23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 OCAK 1987 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR CUMHURfYET/5 Şimdi saatin kaç olduğunu siz merak etmiyor musunuz? Yakın arkadaşları olan, Eytip'teki kıiçıik evinden yaya yürüyerek Beyoglu'na çıkan Yüksel Arslan'ı, Fatih'teki evinden parlak mokasen ayakkabılan, gözlüklerinin ardındaki hem utangaç hem muzip gülüşu ile dolmuşa binıp Baylan'a gelen Demir Özlu'yU severdim de, Ferit'e bir türlti ısmamazdım. Belki de, Beykozlu olduğunu, Yunus Emre'den ilahiler okunan bir evde büyüdüğünu bilmediğimden. O>AT KUTLAR "Şimdi saat kaç?" Bılmıyorum Bıldığım, oldukça uzun bir zamandan berı, onumde Feril Edgu'nun ve Kafka'nın kıtapları, boş kâğıtlardan oluşan bir tomar ve >azı makınesı, oylece durduğum Tıpkı bir akşamustu, mayosunu gı>mış, Boğaz'ın derın ve karanlık sularına bakarak bir nhtımda duran bırı gıbı Bıhrsınız, Boğaz'ın suları bırden derınleşır ve bırbırıne karışır dıp akıntıları ıle yuzeydekıler Suyu her zaman soğuktur \e çarpıcı Dalmadan once bir sure durur sunuz kıyıda Vazgeçıp donmenın keskın sırtı ustunde Su>un sakın gorunuşlu yuzeyıne bakarken bıhrsınız, daha dalar dalmaz ıkı kutaçta başlayacaktır fay çokuntusunun uçurumu. Guvenlı kıyılardan hemen uzaklaştırabılır sızı ters bir akıntı Bir çevrıntıye kapılıp kaybolabıhrsımz Bir an doner bakarsınız kıyıya Çalgılı gazınolardan gelen arabesk naralarını, gezıntı>e çıkmış tıkabasa dolu arabaların korna seslennı, ıtışıp kakışan kalabalığın uğultusunu dınlersınız bir an ve derın bir nefes alıp dalarsınız su>a Yaşamın ve sanatın anlamıyla ılgılıysenız ve onunuzde Ferıt Edgu'nun son denemeler kıtabı "Şimdi Saat Kaç?" duru>orsa, daha ılk satırlarda guvenılır ve bıldık kiMİardan uzaklaşacağınızı, çarpıcı ve ters soruların akıntıları ıle karşılaşacağınızı hıç unutmayın Sığ ve durgun sulardan hoşlanma>an bırıysenız, kıtabı bıtırdığınızde onemlı bir seruven yaşadığınızı goreceksınız okumak. sevmek ve... onlarla hesaplaşmak ve kendi >oiunuzu bulmak ıçin, onunuzde açılan bu >ollardan da yararlanmak..." Celıne'ın o unlu kıtabının çok guzel adından esınlenerek sov lersek, bu on beş yılı kapsavan "Gecenın Ucuna Y olculuk"u bir gazete vazısında ozetlemek, hesaplaşnıanın avrıntılarına gırmek, bahçenın "çatallanan yollarını" anlatmak mumkun değıl Ama vaşam ve sanatla gırışılen bu hesaplaşmanın ne denlı "koktenci" olduğunu gosterebılmek ıçın uzunca bir ahntı daha >apmali)inr " . . . Bazı vazarlar vardır, vazı masasının başına oturduklannda kendilerine ilk sordukları madığımız, dar bir okur vazar çevresının tanıdığı, bu canalıcı soruları soran, kendı koşesınde kıtapları, ozel tutkuları, resımlerı, dostlarıvla vaşavan, adı çoksatan kıtapların vazarlarının arasında olmavan, sık sık oduller alıp verme\en, kendısı de butun bunlara pek aldırmayan sanatçı kım 9 Onu ılk kez. Guzel Sanatlar Akademısı nın denız ışığı ıle bıraz aydınlanan loş korıdorlarında bir kız oğrencıvle koşe kapmaca ovnarken gorduğumu anımsıyorum Ikımız de o okulda, deaışık bolumlerde oğrencıydık Doğrusu onu bıraz snob bulurdum \ akın arkadaşları olan, Eyup'tekı kuçuk evinden ya>a vuruverek Beyoğlu'na çıkan Yuksel Arslan'ı. Fatih'teki evinden parlak mokasen ayakkabıları, gozluklerının ardındaki hem utangaç, hem muzıp guluşu ıle dolmuşa bınıp Baylan'a gelen Demir Ozlu">u severdım de, Ferit'e bir turlu ısınamazdım Belkıde Bevkozlu olduğunu, Vunus Emre'den ilahiler okunan bir evde buyuduğunu maklıkları ıle orulmuş, kapalı ulkemızde rastlamadığımız bir dunya kulturunun ana damarları O da çoğumuz gıbı, belkı daha da fazla Henri Langlois'nın Sınematek'ıne gıttı Kıtapları bugun bıle dılımıze çevrılmemış olan nıhılıstlen, anarşıst duşunur ve fılozofları okudu Herzen'ı, Bakounıne'ı, Kropotkine'ı, Stirner'ı (Evet "L'unique et Son Propriete"nın vazarı Max Stırner'ı ) Marquis de Sade'la, Artaud ıle, Lautreamont'la daha onceden tanışıyordu Yuzyılımızın belkı en buyuk anarşıst ressamıyla, Picasso ıle çok vonlu olarak karşılaştı Giacometti ıle, Fikret Mualla ıle aynı masada oturdu, Cesar'la dost oldu Coşkuvla ve ozgurlukle dolu Parıs vılları sanırım Edgu ıçın vervuzu okyanuslanna sınırsız bir acilıstı Bir donum noktası "Denizlerden sonra ırmaklar!" Ferıt Edgu'nun en tanınmış ve onemlı yapıtlarından bırı, eskı adıyla " O " , >em adıvla "Hakkâri'de Bir Mevsim" bu cumleyle sona erer Hakkâri'nin Pirkanis'i 1962 vılında Paris'ten Turkiye'ye dondu Ve cebinde Gauloise paketı, koltuğunun altında "Nouveau Roman"ın ılk örneklerinden bırı. Rıve Droite'tan alınmış şık ayakkabılarının tozuvja ulkenin en yoksul \e ucra ılının en voksul ve ucra koyune, Hakkârı'nın Pirkanis'ine gıttı Ferıt Edgu'nun vaşamındakı ıkıncı donum noktası, bence ıkı yılını geçırdığı kuş uçmaz, ker\an gecmez Pırkanıs seruvenıdır Bugun tanıdığımız yazarı oluşturan deneyım, Parıs'le Pırkanıs'ı bir ara>a getıren derın şoktur Bu şokun ızlerını, bızım "izlememız" ıçın oldukça uzun bir sure beklememız gerektı. Yazarın en venmlı yıllarının urunlerı olan "Kimse"de, "Ders Notları"nda, "Hakkâri'de Bir Mevsim"de bu denn ızlerı bulabılıyoruz "Nerden geldığını pek anımsama>an / Nıçın burada olduğunu pek bılmeyen ' Kendıne oldukça bulanık bir geçmış yakıştıran, Ve buna ınanması gerekıp gerekmedığını ' Kendısı de bılmeyen bırı / Bir gun Kendını ararken başkalarını buldu " (Ders Notları, 108) Direndi umutsuzhığa Başkalarını Kızamıktan olen çocukları, gozlerı dumandan kızarmış, tabanları soğuktan çatlamış, ustune kuma alınmış sessız ve onurlu kadınları, ağanın kulu olan, onun emrıyle olen ya da olduren hem sert hem dost erkeklerı, uç beş kuruş verene satılan genç kızları, yoksulluğu, torelerı, bırakılmışlığı, şıddetı Onlan tanıdıktan sonra, kendi bıreysel vazgısının, bu ınsanların dışında duşunulemeyeceğı gerçeğıne bir kez daha uiaştı "Umut dunyası Belkı başkalarını aıarken de / Gun olur kendımı bulurum, dıye duşundu " Elbette yenı kıtabında, Mıchaux'dan yaptığı alıntıdakı gıbı, "Bir iz bırakan, bir yara da bırakır..." Hakkâri'de gorduğu ınsan manzaralan, Edgu'de kıtaplarına geçmeyen karamsar duşunceler, ınsanoğlunun geleceğı konusunda denn kuşkular bıraktı. Yazı vaşamı değıştırmek ıçınse ve değışmıyorsa yaşam, nı) çın >azmak' Gerçı dırendı bu umutsuzluğa "Bir çolde mı vaşıyorsun 9 ' Bana yağmurdan soz et " Ama gene de "Niçin Yazmak?" sorusunun peşını bırakmadı Bu noktada, bıraz daha derıne dalıvorum Ve bırden, sula rın koyulaştığı bir noktada, bir kovuğa gızlenmış bir "Odradek"le karşılaşı>orum Yanı "ıplik makarasıyla bir kuzu arası" bir varatıkla Adı Franz Kafka. Soruyorum Ferıt Edgu'ye "Şimdi Saat Kaç?"ta nıçın bu kadar çok Kafka \ar 9 Cevap ve rıyor "Evet, nıçın Kafka da, Balzac, Flaubert. Dostoyevski, Tolsto.v, Gogol, Proust, Sartre... degil? Çunku sevgili okur, buyuk kuçuk her yazarın, sanatçının yakasını bırakmavan, surekli cebelleştigi, kendinden onceki bir vazar, bir sanatçı vardır. Hem bir yolculuga çıkacaksın, hem de elinde bir harita, pusula bulunmavacak, can yelegini de çıkarıp atacaksın, hem de canını (yanı vapıtım) kurtaracaksın, olacak iş mı bu? Işte boylesi durumlarda sorarsın senden oncekılere: Nıçin çıktın yola? Nıçin kaldın yarı yolda? Ya da nasıl vardın, varmayı duşledıgin noktaya? Kafka, benim gozumde bu sonunculardandı. Kendinden, kendi kuçuk yaşamından, saplantılanndan yola çıkıp varmayı duşunmedıgı yere bir dunya olarak varan..." Yazıyı yaşamın yerine koyan bir sanatçı) dı Kafka. Edgu ıse. yazıyı yaşamın ıçindeki yerine koymak için sorular soran bir sanatçı. Akrebin ve velkovanın belki her an degisen yerini saptamak için sorular soran: "Şimdi Saat Kaç?" Saatin kaç olduğunu sız nıe rak etmiyor musunuz? Ferit Edgü'yle yazının ucuna yolculuk KİM KİME DUM DUIVIA baban ne ıs BFHK, Okıucrvm P İ K N İ K Pl) 4LE M4DR4 Sularımızda yabancı adlar Sıgaramdan derın bir nefes alıp dalıyorum Fent'ın satırlarının arasına Ustelık ne yazacağımı da bılmeden Her şeyden once, bıldığımız balıklar gıbı bir suru tanıdık ısımle karşılaşıyorum Malraux, Sartre, Camus, Kafka, Nfarquez, Picasso, Cezanne, Abidin, Turgut Uvar, Melih Cevdet, Fikret Mualla... Daha sonra bızım sulanmıza bıraz daha vabancı ısımler sokun edıvor Celine, Michau\, Ahmatova, Dubuffet, Bacon. Daha sonra da pek az bılınenler Herzen. Bakounıne. Netchaiev, Prens Kropotkine. Nıçm bu kadar sanatçıyla karşılaşıyorum bu kıtapta 9 Once bu soru>a bir yanıt aramaya çalışı vorum Yanıt ıçın bırçok kulaç atmanıza gerek >ok Ferıt Edgu, aradakı adımların hepsını atlayarak bırden verıvor varutı "Olakisiz de, benım gibi aynı aileden gelen vazarların \artigina ınanırsınız. Bunlar birbırlerinı tanıdıkları gıbi tanımavabilırler de. So>açekim diyebilirsiniz. Doğrudur. l Ikeleri, dilleri, hatta kulturleri bambaşka olsa da, bırbirine >akın, hısım, hemen hemen a>nı dilden konuşan yazarlardır... " HIZLI GAZETECİ , \UDET$E\ } YOK YM' Tcicfordakı tonıdık ses bu g<?az 10™ euicrmaa 3a?og^ "<ac< i GOBEK MSGHT c^us'da olmamı so/fuyo r du Dcfia saat 922 dmdcn txtn Sar d a ^ i i taburayz SORULAR SORAN Akrebin veyelkovamn yennı saptamak için. soru 'Niçin yazıyorum?"dur. bilmediğimden Anadolu kokenDoğrusu, >azmak için binbir ne lı bir oğrencı ıçın butun bu avden varsa, >azmamak için bini rıntılar onemlıdır Bugun de ki neden vardır bu tur yazarlar için: Yazmak çozulmuş bir so Kaldırımlarda kaplumbağa run değil, her vazmava oturuşbelkı de daha doğru neta çozulmesi gereken sorunlar den, onda snob'luk gıbı gorduyumağıdır. Yazar, her şevı bilen, ğum şey ın gerçekte bir başkaldırı çozumleri ve bileşimleri gerçek olduğunu, aynı ısvancı duyguları leştirmiş. çıkacagı volculuğun farklı ıfade ettığımızı bılmeyıharitasını çızmiş; pusulasını, us şımdı Saraçhanebaşı'nda Menturlabını, basınç ve derinlik ol deres'ın polıslerıne taş atmakla, çerini yedegıne almış kişi degıl Beyoğlu kaldırımlarında kapdir. Boylesı bir volculukta bun lumbağa dolaştırmanın bırbırıne ların pek fazla ışıne varamaya çok uzak olmadığını henuz ancağını bilır. Dahası kendisini >a lamayışımdı Gerçekustuculuğu, nıltacaklarını, yanlış vol goste gerçekustu şurlerı bılıyor ve se rebileceklerım duşunur. Can ve vıyordum, ama gerçekustucu şalegi de yoktur bu tur yazarlann. ırlerı hıç tanımıvordum Okvanusa açılmayı aklına kovBu yuzden onunla ıkıncı kez (İZGİLİK Mi/zı FERIT EDGU SİMDİ S\ATK\Ç 1962'de Paris'ten Turkiye'ye dondü. Ve cebinde Gauloise paketı, koltuğunun altında "Nouveau Roman"ın ilk örneklerinden biri, Rive Droite'tan alınmış şık ayakkabılannın tozuyla ulkenin en yoksul ve ucra ilinin en yoksul ve ucra köyıine, Hakkâri'nin Pirkanis'ine gitti. Başdöndürücü ve vahşi Zap Irmağı'nı geçerek. AĞAÇ YAŞKEIN EĞİLİR KF.ua t. TARIHTE BUGUN MMHIZ 4RIK\\ Ghır/andaıo 14491494 11 Ocak MICHELANGELO'NUN ÖĞRETMENİ 8UĞÛN, ITALYAN ZESfAMl &OM£AJfCO GHfKLAHPA/o(6lRLAHOAYd) *S YAŞtNDA OLOU RONESAMS'lN FKESIC(DUVAR RSSMI) ALANIN&A £M TXAJ/VMtŞ UST»LARINDAMO/ GHIRLAK1DAIO, H/Ç YAĞLtgCYA KJJLLANMAMIf, TE*APE(&f>!>BoyAYI rEĞLEMIŞTı FLO&WSA4'PA KUROüGU ATELYeDE MıCHGLA~NG£LO DA KEAIDISlNE ASıSTBAJLtt: eTM/frr. EN &IIOCATE DEĞER YAPIT7, SIST/NB CHAPEL IM KU2EY DÜ{/4GWDA BULUMAM "I[K HAI/A£tY£ ÇAĞGI* &ESMIDI& GHieLANpAIO, SlSTTfJE CHAPEL'O£, SOTrCELLl, PERuGlNO VE COS/MO ZOSEUl IL£ BieUKTE ÇAUŞMIŞ(14G18Z), 0AHA ÇOK, ETKlSlUPE KALDIĞl MASACC/O 'NUN 7XJÇ 0 O Ternpera, foz botjaiarm yumurta aktyta kançftrı. larak. kullanılntasıdır Yanda bir kopya gorutuyor Elbette bu sanatçıların hepsı bırbırıne benzemedığı gıbı Ferıt Edgu de "onlann evet dediği her şe>e e\et demiyor." Ama her okur, ancak bir bolumunu sayabıldığım bu sanatçıların, ulkemızde ve yeryuzunde yuzyılımızın kulturunu oluşturan buyuk bir aılenın uyelerı olduklarını kestırebılır Edgu'nun kıtabı, bu vazgeçıimez dostlarla gırışılen bir hesaplaşmanın, derın bir arayışın kuçuk bir kesıtı gıbıdır Çatallanan \ollar Dıyor kı Marquez'e yazdığı vollanmamış (mı 7 ) mektupta "Kentlı ya da koylu bırçok jazann bilmedigi bir şe> var kı, onu Borges'ten, va da başkasından, va da hıç kımseden çok lyı ogrenmışsıniz: Başka yazarları muş bile olsa. Tum guvencesi kendisidir. Bir de kendisi gibi boylesı yolculuklara çıkmış olanlar. Ama bu guvenceye sahıp olmak ıçin, geceyle tan agartısı arasındaki çizgide ilk VP son sorusunu sormak gerekliligini duvar: Niçin Yazmak?" Ayrıntılar oncmli Ftrıt Edgu, "Şimdi Saat Kaç"ı, sankı baştan sona bu so ruya bir vanıt aramak ıçın >azmış gıbıdır Sayısız cıddı vazar gıbı Şımdı, bu derın akıntılarla karışan sularda, kıtabın vazarına, Ferıt Edgu'ye rastlamava çalışıyorum Gunluk basınımızın, dergılerımızın, TV gıbı yavgın ıletışım araçlarımızın gurultulu anonslarında ısmıne pek rastla Parıs'te karşılaştığımda pek yadırgamadım \ a Cafe Flore'du va da Deu\ Magots, yanında, tanıdığım en renkh seruvencılerden şımdı olmuş olan Guneş Eskın vardı kataları çekmışlerdı ve tatsız tuzsuz Fransız burjuvalarının kızgın bakışlarına aldırmaksızın, dağıtıyorlardı (') ortalığı Ikı savaş arasının çılgınları o zamanlar bıraz daha sakındıler Aragon, Ohmpos'a çekılmıştı Bunuel Meksıka'daydı Ve68'e yedı yıl vardı Tuhaf bir ara zamandı Sık sık Genet'vı Sartre'ı, Giaconıetıi'vı, Beckett'ı goruvorduk O sırdda dost olduk Bızı besleven kavnakların ne redeyse a>nı olduğunu sonrakı vılldrda oğrendını L»ciıur aglaı dan soıııa duzenm demir par 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet liayun ift'lin koııjrnııısı gıızcl hir Cenevre 9 (Muhabın mahsusumuzdan) Dun akşam Cene\rede yuksek bir ılrn muhıtınde kalabalık \e guzıde dınlentıler onunde // Ocak 1937 pt o/esoı leı, ıııtıluıı ı ıı Ieı. Tıtıkne el(,ılıiı. nnııahhaslık \e başkonsolosluk eıkanı, Tuık lalebe \e \atatıdaşları ha;ıı bııhındu Ba\aıı Afetııı ııııntıffaknt'tııtııı kazoııdııdızı alkı^lıiıı u~uhut dınçııhırı ıle kaı$ıla\un Tıııkk'i. Co$ıaf\a 19371987 biiıusııun salonlaı ıııda onun şeııtııit' \enlen ça\a labamı dostlaıhı bıılıkıe ışıiuk eıııleı Bu konteranslaıla Cıııııhurnetıınızın ılıın \adısındekı araşlırnıalunıun bir esen daha A\nıpa ılım nıııhılıiK lanıtılııuş oldu bavan Afeı tarafından Pıiı Reısın hayai ve esen hakkında verılen konferans ku\\eılı bir alaka ve derın bu lakdır u\andırdı Mahırane leılıb edılmış pıo/eksnonlaıla da kıvmelı arian bu konft. aıısin muhıın şahsıveıleı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear