02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER bir de ona bakalım. Bu gozlemi genel tutmak yerine, ülkemizdeki 6 felsefe bölümunden biri üzerinde yoğunlaştıracağım. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölumü, yakın geçmişte kurulmuş ve ilk mezunlarını 1986'da vermiştir. Bu bölüm, kendine misyon olarak şu iki ereği seçmiştir: 1 Üst düzeyde ve özgünlük yaratan bir felsefe ortamını oluşturacak felsefe çevrelerini gerçekleştirmeye katkı olarak yuksek nitelikli felsefeciler yetiştirmek. 2 Üniversitenin öbür bölümlerinde öğrenim gören geleceğin bilim adamlarına temel bir felsefe eğitimi olanağı sunmak. Bölüm, bu amaçlardan ikincisi doğrultusunda hem başka bölümler için özel dersler açarak hem de başka bölüm öğrencilerini felsefe lisans programı kapsamındaki derslere kabul ederek, yıllardan beri, sayısı binlerle ölçülecek öğrenciye hizmet götürmüştür. Birinci amaç doğrultusunda da başanlı ariııiılar atılmıştır. Verilen mezunlann bir bölümü şu sıra yurtdışında ileri gelen üniversitelerde felsefe doktora çalışmalannı sürdürmektedirler. Bu başarılar, bölümün öğrenci sayısının öğretim elemanlannkiyle henuz uyumlu bir oran oluşturduğu dönemlerin ürünüdür. Üzücüdür ki felsefe bölümü, açıkça yanlış, hatta çelişik kararlarla bugün bu dönemlerin sonuna getirilmiştir. YÖK, üniversite bölümleri için 1 profesör, 2 doçent ve 34 yardımcı doçentten oluşan öğretim üyeşi kadro şemaları öngörmüştür. Oysa, Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'ne tahsis edilen kadrolar oldukça gariptir: Bunlar, yalnızca 1 profesör ve 3 yardımcı doçentten oluşmaktadır. Doçent kadrosu yoktur; gereksiz görülmüş olacak, bu bölüme verilmemiştir. Üstelik bu kadro dağılımı kahcıdır ve yasa değerindedir. Değişmesi ve yeni kadrolar alınabilmesi, TBMM'nin yeni bir yasa çıkarmasını gerektirmektedir. Bu da yetmiyormuş gibi felsefe bölümünün profesör kadrosu da "kapalıdır", kullanılamamaktadır. Kadrolar tahsis ediiirken yukandaki kararlar bilinçli olarak, belirgin politikalar çerçevesinde ve belirli bir tek merci tarafından mı verilmiştir? Bu konu anlaşılamamaktadır. Üniversite yönetimi o gün bugün dağılımın YÖK'çe yapıldığını öne sürmüştür. YÖK'e sorulduğundaysa kendilerinin hiçbir şeyi empoze etmedikleri, üniversite yönetimlerinden gelen önerileri onaylamakla yetindikleri söylenmektedir. Kadro dağılımının bu durumu şimdi 6. yılına girmektedir. Peki felsefe bölümünün kendisine tahsis edilen kadrolarla yetiştirip, mezun etmesi beklenen öğrenci sayısı ve bu ikisi arasındaki orantı nedir? ÖSYM'nin yolladığı öğrenci sayısı son birkaç yıldır 30 dolaylarında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla kararlan veren yetkili merci, 4 yıllık eğitimin içerdiği toplam öğrenci sayısına göre, bu bölüm için öğretim üyesi başına 40 öğrenci öngörmüş oluyor. Felsefenin laboratuvan, 'tartışma ortaım'dır. Bilimsel eleştiri, almaşık açıklamalann mantık kurallanyla karşılıklı olarak sınanmasıdır. Bire kırk gibi bir oranla böyle bir tartışma ortamıru yaratmak biraz güçtür, fakat henüz olanaksız değildir. Çünkü uygulamada, üst sınıflardaki öğrenci sayısının azalması olasıdır; aynca kadrolu öğretim üyeleri yanı sıra, olanaklar elverdiği ölçüde öğretim görevlileri de istihdam edilebilir. Nitekim böyle olmuştur. Bugünse çözüm artık bu tür önlemlerle de olanaklı değildir. Çünkü bu yıldan başlayarak felsefe bölümüne gelen öğrenci sayısı, birden bire 30'dan 60'a çıkanlmıştır. Bu kararı elbet yine yetkili bir merci vermiş olmalıdır. Ancak bu neresiyse, kararlannı tutarlı ve bilinçli bir düşünceler zinciri sonucunda mı vermiştir? Yönetim hiyerarşisinde bu gelişi güzelliğe dur diyecek hiçbir kimse çıkmamış mıdır? Gelinen bu duruma hangi yamlgılar ya da kısa görüşlü politik yararlar neden olmuş olursa olsun, artık açıkça görunen, 3 yardımcı doçent kadrosu ile 240 öğrenci arasından geleceğin özgün ve yaratıcı düşüncelerini üretecek, bunlann üretilmesine ortam sağlayacak nitehkli felsefe çevrelerini yetiştirme amacımn olanaksız bir düşe dönüşmüş olduğudur. Bu bir yana, bu koşullarda felsefe bölümünün başka bölümlerin öğrencilerine hizmet götürmesi de arük bir mucize olacaktır. Bu koşullardaki bir felsefe bölümü, "dostlar alışverişte görsün" diye vardır. En büyük sıkıntı da "öğrenim"den, "eğitim"e dönüşmüş olan bir üniversite ortamında, öğrencinin başına gelendir. Çünkü tartışılmadan ezberlenen felsefe kadar boğucu bir şey az bulunur. Felsefenin böyle yapılacağına hiç yapılmamasını savunanlara karşı geçerli gerekçeler bulmak, doğrusu artık bayağı güçtür. Neler Oluyor Bu Felsef eye Bilginin gelişimine hizmet eden tartışma, etkileme ya da iknayı amaçlamaz; bu bir birlikte arayış tartışmasıdır. Kavramsal eleştiri ve tartışmanın gerektirdiği bilgi, yöntem ve beceri birikimini en iyi veren şeyse, felsefe eğitimidir. Işte bundan dolayı yaratıcı bilim, felsefesiz olamaz. Bunu göz ardı etmek, tıpkı temel bilimsiz mühendisliğin özgün atılımlan kendi başına gerçekleştireceğini ummak sanrısı gibidir. PENCERE 16 ARALIK 1987 ARDA DENKEL Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Butun çağların en büyük ve özgün bilim kuramcılanna şöyle bir baktığımızda, bunlann birçoğunun, eğer zaten filozof değilseler, felsefe ile yakın ilişkileri olan kişiler olduklannı görürüz. örnek verecek olursak, bir yanda kendileri, öncelikle fılozof olan bilim kuruculanna, yani Aristoteles ve Descartes gibilerine, öbür yanda da Galileo, Boyle, Newton, Poincare, Einstein ve Heisenberg gibi üstün kuramcılara değinebiliriz. Özgünlük ve önemli ilerlemeler yaratan bilim adamlan, yalnızca felsefe öğreniminden paylanru almış olan ve bu alanın literatürünü iyi tanıyan insanlar değildiler; bunlar felsefe çevreleriyle yakın ilişkiler sürdürmek, tartışma ve eleştiri ortamlarında düşüncelerini sınamak fırsaiını da bulabilmislerdi. B r ülke, özgün bilimsel yenilikler yaratmadıkça gerçek anlamda ilerlemiş olamaz. Çünkü sonuçta ref ah düzeyini de yükseltecek gerçek bir ilerleme, belirli aJanlarda, örneğin çeşitli üretim ve teknoloji alanlannda, öbür ülkelerden bağımsız, onlara önderlik eden atılımlar gerçekleştirmekle olanak bulur. Ithal teknolojiyle ya da her kurumun her birimi için bir bilgisayar satın almakla böyle bir atılırrun kendiliğinden gerçekleşmesini beklemek bir kuruntudur. özgün bilimsel, kuramsal ilerlemeler olmadan bağımsız ve özgün bir teknoloji olamaz. Ezberci eğitimle ya da formülleri somut olguya naşıl uygulayacağını bellemekle de özgün biOm üretilemez. Temel bilimi o Olkede en az kendi ölçüsünde gelişkin olmayan mühendislik dalı, gerçekte ancak bir teknisyenlik dalıdır. Temel bilımin, uygulamalan olan mühendislik dallan ölçüsünde yaratıcı olması gerekir ki, yeni teknolojilere temel olacak özgun kuramlar üretebilsin. Bilimde kuramsal yeniliğe ve özgünlüğe açılan kapının anahtan tek başına deneyim değildir. Deneysel veriyi kuramlaştırmaya olanak verecek kavramsal incelik ve zenginliğin, bilim adamının düşünsel yapısma, derinliğine işlemiş olması gerekir. Onun keskin bir eleştiri ve tartışma yeteneğine olduğu kadar bir tartışma ortamına da sahip olması gerekir. Bu tür, özgünlük üreten kavramsal eieştiri ve tartışma, kendiliğinden kazanılan bir yetenek değildir. Kahvehane ya da kurul toplantısı tartışmaları teknikleriyle yürutülemez. Çünkü bu bilginin gelişimine hizmet eden tartışma, etkileme ya da iknayı amaçlamaz; bu bir birlikte arayış tartışmasıdır. Kavramsal eleştiri ve tartışmanın gerektirdiği bilgi, yöntem ve beceri birikimini en iyi veren şeyse, felsefe eğitimidir. tşte bundan dolayı yaratıcı bilim, felsefesiz olamaz. Bunu göz ardı etmek, tıpkı temel bilimsiz mühendisliğin özgün atılımlan kendi başına gerçekleştireceğini ummak sanrısı gibidir. Üniversitelerde yetişmekte olan bilim adamlanna felsefe eğitimi vermenin anlamı, ilerlemeyi amaç edinen bir devletin eğitim politikasının tutarlılığı ve ussalhğı açısından yapılması zorunlu bir temel yatırım olarak düşünülmelidir. Ne var ki, yalnız başına bu da yeterü olamaz: Ülkede düzeyli bir felsefe tartışma ortamının yaratılması da gerekir. Dünyanın bellibaşh felsefe odaklarıyla ilişkiler sürerken, iyi yetişmiş ve kendileri özgiın düşunce üreten felsefecilerden oluşan çevreler, bilim kuramcıları için de değer biçilemeyecek derecede önem taşıyan eleştiri, çok boyutlu kavrayış ve yaratıcılık ortamlan oluştururlar. Royal Societ>' bunun tarihteki parlak örneklerinden biridir. Sonuç Eleştirilmenin insana bir haz verdiği söylenemez; kaldı k*genellikle ondan pek hoşlanılmaz da. Ancak eleştiriyi içe sindirmeyi, ondan yararlanmayı bilmek gerekir. Ne zaman eleştiriye tepki, öfke olarak değil de onun geçerliliğini araştırmak biçiminde gelir, o zaman ondan yarar sağlanır; yüzeysel olmayan bir gelişmeye yol açılmıştır. Felsefe eğitimi eleştiri geleneğini edinmenin tek yolu olmamalıdır. Çünkü eğer tek yol oysa, bu ve bunun gibi yazılann mesajı için kısır döngüyü kırmanın bir umudu yok demektir. Üniversitede felsefenin başına gelenler Bugün ülkemizde felsefe öğrenimi hem niteüğinden hem de varlığından en kolay vazgeçilebilen dalların başında geliyor. Ortaöğrenimde eritilip yok edilen felsefe eğitimine ilişkin haberler tazeliğini hâlâ koruyor. Ya üniversitedeki durum nedir, İşkence Olaylannın Üstüne Gitmek... OKTtf AKBAL EVET/HAYIR YİĞÎTLÎK ve ONUR O gün geldiğinde Olmayacağım altında toprağın, Özgürlük rüzgârıyım Eseceğim üstünde Türkiye'nin ERDAL EREN Darağaçlannda onuru, inancı yaşatan gencecik fîdan. Saygı ile anıyoruz. Arkadaşlan adına 1962/13 Aralık 1980 Askıya almak, hayalara elektrik vermek, saatlerce sandalyede oturtmak, dövmek, sövmek, buzlu suyla yıkamak... Bütün bunlar günümüzde yaşanıyor. İşkence bütün hızıyta sürdürülüyor. Seçimdi, demokrasiydi, insan haklarıydı, Avrupa Topluluğu'na girmekti; hepsi boş laftır, boş gevezeliktir! Her şey Eski tas eski hamam' atasözüne uygun biçimde yerli yerinde duruyor! Seçimler öncesinde Başbakan uzal'ın umut veren konuşmasına inanarak yurda dönen Kutlu ve Sargın günlerdir işkence altında tutulmaktadır. Uygar dünyanın gözleri önünde Ankara'da bu iki komünist lidere ağır işkenceler yapılıyor. Sargın'la Kutlu ülkeye döndüler, burada toplumcu bir parti kurmak hayaline kapıîdılar; sandılar ki gerçekten demokratik bir duzen kurulmak istenmektedir, bu düzen hiç değilse NATO ulkelerindeki Koşulları kapsayacaktır. Yani, siyasal yelpazede bütün siyasal ve ekonomik görüşleri kapsayan partilerin kurulabilmesi olanağı sağlanacaktır. Oysa böyle bir durumun ge[çek dışı olduğu biliniyordu. Yasalardaki, en başta anayasadaki önlemler, böyle bir özgürce örgütlenmeye olanak tanımayan maddeler durdukça ülkemizde Mant'çı görüşleri savunan partilerin örgütleşmesi nasıl olabilirdi ki!.. Geçenlerde bir dergide istanbullu bir avukatın açık açık işkenceyi övdüğünü okudum. Nasıl, bir hukukçu işkence denen çağdışı tğrenç bir uygulamadan yana çıkar? 'Onlar insan değildir' diyor bir de!.. Sanki hayvanlara işkence yapılması çok doğruymuş, çok doğalmış gibi! Sosyalistler, komünistler 'insan' değil bu hukukçu baya göre! Dünyanın yarışında toplumları, Manc'çı göruşlere bağlı partiler, liderter yönetiyor. Komünist ve sosyalist partilerin olmadığı uygar bir tek ülke yok! Fransa'da, italya'da, İspanya'da, Yunanistan'da daha nice ülkenin parlamentosunda komünist partilerin temsilcileri var. O ülkelerde kimse kalkıp 'Bunlar insan sayılmaz, bunlara işkence yapmak gerekir' diye konuşmuyor. Böyle bir söz soyleyeni toplum dışı ederter, en azından 'hasta' biri sayariar! Ya içeri aldıkları genç yaşlı, kadın erkek sanıkları konuşturmak için, daha doğrusu ellerinden uydurma itirafnameler almak için işkence yörrtemine başvurmaktan çekinmeyenlere ne demeli! İkide bir devlet adamlan, başbakanlar, bakanlar, genel müdürier 'Sistemli işkence yoktur' diye demeçler verirlerl Sistemli işkence ne demektir? Böyle bir yöntemin uygulanmasının suç olduğudur. Sistemli işkence yapılmazmış, ama bir kaç kendini bümez yetkili zaman zaman böyle yoilara başvururmuş. Onlar da cezalandırılırmış! Sayısız insana işkence yapıldı, sayısız insan işkence sonucu sakat kaldı, ama kaç 'işkenceci' cezalandırıldı? Bir elin parmak sayısını aşar mı bunlar? Hem nedir aldıkları ceza? Bugün Parlamentoda işkence uygulamasından geçmiş insanlar var. Adlarını saymak gereksiz, 12 Eyiül sonrasında gözaltına alınan, tutuklanan, yıllarca cezaevierinde yatan milletvekillerini hepimiz tanıyoruz. Bu kişilerden, gördükleri işkenceleri aynntılarıyla açıklamaları, kendilerine bu tür acıları çektirenleri teşhir etmeleri beklenir. Birkaç yıl önce en ağır suçlamalarla işkenceler uygulanan insanlar bugün Meclistedir. Onlardan beklenen yaşadıkları, kendi vücutlannda çektikleri, tanığı ve kurbanı olduktan işkence sahnelerini, sorumlu kişilerin adlarını da vererek Meciiste bildirmeleridir. İşkenceye karşı savaşım vermek bir insanlık görevkjir. Bu savaşıma iktidann, muhalefetin bütün üyelerinin katılması beklenir. Şu partinin bu partinin bu konuya ayrı bakış açılan olamaz, olmamalıdır. Anayasada 'işkence' yasaklanmıştır. Böyle bir suçu işleyenler, kim olursa olsun, yasalann elinden yakalarını kurtaramamalıdırlar. "Bana ne, bunlara işkence yapılsın, böyteierinin cezası işkencedir" diyenler de bilmelkdirter ki, günü saati gelir aynı uygulamanın kurbanlan arasında kendileri de yer alabilirler. İşkence uygulamasından kimse kendini kurtaramaz. Hep birlikte işkenceye karşı savaş vermezsek, bu savaştan kaçarsak işkence edilmeye layık olduğumuzu kabul etmiş sayılmaz mıyız? Kutlu ve Sargm'a işkence yapılması bu konunun bir kez daha gündeme gelmesine yol açtı. Dünyanın gözlerinin üstünde olduğu bu iki kişiyi bile işkence uygulamasından geçirmekten çekinmeyenlerin, öteki sanıklara, tutuklulara, ya da belirli bir süre için gözaltına alınanlara neler neler yapabileceklerini bir düşünün artık! İki gündür yeni çalışma donemine giren Parlamentoda 'İşkenceleri Soruşturma Kurulu'nun oluşturulması; bu kurulda işkence uygulamasının kurbanlan olan milletvekillerinin görev alması ülkemizdeki işkence olaylarını bütün gerçekleriyle aydınlığa çıkartan, ülkemizi uygar dünya karşısında utanılacak bir duruma düşürmekten kurtaran bir davranış olacaktır. Bu konuda SHP ve DYP milletvekillerinin öncülük etmesini bekliyoruz. İktidar partisi içindeki sağduyulu milletvekillerinin de bu insanlık görevinde kendilerine düşen sorumluluğu üstleneceklerine inanmak istiyoruz. 1727 yaşlannda bayanlar İngiltere'de çocuğa bak karşılığında Ingilizce öğren. 158 53 42 Bayanlar çocuk bakarak lngilizce öğrenebilirsiniz 15* 53 42 YUSUF İNAN Erdai Eren 1962/13 Aralık 1980 Gençliğin, umudun ve direncin, guneşli güzel günlere inancın simgesi ERDAL EREN'i anıyoruz. Arkadaşlan »dııuı NEVZAT ONGUN Çok eskiden, adına insan dediğimiz yaratık, hayvan gibi dört ayakla dolaşırdı. İnsan ne zaman ayağa kalktı da iki ayağınm üzerine dikildi? Bu konuda bilimsel çalışmalar durmuyor; çeşitli fosiller bulunuyor; son olarak Donald C. Johanson ve ekibi 1974'te Etyopya'nın Hadar bölgesinde bir insan fosili keşfetmişler; hem insansı, hem maymunsu nitelikler taşıyan bu yaratığa "Austrapithecus Afarensis adı verilmiş. Bilginler fosillere, bitkilere, çeşitli buluşlara neden kolay adlar takmazlar da böyle çetrefil isimler uydururiar? öğrencilere eziyet olsun diye mi? Bilemem; ama bu konuda ek bilgi isteyen, "YşzıylaÇiziyle Darwin ve Evrim Kuramı" adlı kitabı okuyabilir; ilgjnç, eğlenceli, güzel, açıkseçik bu kitap, ild&niz Kurtulan ile Umit Kartoğlu'nun ortak çalışmasının ürünüdür, "Haziran Yayınlan"r\da çıkmıştır. Sürü gibi yaşayan, dört ayakla dolaşan insanlar arasında ilk önce bir tekinin ayağa kalkması, büyük bir devrimdir. Yatay durumdan dikey duruma neden geçti insan? Hangi içsel dürtü ve dışsal etkiyle iki ayağı üzerinde doğruldu? Dört ayakla yürüyen sürüden neden ayrıldı? Kim bilir? Belki de o insan ilk solcuydu, insanın insanlaşması yolunda ayağa kalkmış, basını yükseltmişti. • Ayağa kalkmak iki türiü olur; birisi saygı içindir, öteki de baş kaldırmak için... Nitekim yerieşik düzenlere kafa tutmak yolunda eyleme geçenler tarih boyunca "ayaklananlar" d\ye nitelenmiş, bu yolda çok kelle kopanlmıştır; ama çağımızda insan yalnız başkaldırmakla yetinmiyor; dünyanın çoğu yerinde "oturma eylemleri" de bir çeşit protesto yolu, yöntemidir. 1987'nin son ayında açılan yeni Meciiste Cumhurbaşkanı Evren'i kimi milletvekilleri oturarak karşılamışlar; şimdi basınımız bu olayın tartışmasını yapıyor Yalnız bu kadar değil... Televizyonda izledim; Sayın Evren, Meclisin açılış konuşmasını yaparken, Meclis Başkanhğı görevini üstlenen en yaşlı üye Coşkunoğlu'nu sağ omzunun üç dört adım gerisine "yaveri has" gibi dikmiş; zavallı adam eski deyimle "melul ve mahzurf hazırolda bekliyor; Meclis Başkanlık Divanı'nın öteki üyeleri de esas duruşa geçmişler. Basın bu olayı da tartışıyor: Doğru mu, yanlış mı? Yaşamda görgü (adabı muaşeret), diplomaside protoko) kuralları vardır. Günlük hayatımızda bir kimseyi överken, "oturmasını kalkmasını bilen adam" denir; herifin ham ervah olduğunu vurgulamak için de "nasıl oturup kalkacağını bilmez" diye çekiştiririz. Sanırım, biz toplum olarak demokratik yaşamda ne zaman oturup, ne zaman kalkacağımızı daha saptayamadık; bu işin tartışması bir süre daha uzayacağa benzer. • Eğer Cumhurbaşkanı Sayın Evren daha alcakgönüllü davransaydı, milletvekillerinin konuştuğu kürsüden açılış söylevini okumak inceliğini gösterseydi, kötü mü olurdu? Meclisin en yaşlı üyesini arkasına dikmesi hoş bir davranış mıdır? Sonra bir insanın en yüksek kürsüden konuşması, söylediklerine daha çok değer mi katar? Ancak bu konuda tartışmaya bir son vermek gerekiyor. Hiç olmazsa gelecek dönemi düşünmeli, Meclis Başkanını da rahatlatmak amacıyla parlamentoda cumhurbaşkanltğı için özel bir kürsü yapmalı.en yukarıdaolmalı bu kürsü, inceden inceye yeri ve boyutları hesaplanmalı ki kaç yıldan beri süregelen şu iş tatlıya bağlansın... Ondan sonra rahat ederiz, ne basınımızda tartışma sürer, ne Çankaya'da oturanlar bu yüzden sıkılır, ne de Meclis başkanlarının ayakta hazırola geçmesi gerekir. Hem cumhurbaşkanları için Meclisteki özel kürsü işbitirici iktidar tarahndan 1989'a kadar yapılmalı ki Sayın özal'a hazır olsun. Büyük yatırıma gerek yok canıml Biraz marangoz işi, biraz kereste hesabı yeterlidir. Oturmalı mı, Kalkmalı mı? İST. ARKADAŞLARI ADINA HİKMET TAŞ Şimdi Gezin, Seneye Ödersiniz.! YUGOSLAVYA'DA KA YAK TURLARI OTOBÜSLE POPOVA ŞAPKA HOTELSLAVÎA YILBAŞI: 29.12/03.01.88 195.000 TL SÖMESTRE:22.01/30.01.88 255.000 TL SÖMESTRE:30.01/06.02.88 255.000 TL UÇAKLA SARAJEVO HOTEL İGMAN YILBAŞI: 27.12/03.01.88 350.000TL SÖMESTRE:22.01 /30.01.88 350.000 TL SÖMESTRE:30.01 /06.02.88 325.OOO TL Kapalı yüzme havuzlu lux otellerde, Yarım pansiyon konaklamalar, Yılbaşı baloları ve şehir turları ücretlerimize dahildir. ooncta Y I L B A Ş I ttotelt STANLEY AHMET GÜRLER, SEBAHATTİN DEMİR, AYHAN ESKİCt 15 Anlıkl980 Gd kardeşim, gel beri, Hey kurt, hey kuş, hey börtü böcek Ah gidenler gelir mi geri Açar mı bugün dört bahardır, kanayan çiçek Demek Daha bizim ya$ımızda tnmnlar ölecek. N D A YUNANİSTAN ATİNA OTOBÜSLE UÇAKLA 29 12 02/01 (5 gun) ERZtNCAN'DAN SEDAT GÖÇMEN, MEHMET KÖK, ALİ KEMAL BtLGtNER, ENGtN KELEŞ, SUAT BAYSAL VE ARKADAŞLARI HALIS BBLGE LONDRA BİZİM IŞIMIZ Ölümünün 3. yıldönümünde saygıyla anıyoruz. ERZtNCAN ASKERİ CEZAEVtNDEN ARKADAŞLARI ADINA 195610 Aralık 1984 195$ v* 150.000. TL. ATİNASELANİK 215$ AttlMi Hotel STANLY 2812 03V1 (7 gun) v« 65.OOO.Tl. f « t « İ k t Hotel OLIMPİA ingılız Hava Yolları Türk Hava Yolları veya dığer hava yolları ile LONDRA DA YILBAŞI 27 Aralık gıdış3 Ocak dönuş 7 gece otel ve İngılız kahvaltı dahıl SEDAT GÖÇMEN Uçakla ve Otobusle gıdışdonuş. yarımpansıyon konaklama. mULUDAĞ şehır turları, ö z « l Yribc^ı B«lomf rehberlık ve surprızler dphıldtr Caa TURİSTİK ULUDAĞ OTELİ ULUDAĞ BÜYÜK OTEL ULUDAĞ AK OTEL tVSANfA$> ÇT M , f48 M O«f*J » SKtt 49 09 (Fıyata, GatvyıckVıctoriaGatwick, HeathrowLondraHeathrow gıdış/gelış tren transfer bıletlerı dahildir) 480.000 TL'den itibaren BILSAK'TA BUGÜN 10.00 CafeFuaye Yerli basın, çay, kahve, hafif içkiler. 17.00 CafeBar GitarVokal lg.OOJazz ReslauranlBar Karlheinz Miklin Üçlüsü (Avusturya) BİLSAK Soğancı Sokak 7 CİHANGİR 143 28 79143 28 99 Oeğışik hava yolları ile İST /LONDRA/İST uçak bıletlerı TURBAN ABANT OTELİ PerşPazar veya PazarPerş. Göl:115.000TL Orman: 105.000TL Yılhnşı vp Sönıesd e ReiPf vasyonlnı ı clevnm etmpkteHır. Hıft.ı at nsı suppf iııdiı iın. VPV.1 PPŞİII 265.000 TL'den itibaren İNGİLTERE'de Lisan Kursları için kayıtlarımız başlamıştır. f ly.Ttınn I nksitle T ut lar ROMANYA; Kayak merkezlerınde lux otel ve ozel vıllalarda sömestr tatılı. Uçak ile 7 gece 8 gun tam pansıyon P.BRAŞOV, SİNAİA, PREDEAL • • • • ABBEV INTERNATIONAL COLLEGE INTERNATIONAL HOUSE THE ENGLISH LAKGUACE CENTRE UNDEimOOO COLLEGE Birinci yılımızı doldurduk, çok mutluyuz. ARZUGÜLENER BOZALP 15/12/1987 5 yıl tecrübeli BAYAN MUHASEBE ELEMANLARI ARANIYOR Mür: 575 89 27550 12 72 Remzi Bey (295 $ dan itibaren) •YUGOSLAVYA; Lamartın Caddesı No 11/2 • 80090 • TAKSIM • ISTANBUL inçılterede ındırıml' otobus, trer melro bıletlerı genel sattş acentesı 5 & BRmSH RAIL •nmizju Tmvuarvmr ın. Gencş bılgı ıçın Cumhunyet cad No 247'A HarbıyeISTAIMBUL Tel 146 04 06 (4 hat) Tel: 150 49 87 • 156 08 00 (3 Hat) • 150 27 00 Lütfen BROŞUR ısteyınız. Ünlu 1984 Kış Ohmpıyatıan merkezı SARAJEVO'da kayak haftası lux Igman Otelı nde 25 Ocak 1 Şubat / 1 Şubat 8 Şubat Tum transferler dahıl yarım pansıyon uçak ile (105.000 TL. + 220 $) Tel 166 51 89 167 20 56 166 59 83 (Fax) TOURISM Yatılı Bayan Çalışan anneye yardımcı olacak, ilkokula giden kızına bakacak. Müracaat: (1319 arası) 130 65 73 Ergenekon Cad. 42/2 Büro 6, Pangaltı SATIL1K DAİRE Fatih Yavuz Selim Yusuf Ziya Paşa Sok. No: 10 Da. 6 Tel.: 149 19 11 Çarş/Perş. tiAVANDAN evinizdc klasik gitar dersi 158 93 21 TRAVEL CO. LTD. ÜSKÜDAR 3. ASLİYE CEZA AlAHKEMESİ'NDEN 1980/176 E. 1986/464 K. Mahkememizin yukarda sayısı belirtilen sayısı ile sanık Celal oğlu Nasiye'den olma, 1963 doğumlu Zafer Kaya hakkında çıkarılan karar gıyapta olup sanığa tebîiğ edilememiş olduğundan 7201 sayılı kanunun 28 ve 29. maddelen uyannca ilan tarihinden itibaren İS gun içinde kendisine kararın tebîiğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 21.10.1987 Basın: 37007 lIUDAG Rpzervasvontarınıız am ptmektpdır YILBAŞINDA 30 Aralık 4 Ocak KIBR1S ,000 SALAMİS BAY PARK OTEL Uçakla Gidiş • Dönu^ Y.P Konaklama ve Transferler mlet'ı f ud } ! ı ın BAODAT CAD. NO: 234 ÇİFTEHAVUZLAR KADIKOY TEL: 360 58 57 • 357 02 44 358 96 87
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear