarılar sunabilirim size... Bu tür yazıları daha sonra kitaplarda da topladık. Ben de, Nadir Nadi de, ilhan Selçuk da, Uğur Mumcu da, Ali Sirmen de, Hasan Cemal da, Mehmed Kemal de... 'Cumhuriyet' yazariart, 12 Eylül öncesinde de, sonrasında da gerçek anlamda Atatürk devrimciliği çizgisinde görevterini gereği gibi yerine getirmişlerdir. Tarih önünde hepimizin alnı açıktır. Acılara, sert tepkilere, tutuklanmalara, hapislere karşın yolumuzdan dönmediğimize kamuoyu tanıktır. Benim en çok şaştığım, her zaman siyasal çıkariarını önde tutan birtakım particiler değill Bay Cindoruk elbette ki yan çizecek; birtakım gazete yazarlan elbette ki gerçekleri göre göre, bile bile akıl almaz kumazlıklara kalkışacaklar. Cumhurbaşkanına yöneltilen görevinden aynlma çağnsı karşısında anlastlmaz ya da çok iyi anlaşılırl bir tavır takınacakiar. 'İnönü'yü ve Sağlar'ı da istifa etmeye çağırmak gibi garipliklere düşeceklerl inönü niye görevini bıraksın ki! Inönü, ülkemızin nerdeyse kırk yıldır görmediği, tanımadığı düşünce sağlamlığı, kişilik tutariılığı ile gunden güne ağıriığını duyuran bir lider. Evren'i istifaya çağıran genç genel sekreter Sağlar da, inandığını açıklamaktan çekinmeyen, ictenlikli bir politikacı. Cumhurbaşkanını Rabıta olaymdan sorumlu tutaniar yalnız bu iki kişi mi? Hayır. SHP'nin bütün Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeleri de onlar gibi düşünüyor. Bu ülkenin sağduyulu, siyasal çıkar hesaplanndan uzak tüm insanları da, Rabıta olayına seyirci kaian herkesin 'kusur' işledikleri inancında. Birkaç gazeteci arkadaş, istedikleri kadar konuyu saptırmaya çalışsalar da kimseyi inandıramazlar. Sayın Evren'in, Oevlet Başkanı olduğu yıllardaki söyievlerini, konuşmalarını okudum. "Benim Cumhurbaşkanlığında gözüm yok" (2 Ekim 1980, Van) demiş, ama sonra 'tek aday' olarak halkoylamasında ulusun karşısına çıkmış (niye iki üç aday olsun, boş yere kâğıt ziyan olmasın gerekçesini de ileri sürerek!) Cumhurbaşkanı olarak seçtirtmiş kendini 'Evet' oylanyla... Halkoytamasında da 'Hayır' diyenler, 'Hayır diye yanıtiayın' diye yazanlar, çizenler, konuşanlann başına da gelmedik kalmamış... Neyse, bu konu uzar gkjer, ben Devtet Başkanı Evren'in bazı sözJerini aktarayım daha iyi... 16 Eylül 1980'de, "Bizeyo/gösterecek olan ışık, her zaman olduğu gibi Atatürk ve ilkeleridir.'' Yine aynı gün: "Ataturkilkeleri doğrultusunda görev yaptıkça, hiç kimseye bir şey yapılmayacaktır." 28 Mart 1980, Alaşehir'de: "Bizlm bir elimizde Ataturk ilkeleri bayrağı var." Bu güzel sözlere karşın, ne kadar Atatürk devrimcisi varsa, ne kadar bu devrimleri savunan, 'sizin tuttuğunuz yol Atatürk devrimciiiği değildir' diyen, yazan varsa, hepsi ya adaiet önüne çağrılmış ya tutuklanmış ya da mahkum edilmiştirl Bunlan anımsatmak şimdi bir görev oluyor. Sayın Cumhurbaşkanının dort citdi kapsayan "Orgeneral Kenan Evren'in Söylev veDemeçleri" 12 Eylül 1980'den bugüne kadarki dönemin bir aynası gibi... Bu aynadan zaman zaman önemli bölümleri yansrtmak istiyorum. Neler denildi, neler yapıldı? 'Yol gösteren Atatürk ıştğı' sonra nasıl söndürüldü, onunyerine gericilik ışıkları nasıi yakıldı, bunlara nasıl seyirci kalındıl.. Son olarak, Sayın Evren'in 23 Aralık 1980'de söylediği bir sözü yinelemek isterim. Bu güzel sözler ne denli uygulandı dersiniz? "Yuce Türk m/lleti her geçen gün artan bir inanç ve karariıbkla laik cumhuriyetimizi, ulu önder Atatürk'ün devrim ve ilkelerini korumanın.azmi içindedir." Not: Bu yazım Sayın Cumhurbaşkanının basın toplantısından önce yazılmıştır. GÜN 105 GÜNDÜR GREVDE OLAN DERBY İŞÇİLERİYLE DAYANIŞMA amacıyla, bugün saat 17'de Bakırköy Incirli Sineması'nda yapılacak toplantı, İstanbul Valiliği Olağanüstü Hal Bürosu'nun 841/87 sayıh yazısıyla iptal olunmuştur. DAYANIŞMAYA KATKIDA BULUNAN BÜTÜN DOSTLARA TEŞEKKÜRLER... N. ZUHAL MUTLUSOY GÜRSEL ŞAFAK evlendiler 27.3.1987ANKARA MUHASEBE SORUMLUSU Yeni kurulan kitapla ilgili bir anonim şirketin muhasebe sorumluluğunu yüklenebilecek eleman aranıyor. 151 3S 00 145 43 81 ile DENİZ TÜRKALİ KONSERI 28 Mart Cumartesi (Bugün) Saat 19.00 Sana 34 yıldır tercih edilen üstün kalitesiyle Türkiye'de margarinin adı olmuştur. Sana, onu en çok satılan margarin yapan ev hanımlaıına,teşekkürlerini sunuyor. BİLSAK Sıraselvüer Soğana Sokak Na TeL 143 28 7999 Sana,7Ürklye de margarinin adı. YUZYUZE AtUlâ Dorsav 1250 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad 3941 Cağaloğluhtanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear