25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET/2 OLAYLAR VE GORUŞLER nız vaşavanlardakı ıntıhar frekanslan, butun dunya ıstatıstıklerınde olduğu gıbı, evlılerınkını aşmıştır Artık devrımın etkısınden oldukça uzak olan bu donemde ego cganızasvonu bır dengeye kavujmuş ve medenı kanunun getırdığı yasal boşanma yollan, bazen bır gozdağı verme anlamında olan ıntıhar gırışımlerının ve ıntıharlann yennı almıştır Intıharlarla boşanmalar arasındakı bu ters orantı başka bır araştırmamızda da ıncelenmıştır Her konuda sirayetın etkısını gormek doğru olmasa da yıne sıra>et (bulaşma) uzennde durulacak önemde bır konudur Bu konuda yaptığı araştırmalardan sonra Durkheım şu sonuca vanr. Intıharlardan kunı bır haber olarak soz etmekten çok, soz edılış şeklı onemlıdır Nıtekım Goethe'nın usta kalemınden çıkan ve kendı başından geçmış olan umıtsız buvuk bır aşk sonunda roman kahramanının kendını oldurmesı, sırayete yol açmıştır Burada ıntıharın edebı bır dılle, duyguları gıcıklavacak bır dılie kışılen roman kahramanıvla ozdeşleşmeye ıterek anlatılmış olması sırayete neden olmuştur Genelde, sadece kuru bır olum haberı olarak verılen ıntıharlar sırayete pek yol açmamaktadır Nıtekım bızde de ocak ayında TVdekı "Saat Sabahm 9'u" filmınde bırkaç kez ızledığımız uzere Neclâ, basıt bır kendını damdan atma şeklınde ıntıhar gırışımınde bulunmamaktadır Evlı bır patronun kendısıyle uygunsuz bır ılışkı kurma teklıfını reddeden Neclâ'nın ışten atılması karşısında, onurunu ve hakkını savunmak ıçın tehdıt şeklınde bır davranışı ve bır genç kadının gururunun sahlanıp meydan okuması ustalıkla sergılenmektedır Sabahın saat 9'una kadar bır sure tanıyarak, ışten atılma nedenının herkes onunde açıklanmaması durumunda, kendını bınanın dorduncu katından atacağını tekrarlaması, toplanan kalabalık halk kıtlesınde ve TV se>ırcılerınde her an artan bır heyecan yaratmıştır Heyecanla beklenen sonuç ancak bırkaç gun sonra, filmın sonunda bıldırıldığı ıçın, bu onuru uğruna toplum karşısında olumu kahramanca göze alan genç kadın ımajı bırçok kadını etkılemıştır Çeşıtlı ölum sekıllerı arasında, bu kurtulma yolu en az olan damdan kendını atma şeklı değışık konular ıçın genç kızlar tarafından seçılmış ve uygulanmaya çalışılmıştır Ocak ayı ıçınde genç kızlann bınaların 4 , 7 katlarından "Yaklaşmayın kendımı a t a n m " sozlerıyle Neclâ'>ı taklıt sahnelerı basında sık sık yer almış ve hatta 20 şubatta "Intıhar tıcaretı" adlı bır gazete haberınde "Gelmeyın ustume mtıhar ederun" adlı bır şarkının uzunçalarda bu tur olayları "protesto etme amacıyla" pıyasaya çıktığı ve amacın yaşama davet olduğu bıldırılmıştı Ancak şu noktayı da unutmamak gerekır kı, filmde bırkaç gun suren kararlı tehdıt sonunda Neclâ kendını atmıyor, bu sahneyı utanç ıçınde ızleyen " p a t r o n " kendını ölduruyor Patronun bır ıtırafla, bu haysıyetını kahramanca koruyan ıntıhan şukredelım kı, sırayete yol açmamıştır' Şu halde denebılır kı, gerçeklerı soylemek ne kadar gerekli olursa olsun, vavında ve TV'de kışılerın yaşam gucunu ve zevkını yıkacak >erde, destekleyecek bır tutumları olması başta gelen bır sorundur Hıçbır olum şeklı denebılır kı, ıntıhar kadar olenın yakınları, dostları, çevresı uzennde kotu etkı yapmamaktadır O halde ıntıhar ortbas edılmeden, cıddıyetle ele alınması gereken bır ruh sağlığı sorunudur Los Angeles'te 1958'de psıkolog N Farborovv ve E Shneıdman tarafından kurulan ve 1963'ten berı Turkıye temsılcısı bulunduğum "Intıharları Onleme MerkezıSPC" psıkolog, psıkıatr ve sosyologların ışbırhg^yle bu soruya "evet" yollarını arayan ve çoğunlukla bulan bır klınıktır Son yıllann araştırmaları ve bu merkezın çalışmaları göstermıştır kı, gerçek ıntıhar ıle gınşım, psıkolojık açıdan kokten bır anlam farkı taşımaktadır, oyle kı, gerçek ıntıharda ınsan ıçı (ıntrapersonal), gınşımde ıse ınsanlar arası (ınterpersonal) motıvasyonla ınsan olumu aramaktadır Gençlerde sayıca çok olan gınşımlerde, daha çok başka ınsanlarla olan ılışkılerdekı gergınlıkler Ego organızasyonunu bozmakta ve kışılık bır sarsıntı geçırmektedır Oysa yaşlılıkta ınsan kendısıyle çatışma durumunda, ya da yaşama kusmuş ve umıtsızlık ıçındedır ve ya^lılarda gerçek ıntıhar oranının gınşımlerden vuksek olduğu bılınmektedır Insanda çok karmaşık olan olum ve yaşama ısteklerının çatışması sonunda, olum ısteklerının, bılınçaltının butun gucuyle ıstenmesıdır SPC Merkezı'ndekı yoğun araştırmalar göstermıştır kı, ıntıhara yonelen kışıler olume ne kadar susamış gorunseler de, yıne de ıçlerındekı yaşama ısteğı kışıyı bır " ı m d a t " ısteven sese "Cry for help" ıtmektedır Ve yıne anlaşılmıştır kı, ıntıhara yonelen kışıler prodromal denen bır on safhadan geçmektedırler Işte klınığm amacı, bu ımdat ıs teyen sese yardım elını uzatmak ve kışıyı ölumden kurtarmaktır Kendısı, ya da olaydan haberı olan kışı tarafından telefonla kbnığe başvurulunca, khmkte ertesı gun ıçın verılen randevu ve karşılıkb goruşme ıle yardım elı uzatılmaktadır Bu gıbı kımselerle, potansıyel haldekı ıntıharlarda ılk temas %90 telefonla sağlanmakta ve sonunda başan elde edılmektedır Bazı vahım dunımlarda bu kışılerın bır sure göz altında ve cıddı bır tedavı gormelerı gerekmektedır Bu telefonla yardım ısteme yontemı çok venmlı ve başaniı olarak Amenka, Avrupa'nın hemen butun ulkelerinde, Japonya'da, Hındıstan'da uygulanmaktaydı Bızde de boyle bır klınığm kurulması ve telefon yardımıyla ıntıharlann buyuk bır kısmının onlenmeye çahşılması gerekmektedır SONUÇ Sonuç olarak denebılır kı, dunya ıstatıstıklerının gdsterdığıne gore uygarlıktan uzak toplumlarda cınayet oranlan fazla ıken uygar ulkelerde yuksek oranda olan ıntıharlar, kırsal bolgelerden çok kentlerde daha fazladır Amenka'da olum nedenlerı arasında uçunculuğu alan ıntıharlar, Avrupa'da en yuksek oranı yıüardır kuzey ulkelennde ozellıkle Danımarka'da gostermektedır Butun dun yada olduğu gıbı, bızde de son yıllarda oldukca çeşıtlı dalgalanmalarla artan ıntıhar oranlan Avrupa'nın Akdenız ulkelen yanında yer almaktadır Gunumuzde organik, mıkrobık hastalıkların yanında, en hafıf dengesızhkten en aşın psışık bozukluğa kadar onemle ele alınan kışılık bozuklukları bılımsel yoldan çözumlenecek bır sorun sayıldığına göre, Batı ve Uzakdoğu ulkelennde olduğu gıbı bızde de, "ıntıharları onleyici merkezler"ın kurulması, Sağlık Bakanlığı'ndan beklenmektedir 1) E Durkheım, ' Le Suıcıde' , 1912, Parıs Felıi Alcm 2) N Arkun, Inlıhann psıkodınanuk lerı 1978, 2'na baskı Iscanbul, Edeb Fak 26 MART 1987 İııtiharlam Önleyici Kuruluş Gerekli Günümüzde organik, mikrobik hastalıkların yanmda, en hafif dengesizlikten'SstiMşırı psişik bozukluğa kadar onemle ele alınan kişilik bozuklukları bıhmsel^pldan çözumlenecek bir sorun sayıldığına gore, Batı ve Uzakdoğu ulkelerinde olduğu gibi bizde de, "ıntıharları onleyici merkezler"in kurulması, Sağlık Bakanlığı'ndan beklenmektedir. Prof. Dr. NEZAHAT ARKUN Sorun, nıçın bazı kımselerın butun canhlarda bulunan yaşama ıçgudusune karşı gelerek, ustelık bazen en kutsal bır amaç peşınde koşarcasına, her turlu şıddetlı çareye başvurarak, kendı haklarında verdıklen ölum karannı yerıne getırdıklendır Nasıl oluyor da bazı kımseler olume susamış gıbı olum ısteğını şıddetle hıssedıyor ve kendılerını öldurmeye gırışıyorlar7 Hatta gınşım yanm kalınca, tekrar çeşıtlı çarelere başvurarak sonunda ölum ısteklerını gerçekleştınyorlar Bıhm henuz bu sorunu tam anlamıyla çozmuş değıldır Ancak çeşıtlı dallardakı bıhm adamları, psıkolojık, sosyal, kulturel ve ekonomık faktörlerın rol oynadığı bu sorunu, her bın kendı açısından ve turlu kuramlar ılerı surerek açıklamaya çahşmışlardır Çeşıtlı tanımlar arasından ıntıharın klasık tanımı şudur. Intıhar, aklı başında bır kışının, yaşamakla olmek arasında bır seçme yapabıleceğı halde, her turlu ahlâk baskısı dışında ölumu seçıp kendmı oldurmesıdır Butun dunyada yapılan ıstatıstıklere göre, ıntıhar frekansları, yaşa, cınsıyete, dıne, medenı duruma, sosyo kulturel faktörlere gore değışmektedır, ekonomık bunalımlar, savaşlar, artan refah duzeyı, sırayet (bulaşıp ya>ılma) de ıntıhar oranlannı etkıİemektedır YıIIar once, geruş ıstatıstıklere dayanarak hazırladığı "Intıhar" (1912) (1) kııabıyla, guncellığını kaybetmemış olan sosyo log E Durkheım'a gore, ıntıhar kesınhkle sosyal bır olaydır ve her ulusta değışmez, ölum ortalaması kadar değışmez bır ortaIama gösterır Ona gore ıntıhara neden olan etkenlerden bırıncısı, sosyal bağların gevşemesıyıe olan "bencıl" ıntıhardır (e\lılık, dın gıbı bağlar) İkıncısı bencılın tersıne çok sıkı sosyal bağtann, baskıların kışıyı ıntıhara goturmesı Jnsancıl altmıste ıntıhar (Doğuda Hındıstan, Japonya..) Bır de toplumdakı dengenm aıu olumsuz, ya da olumlu yonden değışmesıyle (ekonomık bunalımlar, savaşlar ya da bırden gelen refah. ) kuralsızlık anomık ıntıharı, butun bu durumlarda kışı değerler dengesını, yaşama amacıru yıtnmıştır. Bır ıç çatışma, psıkolojık bır dengesızlık sonucu ortaya çıkan ıntıhar, kışının kendı kendısıyle uzlaşamaması, bır bocalama ıçınde olması demektır Nıtekım bu göruşu doğrulayan noktalar şunlardır Genelde savaş yıllannda (I ve II. Dunya Savaşları), ıntıhar oranlan behrgın bır azaima göstermıştır Yaptığımız bır araştırma sonunda, bızde de anarşık olavlar sırasında genç unıversıte oğrencılen arasında psıkosomatık bozuklukların ve anksıetelerın olmasına karşılık ıntıhar olavlarında bır azalma gorulmuştur Şu halde kışıde dış sorunlar çok etkıh olduğu zaman ıç sorunlar ve kışılık dengesızlıklerı on plana çıkmamaktadır Nıtekım toplama kamplarında uzun yıllannı geçıren V E Frankl, "From DeathCamp to Exıstentıalsm" adlı unlu kıtabında, kamptakı kışılerın en kötu durumlara, ışkencelere karşın hıç de ıntıhara yonelmeden katlandıklarını ve ışın ılgınç yanı, ıntıhar edenlerın gardıyanlar arasında gorulmuş olduğunu so\ ler Bır amaç uğruna yaşayan tutsakların bır bakıma egosunu kuvvetlendıren, dırenışlerını kamçılayan haksız ışkencelere karşılık, gardıyanlığı sosyal guvenceyı savunan bır meslek olarak kabul eden gardıyanların bu haksız durum karşısında değerler ölçusu dengesını yıtırmıştır denebılır StRAYET SORUNU Basıt ve kesın bır çözum ve ızah şeklı bulunamamış olsa da ıntıhar, kışılıkte bır ıç çatışma sonucu, Freud'un kabul ettığı ıkılı yaşama ve olum ıçgudulerınde ölum ıçgudulerının baskın gelmesıyle açıklanabılır Ancak son gunlerde dıkkatı çeken konu, sırayet (ıntıhann başkalarına yayılması) olduğuna gore, sıravetın rolunu gozden geçîrmek gerekır Yıne Durkheım'a gore, "Intıhar kadar bulaşıcı bır hastalık yoktur " Goethe'nın, VVerther romanındakı ıntıhardan sonra bırden salgın halıne gelen ıntıharlar, dunyada gunun konusu olmuştur Bızde de Ataturk devrımlennden sonra epıdemık duruma varan, ozellıkle genç evlılerdekı ıntıhar olaylannda sırayetın on planda rol oynadığı duşunulerek, en buyuk mulkı>e amınnın ıznı olmadan gazeteler de ıntıhar olaylarının yayımlanması yasaklanmıştır Oysa bu konuda yaptığımız araştırmalar, bızde o tarıhlerdekı ıntıharlann bambaşka bır açıdan ele alınması gerektığını göstermıştır PENCERE 1988'de Gecikmiş Olmayalım?.. Sorunsuz insan, sorunsuz toplum, sorunsuz ülke yoktur. İyı kutü sorunlarta dolu tur dunyada yaşıyoruz. Hayatın kendisı baştı başına bır sorun değıl mı? Ne var kı ınsan, karşısına çıkan sorunlan çözmesıni bilemezse sorunlar ınsanı çözer. Devlet yaşamında da bu kural geçerlidir. Bütün komsulanmızla anlaşmazlıklar içindeyiz. Bulgaristan, Yunanıstan, Kıbns, Suriye, Irak, iran'da rahatsıztıklanmız var. Yalnız Sovyetfer sınınnda bır denge ve durağanlık ızteniyor Bufganstan bızı zayıf yakaladığı ıçın soydaşlanmızı nüfus kütüğünden sildi Yunanıstan, Ege'de yükiendıkçe yüklenıyor, havada, denızde, denızattında aniaşmazlığı büyütuyor Kıbns sürekli genlım odağıdır. Sunye, Türkıye'ye yönelık saldırı üssü müdür? Irak, bir soru ısaretıdır. iran'dan gelen rüzgârtar laik rejime ters yönden esıyor Suudı şenatçılığı Turkiye'nın devlet yapısında örgütlenmtştır. Kürt sorunu guneydoğuda kanlı eytemlere dönüşüyor Ermenı davası, Amerıkan Kongresı'nin gündemındedır. Neredeyse bır kuşatma attındayız. En büyük sorunumuz, "an buyuk müttefıkımız'iedn. Uluslararası forumlarda ağırlığımız yok, boynumuz eğık Sözde Islam konferansında hava atıyoruz; ama örgütün üyesı bıle değılız, kerametımız kendımızden menkul... Ya içendekı sorunlanmız? Dış borçlarımız 32 mılyar dolar Yılda 3 milyar dolar borç bulamazsa ANAP ıktıdan yıkılır, bu yüzden SEİA'ya imzayı basmak zorunda kaldı 1988 seçımlenne Vvashıngton'un desteğiyte girmek ıçın Özal'ın başka çaresi yoktu. Süleyman Demırel, ekonomik duruma ilişkin şu saptamaları yapıyor: ' Bugün Türtoy&nın 600 fabrikası kapelı duruyor. Hemen tamamı özei kesıme aıt ve tarım endustrisi gibi fevkalade öneme haiz fabnkalar. Mesela Bilecık'te 23 fabrlka var, 15 tanesJ kapaitĞır, çalışmıyor bugün 197Tde yılda 100 bin trakttr alan Türk köylüsü bugün yılda 27 bın traktör alamryor. 450 bin traktörden oluşan bır parkımız olduğuna göre, yalnız bu traktör parktnm ayakta kalabılmesı ıçın yılda yuzde 10 oranında, yani 45 bin traktör alması lazım köylümüzün..." (Güneş Gazetesı 22.3.1987). Iç ekonomik sorun öylesine ağırlaştı ki sağ sağı, sermaye polıtıkacı sermaye iktidannı elestirmeye başladı. 1987'nin ilk iki ayında enflasyon oranı yaklaşık yüzde 10'a ulastı Oysa bütün bır yıl için öngörülen yüzde 20 değil miydi? Devtetın, toplumun, planlamanın hesabı kitabı (zaten yoktu ya!) büsbütün altust oldu Sözde "liberalmodet" de ıskambıl kâğıdı gıbı yıkılan fırmalar ıçın "şirket kurtarma" operasyonu gündeme gırıyor Türkiye'nin en büyük ikı işçı konfederasyonundan birısinın kapısına yedı yıldan beri kılıt vurulmuş, yönetıcılen yargılanıyor, ikıncisı eyleme geçmek istedı diye başkenttekı binası polis kordonu altına alındı. Sorunlar saymakla brtmez, olumsuz göstergelerın dökümü tükenmez. Pekı, ne bekleniyor? Sayın Başbakan özal, Amenka'da kalbinden ameliyat oldu, lyıleşıp gelecek, her şeyı düzeltecek, ama sorunlan böylesıne büyüten zaten kendısı değil mı? • Sorunlann ıçte ve dışta kördüğümleştiği gunlerde gözler Büyük Millet Meclisi'ne çevrilir Ne yazık ki bugünkü Meclisın seçimı yapısı, dökümü halkın eğılımlerinı, yönelışlerinı ve dokusunu yansrtmıyor. Bu yüzden de Türkiye'nin en büyük güncel sorunu halk iradesını tam anlamında ıçeren bır pariamentoya ışlerlık kazandırmaktır Üst üste düğümlenmiş bütün sorunlann çözüm sureci, ancak tam demokratık bır seçımle başlayabılır. Dılerız kı 1988 geç olmasın tHTİHARLAR ONLENEBİLtRMt? Istanbul'da 19271946 yıllan arasında epıdemık durumda olan ıntıharlar uzennde >aptığım bır araştırmada, ıntıhann ve ozellıkle gınşımlerın daha çok (ben 2, 3 kaiından fazla) genç evlı kadınlarda olduğu gorulmuştur. Genelde, Durkheım'a göre koruyucu bır rolu olduğu kabul edılen evlılığın ıntıhara vatkın bır ortam hazırlaması konusunun nedenı, Turkıye'de Ataturk devrımlerıvle gelen kadınerkek eşıtlığı, Batılı orneğı evlenme ve boşanma kuralları, kadına tamdığı eşıtlık v e ozgurluk yanında, ozellıkle kadınlann yenı sorumluluklar yuklenmesı ıdı. Bu durum Durkheım'ın anomıkanı sosyo kulturel değışmelerın neden olduğu ıntıharlar grubuna gırebılır Nıtekım 19501960 yıllan ıçın aynı konuda yaptığımız bır araştırma, bu yorumu doğrulamaktadır Yal EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL OKURLARDA1N Sağlık Bakanına 24.2.1987 tarihınde rahatsızlığımdan dolayı Kartal SSK Hastanesı 'ne gittim. Doktor kan tahliline gonderdı. Kan vermeye gittim. Hemşıre kolumu bağladı. Bır kutu açtı, ıçinden bırçok eskı enjektor ucundan bir tanesını seçti aldı ki, ben bir hafta once Sağlık Bakanı 'nın bu konuda konuşma yaptığını, bu tur uygulamalann olmayacağını anlamğım soyledim. îçerdekı ıkı erkek gorevli ve ikı hemşıre bana kızgın bakışlar içerisinde "işıne gehrse, git eczaneden enjektor getir, amma bilmışlerle uğraşıyoruz, bunca işın arasında bir de cevap mı vereceğız..." dediler. "Bu enjektorler kuru sterlize edılmış bır şey olmaz'' dıyen hemşire sonunda damara gırdi ve kan almaya başladı. Ben tatminkâr bir cevap almak için konuşurken, hemşıre lastik bandı ve enjektor ucunu bırden çıkardı, kızgın bir tavırla. Ben once birşey anlamadım, daha kolumu kapatmadım kı damarım dışarı fırlarcasına şışmeye başladı, kapıda sıra bekleyenler bır şaşktnUk ıçınde bakışıyordu. SSK hastanelennin durumunu anlatmaya bilmem burda gerek var mı? Tum bunlara katlanmamıza rağmen en doğal hakkımız olan bır soruya bıle bu karşılığı almamız Her gun bakanın başladtk nasıl bır uygulama? TV ekranlannda, çıkıp, uygulamaya dediği uygulamalar acaba hangi ulkenin hastanelermde uygulanmaya başladı. Bu soruyu bakana soruyorum, çunku ekrana çıkıp anlatıyor. BUS'YAMIK G/ KARTAL mulakatı bakanlık komısyonu tarafından yapıldı. 6.12.1986 tarihinde yayımlanan Resmi Gazete'dekı "Kamu kurum ve kuruhışlarının yurtdışı surekli gorevlendirme" yonetmeliği ve 2451 sayılı kanun, atama kararlarınm en geç mart ayında Başbakanlığa gonderilmesim ıçermektedir. Kanun ve yonetmeliklerın uygulanmasından sorumlu Sayın Ozal hukumetinin bir uyesi olan Sayın Metin Emıroğlu'nun veya diğer bakanlık sorumlularının kamuoyuna açıklama yapmasını bekliyorum. Doğrusu sınav sonuçlarmın bır devlet sırrı gibi saklanmasmı akıl ve mantığım almıyor. Sayın ilgililerden açıklama bekliyorum. ORHAN ERKANLIOĞLU FRASS1ZCA OĞRETME^l "Yanhş Yaptık" Desinleri "Dızının yayımlandığt gazete görevını yapmıştır" Cumhurbaşkanı Evren'ın ılk açıklamasında Cumhurıyet'e bır çeşıt ovgü var Bunda arkadaşımız Uğur Mumcu'nun payı elbette kı buyuk Çunku butun bu belgesel gerçeklerı o ortaya çıkardı Bır gazetecı her zaman toplumun oncusu, uyarıcısı olmalıdır Mumcu ıse tek başına yıllardan berı bu görevı yerıne getırır Hangı bırını saymalı gazetecılıktekı başaniı ışlennın1 Hepsını okurlarımız bılırler Bız gazete olarak gorevımızı yapmanın huzuru ıçındeyız Ama bu kadarcık ovgu yeterlı mıdır? 'Cumhunyef yalnız 'Rabıta' konusunda mı gorev yaptı? Geçmış yılları bır anımsarsak gazetemız yazarlarının pek çok konuda uyarı görevını yerıne getırdığını goruruz 12 Eylul oncesınden başlar bu gorev Gıdışın sağlam bır gıdış olmadığını demokrasıyı kurtarmak ıçın buyuk partılerın anlasmaya varmalarını ısteyen bızlerdık 12 Eylul sonrasında yurt yönetımını ustlenenlere Ataturk devrımlennın ne olduğunu ne olmadığını anlatmaya, duyurmaya, onları tuttukları yanlış yollardan gerı dondürmeye çağıranlar bızlerdık "Ataturkçuluk" dıye Ataturk'un kurduğu yapılan teker te: ker çokturmenın yanlıslığını belırten bızlerdık 61 Anayasası nı ortadan kaldırıp yasaklarla dolu yenı bır anayasanın gereksızlığını durmaksızın soyleyenler bızlerdık Bu tutumumuzla sık sık savcılıklara çağrılan, adalet onunde hesap veren, hapse mahkum edılenler bızlerdık Dın derslerını zorunlu kılma çabalarının Turkıye'yı Ataturkçu yoldan gerı dondürmeye yarayacağını yıneleyen bızlerdık Ataturk'un vasıyetını ortadan kaldırıp Turk Dıl ve Tarıh kurumlarını yıkmanın, bu kurumları Ataturk devrımıne ters duşen bır yonetıme, bır çızgıye getırmek ısteklennın en başta Ataturk'un anısına saygısızlık, sonra da korkunç bır yanılgı olduğunu sureklı bıçımde anımsatanlar yıne bızlerdık Hangı bırtnı sayayım7 Gazete koleksıyonları ortada, kıtaplar ortada Her şey onceden bellıydı Her şey onceden acıktı 12 Eylul sonrasında, MGK'nın, Ulusu hükumetının ve Konsey'ce oluşturulan Danışma Mechsı'nın, daha sonra Kasım 1983 seçımlerının ışbaşına getırdığı Ozal yönetımının Ataturk devrımıne ne denlı ters duştuğu, çağdaş uygarlığa yuzde yuz aykırı bır nıtelık taşıdığı ortadaydı 12 Eylul öncesındekı olaylara yanlış teşhıs konuldu Sanıldı kı 'manevı' yoldan etkılenırse gençler, çocuklar bır daha ulkemızde sıddet olayları yaşanmaz, her 1 şey sut lıman olur Oysa goruyoruz kı bu gıbı gerıye donuk, cağdışı anlayısa uymayan kararlar, yasalar toplumda huzurlu bır hava yaralamadı Goruyorsunuz bırkac yıldır ozellıkle Guneydoğu ıllerımızde verdığımız yıtıklenn sayısı nerdeyse 12 Eylul oncesındekılere yaklaşır oldu Bır hukumet, tum uyelerıyle, yabancı ulkelerde gorevlı Turk dın adamlarına Rabıta orgutunun ayda bın yuz dolar aylık bağlamasında sakınca gormemıs1 MGK uyelerı, o gunlerde Devlet Baskanı olan Evren de bu kararları ımzalamaktan çekınmemışler Butun bunlar gerçek mı? Gercek Yanlış mı 7 Yanlış Turk devletının cıorevlılerını şerıatcı Rabıta orgutu maaşa bağlamışi Ulusu ve Ozal kabınelerı daha başka kışıler, en onde de Cumhurbaşkanı bu tutumu ya görmemış, anlamamış ya da görmezlıkten, anlamazlıktan gelmış Her ıkı yorum da butun bu kışılerı sorumluluktan kurtaramaz SHP Genel Sekreterı, Evren'ın gorevden ayrılmasını soyledı Inonu de bu goruşe katıldı Ataturk duşuncesıne bağlı ama uydurma Ataturkçu olmayan kışılerın gozunde basta Devlet Başkanı, sonra Ulusu kabınesınde yer alan ve bu kararı ımzalayan kısıler elbette kı 'kusur' ışlemışlerdır Şımdı yapabıleceklerı bır tek şey var, o da 'Evet yanlış yaptık, yanıldık, aldandık dıyerek kamuoyu onunde kendılerını bağışlatmaya çalışmalarıdır Hem "Ataturk Ataturk dıyeceksın, sonra da Ataturk un vasıyetını bozacaksın, kurduğu yapıtları yıkacaksın devrımcılık 1 yolunu bırakıp gerıcılıkle ışbırhğıne gırışeceksın Yanıldığını anlar anlamaz 'yanbş yapmışız' demek gerekmez m ı ' Basında bır boluk arkadaşın butun bu gerçeklerı ortbas etmek ıcın boşuna caba harcadıklarını goruyor, o arkadaslar adına uzuntu duyuyorum Sınav sonuçları neden açıklanmıyor? 14.8.1986 tarıhlı Milli Eğitım Bakanlığı Yurtdışı Eğitimi \e Dış tlişkiler Dairesi'ne bağlı olarak Sayın Metin Emıroğlu'nun ımzasnla çok acele bır genelgeyle Ingilızce, Fransızca, Almanca ve Arapça oğretmenlerı, yurtdışı teşkilatı ıçin 28 Eylul 1986 \e 17 Kasım 1986 gunleri yabancı dil yazılı ve sozlu smava çağrıldılar. Daha sonra 26.12.1986 tanhinde Turkçe BAŞSAGUGI Odamız üyelerinden değerli insan 24.3.1987 tarihinde lzmir'de vefat etmiştir. Ailesine, yakınlanna ve tüm üyelerimize başsaglığı dileriz. METE ÜNAL HARİTA VE KADASTRO MÜHENDtSLERİ ODASI YÖNETtM KURULÜ BUYUK KAYBIMZ İSTİKLÂL MARŞIMIZIN Bestekârı OSMAN ZEKİ ÜNGÖR ve Kerime Hanım'm oğlu, piyanist Verda Ün'un değerli eşi, Doçent Doktor Nevin Ün'un sevgili babası, küçük Melek Zehra Or'un biricik dedesi, Avukat Beraet Zekı Üngör ve Vedat Üngör'un sevgili kardeşleri, Nurinnisa Üngör, Aslan Humbaracı, Necla Humbaracı, Suzı Humbaracı'nın kayınbıraderi ve Ömer, Samanta, Alisya ve Kâzım Humbaracı'nın enışteleri, Istanbul Belediyesı Konservatuvarı ve Ataturk Yuksek Eğitım Enstıtusu emeklı öğretmeni muzisyen ve her yönden memleketimizin muzik kültürune buyuk katkılan oian İMZA GÜNÜ SEMRA ÖZDAMAR 26 Mart Perşembe günu (bugün) saat 16.0019.00 arası Nişantaşı AKADEMİ Kitabevi'nde EKREM ZEKI UN Irlanda'da Dubün'de 24 Mart 1987 gunü vefat etmiştir. Acımız buyüktur. "Kadırga'da Son Horon" adb kitabını imzalıyor IMZA GUNU AİLESİ DUYGU ASENA kitabını ımzalıvor Türkçe ve İngilizce süratli daktilo yazabiliyorsanız. Size ihtiyacımız var. • Turkçe ve Ingıiızce suratlı 10 parmak daktilo yazıyorsanız. • Telex ve Telefax kullanabılıyorsanız, • Tıtız ve meraklı profesyonel bır daktilo ısenız. Sızınle çalışmak ısterız Kısa ozgeçmışınızı bıze yazın ya da, Ajansımızdan Esın Gunel ı telefonla arayın Grafıka Maya RekJamcılık A Ş Tanlı Han. Kat 7 ŞİŞLİ Tel 146 10 10(5 hat) "KADININ ADI YOK..." E H L I Y E T LI Yarın (27 Mart 1987 cuma gunu) saat 16 0019 00 arası \KADEMI kİTABEVINışantaşı OFİS ELEMANI Ajans hızmetlerını suratlendırmede yardımcı olabılecek, oto ehlıyetlı, sorumlu ve guvenılır, genç erkek adayların 1583670'den randevu alarak şahsen başvurmaları rıca olunur İMZA GÜNÜ OKTAY AKBAL "SUSMAK MI, KONUŞMAK MI?" ERDAL ATABEK ve "İNSAN SICAĞI" adlı kitaplan üe diger yapıtlannı 28 Mart cumartesi gunü saat 15.0018.00 arasında Nişanta$ı AKADEMİ KiUbcri'nde imzalayacaklar. Deneyünlı ıç mımar aranıyor. Başvuruların 130 27 15 numaralı t ele fona yapüması rıca olunur. IBM, dizgi ve bügisayarda yetiştirilmek üzere daktilo bılen (10 parmak) bayan eleman aranıyor. Tel: 511 06 11 / 511 74 09 NAZAR TANITIM AJANS1 Spor Cad Sarp Apt 2/45 Maçkalstanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear