25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 HAVA DURUMU lwleteorok>ji Genel MudürluSü'nden ahnan bügly« gure. yurdun Do$u nesımlefi çok buluttu. Iç Anadolu nun Guney ve DoOu Karadeniz. Doflu Akdeniz ile Ooflu ve GOneydofiu Anadclu Böigeleri yaflmuriu geçecek, yajışlar geneliikie yaimur yer yw sağanak. OoCu Anadolu'nun dojusunda yuteek yerienle karla karışık yaQmur ve kar şeMinde otacak HA'A StCAKLIÖ Bat bökjetenmzde biraz artacak Oofiu Mlgalerimude atte 10 ile 21 Marmara. Ege Karadeniz ve Batı Akdemzae zaman defcmeyecek RÛZĞAR: Kuzey ve do zaman Z733 derıiz mili hala esecek DENİZ: Mutedil Marmara gu y*ntarden orta kuvvette yer yer taıv Ege, Karadeniz, ve Batı Akdeniz'de yer yer kaba dalga: olup. gö«etüce esecek. Oenizlenle. Doflu Akde ruş uzaklığı 10 km dolaymda bulunacak VAN GÖLUNDE HAVA ntfdetafateve gündoQusu. ötekı deniz Yajmurlu geçecek, ruzgâr kuzey ve doflu yönJerden orta kuvvetlerimiaJe yıMız ve poyrazdan 3 ile 5 Mvmara. Ege. Karadeniz veBatAkdeniT'de zaman zaman 67 kuvvetinde saAdana Mapazan Mıyamın Atyon Ajn Ankara Amakya Aıttya Artvin y B Y B K B Y B Y B B B Y Y B B B B B HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN 19° 10° Dıyartatar Y B 12° 3°E<Sme Y 13° S°Er2in<an K 13° 0° Erzunjm A 1° 3° Eskişehır 11° 1° Gaajmec Y 20° 12° Gresun Y « ° 6° Gümüstane Y 10° ynaldıin K 17° 4°js(>art2 B 12° 3°isonbul B 13° Flzmır A 9° 3° Kaıs K 7° 2° KasBmonu B 10° 0°Kays«ri Y 15° 2°KKWaWı B 1«° 3°Konya Y 10° 2°Kutahya Y 1«° 4°Mal»y3 Y 11" 7°Mamsa B 15° 5° 10° 3° K Maras Y 14" 6° 7° 2°Mersin Y 19° 11° 3°3° Mujö 6 14° 5° 10°1° Muj Y 12° 3° Y 10° 3° 10° ffl Y 12° 8° 12" Y 13° 9° 7° B 11° 7° 0°2° Samsun Y 10" 5° 11° O°Siırt B 12° 5° 10° 4°Sinop Y 8° 4° 18° 6°S«as Y 11° 2° 0° 4° TrtirtiaJ Y 14° 9° 10° 0°Tr»ta>n 10° 3°Tuncek Y 8° 2" 9°3° Ujak B 12° 0° 9» 3°Van 10° 0°Yazoal 8 10°1° 8° 3°ZonguKUk B 8° 2° 19 ARALIK 1987 DÜNYA'DA BUGÜN K 6° B 13° Mvu B 18° 5 15° Bajda: Y 18° B 10° B T» Barceioı» S 16° S 11» K 8° B 5° Mun.fMgrat B 12» B 12° Bertn Ne* Yof» B 7 ° B 12° Boraı Osio K 3° B 11° Pans S 16° K 0° Budapeşte y 90 Pra0 S 11° C A 24° ıffe Hiyad A 19° Romı B 15° Cezıyır A 28° Ddde B 7° Sot^ A 27° Sam Oubjy Y 14° B 13° A 28° Y 18° ümus B 15° k 7" K 12° Y 18° B 12° K 0° Vîyana B 3° Kötn B 12° MâsfangtonB 3° S 10° Y 19° Zürtı Amstertam B 13° Amman Y 18° Leningrad londra Madnâ Mılano Momreal POLİTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Bızyazmaktan usandık, işkencenın bir türlü ardı kesilmedi. Dışardan dostlar soruyorlar: "İşkence var mı?" İlgililer yanıtlıyor: "Yorum yok!.." Yorum yoksa işkence var. Eve gelip arayacaklarsa, tutanağı sanığın da bulunup imzalaması gerekiyor. Evi arayıp kitaplan, yazıları götürurken sanığı da dayaktan bitik bir çuval gibi sürükleyip götürürler. Ana, baba, çolukçocuk, konukomşu tanıktır. Görevliye sorarlar: "Siyasal şubeye alınanlar dayaktan böyle çuvala mı dönüyor?" Yanıt, "Yorum yokl'iur. Yorum yok, ama işkence var. Geriye donüp şöyle bir bakalım: 12 Eylül 1980'den sonra 250 bin kişi gözaltma alınmış, 170 kişinin işkenceyle öldürüldüğü saptanmıştır. Bugün 537 cezaevinde 53 bin kişi, işkence yapılır gibi çok kötü koşullar altında yatmaktadır. Son günlerde yeniden tutuklamalar, gözaliılar başlamıştır. işkenceye uğrayanlann sayısı çok kabarıktır. Bir komünizm avcılığı başlamıştır. TKP ile TİP'in genel sekreterieri Nihat Sargın'la Haydar Kutlu kendiliklerinden, kimsenin zoru olmadan, ülkeye gelmişlerdir. Ne yapacaklar? Koşulların elverdiğince partilerini yurtiçinde yaşama geçirmeye çalışacaklar. Ne yapıyomz biz? Daha uçakİan irter inmez gözlerini bantlayıp siyasal polısin cynalı odalarına sokuyoruz. İşkence yok diyorlar. Ayağının tozuyla, herkesin önünde, uçak merdiveninde insanların gözleri bantlanıyor, bundan büyük işkence olur mu? Yattıkları yeri konfortu göstermek için duvarlar kâğıtlı, yerler halılı diyorlar... Peki, gece yarısından sonra, el ayak çekildiğinde yapılan sorgular nasıl? Tutuklamalar, gözaltma alınmalar, karakol dayakları ile ülke bir mezbahaya donmüştür. Şikâyet etmek istiyorlar, başvuracak kimseyi bulamıyorlar. Bir şikâyet dilekçesini gene siyasal şubeye havale ederek insanlarla sanki dalga geçiyorlar. Ne demiş eskiler: Kadı ola davacı ve muhzir ola şahit 01 mahkemenin hükmüne derler mi adalet Osmanlıcasını açıklayalım, burada kadı yargıç, muhzir de mübaşir oluyor. artık adalet dağılımına bakın!.. Devlet eliyle işkence yapıldığı açıktır. İşkenceyi yapanlar devlet memuru olmasalar başkalan nasıl cesaret edebilir! Şu günlerce süren gözaltılar ve tutuklamalar yok mu, bütün olaylar bu süre içinde oluyor. Sağlam aldıkları adamı boş bir çuval gibi ortaya atıyorlar. Eğer gerçekten işkencenin üstüne gidilse hiçbir sorumlu işkence yapmayı göze alamaz. Ülkenin bunca aydını var. İşkence kime yapılırsa yapılsın, sağdan olsun, soldan olsun kime yapılırsa yapılsın aydınlar hep biriikte karşı çıkmalıdırlar. Nasıl karşı çıkılacaksa o yapılsın! Adamı sorguya götürürierken bir doktor muayenesi olsun, sorgundan sonra bir doktor muayenesi olsun.. Bu sağlanabilirse işkencecilerin bütün marifetleri ortaya dökülür. Bir daha da yapma cesaretini kendilerinde bulamazlar. Bildiğimiz kadarıyla devlet yalan söylemez. Eğer devlet yalan söyler hale gelirse kimsenin güveni kalmaz. Devlet adına görev yapanlar bir de devlet terörü olarak işkenceyi kullanıyor, sonra da bunu yalan dolanla örtmeye kalkışıyorsa, kimsenin söyleyecek sözü olmaz. Her işkence iddiası karşısında, bu iddiaya ciddi olarak el atılırsa, devlet adına kimse işkence yapamaz. Devlet yasajarla yönetilir, işkence odaları ile değil.. Türkiye'de işkence'yapılıyor, siyasal düşüncelerinden ötürü insanlar askıya alınıyor, elektrik cereyanına tutuluyor, hortumla hayalarına su sıkılıyor. İddialar, üstüne varılmadığı zaman yinelenir. İşkence, aydınlarımızın onuruna dokunmalıdır. Onur sahibi ise aydınlar, işkenceye topluca karşı çıkmalıdırlar. /yim İşkence Onur Kıncıdır... BaMcegr BıHcı» Bıngö Biths Bolu Bura Canakkale Corum Demz* y 7»r A « * B t>u«ji!o * kartı S ss» Y GOZLEM UGUR MLMCU (Baştarafi 1. Sayfada) Hayır. Bankalar Yasasında, BorçlarveTıcaretYasalannda, Merkez Bankası Yasası'nda "ödünç Para Verme işleri Hakkındaki" ve "Kaçakçriığın Men ve Takibine Dair Yasa", "Türk Parasının Kıymetini Koruma" hakkındaki yasalarda ve Ceza Yasası'nda değişiklikler yapılmadan 24 Ocak kararları uygulanamazdı. uzal, bu açıdan "maliye meslek lisesi öğrencilerinin" bile yapmayacakları yanlışlar ile işe başladı. , Alın bir örneğini: Ûzal'ın bütün amacı Türkiye'ye döviz kazandırmaktı. Bu amaçla dışsatımı özendirici önlemler aldı. Döviz bulundurmayı suç olmaktan çıkardı, çıkardığı gibi, bulunan "dövizin kaynağının sorulamayacağı" yolunda bir de hüküm getirdi. Bu özendirici önlemler ile birlıkte "hayali ihracat" adı verilen yol ve yöntemler de işlemeye başladı. Türkiye'den gönderilen mal "haya//"ydi; yani ya hiç mal gönderilmiyordu ya da mal, bildirimdeki değerinin çok altındaydı. Buna karşılık yurtdışından, sanki gerçek dışsatım yapılmış, gerçekten mal gönderilmiş gibi döviz geliyordu. Kim gönderiyordu bu dövizi? Dışsatım "hayali"; gelen dolar, mark, frank ise gerçekti! Yabancı şirketlerin hiçbiri almadıkları mal karşılığında dolar ödemeyeceklerıne göre bu parayı kimler ödüyordu? Çözülmesi gereken bilmece buydu. Bilmece hemen çözülmüştü: Bu, çok açık seçik bir kaçakçılık yoluydu. Birtakım karanlık çevreler, yurtdışında döviz topluyorlar; bu dövizi, "hayali ihracat" yapan şirketler aracılığı ile Türkiye'ye sokuyoriar; bu aracı şirketlerde yapmadıkları bu dışsatım karşılığında "vergi iadeleri" alarak Hazine'yi dolandırıyorlardı. Bu dönme dolabın "mucidi" geçenlerde Cenevre'de ölen Mıgırdıç Şeletyan'dı. İlk uygulayıcısı ise Süleyman Demirel'in yeğeni vahya Demirel... Yargıtay 7. Ceza Dairesi, "hayali ihracat" yapıp bu hileli yollardan Hazine'yi dolandıranlar hakkında izmir Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce verilen 10'ar yıllık hapis cezalarını onayladı. Yargıtay 7. Ceza Dairesi, bu karan ile ANAP hükümetinin bu konudaki "beceris/n/"de saptayıverdi. fsleydi olay? İzmir DGM, iki ayrı davada "hayali ihracat" yapan şirket yöneticileri ile gümrük ilgililerini yargılamış ve eylemi "toplu kaçakçılık suçu" olarak görmüştü. Mahkeme, söz konusu şirketlerin "Yurtiçindeki adreslerinde faaliyet göstermeyen paravan şirket ve şahıslar aracılığı ile hiçbir ticari değeri olmayan malları suni faturalar sağlayarak ve gerçekten olmadığı halde, varmış gibi yurtdışında firma ve alıcı göstererek" sahtecilik yaptıklannı belirlemiş ve "Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanuri'un değişik 27'nci maddesi gereğince bir kısım sanıklan "toplu kaçakçılık" yaptıkları gerekçesi ile 10'ar yıl ağır hapis cezalarına çarptırmıştır. Bu kararlar da Yargıtay 7. Ceza Dairesi 'nce onanarak kesinleşmiştir. Mahkeme, sanıklan "Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Vasa"nm 45 ve 27'nci maddelerine dayanarak cezalandırmıştı. 45'inci madde 1983'de, 27'nci madde de 1985 yılında değiştirilmişti. Bu değişikliklerin amacı, bu tür suçlar için ağır hapis cezası yerine para cezası getirmekti. 27'nci maddede "Memlekette ithal ve ihracı yasaklanmamış olmakla biriikte gümrüklenmiş piyasa değerinin 30 milyon lirayı geçmemesi halinde" maddede öngörülen ağır hapis cezası yerine "Ağır para cezası ve mal veya eşyanın müsaderesi" öngorülmüştü. 45'inci maddede yapılan değişiklikle de gümrük bildirimlerinde "Cins, nevi, miktar, menşe, gönderileceği yer ve ticari eşya için yanlış beyanda bulunmak" ile ilgili yaptırım "elli bin liradan aşağı olmamak" üzere "ağır para cezası" getirilmişti. Getirilmişti, ama aynı maddede "bu fiillerin aynca suç teşkil etmesi hallerinde" ilgili yasa hükümlerinin uygulanacağı yolundaki fıkra da unutulmuştu. İşte İzmir DGM'si, mahkümiyet kararlarını "1918 sayılı yasanın değişik 45'inci maddesi yoluyla 1918 sayılı yasanın değişik 27/1. maddesi"ne dayanarak vermiştir. Bu karardan sonra ANAP hükümetince çıkarılan "ihracat rejimi kararları" ve bu kararlara göre düzenlenmiş yönetmelık hükümleri ve yasa değişiklikleri, uygulama olanaklarını yitirmiştir. Evet efendim, şimdi ne olacak? Sırada, anlı şanlı dışsatım şirketleri var. Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin bu kararlarından sonra, bu anlı şanlı şirket sahip ve yöneticilerini de 10 yıllık ağır hapis cezalan bekliyor! Canım efendim, Özal'ın gönlü razı olur mu böyle cezalara? Hemen bu yasalar değiştirilir ve ondan sonra da "Biz kaçakçıların çıkariarını bozduk, o yüzden bize saldırıyorlar" der! çimi göze alabilecek ölçüde ısrartı olabHirken", Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri hangi hakla böyle bir görüş öne sürebiliyor?.. Evren dün "siyasetle daha az" ilgilenryor. Gözlerini "ekonomiye" çeviriyor Dün Cumhurbaşkanlıgı ekonomi danışmanları Evren'e "aylık olağan ekonomik brifingi" sunuyor. Fiyat artışlan ve son zamlardan sonraki "ekonomik tabloyu" aktarıyor kendisine ekonomi danışman19831987 süresinde Meclisi ları. ismail Hakkı Batuk, Ahmet KıBaşbakan Özal "Keçeciler'in kabüyük ölçüde devre dışında bı bineye girrne olasıhğmı" dile getirin lıçbay ve Hüsnü Küçükahmet dün rakarak ülkeyi yöneten Başba oe, devreye Cumhurbaşkanlıgı Kon özellikle "zamlar ve fiyat arhşlannı" kan Özal, bu yasama dönemin seyi üyeleri de giriyor Hatta üyeler işliyor. de aynı siyaseti yürütmek için den Nurettin Ersin Keçeciler'e ıtıraz Dünya ekonomik bunaiımından muhalefet liderlerini yoklamak ediyor". Hangi hakla ve yetkiyle?.. dış borç sorununa kadar uzanan iç tadır. Nitekim birkaç gün önce Anayasanın geçici ikırtci maddesı ve dış ekonomik tablo, Cumhurbaşana muhalefet lideri ınönü'yü zi ne göre Cumhurbaşkanlıgı Konse kanının önüne seriliyor. Evren, özelyaret eden Başbakan "Ben Mec yi üyeleri "inceleme vo araştırma likle son zamlar üzerinde duruyor: yapmak ve sonuçlannı Cumhurtiaş "Keşke kadar büyük lis çatışmalarını haftada iki gü kanı'na sunmakla" görevli, o kadar oranda vezamlar bu yapılmasaydı, bir defada ne indirmeyi düşünüyorum" di Yoksa bir hükümetın oluşturulma zamana yayılarak %3%5 gibi küyebilmiştir. sı sırasında. "Şu şu kişiyi'kabul edin, çük oranlarda sürseydi. O zaman öyle görünüyor ki Türkiye'de şunları etmeyin" gibi belli yaygmlaşan söylentilerin anlam "tolkmtertief' bulunmak yetkısine lan yavaş yavaş betirginleşecek hiçbir biçimde sahip değil. tir. Latin Amerika'da geçerli olan Buna rağmen, özellıkle Nurettin başkanlık sistemine özlem, «.' Ersin "Benim Keçeciler'e itirazım (Baştarafi 1. Sayfada) kenin eyaletlere bölünmesi, par var" diyor ve Cumhurbaşkanı Evren için gerekli konut, gıyim, sağlık, ulalamentonun dışlanması, bütçe de bu görüşü Özal'a iletıyor Sade şım, eğitım ve kültür harcamaları nin bütçelikten çıkarılması gibi ce "Keçeciler olmaz" diye değil, bu dikkate alındığında, gerekli gelir düna düşüncelerin bir bölümü şimdi leri ek olarak "Doğramacı da dışiş zeyi ile ücret gerçeği arasındaki uçubakanı olsun" diyerek... den uygulama aşamasına girmiş Oysa Avrupa'da pariamerrter de rum çok daha vahim bir biçimde ortaya çıkıyor. Çünkü asgari ücretten gibidir. mokrasinin ilk "model parla vazgeçtik, hakkı kulBölge valiliğinin eyalet valilikmentosunun" kurulduğu 1295' lanılabilen toplu pazarlıknet ücret orisçilerin aylık leri yolunda bir aidım olduğu lerden bu yana, "Hükümet, talamalan dahi 110 bin lira civannsöylenebilir mi? 1989'da cumhurbaşbakanın hükümetidir". 1295 ne da kalıyor. Bu da, onalama ücretli başkanhğı seçimi sorunu şimdi demek?.. Bizde demokratik gele bir işçinin bile, ailesinin sadece karden gündemdedir ve bu alanda nek ve birikim hep kesintiye uğra nını doyurmak üzere gerekli ücreti ANAP istediğini yapabilecek ço dığı için, bu tür tarihler bize yabancı alamadığını ortaya ko>~uyor. Konut, gelebilir. Ne var ki, bu sefer "ÖzsV ğunluktadır. Meclisin dışianma m bu telkinler karştsında ısraria kendi giyim, ulaşım gibi kaçımlmaz gidersında mesafe alınmaktadır ve pozisyonunu koruduğu" gözleniyor. lerden sonra, işci ailesinin asgari günlük kalori gereksinmesini karşılamak bütçe artık devlet bütçesi olmak Uzere bir gelire sahip olamadığı serişlevini yitirmiştir. Güçlu yürüt yu Anayasa hukuku açısından konu gileniyor. Prof. Bahri Savc/'ya sorduk ve şu me, fon yönetimiyle işlerlik ka karşılnğı aldık: zamyor. "Hükümetin kurulmasından, yö Sadece mutfak 128.090 Türkiye Cumhuriyeti Devleıi netiminden, hatta özel yaşamlannnin temeli 1920'de Ankara'da da bile bakanlann tek tek denetimin lira istiyor Büyük Millet Meclisi olarak atıi den başbakan sorumludur. Devlet Ücretleri ile geçinenlerin, isçilerin, mıştı. Bu bakımdan bizde Mec başkanları bazı isimler ve bakanlık ardı arkası gelmeyen zamlar karşısmlisin ö'teki ülkelerden ayrı biryeri\ar için olumsuz bir tutum takmırsa da giderek boyutlanan yoksullaşmave konumu vardır; ama, bağım bu, başbakanın ısrar hakkını ön pla sının bir boyutunu, uygulanmakta iki tasızlık kavramı gibi Büyük Millet na alan bir diyalog ile çözulür.eder olan ekonomik politikanın dar ve saraf da kendi görüşünde ısrar Meclisi kavramının da modası se veni bir seçim bile söz konusu geçtniş olduğunu ileri sürecek olabilir Tek sözcükle, hükümet, başolanlar pek yakında ortaya çı bakanındır". (Baştarafi 1. Sayfada) YÛK Başkanı Ihsan Doğramacı. Cumrturbaşkanı Evren "Keçeciler'i isterr.iyor". Buna karşı, "Doğramacı'yı kabinede dışişleri bakanı olarak" görmek istiyor Her ne ka(Baştarafı 1. Sayfada) dar Evren'in önerisi "tavsiye makta hem de bu kararnameler mahiyetinde" kalmış olsa bile CumAnayasa Mahkemesi'nin görev hurbaşkanı böytesirte bir önende ne alanına girmediği için yargı de ölçüde haklı ve yetkıli, çok tartışmalı. Çünkü hükümeti başbakan kurar. netiminin dışına çıkmaktadır. Bu kadar yalın, bu kadar net. ARDENDAKI OLÂYLARIN ANKARA'dan YALÇIN D Ğ N OA (Baştarafi 1. Sayfada) Türkiye'de böyiesine bir zam psikoloftsi doğmazdı". Özal ise Konya dönüşü önce "cuma namazını" kılıyor sonra da Başbakanlık Konutu'nda çeşitii görüşmelerde bulunuyor. Artık kesin gibi görünen "rıü>fumette üç başbakan yardımcısmın" görevlendirileoeği. Ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, siyasal işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Keçeciler ya da Hüsnü Doğan, idari işterden ve koordınasyondan sorumlu Başbakan Yardımcısı Kâzım Oksay'dan oluşacak "bir üçlü". Aynca, "devlet bakanlıklannın sayısının ona yükseltilmesine" dönük bir karar özal'ın kafasında billuriaşmış gibi. Başkentte "Her yol kabine tahmınme çıkıyor". Ama bu tahminlerde Cumhurbaşkanlıgı Konseyi üyelenne herhangı bir sorumluluk ya da yetki düşmemeli!.. GERCEK Beslenme zorlaştı bit gelirli geniş halk kesimlerini nasıl etkilediğini öğrenmek istedik. Bu çerçevede, aile bütçesi içinde önemlj yer tutan besin harcamalanna yönelik bir yaklaşımda bulunduk. İsçilerin dunımunu belirlemek üzere, zaman zaman da Asgari Ücret Komisyonu çalışmalanna hazırlık niteliğinde bu konuda çalışmalar yapan Türklş Arastınna Dairesi'nden, günün fiyatlan ile besin harcamalanrun saptanmasım önerdik. Türktş Araştırma Dairesi, Hacettepe Üniversitesi'nin bilimsel kalori hesabına göre gerekli besin maddelerinin, hafta içinde, Ankara piyasasmda isçilerin alışverış yaptıkları merkezlerdeki fiyatlan esas alarak söz konusu arastırmayı yaptı. Daha önce çeşitii nedenlerle, özellikle Asgari Ücret Komisyonu için yaptıkları çalışmalar için kullandığı ölçülere sadık kalarak değerlendirdi. Çıkan tablo şöyle: Yetişkin işçi için ayhk gıda harcaması ocak 1984 yılında 9.690 lira iken, aralık 1987'de 43.866 lira. Yetişkin kadm için 6.257 lira olan aylık harcama, 27.114 lira. 1519 yaş grubundaki bir erkek çocuğu için 8.316 lira iken 35.112 lira. 46 yaş çocuk için 5346 lira iken 22.090 lira. Sonuç olarak ocak 1984'te toplam zorunlu gıda harcaması 29.609 lira olan dört kişilik işçi ailesinin, bugünkü zorunlu gıda harcaması 128.090 lira. Yetişkin bir işçi için 3500 kalorilik hazırlanan günlük Ustenin ocak 1984'teki tutan % 10 pişirme gideri de dahil 322.5 lira, aylık 9.690 lira. aralık 1987'de aynı zorunlu gıdalar için işçinin harcaması günlük 1.462.2 ve aylık 43.866 liraya çıkmış bulunuyor. Kadm için bu harcamalar 2300 kalorilik listeye göre aylık 6.257 liradan 27.114 liraya tırmanıyor. 1519 yaş grubundaki çocuk için 3200 günlük kalori gereksinmesine göre hazırlanmış Hstenin bedeli aylık 8J16 liradan 35.112 liraya tırmanıyor. 46 yaş grubu çocuk için ise 1600 kalorilik hesaba göre besin değeri 5.346 lira iken 22.090 lira oluyor. Seçim sonrası zamların işçi için kaçımlmaz olan ulasım, giyim konut giderlerinden başladığı, gıda için ayrılan bütçenin daraldığı göz önüne konduğunda, durum daha da ağırlaşıyor. Hele zincirleme zamların henüz gıda maddeleri üzerinde gerçek etkisini göstermediği, önümüzdeki aylarda mutfak giderlerinin daha büytlk artışlar göstereceği gerçeö de göz önünde tutulduğunda, ücretler sadece mutfak giderleri karşısında bile gülünç düzeyde düşük kahyor. Hükümet karlarsa, hiç şaşmayalım. • • • Cumhurbaşkanı bile "ancak se CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafi 1. Sayfada) niteliğinde"değişikliklerden, hatta ıhtilailerden söz ediyordu, Günlerceözalın "retormmasallannı"d\nledik, Başbakanı alkışlamaktan elleri kızaranlar çoğnuluktaydı. Başbakan 1983'te kurduğu hükümeti 23 üyeye bağladı. Giderek genişleyen hükümet fikrine o kadar karşıydı ki iki devlet bakanlığına bir türlü atama yapmadı. öylesine haşis dayranıyordu. Ikinci Ozal hükümetinin kurulacağı şu günlerde Özal. kabtneye "iki bakanlık ekleyeceğini" söylüyor. sorumluluklarını smırlayacağı en azından 25 bakan yardımcılığıyla hükümet çerçevesini alabildiğine genişletmeye yöneliyor. 1983 reformu 1987'de deliniyor. Belki çağ atlayan, önüne geçilmez hızla büyüyen Türkiye'ye elbise dar getdiği için kabineyi genişletmeye çalışıyor. Belki sorumlulukları yaymak, büyüyen gruba mavi boncuk dağıtmak için bu yolu seçiyor. Bakarsınız "çağ atlama veya yakalama bakanlığı ya da teknolojiyi yayma bakaniığı" gibi dilinden düşürmediği sloganlara hükümette birer sandalye verir. "Belki" diyoruz, bakanlığa meraklı ANAP'lıdan kabinede, partide bugün söz sahibi olduğu bilinen ünlü işimlere dek hemen hiç kimse Özal'ın kımi boşayacağını, kiminle nikâh tazeleyeceğını kesinlikle bilmiyor Tabii umutlar canlı. Kimileri geçmiş günlere bakarak Özal'la aralarındaki içten ışbirlığını. güveni anımsıyor, hükümette kalacağını dokunduruyor, aynı bakış açısıyla "yeniler" kabineye çagrılmayı bekliyor. Dün hemen herkes Özal'ın her kapıyı kilitlediğini. içeri sızıp kulisteki olasılıkları doğrulayacak bilgi almanın zorluğunu söylüyordu. Başbakan'ın "iki akıl danesi" Hüsnü Doğan ve kardeşi Yusuf Bozkurt'la sürekli ilışki içinde olduğu belirtiHyor, ancak bu görüşmelerin neyin nesi kimin fesiyle ilgili olduğu bilinmiyordu. Özal'ın pazar ya da pazartesı günü açıklayacağı kabine, sadece bir hükümet oluşmasıyla ilgili değildi. Başbakan sadece hükümet kuımuyor, "aslında parti merkezinde yapmayı tasarladığı operasyonla kabineyi biriikte" tezgâhlıyor. Keçeciler konusunda Çankaya'yı aşabılir. partiden kimilerini kabineye alırsa, ANAP yönetimi bir ölçüde değişime uğrayacak. Özal'ın Çankaya'ya bakan isimlerini verdiği biliniyor. Özal isteyebilir, ama atamayı Çankaya yapacağı için isimler üzehnde "meşveret", bir habere göre dün telefonla sürdü, bir başka habere göre bugün de sürecek. Özal, Çankaya'nın görüşüne bakarak pazar günü lısteye son şekli verebilir. Bir yoruma göre Çankaya, daha önce Dinçerler'in sergilediği gibi kız oğrencilenn sortlarıyla uğraşan, dinsel eğilimlerfbakanlık icraatına ^nsıtan isimler istemiyor. Keçeciler'in önüne çıkan bu engeli, Özal'ın aşıp aşmayacağı bugün yarın anlaşılacak. Başbakanın sıkılıp zorlanmasına fâzla neden yok. MSPAP karması kişilikte kımi "yenileri" kabineye alabilir, "oçevrelemsirin görünmenin" yolunu açabilir. Örneğin Gaziantep Valisi Abdülkadir Aksu'yu alır yanına. 1983'te Özal'ın büyük gürültülerle açıkladığı kabineyi "reform" niteliğinde görenler, "genişletiimiş yeni kabineye" acaba hangi adı yakıştıracaklar? Örneğin "deform" diyebilecekler mi? YÖK içindeki genel kurul sayısal dengesi de şöyle olusturuldu: "7 kisi Bakanlar Kurulu tarafından atanacak, 2 kisi Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından atanacak, 1 kişi Milli Savunma Bakanlığı tarafından atanacak. 7 kişi Üniversitelerarası Kurul tarafından secilecek, 7 kişi de cumhurbaşkanı larafından atanacak." PENCERE (Baştarafi 2. Sayfada) Ama, Atatürk böyle söylüyor diye herkesin inkılapçı (devrimci) olması gerekmez: çoğu yurttaşımız da muhafazakâr (tutucu) olabilir. Bu onların hakkıdır, özgürlüğudür, özal ve arkadaşlarının da muhafazakâr bir parti kurarak başına geçmeleri, demokratik yaşamın doğal gereğidir. Doğal olmayan ve şaşılacak şey nedir? Devlet yöneten koskoca adamların, hiç kaygı duymadan ve sorumluluk duygusundan bu kadar uzakta yemın edebilmeleridir: Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim. • Tutucu partinin genel başkanı, programını bir yana bırakarak Meclis kürsüsünde yemin ediyor: Devrimciyim... Muhafazakâr rnilletvekili yemin ediyor: İnkılapçıyım... Peki, insan nasıl ant içer? Ağzıyla mı içer? Bumuyla mı? YÖK içinde sayısal ağırlık kazanan hükümet, bunun yanı sıra atadığı üyetere etkinlik kazandırmak amacıyla YÖK üyeliğine geürilenlerin çalıştıklan kurumdan istifa etmeleri zorunluluğuyla ilgili YÖK maddesini kararnameyle yürürlükten kaldırıyor. Bu değişiklikle bakanlıklarda görev yapan ve hükümet kanadının temsilciliğini üstlenecek üyelere, daha rahat hareket etme olanağı sağlanıyor. YÖK Genel Kurulu'nda yer alacak üyeler, ayda iki kez yapüacak toplantılara katılacak. Bu toplantılara katılan üyelere "huztır hakkı" ödentisi yapüacak. Daimi kurulda yer alan üyelerin seçiminde halen görev yapmakta olan öğretim üyeleri ele alınacak. Emekli olan öğretim üyeleri kurula giremeyecekler. YÖK'te hükümet tarafından gerçekleştirilen yeni değişikliklerle, hükümetin kurum içindeki sayı ve yetki çoğunluğu sağlandı. YÖK üyelerinden lOtanesini Bakanlar Kurulu atayacak. Bakanlar Kurulu daha önce YÖK üyelerinden 8'ini atıyordu. YÖK Başkanı, cumhurbaşkanı tarafından, YÖK Genel Kurulu üyeleri arasından secilecek. Başkanın iki yardımcısı olacak. Yardımcılanndan birisini genel kurul, bir diğerini ise başkan kendisi seçecek. YÖK Kanunu'nda üniversitelerin bünyesel değişiklikleri yer almadı. Arıcak bundan sonraki YÖK değişikliğinin üniversitelerin bünyelerine dönük olacağı belirtiliyör. Türkiye'yi hedef alan laşması ve silahsızlanma sürecinin bundan sonraki se>ri konulannda Moskova'nın görüşlerini aktarmak üzere çarşamba günü Ankara'ya gelen Radianov, temaslannı tamamladıktan sonra dun bir basın toplantısı düzenledı. INF Antlaşması'mn kıtalararası stratejik nukleer silahlarda yüzde 50 indirime gidilmesi ile ilgili görüşmeler için i>i bir temel oluşturduğunu belirten Radianov, INF Antlaşmaa'yla 445'i Asya'da olmak üzere toplam 2611 füzenin yok edileceğini bildirdi. Radianov bir soru üzerine, Gorbaçov'un Washington'da düzenlediği basın toplantısında, "NATO'nun giine> kanattaki muazzam askeri üstiinliigü" sözleriyle neyi kastettiği şeklindeki bir soruya karşılık olarak şunlan söyledi: "Giiney kanat dediğimiz zaman sadece Türkiye'vi kastetmiyoruz. Bu kanatta diğer giiçler de bulunmaktadır. Amerika'nın nukleer giiçleri ve 'ön mevzilenmiş' (forn^rd based) giiçleri de vardır. Bu arada 6. FİICK nun uçak gemilerindeki nukleer silahlı açaklar bulunmaktadır. Giiney kanada aynca İtalya, Yunanistaa ve Kıbns'taki İngiliz üsieri de dahildir. Global olarak bu konuya bakacak olursak, bütün bunlan göz ardı etmek mümkun degiMir." Türkiye'nin Kısa Menzilli Nukleer Füzeler (SNF) alanında ek yükümlülük alması durumunda Moskovarun nasıl bir tutum lakmacağına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Radianov, "Hzbn gönışümüze göre indirime gn dilirken. yeni silahlann üretilmesi silahsızlanma ile çelişir. Türk tutumuDun nukleer silahsızlanrnaya yonelik egilimlere aykın olacagını sanmı>ornm" dedi. Radianov, Viyana'da başlayacak Tek tip protestosu (Baştarafi 1. Sayfada) pis cezalarına karşın sürüyor. Son bir ayda sevk zincirine vurulmayı ve tek tip elbise giymeyi reddettikleri için duruşmalara çıkmayan siyasi tutuklulardan 26'sı zorla çıkarıldıkları DGM'de, "mahkeme kurallanna uymadıklan" gerekçesiyle 97 ay hapis cezasına çarptırıldılar. Öte yandan bazı sanık avukatlan tek tip elbise uygulamasını öngören tüzük hakkında, Danıştay'a dava açarken, bazı tutuklu aileleri de önceki gün savcılığa cezaevi idari personeli hakkında suç duyumsunda bulundu. "SağmaJcılar2" cezaevinde bulunan 50 kadar siyasi tutuklunun tek tip cezaevi elbisesi giyme ve duruşmalara sevk zincirine vurularak getirilme uygulamalanna karşı mayıs ayında başlattıklan e\'lemler, bir kısım sanıklara DGM'de hücre ve hapis cezalan verilmesiyle yeni boyutlar kazandı. Son bir aydır cezaevi idaresince zorla tek tip cezaevi elbisesi giydirüerek duruşmalara çıkartılan 26 siyasi tutuklu, prctestolarını duruşmaya çıkanlışlan sırasında tek tiplerini yırtarak ve sloga'n atarak sürdürdükleri için DGM'ce toplam 97 ay hapis cezasıyla cezalandınldılar. Mahkeme bu cezalann üçte birinin hücrelerde geçirilmesini de kararlaştırdı. İki ay önce Bayrampaşa Cezaevi'nde, sis bombası atılarak, "zoria" Sağmalcılar2 diye anılan cezaevine sevk edilen siyasi tutuklular, mayıs ayından bu yana söz konusu uygulamaları protesto ettiklerinden duruşmalara çıkmıyorlardı. Bu durum karşısında da aralarında sorgusu yapılamadığından tahliye edilemeyen bazı tutuklulann da bulunduğu sanıkların yargılanmasında ilerleme kaydedilemiyordu. Adalet Bakanhğı'ndan Istanbul DGM'ye gönderilen yazıda ise konunun bakanlığı ilgilendirmediği ve zabıta önlemleri olduğu vurgulanıyordu. Cezaevi ve Ceza ve Tutukevleri Genel Müdürlüğü'nden de a T doğrultuda ya>U nıt verilince sorunların iletilebileceği bir makam bulunamadığından sorunun çözümü çıkmaza girdi. Bazı sanık avukatlan, tek tipi öngören ilgili tüzük hakkında yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay tdare Dava Daireleri Genel Kurulu'na dava açarken tstanbul DGM, bir ay önceki bir duruşmasında sanıkların cezaevinden getirilmemesi durumunda cezaevi yöneticileri hakkında yasal işleme başvurulması karannı verdi. Bu karardan sonra da duruşma tarihi gelen tutuklu sanıklar cezaevinden r "zoria" getirilme> e başlandı. Duruşmalara getirilen sanıklar ise "tek tip"lerini mahkeme heyetinin önünde yırtarak protestolannı sürdürdüler ve "Cezaevinde işkence altında olduklannı, tek tip elbise giymediklerinden aileleriyle ve avukatlanyla göriiştüriilmediklerini ve savunma haklannın engellendiğini" ileri sürdüler. Mahkeme heyeti DGM kuruluşu hakkındaki yasanın 23. maddesi uyannca üçte biri hücrede geçirümek üzere l'le 6 ay arasında değişen hapis cezalan verdi. Bu zamana kadar 26 tutuklu sanık toplam 97 ay hapis cezasına çarptınldılar. (Baştaraft 1. Sayfada) olan konvansiyonel istikrar görüşmelerinde, Türkiye'nin, Güneydoğu Anadolu'nun kapsam dışı kalması görüşüne Moskova'nın yaklaşımı konusunda şunları söyledi: "Vbana'ds heveümizk Türk heyeti araaDda askeri ve diplomatik temaslar sttrüyor. Vapılacak gonışmelerin gündemi 'Atlanlik'ten l rallara' olarak tespit edilmiştir. Bu coğrafi bir konudur ve sınır belirli bir yerden geçmelidir. Görüşmeler çok taraflı olarak sürüyor ve vanlan mutabakata akı bir şekilde bagh kalacağız. Ancak göriismelerin nasıl bir sonuç getirecegini şimdiden kesüraıek istemiyornm." Radianov bir diğer soru üzerine, Bulgaristan'daki Türk azmhğı konsunun Türkiye ve Bulgaristan arasında yapüacak siyasi görüşmeler yoluyla çözümlenmesinden ve bu iki ülke arasında iyi iliskilerden yana olduklarıru söyledi. Şevardnad2e'nin Türkiye'ye yapması beklenen zivaretinin, büyük olasılıkla ocak ile mayıs ayları arasında gerçekleşeceğine inandığını bildiren Radianov, Kıbns sorununun Washington arvesinde ele ahnmamasının zirve gündeminin dolu ve zamanın kısıtlı olmasından kaynaklandığım belirtti. Radianov, "Bu, Kıbns konusuna artık ilgi gostermiyoraz anlanuna getmemeli. Aynca Kıbns konusondaki görüşlerimizde bir degişiklik yok" dedi. Bilindiği gibi, Sovyetler Birliği, Kıbns sorununun uluslararası konferans yoluyla çözümlenmesinden yana. Radianov, INF Antlasması sonunda Doğu Anadolu'yu "hedef alan nukleer tehdidin kalkıp kaJkmadığına ilişkin bir soruya ise, "Asya'dan 445 orta menzilli nukleer fiize kaldınlacak ve bundan sonra Türkiye'ye yönelik hiçbir füze kalmayacaktır" dedi. Muzır, cezaya doymuyor (Baştarafi 1. Sayfada) Gazetelerin yanı sıra hemen hemen her sayılan Muzır Kurulu tarafından "küçüklere zararh" bulunan Playboy, Playmen, Bravo gibi dergilerin 30'a yakın karar aşamasındaki davalannda ise 20 milyara yakın para cezası verilebilecek. Gazete ve dergi yöneticileri geçen hafta verilen bir milyan aşkın cezalardan sonra, dehşete düşerken, bu cezalan ödeyemeyeceklerini belirttiler. Bazı hukukçu1 lar ve muhalefet partileri, hükümetin bu yolla basını susturmak istediği görüşünü savunuyor. Hukukçular, verilen cezalann "Adaiet ilkeleriyle bagdasmadıgıru" vurgularken, geçen hafta milyonluk para cezalarına çarptırılan Bravo ve Playboy yöneticilerinden Nejat Bayramoghı ve Karacan Y'ayınlan sahibi Ali Karacan, cezalan ödeyemeyeceklerini belirlerek "biz poşete girdigimiz halde ikinci kez cezalandınlıyonız. Bu yasayla Avrupa'ya rezil oluvoruz. Başbakan çağ atladık diyor, ama Ortaçaga yani Humeyni çagina atlamışız" dediler. Yayınladığı "Pınar Kiir'ün romanlanndan dolayı yargüanan Erdal Öz ise, yasayla "ya>in hayatının HiUer donemindeki gibi mahvedilmek istendiğini" söyledi. Tepkiler ve cezalar yoğunlaşırken Başbakan Özal ise bir açıklama ya parak, "Muzır Yasası'nın degiştirilraesi gerektiğini, önümüzdeki yasama yılındâ değişiklik yapılabileceğini" söyledi. Geçen hafta verdiği kararlarda milyarhk rekor cezalar yağdıran İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin, önümüzdeki günlerde sonuçlandıracağı davalar arasında gazete ve dergilerin yanı sıra kitaplar hakkında açılan davalar da bulunuyor. Gazete ve dergiler hakkında sonuçlandırılan davalar gelecek kararlara örnek oluştururken, kitaplar hakkında ise verilmiş bir karar bulunmuyor. Mahkemenin önümüzdeki günlerde sonuçlandıracagi davalardan bazılan şöyle: "Tan gazetesi hakkındaki yaklaşık 60 dava. Playboy, Playmen, Bravo gibi dergilerin çeşitii sayılan hakkında açılan 30'a yakın dava, Günaydın hakkında 30'u aşkın dava, Güneş gazetesi hakkındaki davalar, Pınar Kur'ün "Asılacak Kadm" ve "Bitmeyen Aşk", Ahmet Altan'ın "Sudaki Iz", Haydar Dümen'in "Cinsel Sorunlarınız" ve "Cinsel Kültür', Henr> Müler'in "Oglak Dönencesi" adlı kitaplan hakkındaki davalar." Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi son bir hafta içinde ise 14 davayı sonuçlandırdı. Bu davalardan sekizinde mahkümiyet karan veren mahkeme, 6 dosyada da beraat karan verdi. Mahkemenin verdiği kararlar şöyle: Tan Gazetesi'nin 7 davasından dördünde HaMun Sbnavi'ye toplam 348 milyon 292 bin 490, sorumlu müdür Süleyınan Vagız'a 174 milyon 196 bin 244 lira para cezası. Üç davadan beraat. Bravo dergisinin üç, Playboy'un bir sayısına toplam 744 milyon 781 bin 750 lira ceza. Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun, bir yayını "küçüklere zararh" bulmasından sonra, savcılığa gönderdiği rapor üzerine dava açılıyor. Yargılama sırasında mahkemeler, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması istemlerini, "Muzır Kunılun "resmi bilirkişi' görevi >unittugu" gerekçesiyle, reddediyor. Daha sonra dosya karar aşamasına geldiğinde mahkeme, dava konusu yayının bir ay önceki ortalama tirajını belirliyor. Gazetelerde bir ay öncesinin günlük ü'raj ortalaması KDV dahil satış fıyatıyla çarpılıyor. Dergiîerde ise bir ay önceki sayının tirajının, satış fıyatıyla çarpılmasıyla elde edilen sayı, yasanın öngördüğü 515misliarttınlıyor. İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İnsan Hakları Haftası'nda ÇOCUK ŞENLİĞİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear